Gökberk Eriş, Öğrenci No: 22912719, Yüksek Lisans (Güz)
Ankara İlahiyat’da veya kendi fakültende lisans tahsilini nasıl tarif edersin?
Lisans tahsilinin asıl amacı tahsili yapılacak saha hakkında talebeye her türlü malumatı aktarmak değildir, zaten ilim sahalarının genişliği düşünüldüğünde bu mümkün de değildir. Talebeye asıl öğretilmesi gereken o saha hakkında umumî bir çerçeve çizerek bu sahanın nasıl, ne zaman, ne için ortaya çıktığı, tarihi süreç içerisinde nasıl geliştiği, farklı yaklaşımların nasıl, ne zaman, ne için ortaya çıktıkları, hangi meselelerin tartışıldığı, günümüzde bu sahada nelerin tartışma konusu edildiği gibi bilgilerdir. Bu bilgiler ışığında talebe temel düzeyde saha hakkında bilgi sahibi olur, yeni edineceği bilgileri değerlendirebilecek bir seviyeye gelir. Aslında lisans tahsili bu vechile bir usul tahsilidir.
Lisans tahsilinin çok kıymetli başka bir hususiyeti vardır ki o da şudur; talebeye hem kendi sahasında hem de sair sahalarda ne kadar geniş bir bilgi deryası olduğunu ve bu yekûnun bir insan ömrü müddetince ihata edilemeyeceğini, dolayısıyla her zaman bilmediği meselelerin var olacağını kavratmak, öğrendikçe ne kadar daha bilmediğini farkettirmektir. İşte bu mühim kavrayışın talebeyi meseleler hakkında düşünürken, tartışırken temkinli ve ihtiyatlı hale getirmesi, kesin yargılardan mümkün mertebede uzak tutması ve farklı düşüncelerin de hakikatten behredâr olabileceğini farkettirmesi beklenir.
Gökçe Yakşi, Öğrenci No: 21912792 Yüksek Lisans( Güz Dönemi) 06.01.2023
Ankara İlahiyatta veya kendi fakültende lisans tahsilini nasıl ifade edersin?
Lisans tahsilini Ankara ilahiyata yapmış bir öğrenciyim. Hayatım boyunca Ankara ilahiyatlı olmak benim için onur oldu.Çünkü okulumun özel bir okul olduğunu hocalarım her zaman hissettirdiler.
Lisans eğitimimde ilk sene arapça hazırlık okuduk. Ama yeterli bir arapça öğrendiğimi söyleyemem.Düz lise çıkışlı olmamım da etkisi olabilir ama böyle köklü bir okulda dil öğretiminin üst düzey olması beklenir. Bölüm derslerinde daha çok literatür öğrendik. Ezber ağırlıklı eğitim aldığımız kanaatindeyim.Ezber çok önemlidir mutlaka. Ama ezberi hayata anlam katacak şekilde işlemek gerekir. Bizi hayata anlam katmaya yönelten hocalarımız olmakla birlikte bu bilgi ile ne yapacağımızı öğrenemediğimiz derslerde çoktu.
Okuldan mezun olduğumda isimlerini ezberlediğimiz en temel kaynaklarımıza fotokopi olarak değilde orjinal kitaplar üzerinden dokunmak ve en azından içerisindeki bir konuyu okuyup eser hakkında kalıcı malumat sahibi olmak isterdim.
Öğrendiğimiz bilgileri hayata nasıl geçireceğim konusunda somut örnekler üzerinden pratik yapmak güzel olurdu. Başta kendim için ilerde çocuklarıma veya meslek hayatımda öğrencilerime aktarmam için ufuk açıcı olurdu. Bunu yapan hocalarımız elbette vardı ama azınlıkta idiler.
Saydığım eksikliklerin tek sebebi okulumuz olduğunu düşünmüyorum. Arapça çok zor bir dil ve ilahiyat müfredatı çok ağır.Yanı sıra kişisel gayretimin de eksikliğinin mutlaka etkisi vardır, Fakat yüksek lisans eğitimine başladığımda hocalarımızla birebir tanışma ve bilgi alma fırsatı bulunca ne kadar değerli ve bilimsel bir ilim yuvasında olduğumuzu bir kez daha fark etme fırsatı buldum.İlk olarak her biri ayrı ayrı çok değerli olan ve kitaplarını okuduğumuz hocalarımızın yüksek bilgilerini ,tecrübelerini ,nasihatlarını kendilerinden dinleme şanşına eriştik. Bilgi ve malumatları nasıl hayata katacağımız konusunda bilgi sahibi olduk, vizyonumuz arttı. İkinci olarak klasik tefsir eserlerini birebir okuma fırsatı bulduk ve araştırmalar yapıp ödevler hazırladık. Bu sayede Arapça konusunda da geliştik.Çok faydalı ve verimli bir yıl geçirdik.Bu eğitim tarzı lisansta da olmalı diye düşünüyorum…
Ankara İlahiyat fakültesinde aldığım 5 yıllık lisans eğitimimde Kur’an ilimlerine olan ilgimi ve beklentimi çeşitlilik yönünden fazlasıyla tatmin etti. Beklentimin üstünde bir içerikle karşılaştığımı söylemeliyim. Aldığımız dersler açısından değerlendircek olursak eğer, her dönem kendi içinde bir bütün halindeydi, fakat her yıl birbiriden kopuk gibiydi. Arapça eğitimi yönünden geldiğim ülke Almanya da değil de Türkiye de daha iyi bir eğitim alabileceğimi düşündüğüm için Türkiye de ilahiyat okumayı tercih ettim. Fakat Arapça eğitimi olsun ve sonraki ders dönemlerinde Arapça içerikle verilecek eğitim sözünün devamsızlığı beni hayal kırıklığına uğrattı. Arapça dilinin pasif bir şekilde öğretilmesi ve genel olarak ilahiyat eğitiminin bütününde pasif bırakılmasından dolayı temel İslam eserlerinin derslerde okutulmaması, bir cümle ile tanıtılıp geçilmesi, çok fazla teorik eğitimde boğulduğumuzu tecrübe etmeme sağladı. Bu bahsettiğim yönüyle eğitim-öğretim yöntemi çok zayıf kalmaktadır.
Şimdi yüksek lisans ile kıyaslama fırsatı bulduğum için en azından 3.veya 4. Sınıfta temel kaynaklarımızla buluşturulsaydık daha zengin bir içerik ve bu alanın olması gerekenlerine vakıf olarak mezun olurduk. Evet derslerimizin konuları sayısı çokluğu hocalarımız hepsi farklı bakış açılarıyla bize yol gösterdiler, zenginlikler kattılar ama temel kaynaklardan uzaktık. Hep makaleler ve sadece kitaplar. Bunlar yerine ilk asrın kaynaklarını okusaydık örneğin bir hadis dersimizi hatırlıyorum Arapça olarak hadisler okuyorduk veya diğer bir dersimizde 30.cüz de kaynak tefsirlerden fotokopiler vermişti hocamız sebebi nüzullerini anlatıldığı Arapça metinler okuduğumuz. Sınıf olarak hem ilgiliydik hem de bu derslerimizde her an yeni şeyler öğrenip heyecanlanmıştık.
Şimdi yüksek lisansta bu farkı gördüm ve ziyadesiyle memnun oldum. Yüksek Lisans hayal ettiğim şekilden daha güzel, sonuç olarak yüksek lisans seviyesi lisans da da olursa bir nebze öğrencilerin ilahiyat eğitimini daha fazla seveceğini düşünüyorum.
Teşekkürlerimi bir borç bilirim, saygılarımla...