Tefsir din dilini öğrenmek için Türkçe tefsir din dilini iyi bilmemiz gerekir. Eğer dilimizin gramerini doğru ve düzgün bir şekilde öğrenirsek ve dilimizin mantığını iyi kavrarsak, Türkçe tefsir din dilini anlamak daha kolay olur. Bu sayede Arapça tefsir din dilini ve dolayısıyla Arapça'nın dil mantığını çok daha kolay kavrayabiliriz. Dolayısıyla dillerin mantığını mukayese olarak müzakere etmek konusundaki farkındalığımız en üst düzeyde canlı tutmalıyız. "Bir dilin temeli cümlelerdir. Yani cümleler bir dilin temel kalıplarıdır" ve o dilin dil mantığına sahiptir. Dilin temel kalıplarını öğrendikten sonra bu kalıplar esas alınarak binlerce değişik cümle kurulabilir. Bu nedenle Arapça tefsir din diline ait bir metni mütalaa ederken cümle kalıplarını, deyimleri, kavramların kullanılışını haritalar üzerinde işlemelidir.
Ayşin Hoşdoğdu 17070051
Müfessirler küçüklükten itibaren ilmi tahsilde bulunmuş, Kur’an’ı hıfzetmiş ve Arap dili Belagatını öğrenmişlerdir. Ayrıca kimi zaman Arap dilinin konuşulduğu yerlere gitmiş ve ilmi faaliyetlerini orada sürdürmüşlerdir. Aslında müfessirlerin ilmi seyahatlerinin önemli bir sebebi de müfessirlerin kelimeleri Arap dilindeki dil mantığıyla anlamak istemesidir Bu bağlamda İslam dininin yayıldığı dönemlerde Müslümanların Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlaması için ve Allahu Teala’nın kelamının derinliğinin daha iyi kavranması için müfessirler ayetlerdeki sözcükleri Arap dilindeki anlamları üzerinde durmuşlar kelime tahlili yaparak ayetlerdeki kastın anlaşılmasına hizmet etmişlerdir müfessirler Hz peygamber Muhammed mustafa’dan bugüne 14 tabakada aslında Allah’ın kelamının daha iyi anlaşılması ve insanların Allah’ın emrettiklerini okuması anlaması düşünmesi ve üzerine yaşaması için tefsir faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Müfessirlerin tefsir faaliyetleri ile aslında bugünün insanına kazandırmaya çalıştırdıkları şey ise aslında Kur’an’ın değerleri ile yaşayan bir insan tasavvurudur. Müfessirler tefsirleri ile birlikte Kur’an’ın insandan ortak talebi olan insanın Kur’an-ı Kerim’i okuması Kur’an-ı Kerim’in üzerine düşünmesi Kur’an’ı anlaması ve Kur’an’ı yaşamasına rehberlik ettiklerini söylemek mümkündür.
Kur’an-ı Kerim, öyle muhteşem bir dil ve üsluba sahiptir ki bir cümleden çıkarılabilecek birçok mesajı muhtevasında barındırır. Arap dilinde mecaz ifadelere fazlaca yer verilmesi, Kur’an’da da bu ifadelerin sıkça yer almasına sebebiyet vermiştir çünkü Kur’an nazil olduğu toplumun sosyokültürel birikimini de içerir. Kur’an’daki mecaz ifadelerin kullanımı, Kur’an’ın icazının en büyük delillerindendir.
Dinin doğru anlaşılabilmesi, Kur’an’ın doğru anlaşılmasından geçmektedir. Bunun için de Arapçaya hâkim olmak önem arz eder. Tefsir-Dil ilişkisi, sahabe dönemine kadar dayanır, hatta ilk tefsir çalışmalarının dil ağırlıklı olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Tefsire yönelik dil çalışmaları mecazu’l-Kur’an, Meanil’l-Kur’an, Müşkilü’l-Kur’an gibi isimlerle yapılmıştır. Zamanla tefsirlere açıklamaların yanında içtihadın da eklenmesi tefsirlerin içeriğini zenginleştirmiştir.
Tefsir çalışmaların ilk zamanlarına bakıldığında islam devletinin fetihlerle genişlemesiyle arap olmayan yani mevali, acemi lerin müslüman olmasıyla tefsir literatürü genişlemeye başlamıştır ve bu ilk dönemlerde genellikle anlaşılmayan kelimelerin müradif ve ya kısaca ne anlaşıldığı söylenmiştir. Bu yöntem Hz. ibn Abbasın rivayetlerinde görülebilmektedir.
Sonra ki dönemlerde kuranın nasıl anlaşılması gerektiği ortaya koyulduktan sonra belirli alanlar hakkında ve ya muhtasar bir şekilde kuranın tefsiri ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Bugünümüzde kuranın nasıl peygamber zamanında nasıl anlaşıldığı ve ya bu günümüze kuranın nasıl anlaşılması gerektğine dair bir din dili ortaya koyulmak istenmektedir. Yani tam olarak yeni bir usul ile kuranın anlaşılması.
TEFSİR DİN DİLİ'NİN TARİHTEKİ VE BUGÜNKÜ NİTELİĞİ
Din dili eskiden daha
çok yerleşik ve her medeniyetin kültürün dilini yansıtırken bugün ise daha çok
her türlü medeniyet ve kültürün dilini yansıtırken aynı zamanda daha modern bir
kullanılmaya başlanmıştır. Tarihteki din dili. Her türlü edebi sanatı kullanırken
şimdi ise bu edebi sanatlardan çok yoksun kalmıştır. Tefsir din dilinde
özellikle İslam’ın doğduğu ilk zamanlarda çevre hem Arap dilinin zengin
kavramlarıyla hem de İran, Mısır, ve diğer ülke ve medeniyetlerin dilleriyle
çok farklı bir boyutta ele alınmıştır. Günümüzde ise edebiyata verilen önemin
düşmesiyle ifadeler çok sade ve sığ kalmıştır. Anlatılmak istenen dolaylı değil
doğrudan anlatılıyor. Tefsir din dilinin bu kadar edebi zenginliği kaybetse de
ona verilen önemin azalmasına ona verilen merakı azaltmaktadır. Oysaki önceki
metinlerde sadece bir cümleden bile onlarca anlam ve manalar çıkartılırken
şimdi ise bırakın birden fazla anlam çıkarmayı mecazi bir yan anlam bile
çıkartmak çok zor. Yine geçmiş tarihteki tefsir dili çok beğenilmiş çok rağbet
görmüş çünkü o zamanki dil gerçekten estedik düzeyi yüksek bir dille yazılmış.
Dil hayatın içinden gelmiş hayatla beraber yaşamış. Bu dille uğraşan alimler de
tefsirle uğraşırken büyük bir zevk almışlar işte bu yüzden bu kadar çok eser
yazılmış çoğaltılmış insanlar da çok sevmiş. Günümüzde ise tefsir sadece bir
ispatlama zorunluluğuyla yazılmış gibi bir hava oluşturmuştur. İnsanlar tefsir
sadece birbirlerine karşı delil kullanmak için kullanılmış. Bir ders almak ya da
o inceliği yakalamak için dokunmaktan artık çok uzakta kalmıştır.
SAMAT SABIROV 17070722
Tefsir, en önemli ve asil ilimlerden biridir. Bu İslami dini doktrinin oluşumu, Kur'an-ı Kerim'in anlaşılmasıyla ilgili dini metinlere dayanmaktadır. Kur'an'ı ilk açıklayan Resûlullah (ﷺ)'in kendisi olmuş, vefatından sonra sahabeler ve Tabiinler bu mühim mesele ile meşgul olmuşlardır. İlk tefsir kitaplarının hemen hepsi, Kuran'ın Kuran'dan veya Peygamber (ﷺ)'in hadislerinden yola çıkarak yapılan tefsirleridir.
Tefsir ilminin önemi, aşağıdakileri içeren birçok neden tarafından belirlenir:
- Tefsir, Yüce Allah'ın bize getirmek istediğini anlamamıza yardımcı olur.
- Tefsir çalışmalarındaki temel amaç, Allah'ın dinine uymak ve O'nun rızasını kazanmaktır.
- Tefsir çalışması, Yüce Allah'ın iradesinin yerine getirilmesidir.
- Peygamber ve ashabı, emirlere uyarak, Kuran metinlerinin anlamlarını insanlara özenle açıkladı
- Vahyin tamamlanması ve Peygamber (ﷺ)'in vefatı ile ne kadar zaman geçerse, insanların tefsire o kadar çok ihtiyacı olur. Çağımızda yaşayan insanlar, hatta Araplar bile Arap dilini onlardan öncekiler kadar iyi bilmemektedir. Ayrıca Peygamberimiz (ﷺ) zamanında birçok Arap gelip ona şu veya bu kelimenin Kuran'daki anlamını sordular.
- Tefsir, bizi Cenab-ı Hakk'ın emirlerini hakkıyla yerine getirmeye götüren yoldur. Dolayısıyla her çağda ilmî müfessirlerin varlığı, Rabbimiz'in büyük bir rahmetidir.
RÜVEYDA GÖK/16070100
Dil, tarih boyunca çokça tanıma sahip olmuş canlı ve değişken bir sözcüktür. Tek bir dil yoktur çeşitli ulusal diller vardır, evrensel bir dil yoktur herkes kendi anadilini konuşur kendi anadilini . Kur'an-ı Kerim ayetlerinden de görüldüğü gibi seçilen dil, tarihi/edebiyatı hakkında bilgi sahibi olduğumuz Arap dilidir. Onu anlamak o dile hakimiyetimize bağlıdır çünkü dil bizden önce bizim için başlatılmış bir düşünce ve anlamı etkinliğidir. Kelimeler farklı dillere çevrilince farklı anlamlara ve anlamalara neden olabilir bu yüzden o kelimenin esas anlamını bilip çevirirken bu çerçevede çevirmek gerekir. Örneğin; Türkçe’ye “esirgeyen ve bağışlayan” olarak çevirdiğimiz “rahman ve rahim” gibi İslam dinindeki başat kavramların İngilizceye çevirileri yapıldığında tam bir karşılıkları yoktur. İşte bu durumlar anlamının özne nezdinde nasıl eksik bir anlamaya dönüştüğünün göstergesidir. Kur'an-ı Kerim’i yorumlarken hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğimiz bir husus varsa o da beşerin maslahatlarıdır. Çünkü kaynağı itibari ile ilahi olsa da dünyaya indiğinden itibaren beşerileşmeye başlamıştır bu beşerileşen metnin gramatik yapısını Kur’an’ın irabı inceler. Bu da aslında bizi din diline götürür böylece din dilinin kullanım yapısı ve oluşum enstrümanları bu enstrümanların hakikati nasıl öznelleştirdiği ortaya çıkmış olur. Dili canlı bir organizma olarak tanımlayacak olursak eğer doğduğu zamandan günümüze kadar pek çok anlam değişikliğine uğraşması da tâbidir. İşte bu yüzden eğer Kur’an’ı Kerim’i anlamak istiyorsak öncelikle Kur’an’ın indiği dilin ne dediğini kavramak. Başka dillere çevrirken o kelimenin tam karşılığı olacak şekilde kelimeler seçerek çevirmek gerekmektedir. Çünkü zaman geçtikçe dil değişir ve bununla birlikte yeniden tefsir edilme ihtiyaçları ya da o tefsirleri de günümüz insanlarının anlayacağı şekilde açıklama ihtiyaçları doğabilir.
2/
Dillerin oluşumunu araştıran kimse, ilkel insanın herhangi bir dili
geliştirmediğini, ihtiyaçlarını ifade ederken doğanın seslerini taklit ettiğini
bulmaktadır. Şüphesiz tekamül ve yükselmenin tabiatı insanı kuşatmış ve
medeniyetin tellerine düşmüş ve onun merdivenini ilerletmiş ve tabii olarak
şeylere muhtaç hale gelmiş ve onu ifade etmek için bir dil kullanmak
mecburiyetinde kalmış, böylece kelimeleri icat etmiş, onları kendisi ve
diğerleri arasında araç olarak kullanmıştır. Doğal etkenler başta olmak üzere
farklı etkenlerle insanoğlunun dilleri farklılaşmıştır.
Arap dili Sami kökenlidir. İslam öncesi çağda, şiir ve nesir, Arapların
inanılmaz bir ifade gücüne sahip oldukları için dünyanın harikaları
arasındaydı. İslam'ın gelişinden sonra, Kuran bir mucize olarak Arap dilinde
geldi. Arap şairlerinin gözlerini kamaştıran mucize.İslam fetihleri ve
yabancıların İslam dinine girmesiyle birlikte alimler daha çok dil ilmine
odaklandılar. Onun yazdığı tefsirlere ek olarak dilin faydalarını açıklamak
için çok şey veren bazı alimler buluyoruz.
Dil, konuşulduğu toplumu çevreleyen farklı faktörlerden etkilenen
şeylerden biridir.
Arap dilinde de bunu gözlemliyoruz. Peygamberin ve sahabelerin
kullandığı Arapça bugün kullandığımız dille aynı değil.
Arap dilini değiştirme tarihini de bu şekilde görebiliriz:
• İslam öncesi
dönemde şiirin dili.
• Peygamber ve
Sahabeler Döneminde Kur'an-ı Kerim’in dili.
• Sonraki döneminde
Kuran'ı açıklamak ve yorumlamak için tefsir kitapları.
• Sonra tefsir
kitaplarını açıklamak için havaşir yazan alimle buluyoruz.
• Sonradan da
havaşiyi açıklama için de yazan alimler
buluyoruz
ve bu bir şeye işaret ediyorsa arap dilinde değişiklik halende olduğunu işaret etmek.
Soruç olarak, Sonuç, Arapça öğrenmek isteyen herkes için, öğrenmede bir
dereceye ulaşabilmesi için, dillerde meydana gelen değişikliklerin farkında
olmasını ve ana dilindeki gramer kurallarına aşina olmasını gerektirmektedir.
Kur’an-ı Kerim, öyle muhteşem bir dil ve üsluba sahiptir ki bir cümleden çıkarılabilecek birçok mesajı muhtevasında barındırır. Arap dilinde mecaz ifadelere fazlaca yer verilmesi, Kur’an’da da bu ifadelerin sıkça yer almasına sebebiyet vermiştir çünkü Kur’an nazil olduğu toplumun sosyokültürel birikimini de içerir. Kur’an’daki mecaz ifadelerin kullanımı, Kur’an’ın icazının en büyük delillerindendir.
Dinin doğru anlaşılabilmesi, Kur’an’ın doğru anlaşılmasından geçmektedir. Bunun için de Arapçaya hâkim olmak önem arz eder. Tefsir-Dil ilişkisi, sahabe dönemine kadar dayanır, hatta ilk tefsir çalışmalarının dil ağırlıklı olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Tefsire yönelik dil çalışmaları mecazu’l-Kur’an, Meanil’l-Kur’an, Müşkilü’l-Kur’an gibi isimlerle yapılmıştır. Zamanla tefsirlere açıklamaların yanında içtihadın da eklenmesi tefsirlerin içeriğini zenginleştirmiştir.
Tefsir Din Dili’nin
tarihteki ve bugünki niteliği hakkında ne söylersin?
Tarihten günümüze
tefsir kaynaklarına baktığımızda, dil açısından bir değişimin gerçekleştiğini
görüyoruz. Nitekim sabit kalan bir unsur değildir. Günümüzde özellikle eskiye
nazaran toplum içerisinde dillerin daha basit ve yalın bir şekilde
kullanıldığını, dolayısıyla da insanların ve hatta ilim talebelerinin ilk dönem
kaynaklarını anlamakta zorlandıklarını görüyoruz. Bundan dolayı da günümüzde
daha çok dili hafif, muhtasar eserler kaleme alınıyor. Ancak tefsir ilmiyle
iştigal eden bir kimsenin Arap dili ve belagatına son derece vakıf olması
elzemdir. Neticede Kur’an’ın dili sabit bir şekilde günümüze kadar ulaşmış ve Arap
dili Kur’an üzerinden sistematik hale getirilmiş ve kurallaştırılmıştır. Ancak Kur’an’ın
bize anlatmak istediklerini ve müfessirlerin anladıklarını günümüzde kullanılan
dile aktarmamız gerekiyor ki, insanlar ve özellikle de talebeler bu ilimden
istifade edebilsinler.
NURGÜL KURT/18070165
Tefsir din dilini öğrenmek için Türkçe tefsir din dilini iyi bilmemiz gerekir. Eğer dilimizin gramerini doğru ve düzgün bir şekilde öğrenirsek ve dilimizin mantığını iyi kavrarsak, Türkçe tefsir din dilini anlamak daha kolay olur. Bu sayede Arapça tefsir din dilini ve dolayısıyla Arapça'nın dil mantığını çok daha kolay kavrayabiliriz. Dolayısıyla dillerin mantığını mukayese olarak müzakere etmek konusundaki farkındalığımız en üst düzeyde canlı tutmalıyız. "Bir dilin temeli cümlelerdir. Yani cümleler bir dilin temel kalıplarıdır" ve o dilin dil mantığına sahiptir. Dilin temel kalıplarını öğrendikten sonra bu kalıplar esas alınarak binlerce değişik cümle kurulabilir. Bu nedenle Arapça tefsir din diline ait bir metni mütalaa ederken cümle kalıplarını, deyimleri, kavramların kullanılışını haritalar üzerinde işlemelidir.