Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)


    Bizi Biz Yapan Değerlerimiz ve Hayatımızı Anlamlandırmadaki Rolü

 

          İnsanı insan yapan değerlerdir. Canlı ya da cansız olsun her varlığın bir değeri vardır. Her insanın, her toplumun, her şeyin. Bu insanın varolma çabasından kaynaklanmaktadır. Değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Bu yüzden o, özellikle ahlaki davranış konusunda, çeşitli insanları, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu bir ölçüt edinir.    İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması, anlamalandırmasının etkisi çok açıktır. İnsanın hayatına kendisine göre anlamları olan değerleri yön verir. Hayatın anlamını keşfetmesi, eylem ortaya koyarak, karşılıklı etkileşerek, kaçınılmaz acıya karşı tavır geliştirerek gerçekleşebilir. İnsan kendisine göre anlamlı gördüğü bu değerlere sahip olmazsa hayatını sürdüremez.

          Çok eski zamanlardan beri insan ile mimari-kent çevre düzenleme  ve insanın akli ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim bulunduğu bir gerçektir.  Konu içerisinde toplumsal değerlerde ele alınabilir.Anlam verme çabasında bütün yapıp etmeler, insanın somut bütün davranışları,varlık koşulları içerisinde bu bilince erişmesi,kişinin fıtri yeteneklerini keşfetmesi ve hayatına bunlar ile anlam katması gerekir.

 

 

 

                Türk ailelerinin evlerinde üzerlerinde güzel yazı, ayet, hadis, deyim yazan levhalar bulunmaktadır. Bu levhalar estetik açıdan hoş bir görüntü oluştururken insanları düşündürmeleri açısından da çok önemlidir. Bu levhalar sanatsal açıdan güzel bir görüntüye sahiptir ve insanlarda güzel hisler uyandırır. Hem güzel görünerek insanlarda sanatsal bir haz uyandırırlar hem de anlamları, içerdikleri mesajlar bakımından insanları düşünmeye, anlamaya sevkederler. Böylece insanların anlam arayışlarına katkıda bulunurlar. İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve üretimini ortaya koyar. Bu tutumlar, insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden kaynaklanır. Bu temel hükümler, onun zihin dünyasını sınırlar. O tutum içinde kaldığı sürece verdiği her hüküm, yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çevrelediği alan içerisinde olur. Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır. İnsan kültürü bu şekilde oluşturur.

 

              Osmanlı mimarisi Osmanlı Hanedanlığının beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği veya fikir öncülüğü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar. Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisiSelçuklu mimarisiBizans mimarisiİran mimarisi ve Memlük mimarisi'nden etkilenmiştir. Erken dönem mimarisi 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin Osman Gazi tarafından Söğüt'de Osmanlı'nın tarafından kurulması ile 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar. Bu döneme ait yapılar ağırlıklı olarak İznikBursa ve Edirne şehirlerinde yer almıştır. Osmanlı mimarisine ait ilk kayda değer uygulamalar İznik'te inşa edildi. Osmanlı mimarisi bu kültürel birikimle birçok; cami, tekke, han, kervansaray, külliye, medrese, saray, türbe, yalı, zaviye yapmıştır.Osmanlı mimarisinin öne çıkan mimarlarından; Mimar Sinan, mimari yapı elemanlarını büyük bir ustalıkla bir araya getirerek muhteşem yapılar inşa etmiştir.Mimar Sinan'ın camilerinde hat sanatı adeta zirve yapmış; daha sonra inşa edilen camilerde görülmeyen bir biçimde hesaplı, akılcı ve tam bir uyum içindedir.   

 

             Türk ailelerinin evlerinde üzerlerinde güzel yazı, ayet, hadis, deyim yazan levhalar bulunmaktadır. Bu levhalar estetik açıdan hoş bir görüntü oluştururken insanları düşündürmeleri açısından da çok önemlidir. Bu levhalar sanatsal açıdan güzel bir görüntüye sahiptir ve insanlarda güzel hisler uyandırır. Hem güzel görünerek insanlarda sanatsal bir haz uyandırırlar hem de anlamları, içerdikleri mesajlar bakımından insanları düşünmeye, anlamaya sevkederler. Böylece insanların anlam arayışlarına katkıda bulunurlar.  

 


0 Yorum - Yorum Yaz



 KUR’AN NEDİR                                                                                              Bizi Biz Yapan Değerlerimiz ve Hayatımızı Anlamlandırmadaki Rolü


İnsan hayatı nasıl anlayabilir, anlamlandırabilir. Hayatın bir reçetesi vardır. Bu reçetenin en temel amacı, insanımızın ayakta durabilmesini sağlayan şeyi bulmaktır. Bu şey hayatımıza anlam katan değerlerimizdir.


Değer: kişinin isteyen, gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak nesne ile bağıntısında beliren şeydir.


Toplumsal değer: Belirli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesnelerdir.


Değerle gerçeğin olgusu ve insanın varlık şartıdır. İnsandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değer insan davranışında yol göstericidir. Ahlaki davranışta, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu bir ölçüttür.


İnsanın Hayatına Anlam Vermesi Nasıl Gerçekleşir


İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerlerle, yapıp etmelerine yön verirler. İnsanın hareket ederken verdiği tüm kararlar hayatını anlamlandırır. İnsan hedef ve planlarını bir seferde gerçekleştiremez. Bunun için hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler, öncelilerine göre sıralar.


Kişinin hayatın anlamını keşfi üç şekilde olur:


1)Amel-eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak


2)Bir şeyi, bir insanı severek, karşılıklı, etkileşerek,


3)kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek (sabır ederek)


İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur. Bu sayede hayatta aradığı dengeyi keşfederek mutlu olur. Aksi halde hayat yük olur, anlam arayışı yönelimini geri çeker.


Değer Kültür İlişkisi


İnsanın hayatını anlamlandırma da verdiği hükümler, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçevelediği alan içersinde olur. Bu alan esasen kültür faaliyetlerinin alanıdır. İnsan kültürü bu şekilde oluşur. İnsanın nesilden nesile yaptığı bir bilgi aktarımı vardır.


Bütün canlılar içerisinde insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir. İnsanın var olanlar hakkında, hangi yolla olursa edindiği bilgilerdir. İnsanın kendini gerçekleştirme sürecidir.


Kültürün bir kısmı onu meydana getiren millete özgüdür. Bir kısmı ise bütün insanlığa hastır. Milletlerin ortak malıdır.


Değerlerimizin Temelinde Ne Var


İnsanın anlam arması bilgi ile olur. Bir topluluk içindeki bu arayış etik –aksiyon meselesini açığa çıkartır. Bu iki meselenin toplumdaki izleri efsaneler, atasözleri, yasalar, hayatı anlama ve anlamlandırır. Dinimiz ve ortak  kültürümüzün temelinde Kur’an ve Hz. Muhammed vardır. Kur’an kendisini  hidayet rehberi olarak tanımlar.


Değerlerimizi Kalkınmanın İmkanı Olarak Yeniden Hayata Katmak için Ne Yapmalıyız


İslama layık bir İslam ile var oluşun yaşam felsefesini geliştirme, insan etme yeniden değerlendirme yapılmalıdır. Bunları yapabilmek için yeni-güncel değerler çıkarılmalıdır. Öncelikle bizi bu günlere getiren Kur’an ve Hz. Muhammed’e bu çerçevede bakmamız gerekir. Aksi halde alışılmış değerlerin hayata yön vermesi terk edilecek yozlaşmanın etkisi artacaktır.


Değerlerimizi kalkınmanın kültürel imkanı olarak hayata katmak öncelikli olarak ulema, akademisyenler, bürokratlar, din kül türü ve ahlak bilgisi öğretmenleri, İHL öğretmenleri, müftülerin görevleridir.


Türk Ailesinin Ev İçi Düzeninde Levhalar                                                Levhalar genelde Türk ailesinin oturma ve misafir odasını süsler. İnsanı ve toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnektir.Hüsn-i hat sanatı ve tezhip bunun en güzel örneğidir. Levhalar güzellikleri ve taşıdıkları manalar ve verdikleri mesajlar ile insanı duygunun sebebini aramaya yöneltir. Türk ailesinin gerek içe gerek dışa doğru olan iletişiminde mühim bir olgu


olmuşlardır. Levhalar insanı sıradanlıktan, duyarsızlıktan korur. Levhaların verdiği mesajlar iki gruptur.


  1. grup: Aşkın varlık (Tanrı)insan ilişkisine yönelik mesaj (Kur’an ayetleri, hadis)

  2. grup: İnsan hayat ilişkisini içeren mesaj(Kur’an ayetleri, hadis, şiirler, deyimler)

    İlk gruba Allah, Peygamber, dört halife, Hasan ve Hüseyin isimlerinin yazılı olduğu levhalar, ikinci gruba Ayetel Kürsi, Yasin, Besmele, Hamdele selavat levhaları sayabiliriz.

    Günümüzde gençliğin bu yöndeki çabası posterler, afişler, pankartlar, almıştır. Bu durum bize çağımızdaki levha geleneğinin güncelleştirilmesi çabası, gibi görünüyor. Bazen amaçtan sapılmış olsa da ümit edilen yeniden geleneğe dönülmüştür.

    Osmanlı Mimarisinde Kültürel İfadelerin Görsel Kullanımı

    Daha iyi yaşanacak kentler arayışı insanın hayatını anlamlandırması- mekan ilişkisi bağlamında gösterge bilimsel olarak anlatılmıştır. İnsanın hayatını anlamlandırması mekana biçim vermiştir.

    Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı mekanları vardır: Mahrem mekan, sosyal mekan, genel mekan. Hayatı anlamlandırması olarak bir de ruhsal-manevi mekan vardır. Bu mekanlar insanın sahip olduğu kültürel değerlere göre inşa edilir. İnsanın dini inanışı, felsefesi, sosyal-ekonomik yapısı, coğrafi konumu yapıta yansır.

    Paris tarih ve olayı şiirsellikle aktarmıştır. Mısır ve Yunan mimarileri kendine değil onun içinde yer alan kültüre önem vermiştir. Osmanlı mimarisinde ise dış mekanla tam bir uyum içinde olan ve birliğe(tevhide), ruhsal/manevi dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan oluşmuştur. Modern mimarlıkta iç mekana önem veren ünlü mimarlar Frank Lloyd Wright, Çinli filozof Lao Tse dir. Mimari ve sanat eserleri birer iletişim aracı olurken, bu içerik çağlara, toplumlara göre dönüşümler geçirmiştir. Böylece göstergeler aracılığıyla içerik oluşturulmuş mimari ve sanat bir dil haline gelmiştir. Yirminci yüzyıla kadar mimarinin sanatsal yönüne işlevsel ve teknik yönünden daha çok önem veriliyordu. Sanayi devrimi ile teknik imkanlar makine çağını başlattı. Bu dönemde otoyollar, uçak hangarları, limanlar inşa edildi.

     

     

                                                                                 

     

     

     

     



0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

  Değer, insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğundan değerleri vardır. Değerlerin işlevi, insanın zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktadır. Değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olması bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Değer, bir tek inanca değil, bir arada organize olmuş bir grup inanca, yani hayatı anlamlandırmaya tekabül eder.

 

  İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyor ise o değerler yapıp etmelerine yön verirler, onun yapıp etmelerini yönetirler. İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği kararlar, hayatını anlamlandıran değerlerin ışığında oluşan amaçları, hedefleri, planları gerçekleştirmeye yöneliktir. İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi 3 farklı yoldan gerçekleşebilir: 1- Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak. 2- Bir şeyi/ bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek. 3- Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

 

  İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara genellikle duyarsız kalması, onun kendi eylemlerini, kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması, yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir. Çünkü yaşamak isteyen insanın doğal hali budur. Hiçbir insan kendi yeteneklerinden kuşku duymaz, aksine her eyleminde bir anlam görür. Bu ister gerçekten var olsun ya da olmasın hiçbir önemi yoktur. İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur, hayatta aradığı dengeyi keşfeder, en önemlisi mutlu olur. İnsanın anlam arayışı boşa çıkarsa fıtri yeteneklerini iptal eder, hayat yük olur, dengeyi tamamen yitirir, en önemlisi anlam arayışı yönelimini geri çeker, her şeyden vazgeçer. Bütün bunlar öldürücü bir durumla sonuçlanabilir.

 

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

 

  İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Bilgiyi ya doğrudan ya da dolaylı yollarla elde eder. Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. Bu tutumlar, insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden/ hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır. Bu temel hükümler, onun zihin dünyasını sınırlar. O tutum içinde kaldığı sürece verdiği her hüküm, yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçevelediği alan içerisinde olur. Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır. Yani insan, kültürü bu şekilde oluşturur. Farklı hüküm verme, farklı davranış içinde olma ancak temel kabullenmeleri değiştirmekle, yani tutum değiştirmekle mümkün olur. Kültür, insanın varolanlar hakkında, hangi yolla koyduğu eser ve davranışlar, sahip olunan kültürün görünümleridir. Çünkü kültürde bilgi esastır. Kültür, insanın kendisini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir. Din, felsefe, bilim, sanat, düzensiz bilgi, büyüsel bilgi, bu süreçteki çeşitli alanlardır. İnsan özünde hür bir varlıktır. İnsan hürriyeti, insan olmasını sağlayan doğal bir hak olarak yaşamaktadır. Onun için insan böyle bir imkana sahip olduğunu hisseder. İnsan, hayatını anlamlandırırken, özünden kaynaklanan imkanları gerçekleştirirken bir yaşantı hali olarak hürriyetini de kullanır.

 

  Eğer insan, kendini ve çevresini anlayamazsa, yani hayatını anlamlı kılamazsa dış dünyayı tehlikeli bir alan olarak algılar. Böyle bir durum, davranışları tehlikelere karşı savunmaya yönelik bir biçimde düzenlemeye ve enerjinin çoğunu bu doğrultuda tüketmeye sebep olacağından gerçekleri algılamayı ve kendini yaşayabilmeyi engeller.

 

  İnsana hayatında anlam bulmasında yardım edecek, yol gösterecek bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu rehber, insana varlığının derinliklerinde bulunan gerçekten özlediği şeyleri ona fark ettirmelidir. Çünkü insan, uğruna çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçtiği bir amaç için mücadele etmezse psikolojik bunalıma düşer.

 

DEĞERLERİMİN TEMELİNDE NE VAR?

 

  Yaşantıların temelinde hem özgü kültüre hem de ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert, hayatını anlamlı kılmanın bilgisini edinir. Artık o ayakta durabilir. Çünkü yaslanacağı ve durabileceği zemin üzerinde bulunmanın gücünü sağlamıştır. Bu yaşantısında fıtri kabiliyetlerini harekete geçirdiğinden kişi olarak imkanlarını bilir, kendine amel üretme ve geliştirme yolunu açar. Bu hal ona her koşulda salih amel de bulunma imkanı verir. Yani kişiye insan olmanın, hayatını nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir.

 

  Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur’ an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır. Kur’ an-ı Kerim, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ve koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır. Yani o, Kur’ ani kavramı ile fıtrata hitap eden, insanın fıtri ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran bir kitaptır. Kur’ an, insanın anlam arayışına cevaptır, insanın hayatını anlamlandıran kitaptır. Hz Muhammed insanın sorumluluk bilincini diri tutmak, anlam arayışında fıtri dengesini korumak için vahyin insan modelleri olarak, yarattıklarını en iyi bilen Yüce Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur. Hz. Muhammed’i kıyamete kadar değişmez insan rehberi kılan, son peygamber olması kadar, Kur’ an ahlakıyla ahlaklanmış, yaşayan bir Kur’ an oluşudur. Kısaca o, Kur’ an’ın nasıl yaşanacağının hayatı anlamlandıracağının ve insan olma imkanlarının yolunun daima nasıl açık tutulacağının somut örneğidir.

 

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

 

-         İslam’a layık bir İslam ile varoluşun yaşam felsefesini geliştirme.

-         Bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak kalkınmanın bir imkanı olarak kullanabilmek için değerlerimizi yeniden inşa etme.

-         Bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlendirme.

-         Değerlerimizi yeniden değerlendirmek ve inşa edebilmek için de bilginin dönüşümünü mümkün kılarak soyut olandan somut olanı üretme yeni değerler çıkarma.

 

  Kur’ an ve Hz. Muhammed ile ilişkimizi bir temele oturtmalıyız. Bu temelden hareketle evrene bakabilmeli yaşamın bize sorduğu sorulara cevap verebilmeliyiz. Bu yolla hayatın sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebilmeliyiz. Bilgiyi dönüştürebilmemizle yani kuran ve hadisi güncel değerler olarak hayatımıza katabilmemizle mümkündür.

 

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

 

  Türk ailesinin fertleri veya misafirlikleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri, mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir. Fertlerin ve toplumların muhtaç oldukları sosyal ve kültürel enerjiyi ve bedii zevki sağlar. Levhalar, güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir. Bu arama devam ettikçe o şey hakkındaki hayret ve hayranlığımız da sürer gider. O kadar ki metafizik sahaya geçer, Allah’a kadar yükselen haller ve derecelerde bulunabilir. Eskiden toplumda geçerli olan kurallar ve dengeler, her birey tarafından kendi kişisel ve dolaysız yaşantısı ile öğrenilirken günümüzde ekonomik, siyasal ve kültürel tekellerin belirleyiciliğine terk edilmektedir. Eskiden aile içinde şekillenen benlik, günümüzde daha okul çağına gelmeden, mahalle takımından, radyo, televizyon ve internet gibi kitle iletişim araçlarına varıncaya kadar bir dizi aile dışı etmen tarafından vaktinden önce toplumsallaştırılmaktadır. Artık roller değişmiştir, her şeyin doğrusunu daha doğrusu en iyisini bilen dede, nine, bana, anne değil, torundur, evlattır. Levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Levhalar, çağımızı insanının evrenin kendisine ait olan o küçücük iyi bilme özelliğine ters düşen bir olgudur. Levhaların her an zihinlere sunduğu insanı değerlerin daime yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Levhalar iki ana konuda mesaj verirler.1. grup Tanrı- insan ilişkisine yönelik mesaj. 2.grup insan hayat ilişkisini içeren mesaj.

 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

 

  İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte hayatı anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Sosyal psikologlara göre bireyin birbirinden farklı dört mekanı vardır: 1-mahrem mekan 2-kişisel mekan 3-sosyal mekan 4-genel mekan. İnsanın bu mekanları kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanılır. İnsan kendi değer duygusuyla mekanı biçimlendirmiştir. Eski Mısır’dan Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı da dış mekanla uyum içinde olan ve birliğe, ruhsal dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan oluşmuştur. Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Kur’ an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü yani İslam Medeniyeti içinde söz konusudur. Kur’ an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur’ an’a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir. Osmanlı döneminde yapılan camilerin iç mekanlarında bulunan çiniler, hat sanatıyla yazılmış Kur' ani ifadeler camilere manevi bir hava katarak insanlara Kur' an'ın mesajlarını görsel bir güzellik içerisinde sunmaktadırlar. Bu da insanları düşünmeye yönlendirerek hayatı anlamlandırmalarına yardımcı olur.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsan hayatı yaşarak öğrenir. Ne tek başına kitaplar ne de sadece bilgi tek başına insanın hayatı anlamasına yardımcı olur. Olsa bile bir yere kadar olur. İnsan sürekli olarak hayatına anlam katmaya çalışır yani onun aradığı bir anlam arayışı vardır. İşte değerler de insanın hayatına anlam kattığı şeylerden oluşur.

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Değer, bireyin tutum ve davranışlarını belirleyen bir ölçüttür. Değer, insan gerçeğinin olgusudur, insanın kendini ifade etmesidir.

Değere sahip olmak insana özgü bir durumdur. Çünkü doğrudan düşünme yeteneğiyle, varlığı ve hayatı anlamlandırmayla ilgilidir. Değerler bizim anlam pusulalarımızdır. Hayata bakış açımızı ve amaçlarımızı belirler, aldığımız kararları etkiler ve inançlarımızı yansıtır.

Değerler, insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşurlar, insanın varlık şartlarıdır. İnsan, sahip olduğu veya çevresinin kendisine sahip kıldığı değerlere bağlı olarak, onlar tarafından yönlendirilip, yönetilerek hareket eder.

Değerler olmadan ahlaktan söz edilemez. Ahlaklı birey kendi davranışını oluşturmuş, onlara göre tutum ve davranışlarını belirleyen, kendini onlara göre yöneten ve denetleyen, özgür, bağımsız kişidir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan hayatında hangi değerlere önem veriyorsa o değerler onun eylemlerine yön verirler, onun eylemlerini yönetirler. Çünkü insan eylemleriyle amaçları arasında bir bağ kurar.

İnsanın tam anlamıyla var oluşunu gerçekleştirebilmesi, onun iç ve dış dünyasındaki başarılarla beraber sağlanır. Bunlardan birinin eksik olması anlamsızlık oluşturur. Bireyin hayatının anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:

1.      Amel /eylem ortaya koyarak

2.      Bir şeyi/bir insanı severek

3.      Bir acıya karşı tavır geliştirerek

 

İnsan fıtrî kabiliyetlerini gerçekleştirmek için ne kadar çok uğraşırsa o kadar insan olur. Bu insanın kendini gerçekleştirme halidir. Kişi kendine ermeyi değil, kendini aşmayı amaç edinmişse bu hali kendiliğinden yaşar.

İnsanın anlam arayışı başarılı olduğunda, fıtrî yeteneklerini keşfetmiş olur, hayatında karşısına çıkabilecek problemleri çözme konusunda başarı kazanır ve mutlu olur.

İnsanın anlam arayışı başarısız olduğunda ise, fıtrî yetenekleri yok olur, hayat yük olmaya başlar ve anlamsız gelir, kişi her şeyden vazgeçer.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan sürekli bilgi akışı ve iletişim içindedir. Bilgiyi doğrudan veya dolaylı yollardan elde eder. Elde ettiği bilgilerle eylemini gerçekleştirip yeni davranışlar kazanır. Varoluş sebebi bilgidir ve bu bilgi bireyde kalmaz, başkalarına aktarılır yani insanlığın ortak ürünü haline gelir. İşte canlılar arasında sadece insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir.

Kültür, insanın kendini gerçekleştirme sürecidir. İnsan, hayatı anlamlandırırken hürriyetini de kullanır. Doğru ve değerli eylemlerde bulunması için kendisine yol gösterecek ve yardım edecek rehberlere ihtiyacı vardır.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Bizi biz yapan değerlerimizin temelini özgü kültürümüz ve ortak kültürümüzde aramamız gerekir. İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır.

Kur’an, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ilahi bir kitaptır, insanlar için bir hidayet rehberidir. İnsanın anlam arayışına bir cevaptır, insanın hayatına anlam katar.

Hz. Muhammed, insanın anlam arayışında fıtri dengesini korumak için Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur. Bize Kur’an’ın nasıl yaşanacağının ve hayatın nasıl anlamlandırılacağının somut örneğidir.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Bizi biz yapan değerlerimizin zeminin oluşturan Kutsal Kitabımız ve kendimize model aldığımız Peygamberimiz Hz. Muhammed ile ilişkimizi bir temele oturtmalıyız. Kendimize, hayata, evrene bakarak yaşamın bize sorduğu soruları düşünüp bu sorulara cevaplar arayarak, hayatın anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzu idrak etmeliyiz. Bu ise Kur’an ve Hadisi güncel olarak yaşamımıza katmamızla gerçekleşir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin günlük yaşamını geçirdiği, oturma odası veya misafir odasını süsleyen levhalar, insanın ve toplumun yaşantısını gözler önüne seren anlamlar taşır. Bu levhaların verdikleri mesajlar ve taşıdıkları anlamlar ise insanların davranışlarına yön verir.

Levhaların taşıdıkları manalar ve güzellikler insanlarda çeşitli duygular uyandırır ve onları bu duygunun sebebini aramaya yöneltir. Bu durum Allah’a kadar yükselen derecelere varabilir.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz:

1.      Grup: Aşkın Varlık insan ilişkisine yönelik mesaj

2.      Grup: İnsan –Hayat ilişkisini içeren mesaj

İlk gruba Allah, Peygamber, Dört Halife gibi levhalar, ikinci gruptaki levhalar ise yaşamın insana etkisini, insana verebileceklerini veya ondan alabileceklerini değerlendirir. 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsanlar çok eski zamanlardan beri yaşadıkları mekânlara düzen vermişlerdir. Bu düzeni verirken de mimari açıdan çok önemli eserler ortaya koymuşlardır. Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olmuş ve bu eserler insanların ve toplumların hayatı anlamlandırmaları ve kültürlerine göre çeşitli biçimler almıştır.

Yaşanılan mekâna biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Kur’an ile hayatı anlamlandırma insanların gerçekleştirdiği İslam medeniyeti için de geçerlidir. Mekân kelimesi k-v-n kökünden türemiş ve hem “var olma” hem de “bütün var olanları içeren kosmos” anlamlarına gelir. Kur'an da insanların içinde yaşadıkları mekânlarda Kur'ana yönelip, onu okuyup, düşünüp anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir. 


0 Yorum - Yorum Yaz


  Değer kişinin isteyen gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağlantısında beliren şeydir. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsanın akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değerlerin işlevi insanın 
zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasıdır. Değer insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insnaın, dünyanın belirli bir kısmıyla ilgili, idrak,duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.Toplumsal değerler kavramı ise; “Belli bir toplumda ya da  toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler” olarak tarif edilir.
Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değerlerin işlevi, insanın zekasını ve aklını olumlu yönde (hayata-tabiata-evrene uyum yönünde) kullanılmasını sağlamaktır.
 İnsan hayatında edindiği bilgileri ortaya koyar yani insan hayatında neyi öğrenirse bu öğrendiklerini hayatına yansıtır. Bu edindiği bilgiler, değerler nesilden nesile aktarılarak kültür oluşur. Bilgi ne kadar çeşitli ise kültür de o kadar çeşitli olur. Kültür, anlam arayışının başka bir sonucudur.  İnsan kendisini ve dış dünyayı anlamaya çalışır. Eğer dış dünyanın  tehlikeli olduğu kanısına varırsa kendi içinde bocalamaya başlar ve bu bocalama onun gerçeğe ulaşmasını engeller. Bu sebeple insana yol gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardır. Bu rehber insanın özünde olanı şeyleri ortaya çıkarmada yardımcı olur. İnsan hayatında edindiği bilgileri ortaya koyar yani insan hayatında neyi öğrenirse bu öğrendiklerini hayatına yansıtır. Bu edindiği bilgiler, değerler nesilden nesile aktarılarak kültür oluşur. Bilgi ne kadar çeşitli ise kültür de o kadar çeşitli olur. Kültür, anlam arayışının başka bir sonucudur.  İnsan kendisini ve dış dünyayı anlamaya çalışır. Eğer dış dünyanın  tehlikeli olduğu kanısına varırsa kendi içinde bocalamaya başlar ve bu bocalama onun gerçeğe ulaşmasını engeller. Bu sebeple insana yol gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardır. Bu rehber insanın özünde olanı şeyleri ortaya çıkarmada yardımcı olur.

0 Yorum - Yorum Yaz


Meryem Hatun ARSLAN/12070034/Lisans/İdkab-2/Tefsir

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

     Değer/kıymet kavramı felsefe ve sosyoloji sözlüklerinde şöyle tanımlanıyor:

*"Kişinin, isteyen, gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağlantısında beliren bir şey."

*"Nesneve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği."

*"Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar."

*"Bir şeyin arzu edilebilir/iyi veya edilemez/kötü olduğu hakkındaki inanç."

     O halde değer, insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendisini ifade etmesidir.

     Peki değer nasıl oluşur?

     İnsanın varlıkla olan ilşkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. İnsandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur. Değerlerin işlevi, insanın zekasını ve aklını olumlu yönde (hayata-tabiata-evrene uyum yönünde) kullanmasını sağlamaktadır.

     Değer bir tek inanca değil, bir arada organize olmuş bir grup inanca, yanihayatı anlamlandırma'ya tekabül eder.

     İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp-etmelerine yön verirler; onun yapıp-etmelerini yönetirler. Artık insan, eylemlerineve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir. Çünkü insan, yapıp-etmeleri ile ana amaçları arasında bir ilgi kurar. İşte kişi-obje ilişkisinde özü/fıtrat'ı oluşturanbütün varlık şartları, bu şekilde içerik/anlam kazanır; insanın anlam vermesi/değer görmesi yani var oluşu, bu şekilde gerçekleşir.

     İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem içhem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:

*Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak.

*Bir şeyi/bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek.

*Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek (musibetlere/sıkıntılara sabrederek).

     Aslında insanın hayatını anlamlandırmada temel adığı değerler, ona her zaman amaçlarını, hedeflerini, planlarını gerçekleştirmesini sağlamaz. Çünkü insan, değişen hayat durumları içinde yaşar ve bu değişik hayat durumlarından birisi öbürünü izlerken talihsizliklerle, başarısızlıklarla karşılaşabilir.

     İnsanın karşılaştığı bu gibi olaylar, onu, şimdiye kadar bilmediği, kendisine örtülü kalan yeni bir hayat yönüne çevirebilir. İnsanın böyle bir bilgiye erişirse, o zaman bu bilgiden yola çıkarak yeni bir yolda yürümeye başlayacaktır.

     İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Bilgiyi ya doğrudan veya dolaylı yollarla elde eder. Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini/üretimini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. Bu tutumlar, insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden/hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır. Bu temel hükümler, onun zihin dünyasını sınırlar. O tutum içinde kaldığı sürece verdiği her hüküm, yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçevelediği alan içerisinde olur. Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır. Yani insan, kültürü bu şekilde oluşturur. Farklı hüküm verme, farklı davranış içinde olma ancak temel kabullenmeleri değiştirmekle, yani tutum değiştirmekle mümkün olur.

     Şu halde insan hep bilgi iledir. Onun varoluşunun sebebi bilgidir.

     Aslında bilgi, fertte kalmaz; başkalarına aktarılır. Nesilden nesile devreden, gelişen ve büyüyen bilgi, insan türünün ortak malı olur. Her fert bundan istediği miktar ve gücünün oranında faydalanır.

     İnsana hayatında anlam bulmasında yardım edecek, yol gösterecek bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu rehber, insana, varlığının derinliklerinde bulunan gerçekten özlediği şeyleri ona fark ettirmelidir. İnsanın temel arzularını ve iç güdülerini nasıl doyurup tatmin edeceğini, egosunun veya süper egosunun çatışan istekleri arasında nasıl uzlaşma sağlayacağını, topluma ve çevreye nasıl uyum göstereceğini, insan bu rehberde bulabilmelidir. Çünkü insan, uğrana çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçtiği bir amaç için mücadele etmezse psikolojik bunalıma düşer. İnsan hayatında daima ulaşmış olduğu şeyle, ulaşmayı hedeflediği ve ulaşması gereken arasındaki gerilimi yaşar. 

     İnsanın bir fert olarak veya topluluk içinde hayatını anlamlandırması 'etik-aksiyon meselesi' ile dünyayı ve dünyada olup bitenleri anlamak ve açıklamak 'bilgi meselesi', bütün çağlarda, bütün filozoflarca, biri diğerine bağlı, biri diğerinin içinde ele alınmıştır.

     Bu iki meselenin toplumlara mal olmasının somut izleri vardır. Halk arasında yaşayan efsaneler, atasözleri, ahlaki nasihatler ve yasalar hayatın türlü görünümlerine cevap veren hayatı anlama, açıklama ve anlamlandırmadır. İnsan, böylece fertler ve toplumlararası ilişkilerde fıtratından kaynaklanan sert, kendi çıkarını düşünen, hileci, ihtiraslı, egemenlik kurmak isteyen zihniyeti dengeye, doğruya, hak ve adalete ulaştırma arayışı içinde olmuştur.

     Bu yaşantıların tamelinde hem 'özgü kültür'e hem de 'ortak kültür'e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert, hayatını anlamlı/değerli kılmanın bilgisini edinir. Kişiye 'insan olma'nın, hayatı nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir.

     Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan 'özgü kültürümüz'de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız 'ortak kültürümüz'de aramamız gerekir.

     Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır. Buna göre:

*Kur'an-ı Kerim, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır. Kur'an, insanın anlam arayışına cevaptır; insanın hayatını anlamlandıran bir kitaptır.

*Hz. Muhammed'egelince; o, insanın sorumluluk/emanet bilincini diri tutmak, anlam arayışında fıtri dengesini korumak için vahy'in insan modelleri olarak, yarattıklarını en iyi bilen Yüce Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur.

     Değerlerimizi kalkınmanın kültürel imkanı olarak yeniden hayata katmak için ne yapmalıyız? Bu çetin soruya verilecek cevaplara zemin oluşturacak bir başlangıç noktası da olmalı. Bu da şudur:

*İslam'a layık bir 'İslam ile varoluş'unyaşam felsefesini geliştirme.

*Bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak kalkınmanın bir imkanı olarak kullanabilmek için değerlerimizi yeniden inşa etme.

*Bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlendirme.

*Değerlerimizi yeniden değerlendirmek ve inşa edebilmek için de bilginin dönüşümünü mümkün kılarak soyut olandan somut olan üretme: yeni/güncel değerler çıkarma.

                           TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

     Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma (sofra) veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkilerve yönlendirir. Fertlerin ve toplumların muhtaç oldukları sosyal ve kültürel enerjiyi ve bedii zevki sağlar.

     Diğer güzellikler gibi yazı güzelliğinin ve içerdiği mananın gereği kadar anlaşılması tesirli ve kavrayışlı bir zevk ve idrake dayanır. Onun için, aynı zihniyetle yazılmış ve Türk evinin duvarlarını süsleyen bu levhaların, o tesirli ve kavrayışlı idrake yol göstermeyi üzerine almış bulunduğu bir vakıadır.

     "Güzel yazı" ve "söz", insanın sanat ruhundaki yaradılış güzelliğinin metafizik ifadesini taşıyan, bazen gözlere ve gönüllere sanat sırrı halinde yayılarak, yazının ruhunu veya "söz"ün sanatlaşmış bir halini halimiz kılan bir yazıdaki güzelliği Kant'ın "hislerden önce ve herkese şamildir" sözü pek güzel anlatıyor.

     O halde güzel yazının muhatabı fıtri temizliğini kaybetmemiş, zevk ve idraki bozulmamış selim kimseler ve böyle bir topluluk olduğu gibi, yazı-mesaj güzelliği fıtri (yaratılış) temizliğini bozmuş olanlara da kayıplarını yavaş yavaş buldurmaya rehberlik eden Rabbani bir mürebbidir (eğitici) diyebiliriz.

     Dolayısıyla levhalar güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir. Bu arama devam ettikçe o şey hakkındaki hayret ve hayranlığımız da sürer gider. O kadarki, metafizik sahaya geçer, Allah'a kadar yükselen haller ve derecelerde bulunabilir.

     Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz:

*1.Grup: Aşkın Varlık (Tanrı) insan ilişkisine yönelik mesaj: (Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed'in sözleri -Hadis-i Şerif-)'ten alıntı yapan.

*2.Grup: İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj: (Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerifler, Şiirler, özlü sözler, deyimler v.b.)'den kağıda aktarılan.

       OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan varolduğu genden beri mekan'a biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekan'la sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir.

     Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır: Mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekan. Ancak, insanın psikolojik davranışlarını, inancın belirlediği hayatı anlamlandırması yönlendirir. Böylece bir ruhsal/manevi mekan kavramı da ortaya çıkmaktadır. İnsan bu mekanları kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanır. Aynı zamanda insan, iyi yaşanacak kent imar edebilmek için mekan'la ilişkisini, mensup olduğu milletin kültürünün içerdiği bu değer hükümlerinin etkisi altında oluşturur. Yani o, kendini, tabiatı, evreni algılayışının/anlamlandırışının oluştırduğu değer duygusuyla mekan'a bakmıştır. Örneğin, Eski Mısır'dan Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı'ya ve günümüze kadar insan, kentleri kurarken, anıtları yaparken, tapınakları inşa ederken hep bu değer duygusuyla oluşmuş bir bakışla mekan'ı biçimlendirmiştir. Çünkü kültürde "bilgi" esastır; her kültürün insan-mekan ilişkisini düzenleyen ve onun tarihini, dini inanışını ve felsefe anlayışını, sosyal ve ekonomik yapısını, bilim ve teknolojisini, coğrafi konumunu, malzeme olanaklarını, estetik beğenilerinin tümünü içeren ve yansıtan sessiz bir dili vardır.

     Çok sayıda yazar, öte ruh bilimci, felsefeci, insan bilimci, şair ve romancı, kişisel olarak öimari mekanı deşifre etmeyi denemiş ve mekan anlamından söz etmiştir.

     Çok eskizamanlardan beri insan ile mimari-kent-çevre düzenleme ve insanın akli ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim bulunduğu bir gerçektir.

     Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken, bu eserlerde biçim ve içerik çağlara, toplumların inanışlarına/hayatı anlamlandırmalarına ve onunla oluşan kültür'e göre değişik görünümler almıştır. Böylece sürekli bir biçimde göstergeler aracılığıyla içerik oluşturulmuş, mimari ve sanat, dildeki sözcükler yerine biçim, renk, ışık-gölge, doku, ölçü, oran vb. kavramları kullanan özel bir dildir. Sözcükleri kullanan dil'de akli, duygusal, bilimsel, düz ve şiirsel yazı gibi tanımlayabileceğimiz birçok farklı dil söz konusudur. Toplumun ürettiği kültür, maddi ve manevi bu unsurları kendine özgü bir biçimde bir araya getirerek mekanı dile getirir. Onu canlı kılan birruh/bir manevi boyut katar.

     Mekan'a biçim verme ile hayatı anlamlandırma (kültür) ilişkisi, Kur'an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği Vahiy Kültürü/İslam Medeniyeti için de söz konusudur. Kur'an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur'an'a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir. Bu nedenle coğrafi konum, sosyal ilşkiler gibi faktörler yanında, yol, sıhhi tesisler, parklar, hastaneler, spor alanları, okullar, camiler, pazar yerleri vb. kültürel, sportif, ekonomik yapılaşma Kur'ani ilkeler göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. İnsanın anlam arayışına cevap olan Kutsal Kitap-mekan ilişkisi "mekan" sözcüğünün derin anlam içeriği ile başlar.

     Mekan sözcüğü "k-v-n" kökünden türemiş ve masdar anlamında hem "varolma" hem de "bütün varolanları içeren kosmos" manalarını kapsayan bir kelimedir. Dolayısıyla bütün evren yani varolan şeylerin tümü bu kevn'e-oluş'a varolmaya=kainat'a aittir. Böylece mekan, mekan, şeylerin (eylemlerin/bütün insani yapıp-etmelerin/amellerin) oluştuğu yer demektir. Buna göre mekan kavramında soyutla somut arasında sürekli bir gidiş-geliş vardır. Kur'an-ı Kerim'in kaniat'ı Allah'ın varlığına, birliğine işaret eden "kevni ayet" olarak tanıtması, kendisini de "kavli ayet" olarak tarif etmesi bu bağlamda değerlendirilmelidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


 

DEGER NEDIR VE NASIL OLUSUR?

Hayata anlam verme, insanin varlik bilincine ermesi,icinde bulundugu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sinirini bilmesidir.Insanin anlam arayisi ise onun fitri yeteneklerini kesfetmesi, bu sayede hayatin problemleriyle bas edebilecek bir yetenek kazanmasi,hayattaki dengeyi kesfetmesi ve boylelikle mutluluga ermesidir.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

Peygamber ,Veliler, filozoflar ve düşünürleri bu bağlamda düşünebiliriz.Rehber olan kişiler kişiye insan olmanın hayatı nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir. Eğer kişi fıtrata yabancılaşmışsa insan olma imkanlarından kendini mahrum etmiş demektir. İnsani ilişkilerinde bu değerlerianlamsız görecektir. İnsan hayatını anlamlı kılamazsa dış dünyayı tehlike olarak görür. Böyle bir durumda kişi gerçekleri algılayamayabilir. İnsana hayatında anlam bulmasına yardımcı olacak rehber gereklidir. İnsan varlığının derinliklerinde bulunan şeyleri fark etmelidir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

   Özgür kültüre ve ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sisteme vardır. Böylece toplum içindeki fert hayatını anlamlı kılmanın bilgisini öğrenir.

   Bizi biz yapan değerlerimizin temelinden ne olduğu tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüzde aramamız gerekir.

   İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ   NASIL GERÇEKLEŞİR                         

1)  Amel / eylem ortaya koyarak,isteyerek,eser yaparak 

2) Bir şeyi/ bir insanı severek,karşılıklı etkileşerek

3)  Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır gelir. 

  İnsanın buları yapmasının , hayatın anlamlandırılmasıyla gerçekleşen sonuçları vardır.Bunun için eylemine bir anlam vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar,değerleri duyan bir varlık olarak doğru ve değerli eylemde bulunmak ister.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


                                        Melike Çam / 12070095 / Lisans / İdkab-2 / Tefsir

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLER VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Değer kavramı bazı sözlüklerde;

. ‘Nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği’

.  ‘Bir şeyin arzu edilebilir veya edilemez/iyi veya kötü olduğu hakkındaki inanç’

Toplumsal değerler kavramı:

‘belli bir toplum ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler’

Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucunda oluşur. Değer, insan davranışlarının yol gösterici bir inanç olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibidir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa bu değerler, onun yapıp etmelerini etkiler ve onu yönetirler. İnsan, davranışlarına ve başarılarına bu değerler çerçevesinde anlam verir.

İnsanın var oluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem dış dünyasıyla birlikte sağlanır. Kişinin bu bütünlük içinde hayatın anlamını keşfi üç yoldan gerçekleşir:

1- Amel ortaya koyarak, eser yaratarak.

2- Bir insanı severek, etkileşerek.

3-Sıkıntılar karşısında sabrederek.

İnsan hayatı anlamlandırmada her zaman temel aldığı değerler sayesinde başarılı olamaz. Çünkü insan, değişen hayat durumları içinde başarısızlıklarla karşılaşabilir. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan, kendisinde yetenekler görmesi, davranışlarına bir anlam vermesidir. İnsan gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına ulaşmada ya başarılı ya da başarısız olur.

Başarılı olduğunda; fıtri yeteneklerini keşfettiği için problemlerle savaşacak yetenek kazanır, hayatta aradığı dengeyi keşfeder ve mutlu olur.

Başarısız olduğunda; fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur, hayat yük olur, anlık haz arayışına yönelir, her şeyden vazgeçer.

DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

  İnsanın varoluşunun gerçekleşmesi ve onu hissetmesi kültür sayesinde olur. Kültür, insanın var olanlar hakkında edindiği bilgilerdir. Bu bilgilerle ortaya koydukları kültürün yansımalarıdır. Çünkü kültürde bilgi esastır.

İnsan hayatını anlamlandırırken önder kişilere ihtiyaç duyar. Bunlar içinde bulundukları durumlarda doğru değerli eylem gerçekleştiren kişilerdir. Peygamberler, veliler, düşünürler bu kişilerdir. İnsanın ihtiyacı olan bu rehber ona, varlığının derinliklerinde bulunan özlediği şeyleri fark ettirmelidir.

                        DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

İnsanın bir fert olarak veya topluluk içinde hayatını anlamlandırması etik-aksiyon meselesi ile bilgi meselesi, bütün çağlarda iç içe bağlı olarak ele alınmıştır. Bu iki meselenin somut izleri arasında efsaneler, atasözleri, ahlaki söz ve nasihatler sayılabilir.

Bunların temlinde hem özgü kültür hem de ortak kültüre dayanan değerler sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert hayatını anlamlı kılmanın bilgisini edinir.

Dinimiz ve bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürde; İslam’ın temeli olan Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) vardır.

                 TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin günlük yaşantısını geçirdiği sofa ve misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğinin örnekleridir. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar ve verdiği mesajlar ile karşısındakinin davranışlarını etkiler ve yönlendirir. Bireylerin ve toplumların muhtaç oldukları sosyal ve kültürel enerjiyi sağlar.

Levhalar güzellikleri, taşıdıkları mana ve mesajlar ile insanı bu duygunun sebebini aramaya yönlendirir. Bu arama ilerledikçe metafizik saha bile geçer. Allah’a kadar yükselen haller ve derecelerde bulunabilir. Yani ‘ maddi imge, manevi bilinci kuvvetlendirmiş’ olur.

Levhaların verdiği mesajlar:

1- Tanrı-İnsan ilişkisine yönelik mesaj: Kur’an ayetleri, Hadis-i Şerif ‘ den alıntı yapılan.

2- İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj: Kur’an ayetleri, Hadis-i Şerifler, şiirler, deyimler vb. ’den kağıda aktarılan.          

 


0 Yorum - Yorum Yaz


EK 1BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜİnsanın anlam arayışındaki reçetenin en temel amacı insanımızın ayakta durabilmesini hayatın dayanılmaz acılarına katlanabilmesini sağlayan şeyi bulmaktır. Bu şey hayatımıza anlam katan her ney ise ondan kaynaklanan değerlerimizdir. DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?Değer sözcüğü felsefe ve sosyoloji sözlüklerinde şöyle tanımlanır; kişinin isteyen gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağlantısında beliren şey, bir şeyin arzu edilebilir, iyi veya edilemez kötü olduğu hakkındaki inanç. Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler ise toplumsal değerler kavramıyla açıklanır. Peki değer nasıl oluşur? İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerlerin işlevi insanın zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktadır. Değerler insanın yol göstericisi ve dünyayı idrak etmesi açısından önemli bir yer tutar. İnsanın anlam arayışı ise onun fıtri yeteneklerini  keşfetmesi hayattaki zorluklarla baş etmesi ve dengeyi kurabilmesidir. İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp-etmelerine yön verirler. Kişinin hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşir; 1.       Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak2.       Bir şeyi/bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek3.       Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır gerçekleştirerekİnsan kendi hayatını anlamlandırması kendi durumunu meşrulaştırarak olur. O halde insan, dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına, hedeflerine ulaşmada ya başarılı ya da başarısız olur. Başarılı olursa fıtri yeteneklerini keşfeder, hayatın problemlerine karşı baş edebilir, hayatta aradığı dengeyi bulur, en önemlisi mutlu olur. Başarısız olursa fıtri yeteneklerini iptal eder, hayat yük olur, anlık haz arayışına yönelir, dengeyi tamamen yitirir, anlam arayışından vazgeçer, ölümle sonuçlanabilir.DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİİnsan sürekli bir bilgi aktarımı içindedir. Bilgiyi doğrudan ya da dolaylı yollardan elde eder. İnsan bilgilerini başkalarıyla etkileşimde bulunarak yeniden üretir ve yeni anlamlar yükler işte insanın diğer canlılardan farklı olarak gerçekleştirdiği bu faaliyetine kültür denir. O halde kültür ele alındığında insanın kendini gerçekleştirme faaliyetidir. İnsan kültürüyle beraber hayatına anlam  katar bu bazı rehberler sayesinde gerçekleşebilir. DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?Yaşantılarımızın temelinde hem ‘özgü kültür’e hem de ‘ortak kültür’e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Peki bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne var?Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan ‘özgü kültürümüz’de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ‘ortak kültürümüz’de aramamız gerekir. Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kur’an-ı Kerim ve peygamberimiz Hz. Muhammed vardır. Kur’an insanlar için ilahi bir mesajdır, O Allah’ın kelamıdır ve bir hidayet kitabıdır. Müslümanlar hayatlarında Kur’an’dan büyük bir etkilenilme yön oluşturmuşlardır. Hz. Muhammed ise Kur’an’ı yaşatan canlı ve somut örneğidir. Onun sünnetleri Müslümanların hayatında bir rehberdir. DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKÂNI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?Bu konuda zemin oluşturabilecek cevaplar verilmelidir; İslam’a uygun bir felsefe geliştirme, bu felsefeyi yorumlayarak değerlerimizi inşa etme, değerlerimizi yeniden değerlendirme, yeni güncel değerler üretmedir. Bu güncel değerleri üretebilmek için Kur’an ve Sünnet’e bağlı kalmak ona göre inşa etmek önemlidir. Bu konuda alimlere, din büyüklerine ve din adamlarına büyük görev  düşmektedir. Çünkü onlar bu konuda daha geniş bilgi alanına sahiptirler. EK 2 TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALARTürk ailesinin zamanını geçirdiği ve misafir ağırladığı bir mekan olarak sofa göze çarpar. Bu sofada levhalar, süslemeler, hatlar önemli bir yere sahiptir. Osmanlı’da ise elin dili olarak adlandırılan hüsni hatlar yer tutar. Bu hatlar levhalar süslemeler kültürümüzde önemli yer tutar. Bu levhalar gönle ve göze hitap eder. Dolayısıyla levhalar güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayranlık ve hayret içinde bu duygunu sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir. Levhaların verdiği iki mesaj vardır: 1.       Grup: Aşkın varlık (Tanrı) insan ilişkisine yönelik mesaj: (Kur’an ayetleri, Hz. Muhammed sözleri)2.       Grup:İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj :(Kur’an-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerifler, özlü sözler, deyimler EK3OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMIİnsan var olduğu günden beri içindeki bulunduğu mekanları biçimlendirmiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Mekanla fiziksel bağdan öte psikolojik bağ kurulur. Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı 4 mekanı vardır: mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekan. İnsan bu mekanları kendi kültürüne, inancına ve kendi psikolojik davranışlarına göre kullanır.Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma arasındaki ilişki psikologların da ilgisini çekmiştir. Son yıllarda çevre koşullarının kişinin duygu düşünce ve davranışlarını nasıl etkilediğini ‘Çevre Psikolojisi’ adını verdikleri bir disiplin adı altında incelemişlerdir. Bu çalışma şehir planlamasında, parkların ve işyerlerinin tasarımında oldukça önemli bir yere sahiptir. Mekanı biçim verme Kur’an’da da önemli bir yere sahiptir. Onu okuyan ve düşünen İslam medeniyetleri Kur’an’a bağlı kalarak çevrelerini inşa etmişlerdir. Kutsal Kabe Müslümanların önemli bir inşa ürünüdür. Allah’ın evi Beytullah’tır. Bu örenkler Süleymaniye incelendiğinde göze çarpar, içindeki süslemeler, yıllara meydan okuyuşu, süslemeleri, hat yazıları oldukça değerlidir. Bu anlamlandırma işi diğer mekanların incelenmesiyle de anlaşılacaktır.   
0 Yorum - Yorum Yaz


Değer insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. İnsanın varlıkla ilişkisi sonucu değerler oluşur. İnsan dışındaki varlıkların bir değer dünyası yoktur. Değer insanın aklını zekasını olumlu yönde kullanmasını sağlar.  İnsan hayatında da  İnsan hayatında daha çok neye değer veriyorsa, o değerler onun hayatına yön verirler.İnsan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.Çünki insan yapıp etmeleri ile amaçları arasında bir ilgi kurar.  İnsan sürekli bir bilgi akışı içerisindedir. Bu bilgilerle tutum ve davranışlarını sergiler. Kendisine temel hükümler belirler. Davranışlarını temel hükümler alanında şekillendirir. Bu alan kültürdür. Kültür; insanın varolanlar hakkında edindiği bilgidir. Kültür insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir. Din, felsefe, sanat, bilim bu süreçteki alanlardır. İnsanların doğru ve değerli amellerde bulunması örnek bir insana ihtiyaç vardır. Bu kişiler onlara yol gösterir. Kişiye ''insan olma'' yolunda rehberdirler. Bu kişiler peygamberler, sahabiler ve onların ardından gelenlerdir.  Değerlerimizi kültürel kalkınmanın imkanı olarak yeniden hayata katmak için İslam'a layık bir İslam ile varoluşun yaşam felsefesi geliştirilmeli değerleri yeniden inşa etmeli ve güncel değerler ortaya koymalıyız.ha çok neye değer veriyorsa, o değerler onun hayatına yön verirler.İnsan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.Çünki insan yapıp etmeleri ile amaçları arasında bir ilgi kurar.  İnsan sürekli bir bilgi akışı içerisindedir. Bu bilgilerle tutum ve davranışlarını sergiler. Kendisine temel hükümler belirler. Davranışlarını temel hükümler alanında şekillendirir. Bu alan kültürdür. Kültür; insanın varolanlar hakkında edindiği bilgidir. Kültür insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir. Din, felsefe, sanat, bilim bu süreçteki alanlardır.
Yaşantılar değerlerimizin temelini oluştururlar. Bu yaşantılarımızı de özgü ve ortak kültüre göre şekillendiririz.İslam’a layık bir İslami varoluşun felsefesini geliştirerek, bu yaşam felsefesini çağdaş kültüre katarak değerlerimizi yeniden inşa edip, soyut bilgiden somut olanı üreterek değerlerimizi kültürel ortamda canlı tutabiliriz.

0 Yorum - Yorum Yaz



BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ


  Sürekli bir anlam arayışı içinde olan biz insanlar için kitaplardan elde edilen bilgi, hayatı anlamlandırmamızda tek başına yeterli olmaz. Edindiğimiz bilgiler ancak yaşantılarımız ile birleşirse anlam –değer- kazanır. Bu bölümde üstünde durulan ve asıl anlatılmak istenen mevzu hayatın anlamı ve insanin anlam arayışıdır ve hayatımızı anlamlandırmada en önemli şey “değer(ler)”imizdir.


DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?


   Değer, insan gerçeğinin bir olgusudur ve insanın varlıkla olan ilişkileri sonucunda oluşur. Değerler insanın zekâsını ve aklını olumlu yönde kullanmasına yardımcı olur. Dolayısıyla değer, insan davranışlarına yol gösterir. Bizler dünya ile ilgili tutumlarımızı, fikirlerimizi ve duygularımızı bireysel ya da toplumsal değerlerle sistemleştiririz. Hayatımızı, yaşantılarımız sonucu oluşturduğumuz değerlerle anlamlandırırız.  Hayatımızı anlamlandırma; varlığımızın bilincine erme, içinde bulunduğumuz nimetleri idrak etme ve yeteneklerimizin sınırını keşfedebilmemiz ile gerçekleşir.


İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?


   Hayatımıza hangi değerlerle anlam veriyorsak o değerler eylemlerimize yön verir. Dolayısıyla amaçlarımızı, planlarımızı, hedeflerimizi, değerlerimiz şekillendirir ve eylemlerimiz de amaçlarımız doğrultusunda meydana gelir. Doğal olarak gerçekleştirilen eylemlerin değerliliği de kişiden kişiye değişir.


   İnsanın varoluşunu gerçekleştirmesi iç ve dış dünyadaki başarıları ile sağlanır. Kişinin bir bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfedebilmesi


  1. Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek,

  2. Bir şeyi/insanı karşılıklı severek, etkileşimde bulunarak,

  3. Musibetlere/sıkıntılara sabrederek gerçekleşir.


   Böylece kişi eylemlerine değer katarak insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar. Ancak kişinin hayatını anlamlandırmada temel aldığı değerler her zaman kişiyi başarıya götürmeyebilir.


DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ


Kültür; nesilden nesile deveden, gelişen ve büyüyen bilginin insan türünün ortak malı olması ile oluşur. Kültür, insanın kendini gerçekleştirme sürecidir. İnsan kendini gerçekleştirme, hayatını anlamlandırma sürecinde hürriyetini kullanır ve hürriyetini kullanırken de aynı zamanda insanın doğru ve değerli eylemlerde bulunması için örnek kişilere (peygamberler, filozoflar, âlimler, veliler) ihtiyacı vardır. Bu kişiler eylemlerinde insan olma imkânlarının yolunu daima açık tutma gayreti içerisindedirler. Bu kişilerin hayat tecrübelerini örnek almak hayatın anlamlı -değerli- kılınmasının bilgisini verir. Önder kişiler insanın özünde bulunan ve gerçekten özlediği şeyleri fark ettirir. İnsanlarda evrene karşı duyarlılık ve farkındalık oluştururlar.


DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?


  Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu özgü kültürümüzde ve ortak kültürümüzde aramalıyız. Ortak kültürümüzün temelinde ise Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed(sav) ve yaşadığımız coğrafya vardır. Kur’an, insanı kendine muhatap kılması dolayısı ile insanın anlam arayışına en büyük cevabı verir. Hz. Muhammed(sav) ise; insanın sorumluluk bilincini diri tutan, anlam arayışında insanın fıtrî dengesini korumak amacı ile Allah(cc) tarafından gönderilen peygamberdir. Hz. Muhammed(sav) örnek kişiliğiyle yaşayan bir Kur’an’dı.  O(sav), insanın anlam arayışının somut bir örneğidir.


DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL BİR İMKÂNI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?


  1. İslam’a lâyık bir ‘İslam’la varoluş’un yaşam felsefesini geliştirme

  2. Bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak kalkınmanın imkânı olarak kullanabilmek için değerlerimizi yeniden inşa etme,

  3. Bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlendirme,

  4. Değerlerimizi yeniden değerlendirmek ve inşa edebilmek için de bilginin dönüşümünü mümkün kılarak soyut olandan somut olanı üretme: yeni/güncel değerler çıkarma


  Değerlerimizi, Kur’an ve Hadis’i güncel değerler olarak hayatımıza katabilmekle mümkündür.


 TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR


   Türk ailelerinin daha çok oturma ve misafir odalarını süsleyen levhaların Türk toplumundaki önemi büyüktür. Duvarlarımızı süsleyen bu levhalar; bireylerin tesirli ve kavrayışlı idrâke yol gösterme görevini görür. Bu levhalar güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun geçek sebebini aramaya yönlendirir.


  Maddi simge olarak levhalar, manevî bilinci kuvvetlendirme görevini görür. Türk toplumlarında ilk zamanlarda levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi günümüzde yoktur. “her şeyden haberdar” ama duyarsız bir nesil yetişiyorsa bu durum levhaların dünyasından uzaklaşmış olduğumuzu gösterir. Levhalar daha doğrusu taşıdıkları anlamlar insanı toplumsal hayat üzerinde düşünmeye sevk eder.


  Levhalar; (i)tanrı-insan ilişkisine yönelik ve (ii) insan-hayat ilişkisini içeren mesajlar taşırlar. İnsanları düşünmeye ve düşündüklerini hayata geçirmeye sevkederler.


 



0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

 

    Değer;  kişinin ,isteyen , gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak,nesne ile bağlantısında beliren şey. Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar. Cümlelerde geçen anlamları taşımaktadır. İnsanın hayatında belli bir potansiyele sahip biçimlemelerdir. Hayatın geneline nufuz eden bir potansiyeldir.

   

Peki değer nasıl oluşur;

İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan varolanın bilgisini kullanırken elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerler insanın varlık şartıdır.  İnsanlar akıllarıyla beraber değer sahibi olurlar. Kainattaki varlıklarla ilişki sonucu meydana gelen değerler karakterde büyük bir yere sahip olurlar.

 

   Dolayısıyla değer insanlara bir rehber niteliği de taşır. İnsanlar değerleri ölçüsünde hareket etmeye çalışır ve davranışlarını , hayatını onlara göre biçimlendirir. Böylece değerler insanın hayatını anlamlandırma yolunda birer meşaledir. Kazanacağı değerleri insanın hayatını anlamlandırma çabası olarak tanımlayabiliriz. Yani bir insanın hayatını anlamlandırma ölçüsü neyse değer ölçüsü de o arandadır.

 

    İnsan Hayatını Anlamlandırırken şu aşamalar gerçekleşir;

1-Amel ortaya koyarak ve üreterek eseri oluşturur.

2-Ortaya konulan eserlerle etkileşim gerçekleştirerek anlamlar yükler.

3-Kaçınılmaz acılara karşı bir tavır geliştirir ve hayatını devam ettirir.

 

   Değer-Kültür İlişkisi;

İnsan hayatı boyunca kendisi için yaratılmış veya icad edilmiş nesnelerde ilişki içindedir. Kurulan bu ilişki de insanın yöneldiği şey kültürdür.

 

    Değerlerimizin Temelinde Ne Var ?              

Değerlerimizin temelinde yaşantılarımız vardır. Yaşantılarımızın temeldeyse kültürümüz vardır. Kültürümüzün temelindeyse Kuranı Kerim ve Peygamberimizin hayatı vardır. Bu demek oluyor ki bizim değerlerimizin temelini Kuranı Kerim ve Peygamberimizin hayatı oluşturmaktadır. Değerlerimiz bizleri oluşturan , hayatımızı kuşatan davranışlarımızı etkiler.

 

     Değerlerimizi Kalkınmanın Kültürel İmkanı Olarak Yeniden Hayata Katmak İçin Ne Yapmalıyız;

 

1-İslama layık bir varoluş ile yaşam felsefesi geliştirmeliyiz.

2-Bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak değerlerimizi yeniden inşa etmeliyiz.

3-Bu değerleri oluşturmak için gerekli temeli meydana getirmeliyiz.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

·         Şu yaşadığımız dünyanın nasıl bir dünya olduğunu anlamanın ve anlatmanın yolu nedir..?  

·         Bir ders kitabından veya ansiklopedilerden hayatı anlamak mümkün müdür..?

·         Bu eserleri okuyarak hayatı anlamak isteyen kimse, hayatın işleyişi konusunda nasıl bir görüş elde eder..?

·         Bilgi hayatı anlamak için tek başına yeterli midir..?   

        Ve daha birçok sorular…yani kısaca;

      Hayat reçete edilebilir mi..? Evet edilebilir..! Ama bir noktaya kadar.

      Çünkü yeni bir asra girerken umduklarına ulaşılabilecek,yepyeni bir gelecek yaratabilecek    donanıma sahip olduğumuzun ve bu donanımı kültürel kalkınmamızın temeli kılabileceğimizin yeni bir yaklaşımla ortaya konulması gerekiyor.Bunun için şimdiyi oluşturmada payı olan ve insanın insanımızın varoluşunun zeminini,varlık şartlarını hayata katmasını meydana getiren şeyleri kavramak gerekiyor..

DEĞER NEDİR..? NASIL OLUŞUR..?

İnsanın bütün eylemleri birtakım temellere dayanır. Bu temeller onun eylemlerini yönetir. işte insanın hareket ve faaliyetlerini yöneten temele değer adı verilmektedir. İnsanların birlikte yaşamasını gerçekleştiren hareket ve faaliyetlerden “iyi-kötü” denilenler ahlaki değerleri, “sevap-günah” dini değerleri, “güzel-çirkin” ise sanat değerlerini ifade eder.

Değer nasıl Oluşur?

İnsanın eylem ve davranışlarına yön veren değerlerin bir kısmı insanın kendi varlık yapısında bulunur. insan onları doğuştan getirir.

Bazı değerler ise toplum ve kültür çevresinde bulunan değerlerdir. Bu değerler insanın doğuştan getirdiği  değerlerin  etkisiyle  Oluşmuş  maddi-manevi  kültür kalıplarıdır.

Doğuştan gelen değerler dini ve ahlaki değerlerdir. Bunlar olumlu ya da olumsuz olarak evrensellik arz eder. inanma, bağlanma, itaat etme, saygı duyma, merhametli olma, yardımsever olma vb. gibi değerler her çağda ve toplumda aynı anlamı taşır. Yalancılık, haksızlık ve zulüm de her yerde olumsuzluğu ifade eder.

Dini ve ahlaki değerlerin yönettiği eylemlerle toplumda Oluşmuş maddi-manevi kültür kalıpları şeklinde ortaya çıkan değerler ise evrensel değillerdir. Bunlar milletten millete, kültürden kültüre değişiklik arz eder. Bu değerlere göre gerçekleştirilen eylemler toplumlar arasında yanlış anlaşılmalara da yol açabilir. Yani bir toplumda bir değere göre yapılan ve hoşa giden bir eylem başka toplumlarca benimsenmeyebilir ve hoş karşılanmayabilir.

 

 

 

DEĞER VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ  

Kültür bir toplumu karakterize eden ortak anlamlar bütünüdür ve o toplumu diğer toplumlardan farklı kılar. Kuşaktan kuşağa geçer ve toplumun karakteri diye tanımlanır. Toplum üyelerinin kabul ettiği ve toplumda kabul görmüş fikir ve nesnelerin birleşimidir.  

Değerler; hayat tarzını belirleyen ve toplum tarafından paylaşılan inançlardır. Kültürün tanımlayıcı öğesi sahip olduğu değerlerdir. Bir kültürün üyelerinin ana görüşleri, ulaşmaya çabaladıkları hedefleriyle ilgilidir. Bu hedefe ulaşabilmek için gerekli düşünce, his ve davranışlar edinirler. Bununla birlikte farklı kültürden olanların farklı değerleri vardır. Örn; Amerikan kültürü kişinin özgürlüğü ve başarısına çok önem verirken, Japon kültürü kişiyle toplum arasındaki ilişkiye önem verir.

Ailevi özelliklerin rolü de büyüktür. Pazarlamacıların ürünü pazarlarken bu rolü ve kültür farklılıklarını göz önünde bulundurmaları gereklidir. Pazarlamacılar tüketicilerin tavırlarıyla da yakından ilgilenirler. Çünkü farklı kültürlerden tüketiciler bir ürünü alırken aynı davranış süreçlerinden geçerlerse, pazarlamacı onların kültür farklılıklarını göz önüne almaz.

TEMEL DEĞERLERİMİZ

Toplumdaki farklı anlayışları ve bölgesel kültürleri birleştiren, herkesin ortak paydasını oluşturan değerlere temel değerler denir. Örneğin vatan, ülkü, bayrak, bağımsızlık gibi değerler, bu topraklarda yaşayan bütün insanları kuşatan temel değerlerdir.

Yüzyıllar boyunca aynı geçmişe sahip oluşumuz, aynı inançları paylaşmamız, aynı yurtta yaşamamız, bizi birbirimize bağlar; aradaki farklılıkları unutturur.

Sevinçli günlerimizde temel değerler etrafında bir araya geliriz. Bireysel sıkıntılarımızı unutur; herkesle beraber seviniriz. Ülkemizin bir tarafında meydana gelen acı bir olay, hepimizi yasa boğar; yardım için elimizden geleni yapmaya gayret ederiz.

Bir ülkenin temel değerleri, onun en kıymetli varlığıdır. Bu nedenle değerlerimize sahip çıkmalı, herhangi bir nedenle öz değerlerimizi küçük görmemeliyiz.

 

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ..?

 ­

  Değerlerimizi yeniden değerlendirmeli,islam’a layık bir islam ile varoluş felsefesi geliştirmeliyiz..

Gelenek ve görenekleri yaşayıp yaşatmalıyız..

Çocuklarımıza gelenek ve göreneklerimizi yaşatmalı ve önemini aktarabilmeliyiz..

 

             


0 Yorum - Yorum Yaz


EK:1 

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

Değer Nedir ve Nasıl Oluşur?

Değer, kavramı bir şeyin arzu edilebilir iyi veya kötü olduğu hakkındaki inanç olarak felsefede tanımlanmıştır.

Değer, insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir.

Değer nasıl oluşur? İnsanın varlıkla ilişkileri sonucu oluşur. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değerlerin işlevi, insanın zekasını ve aklın olumlu yönde kullanılmasını sağlamaktır.

İnsanın hayatı anlamlandırması, anlam insanın bütün yapıp-etmelerini yöneten, insanın somut varlık bütününde temelini bulan varlık koşullarından birini ifade eder. Hayata anlam verme, insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı ise, onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi, bu sayede hayatın problemleriyle baş edebilecek bir yetenek kazanması, hayattaki dengeyi keşfetmesi ve böylelikle mutluluğa ermesidir.

İnsanın Hayatına Anlam Vermesi Nasıl Gerçekleşir?

İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp-etmelerine yön veririler; onun yapıp-etmelerini yönetirler. Artık insan, eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.

İnsanın hayatını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir: amel ortaya koyarak, bir şeyi bir insanı severek, kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

Değer-Kültür İlişkisi

Kültür, insanın kendisini gerçekleştirme süreci olarak tanımlanabilir. Yani bu da tecrübeyle eştir.

Hayat tecrübelerini örnek almak hayatın değerli kılınmasının bilgisini verir. İnsan, bu yaşantısında fıtri kabiliyetlerinin tümünü harekete geçirdiğinden kişi olarak imkanlarını bilme, amel üretme ve geliştirme yolunu açmış olur. Kişiye insan olmanın, hayatını nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir.

Değerlerimizin Temelinde Ne Var?

Değerlerimizin temelinde ne olduğunu, tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüzde dinimizden kaynaklanan değerlerimizi söz konusu edeceğiz.

Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) vardır.

Kur’an-ı Kerim, kendini hidayet rehberi olarak tanımlamakta, insan modelini nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat-tabiat-evren bütünlüğünün gerçekleştirilmesi için kurallar koymaktadır. Kur’an, insanın hayatını anlamdıran kitaptır.

Hz. Muhammed’i kıyamete kadar değişmez insan rehberi kılan, son peygamber olması kadar, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış, yaşayan bir Kur’an oluşudur. Kısaca o, Kur’an’ın nasıl yaşanacağının ve insan olma yolunun daima nasıl açık tutulacağının somut öğrneğidir.

EK:2

Türk Ailesinin Ev İçi Düzeninde Levhalar

Misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

Eskiden toplumda geçerli olan kurallar, her birey tarafından kendi kişisel ve dolaysız yaşantısı ile öğrenilirken günümüzde, ekonomik, siyasal ve kültürel tekellerin belirleyiciliğine terk edilmektedir.

Levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Levhalar çağımız insanının evrenin kendisine ait olan küçücük bölmesini iyi bilme özelliğine ters düşen bir olgudur.

Bazı levhalarımız Ya Hu (huve yazılır hu okunur) ibaresi ile başlar. Üçüncü şahıs zamiri olan huve kullanılarak çok zarif bir üslupla mecliste bulunan veya levhayı okuması muhtemel olan kişi veya kişiler doğrudan hedef alınmadan kendini halini düşünmeye, değerlendirmeye davet edilmiş olunmaktadır. Böylece insan ilişkileri daha sağlam oluşturulmaya çalışılmaktadır.

EK:3

Osmanlı Mimarisinde Kültürel İfadelerin Görsel Kullanımı

Daha iyi yaşanacak kentler arayışını bu makalede insanın hayatını anlamlandırması mekan ilişkisi bağlamında gösterge bilimsel bir yaklaşım olarak ele alınacaktır.

İnsan mekanla sadece fiziksel değil psikolojik yönden de ilişki içindedir. İnsan mekanları, kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanır.

Eski zamanlardan beri insan ile mimari-kent-çevre düzenleme ve insanın akli ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim bulunduğu bir gerçektir. Victor Hugo, Notre Dame de Paris adli eserinde, anıt ve kenti insanın mekana yazdığı bir yazı gibi ele almaktadır. Ona göre, Ortaçağ mimarisi dini sahneleri betimleyen heykelleri ve resimleri ile bir kitap gibidir.

Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken, bu eserlerde biçim ve içerik çağlara, toplumların inanışlarına hayatı anlamlandırmalarına ve onunla olan kültüre göre değişik görünümler almıştır.

Mimari ile kent arasında nasıl bir iletişim sağlandığını, toplumların kültürel yapısını yansıtan din, mitoloji, sosyoloji, psikoloji, metafizik, arkeoloji, sanat tarihi vb bilimlerin sağladığı bilgiler ve belgeler aracılığıyla daha iyi anlamak mümkündür.

Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma arasındaki bu sıkı iletişim psikologların da dikkatini çekmiş ve buna Çevre Psikolojisi adını vererek incemeler yapmışlardır.

Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma (kültür) ilişkisi, Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği Vahiy Kültürü/İslam Medeniyeti için de söz konusudur.

Bu sebeple Kur’an ile hayatını anlamlandırmış, Kur’an insanı olma yolunda varoluşunu gerçekleştiren insanın mekanla ilişkisi bu çerçevede realiteye aktarılacaktır. Kutsal Kabe’ye baktığında mekansızlığın mekanda görülür üç boyutlu mimari simgesini görecek, Hz. Peygamber’in (sav) Mir’acını mekandan mekana ve oradan da mekansızlığa seyir olarak algılayacaktır. İşte Kur’an’la hayatını anlamlandırmış insanın bu algılayışı, mimari ve kentsel mekana da yansımıştır. 


0 Yorum - Yorum Yaz


Celal ŞAHİN 12070331 LİSANS İDKAB-2

 Celal ŞAHİN 12070331 LİSANS İDKAB-2

KUR’ANIN BÜTÜNLÜĞÜ ÜZERİNE

 

*Tefsir kaynakları, Kur'an, Peygamber (sav) in ve sahabebenin açıklamalarıdır. Bu üç temel kaynağa ilaveten Kur'an'ın indirildiği dönemi de bilmeliyiz. Bu tarihi verileri, Kur'an'ın, özellikle o dönemin hadiselerini, değerlerini ve sosyo-kültürel olgularını konu edindiği pasajlarının anlaşılmasında başvurulacak yardımcı bilgiler olarak düşünmek gerekir. Kur'an'ın anlaşılması için Arapça kelimeleri, bilhassa Kur'an'ın indiği devirdeki anlamlarını, Arap dilinin ifade özelliklerini ve edebi sanatları bilmek en temel şarttır. Yine kelimelerin ve terkiplerin, kullanıldıkları mana ortamında kazanabilecekleri anlamların tespitinde, Kur'an'ın bütünlüğünü oluşturan sistemin rol oynaması söz konusudur. Çünkü kelimeler sevkedildikleri ifade bütünlüğü içinde gerçek anlamlarını bulurlar. Bu durumda kelimelerin lügati manalarını bilmek Kur'an'ın anlaşılması için tek başına yeterli olmamaktadır.

*Kur'an'ın tefsirinde ikinci önemli kaynak sünnettir. Kur'an, Peygamber'i (sav), sadece indirileni tebliğ etmekle memur kılmayıp, aynı zamanda ona, Kur'an'ı açıklama görevini de yüklemiştir. Hz. Peygamber, hepsini olmasa da Kur'an'ın birçok ayetini tefsir etmiştir. Hz. Peygamber'in ayetlerle ilgili açıklamalarını iki grupta inceleyebiliriz. Birincisi ümmetten hiçkimsenin üzerinde söz Smedlulleri anlaşılamayan bazı ifadelere dair beyanlarıdır. Yine ibadetlerin nasıl yapılacağı, sosyal münasebetlerle ilgili Kur'an'ın öngördüğü düzenlemelerin nasıl gerçekleştirileceği gibi konularda da Peygamber (sav) açıklamaları bağlayıcıdır. Peygamber (sav) ikinci gruba dahil edebileceğimiz açıklamaları da Kur'an'ın bazı ayetlerinin vermek istediği mesajı teyid eder tarzdaki beyanlarıdır.

          Kur’an’ın Tefsirinde Sahabe Görüşleri ve Tarihi Bilgilerin Yeri; sahabiler, Kur’an ayetlerinin inişi sırasında olayları, o ayetlere iniş sebebi veren olguları bizzat gördükleri, şahit oldukları içi n Kur’ani ifadelerin daha açık bir şekilde anlaşılmasına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Ayetin vermek istediği mesaj sahabenin katkılarıyla zihinlerde daha belirgin bir yer edinecektir. Sahabiler o zamanki mevcut sosyo-kültürel yapıyı, örfleri, adetleri, değer hükümlerini, kelimelerin kullanıldıkları anlamları bildikleri için Kur’an’ın tefsirinde büyük öneme sahiptirler. Kur’an kıyamete kadar gelecek olan tüm nesillere hitap edeceği için insanın ürettiği, keşfettiği her bilgi gerçekleştirdiği her ilerleme de Kur’an’ı tefsirinde kaynak niteliğindedir.

          Sonuç; Kur’an diğer eserlerden; konulara, bölümlere, alt başlıklara ayrılmaması itibariyle farklılık gösterir. Çelişkilerden, tutarsızlıklardan uzak bir kitaptır. Kendi bütünlüğü içinde anlaşılması üç hususla olur; ayet, siyak-sibak ve Kur’an’ın bütünlüğü çerçevesi. Zaman zaman bu üç husus göz ardı edilmekte ya önyargılı yaklaşımlar ya da metodda hatalar yapılabilmektedir. Bir başka konu da baştan sona bilinen yapısıyla Kur’an’ı tefsir etmek onun bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesini engellemektedir; çünkü Kur’an iletmek istediği mesajı belirli başlıklar altında değil Kur’an’ın tamamına yaymıştır. Kur’an’ın Kur’an’la anlaşılması Allah kelamı olması sebebiyle her zaman dinamik bir olgu olarak kalacaktır. Herhangi bir zaman dilimiyle veya zamanda sabit değildir. Bu yüzden Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri her zaman geçerli bir tefsir kaynağı olacaktır. Kur’an tefsirinde; Kur’an’ın Arapça oluşuyla metnin çözümünde Arapça’ya, uygulamayla alakalı konularda sünnete, iniş sebepleriyle ilgili konularda sahabenin görüşlerine, cahili kültürel motiflerin söz konusu olduğu durumlarda ve tarihi olaylarda da tarih kaynaklarına ihtiyaç duyulur. Kur’an’ın bu kaynaklara ihtiyacının olması ona bir noksanlık da getirmez.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 Değer, insanın hayatına anlam katan bir olgudur.Bu olgu kişiden kişiye değişir.Çünkü her insanın aynı eşyaya yüklediği analm farklıdır.Her insanın hayatına anlam katması, belirli değerlere sahip olması, ileriye yönelik belirli amaçları olması gerekir.Nasılki kaybolmuş bir insan gittiği yolun sonundan ve karşısına çıkabilecek tehlikelerden korkar, aynen öyle de hedefsiz, hayatına değer vermemiş insan da hayattan çekinir.Yeteneklerini ve fıtratının imkanlarını gösteremez. bundan dolayı psikolojik sıkıntılar yaşar.Peki her değer değerli midir?Bir müslümanın değerlerii Kur'anın belirttiği hususların ve sünnetin gösterdiği yolun dışındaysa, hayır değerli değildir.Biz değerlerimizi bu iki kaynak çerçevesinde belirlemeliyiz ve onlara göre hareket etmeliyiz.Değer ile kültür yakından alakalıdır.Kültürün mimarı insanlardır.Kültürü her millet kendi değerlerine göre meydana getirir ve her milletin kültürü farklılık arzeder.Kimisi için kudsiyet ifade eden bir eşya diğeri için kendi eşyalığından öteye geçemez.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

 İslam dini suret çizimine ve heykel yapımına sıcak bakmadığından, müslüman sanatçılar güzel yazı sanatına yönelmişlerdir.Kalem ve kağıda ayrı bir önem vermişlerdir.Türkler de islam dinine girdikten sonre bu sanattan etkilenmişler ve islam medeniyetinde etkili olmuşlardır.Müslüman Türkler bu sanatta aktif rol almışlar ve çeşitli eserler vermişlerdir.Hayatlarınınher alanına üzerine hat yazılmış levhaları yerleştirmişlerdir.Ecdadımız bu levhaları sadece evlere veya mimari yapılara asmakla kalmamış bir tefekkür sebebi saymışlardır.Onlara baktıklarında düturlarını hatırlamış ve ders almışlardır.Günümüzde çoğu kez bizim sadece tarihi eser olarak baktığımız  mimariler onlar için çok farklı bir analam ifade etmelteydi.Bizim gibi sadece bakmakla yetinmeyip görüyorlardı.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

 Her şehrin mimarisi orada yaşayan milletin kültürünün bir göstergesidir.Orada yaşayan toplumun ekonomisi ve dini inanışları, mimariyi etkileyen faktörlerdendir.Ecdadımızda mimariye önem vermiştir.Bir caminin  bir medresenin yapımında en ince detayı düşünmüşlerdir.Bir minareye baktığımızda bile nasıl bir zeka ve sanat eseri olduğunu görmekteyiz.Osmanlı şehirlerindeki çeşitli mimari eserler bizleri tefekküre sevk etmektedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


Demet ALTINDAĞ İDKAB 2 /12070028/ Lisans

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsanı insan yapan, onu ayakta tutan sahip olduğu değerleridir. Değerler hayatın tecrübe edilmiş reçeteleridir. İnsanın anlam arayışında hayatını anlamlandıran, ona yön veren sahip olduğu değerleridir. Değer bir insanın ve insan topluluğunun aynı olumlu ve özel anlamları yüklediği inançlar topluluğudur. İnsan gerçeğinin bir olgusudur ve insanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur. Değerler bir inancı ifade etmez bir arada oluşturulmuş bir grup inanca karşılık gelir, yani hayatın ta kendisini ifade eder.

         Değerler insan hayatının ve anlam arayışının somut göstergeleridir. İnsan değerleri çerçevesinde hayatına anlam verir, değerlerine göre hayatını düzenler. Bir kişi için değerli olan şeyin herkes için değerli olması gerekmez, biri için anlamlı olan diğeri için anlamsız olabilir.

         İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hayatının anlamını bulması eylem ortaya koymasıyla, insanı sevip onunla etkileşime geçmesiyle ve kaçınılmaz acılara sabretmesiyle olur. İnsanın yaptıklarına bir anlam vermesi, bulunduğu durumu meşrulaştırması gerekir yoksa yaşayamaz, rüzgarda savrulan yaprak gibi olur tutunacak dalı olmaz. O halde insanın her zaman tutunabileceği sağlam dalları olması gerekir. Bu bağlar insanın çevresi ve tüm varoluş çevresiyle oluşturduğu değerleridir.

         İnsanın varoluş sebebi bilgidir. İnsan elde ettiği bilgilerle tutumlar oluşturur. Bu tutumlar insanın hayatı anlamlandırmasının sonucudur. İnsan bilgiyi nesilden nesile aktarır. Sadece insana has bu faaliyete kültür denir. Kültür aynı değerlere sahip insanların hayatı anlamlandırma sürecidir. İnsanlar var olanın bilgisine farklı bakış açılarından farklı şekillerde ulaşır. Böylece farklı bilgi çeşitleri oluşur.

Kültürün bir kısmı onu oluşturan millete ( özgü kültür) bir kısmı da bütün insanlığa hastır (ortak kültür).

         İnsan hayatını anlamlandırırken fıtratından kaynaklanan hürriyetini de kullanır. O zaman doğru ve gerçekten değerli olan davranışın hangisi olduğunu nasıl anlayabilir? Tabiî ki burada devreye rehberler girmektedir. Rehberler hayatının anlamını keşfetmiş ve bunu yaşamında bizzat göstermiş kişilerdir. Bunların en büyüğü Hz. MUHAMMED MUSTAFA (s.a.s) dır. Sonra onun yolundan gidenler Veliler, Evliyalar gelmektedir. Bizim güzel ecdadımız da en güzel değerlerimizin güzel temsilcileridir. Onlar Rasülullah’ın yolundan gitmiş, çok ince bir nakışla İSLAM’ın ne güzel değerlerini cihaha işlemişlerdir. Osmanlı’ya bağlıyken kendi dillerini rahatlıkla konuşabilen milletler Osmanlı’dan ayrılınca sömürgesi olduğu milletin dilini konuşmaya mecbur kalmış ve öz benliğini kaybetmiştir. Osmanlı milleti evine gelen misafire ikramlarını yeme zahmetinde bulunduğu için diş kirası vermiş, misafiri evinden hediyelerle yollamıştır. Bizler ise şimdi evlerimizde ayrı odalarda bilgisayar başında hayattan bi haber ömür tüketen insanlar olduk, binamızdaki insanların adını bilmez onlarla selamlaşmaz olduk. Halbuki bize öğretilen, nenelerimizin, dedelerimizin yaşayıp yaşattığı bu değildi. Şimdi bize düşen teknolojinin imkanlarını kullanmanın yanı sıra bizi biz yapan değerlerimize sırtımızı dönmemektir.

         
0 Yorum - Yorum Yaz


Demet ALTINDAĞ İDKAB 2 /12070028/ Lisans

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsanı insan yapan, onu ayakta tutan sahip olduğu değerleridir. Değerler hayatın tecrübe edilmiş reçeteleridir. İnsanın anlam arayışında hayatını anlamlandıran, ona yön veren sahip olduğu değerleridir. Değer bir insanın ve insan topluluğunun aynı olumlu ve özel anlamları yüklediği inançlar topluluğudur. İnsan gerçeğinin bir olgusudur ve insanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur. Değerler bir inancı ifade etmez bir arada oluşturulmuş bir grup inanca karşılık gelir, yani hayatın ta kendisini ifade eder.

         Değerler insan hayatının ve anlam arayışının somut göstergeleridir. İnsan değerleri çerçevesinde hayatına anlam verir, değerlerine göre hayatını düzenler. Bir kişi için değerli olan şeyin herkes için değerli olması gerekmez, biri için anlamlı olan diğeri için anlamsız olabilir.

         İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hayatının anlamını bulması eylem ortaya koymasıyla, insanı sevip onunla etkileşime geçmesiyle ve kaçınılmaz acılara sabretmesiyle olur. İnsanın yaptıklarına bir anlam vermesi, bulunduğu durumu meşrulaştırması gerekir yoksa yaşayamaz, rüzgarda savrulan yaprak gibi olur tutunacak dalı olmaz. O halde insanın her zaman tutunabileceği sağlam dalları olması gerekir. Bu bağlar insanın çevresi ve tüm varoluş çevresiyle oluşturduğu değerleridir.

         İnsanın varoluş sebebi bilgidir. İnsan elde ettiği bilgilerle tutumlar oluşturur. Bu tutumlar insanın hayatı anlamlandırmasının sonucudur. İnsan bilgiyi nesilden nesile aktarır. Sadece insana has bu faaliyete kültür denir. Kültür aynı değerlere sahip insanların hayatı anlamlandırma sürecidir. İnsanlar var olanın bilgisine farklı bakış açılarından farklı şekillerde ulaşır. Böylece farklı bilgi çeşitleri oluşur.

Kültürün bir kısmı onu oluşturan millete ( özgü kültür) bir kısmı da bütün insanlığa hastır (ortak kültür).

         İnsan hayatını anlamlandırırken fıtratından kaynaklanan hürriyetini de kullanır. O zaman doğru ve gerçekten değerli olan davranışın hangisi olduğunu nasıl anlayabilir? Tabiî ki burada devreye rehberler girmektedir. Rehberler hayatının anlamını keşfetmiş ve bunu yaşamında bizzat göstermiş kişilerdir. Bunların en büyüğü Hz. MUHAMMED MUSTAFA (s.a.s) dır. Sonra onun yolundan gidenler Veliler, Evliyalar gelmektedir. Bizim güzel ecdadımız da en güzel değerlerimizin güzel temsilcileridir. Onlar Rasülullah’ın yolundan gitmiş, çok ince bir nakışla İSLAM’ın ne güzel değerlerini cihaha işlemişlerdir. Osmanlı’ya bağlıyken kendi dillerini rahatlıkla konuşabilen milletler Osmanlı’dan ayrılınca sömürgesi olduğu milletin dilini konuşmaya mecbur kalmış ve öz benliğini kaybetmiştir. Osmanlı milleti evine gelen misafire ikramlarını yeme zahmetinde bulunduğu için diş kirası vermiş, misafiri evinden hediyelerle yollamıştır. Bizler ise şimdi evlerimizde ayrı odalarda bilgisayar başında hayattan bi haber ömür tüketen insanlar olduk, binamızdaki insanların adını bilmez onlarla selamlaşmaz olduk. Halbuki bize öğretilen, nenelerimizin, dedelerimizin yaşayıp yaşattığı bu değildi. Şimdi bize düşen teknolojinin imkanlarını kullanmanın yanı sıra bizi biz yapan değerlerimize sırtımızı dönmemektir.

         
0 Yorum - Yorum Yaz


Demet ALTINDAĞ İDKAB 2 /12070028/ Lisans

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsanı insan yapan, onu ayakta tutan sahip olduğu değerleridir. Değerler hayatın tecrübe edilmiş reçeteleridir. İnsanın anlam arayışında hayatını anlamlandıran, ona yön veren sahip olduğu değerleridir. Değer bir insanın ve insan topluluğunun aynı olumlu ve özel anlamları yüklediği inançlar topluluğudur. İnsan gerçeğinin bir olgusudur ve insanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur. Değerler bir inancı ifade etmez bir arada oluşturulmuş bir grup inanca karşılık gelir, yani hayatın ta kendisini ifade eder.

         Değerler insan hayatının ve anlam arayışının somut göstergeleridir. İnsan değerleri çerçevesinde hayatına anlam verir, değerlerine göre hayatını düzenler. Bir kişi için değerli olan şeyin herkes için değerli olması gerekmez, biri için anlamlı olan diğeri için anlamsız olabilir.

         İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hayatının anlamını bulması eylem ortaya koymasıyla, insanı sevip onunla etkileşime geçmesiyle ve kaçınılmaz acılara sabretmesiyle olur. İnsanın yaptıklarına bir anlam vermesi, bulunduğu durumu meşrulaştırması gerekir yoksa yaşayamaz, rüzgarda savrulan yaprak gibi olur tutunacak dalı olmaz. O halde insanın her zaman tutunabileceği sağlam dalları olması gerekir. Bu bağlar insanın çevresi ve tüm varoluş çevresiyle oluşturduğu değerleridir.

         İnsanın varoluş sebebi bilgidir. İnsan elde ettiği bilgilerle tutumlar oluşturur. Bu tutumlar insanın hayatı anlamlandırmasının sonucudur. İnsan bilgiyi nesilden nesile aktarır. Sadece insana has bu faaliyete kültür denir. Kültür aynı değerlere sahip insanların hayatı anlamlandırma sürecidir. İnsanlar var olanın bilgisine farklı bakış açılarından farklı şekillerde ulaşır. Böylece farklı bilgi çeşitleri oluşur.

Kültürün bir kısmı onu oluşturan millete ( özgü kültür) bir kısmı da bütün insanlığa hastır (ortak kültür).

         İnsan hayatını anlamlandırırken fıtratından kaynaklanan hürriyetini de kullanır. O zaman doğru ve gerçekten değerli olan davranışın hangisi olduğunu nasıl anlayabilir? Tabiî ki burada devreye rehberler girmektedir. Rehberler hayatının anlamını keşfetmiş ve bunu yaşamında bizzat göstermiş kişilerdir. Bunların en büyüğü Hz. MUHAMMED MUSTAFA (s.a.s) dır. Sonra onun yolundan gidenler Veliler, Evliyalar gelmektedir. Bizim güzel ecdadımız da en güzel değerlerimizin güzel temsilcileridir. Onlar Rasülullah’ın yolundan gitmiş, çok ince bir nakışla İSLAM’ın ne güzel değerlerini cihaha işlemişlerdir. Osmanlı’ya bağlıyken kendi dillerini rahatlıkla konuşabilen milletler Osmanlı’dan ayrılınca sömürgesi olduğu milletin dilini konuşmaya mecbur kalmış ve öz benliğini kaybetmiştir. Osmanlı milleti evine gelen misafire ikramlarını yeme zahmetinde bulunduğu için diş kirası vermiş, misafiri evinden hediyelerle yollamıştır. Bizler ise şimdi evlerimizde ayrı odalarda bilgisayar başında hayattan bi haber ömür tüketen insanlar olduk, binamızdaki insanların adını bilmez onlarla selamlaşmaz olduk. Halbuki bize öğretilen, nenelerimizin, dedelerimizin yaşayıp yaşattığı bu değildi. Şimdi bize düşen teknolojinin imkanlarını kullanmanın yanı sıra bizi biz yapan değerlerimize sırtımızı dönmemektir.

         
0 Yorum - Yorum Yaz


            BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

  Değer;  kişinin ,isteyen , gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağlantısında beliren şeydir. Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar. Cümlelerde geçen anlamları taşımaktadır. İnsanın hayatında belli bir potansiyele sahip biçimlemelerdir.

Değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmasından dolayı insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Değer, bir tek inanca değil, bir arada organize olmuş bir grup inanca, yani hayatı anlamlandırmaya karşılık gelir. İnsanoğlunun var oluşundan beri insanlar çeşitli yolarla akli ve ruhi bağlantıyı kurarak kendini keşfeder anlamlandırır. İşte bu anlamlandırma değerler aracılığıyla sağlanır.

İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verirler. Bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara değerler çerçevesinde anlam verir. İnsan hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler. Bir eylemin değerliliğinin tasarımı kişiden kişiye değişebilir. Kişinin bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir;
Amel/ eylem ortaya koyarak, üreterek, bir şeyi / bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek, kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ: İnsan sürekli bir bilgi aktarımı içindedir. Bilgiyi doğrudan ya da dolaylı yollardan elde eder. İnsan bilgilerini başkalarıyla etkileşimde bulunarak yeniden üretir ve yeni anlamlar yükler işte insanın diğer canlılardan farklı olarak gerçekleştirdiği bu faaliyetine kültür denir. O halde kültür ele alındığında insanın kendini gerçekleştirme faaliyetidir. İnsan kültürüyle beraber hayatına anlam katar, bu rehberler sayesinde gerçekleşebilir.

Bizi biz yapan değerlerimizin temeli bizim kendimize özgü ve ortak kültürümüzde mevcuttur. Tabiki bu bize özgü ve ortak kültürde İslamiyet ile gelen Kur’an ve Peygamberimizin etkisi vardır.
Kur’an, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ilahi bir kitaptır, insanlar için bir hidayet rehberidir. İnsanın anlam arayışına bir cevaptır, insanın hayatına anlam katar.
Hz. Muhammed, insanın anlam arayışında fıtri dengesini korumak için Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur. Bize Kur’an’ın nasıl yaşanacağının ve hayatın nasıl anlamlandırılacağının somut örneğidir.

Değerlerimizi kalkındırmamız için bizi biz yapan değerlerimizin zeminin oluşturan Kur’an  ve kendimize model aldığımız Peygamberimiz ile ilişkimizi bir temele oturtmalıyız. Kendimize, hayata, kainata bakarak yaşamın bize sorduğu soruları düşünüp bu sorulara cevaplar arayarak, hayatın anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzu anlamalıyız.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin günlük yaşamını geçirdiği, oturma odası veya misafir odasını süsleyen levhalar, insanın ve toplumun yaşantısını gözler önüne seren anlamlar taşır. Bu levhaların verdikleri mesajlar ve taşıdıkları anlamlar ise insanların davranışlarına yön verir. Levhaların taşıdıkları manalar ve güzellikler insanlarda çeşitli duygular uyandırır ve onları bu duygunun sebebini aramaya yöneltir. Bu durum Allah’a kadar yükselen derecelere varabilir.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz:
1.      Grup: Aşkın Varlık insan ilişkisine yönelik mesaj
2.      Grup: İnsan –Hayat ilişkisini içeren mesaj.

İlk gruba Allah, Peygamber, dört halife, Hasan ve Hüseyin isimlerinin yazılı olduğu levhalar, ikinci gruba Ayet el-Kürsi, Yasin, Besmele, Hamdele selavat levhaları sayabiliriz.
Günümüzde gençliğin bu yöndeki çabası posterler, afişler, pankartlar, almıştır. Bu durum bize çağımızdaki levha geleneğinin güncelleştirilmesi çabası, gibi görünüyor.

    OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. İnsan mekanla fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir.

Osmanlı mimarisinde dış mekanla tam bir uyum içerisinde olan ve tevhide, manevi dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan oluşmuştur.

Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü yani İslam Medeniyeti içinde söz konusudur. Kur’an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur’an’a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLU

 Bireyler yapıp etmelerinde bir anlam arayışı içindedirler. Yapılan her bir fiil belirli bir anlam içermektedir ve bireyler bu fiillerin anlamlandırılması çabası içindedirler. Bu anlamlandırma içerisinde her birey olumlu veya olumsuz hedefler belirler.

 İnsanın anlam arayışını en büyük ölçüde etkileyen şeylerin başında kişinin yaşadığı kültür gelir. Çünkü kültür; insanın kendini gerçekleştirme sürecidir. Bu süreç içinde kültürün insanın anlam arayışındaki rolü büyüktür. Kişiler hedef belirlerlerken kültüre uygun bir biçimde hareket etmelidirler. Zira durum böyle olmazsa kültür çatışması dediğimiz şey meydana gelebilir. Sonrasında bu hedeflerin fıtrata uygun olması ve yapılması imkansız bir hedef olmamalıdır. Aksi takdirde kişiyi hedefini yapamamaktan gelen yeis dediğimiz hastalık çevreler.

 Kişiler bu anlam arayışından ve hedefleriniz gerçekleştirmede bir yardımcıya, rehbere, yol göstericiye ihtiyaç duyarlar ki bu noktada Müslümanlar açısından en iyi rehberler Kur’an, Sünnet ve icma-kıyas diyebiliriz.

 İnsanı insan yapan şeyler kişinin sahip olduğu değerlerdir. Bu değerlerin temelinde Müslüman kişilerin anlam arayışına cevap veren ve insana yol gösteren Kuran’ı Kerim ve Kur’an ile yaşamanın nasıl olacağını bize öğreten Efendimiz(asm.) vardır.

 İnsanı insan yapan değerlerimizden biri de duvarlarımızda yer tutan levhalarımızdı. Günümüzde pek önemi kalmasa da yerini yeni çıkan posterler afişler alsa da uzun zaman evlerimizde yer edinmişlerdi. Ayetlerin, hadislerin, vecizelerin, anlamlı birkaç satırın yer aldığı bu levhalar insana hayatının amacını hatırlatmaktaydı. Göze ilişen belki biz söz insanın şöyle bir duraksayıp, düşünmesine bir iç muhakeme yapmasına sebebiyet verirdi. Belki de bir kitap okudum hayatım değişti sözünün bir ufak versiyonu olarak bir cümle ile iç âleminde şimşekler çakanlar olmuştur.  Bediüzzaman hazretlerinin ‘’Kalbin kasavetinden bir zerre, senin şahsi âleminin bütün yıldızlarını küsufa tutturur.’’ vecizesinden benim anladığım bir mana bir söz okuruz ve o söz belki kalbimizde bir kasvet oluşturur. Eğer öyle olursa işte bir zerre bile şahsi âlemimizi darmadağan edebilir. Sözgelimi billboardlarda çok ilginç şeyler işleniyor. Buda kalbimizde bir kasvet oluşturabilir. Bu yüzden önemlidir işte bu levhalarımız.  Ancak her şey gibi bu levhalarımızda modernizme kurban edildi.

 Ve hayatı anlamlandırma da rol oynayan bir etkende mekândır. Kişinin bulunduğu mekân duygu, düşünce ve algısına etki etmektedir. Sözgelimi bizler ilahiyat fakültesi gibi bir ortamda bulunuyoruz. Başkaları başka ortamlarda bulunuyorlar. Elbette ki onların hayatı, dini anlamlandırmasıyla bizimki bir olmaz.


0 Yorum - Yorum Yaz


                                

 

                                        KUR'AN NEDİR?

                            DEĞER  NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

       Değer, belli bir toplumda  ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesnelerdir. O halde değer, insan gerçekliğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. Değer nasıl oluşur? İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. İnsandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur. Değerlerin işlevi insanın aklını ve zekasını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktır. Değer insanın dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.

      İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verirler; onun yapıp etmelerini yönetirler. artık insan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.çünkü insan yapıp etmeleriyle ana amaçları arasında ilgi kurar. İnsanın vediği tüm karalar, hayatını anlamlandıran değerlerin ışığında oluşan amaçları, hedefleri planları gerçekleştirmeye yöneliktir. ayrıca insan içinde bulunduğu sonsuz durumlarda bu amaçlarını planlarını bir defa da gerçekleştiremez. bunun için insan hayatını anlamlandıan değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler,onları önemine göre sıraya koyar. Kendi amaçlarına hizmet eden eylemi anlamlı bulur.

     İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. İnsann hayatını anlamlandırmada temel aldığı değerler, ona her zaman amaçlarını, hedeflerini,planlarını gerçekleştirmesini sağlamaz. çünkü insan değişen hayat durumları içerisinde yaşar ve bu değişik hayat durumlarından birisi öbürünü izlerken talihsizliklerle, başarısızlıklarla karşılanabilir.

       İnsan hayatını anlamlandırmada  başka tarzlara genellikle duyarsız kalması onun kendi eylemlerini kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması, yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir. çünkü yaşamak insanın doğal hali budur. Hiçbir insan kendi yeteneklerinden kuşku duymaz; aksine her eyleminde bir anlam görür,bu ister gerçekten var olsun veya olmasın hiçbir önemi yoktur. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan kendisinde bazı yetenekler görmesi, yapıp etmelerine bir anlam vermesi içinde bulunduğu durumu meşrulaştırmasıdır.Yoksa insan yaşayamaz.  O halde insan dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına hedeflerine planlarına ulaşmada ya başarılı ya da başarısız olacaktır

 

 

         İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Bilgiyi ya doğrudan ya da dolaylı yollardan elde eder .Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini, üretimini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. İnsan hep bilgi iledir. Onun varoluşunun sebebi bilgidir. Bilgi fertte kalmaz; başkalarına aktarılır. Nesilden nesile devreden gelişen büyüyen bilgi, insan türünün ortak malı olur. Her fert bundan istediği miktar ve gücü oranında faydalanır. İnsanı yaptığı bu faaliyete kültür denir. İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir. Kültür insanın varolanlar hakkında hangi olursa olsun edindiği bilgilerdir. Bu bilgilere dayanarak ortaya koyduğu eser ve davranışlar, sahip olunan kültürün görünümleridir. çünkü kültürde bilgi esastır. Bilgi çeşitleri aynı zamanda kültür unsurlarını oluşturur. İnsanlara varolanların bilgisini onlara farklı açılardan bakarak, farklı metotlar kullanarak elde eder. Kültürün bir kısmı onu meydana getiren millte özgüdür. O milliyetin zihniyetini ,damgasını taşır.Kültürün bir kısmı da bütün insanlığa hastır. Herhangi bir milletin damgasını taşımaz, milletlerin ortak malı gibidir. Kültür aynı zaman da insanın kendini gerçekleştirme sürecidir.

      İnsanın hayatını anlamlandırırken,fıtratından kaynaklanan imkanları gerçekleştirirken bir yaşantı halı olarak hürriyentini de kullanır.bunun için önder/örnek kişilere ihtiyaç vardır .bunlar:peygamberler,veliler,filozoflar ve düşünürler...bu hayat tecrübelerini almak ise hayatın anlamlı değerli kılınmasının bilgisini verir. kişiye her koşulda değerli eylemde bulunma gücü sağlar.yani kişiye inan olmanın hayatını nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağı yolunu gösterir.                     

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


İnsanın hayatı anlaması ve anlamlandırması iki şeye bağlıdır. İlki, hayatı yaşayacak ve belli bir noktaya kadar bizi götürecek bilgiye ulaşmaktır. Yani okumak, öğrenmek ‘bilmek’tir. Diğeri ise hayatın devamını sağlayan ve insana çabalama azmi veren ‘değerlerimiz’ yani hayatımızın anlamıdır. Kaynağımızı ve hedefimizi iyi belirlersek yol katlanılabilir bir hal alır.

Değer insanın varlıkla ilişiksi sonucu ortaya çıkar. Kişi için önem arz eden şeyi ifade eder. Bu da bizi hayatı anlamlandırmaya götürür. İnsanın hayatına anlam vermesi ise kişinin kendisinin farkına varmasıyla, fıtri yeteneklerinin bilincine varmasıyla mümkün olur. Her insanın yeteneği, hayattaki rolü birbirinden çok farklıdır. Herkes doktor ve ya herkes marangoz olamaz. Kişi kendi özünü tanımalı ve hayatının anlamına bu vesileyle ulaşmalıdır. Kişinin değerleri onun fıtri yeteneğini ortaya çıkarabilir. Yaşadıkları eylemler, iyi yahut kötü tecrübeleri bu kişinin kendi hayatının anlamını bulmasında ona yardımcı olur. Anlam arayışı olumlu sonuçlanırsa mutluluğu beraberinde getirir. Olumsuz sonuçlanırsa bu kişiye hayat yük olur, dengeyi yitirir.

Kişinin hayatını anlamlandırma yolunda ihtiyacı olan bir diğer unsur ise kendisine bir rehber, bir bol model bulmasıdır. Nasıl ki bir sazı öğrenmek için bir hocaya ihtiyaç vardır veya Kuran-ı Kerim’i düzgün okumak için bir hocanın dizi dibinde çalışmak lazımdır. İşte hayatı anlamlandırmak içinde kendi kültüründen ona yardım edecek bir rehbere ihtiyacı vardır. Zira hayat gidilen yolların en müşkülüdür. İnsana dünya hayatı için en güzel örnek ise peygamberimiz Hz. Muhammed’in hayatı, tek doğru rehber ise Kuran-ı Kerim’dir. Kişinin mutluluğu ve yaşamsal faaliyetlerinin sıhhati için belirlendiğimiz bu iki temel unsuru iyice öğrenmeli ve özümsemeliyiz. Temel aldığımız Kuran ve Hadisi de teorik olarak değil ameli olarak algılamak zorundayız. Hayatımın içinde her anında beni iyi insan yapacak, iç huzura götürecek bir şekle büründürmeliyim. Eğer ben davranışlarımla düşünme tarzımla bunu gerçekleştiremiyorsam hem okuduğum boşa gider, hem de iç huzurdan uzak kalmış olurum.

Bizim kültürümüzde ise hayatımızı yönlendiren, anlam arayışımıza yardımcı olan bir çok unsurumuz olagelmiştir. Bunlardan olan levhalar eskileri evlerimizde yol izleri niteliğinde asılı iken şimdilerde yok olma sınırına gelmiştir. İnsanın kendine çekidüzen vermesi için müthiş bir eserdir levhalar. İçerik olarak iki türlüdür. Birinde insan-Allah ilişkisine yönelik sadece Hadis ve Kuran’dan alıntılar vardır. İkincisinde ise Kuran ve Hadis ile birlikte özlü sözler, deyimler, şiirler vb. bulunmaktadır. İnsan fıtrat olarak unutmaya meyillidir. Duvarda asılı levhalar kişinin her okuyuşunda yeniden dirilişine vesile olur.  Aslında arayan, bulmaya niyet eden insan baktığı gördüğü her yerde ilahi kelamı görebilir. Kuran’ı bir yaşamsal faaliyet olarak düşündüğümüz zaman insan elinden çıkan her ürün, insani her söz, her davranış içinde ayetleri barındırmalıdır. İnanan insan, okuyan insan, hayatının anlamına ilahi kelamı yerleştirmiş insan ise yaptığı her işte bu inancını ortaya koyar, o kişinin her ürünü bu inancının izlerini taşır.


0 Yorum - Yorum Yaz


KUR’AN NEDİR?

İnsan yaratılış itibariyle doğal olarak bilmek ister ve insanın ‘bilmek’ olarak algıladığı ilk hedefi kendisidir. Şöyle ki insan hayatta ilk önce kendisini tanımak ve hayattaki gayesini bilmek ister. İnsan için her yeni bilgi fıtratını öğrenmeye yani açığa çıkarmaya bir adım daha yaklaşmaktır.  Ve insan kendisini anlamlandırmak için kendisine bir kaynak seçer. Bu kaynak toplumdan topluma değişebilir. Örn; din, mistisizm, felsefe, bilim vs.

Her insan kendi hayatı adına bulduğu anlamı benimser ve bunu benimserken de kendini alakadar eden haklı sebepleri vardır. Ama insanın bazı özellikleri var ki onlar değiştirilemez, doğuştan gelirler. Bunlar ‘fıtrat’  denir. Fıtrat özellikleri zıt olabilir ama bu da insan olmanın renkli bir tarafıdır. Topluma göre bu fıtri özelliklerin hakimiyet dereceleri değişebilir ama hiçbiri yok olmaz. Örn; konuşmak sonuç olarak temel zihniyetler insanın özüyle, tutumlar  varoluşu ile ilgilidir.

İnsanda  öz(fıtrat), varoluştan önce gelir. Yani varoluşun temeli özdür. Kur’an bize belli başlı mesajlar verir. Bu mesajları bazı durumlarda kendi isminde yarı ‘Kur’an-ı Kerim’ , ya da kendi içindeki yazılardır. Kitap ana konu olarak insanı ele alır. İnsanın bu dünya  ve öbür dünya hayatını düzenlemek ve en iyi şekilde yaşaması için belirli bilgiler verir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim iki yönüyle diğer kitaplarla benzerlik gösterir. İki kapak arasında olması ve sayfalara yazılmış olmasıdır.

Eğer sevilmeden sevemez olmuşsak , dinler gözüküp dinlemiyorsak , insanı anlamak için kendimizi anlamamız gerektiğini bilemiyorsak bu arayışa şiddetle gerek var demektir. İnsanın hayatını anlamlandıran kitap; Kur’an-ı Kerim..

Kur’an insan hayatına yön vermek için nazil  olduğunu vurgulamak gerek. İnsandaki bu anlama ve öğrenme arzusu , insanı insan eden en büyük kuvvettir. Yaşamak isteyen hiçbir insan kendi yaşayışını anlamsız bulmaz. Zaten bir insan yaşamını anlamsız buluyorsa o insan yaşayamaz.

 

 

Hayatı Anlamlandırma Kaynakları

1)    Din

2)    Mistizim

3)    Metafizik

4)    Felsefe

5)    İlim

Bilmek insanoğlunun doğasında vardır. Yani insan doğal olarak yaratılıştan , fıtraten bilme isteği ile doğar. Fakat bu istek tabi bütün bireylerde aynı olmuyor. İnsanlar olaylara şu şekilde bakar; Anlamla algılanır , anlamı algılayamazlar.İnsan eylemleri değerler tarafından yönetilir.

İnsanda iki ayrı ana zihniyet vardır. Bunlardan biri fıtrat diğeride  sonradan kazandırılan kazanımlardır. Ana zihniyetler , insanın fıtri koşullarıdır. Bunlar , insan olmanın halleridir. Mesela konuşma yeteneği gibi durumlar vardır.  Bu sebeple alışı değiştirmek insanın elinde değildir. Yaşamak isteyen her insan , bu ben merkezli hayatı anlamlandırmayı anlamsız bulmaz.  Çünkü onun hayatta kalması buna bağlıdır. Bu sebeple insan , kendinin olmayan bir hayatı bilmeksizin sürdürebilir. Başka bir seçeneği olduğunu fark edemeyen insan için hayatı bu tarzda anlamlandırmak ona meşru gözükebilir , hatta onu tutsak edebilir.

İnsanın bütün hayatı anlamlandırma arayışları , onun fıtratında bulunan varlıksal imkanlarının  sadece bazılarının kullanılması va tatmin edilmesi ile sonuçlanır. İnsan öncelikle öz’ün(fıtratın) , varoluştan önce geldiğini idrak etmelidir.

Kur’an hayata belli bir amaç yüklemeye çalışır yani hayat gayesi yaşama anlam yüklemektir. Zira anlamsız bir hayat yaşanmaya değmez. Kur’an vahiy kaynaklı bir kitaptır. Mukaddes kitabımız Hz. Muhammed (sav) ‘e vahiy yoluyla inmiştir. Burada kastedilen elçi Cebrail’dir. Bu vahiy Peygamber’e farklı yolardan inmiştir. Rüya şeklinde , Cebrail’le direkt , kalbe düşürme , meleğin insan şekline girmesi , kalbe üfleme , doğrudan Allah’ın kelamını duymak , uykuda iken gelmesi vs.  

Hz. Muhammed kendisine inen ayetleri muhataplarına hem taşımış ve ulaştırmış hem de açıkça söylemiş ve bildirmiştir. Yani O , Kur’an’ı okumuş ve okumuş , ezberlemiş ve ezberletmiştir , vahiy katiplerine yazdırmıştır. Bunun yanında hem düşünme hem de dil ile ifade etme araçlarını , yani bütün bilişsel imkanlarını kullanarak Kur’an’ı zihinsel olarak açıklamış ve tanımlamıştır.

Kur’an-ı Kerim’in çeşitli yönleri , farklı yönleri özellikleri vurgulanarak değişik tanımları yapılmıştır. Bu tanımlar , onun bütün niteliklerini içine alan tanımlamalar değildir.

En çok hoşuma giden kısım;

‘’The Wall’’ filminin final sahnesi:

Lüks bir otel odasında bileklerini keserek intihara teşebbüs eden genç bir adam.. Hayatın anlamını yitirmiş , anlamsızlık boşluğuna yuvarlanmış bir insan.. Kapıyı kırarak içeri giren otel müdürü , doktor , polis… Ve soruları:

Otel müdürü:

-Derdin kadın idiyse ben sana en güzelini bulurdum.

Doktor:

-Söyle bana neren ağrıyor ?

Polis:

Söyle ! Kim seni bu hale getirdi ?   


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

İnsanı insan kılan onun bağlı olduğu değerler sistemidir. İnsanlar hayatını anlamlandırmak ister, bunu yaparken de kendine değerler edinir. Değer nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşımasıdır.

Toplumsal değerler ise belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulanımlar maddi nesnelere denir. Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar. Akıl sahibi varlık olması yönüyle değer insana özgüdür.

Değer bir tek inanca değil bir arada organize olmuş bir grup inanca, hayatı anlamlandırmaya karşılık gelir. Burada anlam insanın varlık bilincine erişmesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı ise fıtrî yeteneklerini geliştirmesi, hayattaki dengeyi keşif etmesi ve böylelikle mutluluğa erişmesidir.

İnsanın hayatına kendisine göre anlamları olan değerleri yön verir. Hayatın anlamını keşfetmesi, eylem ortaya koyarak, karşılıklı etkileşerek, kaçınılmaz acıya karşı tavır geliştirerek gerçekleşebilir. İnsan kendisine göre anlamlı gördüğü bu değerlere sahip olmazsa hayatını sürdüremez.

 DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

 

İnsanın varoluşunun sebebi bilgidir. Bu bilgi nesilden nesle aktarılır. Zamanla bir insan tütünün ortak malı olur ve birey bundan gücü oranında yararlanır. İnsanın yaptığı faaliyetlere kültür denir. Bilgi çeşitleri kültür unsurlarını oluşturur. İnsan buy bilgilere farklı açılardan yaklaşarak yeni bilgiler öğrenir. Bu şekilde bilgi türleri doğar.

Kültürün bir kısmı onu meydana getiren millete özgüdür. Buna özgü kültür denir. Bir kısmı da insanlığa ait olan ortak kültürdür. Kültür insanların kendini gerçekleştirme sürecidir.

İnsan özgür bir varlıktır ve bu özgürlüğünü anlamlandırma sürecinde kullanır. Doğru ve değerli bir eylemde bulunması için de örnek kişilere ihtiyaç vardır. Bu kişiler, doğru ve anlamlı eylemler gerçekleştirirler. Peygamberler, veliler, filozoflar gibi… Bu kişiler ve yaşantılar insana hayatını nasıl anlamlandırırsa tam anlamıyla insan olabileceğinin yolunu gösterirler.

İnsan kendini ve çevresini anlayamazsa dış dünyayı tehlikeli bir alam olarak görür ve kendi içindeki bu savunmaya harcadığı enerji onu gerçekler ulaşmaktan alıkoyar.

                                                                                                                       

                                 Değerlerimizin Temelinde Ne Var?

      İnsanın hayatını anlamlandırması etik-aksiyon meselesi ile dünyayı ve olup bitenleri anlamak ve açıklamak bilgi meselesi her çağda ele alınmıştır. Bu yaşantıların temelinde hem özgü kültüre hem de ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır. Değerler günlük hayata katılmalı ve yaşanmalıdır.Bu yeniden yapılmalıdır.Çünkü eskiye oranla bu azalmakta ve minimumda olsa var olan eski değerleri yaşatmak gerekir.Bilgiyi tatbik etmek gerekir.

 

        TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarının insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz.

1.Gurup: Aşkın varlık(Tanrı)insan ilişkisine yönelik mesajı: (Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed'in sözleri)'den alıntı yapılan

2.Gurup: İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj:(Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerifler, şiirler, deyimler v.b.)'den kağıda aktarılan.

İlk guruba Allah, Peygamber, Dört Halife isimlerinin yazılı olduğu levhalar; Ayete'l-kürsi, Yasin suresi, Besmele yazılı levhaları sayabiliriz.

İkinci gruptaki levhalar ise mesajlarında akıp giden hayatın insana etkisini, ona verdiklerini, verebileceklerini veya ondan alıp alabileceklerini değerlendirir.

 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri yaşadığı mekana biçim vermiştir. Bu biçimde insanın hayatı algılamasının/anlamlandırmasının etkileri büyük ölçüde vardır. Çünkü insan yaşadığı mekanda sadece fiziksel olarak değil psikolojik açıdan da varlığını gösterir. Yani insanın fiziksel bir mekanı olduğu gibi ruhsal bir mekanı da vardır. İnsan bu ruhsal mekanında kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara yer verir. Bu ruhsal mekan fiziki mekanı da etkiler.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEGERLERİMİZ VE HAYATI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ                                                                                           

insanın hayatında değer kavramı önemli bir  yer kaplar. Peki  değer nedir ,insanın değer verdiği şeyler nelerdir, hangi özelliklere sahiptir .Değer anlam yüklenen şey ,önem verilen olgu, olay, nesne yada bir toplum veya sınıf için önem taşıyan nesne ve olaylardır .Değer insanın hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Peki bu değerler nasıl oluşur. İnsan toplumsal bir varlıktır ,diğer yaratılan tüm canlı cansız tüm varlıklarla doğrudan veya dolaylı olarak iletişim içindedir. Bu iletişim sonucunda insanın değerleri oluşur. Bu değerler insanın yapısı ,her konuda da başvurduğu ilkeler olur  zamanla. Değerler hayata, anlam katar ve insanın anlam arayışını tamamlamasında etkilidir .İnsanın hayatına anlam vermesi bu anlamı gerçekleştirmesi üç yoldan olur.

-Eylem yaparak, kendine ait eser yaparak ,yeteneklerinin  farkında olarak

- Bir yaratılanı canlıyı , insanı severek onlarla ilişkiye geçerek

- Başına gelen her şeye karşı sabrederek

İnsan bu anlam arayışında başarılı olursa yeteneklerinin farkına varır, sorunlarla başa çıkma gücü kazanır ,itidalli alarak yaşamayı öğrenir bu sayede hayatı yasamı sever ve mutlu olur. Şayet bu anlam arayışında başarılı olmazsa karamsarlığa düşer, anlık hazlarla kendini düşünmekten uzaklaştırır, yasamak istemez, hayat ona yük olur ve intihar etmeye kadar gidebilir.

 Kişinin sahip olduğu değerler olduğu gibi toplumun da değerler vardır. Kültür ,gelenek, görenek bunların başlıcalarıdır .Kültür bir toplumun sahip olduğu maddi manevi değerler bütünüdür .Kültür o toplumun zihniyetini özelliklerini taşır. İnsan hayatında anlam bulmasında rehbere ihtiyacı vardır kültür bu rehber den biridir. En önemli rehber ise Kura n ve peygamberdir ona yol gösterir doğruyu yanlışı ayırt etmesine yardımcı olur .Bunlar değerlerimizin temelidir de .Hz Muhammed ete kemiğe bürünmüş Kurandır. Kuran bizim için hidayet rehberidir .İdeal insan modelinin nasıl olması gerektiğini gösterir, insan-hayat-tabiat-evren ilişkisinin nasıl olması Gerektiği konusunda kurallar koyar kısaca insanın anlam arayışına cevaptır ve insanın hayatında ki an büyük değer ve anlamdır. Hz Muhammed ise Kuran ahlakıyla ahlaklanmış ,peygamberlerin sonuncusudur .Kısaca o Kuranın nasıl yaşanacağının hayatı anlamlandıracağının ve insan olma imkanlarının yolunun daima nasıl açık tutulacağının somut örneğidir.

Değerler hayatımızın her yerinde kendini gösterir. Ahlak kuralları ,Atasözleri, yeme içme adabı daha birçok şey kültür ve değerlerin etkisiyle oluşmuştur. Hemen hemen toplumumuzun hepsinin evinde edep yahu tezhipli yazı bulunur. Türk ailesinin ev içindeki levhalar çeşitli mesajlar verir. Bu levhalarda hayatın tek düze olmadığı ,insanın  iyi ve kötü günlerinin olduğu ,her şeyi ne tozpembe nede kapkara görmemek gerektiği gibi mesajlar vardır .Bu levhalar evimizin bir köşesinde asılıdır ve biz bunlara her baktığımızda sürekli dengeli olarak yaşamamız gerektiğini anlarız. Camilerde ,çeşmelerde ayetler hadisler, özlü sözler yazılıdır. Yazmak ,okumak Kuranda çok önemlidir. İlk  emir . oku dur .Güzel yazı ve söz insanın yaratılışından gelir. Çünkü güzellik duygusu insanda vardır. Bu  güzellik duygusu kendini yapılan camilerde sanat eserlerinde özlü sözlerde kendini gösterir. Camilerin duvarları hat tezhip kullanılarak süslenir .Süleymaniye camii ,Mimar Sinan camii bu güzelliklerin sadece birkaç tanesidir.

Özetle  insanın hayatında değer verdiği birçok olgu vardır. Bu değerler dinin, kültürün etkisiyle oluşur.ve bu değerlerin izleri evinde davranışlarında ,ibadet ettiği alanlarda kısaca yaşamının her yerinde görülür.

Fakir halin izhar etme Halikin bilmez mi hiç

Aleme ihsan eder de sana mı etmez hiç

Rabbine ağlar isen göz yaşın silmez mi hiç

Ta ciğerden ah edersen istediğin vermez mi hiç


0 Yorum - Yorum Yaz


Muhammed Hanzala ULU 12070371 LİSANS İDKAB2

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

Hayatta insanı canlı tutan nedir ? Peki ya onu öldüren nedir ? Bu eseri okuyan kimse hayatını anlamlandırabilir mi ? Bilgi hayatı anlamak ve anlamlandırmak için tek başına yeterli olur mu ? Bilgiyi nasıl bir tavırla ve hangi niyetle ruha belirtilmelidir ? Kısaca hayat reçete edilebilir mi ?

Evet edilebilir. Ama bir noktaya kadar. İşte biz o noktaya kadar söz etmek istiyoruz.

Neden söz konusu etmek istiyoruz? Çünkü yeni bir asra girerken umduklarına ulaşabilecek yepyeni bir gelecek yaratabilecek donanıma sahip olduğumuzun ve bu donanımı kültürel kalkınmamızın temeli kılabileceğimizin yepyeni bir yaklaşımla ortaya konulması gerekiyor. Bunun için şimdiyi oluşturmada payı olan ve insanın insanımızın varoluşunun zemini varlık şartlarını hayata katmasını meydana getiren şeyleri kavramak gerekiyor. Ancak anılan noktaya bakmak istediğimiz bir açı var ’’ İnsanın anlam arayışı ‘’

            Hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan değerlerimiz dir.

DEĞER NEDİR NASIL OLUŞUR ? 

Belli bir toplumun yada toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler kurallar uygulamalardır. O halde değer insanın gerçeğinin bir olgusudur . İnsanın kendisini ifade etmesidir.

Değerler insan varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. İnsandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur. Değerin işlevi insanın zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlar.

 Dolayısıyla değer insan davranışlarının yol göstericisi bir insan olmak bakımından insanın dünyanın belli bir kısmı ile ilgili idrak duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Bu sayede o özellikle ahlaki davranış   konusunda çeşitli insanları insanlara ait nitelikleri istek ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu bir ölçüt edinir.Ancak değer inancın spesifik bir şekli olmak itibariyle ondan daha temel bir zemine oturur şöyle ki ‘’Bir değer bir tek inanca değil bir arada organize olmuş bir grup inanca yani hayatı anlamlandırmaya tekabül eder. ‘’

İNSANIN HAYATINANA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR

İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem de dış dünyasındaki başarısıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir :

·        Eylem ortaya koyarak , üreterek .

·        Bir insanı sevip karşılıklı etkileşerek.

·        Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara genellikle duyarsız kalması onun kendi eylemini kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir. Çünkü yaşamak isteyen insanın doğal hali budur. Hiçbir insan kendi yeteneklerinden kuşku duymaz aksine her eyleminde bir anlam görür. Bu ister var olsun veya var olmasın hiçbir önemi yoktur. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan onun kendisinde bazı yetenekler görmesi yapıp etmelerine bir anlam vermesi içinde bulunduğu durumu meşrulaştırmasıdır. O halde insan dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına hedeflerine planlarına ulaşmada ya başarılı yada başarısız olacaktır.

İnsan başarılı olduğunda :

·        Fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur.

·        Bu sayede hayatın problemleriyle başa çıkabilecek bir yetenek kazanır.

·        Hayatta aradığı dengeyi keşfeder.

·        Ve mutlu olur.

Başarısız olursa :

·        Fıtri yeteneklerini iptal eder.

·        Hayat , yaşamak yük olur.

·        Anlık haz aramaya başlar.( sigara ,alkol ,uyuşturucu …)

·        Denge’ yi tamamen yitirir.

·        Anlam arayışı yönelimini geri çeker. Her şeyden vaz geçer , bütün bunlar öldürücü  bir durumla sonuçlanabilir.

 

 

  


0 Yorum - Yorum Yaz


Ali ÇALIKLI 12070094 Lisans İDKAB2

 KUR'AN NEDİR?  

  1.BÖLÜM

İnsan hiçbir canlıya benzemeyen bir varlıktır. Kadın-erkek, eğitimli –eğitimsiz, Müslüman -Hristiyan olsun bütün insanlarda hayata dair bir anlam arayışı vardır ve bu fıtridir. İnsanın hayatına anlam kazandıran değerleri, inançları, hedefleri onun eylemlerine büyük ölçüde etki eder. İnsan fıtratında bir takım yapısal imkanlar vardır. Yapan-yıkan, seven-nefret eden gibi bu imkanlar insanın kendi seçimi değildir. Böyle olması insanın kendini ve diğer insanları anlamada ona sorun teşkil eder. Bu yüzden insanlar yollara ve törelere ihtiyaç duyar. Ona doğruyu yanlışı , iyiyi kötüyü gösterebilecek bir kültür. Bu kültür onun hayatını anlamlandırması için onda bir zihniyet oluşturur.
İnsan hayatını anlamlandırmada , ben merkezli anlamlandırma yaparsa fıtratının sadece bir kısmıyla örtüşen hayatı anlamlandırmış olur. Bu da onun fıtratındaki kemal boyutunu köreltmesine neden olur. Ama insan fıtri ilkeleri temel alarak bir anlamlandırma yaparsa kendini aşma başarısını sağlamış olur. İnsanın bunu yapabilmesi için özünün varoluşundan önce geldiğini idrak etmesi gerekir. Bunu idrak etme onu Allah’ın varlığını düşünmeye sevk eder.
Allahu Teala insanlara fıtrata uygun olarak hayatlarını anlamlandırmaları için bir takım mesajlar ve bu mesajları bize ulaştıran, açıklayan ve hayatlarına geçiren peygamberleri de bize rehber olarak göndermiştir. 
İnsan hayatına anlam ararken hür bir varlık olarak sorumluluklarının bilincinde olmalı, kime ve neye karşı sorumlu olduğunu bilmelidir. Bu da onun hayattan kopmadan var oluşunu gerçekleştirir. Allah bu sorumluluk bilincini diri tutan anlam arayışındaki dengeyi gözeten mesajı peygamberimizle göndermiş ve insanları yer yüzünde halife yaptığını açıklamıştır. Bu halifeliğin en güzel örneği peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)dir. O Kur’an –ı hayatına geçirmiş ve tüm insanlığa örnek olmuştur. O Kur’an’ı sadece okuyup hıfzetmemiş aynı zamanda ondaki ince manaları keşfetmiş ve bunu da fiilleriyle dışa vurmuştur . Olağanüstü yaşama sanatını ortaya koymuştur.
Biz insanlarda hayatımızdaki anlam arayışında Kur’an’ı referans almalıyız. Onu önce okuyup, okuduğumuzu düşünüp, düşündüğümüzü anlayıp hayatımıza geçirmeliyiz. Eylemlerimizi onun ışığında onun istediği gibi gerçekleştirmeliyiz. Bunu yapar iken de insan Kur’an’ı bir bütün olarak ele almalı , ön yargısız, objektif bir şekilde incelenmeli ve hayata geçirmelidir .  

                              2. BÖLÜM 

İlahi kelâm vermek istediği mesajı muhattaplarına verirken öylesine güzel bir üslup kullanmaktadır ki adeta eşsiz nitelikte ve ulvî değerde bir kâniat kitabı oluşunu bizlere açıkça beyan etmektedir. Elbetteki yüce kitap tefsir edilirken birtakım zorluklar yanlış anlama gelebilecek kelimeler birçok probleme zemin hazırlamaktadır ama kitabımız öyle güzel bir niteliğe/içeriğe sahip ki bu problemlerin çözümü yine kendi sistematiği içerisinde çözülmektedir. Böyle olsa bile bazen Kur'âni bir ifade mübhem veya mücmel olabilmektedir ya da bazı hususta Kur'an kesin ve net ifadeler ortaya koyup tavrını belirlerken bazen bu durumu istisnai durumlar bozabilmektedir. Kur'an bazı mutlak ifadelerini değişik yerlerde bir nedene bağlayarak kayıtlar. Sebebin zikredilmediği pasajla bütün değerlendirilmediğinde Kur'an'i düşünceye ters düşen durumlar söz konusu olabilmektedir. 
Arap dilinin en belirgin özelliklerinden birisi de bir kelimenin birden fazla anlamı bünyesinde barındırmasıdır. Genel anlamlı bir sözcük manalarına göre farklı açıklanabilmektedir. Genel anlamlı bir kelime aynı zamanda tam kavramı karşıladığı için doğrudan parçayı da içine almaktadır. Ayette birçok anlama gelebilecek bir ifade başka bir ayette kendini yeteri kadar açıklayarak sorunu çözer. 
Kur'an'ın ana gayesi masajını insanlara iletmek olduğu için kişi,yer ve mekân hakkında fazla bilgiyi öne çıkarmamaktadır. Böylece ilahi kelam ayrı bir fonksiyonelliğe sahip olur. Kur'an bu özelliği ile birçok ilmin çıkmasını sağlamıştır. Bu ilimlerden biri Mübhematü'l Kur'an İlmidir. Kitapta belirsiz olan şahıs ve yer isimlerini bulmayı açıklamayı gaye edinen bir ilim dalıdır
Kur'an'ın dili Arapça olmasına rağmen indiği dönemdeki konuşma dilinde çok kullanılan ve yaygın kelimelere yer vermemiş bunun tam tersi olan çok az kullanılan ve belirli kişilerin bildiği kelimeler Kur'anda yer almıştır. Bundan dolayı Galibü'l Kur'an İlim ortaya çıkarak kelimelerin manasını açıklamaya çalışmıştır. Kur'ân lafzı müşterek olan kelimelerin tek anlama gelmesini sağlayarak anlam kargaşalığına son verir. Kısa ve veciz olan konuları diğer ayetlerde açıklayarak bir özelliğini daha göstermiş olmaktadır. 
Bir sözün mecazi veya gerçek anlamda oluşunu Kur'an bütünlüğüne bakılarak belirlenebilir. Bunu anlamak için Arapların dili kullanış özelliklerinden, şiirlerden ve Kur'ân'ın indirildiği dönemdeki Arap dilinin ifade tarzlarından yararlanılmalıdır. Diğer bir ilim dalı olan Müşkilu'l Kurandır. Bu ilimle Kur'andaki çetrefilli konular çözülmekte ve Kur'ân'ı anlamak anlamlandırmak kolaylaşmaktadır. 

                             3. BÖLÜM 

Kur’an, göz ardı edildiğinde mutlaka hataya neden olacak çok önemli bir tefsir kaynağıdır.Girift (iç içe) bir mana örgüsüne sahip olan Kur’an’ın kendisini tefsir etmesi,onun kendi bütünlüğü içerisinde anlaşılması demektir.Kur’an’ın kendi bütünlüğü içerisinde anlaşılması 3 şekilde gerçekleşiyor. 1)-Ayet çerçevesi 2)-siyak sibak çerçevesi 3)-Kur’an’ın bütünlüğü çerçevesi
Kur’an’ın doğru anlaşılması ve sağlıklı sonuçlara ulaşılması için baştan sona defalarca ve titizlikle gözden geçirilmesi gerekir.Arapça olduğu için Arapçadan,tatbikat ve açıklama içerdiği için sünnetten,ayetlerin nüzul nedenlerini bilmelerinden dolayı sahabenin müşahedelerinden ve tarihi kaynaklardan yararlanmak da çok önemlidir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


(İDKAB II Tefsir) Ne Öğrendim II? 25 Nisan

Kur’ân Nedir? kitabının  147-195. sayfaları arasını mütalaanızı yazınız.

Hedef tarih: 25 Nisan 2014


0 Yorum - Yorum Yaz


DEGER NEDIR VE NASIL OLUSUR?

Deger, insan davranislarinin yol gostericisi bir inanc olmak bakimindan insanin, dunyanin belli bir kismiyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Bu sayede o, ozellikle ahlaki davranis konusunda,cesitli insanlari, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri degerlendirirken basvurdugu bir olcut edinir.

Insanin hayatini anlamlandirmasi insanin anlam arayisi ne demektir?

Hayata anlam verme, insanin varlik bilincine ermesi,icinde bulundugu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sinirini bilmesidir.Insanin anlam arayisi ise onun fitri yeteneklerini kesfetmesi, bu sayede hayatin problemleriyle bas edebilecek bir yetenek kazanmasi,hayattaki dengeyi kesfetmesi ve boylelikle mutluluga ermesidir.

INSANIN HAYATINA ANLAM VERMESI NASIL GERCEKLESIR?

Insan hayatina hangi degerlerle anlam veriyorsa o degerler yapip/etmelerine yon verir; onun yapip etmelerini yonetirler.Artik insan, eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koydugu basarilara bu degerler cercevesinde anlam verir.Cunku insan, yapip/etmeleri ile ana amaclari arasinda bir ilgi kurar.Iste kisi obje iliskisinde fitrati olusturan butun varlik sartlari, bu sekilde anlam kazanir;insanin anlam vermesi/deger gormesi yani varolusu, bu sekilde gerceklesir.

Kisinin hayatinin anlamini kesfetmesi 3 farkli yoldan gerceklesebilir :

! Amel/eylem ortaya koyarak, ureterek,

! Bir seyi/ bir insani severek, karsilikli etkileserek,

! Kacinilmaz aciya karsi bir tavir gelistirerek.

Insan dunyada gerceklestirmeyi istedigi amaclarina,hedeflerine,planlarina ulasmada ya basarili ya da basarisiz olacaktir.

Insan anlam arayisinda basarili oldugunda:

  • fitri yeteneklerini kesfetmis olur,
  • bu sayede hayatin problemleriyle basa cikabilecek bir yetenek kazanir,
  • hayatta aradigi ”denge”yi kesfeder,
  • en onemlisi mutlu olur.

Insanin anlam arayisi bosa cikarsa:

  • fitri yeteneklerini iptal eder,
  • hayat yuk olur,
  • anlik haz arayisina yonelir (sigara, icki,uyusturucu, cinsellik..),
  • ”denge”yi tamamen yitirir,
  • En onemlisi, anlam arayisi yonelimini geri ceker, her seyden ’vazgecer’. Butun bunlar oldurucu bir durumla sonuclanabilir.

DEGER-KULTUR ILISKISI

Insanin varolusunun olusmasi ve onu hissetmesi kultur sayesindedir.Kultur, insanin varolanlar hakkinda, hangi yolla olursa olsun edindigi bilgilerdir.Bu bilgilere dayanarak ortaya koydugu eser ve davranislar,sahip olunan kulturun gorunumleridir.Cunku kulturde bilgi esastir.Bilgi cesitleri ayni zamanda kultur unsurlarini olusturur.Insanlar, varolanlarin bilgisini,onlara farkli acilardan bakarak, farkli metodlar kullanarak elde eder.Boylece bilgi turleri dogar.Butun bu bilgi cesitleriyse hayati anlamak ve anlamlandirmak icin varolanlar hakkinda bilgi verir.Insan; zamana, mekana, ihtiyaca gore bunlarin birini kullanir.Bu bilgi turlerinin kullaniminin butunu, kultur denen seyi meydana getirir.Kulturun bir kismi da butun insanliga hastir.Herhamgi bir milletin damgasini tasimaz, milletin ortak mali gibidir.Ortak kultur, varolanlara etki etme, tabiata hakim olma yolunda insanligin bir mucadelesidir.O halde butun olarak ele alindiginda kultur,insanin kendisini gerceklestirme sureci diye tanimlanabilir.

 

 

 

Eger insan, kendini ve cevresini anlayamazsa, yani hayati anlamli/degerli kilmazsa dis dunyayi tehlikeli bir alan olarak algilar.Boyle bir durum, davranislari tehlikelere karsi savunmaya yonelik bir bicimde duzenlemeye ve enerjinin cogunu bu dogrultuda tuketmeye sebep olacagindan ’gercekleri’ algilamayi ve kendini yasayabilmeyi engeller.

Kisacasi insana hayatinda anlam bulmasina yardim edecek, yol gosterecek bir rehbere ihtiyac vardir.Bu rehber insana, varliginin derinliklerinde bulunan gercekten ozledigi seyleri ona fark ettirmelidir.Insanin temel arzularini ve icgudulerini nasil doyurup tatmin edecegini, egosunun beya super egosunun catisan istekleri arasinda nasil uzlasma saglayacagini, topluma ve cevreye nasil uyum gosterecegini, insan u rehberde bulabilmelidir.Cunku insan ,ugruna caba gostermeye deger bir hedef ,ozgurce sectigi bir amac icin mucadele etmezse psikolojik bunalima duser.Insanin hayatinda daima ulasmis oldugu seyle ulasmayi hedefledigi ve ulasmasi gereken arasindaki gerilimi yasar.

DEGERLERIMIZIN TEMELINDE NE VAR?

Bizi biz yapan degerlerimizin tarihinde dinimizinn eseri olan ’ozgu kulturumuzde’ ve hem dinimiz hemde bulundugumuz cografya ile katildigimiz ’ortak kulturumuz’de aramamiz gerekir.

Dinimiz islamiyet ile katilditimiz ortak kulturumuzun temelinde kutsal kitabimiz Kur’an-i Kerim ve peygamberimiz Hz.Muhammed vardir.Buna gore:

Kur’an-i Kerim, insanin butun varlik kosullari ile uyumlu ve o kosullara cevap veren ilahi  mesajdir.Yani o fitrata hitap eden, insanin fitri ihtiyaclarini en mukemmel sekilde gozonunde bulunduran bir kitaptir.Tanri O’nu insan ’sistemini’ duzgun kullanabilsin,dunya-hayat-tabiat-evren karsisinda takinacagi tavri bilebilsin ve bunu butun varliklarla paylasabilsin diye indirmistir.Bu sebeple Kur’an, kendini ~hidayet rehberi~ olarak tanimlamakta,insan modelinin nasil olacagini gostemekte,insan-hayat-tabiat-evren butunlugunun gerceklestirilmesi icin kurallar koymaktadir.Kisaca Kur’an, insanin anlam arayisina cevaptir;insanin hayatini anlamlandiran kitaptir.

HZ.Muhammed’e gelince; o insanin sorumluluk/emanet bilincini diri tutmak, anlam arayisinda fitri dengesini korumak icin vahyin insan modelleri olarak,yarattiklarini en iyi bilen Yuce Allah tarafindan gorevlendirilmis peygamberlerin sonuncusudur.

Hz.Muhammed’i kiyamete kadar degismez insan rehberi kilan, son peygamber olmasi kadar, Kur’an ahlakiyla ahlaklanmis, yasayan bir Kur’an olusudur.Kisaca o, Kur’an’in nasil yasanacaginin /hayati anlamlandiracaginin ve insan olma imkaninin yolunun daima nasil acik tutulacaginin somut ornegidir.

DEGERLERIMIZI KALKINMANIN KULTUREL IMKANI OLARAK YENIDEN HAYATA KATMAK ICIN NELER YAPMALIYIZ ?

  • Islama layik bir ’Islam ile varolus’un yasam felsefesini gelistirme
  • Bu yasam felsefesini cagdas kulturumuze katarak kalkinmanin bir imkani olarak kullanabilmek icin degerlerimizi yeniden insa etme
  • Bunu yapabilmek icin degerlerimizi yeniden degerlendirme
  • Degerlerimizi yeniden degerlendirmek ve insa edebilmek icin de bilginin donusumunu mumkun kilacak soyut olandan somut olani uretme;guncel degerler cikarma.

Insan potansiyelimizin verimliligini en yuksek noktaya cikarmak istiyorsak Kur’an’a ve HZ. Peygambere bakmamiz gerekir.Aksi takdirde insanimiz alisilmis degerlerin hayata yon vermesine terk edilmis olacak ve suruklendigi yozlasma daha da derinlesecektir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

DEĞERLER NEDİR VE NASIL OLUŞUR

Değer insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. İnsanın varlıkla ilişkisi sonucu değerler oluşur. İnsan dışındaki varlıkların bir değer dünyası yoktur. Değer insanın aklını zekasını olumlu yönde kullanmasını sağlar. İnsan değere insanlara ait istek ve niyetleri değerlendirirken başvurur. Değer tek bir inanca değil bir grup inanca hayatı anlamlandırmaya tekabül eder. İnsan içinde bulunduğu durumu nimetleri keşfettiğinde hayata anlam vermeye başlar. Hayatta neye önem veriyorsa onlar insana yön verir. Kişi objeyle ilişkisine bir anlam verir. Bir eylemin değeri kişiden kişiye değişebilir. İnsan iç ve dış dünyasıyla bir bütün oluşturmalıdır. İnsan bu bütünlük içinde hayatın anlamını üç farklı yoldan tespit eder.                                                                                                                              1-Amel/Eylem ortaya koyarak eser yaratarak.

              2-Bir şeyi bir insanı severek/karşılıklı etkileşerek

              3-Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

Bunlar insanın eylemine anlam verir. İnsan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar. Temel aldığımız değerler bizi her zaman başarıya götürmez. İnsan kendi eylemlerini anlamsız bulmaz. Bu yüzden hayatı anlamlandırırken başka tarzlara duyarsız kalabilir. İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda mutlu olur. Anlam arayışı boşa çıkarsa insana hayat yük olur. Dengeyi tamamen yitirir.

DEĞER –KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan elde ettiği bilgilerle amelini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. Bu tutumlar hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır. İnsanın varoluşunun sebebi bilgidir. Bilgi nesilden nesile gelişir ve insan türünün ortak malı olur. İnsanın yaptığı bu faaliyete kültür denir. İnsanlar var olanların bilgisini onlara farklı açılardan bakarak farklı metotlar kullanarak elde eder. Böylece bilgi türleri( din,felsefe,bilim vs.) doğar. Bu bilgi çeşitleri hayatı anlama ve anlamlandırma noktasında bize bilgi verir. İnsan zamana mekana ve ihtiyacına göre bu bilgi çeşitlerinden birini kullanır. Yani kültür insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir.

İnsanın doğru eylemlerde bulunabilmesi için önder kişilere ihtiyacı vardır.Peygamber ,Veliler, filozoflar ve düşünürleri bu bağlamda düşünebiliriz.Rehber olan kişiler kişiye insan olmanın hayatı nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir. Eğer kişi fıtrata yabancılaşmışsa insan olma imkanlarından kendini mahrum etmiş demektir. İnsani ilişkilerinde bu değerlerianlamsız görecektir. İnsan hayatını anlamlı kılamazsa dış dünyayı tehlike olarak görür. Böyle bir durumda kişi gerçekleri algılayamayabilir. İnsana hayatında anlam bulmasına yardımcı olacak rehber gereklidir. İnsan varlığının derinliklerinde bulunan şeyleri fark etmelidir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Etik-aksiyon meselesi ve bilgi meselesi bütün çağlarda biri diğerine bağlı biri diğerinin içinde ele alınmıştır. Bu iki meselenin toplumda somut izleri vardır. Yaşantıların temelinde hem özgü kültürle hem ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert hayatı anlamlı kılmanın bilgisini edinir. Kişi kendiyle amel üretme yolunu açar. Bu hal ona salih amelde bulunma imkanı verir.Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde kutsal kitabımız kuranı kerim ve peygamberimiz vardır. Kuran kendini hidayet rehberi olarak tanımlamaktadır. İnsan modelinin nasıl olacağını göstermektedir. Kuran’ın insanın anlam arayışına cevaptır.

Hz. Muhammed kıyamete kadar değişmez insan rehberi kılan son peygamber olması kadar kuran ahlakıyla ahlaklanmış yaşayan bir kuran oluşudur. Somut bir örnek verecek olursak.Selimiye Camii kubbesinde bulunan tevhidin ve ihlas süresinin madde ve biçim olan mimariye Kur’an-i ifadeler vermesi önü başka bir boyuta taşımıştır.

Bayramlar düğün doğum ölüm komşuluk vb. üzerine hayatın içinden bilinen ama bilginin dönüşümü çerçevesinde algılanmadığından sıradanlaşmış alışkanlık yapmış pek çok örnek vardır.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

-İslam’a layık bir İslam ile varoluşun yaşam felsefesini geliştirme

-Bu yaşam felsefesini kalkınmanın bir imkanı olarak kullanabilmek için değerlerinizi yeniden inşa etme

-Bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlerimizi yeniden değerlendirme.

Değerlerimizi yeniden değerlendirmek ve inşa edebilmek içinde bilginin dönüşümünü mümkün kılarak soyut olandan somut olanı üretme yeni güncel değerler çıkarma.

Kutsal kitabımız ve model edindiğimiz insan Hz.Muhammed (sav) ile ilişkimizi bir temele oturtmalıyız. Bu temelden hareketle evrene bakabilmeli yaşamın bize sorduğu sorulara cevap verebilmeliyiz. Bu yolla hayatın sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebilmeliyiz. Bilgiyi dönüştürebilmemizle yani kuran ve hadisi güncel değerler olarak hayatımıza katabilmemizle mümkündür.

Değerlerimizi kalkınmamın kültürel imkanı olarak hayata katmak ulemanın ve bilim insanlarının sorunu olmalıdır. Değerlerimizi kalkınmanın kültürel imkanı olarak hayata katma stratejisini yeniden yaratacak uygulamaları en verimli hale getirecek ve en yeni teknolojileri akıllıca uygulayacak olanlar öğretmenler ve din adamlarıdır. Bunun yönteminde önerilen TKY (Toplam Kalite Yönetimi) dir. TKY’yi kültürümüze uyarlayabilirsek yepyeni bir gelecek yaratabilecek donanıma sahip oluruz. Ve bu donanımı kültürel kalkınmamızın motivasyonunda temel kılabiliriz.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

 Türk ailelerinin misafir odalarını süsleyen levhalar iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur.Türkler ,OsmanlıTürkleri elin dili olan yazıya hizmet etmişler. Böylece Hüsn-i Hat’ın milli bir resim ve milli güzel sanatların en mühimi olmasında ilerleme için çalışılmıştır.

Türk evinin duvarlarını süsleyen levhalar tesirli ve kavrayışlı idrake yol göstermeyi üzerine almıştır. Günümüzde artık eğitim verenler aileler değil kitle iletişim uzmanlarıdır. Levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Levhalarla insan sıradanlıktan kurtulmak düşüncesiyleve düşündüklerini hayata aktarma gayretiyle başarmaya özendirilmiş olur. Levhalardaki mesajlar aile fertlerine çocuklara gençlere aktarılırken uygun metotla aktarılmalıdır. Levhalar iki ana konuda mesaj verirler.1. grup Tanrı- insan ilişkisine yönelik mesaj. 2.grup insan hayat ilişkisini içeren mesaj.

Bazen insanları uyarmak mümkün olmayabiliyor. Ama levhalar bu işlevi pekala yapabiliyor. Günümüzdeki resimlerin pankartların yerine sahih geleneğimize tekrar bağlanmalıyız.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsanlar hayatı anlamlandırma ölçülerince mekanlara biçim vermişlerdir. Sosyal psikologlara göre bireyin birbirinden farklı dört mekanı vardır

.1-mahrem mekan 2-kişisel mekan 3-sosyal mekan 4-genel mekan

İnsanlar mekanlarıkendi kültürüne ait değerlere davranışlara göre kullanır. Örneğin mısır ve yunan mimarileri mekanın kendisine değil onun içinde yer alan kültüre önem vermiştir. Batı mimarisinde mekan kavramı iç mekan sorununda somutlaşmıştır. İç mekan insanın hem ruhsal iç dünyasıdır. Hem de hafızasını içeren bir zaman kutusudur. Osmanlı mimarisinde ise dış mekanla tam uyum içinde olan ve tevhide ruhsal manevi dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan olmuştur. Victor Hugo’ya göre ortaçağ mimarisi dini sahneleri betimleyen heykelleri ve resimleri ile bir kitap gibidir. Gelenekler birçok simge ürettiğinde artık anıtlar ilkel gelenekleri zorlukla anlatabilir hale gelmişti. Mimari ve sanat bir dil haline gelmiştir. Çünkü kültürlere göre değişik görünümler almıştır. Sanayi devrimi ile mimarinin sanatsal yönünden çok rasyonellik ön plana çıkarılmış. Mimari ile kent arasında nasıl bir iletişim sağlandığını toplumların kültürel yapısını yansıtan bilimlerle iyi anlamak mümkündür.

Mekan  kavramında soyutla somut arasında sürekli bir gidiş geliş vardır. Kuranı kerimin Kainatı Allah’ın varlığına birliğine işaret eden Kevni ayet olarak tanıtması kendisini de Kavli ayet olarak tarif etmesi bu bağlamda değerlendirilir. Kur’ani ifadeler mekanda görsel olarak öyle bir kullanılmıştır ki bu kuranın gerçek hayattaki tefsiri olmuştur. Yapılardaki Kur’an-i ifadeler insanlara bu nimetleri verenin Allah olduğunu anlatırdı. Bunlara örnek olarak Selimiye cami kubbesi ve galata kule kapısı civarındaki çeşme üzerinde yazılanlar örnek verilebilir.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

 

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsan bu dünyada hep bir anlam aramaktadır. Yapıp etmelerine bir anlam vermek ister. Yaşayış amacını bulmak ve kendine bir yol çizmek ister. Her seferinde hareketlerindeki anlamı arar. İnsan hayatını anlamlandırmaya çabalarken kendine amaçlar edinir. İyi veya kötü, doğru veya yanlış uğrunda çaba harcayabileceği hatta ömrünü tüketebileceği amaçlar edinir.

İnsanın kendini gerçekleştirme süreci olarak da tanımlanan kültürün, insanın anlam arayışında büyük bir rolü vardır. Milletlerin kültürü, o milletin insanın hayata bakış açısını etkilemektedir. İnsanda fıtri olarak bulunan bu hayatı anlamlandırma isteği, eğer fıtrata uygun bir şekilde tatmin edilmezse başka sorunlar ortaya çıkmaktadır. Anlık hazlara yönelmek gibi, dengeyi yitirmek, hayatın yük olması gibi. Bundan dolayı amaç edinilen şeyler kişinin fıtratına uygun olmalı ve kişinin isteklerine cevap vermelidir.

Hür olan insanın seçimlerinde doğruyu bulabilmesi için örnek insanın rolü büyüktür. Kişinin ihtiyaç duyduğu o anlam arama meselesini tam olarak tatmin etmesini sağlayan ya da yol gösteren kişilerdir örnek insan dediğimiz peygamberler.

İnsanı insan yapan şeyler kişinin sahip olduğu değerlerdir. Bu değerlerin temelinde insanın anlam arayışına cevap veren ve insana yol gösteren Kuran’ı kerim ve Kur’an ile yaşamanın nasıl olacağını bize öğreten peygamber Hz Muhammed vardır.

Bu değerler hayata katılmalı ve bunun için değerlerimizin kaynağına inmeliyiz. Değerler kültürümüze katılmalı ve alınan bilgiler güncellenmelidir. Bu görevde ulemaya düşmektedir.

İnsanı insan yapan değerlerimizden biri de uzun zaman duvarlarımızda yer tutan levhalarımızdı. Günümüzde pek albenisi kalmasada, yerini yeni çıkan posterler afişler alsa da uzun zaman evlerimizde yer edinmişlerdi. Ayetlerin, hadislerin, özlü sözlerin, anlamlı birkaç satırın yer aldığı bu levhalar insana hayatının amacını hatırlatmaktaydı. Göze ilişen belki biz söz insanın şöyle bir duraksayıp, düşünmesine bir iç muhakeme yapmasına sebebiyet verirdi. Her şey gibi onlarda modernizme kurban edildi.

Ve hayatı anlamlandırma da rol oynayan bir etkende mekândır. Kişinin duygu, düşünce ve algısına etki etmektedir bulunduğu mekân. İnsana anlam arayışında yol gösteren Kurani ifadeler kişilerin mimarisinde de yer almıştır. Bu da kuran ile hayatın iç içe olmasına olanak sağlamıştır. Kişi çevresini Kur’an’a göre düzenlemiş bu da insanın düşünmesine ve hayatının amacını hatırlamasına yardımcı olmuştur.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

  İnsanı insan kılan onun bağlı olduğu değerler sistemidir.( Necati Öner)

    Değer belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,  kurallar, maddi nesnelerdir.

 Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır.

İNSANIN HAYATINA NALAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

   İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp-etmelerine yön verirler. Artık insan eylemlerine bu değerler çerçevesinde anlam verir. Çünkü insan, yapıp-etmeleri ile ana amaçları arasında bir ilgi kurar.

 İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç dünyada hem de dış dünyadaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatının anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir.

1-Eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak

2-Bir insanın severek, karşılıklı etkileşerek

3-Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek

DEĞER- KÜLTÜR İLİŞKİSİ

    Kültür, var olanlar hakkında hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. Bu bilgilere dayanarak ortaya koyduğu eser ve davranışlar, sahip olunan kültürün görünümleridir. Kültür insanın, kendisini gerçekleştirme sürecidir. O kendince değerli ve doğru doğru gördüğü eylemi gerçekleştirmeye çalışır. Bunu kültür kavramı içinde gördüğü modeller ve örneklerle değerlerini oluşturur.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

   Özgür kültüre ve ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sisteme vardır. Böylece toplum içindeki fert hayatını anlamlı kılmanın bilgisini öğrenir.

   Bizi biz yapan değerlerimizin temelinden ne olduğu tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüzde aramamız gerekir.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPILMALI?

1-İslama layık bir ’ İslam ile varoluş ‘un yaşam felsefesini geliştirme.

2-Bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak kalkınmanın bir imkanı olarak kullanabilmek için değerlerimizi yeniden inşa etme.

3-Bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlendirme.

4-Değerlerimizi yeniden değerlendirmek ve inşa edebilmek için de bilginin dönüşümünü mümkün kılarak soyut olandan somut olanı üretebilme.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdikleri iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirirler.

Levhalar güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir. Bu arama devam ettikçe o şey hakkındaki hayret ve hayranlığımız da sürer gider. O kadar ki, metafizik sahaya geçer, Allah ‘ a kadar yükselen haller ve derecelerde bulunabilir.

Levhaların verdiği mesaj iki ana konuda toplanır;

1-Aşkın varlık ile insan ilişkisine yönelik mesaj, Kuran ‘ı kerim ayetleri, hadisler…

2-İnsan hayat ilişkisini içeren mesaj. Şiirler ,özlü sözler ,deneyimler….

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. İnsan mekanla fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir. Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır; mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekandır. Ancak, insanın psikolojik davranışlarını, inancın belirlediği hayat anlamlandırması yönlendirir. Böylece ruhsal mekan kavramı da ortaya çıkmaktadır aynı zamanda insan, iyi yaşanacak kent imar edebilmek için mekanla ilişkisini mensup olduğu milletin kültürünün içerdiği değer hükümlerinin etkisi altında oluşturur. Çünkü kültürde bilgi esastır. Her kültürün insan-mekan ilişkisini düzenleyen ve onun tarihini, dini inanışını ve felsefe anlayışını, sosyal ve ekonomik yapısını, bilim ve teknolojisini, coğrafi konumunu, malzeme olanaklarını, estetik beğenilerinin tümünü içeren ve yansıtan sessiz bir dili vardır. Osmanlı da ve günümüze kadar kurulan kent yapılarında hep bu değerlerin etkisi kendisini göstermiştir.

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


           BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI                                 ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

      Hayatta insanı canlandıran şey nedir?

      Bilgi hayatı anlamak için yeterlimidir?

      Yaşadığımız dünyanın nasıl bir dünya olduğunu          anlamanın yolu nedir?

      Hayat reçete edilebilirmi?

            Kimine göre reçete edilebilr.Ama bu da bir noktaya kadar.Ancak anılan noktaya bakmak istediğimiz bir açı var ‘’insanın anlam arayışı,insanın ayakta durabilmesini,hayatın acılarına katlanabilmesini sağlayan şeyi bulmak’’.

 

                     DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR ?

                 Değer: Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,uygulanımlar,maddi nesneler.O halde diyebiliriz ki değer , insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir.

                Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur.İnsanoğlu varolanın bilgisini kulanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır.

               Değerlerin işlevi , insanın zekasını ve aklını olumlu yönde sağlamaktadır.Aslında değer , insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın,dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak,duygu, ve bilgilerinin bir terkibi demektir.

              Peki insanın hayatını anlamlandırmasında insanın anlam arayışını nasıl değerlendirebiliriz ? Diyebiliriz ki hayata anlam verme insanın varlık bilincine ermesi,içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi,yeteneklerinin sınırını bilmesidir.

                  İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ                                                 NASIL GERÇEKLEŞİR

             İnsan hayatında daha çok neye değer veriyorsa, o değerler onun hayatına yön verirler.İnsan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.Çünki insan yapıp etmeleri ile amaçları arasında bir ilgi kurar. 

             İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır.Birinin eksikliği anlamsızlık olur.Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir.

 

1)       Amel / eylem ortaya koyarak,isteyerek,eser yaparak

2)      Bir şeyi/ bir insanı severek,karşılıklı etkileşerek

3)      Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek

 

        İnsanın buları yapmasının , hayatın anlamlandırılmasında gerçekleşen sonuçları vardır.Bunun için eylemine bir anlam vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar,değerleri duyan bir varlık olarak doğru ve değerli eylemde bulunmak ister.

 

                DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

 

               İnsanoğlu sürekli bir bilgi edinme ve insalarla iletişim içeresinde olmaktadır.Bu bilgiyi doğrudan ya da dolaylı yollarla elde eder.Elde ettiği bilgilerden yeni davranışlar kazanır.Bu bilgileri insan temel kabul ederek hayatanı anlamlandırmaya çalışır.Bu tutumlar içinde kaldığı sürecede verdiği her hüküm , yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçevelediği alan içerisinde olur.

              İnsan hep bilgi iledir.İnsanın varoluş sebebi yine bilgidir.Aslında bilgi sadece bir kişide kalmaz.Nesilden nesile aktarılarak,gelişerek ve büyüyerek insanların ortak malı olur.Her insan bu bilgiden istediği ve alabildiği kadar alabilir.İnsanların yaptığı bu faaliyete kültür diyoruz.İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir.Bir bütün olarak ele alındığında kültür,insanın kendisini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir.

 

          DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI        

         OLARAK YENİDEN  HAYATA KATMAK İÇİN  NE    

                                      YAPMALIYIZ?                                 

 

             Bu soruya cevap verebilmek adına ilk önce;

 

­  ­           Değerlerimizi yeniden değerlendirme ,

             İslam’a layık bir ‘’ İslam ile Varoluş’’ yaşam felsefesini geliştirme

 

             İnsanın verimliliğini en yüksek noktaya çıkarmak ve bunu kalkınmanın bir imkanı olarak kulanmak istiyorsak , ilk önce bizi bu günlere getiren değerlerimizin temelindeki Kur’an  ve Hz.Peygamber’e bu çerçevede bakmamız gerekmektedir.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEGERLERİMİZ VE HAYATI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ                                                                                           

insanın hayatında değer kavramı önemli bir  yer kaplar. Peki  değer nedir ,insanın değer verdiği şeyler nelerdir, hangi özelliklere sahiptir .Değer anlam yüklenen şey ,önem verilen olgu, olay, nesne yada bir toplum veya sınıf için önem taşıyan nesne ve olaylardır .Değer insanın hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Peki bu değerler nasıl oluşur. İnsan toplumsal bir varlıktır ,diğer yaratılan tüm canlı cansız tüm varlıklarla doğrudan veya dolaylı olarak iletişim içindedir. Bu iletişim sonucunda insanın değerleri oluşur. Bu değerler insanın yapısı ,her konuda da başvurduğu ilkeler olur  zamanla. Değerler hayata, anlam katar ve insanın anlam arayışını tamamlamasında etkilidir .İnsanın hayatına anlam vermesi bu anlamı gerçekleştirmesi üç yoldan olur.

-Eylem yaparak, kendine ait eser yaparak ,yeteneklerinin  farkında olarak

- Bir yaratılanı canlıyı , insanı severek onlarla ilişkiye geçerek

- Başına gelen her şeye karşı sabrederek

İnsan bu anlam arayışında başarılı olursa yeteneklerinin farkına varır, sorunlarla başa çıkma gücü kazanır ,itidalli alarak yaşamayı öğrenir bu sayede hayatı yasamı sever ve mutlu olur. Şayet bu anlam arayışında başarılı olmazsa karamsarlığa düşer, anlık hazlarla kendini düşünmekten uzaklaştırır, yasamak istemez, hayat ona yük olur ve intihar etmeye kadar gidebilir.

 Kişinin sahip olduğu değerler olduğu gibi toplumun da değerler vardır. Kültür ,gelenek, görenek bunların başlıcalarıdır .Kültür bir toplumun sahip olduğu maddi manevi değerler bütünüdür .Kültür o toplumun zihniyetini özelliklerini taşır. İnsan hayatında anlam bulmasında rehbere ihtiyacı vardır kültür bu rehber den biridir. En önemli rehber ise Kura n ve peygamberdir ona yol gösterir doğruyu yanlışı ayırt etmesine yardımcı olur .Bunlar değerlerimizin temelidir de .Hz Muhammed ete kemiğe bürünmüş Kurandır. Kuran bizim için hidayet rehberidir .İdeal insan modelinin nasıl olması gerektiğini gösterir, insan-hayat-tabiat-evren ilişkisinin nasıl olması Gerektiği konusunda kurallar koyar kısaca insanın anlam arayışına cevaptır ve insanın hayatında ki an büyük değer ve anlamdır. Hz Muhammed ise Kuran ahlakıyla ahlaklanmış ,peygamberlerin sonuncusudur .Kısaca o Kuranın nasıl yaşanacağının hayatı anlamlandıracağının ve insan olma imkanlarının yolunun daima nasıl açık tutulacağının somut örneğidir.

Değerler hayatımızın her yerinde kendini gösterir. Ahlak kuralları ,Atasözleri, yeme içme adabı daha birçok şey kültür ve değerlerin etkisiyle oluşmuştur. Hemen hemen toplumumuzun hepsinin evinde edep yahu tezhipli yazı bulunur. Türk ailesinin ev içindeki levhalar çeşitli mesajlar verir. Bu levhalarda hayatın tek düze olmadığı ,insanın  iyi ve kötü günlerinin olduğu ,her şeyi ne tozpembe nede kapkara görmemek gerektiği gibi mesajlar vardır .Bu levhalar evimizin bir köşesinde asılıdır ve biz bunlara her baktığımızda sürekli dengeli olarak yaşamamız gerektiğini anlarız. Camilerde ,çeşmelerde ayetler hadisler, özlü sözler yazılıdır. Yazmak ,okumak Kuranda çok önemlidir. İlk  emir . oku dur .Güzel yazı ve söz insanın yaratılışından gelir. Çünkü güzellik duygusu insanda vardır. Bu  güzellik duygusu kendini yapılan camilerde sanat eserlerinde özlü sözlerde kendini gösterir. Camilerin duvarları hat tezhip kullanılarak süslenir .Süleymaniye camii ,Mimar Sinan camii bu güzelliklerin sadece birkaç tanesidir.

Özetle  insanın hayatında değer verdiği birçok olgu vardır. Bu değerler dinin, kültürün etkisiyle oluşur.ve bu değerlerin izleri evinde davranışlarında ,ibadet ettiği alanlarda kısaca yaşamının her yerinde görülür.

Fakir halin izhar etme Halikin bilmez mi hiç

Aleme ihsan eder de sana mı etmez hiç

Rabbine ağlar isen göz yaşın silmez mi hiç

Ta ciğerden ah edersen istediğin vermez mi hiç


0 Yorum - Yorum Yaz


Bu kitabı okuduğum kadarıyla şunları anladım.İşlemeli mahfazalar içine koyup, odalarımızın duvarlarına astığımız Kuran-ı Kerîm, anlaşılmayı/ hayatı anlamlandırmayı bekliyor...Kur’an her şeyden önce Allah’ın birliği inancını öğretir. Kur’an bütün insanlığı, elle tutulmayan gözle görülmeyen kâinatın düzenleyicisi ve sahibine “evvel, ahir, zahir ve bâtın” gibi ekmel sıfatlarına uygun olarak ibadete davet etmektedir. İnsanları içinde yaşadıkları uydurma hikâye ve hurafelerin pençe- sinden kurtarmaya ve kendilerini taş ve topraktan yapılmış putlara tapmak gibi aşağılık bir dereceden yüceltmeye yönelik olan bu öğreti, insan zihninin gelişi- minin hedefi değil midir? Yeni ilimlerin en büyük isteği tabiat olaylarının bağlı bulunduğu çeşitli kanunları sonuçta, en genel bir kanuna döndürmektir. Gerçek- te Filozof (HerberSpencer)’ın dediği gibi bilimin gayesi Allah’ın birliğidir. Kur’an, çeşitli delillerle kuvvetlendirdiği değişmez ilkeyi, muhataplarının zihin ve kalplerine tamamen yerleşmesi için sürekli olarak tabiatın çeşitli görü- nümleri üzerine düşünmeye teşvik etmektedir. Örneğin: Yeryüzünün ve gökyüzünün başlangıcının “duman” yani gaz olduğunu açıkça söyledikten sonra, yaratılıştaki oluşum mertebelerini özetle tasvir eden Kur’an, babanın menisinden ana rahmine geçen bir damla spermin orada geçireceği gelişim aşamalarını da kendi- ne mahsus mucizevî bir dil ile özetleyerek okuyucularını düşünmeye davet etmektedir.
Otomobillerin içini, işyerlerinin duvarlarını, camilerin kubbelerini süsleyen ayeti i kerimeler, anlaşılmayı / hayatı anlamlandırmayı bekliyor...O Kitap, insanlığın adresine gönderilen bir mektup; anlaşılmayı/hayatı anlamlandırmayı bekliyor... Elde edemedikleriyle, elde ettikleri arasında sıkışan insan, hayata anlam veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih sürecinde değişse de manzara, çıkmazlar değişmiyor. Bir "insan modeli" aranıyor, "bir hayat şekli" irdeleniyor.
Farkında olsun ya da olmasın, insan fıtratını arıyor. Bu anlam arayışının fıtratla kesiştiği noktalar, Kur'an'ın öngördüğü insanın yalnıza bir yönünü işaret ediyor. "Kur'an insanının, bir başka deyişle "kâmil (bütün) insanın gerçekleşmesi ise hayattan beklentilerin tümünün fıtratla örtüşmesini gerektiriyor.
Bu çalışma, "Kur'an Nedir?" sorusunu bu amaçla sormakta, ona insan hayatını anlamlandıran ilâhî cevap olarak yaklaşmaktadır. Çünkü Kur'an-ı Kerîm, kendini "hidayet rehberi" olarak tanımlamakta, insan modelinin nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat-tabiat-“Kur’an Nedir?” başlığı altında kaleme aldığım yazıda, bu Kutsal kitabın insanı tabiatın çeşitli tablolarına bağladığını, meylettirdiğini, ibret nazarıyla bakmaya nasıl davet ve teşvik ettiğini özetleyerek anlatmıştım. Bu hususu birkaç misal ile biraz genişletmek istiyorum. Biliyoruz ki tabiatın en önemli meselelerinden biri yaratılış konusudur. Acaba insan ne zaman, nasıl ve niçin yaratılmıştır? Kur’an insanın yaratılışının başlangıcı için bir zaman belirtmiyor. Zaman belirtmemesi onun doğruluğuna doğrudan delalet eden bir delildir. Kur’an, bazı ayetlerinde insanın toprak veya sudan, bazı ayetlerinde basit sudan veya “salsal”dan,  yani “kuru balçıktan yaratıldığını haber vermektedir. Bugün tecrübeyle sabittir ki, insan babanın sperminden anne rahmine düşen bir damla ‘su’ dan   oluşmaktadır. Fakat nutfe kandan meydana gelir. Kan ise “kılüstan oluşan, lenf maddesinden oluşmuştur. Kîlûs’un da esası köküKimüs’tur. Bu da yediğimiz gıdaların midede uğradığı mekanik ve kimyevi bazı işlemlerden gerçekleşir. Yemeklerin midede ve sonrada bağırsaklarda ezildikten sonra aldığı halidir. Gıdanın ise su ile toprak sayesinde meydana geldiğini bilmeyen var mıdır? O halde insan aslında toprak ve sudan yaratılmış demektir. Kur’an, varlık alanına çıkan her şeyin bir varlık sebebi olduğu gibi, insanın da boş yere ve sebepsiz yaratılmadığını tekrar tekrar bildirmektedir. Fakat niçin yaratılmışız? Yalnız doğmak, büyümek ve bu maksatla yiyip içmek ve nihayet bir nesil bırakıp ölmek için mi dünyaya geliyoruz? Yazık, eğer iş yalnız bundan ibaret olsaydı, ben kendi hesabıma bu yaşadığım hayata tiksindiğimi belli eder ve belki onu bir an önce yok etmeye çalışırdım. Hatta öyle sanırım ki, pek çok insan bu hususta benden önce hareket ederlerdi. İşte böyle bir batıl düşünceye düşülmemek içindir ki Kur’an devamlı olarak bize “hiç bilenlerle bilme- yenler bir olurlar mı?”2 “Gözsüzlerle gözlüler birbirine benzerler mi?”, diye sorup duruyor. Yani bizi iç ve dış dünyayı sürekli araştırma gözüyle eşyanın hakikatini ortaya çıkarmaya (istinbat) ve her şeyden ibret almaya sevk ediyor. O halde Kur’an’ın şu meseleler hakkında zorunlu olarak özetle (icmâlen) haber verdiği şeylerin geniş izahatını tabiattan ve kendi varlık yapımızda araştırmak üzerimize düşen bir görevdir. Hakiki bir Müslüman isen, özellikle kapsamlı bir fizyoloji, kapsamlı bir biyoloji, derin bir psikoloji ve sağlam bir ahlak öğrenmemiz gerekir. Bilimsel anlamda Batılılaşmak demek; elde mikroskoplar, termometreler ve belir- li kimyasal ölçeklerle eşyanın sırlarını araştırmak veyahut kazma küreklerle yerin derinliklerini kazıp gizledikleri eski insanlarla, nesli tükenmiş hayvanlardan arta kalan kemiklerden yaratılış sırrının gizliliğini keşfetmeye çalışmak demektir. İlmin böyle çalışmalara daha fazla ihtiyacı vardır. Bahsettiğim meselelere temas eden varsayımlar hiç bir şekilde inandırıcı düşünceler olmamıştır. Ana rahmin- deki yumurtacıklardan biri, nice nice faaliyet ve kalıtım ile aşılandığı vakit, yoğunlaştırılmış bir nüve teşekkül eder. O kadar ayrıntılı / detaylı ve o kadar düşünce yeteneğine sahip insan şahsiyeti nasıl oluşuyor?  Bu olay mutlak bir sırdır. Hastalığın, ihtiyarlığın, ölümün gizlilik seyrinin nasıl gerçekleştiği biyolojinin henüz araştırılmamış sırlarındandır. Acaba “tefek- kür” adını verdiğimiz insan eylemi / edimi nedir? Acaba maddenin geçici bir anı veya yok olan bir kümesinde ortaya çıkan bu kadar geniş ve açık bir güce ne an- lam vermeli? Başlangıçta örneğin; Afrika’daki vahşi kabilelere mensup kişilerde görüldüğü gibi, pek çocukça şeylere uzun zaman gerçek diye inandıktan sonra, (Zümer Suresi 39/9 )git gide gelişerek, sonuçta araştırma yeteneğini özellikle deney ve araştırma metotlarıyla olağanüstü genişletilmiş ve artırılmış olan düşünce gücü şimdi kendi içinde ne olduğunu düşünmeye başlamıştır! Bununla beraber herhalde, insanın günden güne tabiat olayları içinde rastladığı bilinmezlerin en kapalısı mutlaka yine kendisidir. Hatta bilgi arttıkça, bu bilinmezlik daha da kapalı bir hale gelecektir. İşte bu kapalılıktan dolayıdır ki hala bazı düşünürleri “Her şeyde bir masla- hat, bir hikmet ve bir gaye olduğu” hususunu kabul etmek şüpheye düşürmektedir. Hele pek meşhur “Türlerin Kökeni / OrigineDesEspeces”  adlı kitabın yazarı olan “Darvin” in “Âlemde lüzumundan fazla ızdırap var!Mün’im ve kadiri mutlak bir Allah’ın Firavun farelerini tırtılları yemekle yaşamak veya kedileri farelerle oynamak üzere yarattığına inanmam. Gözün de bir özel bir gaye için yaratılmış olduğunu kabul etmek için bir zorunluluk göremem” tarzındaki düşüncelerini gördükçe denizde ve çeşitli kıtalarda gerçekleştirdiği o önemli ilmi araştırmalarına rağmen onun bu sonuca varmasına hayret ederim. Ona, Allah’ın kedileri farelerle oynamak için yarattığına inanmasını acaba kim teklif etmiştir?3 Bu gibi asılsız olan düşünceler zihnimi- zi karıştırmamalı, aksine ufkumuzu ve gözümüzü açmalıdır. Bu konuyu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Çok iyi biliyorum ki cebimde taşıdığım ve günde bir- kaç defa çıkarıp baktığım saati bir sanatkâr üretmiştir. Bunun içindeki ince ve nazik çarkları birbirine birleştiren ve hepsini birkaç kapak içine koyan odur. O sanatkâr bu saati vakitleri belirlemek için yapmıştır. Sanatkârın bu maksadını bildiğini saatin her şeyi göstermektedir. Böylece o sanatkâr, benim kullandığım saatten başka altın, gümüş ve porselenlerden daha yüzlerce saat üretmiştir. Bunun yanında bazı saatlere başka işlevler yüklemiştir. Mesela; onlardan bazıları yalnız günün yirmi dört saatini değil, günün ismini ayın kaçı olduğunu ay ile birlikte gösterir. Bazı saatleri yirmi dört saat işlemek için kurduğu halde bazılarını bir hafta, bir ay, bir sene işleyecek şekilde tertip etmiştir. Fakat saatin hiçbir şeyden haberi yoktur. İnsana gelince; gerçi onun oluşumunda, çalışmasın- da 40, 50, 60, 70, sene yaşamasında hiçbir müdahalesi yoksa da, onun tamamen saate benzemediğinde şüphe yoktur.  Meşhur Filozof Descartes istediği kadar insanı “otomatik”, yani varsın kendi kendine hareket eden bir makineye benzetsin. Her halde insan o saatler gibi her şeyden habersiz yaşamak istemez. Kendi yaratıcısını, üzerindeki değişen aklî ilkelerin, yükümlülüğün ve sorumluluğun ne olduğunu da anlamak ister. İşte Kur’an’ın anlamıyla aydınlanmak isteyenler bu araştırmaya başaranlardır. Fakat biliriz ki bir cebir denklemini binlerce hamal bir araya gelse ve senelerce fikri çalışmalar yapsalar halledemezler. Yalnız halledemezler değil, o denklemin pek mühim bir meseleyi içereceğine ihtimal veremezler. Bu denklemi çözmek için matematik bilginlerinden övülmeye değer salim / uzman birini bulmak gerekir. Ondan sonra da onlara itiraz etmek değil, onaylamak lazımdır. Böyle yapılmazsa o yol gösterici hakikate hiçbir zarar gelmez, yalnız münkir ve inatçıların mahrumiyet ve hüsranı devam eder. Kur’an’ı Kerim muhtelif sebeplerle örümcekten, arıdan, karıncadan, örneklemeler veriyor. Bu örneklemelerden de anlaşıldığı gibi yaratılmış olan yaratıkların her biri çeşitli işlerle meşgul olup, kendi neslinin devamı için tedbirler almada kusur etmiyor ve hiç birisi yaratılışın çizdiği yoldan çıkmıyor. Yalnız tabiata karşı isyan ve muhalefet etmede cesaretli olan tek varlık insandır. Ancak tabiat hiçbir muhalefeti cezasız bırakmaz, tabiat yalnız kendi kanunlarına uyanlara kendini açar ve hizmet eder. Tabiat böyle olunca, onun üstündeki yaratıcının da görevlerini yerine getirmeyenlere karşı nasıl muamele edeceğini tayin için çok düşünmeye gerek yoktur. Kısacası, kalesi, kapıları, bekçileri, gözcüleri, askerleri, mutfağı, fabrikası, aşçısı, makinisti, kimyageri, fotoğrafçısı, telefoncusu, sinemacısı, mahkemesi, hâkimi vs. olan memleket, vücudumuzun rahatlığının sağlanması ve istirahatı devam ettirmek için bütün bu memurların vazifelerini yapmalarına yardım etmeliyiz. Bu hususta Kur’an’ı Kerim en sağlam bir yol gösterici ve delilimizdir. 


0 Yorum - Yorum Yaz


 

 

- Bizi Biz Yapan Değerlerimiz ve Hayatımızı Anlamlandırmadaki Rolü -


Anlam Arayışı ...

İnsan hayatı boyunca sürekli bir anlam arayışı içindedir. Değerler doğrultusunda birşeyleri anlamlandıran için önemli olan o 'şeyin' ne kadar kıymetli olduğudur. Varlıklar arasında geçen ilişkiden doğan 'değer' insan hayatına yön verir ve bu doğrultuda kendisine amaclar edinir.

  • Kısacası değer, insanın anlam yüklediği şeylerdir. İnsan buna göre planlar yapar ve hedef belirler.


anrıBir insan bütünlük içinde hayatının anlamını keşfetmesi amel/eylem ortaya koyarak, bir şeyi/insanı severek yani karşılıklı etkileşim ve ters giden şeylere sabretmekle gerçekleşir.


Doğru değerler insanı adil ve saygılı biri yapar. Fakat insan sürekli değişen ve gelişen bir dünyada her zaman doğru değerlere sahip olmaya biliyor. Buda insanın hedefine ulaşmasını engelliyor. Ve sonunda insan anlam arayışında doğru değerler doğgrultusunda bir sonuça ulaşır. Buda insanın mutlu olmasını sağlar.


Kültür ...

Sürekli değişen bir dünya ve çoğalan kültürler insanın kendisini gerçekleştirmesi için önemli bir süreçtir. Kültür insanlara kendi bakış açısından bakmayı ve bunun değerlere yanımasına yol açar. Fakat bu değerler her zaman insana uymaya bilir ve başka sorunlara yol açar. İnsan tatmin olmaz, dengeyi kuramay ve mutsuz olur.


Bizi biz yapan değerlerimiz hem özgü hemde ortak kültürlerimize bağlıdır. Özgü kültürümüz dinimizi ortak kültürümüz ise milletimizdir.

Özgü kültürümüz bize Kur'an ve Peygamberler ile yol göstermiştir. İnsanın anlam arayışında ona kendi yaşantısıyla örnek olan yaşayan Kur'an yani Peygamber hz. Muhammed (sav)'dir. Kur'an ise hayatı anlamlandıran kitaptır.


Değerlerimizi ne kadar hayatımıza ne kattığımıza gelmeden önce değerlerin kaynagına inmemiz

gerekiyor. Kültürümüze kattığımız değerler bilgilerimizide güncellemektedir.


Levhalar ...

Evlerimizde asılı olan 'güzel yazılar' yani levhalar insanın düşünmesini sağlamaktadır. Levhaların verdiği mesajlar aslında insana yön veriyor ve hayatımızı anlamlandırıyor. Bu levhalar karşımıza Tanrı-İnsan ilişkisini içeren bir mesaj olarak ve Hayat-İnsan ilişkisini içeren mesaj olarak çıkıyor.


Mekanlar ...

Camide hissettiklerimizle evde hissettiklerimiz, düşündüklerimiz ve algılarımız aynı değildir. Yani hayatı anlamlandırmada mekan'da büyük rol oynamaktadır.

İnsanlar Kur'an'ı mimari'lerine de yansıtmışlardır ki buda insanlara sürekli amaclarını htrlataktadır.


Kur'an hertürlü hayatımızdadır ve insana her zaman doğru yolu bulmakta yardımcı olmuştur.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

      Kişilerin hayatını yönlendiren şey nedir? Onu yaşatan hayata bağlayan. İnsanlar bu sorular üzerine hep bir ''anlam arayışı'' içerisindedir. Hayatımıza anlam katan şey ise değerlerimizdir.

      Değer; bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylardır. İnsan olgusunun bir gerçeğidir.

      Değerler insanların diğer varlıklarla ilişkileri sonucu ortaya çıkar. İnsan davranışlarını yönlendirir. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar. Değerler aslında bir inancı temsil eder. Kişinin dünyanın belli bir kısmıyla ilgili duygu ve bilgilerine denir.

      İnsan hangi değerlere sahipse o değerler çerçevesinde hayatına anlam verir. Amaçlarını hedeflerini planlarını ona göre ayarlar. Kendi amacına hizmet eden eylemleri değerli bulur. Bir kişiye göre değerli olan bir eylem bir başkası için anlamsız olabilir.

    Kişinin hayatın anlamını keşfetmesi; bir eylem ortaya koyarak, bir şeyi severek ve musibetlere sabrederek olur.

     İnsan eylemlerine anlam vererek insan olma koşulunu yerine getirir. Başka insanların tarzlarına duyarsız kalabilir. Kendi eylemlerinin doğru olduğunu düşünür. Onlara bir anlam yükler yoksa yaşayamaz.

    İnsan sürekli bir bilgi akışı içerisindedir. Bu bilgilerle tutum ve davranışlarını sergiler. Kendisine temel hükümler belirler. Davranışlarını temel hükümler alanında şekillendirir. Bu alan kültürdür. Kültür; insanın varolanlar hakkında edindiği bilgidir. Kültür insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir. Din, felsefe, sanat, bilim bu süreçteki alanlardır.

    İnsanların doğru ve değerli amellerde bulunması örnek bir insana ihtiyaç vardır. Bu kişiler onlara yol gösterir. Kişiye ''insan olma'' yolunda rehberdirler. Bu kişiler peygamberler, sahabiler ve onların ardından gelenlerdir.

    Değerlerimizi kültürel kalkınmanın imkanı olarak yeniden hayata katmak için;

-İslam'a layık bir İslam ile varoluşun yaşam felsefesi geliştirilmeli

-değerleri yeniden inşa etmeli ve güncel değerler ortaya koymalıyız.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDEKİ LEVHALAR

   Türk ailelerinin oturduğu mekanlarda odaları süsleyen bazı levhalar vardır. Bu levhaların iç mimarinin insanların hayatını nasıl etkilediğine bir örnektir. Çünkü bu levhalar bir anlam, değer taşır.

    Hat ve tezhip denen bu sanat dalları evlerin içini süsleyen güzel söz ve yazılardır. Bu levhalar taşıdıkları manalarla insanları hayrete düşürür. Kişi metafizik sahaya geçip Allah'a yükselen hallerde bulunabilir. Fakat artık nesil gittikçe değişiyor. Kitle iletişim araçları hayatımızı yönlendirir durumda. Artık çocuklar anne babadan bir şey öğrenemiyor. Çocuğu hep aile dışı etmenler etkiliyor.

    Levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Artık bitişiğimizde oturan komşunun adını bile bilmiyoruz. Levhalar iki ana mesaj içerir; Tanrı insan ilişkisine dayanan mesaj, insan hayat ilişkisini ele alan mesaj. İlk grupta Allah, peygamber yazan mesajlar; ikinci grupta ise hayatın insana etkisi, ona verdikleri vs. gibi konular yer alır.

 OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

       İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte onu hayatı algılamasının etkisi çoktur.

      Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır; mahrem, kişisel, sosyal ve genel mekan. Ancak insanın psikolojik davranışlarını, inancının belirlediği hayatı anlamlandırması yönlendirir. Böylece bir manevi mekan da ortaya çıkar.

        Kozmik anlamlar taşıyan toprak ile ahşap yeryüzünün en eski mimari malzemesidir. Victor Hugo; mimari yazı gibi başladı. Önce alfabe oldu. Yere konulan bir dikilitaş bir harf, bir harf bir hiyeroglifti. Daha sonra taşlar üst üste konup granitten oluşan hecelerle sözcükler oluşturuldu. Nihayet mimariden kitaplar yazıldı.

       Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken, bu eserlerde biçim ve içerik çağlara toplumların inanışlarına ve onunla oluşan kültüre göre değişik görünümler almıştır.


0 Yorum - Yorum Yaz



DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?


 


Değer kavramı Sosyoloji ve Felsefe sözlüklerinde, nesne ve olayların bir toplum bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği ya da bir şeyin arzu edilebilir/iyi veya edilemez/kötü olduğu hakkındaki inanç gibi şekillerde tanımlanır. Toplumsal değer kavramı ise belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünce, kural ve maddi nesneler olarak tanımlanır. Bu tanımlar değer kavramının insanın gerçekliğinin bir olgusu olduğunu göstermektedir.


Değerler insanın diğer varlıklarla ilişkileri sonucu oluşur. Akıl sahibi olan insan dışında değere sahip olan bir canlı daha yoktur. Değer insanın aklını ve iradesini doğru yönde kullanması için vardır. Değer insanın yolunun aydınlatıcısıdır. Değer, insanın hayatını anlamlı kılan bir olgudur. İnsan sahip olduğu değerlerle hayatının anlamını bulmaya çalışır. Peki, insanın hayatına anlam vermesi nasıl gerçekleşir?


İnsan, hayatını hangi değerlerle anlamlandırmışsa, eylemlerini de bu doğrultuda gerçekleştirir. Yani, insan eylemlerine ve bu eylemlerin sonuçlarına değerleri çerçevesinde bir anlam yükler.


İnsan, hayatındaki hedeflerini, amaçlarını, planlarını gerçekleştirirken değerleri doğrultusunda bir seçim yapar. Kendi amaçlarına hizmet eden eylemi anlamlı bulur. Bir eylemin değerliliği kişiden kişiye değişebilir.


İnsan, eylem ortaya koyup üreterek, bir şeyi severek, kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek hayatının anlamını bulmaya çalışır. Hayatının anlamını bulmak iç ve dış dünyadaki uyumlulukla sağlanır, aksi takdirde psikolojik sorunlar oluşur.


İnsanın hayatta kalmasını sağlayan kendisinde gördüğü yetenekler ve yapıp etmelerine yüklediği anlamdır. İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda, kendi fıtri yeteneklerini keşfedeni dengeyi bulur hayatta karşılaştığı problemlerle baş edecek bir yetenek kazanır ve mutlu olur.


 


DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ


İnsanın varoluşunun sebebi bilgidir. Bu bilgi nesilden nesle aktarılır. Zamanla bir insan tütünün ortak malı olur ve birey bundan gücü oranında yararlanır. İnsanın yaptığı faaliyetlere kültür denir. Bilgi çeşitleri kültür unsurlarını oluşturur. İnsan buy bilgilere farklı açılardan yaklaşarak yeni bilgiler öğrenir. Bu şekilde bilgi türleri doğar.


Kültürün bir kısmı onu meydana getiren millete özgüdür. Buna özgü kültür denir. Bir kısmı da insanlığa ait olan ortak kültürdür. Kültür insanların kendini gerçekleştirme sürecidir.


İnsan özgür bir varlıktır ve bu özgürlüğünü anlamlandırma sürecinde kullanır. Doğru ve değerli bir eylemde bulunması için de örnek kişilere ihtiyaç vardır. Bu kişiler, doğru ve anlamlı eylemler gerçekleştirirler. Peygamberler, veliler, filozoflar gibi… Bu kişiler ve yaşantılar insana hayatını nasıl anlamlandırırsa tam anlamıyla insan olabileceğinin yolunu gösterirler.


İnsan kendini ve çevresini anlayamazsa dış dünyayı tehlikeli bir alam olarak görür ve kendi içindeki bu savunmaya harcadığı enerji onu gerçekler ulaşmaktan alıkoyar.


 


DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?


Yaşantılar değerlerimizin temelini oluştururlar. Bu yaşantılarımızı de özgü ve ortak kültüre göre şekillendiririz.


İslam’a layık bir İslami varoluşun felsefesini geliştirerek, bu yaşam felsefesini çağdaş kültüre katarak değerlerimizi yeniden inşa edip, soyut bilgiden somut olanı üreterek değerlerimizi kültürel ortamda canlı tutabiliriz.


 


TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR


Evlerde kullanılan levhalar iç mimarinin insanın (veya toplumun) davranış kalıplarını nasıl etkilediğinin güzel bir örneğidir. Çünkü bu levhalar anlamlarıyla, verdikleri mesajlarıyla muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.


Türkler ve özellikle Osmanlı Türkleri eski harfli yazıya çok önem vermişler ve bu da Hüsn-i Hat çalışmalarının ilerlemesini sağlamıştır. Bu sanatı yaşatmak için çok uğraşılmıştır.


Güzel yazılar, fıtri temizliğini kaybetmemiş, zevk ve idraki bozulmamış kimseleri muhatap almaktadır. Bu şekilde olmayanların ise kayıplarını yavaş yavaş kazanmalarında rehberlik ederler.


Bu levhalar insanda uyandırdığı duyguların nedenini aramaya yöneltir. Bu arama metafiziki boyutlara ulaştırır. Levhalar Türk ailelerinin hem içe hem de dışa doğru olan iletişiminde önemli bir yere sahip olmuştur.


Günümüzde değişen olgularla birlikte, ailenin çocuk üzerindeki etkisi azalmış çocuğu eğitmemeyi başka kurumlar üstlenmeye başlamıştır. Levhaların zihinlere sunduğu insani değerleri daima yaşanılır kılma hedefi de artık etkisini yitirmeye başlamıştır. Levhalar Tanrı-insan ilişkisi ve insan-hayat ilişkisine dair her an bir mesaj verirler.


 


OSMANLI MİMİRİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI


İnsanın hayatını anlamlandırması mekan olgusundan bağımsız düşünülemez. İnsan var olduğu günden beri bir mekanda var olmuş ve bu mekana biçim vermiştir. Bu biçim vermenin fiziksel ve psikolojik boyutları vardır. İnsanın psikolojik davranışlarını inancının belirlediği hayatı anlamlandırması yönetir ve bu durumda bireyin mahrem, kişisel, sosyal ve genel mekanına bir de manevi/ruhsal mesafeyi ekleyebiliriz. İnsan bu mekanların kültürünün belirlediği şekilde kullanır, biçimlendirir.


Değişen dünyada mekanların boyutları ve anlamları da değişmiştir. Mekana biçim vermeyle hayatı anlamlandırma arasındaki sıkı ilişki Çevre Psikolojisi denilen bir disiplinin doğmasına zemin hazırlamıştır. Bu disiplin şehirlerin düzenlenmesinde etkin rol oynamıştır.


Mekana biçim verme ve hayatı anlamlandırma (kültür) ilişkisi İslam Medeniyeti içinde söz konusu olmuştur. Kur’ an insanların yaşadığı mekanlarda Kur’ an’ a yönelerek onu okuyup, düşünüp, anlamayıp, yaşama uygulamayı istemektedir.


Mekan kelimesi “k-v-n” kökünden türemiş ve mastar anlamında hem “var olma” hem de “bütün var olanları içeren, kosmos” anlamlarına gelir. Dolayısıyla tüm evren bu oluşa aittir. Mekan kavramında soyut ile somut arasında hep bir iletişim vardır. Kur’ an’ ın, kainatı, Allah’ ın varlığına, tekliğine işaret eden “kevni ayet” olarak tanıtması, kendisin “kavli ayet” olarak tarif etmesi bu bağlamda değerlendirilmektedir. Mimari yapılarımızın cephelerinde, kapı ve pencerelerindeki, kubbelerindeki, duvarlarındaki mimari elemanlar üzerinde görsel olarak yer alan Kur’ani ifadeler Kur’ an ile hayatı anlamlandırmanın, soyut olanın somutlaştırılmasının birer örneğini teşkil etmektedir.


Örneğin, Mimar Sinan’ ın yapıtlarında hat sanatının en güzel örneklerini görürüz. Bu hat yazıları önceki ve sonraki camilerde görülmeyen bir biçimde hesaplı, akılcı ve mimariyle tam bir uyum halindedir. Mimariye Kur’ ani ifadeler bambaşka anlamlar vererek onu farklı bir boyuta taşımıştır.


Ayrıca kentlere bir kimlik ve estetik kazandıran birer kent mobilyası olan çeşmelerimiz de mevcuttur. Ancak gereken değer verilmemiş ve birer çöplüğe dönüşerek bir köşede kalmıştır. Tüm yapıların cepheleri tanıtım tabelalarıyla bezenmiş ve bir kirlilik oluşturmuştur. Şehirlerimizde bu yönlendirmelerle birlikte hayatın ritmi ve stres oluşturan durumlar artmış olmasına rağmen buna yeni bir boyut kazandırmak, güzel mekanlar oluşturmak bizim elimizdedir.



0 Yorum - Yorum Yaz



BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ


İnsanı insan kılan onun bağlı olduğu değerler sistemidir. İnsanlar hayatını anlamlandırmak ister, bunu yaparken de kendine değerler edinir. Değer nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşımasıdır.


Toplumsal değerler ise belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulanımlar maddi nesnelere denir. Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar. Akıl sahibi varlık olması yönüyle değer insana özgüdür.


Değer bir tek inanca değil bir arada organize olmuş bir grup inanca, hayatı anlamlandırmaya karşılık gelir. Burada anlam insanın varlık bilincine erişmesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı ise fıtrî yeteneklerini geliştirmesi, hayattaki dengeyi keşif etmesi ve böylelikle mutluluğa erişmesidir.


İnsanın hayatına kendisine göre anlamları olan değerleri yön verir. Hayatın anlamını keşfetmesi, eylem ortaya koyarak, karşılıklı etkileşerek, kaçınılmaz acıya karşı tavır geliştirerek gerçekleşebilir. İnsan kendisine göre anlamlı gördüğü bu değerlere sahip olmazsa hayatını sürdüremez.


Değer ve Kültür İlişkisi


Değerlerimiz ve tutumlarımız elde ettiğimiz bilgiler sonucunda oluşmaktadır. Bir süre sonra alışkanlık haline getirdiğimiz değerlerimiz bizi sınırlandırabilir. Yeni davranışlarımız edindiğimiz bu yeni değerlerimiz çerçevesinde oluşur.


Kültür de edindiğimiz bilgiler, değerler, davranışların nesilden nesile aktarılmasıyla oluşur. Bilginin çeşitlenmesiyle kültür de çeşitlenmiştir. Kültürler insanların anlam arayışları sonucu ortaya çıkmıştır.


İnsanlar hayatı anlamlandırmada kendilerini savunacak bir lidere ihtiyaç duyarlar. Bu liderler insana varlığın derinliğinde bulunan özlediği şeyleri ona fark ettirmelidir. İnsanın egosuyla süper egosu arasındaki dengeyi kurabilmelidir.


Değerlerin Temelinde Ne Var?


Değerlerimizin temelini tarihimizle dinimizin eseri olan ‘özgü kültürümüzde ve ortak kültürümüzde aramamız gerekir. Dinimiz İslâmiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed yer alır.


Kur’an insanın ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran bir kitaptır. Allah onu insan, sistemi düzgün kullanabilsin diye göndermiştir. Hz. Muhammed insanın sorumluluk bilincini diri tutabilmesi, anlam arayışında fıtri dengesini koruması için gönderilmiştir.


Değerleri yeniden hayata katmak için “İslam ile varoluşun felsefesini geliştirmeli, bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak değerlerimizi yeniden inşa etmeli, bunun için değerleri yeniden gözden geçirmeliyiz. Bunları yapabilmemiz ise Kur’an ve Hadisi iyi bilmeyle gerçekleşecektir.


Türk Ailesinin Ev İçi Düzeninde Levhalar


Levhalar her an zihinlerde sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Şimdilerde insanı sıradanlıktan kurtarmaya özendirmektedir.


 Levhaların konusunu iki grupta inceleyebiliriz. A) Aşkın varlık(Tanrı); B) İnsan ilişkisine yönelik mesaj ve insan hayat ilişkisini içeren mesajdır.  


Osmanlı Mimarisinde Kültürel İfadelerin Genel Kullanımı


İnsanın var olduğu günden bu yana mekâna biçim vermesi onun hayatı algılaması, anlamlandırması ile alakalıdır. Bireyin mahrem, kişisel, sosyal ve genel olmak üzere dört mekânı vardır. İnsanın bu mekânları kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanılır.


İnsan kendi değer duygusuyla mekânı biçimlendirmiştir. Eski Mısır’dan Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı da dış mekânla uyum içinde olan ve birliğe, ruhsal dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekân oluşmuştur.


 Kur’ anla hayatını anlamlandırmış, Kur’ an insanı olma yolunda varoluşunu gerçekleştiren kişinin mekânla ilişkisi bu realiteye aktarılacaktır. İnsana,  Kur’ an -insan- hayat bütünlüğünü keşfettiren bir ufuk vermiştir. Bireye unutmaması gereken ilkeleri hatırlatmıştır. İnsan bu çerçevede hayatını Kur’ ana göre yönlendirmelidir. Hilafet- emanet bilincini canlı tutmalıdır.  



0 Yorum - Yorum Yaz


 


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ


      İnsanın hayatı anlamlandırmasında ona yardımcı olan, hayat reçetesinin vazgeçilmez şeyleri değerleridir. Hayatımıza anlam katan her ne var ise ondan kaynaklanır.


Değer Nedir Ve Nasıl Oluşur?


      Değer kavramı felsefe ve sosyoloji sözlüklerinde şöyle tanımlanır:


  • Kişinin isteyen, gereksinme duyan bir varlık olarak nesne ile bağıntısında beliren şey.

  • Nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği.

  • Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar.

  • Bir şeyin arzu edilebilir veya edilemez olduğu hakkındaki inanç.


     Aynı sözlüklerde toplumsal değerler ise ‘ Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler. ‘ olarak tanımlanır. O halde değer insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir.


   Değerler varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsanın var olması onu değer kazanmaya çağırır ve elde ettiği bilgileri de bu değerler etrafında kullanabilir. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değerlerin işlevi insanın zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktır. Yani değerler dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Bu sayede insan başvurabileceği ölçüt edinmiş olur.


    Değer hayatı anlamlandırmaya tekabül eder. Hayata anlam verme ise insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırlarını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı da onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi, mutluluğa ermesidir.


İnsanın Hayatına Anlam Vermesi Nasıl Gerçekleşir?


     İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerini yönetir. Çünkü insan yapıp etmeleriyle amaçları arasında bir ilgi kurar. İşte kişi-obje ilişkisinde fıtratı oluşturan varlık şartları bu şekilde anlam kazanır. İnsanın verdiği tüm kararlar hayatını anlamlandıran değerlerin ışığında oluşan amaçları gerçekleştirmeye yöneliktir. İnsan bu yolla eylemini düzenler, değerleri önemine göre sıraya koyar. Bu nedenle bir eylemin değeri kişiden kişiye değişir.


     Hayatın anlamlandırılmasının sonucu olarak insan doğru ve değerli eylemde bulunmak ister. İnsan başarısızlıklarla da karşılaşabilir. İnsanın anlam arayışı başarılı olduğunda fıtri yetenekler keşfedilmiş olur, dengeyi bulur, mutlu olur. Fakat anlam arayışı başarısız olursa hayat yük olur, her şeyden vazgeçer.


Değer Kültür İlişkisi


     İnsan elde ettiği bilgilerle tutumlar ortaya koyar. Bu tutumlar insanın temel kabul ettiği değerlerden kaynaklanır. Tutumları içerisinde verdiği hükümler bu değerlerin çerçevelediği alan içerisinde olur. Bu alan kültür faaliyetlerinin alanıdır. Kültür bilginin nesilden nesile aktarılması sonucu insan türünün ortak malıdır. İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir. Bu nedenle kültür insanın var olanlar hakkında hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. Bu bilgilerle ortaya koyduğu davranışlar kültürün görünümleridir. İnsanın var olanlar hakkında farklı yollarla bilgi edinmek istemesiyle kültür unsurları olan bilgi türleri doğar. Bir bütün olarak kültür insanın kendini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir.


Değerlerimizin Temelinde Ne Var?


      İnsanın hayatını anlamlandırması etik-aksiyon meselesi ile dünyayı ve olup bitenleri anlamak ve açıklamak bilgi meselesi her çağda ele alınmıştır. Bu yaşantıların temelinde hem özgü kültüre hem de ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır.


Değerlerimizi Kalkınmanın Kültürel İmkanı Olarak Yeniden Hayata Katmak İçin Ne Yapmalıyız?


       Bu noktada yapılması gereken ilk şeyler şunlardır: İslam’a layık bir İslam ile varoluşun yaşam felsefesini geliştirme, bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak kalkınmanın bir imkanı olarak kullanabilmek için değerlerimizi yeniden inşa etme, bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlendirme, bilginin dönüşümünü mümkün kılarak soyut olandan somut olanı üretme, güncel değerler çıkarma. Değerlerimizin temelindeki Kur’an ve Hz. Muhammed’e bu çerçevede bakmak gerekir. Aksi taktirde insan alışılmış değerlerin hayata yön vermesine terk edilmiş olacaktır.


      Değerlerimizi kalkınmanın kültürel imkanı olarak hayata katmak ulemanın öncelikli sorunu olmalıdır. Burada ulema sözcüğüyle kastedilen akademisyenler, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri, din görevlileridir. Bu hususta önerilen yöntem ise ‘Toplam Kalite Yönetimi’ dir.


TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR


      Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma ve misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar fertlerin ve toplumların muhtaç oldukları sosyal ve kültürel enerjiyi ve bedii zevki sağlar.


      Türkler bilhassa Osmanlı Türkleri yazıya önem vermiş ‘Hüsn-ü Hat’ milli bir güzel sanat olmuştur. Bu yazılar tezhip olunarak camlı çerçevelere konularak duvardaki yerini almıştır. Türk evinin duvarlarını süsleyen bu levhalar tesirli ve kavrayışlı idrake yol göstermeyi üzerine almıştır. O halde güzel yazının muhatabı zevk ve idraki bozulmamış kimseler olup zevk ve idrakini bozmuş olanlara da rehberlik ederler. Dolayısıyla levhalar hayret ve hayranlık içinde bırakarak bu duygunun sebebini aramaya yönlendirir, Allah’a kadar yükselen haller ve derecelerde bulunabilir.


      Kitle iletişim araçlarının günümüzdeki kadar etkili olmadığı zamanlarda levhalar taşıdıkları anlam ile Türk ailesinin gerek içe gerek dışa doğru olan iletişiminde mühim bir olgu olmuşlardır. Eskiden aile içinde şekillenen benlik şimdilerde kitle iletişim araçları da dahil olmak üzere bir dizi aile dışı etmen tarafından şekillenmektedir. Bu nedenle levhadaki mesajın aile fertlerine özellikle çocuklara aktarılması için uygun metodlar geliştirilmesini zorunlu kılar.


     Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz:


1)Aşkın varlık-insan ilişkisine yönelik mesaj: Allah, Peygamber isimlerinin, Besmele ve ayetlerin yazılı olduğu levhalar.


2)İnsan-hayat ilişkisini içeren mesaj: Mesajlarında akıp giden hayatın insana etkilerini, ona verdiklerini, verebileceklerini veya ondan alabileceklerini değerlendirir. İnsanı duyarsızlıktan korur. Levhalar yanlış tavırlarından dolayı insanı her an uyarır.


OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI


    İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekanla sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir. Sosyal psikologlara göre dört mekan vardır: Mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekan. Ancak insanın inancını göz önünde bulundurursak bir de manevi mekan kavramı ortaya çıkar. İnsan kendini, tabiatı, evreni anlamlandırmasının oluşturduğu değer duygusuyla mekana bakmıştır. Her kültürün insan-mekan ilişkisini düzenleyen bir dili vardır.


      Osmanlı mimarisinde dış mekanla tam bir uyum içerisinde olan ve tevhide, manevi dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan oluşmuştur.


      Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken bu eserlerde biçim ve içerik çağlara, toplumların inanışlarına, hayatı anlamlandırmalarına ve onunla oluşan kültüre göre değişik görünümler almıştır. Buna göre mimari ve sanat dildeki sözcükler yerine biçim, renk, doku, gölge, ölçü vb. kavramları kullanan özel bir dildir. Toplumun ürettiği kültür maddi ve manevi bu unsurları kendine özgü bir biçimde bir araya getirerek mekanı dile getirir.


     Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü yani İslam Medeniyeti içinde söz konusudur. Kur’an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur’an’a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir. Bu nedenle okul, cami, park, yol gibi yapılaşmalar Kur’ani ilkeler göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. Kutsal Kitap-mekan ilişkisi mekan sözcüğünün derin anlam içeriği ile başlar. Mekan k-v-n kökünden türemiş varolma anlamına gelen bir kelimedir. Böylece mekan insani yapıp etmelerin oluşturduğu yer demektir. İşte Kur’an’la hayatını anlamlandıran insanın bu algılayışı, mimari ve kentsel mekana da yansımıştır. Yani insan çevresini kendini Kur’an’a yönlendirecek biçimde düzenlemiştir. Mimar Sinan’ın yapıtları, çerçevelenmiş Kur’ani ifadeler, çeşme gibi yapılar buna örnek verilebilir.   

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

‘’İnsanı insan kılan onun bağlı  bulunduğu değerler sistemidir’’(Necati Öner)

 

Bilgi hayatı anlamak için tek başına yeterli mi? Bilgiyi nasıl hayata katarız veya bunu nasıl gerçekleştiririz? Bilgiyi anlatmadaki tavır nedir nasıl olur?

Hayat reçete edilebilir mi?

Reçetenin en temel amacı,insanımızın ayakta durabilmesini,hayata tutunabilmesini sağlayacak şeyi bulmak reçetenin amacıdır.Bu şey de hayatımıza anlam katan ve her ne ise ondan kaynaklanan ‘’değerlerimiz’’dir.

Değer Nedir Ve Nasıl Oluşur?

#Değer nesne ile bağlantında beliren şey

#Herhangi bir şeyin insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği

#Toplum insan için önem taşıyan nesne olaylar

#Bir şeyin iyi ya da kötü olduğu hakkındaki inanç

‘’Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin  olumlu  tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,maddi nesneler’’ O halde değer,insan gerçeğinin olgusudur.

Peki değer nasıl oluşur?

İnsanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur.İnsan var olma bilgisini kullanırken elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır.Değerler insanın varlık şartıdır.

Dolayısıyla değer,insan davranışının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın,dünyanın belli bir kısmı ile ilgili idrak,duygu ve bilgilerinin bir tertibi demektir.Bu sayade o,özel ahlaki davranış konusunda,çeşitli insanları,insanlara ait nitelikleri,istek  ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu ölçüttür.

Peki insanın hayatını anlamlandırması ne demektir? diye bir soru sorulursa bunun cevabını;Anlam sözcüğü insanın yapıp etmelerini yöneten ,insanın somut varlık bütününde temelini  bulan varlık koşullarından birini ifade eder.Buna göre hayata anlam verme insanın varlık bilincine ermesi,içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesidir.

İnsanın hayatına anlam vermesi nasıl gerçekleşir?

İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği tüm kararlar,Hayatını anlamlandıran değerlerin(yüksek ve araç değerler) ışığında oluşan amaçları,hedefleri,planları gerçekleştirmeye yöneliktir.Ayrıca insan,insan,içinde bulunduğu sonsuz durumlarda bu amaçlarını,hedeflerini bir defada gerçekleştiremez.Bunun için insan,hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler,onları önemine göre sıraya koyar.Kendi amaçlarına hizmet eden eylemi anlamlı değerli bulur.Bu durum aynı eylemin /amelin bir başkası  için anlamlı olmasını gerektirmez.Bir eylemin değerliliği tasarımı kişiden kişiye değişebilir.

Kişinin hayatın anlmını keşfetmesi üç farklı yoldan olablir;

#Amel eylem ortaya koyarak,üreterek

#Bir şeyi severek

#Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek

İnsanın böyle yapıp etmelerinin,hayatını anlamlandırmasında gerçekleşen sonuçları vardır:Bunun için eylemine bir anlam  vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar.Değerleri duyan bir varlık  olarak doğru ve değerli eylemde bulunmak ister.İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara genellikle duyarsız kalması onun kendi eylemlerini kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması,yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir.Çünkü yaşamak isteyen bir kişinin doğal halli budur.

O halde insan,dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına,hedeflerine,planlarına ulaşmada ya başarılı ya da başarısız olacaktır.

Değer-Kültür İlişkisi

İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir.Bilgiyi ya doğrudan ve ya dolaylı olarak elde eder.Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini/ üretimini ortaya koyar,yeni davranışlar kazanır.Bu tutumlar,insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır.Bu temel hükümler,onun zihin dünyasını sınırlar.O tutum içinde kaldığı  sürece verdiği her hüküm,yapılacağı her davranış temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçeveledği alan içerisinde olur.Yani kültür,farklı hüküm verme,farklı davranış içinde olma,tutum değişştirmek ile olur.Şu halde insan hep bilgi iledir.Onun varoluşunun sebebi bilgidir.

Aslında bilgi fertte kalmaz;başkalarına aktarılır.Nesilden nesile devreden,gelişen ve büyüyen bilgi,insan  türünün ortak malı olur.Her fert bundan istediği miktar ve gücü oranında faydalanır.

Kisacasi insana hayatinda anlam bulmasina yardim edecek, yol gosterecek bir rehbere ihtiyac vardir.Bu rehber insana, varliginin derinliklerinde bulunan gercekten ozledigi seyleri ona fark ettirmelidir.Insanin temel arzularini ve icgudulerini nasil doyurup tatmin edecegini, egosunun beya super egosunun catisan istekleri arasinda nasil uzlasma saglayacagini, topluma ve cevreye nasil uyum gosterecegini, insan u rehberde bulabilmelidir.Cunku insan ,ugruna caba gostermeye deger bir hedef ,ozgurce sectigi bir amac icin mucadele etmezse psikolojik bunalima duser.Insanin hayatinda daima ulasmis oldugu seyle ulasmayi hedefledigi ve ulasmasi gereken arasindaki gerilimi yasar.

 

Değerlerimizin Temelinde Ne Var?

Yaşantıların temelinde hem ‘’özgü kültür hem de ‘ ortak kültür ‘e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır.Böylece toplum içindeki  fert,hayatını anlamlı/değerli kılmanın bilgisini edinir.Artık o ayakta durabilir.Çünkü yaslanacağı ve durabileceği zemin üzerinde bulunmanın gücünü sağlamıştır.Bu yaşantısında fitri kabiliyetlerini harekete geçirdiğinden kişi olarak imakanlarını bilir,kendine amel üretmeve gelişme yolunu açar.

Kur’an ı Kerim, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır.Yani o Kur’an i kavramları ile insanlara hitap eden insanın fitri ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran kitaptır.Allah onu insanın ve evrenin düzenini en iyi kurabilsin diye indirdiği bir rehber kitaptır.O HİDAYET REHBERİ OLARAK tanımlanmakta ve insan modelini nasıl oması gerektiği hakkında kurallar koymaktadır.Kısaca Kur’an insan için onun anlam arayışına net,kesnin doğru bir cevap veren mükemmmel bir kitaptır.

Değerlerimizi kalkınmanın kültürel imakanı olarak yeniden hayata katmak için ne yapmalıyız?

# İslama layik bir İslam ile varolus’un yasam felsefesini gelistirme

# Bu yasam felsefesini cagdas kulturumuze katarak kalkinmanin bir imkani olarak k ullanabilmek icin degerlerimizi yeniden insa etme

# Bunu yapabilmek icin degerlerimizi yeniden degerlendirme

# Degerlerimizi yeniden degerlendirmek ve insa edebilmek icin de bilginin donusumunu mumkun kilacak soyut olandan somut olani uretme;guncel degerler cikarma.

İnsan potansiyelimizin verimliligini en yuksek noktaya cikarmak istiyorsak Kur’an’a ve HZ. Peygambere bakmamiz gerekir.Aksi takdirde insanimiz alisilmis degerlerin hayata yon vermesine terk edilmis olacak ve suruklendigi yozlasma daha da derinlesecektir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdikleri iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

Levhaların verdiği mesaj iki ana konuda toplanır;

1-)Aşkın varlık ile insan ilişkisine yönelik mesaj, Kuran ‘ı kerim, hadisler…

2-)İnsan hayat ilişkisini içeren mesaj. Şiirler ,özlü sözler 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Fatih KOZCA/12070250/İDAKABÖ 2.SINIF

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

‘’İnsanı insan kılan onun bağlı  bulunduğu değerler sistemidir’’(Necati Öner)

 

Bilgi hayatı anlamak için tek başına yeterli mi? Bilgiyi nasıl hayata katarız veya bunu nasıl gerçekleştiririz? Bilgiyi anlatmadaki tavır nedir nasıl olur?

Hayat reçete edilebilir mi?

Reçetenin en temel amacı,insanımızın ayakta durabilmesini,hayata tutunabilmesini sağlayacak şeyi bulmak reçetenin amacıdır.Bu şey de hayatımıza anlam katan ve her ne ise ondan kaynaklanan ‘’değerlerimiz’’dir.

Değer Nedir Ve Nasıl Oluşur?

#Değer nesne ile bağlantında beliren şey

#Herhangi bir şeyin insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği

#Toplum insan için önem taşıyan nesne olaylar

#Bir şeyin iyi ya da kötü olduğu hakkındaki inanç

‘’Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin  olumlu  tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,maddi nesneler’’ O halde değer,insan gerçeğinin olgusudur.

Peki değer nasıl oluşur?

İnsanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur.İnsan var olma bilgisini kullanırken elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır.Değerler insanın varlık şartıdır.

Dolayısıyla değer,insan davranışının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın,dünyanın belli bir kısmı ile ilgili idrak,duygu ve bilgilerinin bir tertibi demektir.Bu sayade o,özel ahlaki davranış konusunda,çeşitli insanları,insanlara ait nitelikleri,istek  ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu ölçüttür.

Peki insanın hayatını anlamlandırması ne demektir? diye bir soru sorulursa bunun cevabını;Anlam sözcüğü insanın yapıp etmelerini yöneten ,insanın somut varlık bütününde temelini  bulan varlık koşullarından birini ifade eder.Buna göre hayata anlam verme insanın varlık bilincine ermesi,içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesidir.

İnsanın hayatına anlam vermesi nasıl gerçekleşir?

İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği tüm kararlar,Hayatını anlamlandıran değerlerin(yüksek ve araç değerler) ışığında oluşan amaçları,hedefleri,planları gerçekleştirmeye yöneliktir.Ayrıca insan,insan,içinde bulunduğu sonsuz durumlarda bu amaçlarını,hedeflerini bir defada gerçekleştiremez.Bunun için insan,hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler,onları önemine göre sıraya koyar.Kendi amaçlarına hizmet eden eylemi anlamlı değerli bulur.Bu durum aynı eylemin /amelin bir başkası  için anlamlı olmasını gerektirmez.Bir eylemin değerliliği tasarımı kişiden kişiye değişebilir.

Kişinin hayatın anlmını keşfetmesi üç farklı yoldan olablir;

#Amel eylem ortaya koyarak,üreterek

#Bir şeyi severek

#Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek

İnsanın böyle yapıp etmelerinin,hayatını anlamlandırmasında gerçekleşen sonuçları vardır:Bunun için eylemine bir anlam  vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar.Değerleri duyan bir varlık  olarak doğru ve değerli eylemde bulunmak ister.İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara genellikle duyarsız kalması onun kendi eylemlerini kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması,yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir.Çünkü yaşamak isteyen bir kişinin doğal halli budur.

O halde insan,dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına,hedeflerine,planlarına ulaşmada ya başarılı ya da başarısız olacaktır.

Değer-Kültür İlişkisi

İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir.Bilgiyi ya doğrudan ve ya dolaylı olarak elde eder.Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini/ üretimini ortaya koyar,yeni davranışlar kazanır.Bu tutumlar,insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır.Bu temel hükümler,onun zihin dünyasını sınırlar.O tutum içinde kaldığı  sürece verdiği her hüküm,yapılacağı her davranış temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçeveledği alan içerisinde olur.Yani kültür,farklı hüküm verme,farklı davranış içinde olma,tutum değişştirmek ile olur.Şu halde insan hep bilgi iledir.Onun varoluşunun sebebi bilgidir.

Aslında bilgi fertte kalmaz;başkalarına aktarılır.Nesilden nesile devreden,gelişen ve büyüyen bilgi,insan  türünün ortak malı olur.Her fert bundan istediği miktar ve gücü oranında faydalanır.

Kisacasi insana hayatinda anlam bulmasina yardim edecek, yol gosterecek bir rehbere ihtiyac vardir.Bu rehber insana, varliginin derinliklerinde bulunan gercekten ozledigi seyleri ona fark ettirmelidir.Insanin temel arzularini ve icgudulerini nasil doyurup tatmin edecegini, egosunun beya super egosunun catisan istekleri arasinda nasil uzlasma saglayacagini, topluma ve cevreye nasil uyum gosterecegini, insan u rehberde bulabilmelidir.Cunku insan ,ugruna caba gostermeye deger bir hedef ,ozgurce sectigi bir amac icin mucadele etmezse psikolojik bunalima duser.Insanin hayatinda daima ulasmis oldugu seyle ulasmayi hedefledigi ve ulasmasi gereken arasindaki gerilimi yasar.

 

Değerlerimizin Temelinde Ne Var?

Yaşantıların temelinde hem ‘’özgü kültür hem de ‘ ortak kültür ‘e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır.Böylece toplum içindeki  fert,hayatını anlamlı/değerli kılmanın bilgisini edinir.Artık o ayakta durabilir.Çünkü yaslanacağı ve durabileceği zemin üzerinde bulunmanın gücünü sağlamıştır.Bu yaşantısında fitri kabiliyetlerini harekete geçirdiğinden kişi olarak imakanlarını bilir,kendine amel üretmeve gelişme yolunu açar.

Kur’an ı Kerim, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır.Yani o Kur’an i kavramları ile insanlara hitap eden insanın fitri ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran kitaptır.Allah onu insanın ve evrenin düzenini en iyi kurabilsin diye indirdiği bir rehber kitaptır.O HİDAYET REHBERİ OLARAK tanımlanmakta ve insan modelini nasıl oması gerektiği hakkında kurallar koymaktadır.Kısaca Kur’an insan için onun anlam arayışına net,kesnin doğru bir cevap veren mükemmmel bir kitaptır.

Değerlerimizi kalkınmanın kültürel imakanı olarak yeniden hayata katmak için ne yapmalıyız?

# İslama layik bir İslam ile varolus’un yasam felsefesini gelistirme

# Bu yasam felsefesini cagdas kulturumuze katarak kalkinmanin bir imkani olarak k ullanabilmek icin degerlerimizi yeniden insa etme

# Bunu yapabilmek icin degerlerimizi yeniden degerlendirme

# Degerlerimizi yeniden degerlendirmek ve insa edebilmek icin de bilginin donusumunu mumkun kilacak soyut olandan somut olani uretme;guncel degerler cikarma.

İnsan potansiyelimizin verimliligini en yuksek noktaya cikarmak istiyorsak Kur’an’a ve HZ. Peygambere bakmamiz gerekir.Aksi takdirde insanimiz alisilmis degerlerin hayata yon vermesine terk edilmis olacak ve suruklendigi yozlasma daha da derinlesecektir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdikleri iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

Levhaların verdiği mesaj iki ana konuda toplanır;

1-)Aşkın varlık ile insan ilişkisine yönelik mesaj, Kuran ‘ı kerim, hadisler…

2-)İnsan hayat ilişkisini içeren mesaj. Şiirler ,özlü sözler 

  

0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 Hayatta bir çok sorular vardır ancak bu soruların cevabı var mıdır yada bu soruların cevapları herkeste aynı mıdır. Yani hayatın reçetesi nedir ve bu reçete herkes için geçerli midir?Bu sorulan soruların çoğu insanın anlam arayışıdır. Yani hayata reçete bulmanın temel amacı insanın ayakta kalabilmesini sağlayacak şeyi bulmaktır. Bu şey hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan ‘değerlerimiz’ dir.Değer: bir şeyin arzu edilebilir/iyi veya edilemez/kötü olduğu hakkındaki inançtır. Toplumsal değer ise: belli bir toplumda bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesnelerdir.Peki değer nasıl oluşur: değer insan gerçeğinin bir olgusudur, insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. insan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır.  İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler insana yön verir. Yani yaptığı başarılara bu değerler çerçevesinde anlam yükler. Hayatının anlamını bu değerlerinin ışığında gerçekleştirir.İnsanın hayatını anlamlandırmada yol gösterici olarak aldığı değerler, bazen onu başarıya yani istediği hedefe götürmez. İnsan değerleri doğrultusunda yaptığı hedeflerde başarılı ya da başarısız olur. başarılı olduğunda fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur, hayatta aradığı dengeyi bulur ve MUTLU olur. ancak bu anlam arayışı olumsuz olur, başarısızlıkla sonuçlanırsa fıtri yetenekleri iptal olur, hayatta aradığı denge bozulur ve MUTSUZ olur.

DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

 İnsan hayatında edindiği bilgileri ortaya koyar yani insan hayatında neyi öğrenirse bu öğrendiklerini hayatına yansıtır. Bu edindiği bilgiler, değerler nesilden nesile aktarılarak kültür oluşur. Bilgi ne kadar çeşitli ise kültür de o kadar çeşitli olur. Kültür, anlam arayışının başka bir sonucudur.  İnsan kendisini ve dış dünyayı anlamaya çalışır. Eğer dış dünyanın  tehlikeli olduğu kanısına varırsa kendi içinde bocalamaya başlar ve bu bocalama onun gerçeğe ulaşmasını engeller. Bu sebeple insana yol gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardır. Bu rehber insanın özünde olanı şeyleri ortaya çıkarmada yardımcı olur.DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VARİnsanın fert olarak hayatını anlamlandırması, dünyayı anlamak ve açıklamak meselesi bütün çağlarda biri diğerine bağlı olarak bulunmuştur. İnsan fert olarak toplumlararası ilişkilerde fıtratından kaynaklanan, kendi çıkarlarını düşünen, iyiye güzele dengeye hak ve adalete ulaşma arayışı içinde olmuştur. Peki bu yaşantının temelinde ne vardır. Bizi biz yapan değerlerin temelinde ne vardır, bu soruların cevabı bizi biz yapan kendi coğrafi ile katıldığımız ortak kültürümüz ve dinimizin eseri olan özgül kültürümüzdür. Dinimiz ile ortak kültüre katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde kutsal Kitabımız Kuranı Kerim ve peygamberimiz Hz. Muhammed vardır. Kuranı kerim hidayet rehberidir. İnsan modelinin nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat-tabiat bütünlüğünün nasıl gerçekleşeceğini göstermektedir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ise son peygamber olduğu için son rehberdir. Hz. Muhammed (SAV)’in ahlakı Kuran ahlakıdır. Kuran ahlakını nasıl yaşayacağımızın en güzel önderi, rehberidir. Kuran ve peygamber efendimizin yaşayışına bilgiye sığdırmalı ve hayatımıza yönü bu bilgiler ışığında yapmalıyız.

TÜRK AİLESİNDE EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

 Türk ailelerinin misafir odalarını süsleyen levhalar iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü levhaların verdiği mesajlar muhatabın duygularını değiştirir. Hattatların yaptığı süslü yazılar yırtılmaz bir kenara bırakılmaz çerçevelenip duvara asılır bu sayede insanın unutmamasına yol açar.      Levhaların verdiği mesajı iki grupta toplayabiliriz.1. grup Tanrı- insan ilişkisine yönelik mesaj. 2.grup insan hayat ilişkisini içeren mesaj. İnsanın hayatı hep tek düze akıp gitmez, iyi günleri de olur kötü günleri de olur bazen huzurlu olur, bazen de huzursuz olur. iste bu levhaların bu gibi durumlarda bile insana vereceği mesajlar vardır. Ancak bu levhaların yerini artık posterler, afişler, çıkartma yazılar almıştır. Umarım eski kültürümüze en azından bizlere ders verecek, hatırlatmalar yapacak levhalara tekrar dönüşler olur. 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

   İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekanla sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir. Her kültürün insan-mekan ilişkisini düzenleyen bir dili vardır. Osmanlı mimarisinde dış mekanla tam bir uyum içerisinde olan ve tevhide, manevi dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan oluşmuştur. Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü yani İslam Medeniyeti içinde söz konusudur. Yani kuranı okuyup anlamak anladığını da bütün sanatlarına yansıtmak vardır. Nitekim Kuran okunmalı, okuduğumuzu anlamalı, hadislerle beraber onu kendimize rehber edinmeli ve bu rehberleri hayatımızın her alanına yansıtmalıyız.
0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsan hayatında her zaman bir takım şeylere değerler yükler. Bu insanın varolma çabasından kaynaklanmaktadır. İnsan hayatı boyunca canlı-cansız bir çok varlıkla etkileşim içerisine girer. Bu etkileşimler sayesinde varolur. İnsan hayatında maddi ya da manevi bazı şeyleri kıymetli, değerli, görür. İnsanın değer verdiği şeyler hayatını yönlendirir. İnsan anlam arayışını bu değerlerin yol göstericiliğinde gerçekleştirir. Her insanın değer verdiği şeyler aynı olmak zorunda değildir. Farklı da olabilir. İnsanların değer verdikleri şeyler toplumdan topluma, insandan insana değişir. Toplumu etkileyen din insanların değerlerini de etkiler. Kültür insanın hayatı anlamlandırmasında insana yol gösterir. Kültür değerlerin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Kültür sayesinde insanlar birbirleriyle bazı yönlerde ortak görüşlere sahip olurlar ve yine kültür sayesinde insanlar birbirlerinden farklı görüşlere sahip olurlar. Bu farklı görüşler farklı değerleri oluşturur. Dünyadaki bütün kültürlerin ortak ve farklı yönleri bulunmaktadır. İnsanlar yaşamları boyunca hayatın anlamını aramışlardır. Bu anlamlandırma faaliyetinde değerlerin ve kültürün çok önemli bir yeri vardır.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailelerinin evlerinde üzerlerinde güzel yazı, ayet, hadis, deyim yazan levhalar bulunmaktadır. Bu levhalar estetik açıdan hoş bir görüntü oluştururken insanları düşündürmeleri açısından da çok önemlidir. Bu levhalar sanatsal açıdan güzel bir görüntüye sahiptir ve insanlarda güzel hisler uyandırır. Hem güzel görünerek insanlarda sanatsal bir haz uyandırırlar hem de anlamları, içerdikleri mesajlar bakımından insanları düşünmeye, anlamaya sevkederler. Böylece insanların anlam arayışlarına katkıda bulunurlar. 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

Osmanlı döneminde yapılan birçok eser görsel açıdan oldukça zengindir. Osmanlı yaptığı bütün eserlerde iç ve dış güzelliğe önem vermiştir. Osmanlı döneminde yapılan birçok eserde uyum ve güzellik bulunmaktadır. Osmanlı döneminde yapılan camilerin iç mekanlarında bulunan çiniler, hat sanatıyla yazılmış Kur'ani ifadeler camilere manevi bir hava katarak insanlara Kur'an'ın mesajlarını görsel bir güzellik içerisinde sunmaktadırlar. Bu da insanları düşünmeye yönlendirerek hayatı anlamlandırmalarına yardımcı olur. Ancak günümüzde bazı Osmanlı eserleri bozulmuştur. Günümüzde yapılan mimari yapılar Osmanlı dönemi mimarisine benzememektedir. Günümüzdeki mimari eserlerin çoğu karmaşık ve düzensizdir.


0 Yorum - Yorum Yaz


KUR’’AN NEDIR? VE İNSANIN ANLAM ARARYIŞI

kur'ana göre gerçekten yaşamış olmak için bilgiyle hayatı anlamlandırmak gerek. halde kur'an-ı kerimi tanımalıyız.kur'anı tanımak icinde onu anlasılır ve yaşanabilir kılmak üzere telif edılmiş kur'an ilimlernden faydalanmalyız.
Kur'an nedir? Sorusuna insanın anlam arayişi çerçevesnde kuran ilimlerinden faydalanarak cevap vermelıyiz.
Kur'an her asra hitap edecek semavi bır kitaptır. Kuran bizden onu ;okumamızı ,üzerine düşünmemızi ,ihlasla düşünce ve edimsel aciklanmamızı ve anlamamızı ister.
Öncelikle kuran ve insan tanışmalı bunun icinde etkin okumanin sağlanmasi gerek yani oku,düşün,anla ve yaşa.
İnsanın anlam arayısı ıse anlam kavramıyla aciklanmıstır.Anlam kelimesi sözlükte ifade edilen,anlaşilandırAnlam,insanın gerçek olgusudur ve bütùn varlik kosulları ıle ilişki içindedır.Özellkle anlam inanmayi kapsar.ancak 1 gören kimdir 2 nede görmüştür 3 neyi görmüstür 4 nasıl görmüştür sorusuna cevap verilmelıdir. 
1.gören insandır
2.onda anlam görmesi söz konusu olan şeyde görmüştür
3.insan dünyada sürekli olarak gerçeklesmesinı istedıgi hayatı anlamlardırısında temel aldıgı değerlerden kaynaklanan ana amaçlarını ve bu çerçevedekı eylemlerinin değerlı anlamlı olacağını görmştr
4 kisı obje ıle iliskısi kurmaya başlayınca fıtratında gelen imkanlar varlık koşulları ortaya cıkar bunlar ana zıhnyetler ,akıl yürütme ve akıl zemini üzerinde hareket eder ve son olarak kuran hayatı anlamlandıran bır kitaptır.
DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Etik-aksiyon meselesi ve bilgi meselesi bütün çağlarda biri diğerine bağlı biri diğerinin içinde ele alınmıştır. Bu iki meselenin toplumda somut izleri vardır. Yaşantıların temelinde hem özgü kültürle hem ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert hayatı anlamlı kılmanın bilgisini edinir. Kişi kendiyle amel üretme yolunu açar. Bu hal ona salih amelde bulunma imkanı verir.Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde kutsal kitabımız kuranı kerim ve peygamberimiz vardır. Kuran kendini hidayet rehberi olarak tanımlamaktadır. İnsan modelinin nasıl olacağını göstermektedir. Kuran’ın insanın anlam arayışına cevaptır.

Hz. Muhammed kıyamete kadar değişmez insan rehberi kılan son peygamber olması kadar kuran ahlakıyla ahlaklanmış yaşayan bir kuran oluşudur. Somut bir örnek verecek olursak.Selimiye Camii kubbesinde bulunan tevhidin ve ihlas süresinin madde ve biçim olan mimariye Kur’an-i ifadeler vermesi önü başka bir boyuta taşımıştır.

Bayramlar düğün doğum ölüm komşuluk vb. üzerine hayatın içinden bilinen ama bilginin dönüşümü çerçevesinde algılanmadığından sıradanlaşmış alışkanlık yapmış pek çok örnek vardır.

.

DEĞER NEDİR NASIL OLUŞUR ? 

Belli bir toplumun yada toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler kurallar uygulamalardır. O halde değer insanın gerçeğinin bir olgusudur . İnsanın kendisini ifade etmesidir.

Değerler insan varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. İnsandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur. Değerin işlevi insanın zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlar.

 Dolayısıyla değer insan davranışlarının yol göstericisi bir insan olmak bakımından insanın dünyanın belli bir kısmı ile ilgili idrak duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Bu sayede o özellikle ahlaki davranış   konusunda çeşitli insanları insanlara ait nitelikleri istek ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu bir ölçüt edinir.Ancak değer inancın spesifik bir şekli olmak itibariyle ondan daha temel bir zemine oturur şöyle ki ‘’Bir değer bir tek inanca değil bir arada organize olmuş bir grup inanca yani hayatı anlamlandırmaya tekabül eder. ‘’

İNSANIN HAYATINANA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR

İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem de dış dünyasındaki başarısıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir :

·        Eylem ortaya koyarak , üreterek .

·        Bir insanı sevip karşılıklı etkileşerek.

·        Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara genellikle duyarsız kalması onun kendi eylemini kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir. Çünkü yaşamak isteyen insanın doğal hali budur. Hiçbir insan kendi yeteneklerinden kuşku duymaz aksine her eyleminde bir anlam görür. Bu ister var olsun veya var olmasın hiçbir önemi yoktur. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan onun kendisinde bazı yetenekler görmesi yapıp etmelerine bir anlam vermesi içinde bulunduğu durumu meşrulaştırmasıdır. O halde insan dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına hedeflerine planlarına ulaşmada ya başarılı yada başarısız olacaktır.

İnsan başarılı olduğunda :

·        Fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur.

·        Bu sayede hayatın problemleriyle başa çıkabilecek bir yetenek kazanır.

·        Hayatta aradığı dengeyi keşfeder.

·        Ve mutlu olur.

Başarısız olursa :

·        Fıtri yeteneklerini iptal eder.

·        Hayat , yaşamak yük olur.

·        Anlık haz aramaya başlar.( sigara ,alkol ,uyuşturucu …)

·        Denge’ yi tamamen yitirir.

·        Anlam arayışı yönelimini geri çeker. Her şeyden vaz geçer , bütün bunlar öldürücü  bir durumla sonuçlanabilir.


 

DEĞER –KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan elde ettiği bilgilerle amelini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. Bu tutumlar hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır. İnsanın varoluşunun sebebi bilgidir. Bilgi nesilden nesile gelişir ve insan türünün ortak malı olur. İnsanın yaptığı bu faaliyete kültür denir. İnsanlar var olanların bilgisini onlara farklı açılardan bakarak farklı metotlar kullanarak elde eder. Böylece bilgi türleri( din,felsefe,bilim vs.) doğar. Bu bilgi çeşitleri hayatı anlama ve anlamlandırma noktasında bize bilgi verir. İnsan zamana mekana ve ihtiyacına göre bu bilgi çeşitlerinden birini kullanır. Yani kültür insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir.

İnsanın doğru eylemlerde bulunabilmesi için önder kişilere ihtiyacı vardır.Peygamber ,Veliler, filozoflar ve düşünürleri bu bağlamda düşünebiliriz.Rehber olan kişiler kişiye insan olmanın hayatı nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir. Eğer kişi fıtrata yabancılaşmışsa insan olma imkanlarından kendini mahrum etmiş demektir. İnsani ilişkilerinde bu değerlerianlamsız görecektir. İnsan hayatını anlamlı kılamazsa dış dünyayı tehlike olarak görür. Böyle bir durumda kişi gerçekleri algılayamayabilir. İnsana hayatında anlam bulmasına yardımcı olacak rehber gereklidir. İnsan varlığının derinliklerinde bulunan şeyleri fark etmelidir.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz



BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ


Hayat reçete edilebilir mi? Evet edilebilir. Bu reçetenin en temel amacı, insanımızın ayakta durabilmesi, hayatın dayanılmaz acılarına katlanabilmesini sağlayan şeyi bulmak. İşte bu şey “değerlerimiz” dir.


Değer Nedir ve Nasıl Oluşur?


Değer; “Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olayların niteliği” dir.


Toplumsal değerler kavramı ise; “Belli bir toplumda ya da  toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler” olarak tarif edilir.


Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değerlerin işlevi, insanın zekasını ve aklını olumlu yönde (hayata-tabiata-evrene uyum yönünde) kullanılmasını sağlamaktır.


“Hayata anlam verme” ise, insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sırrını bilmesidir. Bununla birlikte “insanın anlam arayışı”, onun fıtrî yeteneklerini keşfetmesi, bu sayede hayatın problemleriyle baş edebilecek bir yetenek kazanması, hayattaki dengeyi keşfetmesi ve böylelikle mutluluğa ermesidir.


İnsanın  Hayata Anlam Vermesi Nasıl Gerçekleşir?


İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği tüm kararlar, hayatını anlamlandıran değerlerin(yüksek veya araç değerler) ışığında oluşan amaçları, hedefleri, planları gerçekleştirmeye yöneliktir.


Kişinin hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:


  1. Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek.

  2. Bir şeyi/bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek.

  3. Musibetlere/sıkıntılara sabrederek.


Değer-Kültür ilişkisi


İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini/üretimini ortaya koyar. Bu tutumlar, insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden kaynaklanır. Bu temel hükümler, onun zihin dünyasını sınırlar. O tutum içinde kaldığı sürece verdiği her hüküm, yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çevrelediği alan içerisinde olur. Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır. İnsan kültürü bu şekilde oluşturur.


Şu halde insan hep bilgi iledir. Onun varoluşunun sebebi bilgidir. Kültürde, insanın var olanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. O halde bir bütün olarak ele alındığında kültür, insanın kendini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir.


Değerlerimizin Temelinde Ne Var?


Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan “özgü kültürümüz” de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız “ortak kültürümüz” de aramamız gerekir.


Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur’an’ı Kerim ve Peygamberimiz vardır. Buna göre:


  • Kur’an fıtrata hitap eden, insanın fıtrî ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran bir kitaptır. Kur’an insanın hayatını anlamlandıran kitaptır.

  • Hz. Muhammed ise son peygamber olmasının yanında, Kur’an’ın nasıl yaşanacağının, hayatı anlamlandıracağının somut örneğidir.


TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR


Güzel yazının muhatabı fıtrî temizliğini kaybetmemiş, zevk ve idraki bozulmamış; salim kimseler ve böyle bir topluluk olduğu gibi, yazı-mesaj güzelliği fıtrî temizliğini bozmuş olanlara da kayıplarını yavaş yavaş buldurmaya rehberlik eden Rabbanî bir mürebbidir(eğitici).


Dolayısıyla levhalar güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanın az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir.


Kitle iletişim araçlarının günümüzdeki kadar etkili olmadığı dönemlerde levhalar, sanat nitelikleri, taşıdıkları anlam ve verdikleri mesajı ile Türk ailesinin gerek içe gerek dışa doğru olan iletişiminde önemli bir olgu olmuşlardır.


Günümüzde ise levhaların her an zihinlere sunduğu insanî değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. “Her şeyden haberdar”, ama bitişikte oturan komşusunun adını bilmeyen; bir yandan misafirini dinler gözükürken, bütün kalbi TV izlemeye can atan; hemen bitişikteki eski evde oturan kimsesiz ve muhtaç ihtiyar, zihni işgale uğramış insanımıza hiçbir etki yapmıyorsa, levhaların dünyasından uzaklaşmış olmak belki basit bir izah yolu olabilir.


Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz:


  1. Aşkın Varlık(Tanrı) insan ilişkisine yönelik mesaj: Bu gruba Allah, Peygamber, dört halife, Hasan ve Hüseyin isimlerinin yazılı olduğu levhaları; Ayete’l Kürsî, Yasin suresi, Besmele, Hamdele ve salât ve selam yazılı levhaları sayabiliriz.

  2. İnsan-hayat ilişkisini içeren mesaj: Kur’an’ı Kerim’in ayetleri, Hadis-i Şerifler, şiirler, özlü sözler, deyimler vb. den kağıda aktarılan.


Günümüzde duvarları süsleyen her biri sanat şaheseri levhalarımızın yerini posterler, afişler, çıkartma yazılar ve pankartlar almış durumda. Bu durum çağımızda levha geleneğimizin güncelleştirilmesi çabası gibi görünüyor.


OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI


İnsan var olduğu günden beri mekâna biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekân’la sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir.


Bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır: Mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekan. Ancak, insanın psikolojik davranışlarını, inancının belirlediği hayatı anlamlandırması yönlendirir. Böylece bir ruhsal/manevi mekan kavramı da ortaya çıkmaktadır. İnsan bu mekanları kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanır.


Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken, bu eserlerde biçim ve içerik çağlara, toplumların inanışlarına/ hayatı anlamlandırmalarına ve onunla oluşan kültüre göre değişik görünümler almıştır. Böylece sürekli bir biçimde göstergeler aracılığıyla içerik oluşturulmuş, mimari ve sanat bir dil haline gelmiştir.


Mekâna biçim verme ile hayatı anlamlandırma(kültür) ilişkisi, Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği Vahiy Kültürü/ İslam Medeniyeti için de söz konusudur. Bu nedenle kültürel, sportif, ekonomik yapılaşma Kur’anî ilkeler göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. İnsanın anlam arayışına cevap olan kutsal kitap-mekan ilişkisi “mekan” sözcüğünün derin anlam içeriği ile başlar.


Kur’an’la  hayatını anlamlandırmış insanın mekanla ilişkisi bu çerçevede realiteye aktarılacaktır. Kutsal Kâbe’ye bakıldığında mekansızlığın mekanda görünür üç boyutlu mimari simgesini görecektir.


Kur’anî ifadeler mekanda görsel olarak öyle bir kullanılmıştır ki, bu tamamıyla Kur’an’ın gerçek, hayatın içinden bir tefsiri olmuştur.


Örneğin, Selimiye Camii her yönüyle adeta Allah kelamını mimari malzeme ve yapı elemanlarıyla yazmak için tasarlanmıştır. Burada merkezi kubbe “arş ve kainatı”, müezzin mahfili  arşın izdüşümündeki Beyt-i Mamur’u ve Bilal-i Habeşi’nin ilk ezan okuduğu Kâbe’yi simgelemektedir. Ayrıca pencerelerin beş kademeli oluşu İslam’ın beş şartını, pencerelerin 99 adet oluşu “Esma-ül Hüsna”yı, arka minarelerde altı yolun olması imanın altı şartını simgelemektedir.


 


 


 


 



0 Yorum - Yorum Yaz


                 BİZİ BİZ YAPAN DEGERLERİMİZ VE HAYATI

                            ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ       

    Bilgi hayatı anlamak için tek başına yeterli midir? Bilgiyi hayata mal etmenin hayata katmanın rolü nedir?

Şu yaşadığımız dünyanın nasıl bir dünya olduğunu anlamanın ve anlatmanın yolu nedir? Ve bunun gibi daha birçok sorular…

   İnsanın hayatı anlamlandırmasında ona yardımcı olan, hayat reçetesinin vazgeçilmez şeyleri değerleridir. Hayatımıza anlam katan her ne var ise ondan kaynaklanır.

    İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verirler, yönetirler. Artık insan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir. Çünkü insan yapıp etmeleri ile ana amaçları arasında bir ilgi kurar.

    İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem de dış Dünyasında ki başarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi 3 farklı yoldan gerçekleşebilir.

1.   Amel/ eylem ortaya koyarak üreterek eser yaratarak.

2.    Bir şeyi/bir insanı severek karşılıklı etkileşerek.

3.    Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek (musibetlere/sıkıntılara sabrederek)

     İnsanın böyle yapıp etmesinin hayatını anlamlandırmasında gerçekleşen sonuçları vardır. Bunun için bir anlam vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar. Değerleri duyan bir varlık olarak doğru ve değerli bir eylemde bulunmak ( dürüst bir insan, adil bir insan, saygılı bir insan olmak) ister.

    İnsan hayatında edindiği bilgileri ortaya koyar yani insan hayatında neyi öğrenirse bu öğrendiklerini hayatına yansıtır. Bu edindiği bilgiler, değerler nesilden nesile aktarılarak kültür oluşur. Bilgi ne kadar çeşitli ise kültür de o kadar çeşitli olur. Kültür, anlam arayışının başka bir sonucudur.  

   İnsan kendisini ve dış dünyayı anlamaya çalışır. Eğer dış dünyanın  tehlikeli olduğu kanısına varırsa kendi içinde bocalamaya başlar ve bu bocalama onun gerçeğe ulaşmasını engeller. Bu sebeple insana yol gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardır. Bu rehber insanın özünde olanı şeyleri ortaya çıkarmada yardımcı olur.

   Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ise son peygamber olduğu için son rehberdir. Hz. Muhammed (SAV)’in ahlakı Kuran ahlakıdır. Kuran ahlakını nasıl yaşayacağımızın en güzel önderi, rehberidir.

Türk ailelerinin evlerinde üzerlerinde güzel yazı, ayet , hadis, deyim yazan levhalar bulunmaktadır. Bu levhalar hem estetik açıdan hem de insanları düşündürmeleri açısından çok önemli bir yere sahiptir. Sanatsal açıdan güzel bir görüntüye sahip olmakla beraber insanda güzel ve etkili hisler uyandırır. Böylece insanlara anlam arayışında  katkıda bulunurlar.

Ayrıca Osmanlı döneminde yapılan birçok eser görsel açıdan oldukça zengindir. Osmanlı yaptığı bütün eserlerde iç ve dış güzelliğe önem vermiş yapılan camilerin iç mekanlarında bulunan çiniler, hat sanatıyla yazılmış Kur’ani ifadeler camilere manevi bir hava katarak insanlara Kur’an’ın mesajlarını görsel bir güzellik içerisinde sunmaktadırlar. Yine bu da aynı şekilde insanları düşünmeye yönlendirerek hayatı anlamlandırmalarına yardımcı olur. 

Böylece Kur’an insanın hayatını anlamlandırmış insana hayat bütünlüğünü keşfettiren yeni bir ufuk kazandırmıştır. İnsan bu çerçeve de hayatını Kur’ana göre yönlendirmeli halife/emanet bilincini canlı tutmalıdır.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


  Değer kişinin isteyen gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağlantısında beliren şeydir.
  İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucu değerler oluşur. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsanın akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Değerlerin işlevi insanın 
zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasıdır. Değer insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insnaın, dünyanın belirli bir kısmıyla ilgili, idrak,duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.
 İnsan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir. Kişinin bir bütünlük içinde hayatın anlamaını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir.
  - Eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak.
  - Bir şeyi severek, karşılıklı etkileşerek.
  - Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır gerçekleştirerek. 
  İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda;
 - Fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur.
  -Hayatın problemleriyle başa çıkabilecek bir yetenek kazanır.
  -Mutlu olur.
   İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissettirmesi kültür sayesindedir. Kültür insanın varolanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. İnsana hayatında anlam bulmasında yardım edecek, yol gösterecek bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu rehber, insana varlığının derininde bulunan gerçekten özlediği şeyleri ona fark ettirmelidir.İnsan uğruna çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçtiği bir amaç için mücadele etmezse, psikolojik bunalıma düşer. İnsan haytında daima ulaşmış olduğu şeyle, ulaşmış olmayı hedeflediği ve ulaşması gereken arasındaki gerilimi yaşar.
   İnsan potansiyelimizin verimliliğini en yüksek noktaya çıkarmak ve bunu kullanmak istiyorsak, ilk önce bizi bu günlere getiren değerlerimizin temelindeki Kuran ve Hz. Muhammed ile ilişkilerimizi bir temele oturtmamız gerekmektedir. Bu temeleden hareketle kendimize, hayata, tabiata, evrene bakabilmeli,yaşamanın bize sorduğu sorulara cevap verebilmeli  ve bu yolla
hayatın sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebilmeliyiz.
   Levhalar çağımız insanının evrenin kendisine ait olan o küçük bölmesinin iyi bilme özeliiğine ters düşen bir olgudur. Onların taşıdığı mesaj insanı hayatın tüm alanlarnda , toplumsal töre ve gelenek üzerinde, yani insanın kendini gerçekleştirebilieceği her konuda düşünmeye zorlar.
  Levhalar iki ana konuda mesaj verir. 
  Aşkın varlık insan ile ilişkisine yönelik mesaj : ( Kuran ayetleri, Hz. Muhammed'in sözleri)'den alıntılar.
  İnsan-jayat ilişkisini içeren mesaj: ( Kuran ayetleri, Hadis-i Şerifler, Şiirler, özlü sözler, deyimler...)'den kağıda aktarılanlar.
  
   İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması, anlamalandırmasının etkisi çok açıktır.
   Çok eski zamanlardan beri insan ile mimari-kent çevre düzenleme  ve insnaın akli ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim bulunduğu bir gerçektir.
   Mimari ve snat eserleri birer iletişim aracı olurken, bu eserlerde biçim ve içerik çağlara, toplumların inanışlarına, hayatı anlamlandırmalarına ve onunla oluşan kültüre göre değişik görünümler almıştır.
   Mekana biçim verme ve anlamlandırma ilişkisi hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği İslam Medeniyeti için de söz konusudur. Mimari yapıların cephelerinde kapılar, pencereler,kubbeler, duvarlar gibi mimari elemanlar üzerinde  görsel olarak yer alan Kurani ifadeler, Kuran ile hayatı anlamlandırmanın, soyut olanı somut olana dönüştümenin canlı örnekleri olmuştur.

0 Yorum - Yorum Yaz



BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ


Hayatı anlamlandırmadan önce hayatı anlamayı sorgulamak gerek. Kişi hayatı bir kitaptan öğrenebilir mi? Hayatı anlamak için hangi yollara başvurmalı ve bunu hayatına nasıl uygulamalı. İnsanın anlam arayışında önce hayatı anlaması,geçmişten gününe ne kattığı,gününü buna göre nasıl yaşadığı,geleceğe yönelik nasıl bir şekillendirme içinde olduğu önem arz etmektedir.Bu bağlamda değerler devreye girmektedir.


DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?


Değer şöyle tanımlanabilir;


  • Kişinin isteyen,gereksinme duyan,erek koyan bir varlık olarak,nesne ile bağlantısında beliren şey.

  • Değer insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın,dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak,duygu ve bilgilerinin bir terkibi.


Konu içerisinde toplumsal değerlerde ele alınabilir.Anlam verme çabasında bütün yapıp etmeler, insanın somut bütün davranışları,varlık koşulları içerisinde bu bilince erişmesi,kişinin fıtri yeteneklerini keşfetmesi ve hayatına bunlar ile anlam katması gerekir.


İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?


İnsanın yapıp etmeleri hayatlarına yön verir.İnsan kararları ile bile hayatını ve anlamlandırmasını ortaya koyar.Herkes kendine göre hayatına anlam verir ve yaptıklarını anlamlı değerli görür.Bunların başkası için anlamlı olması gerekmez.Hayatı anlamlandırma farklı şekillerde gerçekleştirir.Bunlar;


  • Amel/eylem ortaya koyarak,üreterek,eser yaratarak.

  • Bir şeyi/bir insanı severek,karşılıklı etkileşerek.

  • Kaçınılmaz acıya karşı tavır geliştirerek.


İnsanın hayatta kalmasını sağlayan, hayatta yaptıklarını anlamlı bulması ile olur.İnsan anlam arayışında ya başarılı ya başarısız olur.


Başarılı olursa;                                                                                          Başarılı olmazsa;


-fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur                                                         -fıtri yeteneklerini iptal eder


-hayattaki problemlerle baş etmede yetenek kazanır                      -anlık hazlara yönelir


-hayattaki aradığı dengeyi bulur                                                            -hayattan vazgeçer.


-en önemlisi mutlu olur.


-hayat yük olur.


DEĞER- KÜLTÜR İLİŞKİSİ


Kişinin verdiği kararlar,yapacağı davranışlar,temel kabullenmelere bağlı olarak çevrelediği alan içerisinde olur.İçinde bulunduğu çevrede farklı açılar kazanır,farklı metotlar öğrenir ve bunları kullanır.İçinde bulunduğu milletin zihniyetin damgasını taşır(özgü kültür),tüm kültürleri yani milletler arası kültürü(ortak kültür) ile hayatını anlamlandırır ve yaşar.


Hayat tecrübeler örnek alınarak anlamlandırılır.Rehberlere ihtiyaç duyar.Niyet ve kararlılık önemlidir.


DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?


Değerlerimizin temelinde efsaneler,atasözleri,yasalar,ahlaki nasihatler vardır.Özgü kültür bu anlamda daha etkindir.Din bu anlamda en büyük etkiye sahiptir.İslam da Kuran ve sünnet yol göstericidir.Din günlük hayata etki eder.bunun en uç noktalara kadar örnekleri mevcuttur.Değerler günlük hayata katılmalı ve yaşanmalıdır.Bu yeniden yapılmalıdır.Çünkü eskiye oranla bu azalmakta ve minimumda olsa var olan eski değerleri yaşatmak gerekir.Bilgiyi tatbik etmek gerekir.


TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR


Türkler Osmanlıda kalma Hüsn-i Hat ile evlerinde,mescitler de levhalara yazar ve duvarlara asarlar.Güzel sözleri,Allah’ın isimleri ve hadisler,dini içerikli sözler,dualar yazılırdı.Görenler örnek alsın kendilerine paye çıkarsın,kendini düzeltsin.Başkasından duyduğunda belki tatbik etmeyeceği şeyleri okudukları ile hayatında uygulayabilir.


Osmanlı mimarisinde kültürel ifadeler içerir.İç ve dış mimaride önemli eserler vardır.


 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


DEĞER NEDİR?

Şu yaşadığımız dünyada, hayatı anlamak için bilgi tek başına yeterli midir? Bilgiyi hayata katmanın yolu nedir? Bilgi ne şekilde ruha verilmelidir? Bunun gibi daha birçok soru sorabiliriz… Bu noktaların tümüne ancak ‘İnsanın anlam arayışı’ penceresinden bakmak doğru olur. Buradaki asıl nokta hayatın reçetesi ve bu reçetede ki en temel nokta olan insanımızın ayakta durabilmesini, hayatın dayanılmaz acılarına katlanabilmesini sağlayan şeyi bulmak. Bu şey ise hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan değerlerimizdir. 

 

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Kişinin, isteyen gereksinme duyan, erek koyan bir varlık olarak, nesne ile bağıntısında beliren şeye değer denilir. Değer insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. Değerlerin işlevi, insanın zekâsını ve aklını olumlu kullanmasını sağlamaktır. Dolayısıyla değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.

 

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

Birey hayatında hangi değerlere anlam veriyorsa o değerler onun tüm yapıp etmelerine yön verirler. İnsanın bu şekilde anlam vermesiyle varoluşu gerçekleşir. İnsanın bütünüyle varoluşunu gerçekleştirmesi iç ve dış dünyasındaki başarılarının tümü etkilidir. Bunlar: Amel ortaya koyarak  üretmesi  bireylerle etkileşime girerek, sabrederek. İnsan anlam arayışında başarılı veya başarısız olduğunda birebir kendisi bundan etkilenir.

 

DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

Birey belli bir tutum içerisinde kaldığı sürece verdiği her hüküm, yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çevrelediği alan içerisinde olur.  Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır. İnsanın kültürü de bilgi sayesinde olur, insan hep bilgi iledir. Tüm canlılar içerisinde ancak insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir. Kültür bireyin kendini gerçekleştirme sürecidir.

 

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin ev içi düzeninde levhalar önemli bir yer tutmaktadır. Bunu gerek oturma odası gerekse misafir odalarındaki levhalardan anlamak mümkündür. Hatlar, tezhipler özellikle örnek olarak verilebilir.

 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsanlar var olduğu günden bu yana mekâna biçim vermiştir. Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı dört mekânı vardır: mahrem, kişisel, sosyal ve genel mekân.  Mekânlar insanların ruhsal yönünün bir tezahürüdür aynı zamanda ve bunu etkileyen önemli etkenlerden biri de kültürdür.  Ayrıca kültürün esas yapısı da bilgidir. Bilgi her şeyi etkiler, bilginin; mimarinin felsefe anlayışını, sosyal ve ekonomik yapısını, malzeme olanaklarını etkileyen sessiz bir dili vardır. Osmanlı’da da yapılan eserlerin arka planında bu vardır.
0 Yorum - Yorum Yaz


EK 1

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsanın anlam arayışı reçetesinin temel amacı, insanımızın ayakta durabilmesini, hayatın dayanılmaz acılarına katlanabilmesini sağlayan şeyi bulmaktır. Bu şey hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan ‘değerlerimiz’dir.

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği ya da bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar ‘değer’dir. Toplumsal değerler kavramında ise değer şöyle ifade edilir: ‘Belli bir toplumda veya toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,uygulamalar ve maddi nesneler.’

O halde değer, insan gerçeğinin bir olgusudur. Peki değer nasıl oluşur? İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucunda değer oluşur. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. İnsandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur. Değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç  olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Ama değer bir tek inanca değil, bir arada organize olmuş bir grup inanca, yani hayatı anlamlandırmaya tekabül eder.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp-etmelerine yön verirler. İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:

1.       Amel ortaya koyarak, üreterek

2.       Bir şeyi/insanı severek

3.       Kaçınılmaz acıya karşı durarak

İnsan bunları yaparak bazı sonuçlar elde eder. Bunlar hayatı anlamlandırmasında yardımcı olur. Değerleri olan bir varlık olarak insan, değerli eylemlerde bulunur ve bulunmak ister. O halde insan, dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına ya başarılı ya da başarısız olacaktır.

İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda:

·         Fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur

·         Hayatta aradığı dengeyi keşfeder

·         En önemlisi mutlu olur

İnsanın anlam arayışı boşa çıkarsa

·         Fıtri yeteneklerini iptal eder

·         Hayat yük olur

·         Anlık haz arayışlarına yönelir

·         Dengeyi tamamen yitirir

 

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Bilgi ya doğrudan ve ya dolaylı yollara elde eder. Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini ortaya koyar, yani davranışlar kazanır. O tutum içinde kaldığı sürece verdiği her hüküm, yaptığı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak çerçevelediği alan içerisinde olur. Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır. Yani insan, kültürü bu şekilde oluşturur.  Şu halde insan hep bilgi iledir. Onun varoluşunun sebebi bilgidir. Aslında bilgi fertte kalmaz; başkalarına aktarılır. Nesilden nesile devreder,büyür ve gelişir. Bütün canlılar içerisinde ancak insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir. İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir. Kültür, insanın varolanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. Bu bilgilere dayanarak ortaya koyduğu eser ve davranışlar, sahip olunan kültürün görünümleridir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Yaşantılarımızın temelinde hem ‘özgü kültür’e hem de ‘ortak kültür’e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert, hayatını anlamlı kılmanın bilgisini edinir. Artık o ayakta durabilir.

Peki bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne var?

Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan ‘özgü kültürümüz’de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ‘ortak kültürümüz’de aramamız gerekir.

Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve peygamberimiz Hz.Muhammed vardır. Buna göre:

·         Kur’an-ı Kerim insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır.

·         Hz.Muhammed ise; o insanın sorumluluk bilincini diri tutmak, anlam arayışında fıtri dengesini korumak için vahyin insan modelleri olarak, yarattıklarını en iyi bilen Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Bu soruya verilecek cevaplar kolay değildir. Ama bu cevapların zeminini oluşturacak başlangıç noktası şudur:

·         İslam ile varoluşun yaşam felsefesini geliştirme

·         Değerlerimizi yeniden inşa etme

·         Değerlerimizi yeniden değerlendirme

·         Yeni güncel değerler çıkarma

 

EK 2

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilendiğine önemli bir örnek oluşturur. ‘Elin dili’ olan yazıya Türkler ve bilhassa Osmanlı Türkleri fevkalade önem göstermişlerdir. Böylece Hüsn-i Hat milli bir resim ve milli güzel sanatların en mühimi sayılarak ilerlemesine pek çok çalışılmıştır. O halde güzel yazının muhatabı fıtri temizliğini kaybetmiş, zevk ve idraki bozulmamış selim kimseler ve böyle bir topluluk olduğu gibi, yazı-mesaj güzelliği yaratılış temizliğini bozmuş olanlara da kayıplarını yavaş yavaş buldurmaya rehberlik eden Rabbani bir eğiticidir.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz:

1.       Grup:  Allah insan ilişkisine yönelik mesaj: (Kur’an-ı Kerim’ayetleri, Hz. Muhammed’in sözleri)

2.       Grup: İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj: (Hadisler, şiirler, özlü sözler)

EK 3

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsanın daha iyi yaşanacak kentler arayışı, insanın hayatını anlamlandırması- mekan  ilişkisi bağlamında nasıldır?

İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Mekan sözcüğü ‘k-v-n’ kökünden türemiştir. Masdar anlamında hem ‘varolma’ hem de bütün varolanları içeren kosmos manalarını kapsayan bir kelimedir. İnsan mekanla sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir.

Sosyal psikologlara göre bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır.

1.       Mahrem mekan

2.       Kişisel mekan

3.       Sosyal mekan

4.       Genel mekan

Mekana biçim verme ile hayatı algılama/anlamlandırma arasındaki bu sıkı etkileşime psikologların da ilgisini çekmiştir. Onlar son yıllarda çevre koşullarının kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını nasıl etkilediğini ‘Çevre Psikolojisi’ adını verdikleri bir disiplin altında incelemeye başlamışlardır. Bu disiplinin, şehirlerin kuruluşunda, binaların mimari yapılarının planlanmasında, iş yerleri ve parkların düzenlenmesinde büyük katkıları olmaktadır.  Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi, Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü için de söz konusudur. Kur’an insanların içinde yaşadıkları mekanlara Kur’an’a yönelip, onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir. Bu nedenle coğrafi konum, sosyal ilişkiler gibi faktörler yanında yol, sıhhi tesisler, parklar, spor alanları, okullar, camiiler, vb. kültürel, sportif, ekonomik yapılaşma Kur’anî ilkeler göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. İnsanın anlam arayışına cevap olan Kutsal kitap- mekan ilişkisi böyle başlamaktadır.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


                    BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsan hayatını anlamlandırmaya çalışırken birçok soruyla karşılaşır ve bu soruların cevabını bulmakta da zorlanabilir hatta bunun sonucunda ye'se düşebilir. Fakat insan, her şeye rağmen kendini hayata bağlayacak, hayatın dayanılmaz acılarına katlanabilmesini sağlayacak şeyi bulmalıdır. Bu şey, hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan ''değerlerimiz''dir.

 DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Değer; ''Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar.'' Değer, insan gerçeğinin bir olgusu, insanın kendisini ifade etmesidir.

Değer, insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya iter ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerlerin işlevi, insanın zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktadır.

Değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir. Bu yüzden o, özellikle ahlaki davranış konusunda, çeşitli insanları, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri değerlendirirken başvurduğu bir ölçüt edinir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verir ve onları yönetir. İnsan eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara  bu değerler çerçevesinde anlam verir. Çünkü insan yapıp etmeleriyle temel amaçları arasında bir ilgi kurar.

İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir;

1.       Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak.

2.       Bir şeyi/ bir insanı severek, karşılıklı  etkileşerek.

3.       Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

İnsanın bu şekilde davranmasının, hayatını anlamlandırmasında gerçekleşen sonuçları vardır. Bunun için davranışlarına bir anlam vererek insan olma koşullarının yerine gelmesini sağlar. Değer duyan bir varlık olarak insan doğru ve değerli davranışlarda bulunmak ister.

İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara genellikle duyarsız kalması, onun kendi eylemlerini, kendi hareket tarzını anlamsız bulmaması, yani kendi durumunu meşrulaştırması sebebiyledir. Çünkü yaşamak isteyen insanın doğal hali budur. Hiçbir insan kendi yeteneklerinden kuşku duymaz, tam tersine her eyleminde bir anlam görür. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan, onun kendisinde bazı yetenekler görmesi, yapıp etmelerine bir anlam vermesi, içinde bulunduğu durumu meşrulaştırmasıdır.

Bu durumda insan dünyada gerçekleştirmek istediği hedeflerine, amaçlarına ulaşmada başarılı ya da başarısız olacaktır.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. İnsan bilgiler sayesinde tutumlar içinde bulunur ve amelini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. Bu tutumlar, insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden/ hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır.

Bilgi yalnız bireyde kalmaz, başkalarına da aktarılır. Nesilden nesile devrederken, gelişen ve büyüyen bilgi, insan türünün ortak malı olur.

Bütün canlılar içerisinde yalnız insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir.

İnsan, hayatını anlamlandırırken, fıtratından kaynaklanan imkanları gerçekleştirirken  bir yaşantı hali olarak hürriyetini de kullanır. Bu durumda doğru ve değerli eylemde bulunması mümkün olmayabilir.

Bunun için insana hayatında anlam bulmasında yardım edecek, yol gösterecek örnek kişilere ihtiyaç vardır. Bunlar içinde bulundukları durumlarda doğru ve değerli eylemler gerçekleştiren kişilerdir.

İnsan temel arzularını ve içgüdülerini nasıl doyurup tatmin edeceğini bu örnek kişilerde bulabilmelidir. Çünkü insan, uğruna çaba göstermeye değer bir hedef bulamazsa psikolojik bunalıma girer.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Kültürümüzün temelinde Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır.

Kur'an-ı Kerim fıtrata hitap eden, insanın fıtri ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran bir kitaptır.

Hz. Muhammedi kıyamete kadar değişmez insan rehberi kılan son peygamber olması kadar, Kur'an ahlakıyla ahlaklanmış, yaşayan bir Kur'an oluşudur.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Bizi biz yapan değerlerimiz in zeminini oluşturan Kur'an ve Hadis'e baktığımızda Kutsal Kitabımız ve model edindiğimiz insan Hz. Muhammed ile ilişkimizi bir temele oturtmamız gerekmektedir. Bu temelden hareketle kendimize -hayata-tabiata- evrene bakabilmeli, yaşamın bize sorduğu sorulara cevap verebilmeli ve bu yolla hayatın sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebilmeliyiz.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarının insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz.

1.Gurup: Aşkın varlık(Tanrı)insan ilişkisine yönelik mesajı: (Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed'in sözleri)'den alıntı yapılan

2.Gurup: İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj:(Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerifler, şiirler, deyimler v.b.)'den kağıda aktarılan.

İlk guruba Allah, Peygamber, Dört Halife isimlerinin yazılı olduğu levhalar; Ayete'l-kürsi, Yasin suresi, Besmele yazılı levhaları sayabiliriz.

İkinci gruptaki levhalar ise mesajlarında akıp giden hayatın insana etkisini, ona verdiklerini, verebileceklerini veya ondan alıp alabileceklerini değerlendirir.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri mekan'a biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması /anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekan'la sadece fiziksel olmakla öte psikolojik yönden de ilişki içindedir.

Mekan'a biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi, Kur'an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği Vahiy Kültürü/İslam Medeniyeti için de söz konusudur. Kur'an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur'an'a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


 İNSANI İNSAN YAPAN DEĞER YARGILARI

Güneşin kaynağını görmek istiyorsan başka bir göze ihtiyacın var; Çünkü boş gözünde o kudret yok. Yalnız aydın güneşin suya aksini görebilir.(Şebüsteri)

Değer: insan denen gerçekliğin bir olgusu, insanın kendini ifade etmesidir.Değer yargıları insanın varlıklarla olan ilişkileri sonucu oluşur.İnsan elde ettiği bilgiler onu zorunlu olarak değer yargılarında yöneltir.Bu nedenle değerler insanın varlık şartıdır.Değer yargılarının bir işlevi de insanın zekasını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktır.Bu nedenledir ki değerler insan davranışlarının yol göstericisidir.

İnsan hayatına hangi değer yargılarıyla anlam veriyorsa o değerler, kişinin yaptıklarına yön verip yönlendirir.İnsan hareket ederken verdiği tüm kararlar hayatını anlamlandıran değerlerin bir yansımasıdır.Bunun için insan; hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler, önemine göre onları sıralar.

Bizi biz yapan değerlerin temelinde özgü ve ortak kültürümüz vardır.İnsanın varoluşunu hissetmesi kültür sayesindedir.Bu nedenle kültür, insanın varolanlar hakkında hangi yolla olursa olsun edindiği bilgiler bütünüdür.Kültür sayesinde insan hayatını anlamlandırırken fıtratından kaynaklanan imkanları gerçekleştirirken bir yaşantı hali olarak hürriyetini de kullanır.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

Osmanlı mimarisi Osmanlı Hanedanlığının beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği veya fikir öncülüğü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar. Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu mimarisi, Bizans mimarisi, İran mimarisi ve Memlük mimarisi'nden etkilenmiştir.

Erken dönem mimarisi 1299 yılında Osmanlı Devleti’nin Osman Gazi tarafından Söğüt'de Osmanlı'nın tarafından kurulması ile 1501 yılında Bayezid Camii'nin (1501-1505) inşaatının başlaması arasındaki dönemi kapsar. Bu döneme ait yapılar ağırlıklı olarak İznik, Bursa ve Edirne şehirlerinde yer almıştır. Osmanlı mimarisine ait ilk kayda değer uygulamalar İznik'te inşa edildi.

1501 ile 1703 yılları arasında hâkim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul'da yer alır.  Klasik dönemin mimarlarının genel yaklaşımı yüksek ve görkemli yapılar inşa etmek yönündeydi. Bu sebepten erken dönemde uygulanmaya başlanan kubbeli ve merkezî planlı yapılar, klasik dönemde daha anıtsal ölçeklerde uygulandı. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hâkim olmuştur.

Osmanlı mimarisi bu kültürel birikimle birçok; cami, tekke, han, kervansaray, külliye, medrese, saray, türbe, yalı, zaviye yapmıştır.Osmanlı mimarisinin öne çıkan mimarlarından; Mimar Sinan, mimari yapı elemanlarını büyük bir ustalıkla bir araya getirerek muhteşem yapılar inşa etmiştir.Mimar Sinan'ın camilerinde hat sanatı adeta zirve yapmış; daha sonra inşa edilen camilerde görülmeyen bir biçimde hesaplı, akılcı ve tam bir uyum içindedir.

Herkesin içinde doğru olana eğri bakan bir göz vardır.

                                 MİMAR SİNAN


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsan hayatını devam ettirebilmek için bir anlama ihtiyacı vardır. Yani yaşamak için bir sebebe… Bu sebepler bizim değerlerimizdir. Bir nevi bizi ayakta tutan; yaşamamızı sağlayan şeylerdir. Değer; ‘’nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliktir.’’ Bu değer sayesinde insan kendisini ifade edebilir.

İnsan varlıkla olan ilişkilerinde birtakım bilgiler edinir. Bu bilgileri kullandıktan sonra bazı sonuçlara ulaşır ve bu sonuçlar da değerleri ortaya çıkarır. Daha sonra insan bu değerlere göre hayatını sürdürür. Bundan dolayı değer bir tek inanca değil, organize olmuş bir grup inanca (hayatı anlamlandırmaya) tekabül eder.

İnsan değerleriyle bir şeyler yapar, değerlerine göre hareket eder. Yani insan kendi değerlerine dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler ve ona göre yaşar. Ayrıca bu değerler tüm insanlarda farklılık gösterir. Çünkü her insanın alışı farklıdır.

İnsan varoluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem dış dünyadaki başarılarıyla birlikte sağlanır. İnsan bu şekilde hayatını üç farklı yoldan gerçekleştirebilir; -amel/eylem ortaya koyarak –bir şeyle karşılıklı etkileşerek –musibetlere sabrederek. İnsan bu şekilde hayatına vererek insan olma koşullarını yerine getirmeye çalışır. Fakat insanda bulunan değerler onun her zaman amaçlarını gerçekleştiremeyebilir. Çünkü hayat bir süreçtir ve bazı başarısızlıklarla karşılaşılabilir.

İnsan hayatını anlamlandırırken genellikle başka tarzlara karşı duyarsızdır. Çünkü kendi tarzını anlamlı bulur. İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda; fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur, hayatın problemleriyle başa çıkabilecek yetenekler kazanır, hayatta aradığı dengeyi keşfeder, en önemlisi mutlu olur. Eğer insanın anlam arayışı boşa çıkarsa; fıtri yeteneklerini iptal eder, hayat ona yük olur, anlık haz arayışına yönelir, dengeyi tamamen yitirir ve en önemlisi anlam arayışı yönelimini geri çeker;  her şeyden vazgeçer.

İnsan bilgi sayesinde varoluşunu gerçekleştirir. B u bilgi fertte kalmaz başkalarına aktarılır, nesilden nesle devredilir. Buna kültür denir. İnsan kültür sayesinde varoluşunu gerçekleştirir. İnsanın ortaya koyduğu davranışlar ise kültürün görünümleridir. Kültürün bir kısmı bir topluma aitken bir kısmı da bütün insanlığa aittir.

İnsan hayatını anlamlandırırken hürriyetini de kullanır. İnsan bazen bu hürriyet dolayısıyla ne yapacağını bilemez. Bu yüzden örnek/önder kişilere ihtiyaç vardır. İnsan bu kişileri örnek alarak hayatını anlamlandırabilir. Bu örnek/önder kişiler peygamberler, veliler, filozoflar ve düşünürler olabilir. Kişi fıtri kabiliyetlerini kullanarak hayatını anlamlandırabilir. Eğer fıtri yapısından uzaklaşmışsa ‘insan olma imkanlarından kendini mahrum etmiş demektir. Bu yüzden de hayatı anlamsız/değersiz görecektir. Bu şekilde insan ‘gerçekleri’ algılamayı ve kendini yaşayabilmeyi engeller. Ve böylece varoluşunu gerçekleştiremez. Tüm bunlardan dolayı insanın yol gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardır.

Bizi biz yapan değerlerimizin temelinden ne olduğu tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüzde aramamız gerekir. Dinimiz İslamiyet olduğuna göre ortak kültürümüzün temelinde Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed vardır. Kur’an-ı Kerim insanın fıtratına hitap eden ve fıtri ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran bir kitaptır. Allah bu kitabı kullarına yol göstersin diye elçileri ile insanlara göndermiştir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Ev içerisinde süsleme olarak kullanılan levhalar insanın veya toplumun davranışlarını simgeler. Çünkü bu levhaların taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir. Buna örnek olarak hat sanatı gösterilebilir. Hat sanatı ile insanı doğru yola teşvik edecek yazılar en güzel biçimde, en güzel kağıda, en güzel emekle oluşturulur ve teship sanatı ile yazı süslenerek daha görkemli hale getirilir. Bu hazırlanan levhalar evin en güzel yerine asılır. Böylece bu levhalar insanlar üzerinde bir etkiye sahip olur ve davranışları bir nevi yönlendirir.

Günümüzün getirdiği etkilerle birlikte bu tür levhaların yerine teknolojik aletler gelmiştir. Yani eskinin koşulları ile yeni dönemin koşulları birbirinden farklıdır. Eskiden insanlar birebir hayatı yaşayarak öğrenir ve anlamlandırırken, günümüzde televizyon, internet gibi kitle iletişim araçları ile hayatı anlamlandırmaya çalışıyor. 

Levhalar çağımızın insanını bir nevi düşünmeye iter, onları sıradanlıktan kurtarır. Bunu levhada saklı olan mesaj ile algılarız. Levhaların verdiği mesaj iki ana konuda toplanabilir; -Allah ile insan ilişkisine yönelik mesaj, - insan ile hayat ilişkisini içeren mesaj. Ancak günümüzün gençlerinin duvarında bu anlamlı levhaların yerini posterler, afişler, pankartlar almıştır.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri yaşadığı mekana biçim vermiştir. Bu biçimde insanın hayatı algılamasının/anlamlandırmasının etkileri büyük ölçüde vardır. Çünkü insan yaşadığı mekanda sadece fiziksel olarak değil psikolojik açıdan da varlığını gösterir. Yani insanın fiziksel bir mekanı olduğu gibi ruhsal bir mekanı da vardır. İnsan bu ruhsal mekanında kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara yer verir. Bu ruhsal mekan fiziki mekanı da etkiler. Örneğin farklı kültürlere ait mimari eserler genel olarak birbirlerinden farklıdırlar.

Mimaride çeşitli sanatlar da kullanılmaktadır. Bu mimari ve sanatlar aynı zamanda iletişim görevi de görmektedir. Çünkü her çağa, topluma, kültüre göre sanat ve mimari farklılık göstermektedir.  Bu farklılıklar dönemin, çağın ve kültürün inanışlarını/ hayatı ne şekilde anlamlandırdıklarını somut bir şekilde farklı bir dille söylemektedir. Bu şekilde mekan bir ruha sahip olmuş olur.

Bizler İslam dinine mensup olduğumuz için yollar, sıhhî tesisler, parklar, hastaneler, spor alanları, okullar, camiler, pazar yerleri vs. gibi mekânlar  Kur’anî ilkeler göz önünde tutularak imar edilmiştir.

 Dinimiz hayatı anlamlandırarak yaşamamızı ister ve bunun için somut olan bir şeyi mekânsal olarak somut hale Kâbe ile getirmiştir. Bu şunu gösterir ki; Kur’ân-ı Kerim insan ve hayattan bağımsız değildir. Aksine hayatın ta kendisidir.


0 Yorum - Yorum Yaz


                                              KUR’AN NEDİR?

  Hayat reçete edilebilir mi? Evet edilebilir. Sadece bir noktaya kadar. Bu noktaya bakış açısı insanın anlam arayışıdır. Hayata anlam katan şey ondan kaynaklanan değerlerimizdir.

                                      DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

  Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar, değerleri ifade etmektedir. Toplumsal değerler ise, belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler olarak tanımlanabilir. Değer insanların varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği bilgileri ölü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan gerçeğinin olgusudur. Hayata anlam verme, insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı is, onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi, böylece hayatın problemleriyle baş edecek yetenek kazanması, hayattaki dengeyi keşfetmesi ve böylelikle mutluluğa ermesidir.

                       İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

     İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, eylemlerine yön verir. İnsan eylemlere değerler çerçevesinde anlam verir. İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur.

                                       DEĞER – KÜLTÜR İLİŞKİSİ

      İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir. Bilgiye dolaylı veya doğrudan ulaşılır. Bilgilerle amelde bulunulur. Davranış kazanılır. Tutumlar insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden kaynaklanır. Bu hükümler onun zihin dünyasını sınırlar. Bu zihin dünyası alan içinde olur. Alan kültür faaliyetlerinin alanıdır. Kültür bu şekilde oluşur. Kültür iki kısımdır: özgü ve ortak kültür. Özgü kültür, onu meydana getiren millete özgüdür. Ortak kültür ise, herhangi bir milletin damgasını taşımaz, milletlerin ortak malıdır. Bir bütün olarak kültür, insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir. İnsan kendini, çevresini anlayamazsa dış dünyayı tehlikeli olarak görür.

                                    DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

     Değerlerin temelinde hem özgü kültür hem de ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürün temelinde Kur’an-ı Kerim ve sünnet vardır. Kur’an anlam arayışına cevaptır. İnsanın hayatını anlamlandıran kitaptır. Hz. Peygamber, Kur’an’ın nasıl yaşanacağının ve insan olma imkanlarının yolunun daima nasıl açık tutulacağının somut örneğidir.

                      DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA

                                 KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

     İnsan potansiyelimizin verimliliğini en yüksel noktaya çıkarmak ve bunu kalkınmanın bir imkanı olarak kullanmak istiyorsak, ilk önce  bizi bu günlere getiren değerlerimizin temelindeki Kur’an ve sünnetlere bakmamız gereklidir. Aksi halde alışılmış değerler hayata yön verecek ve toplum yozlaşacaktır. Varlık bilincine ermek için Kur’an ve sünneti hayatımıza geçirmemiz gerekmektedir.

                TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

     Türk ailesinin hayatını geçirdiği oturma veya misafir odalarında bulunan levhalar, insanın davranış kalıplarını iç mimarinin nasıl etkilediğine örnek teşkil eder. Levhalar, taşıdıkları anlamlar, mesajlar ve davranışları etkiler ve yönlendirir. Sosyal ve kültürel enerjiyi ve zevki sağlar. Tezhip ve hat sanatı eserleri levhalanarak evlere asılırdı. Bu levhalarla maddi simge manevi bilinci kuvvetlendirir. Levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Kitle iletişim araçları levhaların yerini almıştır. İnsani değerler levhalarla birlikte önemsizleşmeye yüz tutmuştur. Levhalar iki önemli mesaj verir: Tanrı-insan ilişkisine yönelik mesaj ve insan-hayat ilişkisini içeren mesaj. İlk mesaja örnek; Allah, peygamber, ayet, sure yazılan levhalar verilebilir. İkinci mesaja ise; akıp giden hayatın insana etkilerini değerlendiren yazılardır. İnsanı ümitsizliklerden, duyarsızlıklardan korur.

          OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

    İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Mekanda sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da ilişki içerisindedir. Bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır. Mahrem mekan, sosyal mekan, kişisel mekan ve genel mekandır. Mekanın en önemli özelliklerinden biri de yön kavramıdır. Mimari ile sanat çok yakın ilişkiye sahiptir. Mimari ya da sanat eserleri, çağlara, toplumların inanışlarına, anlamlandırmalarına ve kültüre göre değişiklik göstermiştir. Sanayi devrimi ile birlikte mimari, gelişen ve değişen koşullara göre uyum sağlamış, hızlı, hareketli bir mimarinin oluşmasına neden olmuştur. Eski mimari eserlerini yapabilmek yine insanın elindedir.  

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsan hayatının anlamını bulmak için önce hayatını sorgulaması gerekir. Çünkü soruyu sormadan cevabını veremeyiz. İnsan buna cevap ararken yaşadığı hayat ona kaynak olmaktadır. Kişi geçmişte yaşadıklarıyla bu soruyu cevaplamaktadır. İnsanın daha çok karşılaştığı zorluklara karşı dirençli olup onlara karşı koyabilmesi ise onun değerleridir.

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Bir toplum , bir sınıf veya bir kişi için önemli olan nesne ve olayların niteliği değerdir. Toplumsal değer ise düşünce, kural veya uygulamalara toplumun olumlu bakış açısı ile yaklaşmasıdır.

Değerin nasıl oluştuğunu açıklayacak olursak, değer insanın varlıklarla ilişkileri sonucunda oluşmaktadır. İnsan yaşamı boyunca elde ettiği birikim sayesinde bir değer kazanır ve bu değerler yaşamı sonucunda kazandığı ölçütlere göre şekillenir. Değerlerin insana kazandırdığı fayda ise karşılaştığı zor durumlar karşısında onlara göğüs gerebilme gücü sağlamasıdır.

İnsan elindekilerinin kıymetini anladığı zaman ve ona bahşedilen aklın sırrını keşfettiği zaman hayata bir anlam vermeye başlamıştır. İnsan anlam arayışına başladığı zaman insanların fıtratını kendine bakarak bulması ve her insanda aynı durum söz konusu olduğunu anlaması ve bu sayede hiçbir üzüntüye kapılmaması gerektiğini anlayarak her daim mutlu olmasını bilmeye başlayacaktır. Kısaca insan hayatını anlamlandırdığı zaman mutluluğu bulacaktır ve hiçbir şey onun üzülmesine sebep olmayacaktır.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan davranışlarını gerçekleştirirken bağlı bulunduğu değerlere göre gerçekleştirmektedir. İnsan bağlı bulunduğu değerler sisteminin bütünüdür.’’ İnsan hayatının anlamını bulması 3 yol ile gerçekleşebilir :

Amel ortaya koyup, bir şeyler üreterek

Bir nesne veya bir insanı severek

Kaçınılmaz acılara karşı durarak

Buradaki 3 durum insanın hayatının anlamlandırmasına olanak sağlamaktadır. İnsanların bir değerleri vardır ve bu bilinçte hareket ederek değerli davranışlar sergilemek isterler. İnsan bu değerlerini yerine getirdiği zaman fıtri yetenekleri keşfetmiş olur, her durum karşısında mutlu olabilmeyi becerir ve bu dünyada nasıl yaşaması gerektiğini bilir. Ama başarısız olursa fıtri yeteneklerinin farkına varamaz, mutsuz olur ve en önemlisi yaşama sevincini yitirir.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan sürekli bilgiyle iletişim halindedir ve bu elde ettiği bilgiler sayesinde davranışlarını gerçekleştirmektedir. Bu davranışlar, insanın sahip olduğu değerler sisteminden kaynaklanır. Ve sahip olunan değerler sisteminde hareket ederek insan daha sınırlı bir hal almaktadır ve bu da insanların kültürünü oluşturmaktadır. Kültürü insanın kendini gerçekleştirebilme alanı olarak tanımlayabiliriz. Yani üretilen eserler, sergilenen davranışlar insanların kültürünün bir simgesi olarak ele alınabilir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Yaşantılarımızın temelinde hem ‘özgü kültür’e hem de ‘ortak kültür’e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Özgü kültürümüz dinimiz, tarihimiz ve coğrafyamızın bütünlüğünde oluşmaktadır. Ortak kültürümüz ise Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed ‘den oluşmaktadır.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilendiğine önemli bir örnek oluşturur. Evimize gelen misafirlerin bu levhalardan etkilenerek; konuşmalarına, davranışlara hatta bazen düşüncelere bile etki etmesi bu durumun önemini ortaya koymaktadır.

Levhaların insanlara verdiği mesajları 2 başlık altında toplamak gerekirse;

Tanrı-insan ilişkisine yönelik mesajlar : Kuran-ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed’in sözleri

İnsan-hayat ilişkisine yönelik mesajlar : Hadis, şiir, deyimler

 

 

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsanın yaşadığı mekan onun hayat görüşüyle alakalıdır. İnsan içinde bulunduğu mekandan psikolojik olarak etkilenmektedir ve bu da mekanın tasarımının önemini belirtmektedir. Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların yaşadıkları mekanda Kur’an’a yönelip onu okuyup , düşünüp, anlayıp ve yaşaması için yaşadıkları mekanların manevi havasının da katkısı olacaktır.

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROL

 

Kişilerin hayatını yönlendiren şey nedir? Onu yaşatan ve hayata bağlayan nedir? Sorulari ile  İnsanlar  ''anlam arayışı'' içerisindedir.

Kuran-i Kerîm hayati anlamlandirmak ve anlasilmak istiyor,  Allah’ın birliğini ve inancini ortaya koyar.

Insan degerlere göre hayatini belirler

 

DEGER VE KÜLTÜR

 

İnsanın yaptığı faaliyetlere kültür denir.

Kültür ile edindiğimiz bilgiler, değerler, davranışlar yeni nesile aktarilir. Bilgi olmasa kültürde olmaz, bilgi yenilendikce ve degistikce kültürde degisir.

Kültür insanlarin anlam arayişi sonucu ortaya çıkmıştır ve kendini gerçekleştirme sürecidir.

 

TÜRK AILESININ ICINDE LEVHALAR

 

Türk ailelerinin geleneginde süslü güzel güzel yazili kuran-i kerimin levhalari her evde vardir bunu nereye giderseniz görürsünüz. Eski nesil yasli insanlarin evlerinde daha cok rastlanir bunlara fakat simdiki yeni nesilde bunu görmek artik cok mümkün olan bir sey degil müslüman aileler degerlerini kaybetmekte. Bu gibi tablolarin evi süslemesi güzel bence cünkü ruhu dinlendirme yönünden etkili olabilir ama modasi gecmis tablolari yeni nesil evlerinde barindirmak istemiyorlar, ben sahsen allah yazili cabuk kirilan bir süsü evime almam cünkü allahin ismi süs niteligi ve amaci tasimamalidir kurani acip okumadiktan sonra süs diye tozlanmasi icin kaldirilip saklanmasina karsiyim. Insanlar merak edipte allah ne yollamis bize ne mesajlar veriyor diye merak etmiyorlar anne baba televizyonun karsisina oturup dizi izliyor ve cocuklar cahil büyüyor. Modern bir aile ortaminda kuranla hemdem olmak yerine internet ile büyüyor yeni nesil.

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

İnsanı insan kılan onun bağlı olduğu değerler sistemidir. İnsanlar hayatını anlamlandırmak ister, bunu yaparken de kendine değerler edinir. Değer nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşımasıdır.

İnsanın hayatına kendisine göre anlamları olan değerleri yön verir. Hayatın anlamını keşfetmesi, eylem ortaya koyarak, karşılıklı etkileşerek, kaçınılmaz acıya karşı tavır geliştirerek gerçekleşebilir. İnsan kendisine göre anlamlı gördüğü bu değerlere sahip olmazsa hayatını sürdüremez.

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf ya da bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği ya da bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar ‘değer’dir. Toplumsal değerler kavramında ise değer şöyle ifade edilir: ‘Belli bir toplumda veya toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,uygulamalar ve maddi nesneler.’

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp-etmelerine yön verirler. İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:

     1.Amel ortaya koyarak, üreterek

     2.Bir şeyi/insanı severek

     3.Kaçınılmaz acıya karşı durarak

DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan elde ettiği bilgilerle tutumlar ortaya koyar. Bu tutumlar insanın temel kabul ettiği değerlerden kaynaklanır. Tutumları içerisinde verdiği hükümler bu değerlerin çerçevelediği alan içerisinde olur. Bu alan kültür faaliyetlerinin alanıdır. Kültür bilginin nesilden nesile aktarılması sonucu insan türünün ortak malıdır. İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir. Bu nedenle kültür insanın var olanlar hakkında hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. Bu bilgilerle ortaya koyduğu davranışlar kültürün görünümleridir. İnsanın var olanlar hakkında farklı yollarla bilgi edinmek istemesiyle kültür unsurları olan bilgi türleri doğar. Bir bütün olarak kültür insanın kendini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Özgür kültüre ve ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sisteme vardır. Böylece toplum içindeki fert hayatını anlamlı kılmanın bilgisini öğrenir.

Bizi biz yapan değerlerimizin temelinden ne olduğu tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüzde aramamız gerekir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarının insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz.

1.Grup: Tanrı-insan ilişkisine yönelik mesajı: Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed'in sözleri

2.Grup: İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj: Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerifler, şiirler, deyimler

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri yaşadığı mekana biçim vermiştir. Bu biçimde insanın hayatı algılamasının/anlamlandırmasının etkileri büyük ölçüde vardır. Çünkü insan yaşadığı mekanda sadece fiziksel olarak değil psikolojik açıdan da varlığını gösterir. Yani insanın fiziksel bir mekanı olduğu gibi ruhsal bir mekanı da vardır. İnsan bu ruhsal mekanında kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara yer verir. Bu ruhsal mekan fiziki mekanı da etkiler.

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

Hayat reçete edilebilir mi?
Bu mümkündür ancak bir noktaya kadar mümkündür.
Yeni bir gelecek yaratabilmak için varoluşun zeminini anlamak gerekir.
İnsanın anlam arayışında insanı varılacak noktaya götüren reçetenin temel amacı insanın dayanılmaz acılarına katlanması için çözüm bulmaktır.
Bu çözüm hayatımıza anlam katan şeylerden kaynaklanan değerlerdir.

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Felsefe ve sosyolojiye göre değer,kişinin nesne ile arasında beliren şey,nesne ve olayların insanlar için taşıdığı önem ve bir şey hakkındaki iyiliğin veya kötülüğün bilgisidir.
Toplumsal değer ise bireylerin olumlu tepki verdikleri şeylerdir.
İnsan akıllı bir varlık olduğu için bir takım değerlere sahiptir.
Değerlerin görevi insanın aklını olumlu yönde kullanmasına yardımcı olmaktır.
Değer hayatı anlamlandırmaya karşılık gelir.
Hayata bir anlam verme,insanın kendini,çevresini ona verilen nimetleri idrak etmesi,yeteneklerinin farkına varmasıdır.
İnsanın anlam arayışı, kişinin hayatın problemleriyle baş edebilecek bir yetenek kazanmasıdır.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsanın yapıp etmelerine yön veren şey onun anlam verdiği değerler ile belirlenir.
Kişinin hayatına anlam katması üç yoldan gerçekleşir:
- Üreterek
- Etkileşerek
- Sabrederek
İnsanın temel aldığı değerler ona her zaman başarı sağlamayabilir.Bu başarısızlıklar ona bir uyarı olabilir ve bir yoldan diğer yola geçmesini sağlayabilir.
İnsanın hayatta kalmasının sebebi kendisini meşrulaştırmasıdır.
İnsan anlam arayışını gerçekleştirebildiğinde dengeye kavuşur,mutlu olur,gerçekleştiremediğinde dengeyi yitirir,herşeyden vazgeçer.

DEĞER - KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsanın varoluşunun sebebi bilgidir.İnsan sürekli bilgi aktarım faliyeti içinde yer alır.Bu faaliyete kültür denir.
Kültür insanın çeşitli yollarla elde ettiği bilgilerdir.
Kültür insanın kendini gerçekleştirme sürecidir.
İnsan hayatını anlamlandırırken özgürlüğünü de kullanır.
İnsanın hayatındaki anlamı bulabilmesi için bir rehbere ihtiyacı vardır.
İnsan bir amaç uğrunda hareket edip kendi iradesi ile seçtiği bir hedef için çabalamazsa psikolojik problemler yaşar.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

İnsan hayatını toplumu oluşturan enstrümanlara göre anlamlandırır.
İnsanı insan yapan değerlerin temelinde hem "özgü kültür" hem de "ortak kültür" yatar.
Ortak kültürün temelinde Kur'an ve Hz.Muhammed vardır.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

İnsan hayatı anlamlandırmanın temeline Kur'an-ı Kerim ve Hadisi koyduğunda hayatına "alışılmış değerlerin" yön vermesine engel olur.
İnsan Kur'an-ı Kerim ve Hadis bilgisini hayatına güncelleyerek koymalıdır.

































0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

DEĞERLER NEDİR VE NASIL OLUŞUR

‘’İnsanı insan kılan onun bağlı  bulunduğu değerler sistemidir’’(Necati Öner)

Değer belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,  kurallar, maddi nesnelerdir. Değerler insanın diğer varlıklarla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan dışında değere sahip olan bir canlı yoktur. Değer insanın aklını ve iradesini doğru yönde kullanması için vardır. Değer, insanın hayatını anlamlı kılan bir olgudur. İnsan sahip olduğu değerlerle hayatının anlamını bulmaya çalışır.

Toplumsal değerler kavramı ise; “Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler” olarak tarif edilir.

İnsanın  Hayata Anlam Vermesi Nasıl Gerçekleşir?

İnsan değerleriyle bir şeyler yapar, değerlerine göre hareket eder. Yani insan kendi değerlerine dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler ve ona göre yaşar. Ayrıca bu değerler tüm insanlarda farklılık gösterir.  İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç dünyada hem de dış dünyadaki başarılarıyla birlikte sağlanır.İnsan bu bütünlük içinde hayatın anlamını üç farklı yoldan tespit eder.                                                                                                                             

1-Amel/Eylem ortaya koyarak eser yaratarak.

2-Bir şeyi bir insanı severek/karşılıklı etkileşerek

3-Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek.

DEĞER- KÜLTÜR İLİŞKİSİ

  İnsanoğlu sürekli bir bilgi edinme ve insalarla iletişim içeresinde olmaktadır. Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini/üretimini ortaya koyar. Bu tutumlar, insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden kaynaklanır. Bu temel hükümler, onun zihin dünyasını sınırlar. .Bu tutumlar içinde kaldığı sürecede verdiği her hüküm , yapacağı her davranış, temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçevelediği alan içerisinde olur.

Değerlerimizin Temelinde Ne Var?

Yaşantılarımızın temelinde hem ‘özgü kültür’e hem de ‘ortak kültür’e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Böylece toplum içindeki fert, hayatını anlamlı kılmanın bilgisini edinir. Artık o ayakta durabilir.

   Bizi biz yapan değerlerimizin temelinden ne olduğu tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüzde aramamız gerekir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdikleri iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirirler.

Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz.

1.Gurup: Aşkın varlık(Tanrı)insan ilişkisine yönelik mesajı(Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed'in sözleri)

2.Gurup: İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj(Kur'an-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerifler, şiirler, deyimler v.b.)

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. İnsan mekanla fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir.

Osmanlı mimarisinde dış mekanla tam bir uyum içerisinde olan ve tevhide, manevi dinginliğe ulaşmış bir merkezi iç mekan oluşmuştur.

Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü yani İslam Medeniyeti içinde söz konusudur. Kur’an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur’an’a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

     İnsan devamlı olarak hayatın anlamını bulmaya çalışır.Bunun için hayatını sorgulamaktadır.Peki hayat reçete edilebilir mi?  Bazılarına göre bu mümkündür fakat bu da belirli bir noktaya kadardır.Bu reçetenin en büyük amacı insanımızı ayakta durduracak,hayata tutunabilmesini sağlayacak şeyi bulmaktır.Bu şeyde değerlerimizdir.                 

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

     Değer belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,uygulayımlar,maddi nesnelerdir.O halde değer,insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir.

     Değer insanın varlıklarla olan ilişkileri sonucu oluşur.insan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır.Değerler insanın varlık şartıdır.Akıl değer sahibi olmanın ilk şartıdır.Bundan dolayı insandan başka canlıların değer dünyası yoktur.Dolayısıyla değer,insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın,dünyanın belirli bir kısmı ile idrak,duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

     İnsan,hayatına hangi değerler anlam veriyorsa o değerler,yapıp-etmelerine yön verirler,onun yapıp etmelerinin yönetirler.Artık insan,eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.Çünkü insan,yapıp etmeleri ile ana amaçları arasında ilişki kurar.İnsan şöyle veya böyle hareket ederkenn verdiği tüm kararlar,hayatını anlamlandıran tüm değerlerin ışığında oluşan amaçları,hedefleri,planları gerçekleştirmeye yöneliktir.Ayrıca insan içinde bulunduğu sonsuz durumlarda bu amaçlarını hedeflerini,planlarını bir defada gerçekleştiremez.Bunun için insan,hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler,onları önemine göre sıraya koyar.

     İnsanın bir bütün olarak varoluşuu gerçekleştirmesi,hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır.Birinin eksikliği anlamsız olur.Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:

1.Amel/eylem ortaya  koyarak,üreterek,eser yaratarak

2.Bir şeyi/bir insanı severek,karşılıklı etkileşerek

3.Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek     

     İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda: fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur;bu sayede haytın problemleriyle başa çıkabilecek bir yetenek kazanır;hayatta aradığı dengeyi keşfeder;en önemlisi mutlu olur.İnsanın anlam arayışı boşa çıkarsa: fıtri yeteneklerini iptal eder;hayat yük olur;anlık haz arayışlarına yönelir;dengeyi tamamen yitirir;en önemlisi anlam arayışı yönelimini geri çeker,herşeyden vazgeçer.Bütün bunlar öldürücü bir durumla sonuçlanabilir.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

     İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişimi içersindedir.Bilgiyi ya doğrudan ya da dolaylı olarak elde eder.Tutumlarını ve amellerini elde ettiği bu bilgiler ışığında şekillendirir.Bu tutumlar,insanın temel kabul ettiği değer hükümleri çerçevesinde oluşur.Bu temel hükümler,onun zihin dünyasını sınırlar.İnsanın ortaya koyduğu davranışlar bu alan içerinde olur.Bu alan aynı zamanda kültür faaliyetlerinin alanıdır.Yani insan kültürü bu şekilde oluşturur.Bütün canlılar içerisinde anacak insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir.İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesinde olur.Kültürde bilgi esastır ve bigi çeşitleri aynı zamanda kültürün esaslarını oluşturur.

     Eğer insan,kendini ve çevresini anlamazsa,yani hayatını anlamlı/değerli kılmazsa dış dünyayı tehlikeli bir lan olarak algılar.Böyle bir durum,davranışları,tehlikelere karşı savunmaya yönelik bir biçimde düzenlemeye ve enerjinin çoğunu bu doğrultuda tüketmeye sebep olacağından gerçekleri algılamayı ve kendini yaşamayı engeller.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

     İnsanın bir fert olarak veya topluluk içinde hayatını anlamlandırması'etik-aksiyon meselesi' ve dünyada olup bitenleri anlamak ve açıklamak 'bilgi meselesi' bütün çağlarda,bütün filozoflarca,biri diğerine bağlı,biri diğerinin içinde ele alınmıştır.Halk arasında yaşayan efsaneler,atasözleri,ahlaki nasihatler ve yasalar bu iki meselenin topluma mal olmasının somut kanıtıdır.İnsan fertler ve toplumlar arası ilişkilerde fıtratından kaynaklanan sert,bencil,hileci zihniyeti dengeye,doğruya,hak ve adalete ulaştırma arayışı içinde olmuştur.Bu yaşantıların temelinde hem 'özgür kültür'e hem de 'ortak kültür'e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır.Bunları yaşayanlar hayattan farklı lezzetler almışlardır.

     Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan 'özgü kültürümüz'de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız 'ortak kültürümüz'de aramamız gerekir.Dinimiz ilamiyet ile katıldığımız ortak kültürün temelinde kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimimz Hz. Muhammed vardır.Buna göre;

     Kur'an-ı Kerim,insanın bütün varlık koşullarıyla uyumlu ve o koşullara cevap veren ilahi bir mesajdır.Yani o insanın bütün fıtri ihtiyaçalrını göz önünde bulunduran bir kitaptır.Hz. Muhammede gelince;o insanın sorumluluk/emanet bilincini diri tutmak,anlam arayışında fıtri dengesini korumak için vahy'in insan modeli olarak,yarattıklarını en iyi bilen Yüce Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

     Bu sorunun cevabının verilmesi çok zordur.Bu soruya verilecek cevaplara zemin oluşturacak başlangıç noktaları şunlardır:

·         İslam'a layık bir 'İslam ile varoluş'un yaşam felsefesini geliştirme

·         Bu yaşam felsefesini çağdaş kültürümüze katarak kalkınmanın bir imkanı olarak kullanabilmek için değerlerimizi yeniden inşa etme

·         Bunu yapabilmek için değerlerimizi yeniden değerlendirme

·         Değerlerimizi yeniden değerlendirmek ve inşa edebilmek için de bilginin dönüşümünü mümkün kılarak ,soyut olandan somut olanı üretme:yeni/güncel değerler çıkarma

     İnsan potansiyelimizin verimliliğini en yüksek noktaya çıkarmak ve  kalkınmanın bir imkanı olarak kullanmak istiyorsak ilk önce Kur'an ve Hz. Peygambere bu çerçevede bakmamız gerekir.Aksi takdirde  insanımız alışılmış değerlerin hayata terk edilmiş olacak ve sürüklendiği yozlaşma daha da derinleşecektir.Bizi biz yapan değerlerimizin zeminini oluşturan Kur'an ve Hadis'e bu yaklaşımla baktığımızda kutsal kitap ve model edindiğimiz insan Hz. Muhammed ile ikişkimizi bir temele oturtmamız gerekir.Bu temelden hareketle kendimize,hayata,evrene,tabiata bakabilmeli,yaşamın bize sorduğu sorulara cevap verebilmeli ve bu yolla hayatın sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebilmeliyiz.Bu ise 'bigiyi dönüştürebilmemizle' yani Kur'an'ı ve Hadis'i yeni/güncel değerler olarak hayata katabilmemizle mümkündür.

TÜRK AİLESİNDE EV İÇİ DÜZENİ LEVHALARI

     Türk ailesinin,aile fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar,iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur.Çünkü bu levhalar taşıdıkları anlamlar,verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirirler.Fertlerin ve toplumların muhtaç oldukları sosyal ve kültürel enerjiyi ve bedii sağlarlar.

     Dolayısıyla levhalar güzellikleri,taşıdıkları manalar,verdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir.Bu arama devam ettikçe o şey hakkındaki hayret ve hayranlığımız da sürer gider.O kadarki metafizik sahaya geçer,Allah'a kadar yükselen haller ve derecelerde bulunabilir.Böylece F.Schoun'un dediği gibi,''maddi simge manevi bilinci kuvvetlendirmiş'' olur.Levhalar,çağımız insanının evrenin kendisine ait olan o küçücük bölmesini iyi 'bilme' özelliğine ters düşen bir olgudur.Onların taşıdığı mesaj insanı hayatın tüm alanlarında,toplumsal töre ve gelenekler üzerinde,yani insanın kendini gerçekleştirebileceği her konuda düşünmeye zorlar.Böylece insan sıradanlıktan kurtulmak düşüncesiyle ve düşündüklerini hayata aktarma gayretiyle başarmaya özendirmiş olur.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

     İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir.Bu biçim verişte onun hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır.Çünkü insan mekanla sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yöndende ilişki içindedir.

     Sosyal psikologlara göre bireyin birbirinden farklı dört mekanı vardır.Bunlar:mahrem mekan,sosyal mekan,kişisel mekan,genel mekandır.İnsan bu mekanları kendi kültürüne ait değerlere,inanç ve varolma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanır.aynı zamanda insan iyi yaşanacak kent imar edebilmek için mekanla ilişkisini,mensup olduğu milletin kültürünün içerdiği bu değer hükümlerinin etkisi altında oluşturur.Yani o,kendini,tabiatı,evreni algılayışının/anlamlandırışının oluşturduğu değer duygusuyla mekana bakmıştır.

     Çok eski zamanlardan beri insan ile mimari-kent-çevre düzenleme ve insanın akli ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim bulunduğu bir gerçektir.Kozmik anlamlar taşıyan toprak ile ahşap yeryüzünün en eski mimari malzemesidir.Bu kozmik manayı mimaride somutlaştırmak için tapınakları ayakta tutan kolonlar ahşaptan yapılmış;Taşcağı ve Mısır dikilitaşları merkez fikrini simgeleştiren dağlara işaret etmek için dikilmiş,tapınaklar,saraylar ve kentler yeryüzünün merkezini gösteren simgeler olmuştur.Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken,bu eserlerde biçim ve içerik çağlara,toplumların inanışlarına/hayatı anlamlandırmalarına ve onunla oluşan kültüre göre değişik görünümler almıştır.Böylece sürekli bir biçimde göstergeler arayıcılığıyla içerik oluşturulmuş,mimari ve sanat bir dil haline gelmiştir.Buna göre mimari ve sanat,dildeki sözcükler yerine biçim,renk,ışık,gölge doku ölçü oran vb. kavramları kullanan özel bir dildir.toplumun ürettiği kültür,maddi ve manevi bu unsurları kendine özgü bir biçimde bir araya getirerek mekanı dile getirir.Onu canlı tutan bir ruh,bir manevi boyut katar.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

Hayatımıza anlam katan ondan kaynaklanan değerlerimizdir.Değerler ele alınırken geçmişle gelecek arasında bir bağ kurulmalıdır. Bizi biz yapan değerlerimizi SPİNOZA 'nın sözünde olduğu gibi incelemeye gayret edilmeli ; ''Ağlamayın , öfkelenmeyin ,anlayın!''

 

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?
Değer , yüksek ve yararlı nitelik; kişinin isteyen, gereksinme duyan bir varlık olarak nesneyle bağlantısında beliren şey manasına gelmektedir.
Deger insan gerçeginin bir olgusudur.

Toplumsal değer ise ;''Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler , kurallar , uygulanımlar , maddi nesneler.''

İnsanın varlıkla olan ilişkisi sonucu değer oluşur.Değer , insanın davranışlarının yol göstericisi olmak bakımından insanın dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak , duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.

DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir.Elde ettiğimiz değer ve kültürlerimiz bilgi birikimleri sonucu oluşmaktadır.Bir bütün olarak bakıldığında kültür insanın kendini gerçekleştirme süreci olarak karşımıza çıkar.İnsanın bu kendini gerçekleştirme sürecinde bilgi bireyden bireye aktarılmaktadır ve bu süreçte insan kendisine bir rehber/önder edinerek hayatına anlam bulmayı kolaylaştıracaktır.Bu sebeble Kur-an'ı kerim kendini hidayet rehberi olarak tanıtmakta ,insan modelinin nasıl olacağını göstermektedir.Hz.Muhammed ise Kur-an ahlakıyla ahlaklanmış ,yaşayan bir önder olmuştur.Kur'an ve Hz.peygamberin bilgisine sığınmalı hayatımızı da bu bilgiler ışığında anlamlandırmalıyız.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu bize özgü kültürümüzde ve ortak kültürümüzde aramamız gerekir.Dinimiz İslamiyetin varolduğu ortak kültürde kuran ve peygamberimiz vardır.Kur’an fıtrata hitap eden, insanın fıtrî ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran bir kitaptır. Kur’an insanın hayatını anlamlandıran kitaptır.Hz. Muhammed ise son peygamber olmasının yanında, Kur’an’ın nasıl yaşanacağının, hayatı anlamlandıracağının somut örneğidir.


TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri ve misafirleriyle yaşantısını geçirdiği mekandaki levhalar ve bunların taşıdığı anlamlar etkilemektedir.Levhaların verdiği mesajı iki ana konuda toplayabiliriz;

1.sinde ; Aşkın varlık (TANRI) insan ilişkisine yönelik olan mesaj

2.grub ise ; İnsan -hayat ilişkisini içeren mesaj

Bu iki grubtada levhalar güzel görünerek insanda sanatsal bir haz uyandırmanın yanında içerdiği anlamlar bakımından insanı düşünmeye sevk eder.İnsanın hayatı anlamlandırmasına önemli ölçüde katkı sağlar.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir.Onun bu biçim vermesi hayatı anlamlanlandırmasıyla yakından alakalıdır.Mekan sözcüğü ''k-v-n'' kökünden türemiş ve masdar anlamında hem ''varolma'' hem de ''bütün varolanları içeren kosmos'' manalarını kapsayan bir kelimedir.Dolayısıyla bütün evren yani varolan herşey varolmaya yani kainata aittir.Kur'anla hayatını anlamlandırmış insanın mekanla ilişkisi Vahiy kültürü/İslam medeniyeti içinde söz konusudur.Kur'an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur'ana yönelip, onu okuyup , düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamalarını istemektedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

  İnsan devamlı olarak hayatın anlamını bulmaya çalışır.Bu anlamlandırma işi fıtridir ve onun hayatını şekillendirmesinde önemli rol oynar. Bizi biz yapan da sahip olduğumuz değerlerler ve kültürümüzdür.

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

  Değer belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,uygulayımlar,maddi nesnelerdir.O halde değer,insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir.

Değer insanın varlıklarla olan ilişkileri sonucu oluşur. Değerler insanın varlık şartıdır. .Dolayısıyla değer,insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın,dünyanın belirli bir kısmı ile idrak,duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.

HAYATIMIZI NASIL ANLAMLANDIRIRIZ?

     İnsan,hayatına hangi değerler anlam veriyorsa o değerler,yapıp-etmelerine yön verirler,onun yapıp etmelerinin yönetirler. Çünkü insan,yapıp etmeleri ile ana amaçları arasında ilişki kurar.

    İnsanın bir bütün olarak varoluşuu gerçekleştirmesi,hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır.Birinin eksikliği anlamsız olur.Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:

1.Amel/eylem ortaya  koyarak,üreterek,eser yaratarak

2.Bir şeyi/bir insanı severek,karşılıklı etkileşerek

3.Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek     

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

  İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişimi içersindedir.Bilgiyi ya doğrudan ya da dolaylı olarak elde eder.Tutumlarını ve amellerini elde ettiği bu bilgiler ışığında şekillendirir.Buna bağlı olarakta hayatına yön vermiş olur. Bu tutumlar,insanın temel kabul ettiği değer hükümleri çerçevesinde oluşur. Bütün canlılar içerisinde anacak insanın yaptığı bu faaliyete kültür denir.İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesinde olur.Kültürde bilgi esastır ve bigi çeşitleri aynı zamanda kültürün esaslarını oluşturur.

TÜRK KÜLTÜRÜNDE AİLE VE TOPLUMDAKİ ROLÜ

     Türk ailesinin,aile fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma veya misafir odalarını süsleyen levhalar,iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur.Çünkü bu levhalar taşıdıkları anlamlar,verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirirler.Fertlerin ve toplumların muhtaç oldukları sosyal ve kültürel enerjiyi ve bedii sağlarlar.

Aileler toplumların yapı taşı olduğu için toplumun fertlerini ve dolayısıylada toplumu şekillendiren kurumlardır.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL MOTİFLERİN ÖNEMİ

 Çok eski zamanlardan beri insan ile mimari-kent-çevre düzenleme ve insanın akli ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim bulunduğu bir gerçektir.Kozmik anlamlar taşıyan toprak ile ahşap yeryüzünün en eski mimari malzemesidir.Bu kozmik manayı mimaride somutlaştırmak için tapınakları ayakta tutan kolonlar ahşaptan yapılmış;Taşcağı ve Mısır dikilitaşları merkez fikrini simgeleştiren dağlara işaret etmek için dikilmiş,tapınaklar,saraylar ve kentler yeryüzünün merkezini gösteren simgeler olmuştur.Mimari ya da sanat eserleri birer iletişim aracı olurken,bu eserlerde biçim ve içerik çağlara,toplumların inanışlarına/hayatı anlamlandırmalarına ve onunla oluşan kültüre göre değişik görünümler almıştır.Böylece sürekli bir biçimde göstergeler arayıcılığıyla içerik oluşturulmuş,mimari ve sanat bir dil haline gelmiştir.Buna göre mimari ve sanat,dildeki sözcükler yerine biçim,renk,ışık,gölge doku ölçü oran vb. kavramları kullanan özel bir dildir.toplumun ürettiği kültür,maddi ve manevi bu unsurları kendine özgü bir biçimde bir araya getirerek mekanı dile getirir.Onu canlı tutan bir ruh,bir manevi boyut katar.


0 Yorum - Yorum Yaz


                           DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Değer belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler,kurallar,uygulayımlar,maddi nesnelerdir.O halde değer,insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir. İnsan kendi değerlerini içinde bulunduğu toplumdan , ailesinden , düşünce dünyasından edinebilir. Her toplumun bir değer olgusu vardır. İslam coğrafyasındaki toplumların değer olgusunu ise Kur’an ve Hz. Muhammed(sav)’in davranışları oluşturmuştur.İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?     İnsan hayatına hangi değerler anlam veriyorsa o değerler,yapıp-etmelerine yön verirler,onun yapıp etmelerinin yönetirler.Artık insan,eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir.Çünkü insan,yapıp etmeleri ile ana amaçları arasında ilişki kurar.İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği tüm kararlar,hayatını anlamlandıran tüm değerlerin ışığında oluşan amaçları,hedefleri,planları gerçekleştirmeye yöneliktir.Ayrıca insan içinde bulunduğu sonsuz durumlarda bu amaçlarını hedeflerini,planlarını bir defada gerçekleştiremez.Bunun için insan,hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler,onları önemine göre sıraya koyar.     İnsanın bir bütün olarak varoluşu gerçekleştirmesi ,hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır.Birinin eksikliği anlamsız olur.Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:1.Amel/eylem ortaya koyarak ,üreterek ,eser yaratarak2.Bir şeyi/bir insanı severek ,karşılıklı etkileşerek3.Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek                  DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR? Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan 'özgü kültürümüz'de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız 'ortak kültürümüz'de aramamız gerekir.Ortak kültürün temelinde kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav) vardır.Buna göre;     Kur'an-ı Kerim,insanın bütün varlık koşullarıyla uyumlu ve o koşullara cevap veren ilahi bir mesajdır.Yani o insanın bütün fıtri ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir kitaptır.Hz. Muhammed(sav)’e gelince;o insanın sorumluluk/emanet bilincini diri tutmak,anlam arayışında fıtri dengesini korumak için vahy'in insan modeli olarak,yarattıklarını en iyi bilen Yüce Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur.  

0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

 

“İnsanı insan kılan onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir”NECATİ ÖNER

 

Değer;Bir toplum,bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylardır.Değer insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın kendini ifade etmesidir.Değer insanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur.Değerler insanın varlık şartıdır.İnsan akıl sahibi olduğu için bir takım değerlere sahiptir.Değerler insanın aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktadır.Değer bir tek inanca değil,hayatı anlamlandırmaya tekabül eder.

 

        İnsanın Hayatına Anlam Vermesi Nasıl Gerçekleşir ?

 

Anlam,insanın bütün yapıp etmelerini yöneten varlık bütünüdür.İnsanın anlam arayışı ise,onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi,hayatın problemleriyle baş edebilecek bir yetenek kazanması ve mutluluğa ermesidir.

 

İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği tüm kararlar,hayatını anlamlandıran değerlerin etrafında hareket eder.İnsan kendi hayatının anlamlarına göre eylemlerini düzenler.Kendi yararına olan şeyleri değerleri bulur.Bir eylemin değerliliği kişiden kişiye değişir.İnsan varoluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem de dış dünyasında ki başarısıyla gerçekleşir.Biri olmadan diğeri anlamsız olur.İnsanın hayatının anlamı eylemler ortaya koyarak,severek ve sabrederek oluşur.

 

 İnsanın hayatını anlamlandırmada temel aldığı değerler,her zaman onu başarıya ulaştırmaz.Çünkü hayat değişkendir ve karşımıza ne çıkaracağı belli değildir.Olumsuz durumlarla da karşılaşabiliriz.Bu olumsuzluklarda insanı olaylar karşısında uyarır.

 

  Her insan kendi yeteneklerini anlamlı görür.İnsanın hayatta kalmasını sağlayan,onun kendinde bazı yetenekler görmesi,eylemlerinde anlam bulmasıdır.Yoksa insan karamsarlığa düşer ve yaşayamaz.

 

                        DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

 

İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim halindedir.Bilgiyi farklı yollardan elde eder.Elde ettiği bilgilerle tutumlarda bulunur ve davranış kazanır.Yani insanın varoluşunun sebebi bilgidir.Bilgi nesilden nesle aktarılan insanların ortak malıdır.Bütün canlılar içerisinde insana özgü bir şeydir.Ve buna kültür denir.İnsanın varoluşunun oluşması kültür sayesindedir.Kültür,insanın var olanlar hakkında elde ettiği bilgidir.Kültür de bilgi esastır.Bilgiler aynı zamanda kültür unsurunu oluşturur.Bütün bilgi çeşitleri hayatın anlamı hakkında bize bilgi verir.İnsan da duruma göre bunları kullanır.Ve bunların kullanımı kültürü meydana getirir.Kültürün bir kısmı millete özgüdür.O milletin damgasını taşır.Diğer bir kısmı da  bütün insanlığa hastır.Milletlerin ortak malıdır.Ortak kültür;insanlığın mücadelesidir.

  İnsan hayatında anlam bulmasında yardım edecek yol gösterecek bir rehbere ihtiyacı vardır.Bu rehberde Peygamberlerdir.Peygamberler hayatın anlamlı kılınmasında bilgiler verir.Kişiye her koşulda insan olmanın yolunu gösterir.

 

                     Değerlerimizin Temelinde Ne Var ?

 

İnsanın hayatını anlamlandırması bütün çağlarda ele alınmıştır.Yaşantıların temelinde kültür ve değerler sistemi vardır.İnsan olmanın hayatı anlamlandırmayla mümkün olabildiği gösterilir.Bizi biz yapan değerlerin temelinde ise ; tarihimize,kültürümüze ve dinimize bakarak aramamız lazım.Dinimizin temelinde Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz vardır.Kur’an-ı Kerim varlık koşullarıyla uyumlu ilahi bir mesajdır.Kur’an kendini hidayet rehberi olarak tanımlamaktadır.İnsan modelinin nasıl olacağını göstermektedir.Kısaca Kur’an insanın anlam arayışına cevaptır.

 Hz.Muhammed ise kıyamete kadar değişmez insan rehberi,Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanmış,yaşayan bir Kur’an’dır.

   

       TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

 

Türkler misafirleriyle ve günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan vardır:Oturma odası ve misafir odası.Ve bu odaları süsleyen levhalar taşıdıkları anlamlar ve verdikleri mesajlar ile muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.

 Türkler ve özellikle Osmanlılar eski yazıya büyük önem vermişlerdir.Ve “Hüsn-i Hat”gelişmesinde büyük çaba göstermişlerdir.Ve bu yazıların diğer kağıtlar arasında unutulmasına engel olmak için tezhip sanatını kullanmışlardır.Böylelikle tezhip olunan yazı bir kenara atılmayıp çerçeve yapılıp duvara asılır ve korunmuş olur.

  Kitle iletişim araçlarının günümüzde ki kadar etkili olmadığı zamanlarda levhalar sanat nitelikleri,taşıdıkları anlam ve verdikleri mesaj ile Türk ailesinde önemli olmuştur.Oysa günümüzde insanlar sıradan bir şekilde yaşar haldedirler.

 Eskide aile içinde şekillenen benlik günümüzde okul çağına gelmeden internet gibi bir çok etmen tarafından oluşur.Artık eğitimi veren aileler değil kitle iletişim uzmanları olmuştur.Roller değişmiştir her şeyi bilen büyükler değil çocuklar olmuştur.Herşeyden haberdar olan insanlar yanı başında ki komşusundan,muhtaç insanlardan habersizdir.Bu da aslında içinde bulunduğumuz vahim durumu göstermektedir.                                                                        OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL  KULLANIMI

 

İnsan varolduğu günden beri mekan’a biçim vermiştir.Bu biçim de onun hayatı anlamlandırmasının etkisi çok açıktır.Çünkü insan mekanla sadece fiziksel değil psikolojik olarak da etkileşim içindedir.Psikologlara göre bireyin dört farklı mekanı vardır ; mahrem,kişisel,sosyal ve genel mekan.İnsan bu mekanları psikolojik davranışına göre kullanır.

  Çok eski zamanlardan beri insanın çevresi ve ruhsal boyutu ile ilişki içinde olan sanat arasında iletişim vardır. Victor Hugo “Notre Dame de Paris”adlı eserinde anıt ve kenti insanın mekana yazdığı bir yazı gibi ele almaktadır.

  V.Hugo: “Mimari,yazı gibi başladı.Önce alfabe oldu.Yere dikilen bir taş bir harf olarak kabul edildi.Sonra taşların üst üste konup granitten oluşan heceler çifter çifter kullanılarak sözcükler meydana getirildi.Mimariden kitaplar yazıldı.

  Mimariler birer iletişim aracı olurken bu eserlerde ki biçim ve içerik çağlara,toplumlara ve kültürlere göre farklılaşım gösterir.Toplumun ürettiği kültür kendine özgü biçimde mekanı oluşturur.Ona manevi bir anlam katar.20.yüzyıla kadar mimarinin sanat yönüne teknik yönünden daha çok önem veriliyordu.Sanayi Devrimi ile mimaride rasyonellik ön plana gelmiştir.Ortaçağda kent tasarımın bir anlamı vardı.İşlev ve kullanım biçimine göre gerçekleşiyordu.Sanayi Devrimine kadar kentsel çevre orada yaşanlar tarafından kolaylıkla benimseniyordu.Sanayi Devriminden sonra kentsel mekan önem kazanmıştır.Bunu sonucunda da bir çok işlevi içerisinde barındıran büyük yapıtlar meydan getirilmiştir.İnsanın yaşadığı mekan ile arasındaki ilişki kaybolmuştur.Bu mekanların kolayca algılanabilmesi için yönlendirme işaretleri gibi benzer yardımcı elemanlar kullanılmıştır.

 

   Mekan’a biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi Vahiy Kültürü için de söz konusudur.Kur’an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur’an’a yönelip, onu okuyup,düşünüp,anlamaya ve bizzat yaşamlarında uygulamaya çalışmalarını istemektedir.


0 Yorum - Yorum Yaz


  BİZİ  BİZ  YAPAN  DEĞERLERİMİZ  VE  HAYATIMIZI   ANLAMLANDIRMADAKİ  ROLÜ

İnsanın hayatına anlam katan ne ise ondan kaynaklananlar ‘değerlerimizdir. Değer insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. Değer insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olmanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır. Dolayısıyla değer, insan davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla ilgili idrak, duygu ve bilgilerinin terkibi demektir.

Değerler hayatı anlamlandırmaya tekabül ederler. Hayata anlam verme,  insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı ise, onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi, bu sayede hayatın problemleriyle baş edecek yetenek kazanması, hayattaki dengeyi keşfetmesi ve böylelikle mutluluğa ermesidir. İnsanın hayatına anlam vermesi üç farklı yolla gerçekleşir.

·         Amel /eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak.

·         Bir şeyi / bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek.

·         Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek ( musibetlere /  sıkıntılara sabrederek )

  Kültür, insanın var olanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. Kültür insanın kendini gerçekleştirme sürecidir. Din, felsefe, bilim, sanat, düzensiz bilgi, büyüsel bilgi, bu süreçteki çeşitli alanlardır. İnsanları hayatlarına atfettikleri değerler kültür içinde oluşur.

Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüz ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüz vardır.

Dinimiz İslamiyet ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur’an - ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır.

Kur’an , kendini hidayet rehberi olarak tanımlamakta, insan modelinin nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat  - tabiat- evren bütünlüğünün gerçekleştirilmesi için kurallar koymaktadır. Kısaca Kur’an , insanın anlam arayışına cevaptır; insanın hayatını anlamlandıran kitaptır.Hz. Muhammed’e gelince: o, insanın sorumluluk/emanet bilincini diri tutmak, anlam arayışında fıtri dengesini korumak için vahyin insan modelleri olarak, yarattıklarını en iyi bilen yüce Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerin sonuncusudur.O,Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış yaşayan bir Kur’an’dır.Nasıl insan olunacağının somut örneğidir. Bayramlar , camiler, hat ve çini sanatı bizim dini somut değerlerimizden birer örnektir.Değerlerimizi yeniden hayata katabilmek için Kur’an ve Hz. Peygamberin ışığından ilerlememiz gerekir.Kur’an ve sünneti güncel değerler olarak hayatımıza katmamız mümkündür.

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma(sofra) veya misafir odalarını süsleyen levhalar , iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur.çünkü bu levhalar taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının etkiler ve yönlendirir.Türkler elin  dili olan yazıya çok önem vermişler ve bu çerçevede Hüsn-ü  Hat  (güzel yazı ) milli bir sanat olarak çok gelişmiştir. Yazdıkları bu güzel yazılarla evlerini , camilerini ve  saraylarını süslemişlerdir. Bu yazılarda güzel sözlere , şiirlere ,deyimlere, ata sözlerine, hasis-i şeriflere ve Kur’an-ı Kerim ayetlerine yer vermişlerdir.

İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması /anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekanla fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir. Mimari yapıların cephelerinde, kapılar, pencereler, kubbeler, duvarlar gibi mimari elemanlar üzerinde görsel olarak yer alan Kur’ani ifadeler Kur’an ile hayatı anlamlandırmanın soyut olanı somut olana dönüştürmenin canlı örnekleri olmuşlardır. Kur’an’ın gerçek hayat içerisinde tefsiri olmuştur.


0 Yorum - Yorum Yaz



DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?


Değer, bir toplum, bir sınıf, ya da bir insan için önem taşıyan düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesnelerdir. Yani değer, insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir.

Değer, insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde etiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerlerin işlevi, insan zekasını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktır. Dolayısıyla değer, insanın davranışlarının yol göstericisi bir inanç olmak bakımından insanın, duygu ve bilgilerinin bir terkibi demektir.


İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR


İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp-etmelerine yön verirler. İnsan, eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir. İnsanın verdiği tüm kararlar, hayatını anlamlandıran değerlerin(yüksek veya araç değerler) ışığında oluşan amaçları, hedefleri, planları gerçekleştirmeye yöneliktir. İnsan bu amaçları, hedefleri bir defada gerçekleştiremez. Bunun için insan hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini  önem sırasına koyar. Kendi amaçlarına hizmet eden eylemi anlamlı/değerli bulur. Bu durum aynı eylemin bir başkası için anlamlı olmasını gerektirmez. Çünkü bir eylemin değerliliğinin tasarımı kişiden kişiden kişiye göre değişebilir.


İnsan, dünyada gerçekleştirmeyi istediği amaçlarına, hedeflerine, planlarına ulaşmada ya başarılı olacaktır ya da başarısız. İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda; fıtri yeteneklerini, hayatta aradığı ‘denge’yi  keşfeder, en önemlisi  mutlu olur. İnsanın anlam arayışı boşa çıkarsa; hayat yük olur, anlık haz arayışlarına yönelir(sigara, içki, uyuşturucu….), en önemlisi her şeyden vazgeçer.


DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ


İnsan sürekli bilgi iletişimi içerisindedir. Elde ettiği bilgilerle tutumlar sergiler ve amelini üretimini ortaya koyar, yeni davranışlar kazanır. İnsanın süreksiz biçimde iletişimde olduğu bilgi, fertte kalmaz; başkalarına aktarılır. Nesilden nesile devreden, gelişen bilgi insan türünün ortak malıdır. İnsanın yaptığı bu faaliyete kültür denir. İnsanın varoluşunun oluşması kültür sayesindedir. İnsanlar, var olanların bilgisini, onlara farklı açılardan bakarak, farklı metotlar kullanarak elde eder. Böylece bilgi türleri(din, felsefe, bilim, sanat, büyüsel bilgi) doğar. İnsan, zamana, mekana, ihtiyaca göre bunların birini kullanır. Bu bilgi türlerinin kullanımının bütünü, kültür denen şeyi meydana getirir. Kültürün bir kısmı , onu meydana getiren millete özgüdür, o milletin zihniyetini taşır; özgü kültür. Kültürün bir kısmı da bütün insanlığa hastır, milletlerin ortak malıdır; ortak kültür.


Bir bütün olarak kültür, insanın kendisini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir. Özünde hür bir varlık olan insan, hayatını anlamlandırırken, fıtratı gereği hürriyetini de kullanır. O zaman da doğru ve değerli eylem/amelde nasıl  bulunacağı sorusu akla gelir. Bunun için ‘örnek/önder kişilere’ ihtiyaç vardır. Bunlar, içinde bulundukları durumlarda doğru ve anlamlı eylemler gerçekleştiren kişilerdir. Peygamberler, veliler, filozoflar bu bağlamda değerlendirilmelidir. Bu rehberler, insana, varlığının derinliklerinde bulunan gerçekten özlediği şeyleri ona fark ettirmelidir. Hayatını değerli ve anlamlı kılmalıdır.


Ayrıca bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan ‘özgü kültürümüzde’  ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafyayla katıldığımız ‘ortak kültürümüzde’ aramamız gerekir. Ortak kültürümüzün temelinde Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır. Kur’an, Allah tarafından, insan sistemi düzgün kurabilsin, tabiat karşısında tutunacağı tavrı bilebilsin diye indirilmiştir. Hz. Muhammed ise son peygamber oluşu ve Kur’an ahlakıyla ahlakmış olması sebebiyle kıyamete kadar değişmez insan rehberidir.


Son olarak, İslam’a layık bir ‘İslam ile varoluşun’ yaşam felsefesini geliştirerek, bu felsefeyle değerlerimizi yeniden inşa ederek ve bu yaklaşımla bakıp Kur’an’ı ve hadisi güncel değerler olarak hayatımıza katarak, hayatın bize sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebiliriz.


 


 


 



0 Yorum - Yorum Yaz


         BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ ve HAYATIMIZI                                

ANLAMLANDIRMADAKİ YERİ

 Hayatı reçete etmeyi düşünürsek, reçetenin en temel amacı insanın ayakta durabilmesini sağlayan şeydir. Bu şey hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan ‘değerlerimiz’ dir. Değer, insan gerçeğinin bir olgusudur, insanın kendini ifade etmesidir.Değer, insanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur.Değerler insanın varlık şartıdır, insandan başka canlıların bir değer dünyası yoktur.Hayata anlam vermek, insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesidir.İnsanın anlam arayışı ise onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi,hayattaki dengeyi keşfetmesi demektir ve böylelikle mutluluğa ermesidir.İnsan hayatına hangi değerler anlam veriyorsa o değerler, yaptıklarına yön verirler.İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi hem iç hem dış dünyadaki başarıyla birlikte sağlanır.İnsanın hayatta kalmasını sağlayan onun kendisinde bazı yetenekler görmesi, yapıp etmelerine bir anlam vermesi, içinde bulunduğu durumu meşrulaştırmasıdır.İnsan anlam arayışında başarılı olduğunda fıtri yetenekleri keşfetmiş olur mutlu olur.Başarısız olduğunda mutsuz olur farklı anlık hazlara yönelir.

 

  Kültür, insanın var olanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir.İnsanlar, var olanların bilgisini, onlara farklı açılardan bakarak farklı metotlar kullanarak elde eder.Böylece bilgi türleri doğar.Kültürün bir kısmı millete özgü bir kısmı da bütün insanlığa hastır.Kültür insanın kendisini gerçekleştirme sürecidir.

İnsan fıtri kabiliyetlerini harekete geçirdiğinde ‘insan olma’ nın hayatı nasıl anlamlandıracağının yolunu gösterir.Bizi biz yapan değerlerin temelinde ne olduğunu anlamak için özgü kültürümüze ve ortak kültürümüze bakmak gerekir.

 

  Dinimiz İslamiyet ve katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kutsal Kitabımız Kur’an’ı  Kerim ve Peygamberimiz vardır.Kur’an kendini ‘hidayet rehberi’ olarak tanımlamakta insan modelinin, insan-hayat-tabiat-evren ilişkisinin nasıl olacağını tanımlamaktadır.Kısaca Kur’an, insanın anlam arayışına cevaptır.Peygamberimiz ise Kur’an ın ahlakıyla ahlaklanmış, yaşayan bir Kur’an’dır.Kur’an’ın nasıl yaşanacağına dair en somut örneğidir.

 

Bizi biz yapan değerlerimizin zeminin oluşturan Kutsal Kitabımız ve modele edindiğimiz insan Peygamberimiz ile ilişkimizi bir temele oturtmamız gerekir.Yani Kur’an ve hadis güncel değerler olarak hayata katabilmemizle mümkündür.

 

Türk ailelerin odalarını süsleyen levhalar, taşıdıkları anlamlar, verdikleri mesajlar ile muhataplarının  davranışlarını etkiler ve yönlendirir.’Güzel yazı’ ve söz insanın sanat ruhundaki yaratılış güzelliğin metafizik ifadesini taşır.İnsan var olduğu günden beri mekana biçim vermiştir.Bireylerin  birbirinden farklı dört mekanı vardır.Mahrem,kişisel,sosyal ve genel mekandır.Ancak, insanın psikolojik davranışlarını, inancının belirlediği hayatı anlamlandırması yönlendirir.Böylece bir manevi mekan ortaya çıkmaktadır.

        

 

 

            
0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLER VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Değer kavramı felsefe ve sosyoloji sözlüklerinde bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar olarak nitelendirilebilmektedir.

Toplumsal değer ise belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulayımlar, maddi nesneler olarak tanımlanır.

Değer insanın kendini ifade etmesidir. İnsanın varlıkla ilişkisi sonucu ortaya çıkar. Değerin işlevi insanın aklını ve zekasını olumlu yönde kullanmayı sağlamaktır. Değer hayatı anlamlandırmak demektir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan hayatında hangi değerlere önem veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verir. İnsan kararlarını verirken bunu hayatını anlamlandıran değerler ışığında yapar.Kendine anlamlı gelen eylemi değerli bulur.Kişinin hayatı anlamlandırması üç yolla gerçekleşebilir.

1-Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek

2-Bir şeyi/bir insanı severek etkileşerek

3-Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek

İnsanın anlam arayışı başarılı ya da başarısız olabilir. İnsanın anlam arayışında başarılı olduğunda mutlu olur. Ama bu arayış boşa çıkarsa insan dengesini yitirebilir, her şeyden vazgeçebilir.

DENGE - KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan sürekli bir bilgi akımı içerisindedir. Bilgiyi dolaylı ya da doğrudan olmak üzere elde eder. Elde ettiği bilgiyle bir tutum geliştirir. Amelini ortaya koyup yeni davranışlar kazanır. Bu tutumları temel kabul ettiği değerlerden hayatı anlamlandırmasından ortaya çıkar.

Bütün canlılar arasında yalnızca insanın yaptığı faaliyet kültür olarak adlandırılır. İnsanın varoluşunun oluşması kültürü sayesindedir. İnsanlar var olanlara farklı açılardan bakar. Böylece bilgi türleri ortaya çıkar. Bu bilgi türlerinin kullanımının bütünü kültür denen şeyi ortaya çıkarır.

İnsan hayatını anlamlandırırken bir rehbere ihtiyaç duyar. Bu rehberlerde peygamberler, filozoflar, düşünürlerdir. Kişinin rehberleri örnek alması hayatını anlamlı kılar. Kişi temel arzularını nasıl doyurup tatmin edeceğini, topluma ve çevreye nasıl uyum göstereceğini rehberlerden öğrenebilir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Yaşantıların temelinde hem özgü kültüre hem de ortak kültüre dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır. Böylece fert hayatını anlamlı kılmanın bilgisini edinir.

Bizi biz yapan değerleri özgü kültürümüzde ve ortak kültürümüzde aramak gerekir. İslamiyet ile katıldığımız özgü kültürümüzde Kur ’an-ı Kerim ve Peygamberimiz vardır. Kur ’an-ı Kerim hidayet rehberidir. Peygamberimiz ise Kur ’an ahlakıyla ahlaklanmış yaşayan bir Kur ’andır.

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Bunu yapabilmek için İslam’a layık bir İslam ile varoluş’un yaşam felsefesini geliştirme. Değerlerimizi yeniden inşa etme. Yeniden değerlerimizi değerlendirme. Yeni güncel değerler çıkarmak lazımdır.

Kutsal kitabımız ve peygamberimizle ilişkimizi bir temele oturtmalıyız. Bunu yapabilmemiz için Kur ’an ve Hadis’i yeni/güncel değerler olarak hayatımıza katabilmeliyiz.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Evlerdeki levhalar toplumun kültürünü yansıtmaktadır aslında. Çünkü içinde öğütler dini içerikler vs. ders niteliğinde şeyler yazdığını görüyoruz. İnsanlar levhalarda yazanlar aracılığıyla uyarılabilmektedir. Levhalar iki konuda mesaj verir.1-grup insan hayat ilişkisini içeren mesaj. 2-grup tanrı insan ilişkisini içeren mesaj.

OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

Mekanlar kültürlere göre değişik biçimler alır. Mekanlar toplumun kültürünü yansıtır.Mekanlar medeniyetlere işaret eder. Kur ’an da kainat Allah’ın birliğine işaret eder. Müslümanlarca yapılan mekanlarda da Allah inancı yansıtılmıştır özellikle camilerde.

Bireyin birbirinden farklı dört mekanı vardır.

1-Mahrem mekan 2-Kişisel mekan 3-Sosyal Mekan 4-Genel Mekan

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz



DEĞER VE OLUŞU


                Değer:Bir toplum, bir sınıf ya da bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylardır.


            Toplumsal değerler: Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar, uygulamalar, maddi nesnelerdir. Değer; insan için var olan bilginin kullanırken elde ettiği sonuçlar, onu değer kazanmaya zorlar. Yani değer; insanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur.


İNSAN HAYATINA NASIL ANLAM VERİR?


İnsan hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler insana yol gösterir ve yardımcı olur. İnsanın verdiği tüm kararlar insanda bulunan değerlerin ışığında oluşan amaçları, hedefleri gerçekleştirmeye yöneliktir. Kişinin hayatının anlamı keşfetmesi üç farklı yolla gerçekleşir:


  • Amellerle ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak

  • Bir şeyi ya da bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek

  • Musibetlere/sıkıntalara karşı sabrederek


Her insan yaptığı eylemi meşrulaştırmaya çalıştırır. O halde insan amaçlarına, hedeflerine ulaşmada başarılı ya da başarısız olacaktır. İnsan başarılı olduğunda;


  • Fıtri yeteneklerini keşfeder,

  • Yetenek kazanır,

  • Dengeyi keşfeder,

  • Mutlu olur.

    Başarısız olduğunda;

  • Fıtri yeteneklerini kaybeder,

  • Hayat ona yük olur,

  • Anlık hazlara yönelir,

  • Mutsuz olur.

     

     


                                          KÜLTÜR-DEĞER


Kültür; İnsanın kendisini gerçekleştirme sürecidir. İnsan hayatını anlamlandırırken doğru ve değerli eylemde bulunması için kişinin önder kişilere ihtiyacı vardır.  Peygamberler, veliler,filozoflar, ve düşünürler gibi… Değerlerimizin temelinde özgü kültürümüz ve ortak kültürümüz vardır. İslamiyet ile katıldığımız ortak kültür temelinde Kutsal kitabımız ve Peygamberlere bu çerçevede bakmak gerekir


                                                     LEVHALAR


Levhalar, güzellikleri, taşıdıkları manalar ve mesajları ile insanı hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir. Levhalar verdiği mesaja göre iki gurupta incelenir:


  • 1.GURUP: Aşkın varlık insan ilişkisine yönelik mesaj(Kuran’ı Kerim ayetleri, Hz. Muhammed’in sözleri, Hadisi şeriften alıntı yapılan)

  • 2.GURUP: İnsan-hayat ilişkisini içeren mesaj(Kuran’ı Kerim ayetleri, Hadisi şerifler, şiirler, özlü sözler, deyimler)… İnsanların sürekli uyarılmaları mümkün değildir. Bu yüzden levhalar bu işlevi başarılı bir şekilde yapabilir. Örneğin: EDEP YA HU.


 


 



0 Yorum - Yorum Yaz



DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?

Değer kavramı felsefe ve sosyoloji sözlüklerinde şöyle tanımlanıyor:
>Nesne ve olayların bir toplum ,bir sınıf yada bir insan bakımından taşıdığı öneme belirleyen niteliği.
>Bir toplum,bir sınıf yada bir insan için önem taşıyan nesne ve olaylar. 
>Bir şeyin arzu edilebilir yani iyi veya edilemez yani kötü olduğu hakkındaki inanç.
Aynı sözcüklerde toplumsal değerler kavramı ise şöyle tarif ediliyor:
"Belli bir toplumda ya da toplumsal kümede bireylerin olumlu tepki gösterdikleri düşünceler, kurallar,maddi nesneler."

Peki değer nasıl oluşur?
İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur.İnsan var olmanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliginde olan değerlere göre kullanılır.
Değerler insanın varlık şartıdır.İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır.

İnsanın anlam arayışı ne demektir?
İnsanın anlam arayışı onun fıtri yeteneklerini keşfetmesi, bu sayede hayatın problemleriyle baş edebilecek bir yetenek kazanması,hayattaki dengeyi keşfetmesi ve böylelikle mutluluğa ermesidir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler,yapıp etmelerine yön verirler; yapıp etmelerini yönetirler.Artık insan,eylemlerine ve bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara bu değerler çerçevesinde anlam verir,çünkü insan yapıp etmeleriyle ana amaçları arasında bir ilgi kurar.
İnsan şöyle veya böyle hareket ederken verdiği tüm kararlar,hayatını anlamlandıran değerlerin ışığında oluşan amaçları ve planları gerçekleştirmeye yöneliktir.
İnsanın bir bütün olarak var oluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünya arasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır.Birinin eksikliği anlamsızlık olur.Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir:
1-Eylem ortaya koyarak,üreterek,eser yaratarak
2-Bir şeyi bir insanı severek,karşılıklı etkileşerek
3-Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek(belaya sabrederek)

DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ

İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içerisindedir.Bilgiyi ya doğrudan ve ya dolaylı olarak elde eder.Elde ettiği bilgilerle tutumlar içinde bulunur ve amelini/ üretimini ortaya koyar,yeni davranışlar kazanır.Bu tutumlar,insanın temel kabul ettiği değer hükümlerinden hayatı anlamlandırmadan kaynaklanır.Bu temel hükümler,onun zihin dünyasını sınırlar.O tutum içinde kaldığı sürece verdiği her hüküm,yapılacağı her davranış temel kabullenmelere bağlı olarak onların çerçeveledği alan içerisinde olur.Yani kültür,farklı hüküm verme,farklı davranış içinde olma,tutum değişştirmek ile olur.
Şu halde insan hep bilgi iledir.Onun varoluşunun sebebi bilgidir.
Aslında bilgi fertte kalmaz;başkalarına aktarılır.Nesilden nesile devreden,gelişen ve büyüyen bilgi,insan türünün ortak malı olur.Her fert bundan istediği miktar ve gücü oranında faydalanır.
İnsanın doğruyu bulabilmesi için örnek/önder kişilere ihtiyacı vardır.Peygamber ,Veliler, filozoflar ve düşünürleri bu bağlamda düşünebiliriz.Rehber olan kişiler kişiye insan olmanın hayatı nasıl anlamlandırırsa mümkün olacağının yolunu gösterir.
Eğer kişi fıtrata yabancılaşmışsa insan olma imkanlarından kendini mahrum etmiş olur. İnsani ilişkilerinde bu değerlerianlamsız görecektir. İnsan hayatını anlamlı kılamazsa dış dünyayı tehlike olarak görür. Böyle bir durumda kişi gerçekleri algılayamayabilir. İnsana hayatında anlam bulmasına yardımcı olacak rehber gereklidir. İnsan varlığının derinliklerinde bulunan şeyleri fark etmelidir.İnsan kendini ve çevresini anlayamazsa dış dünyayı tehlikeli bir alam olarak görür ve kendi içindeki bu savunmaya harcadığı enerji onu gerçekler ulaşmaktan alıkoyar.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

Yaşantıların temelinde hem ‘’özgü kültür hem de ‘ ortak kültür ‘e dayanan hayatı anlamlandırma ve değerler sistemi vardır.Böylece toplum içindeki fert,hayatını anlamlı/değerli kılmanın bilgisini edinir.Artık o ayakta durabilir.Çünkü yaslanacağı ve durabileceği zemin üzerinde bulunmanın gücünü sağlamıştır.Bu yaşantısında fitri kabiliyetlerini harekete geçirdiğinden kişi olarak imakanlarını bilir,kendine amel üretmeve gelişme yolunu açar.

Kur’an ı Kerim, insanın bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır.Yani o Kur’an i kavramları ile insanlara hitap eden insanın fitri ihtiyaçlarını en mükemmel şekilde göz önünde bulunduran kitaptır.Allah onu insanın ve evrenin düzenini en iyi kurabilsin diye indirdiği bir rehber kitaptır. 

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

>İslama layik bir İslam ile varolus’un yasam felsefesini gelistirme
>Bu yasam felsefesini cagdas kulturumuze katarak kalkinmanin bir imkani olarak k ullanabilmek icin degerlerimizi yeniden insa etme
>Bunu yapabilmek icin degerlerimizi yeniden degerlendirme
>Degerlerimizi yeniden degerlendirmek ve insa edebilmek icin de bilginin donusumunu mumkun kilacak soyut olandan somut olani uretme;guncel degerler cikarma.
İnsan potansiyelimizin verimliligini en yuksek noktaya cikarmak istiyorsak Kur’an ve Hz.Peygamber'e bakmamız gerekir.Aksi takdirde insanimiz alisilmis degerlerin hayata yon vermesine terk edilmis olacak ve sürüklendiği yozlasma daha da derinleşecektir.

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR

Evlerde kullanılan levhalar iç mimarinin insanın (veya toplumun) davranış kalıplarını nasıl etkilediğinin güzel bir örneğidir. Çünkü bu levhalar anlamlarıyla, verdikleri mesajlarıyla muhataplarının davranışlarını etkiler ve yönlendirir.
Türkler ve özellikle Osmanlı Türkleri eski harfli yazıya çok önem vermişler ve bu da Hüsn-i Hat çalışmalarının ilerlemesini sağlamıştır. Bu sanatı yaşatmak için çok uğraşılmıştır.
Güzel yazılar, fıtri temizliğini kaybetmemiş, zevk ve idraki bozulmamış kimseleri muhatap almaktadır. Bu şekilde olmayanların ise kayıplarını yavaş yavaş kazanmalarında rehberlik ederler.
Bu levhalar insanda uyandırdığı duyguların nedenini aramaya yöneltir. Bu arama metafiziki boyutlara ulaştırır. Levhalar Türk ailelerinin hem içe hem de dışa doğru olan iletişiminde önemli bir yere sahip olmuştur.
Levhalar iki önemli mesaj verir: 
1-Tanrı-insan ilişkisine yönelik mesaj ve insan-hayat ilişkisini içeren mesaj. İlk mesaja örnek; Allah, peygamber, ayet, sure yazılan levhalar verilebilir. 
2-İnsan-Hayat ilişkisini içeren mesaj.İkinci mesaja ise; akıp giden hayatın insana etkilerini değerlendiren yazılar.

OSMANLI MİMİRİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

İnsan var olduğu günden beri bir mekanda var olmuş ve bu mekana biçim vermiştir.İnsanın psikolojik davranışlarını inancının belirlediği hayatı anlamlandırması yönetir ve bu durumda bireyin mahrem, kişisel, sosyal ve genel mekanına bir de manevi/ruhsal mesafeyi ekleyebiliriz. İnsan bu mekanların kültürünün belirlediği şekilde kullanır, biçimlendirir.
Değişen dünyada mekanların boyutları ve anlamları da değişmiştir. Mekana biçim vermeyle hayatı anlamlandırma arasındaki sıkı ilişki Çevre Psikolojisi denilen bir disiplinin doğmasına zemin hazırlamıştır. Bu disiplin şehirlerin düzenlenmesinde etkin rol oynamıştır.
Mekana biçim verme ve hayatı anlamlandırma (kültür) ilişkisi İslam Medeniyeti içinde söz konusu olmuştur. Kur’ an insanların yaşadığı mekanlarda Kur’ an’ a yönelerek onu okuyup, düşünüp, anlamayıp, yaşama uygulamayı istemektedir.
Mimari yapılarımızın cephelerinde, kapı ve pencerelerindeki, kubbelerindeki, duvarlarındaki mimari elemanlar üzerinde görsel olarak yer alan Kur’ani ifadeler Kur’ an ile hayatı anlamlandırmanın, soyut olanın somutlaştırılmasının birer örneğini teşkil etmektedir.

0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ ve ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

   İnsanı insan yapan şeylerdir değerler. Değerler insanı oluşturan bel kemiğidir.İnsanı anlamlandıran, hayatına yön veren şeydir. İnsan onlar olmadan hareket edemez etmesi söz konusu dahi olamaz ederse de boş, amaçsız, anlamsız, beklentisiz yaşar.

DEĞER NEDİR ve NASIL OLUŞUR?

   Kişinin isteyen, gereksinme duyan, amaç koyan bir varlık olarak, nesne ile bağıntısında beliren şeye değer denir. İnsanın olduğu yerde değer kaçınılmazdır.İnsan ancak değerleriyle kimliğini oluşturur ve bununla kendini ifade eder. Değer insan davranışlarının yol gösterici bir inanç olmak bakımından insanın, dünyanın belli bir kısmıyla idrak, duygu ve bilgilerinin terkibi demektir.

İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

  İnsan hayatında mutlaka bazı değerleri benimsemek, inanmak ona göre yaşamak zorundadır. İnsan hangi değerlere anlam yüklüyor ve bunları değerli buluyorsa hayatındaki faaliyetlerine de inandığı, bağlı bulunduğu değerler yön verir. Ona göre hayatta kendine bir çizgi çizer ve o çizgi doğrultusunda yaşar. Yani hayatının anlamı değerler etrafında şekil bulur.

DEĞER-KÜLTÜR İLİŞKİSİ

   Toplumun benimsediği değerler, görüşler, inançlar, değer yargıları doğrudan birebir kültürü, insanların yaşama biçimini etkiler.İnsan değerler çerçevesinde kaldığı sürece verdiği hükümler, yapıp etmeleri, temel kabullenmeler de buna göre şekillenir.

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?

İnsanların inanç kaynaklarının başında elbette peygamberin sünnetleri ve en önemlisi yüce Allah'ın kitabı Kuranı Kerim vardır. İnancımız doğal olarak değerlerimiz ve inandıklarımız etrafında oluşur.Kuranı Kerim insanın ''oku, düşün, anla, yaşa '' çerçevesinde gerçekleştirilmesini isteyen, hayatımızı anlamlandıran ve değer yargılarımızı oluşturan en önemli kaynaktır. Kuran ahlakıyla ahlaklanmış peygamberimizin de sünnetleri bizim değerlerimizi oluşturan ikinci önemli kaynaktır.

    Değerler hayatımızın her noktasında kendini gösterir. Toplumsal kuralların içeriğine baktığımızdan değer yargılarından bağımsız bir kuralımız olmadığını görürsünüz. Gerek aile hayatımızda okul hayatımızda iş hayatımızda gerekse kullandığımız eşya materyal vb. şeylerde gerekse kültürümüze ait kalıplaşmış sözlerimizde değerlerin iz taşıdığını rahatlıkla görürüz.


0 Yorum - Yorum Yaz


BİZİ  BİZ  YAPAN  DEĞERLERİMİZ  VE  HAYATIMIZI  ANLAMLANDIRMADAKİ ROLÜ

Şimdiyi oluşturmada payı olan ve insanın varoluş zeminini, varlık şartlarını hayata katmasını meydana getiren şeyleri kavramak gerekiyor. Bu noktada bakılmak istenen ‘insanın anlam arayışı’dır. Hayat bir reçete kabul edilebilir. Bunlara göre bu reçetenin temel amacı insanımızın ayakta durabilmesini, hayattaki dayanılmaz acılara katlanabilmesini sağlayan şeyi bulmaktır. Bu şey hayatımıza anlam katan her ne ise ondan kaynaklanan ‘değerlerimiz’dir.

DEĞER  NEDİR  VE  NASIL  OLUŞUR?

Değer ; insan gerçeğinin olgusudur. İnsanın kendini ifade etmesidir. İnsanın varlıkla ilişkileri sonucu oluşur. Değerler insanın varlık şartıdır. İnsan akıl sahibi olduğu için değerleri vardır.

Bunlara göre hayata anlam verme insanın varlık bilincine ermesi, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesi, yeteneklerinin sınırını bilmesidir. İnsanın anlam arayışı ise onun fıtri yeteneklerini keşfetmesidir. Ve bu sayede hayatın problemleriyle baş edebilecek bir yetenek kazanması, hayattaki dengeyi keşfetmesi ve mutluluğa ermesidir.

Kültür ; insanın kendini gerçekleştirebilme süreci diye tanımlanır. Kültürün bi kıamı onu meydana getiren millete özgüdür. İnsanın hayatını anlamlandırabilmesinde kültürde çok önemlidir. Cünkü hayat tecrübelerini örnek almak hayatı anlamlıdeğerli kılınmasının bilgisini verir. Ortak kültürümüzün temelinde kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed vardır.”

TÜRK  AİLESİNİN  EV  İÇİ  DÜZENİNDEKİ  LEVHALAR

Türk ailesinin fertleri veya misafirleriyle günlük yaşantısını geçirdiği iki mekan olarak oturma ve misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranışlarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur. Levhalar güzellikleri, taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir.

Eskiden aile ile şekillenen benlik günümüzde daha okul çağına gelmeden radyo , televizyon gibi kitle iletişim araçları tarafından vaktinden önce ‘toplumsallaştırılmakta’dır. Levhaların her an zihinlere sunduğu insani değerlerin daima yaşanılır kılınması hedefi artık yoktur. Her şeyden haberdar ama yan binada oturan komşusunun adını bilmeyen ; bir yandan misafiri dinler gözükürken bütün kalbi ile televizyon izlemeye can atan bir nesil vardır. Bu duruma ise levhalar dünyasından uzaklaşmış olmak basit bir izah olabilir.

Bireye empoze eden değerler çağdaş toplumun kısa vadeli hedefleri değil aksine evrensel olan toplumsal seviye hedef gösterilmelidir.

OSMANLI  MİMARİSİNDE  KÜLTÜREL  İFADELERİN  GÖRSEL  KULLANIMI

İnsan varolduğu günden beri mekana biçim vermiştir. İnsan mekanla fiziksel ve psikolojik  ilişki içerisindedir. Kültürde bilgi esastır; her kültürün insan-mekan ilişkisini düzenleyen ve onun tarihini, dini inanışını ve felsefe anlayışını, sosyal ve ekonomik yapısını , bilim ve teknolojisini coğrafi konumunu, malzeme olanaklarını, estetik beğenilerinin tümünğ içeren ve yansıtan sessiz bir dili vardır. Mimari ile kent arasında nasıl bir iletişim sağlandığını , toplumların kültürel yapısını yansıtan din , mitoloji, sosyoloji, psikoloji,metafizik,arkeoloji, sanat tarihi vb. bilimlerin sağladığı bilgiler ve belgeler arayıcılığıyla daha iyi anlamak mümkündür. Mekana biçim verme ile hayatı anlamlandırma ilişkisi , Kur’an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği vahiy kültürü İslam medeniyeti içinde söz konusudur. Kur’an insanların içinde yaşadıkları mekanlarda Kur’an’a yönelip onu okuyup, düşünüp, anlamaya ve bizzat yaşamlarına uygulamaya çalışmaları istenmektedir. Bu bakımdan yapıların cephelerine,kapılar,pencereler,kubbeler,duvarlar gibi mimari elemanlar üzerinde görsel olarak yer alan Kur’ani ifadeler Kur’an ile hayatı anlamlandırmanın canlı örnekleridir. 


0 Yorum - Yorum Yaz


                                           KUR’AN NEDİR? (147-199)                  Bizi Biz Yapan Değerlerimiz ve Hayatımızı Anlamlandırmadaki Rolü  Şu yaşadığımız dünyanın nasıl bir dünya olduğunu anlamanın ve anlatmanın yolu nedir? Hayat reçete edilebilir mi? Hayatımıza anlam katan şeyler nelerdir? Niçin önemliler? Vb. soruları sorgulamak ve cevap aramaya çalışmak bir yol olabilir.  Değer nedir ve nasıl oluşur?  Değer kavramının birçok sosyolojik veya felsefik tanımı bulunmaktadır. Bunlardan biriyle tanımlayacak olursak Değer: “Bir şeyi arzu edilebilir/iyi veya edilemez/kötü olduğu hakkındaki inanç” şeklinde tanımlayabiliriz.  Değer, insan gerçeğinin bir olgusudur. İnsanı kendini ifade etmesidir. Değer, insanın varlıkla olan ilişkileri sonucunda oluşur. İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazamaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanır. Değerlerin işlevi, insanın zekâsını ve aklını olumlu yönde kullanmasını sağlamaktır.  İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler, yapıp etmelerine yön verirler onun yapıp etmelerini yönetirler.   İnsanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hem iş hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır. Birinin eksikliği anlamsızlık olur. Kişinin bu bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir.1.Amel/eylem ortaya koyarak, üreterek, eser yaratarak.2.Bir şeyi/insanı severek, karşılıklı etkileşerek3.Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek    DEĞER KÜLTÜR İLİŞKİSİ  İnsanın, var oluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir. Kültür, insanın var olanlar hakkında, hangi yolla olursa olsun edindiği bilgilerdir. Bu bilgilere dayanarak ortaya koyduğu eser ve davranışlar, sahip oluşan kültürün görünümleridir. Çünkü kültür de bilgi esastır.     DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?  Bizi biz yapan değenlerimizin temelinde e olduğunu tarihimizde dinimizi eseri olan özgü kültürümüzde ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ortak kültürümüz de aramamız gerekir.  Dinimiz İslamiyet le katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde kutsa kitabımız Kur’an’ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır.
0 Yorum - Yorum Yaz


               BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERİMİZ VE HAYATIMIZI ANLAMLANDIRMA ROLÜ
Hayat reçete edilebilir mi?
Evet edilebilir.Bu reçeteye göre en temel amaç insanımızın ayakta durabilmesini, hayatın dayanılmaz acıya katlanabilmesini sağlayan şeyi bulabilmektir.
                 DEĞER NEDİR VE NASIL OLUŞUR?
Değer , insan gerçeğinin bir olgusudur.İnsanın varlıkla olan ilişkileri sonucu oluşur.İnsan var olanın bilgisini kullanırken elde ettiği sonuçlar onu değer kazanmaya zorlar ve elde ettiği bilgileri ölçü niteliğinde olan değerlere göre kullanılır.Değerler insanın varlık şartıdır.
                  İNSANIN HAYATINA ANLAM VERMESİ NASIL GERÇEKLEŞİR?
İnsan, hayatına hangi değerlerle anlam veriyorsa o değerler yapıp etmelerine yön verirler. Bu eylemlerin ortaya koyduğu başarılara değerler çerçevesinde anlam verir. İnsan hayatını anlamlandıran değerlere dayanarak ve seçerek eylemlerini düzenler.Bir eylemin değerliliğinin tasarımı kişiden kişiye değişebilir. Kişinin bütünlük içerisinde hayatın anlamını keşfetmesi üç farklı yoldan gerçekleşebilir;
Amel/ eylem ortaya koyarak,üreterek
Bir şeyi / bir insanı severek, karşılıklı etkileşerek 
Kaçınılmaz acıya karşı bir tavır geliştirerek

 

DEĞER - KÜLTÜR İLİŞKİSİ
İnsan sürekli bilgi akımı ve iletişim içindedir.Bilgi fertte kalmaz; başkalarına aktarılır. Nesilden nesile devreden, gelişen ve büyüyen bilgi insan türünün ortak malı olur.Bütün canlılar içerinde ancak insanın yaptığı faaliyete kültür denir.İnsanın varoluşunun oluşması ve onu hissetmesi kültür sayesindedir.Kültürün bir kısmı, onu meydana getiren millete özgüdür.O milletin zihniyetini, damgasını taşır.Kültürün bir kısmı da bütün insanlığa hastır.Milletlerin ortak malı gibidir.Bütün olarak ele alındığında kültür, insanın kendisini gerçekleştirme süreci diye tanımlanabilir.Din, felsefe, bilim,sanat, düzensiz bilgi, büyüsel bilgi, bu süreçteki çaşitli alanlarıdır.İnsan bunların hepsinde yeni bir dünya kurma, hayatı anlamlandırma gücünü kanıtlamak istemiştir.
İnsan hayatında anlam bulmasında yardım edecek, yol gösterecek bir rehbere ihtiyaç vardır.Bu rehber, insana varlığının derinliklerinde bulunan gerçekten özlediği şeyleri ona fark ettirmeleridir.Egosunun veya süper egosunun çatışan istekleri arasında nasıl uzlaşma sağlayacağını bulabilmelidir.

 

 

DEĞERLERİMİZİN TEMELİNDE NE VAR?
Bizi biz yapan değerlerimizin temelinde ne olduğunu tarihimizle dinimizin eseri olan ‘ özgü kültürümüz' de ve hem dinimiz hem de bulunduğumuz coğrafya ile katıldığımız ‘ortak kültürümüz' de aramamız gerekir.

 

 

DEĞERLERİMİZİ KALKINMANIN KÜLTÜREL İMKANI OLARAK YENİDEN HAYATA KATMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Kutsal kitabımız ve model edindiğimiz insan Hz. Muhammed ile ilişkimizi bir temele oturtturmamız gerekmektedir.Bu temelden hareketle kendimize, evrene bakabilmeli bu yolla hayatın sunduğu anlamları gerçekleştiren bir varlık olduğumuzun bilincine erebilmeliyiz

 

 

TÜRK AİLESİNİN EV İÇİ DÜZENİNDE LEVHALAR
Türk ailesinin misafir odalarını süsleyen levhalar, iç mimarinin insanın veya toplumun davranış kalıplarını nasıl etkilediğine önemli bir örnek oluşturur.Levhalar güzelliklerini taşıdıkları manalar, verdikleri mesajlar ile insanı az çok hayret ve hayranlık içinde bir duygunun sebebini ve gerçek illetini aramaya yönlendirir. O kadar hayranlık uyandırır ki metafizik boyuta geçer. Allah'a kadar yükselen haller ve derecelerde bulanabilir.
Levhalar, onların taşıdığı mesaj insanı hayatın tüm alanlarında, toplumsal töre ve gelenekler üzerinde, yani insanın kendini gerçekleştirebileceği her konuda düşünmeye zorlar.İnsani değerleri yerli yerine oturtma arzusu ile "hakikati" savunur ve daima onu arar.
Levhalarda ki mesajın aile fertlerine, özellikle çocuklara ve gençlere aktarılması için uygun metotlar geliştirilmesini zorunlu kılar.Levhaların verdiği mesajı iki konuda toplayabiliriz.
1.Grup: Aşkın Varlık (Tanrı) insan ilişkilerine yönelik mesaj (Kur'anı-ı Kerim ayetleri Hadis-i Şerif'ten) alıntı yapılan
2.Grup: İnsan- hayat ilişkisini içeren mesaj : ( Kur'an-ı Kerim ayetleri , Hadis-i Şerif,özlü sözler vb.) ‘dan kâğıda aktarılan.
Türk evlerinin bir kısmını süsleyen levhalardan bir kısmı derin manalar içerir."Yâ Hû" bazı levhalar bu ibare ile başlar.Huve diye yazılır hu diye okunur. Üçünc şahıs zamiri olan (huve) kullanılarak pek zarif bir üslupla mecliste bulunan veya levhayı okuması muhtemel bulunan kişi veya kişiler doğrudan hedef alınmadan kendi halini düşünmeye değerlendirmeye davet edilmiş olunmaktadır.
 
OSMANLI MİMARİSİNDE KÜLTÜREL İFADELERİN GÖRSEL KULLANIMI

 

İnsan var olduğu günden beri mekâna biçim vermiştir. Bu biçim verişte onun hayatı algılaması/anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insan mekân'la sadece fiziksel olmaktan öte psikolojik yönden de ilişki içindedir. Bireylerin birbirinden farklı dört mekanı vardır: Mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekan. Ancak, insanın psikolojik davranışlarını, inancının belirlediği hayatı anlamlandırması yönlendirir. Böylece bir ruhsal/manevi mekan kavramı da ortaya çıkmaktadır. İnsan bu mekanları kendi kültürüne ait değerlere, inanç ve var olma bilincine ve bu kültürün belirlediği psikolojik davranışlara göre kullanır. Mekâna biçim verme ile hayatı anlamlandırma(kültür) ilişkisi, Kur'an ile hayatlarını anlamlandırmış insanların gerçekleştirdiği Vahiy Kültürü/ İslam Medeniyeti için de söz konusudur. Bu nedenle kültürel, sportif, ekonomik yapılaşma Kur'anî ilkeler göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. İnsanın anlam arayışına cevap olan kutsal kitap-mekan ilişkisi "mekan" sözcüğünün derin anlam içeriği ile başlar.Kur'an'la hayatını anlamlandırmış insanın mekanla ilişkisi bu çerçevede realiteye aktarılacaktır. Kutsal Kâbe'ye bakıldığında mekansızlığın mekanda görünür üç boyutlu mimari simgesini görecektir.Kur'anî ifadeler mekanda görsel olarak öyle bir kullanılmıştır ki, bu tamamıyla Kur'an'ın gerçek, hayatın içinden bir tefsiri olmuştur.

 


0 Yorum - Yorum Yaz



KUR’AN NEDİR?


Bizi Biz Yapan Değerlerimiz Ve Hayatımızı Anlamlandırmadaki Rolü


      İnsanı canlı tutan şey inançlarıdır, bağlı olduğu değerleridir ve insan hayatının anlamını bu değerleri sayesinde bulabilir. Peki bu değerlerimizi ders kitapları veya ansiklopedilerden anlamak mümkün müdür, ya da buradaki bilgiler hayatı anlamada yeterli midir? Bu soruların sonucunda şu sonuca ulaşabiliriz ki hayat tam anlamıyla olmasa da reçete edilebilir. Bunun içinse; geçmişle gelecek arası bağ kurmak, bugünü bu çerçeve içinde anlamlandırmak gereklidir.


     Değer, nesne ve olayların insan ya da toplum bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliğidir; kişinin nesne ile bağıntısında beliren şeydir. Değer insan gerçeğinin bir olgusudur ve insanın varlıkla olan ilişkisi sonucu oluşur. İnsan var olanların bilgisini kullanırken değer kazanmaya zorlanmış olur.


     Değerler insanı insan yapar. Akıl sahibi olduğu için insanın değerleri vardır ve insana zekasını olumlu yönde kullandırmayı sağlar, hayatını anlamlandırır. Hayata anlam verme ise insanın varlık bilincine ermesiyle, içinde bulunduğu nimetleri idrak etmesiyle ve yeteneklerinin sırrını bilmesiyle olur.


     İnsan hangi değerlere anlam veriyorsa hayatını o değerler çerçevesinde değerlendirir ve kendine bu çerçevede  yön verir. Eylemlerini hayatını anlamlı kılan değerlere dayanarak düzenler.


     Değerler ya da değerlerle anlam verilen eylemler kişiye göre değişir. Başkası için anlamlı olan bir eylem bir başkası için anlamlı olmak zorunda değildir; değer kişiler için göreceli bir kavramdır.


     İnsanın hayatı anlamlandırmada başka tarzlara duyarsız olup kendi eylemlerini anlamsız bulmaması, onun kendini meşrulaştırmasındandır. Çünkü bu insanın doğal halidir ve yaptığı eylemlerini anlamlı bulduğu için gerçekleştirmektedir. Bu da hayatta kalmasını sağlayan unsurdur. Eğer insan eylemlerini meşrulaştırmamış olsaydı yaşayamazdı.


     İnsan amaçladığı şeylere ulaşmada başarılı olursa fıtri yeteneklerini keşfetmiş olur ve buna bağlı olarak sorunlarıyla başa çıkabilmeyi öğrenir, hayatında denge kurar ve en önemlisi mutlu olur. Başarılı olmazsa da fıtri yetenekleri iptal olur, hayat yük olur, anlık haz devreye girer ve dengesizlikler baş gösterir. Tüm bunlar sonucu anlam arayışı yönelimi geri çekilir ve bunlar da öldürücü durumla sonuçlanabilir.


       İnsanın varoluş sebebi bilgidir, sürekli bilgi akımı ve iletişimi içindedir. Bilgi ise fertte sürekli kalmaz, başka nesillere aktarılır ve insanlığın ortak malı olur. Her fert kendi kapasite oranında bundan faydalanır. İnsanın varoluşunun olması kültür sayesindedir. Çünkü kültür de insanın edindiği bilgiler topluluğudur.


      İnsan hayatını anlamlandırmada hürriyetinden yararlanır. Hür olan varlığın doğru eylemde bulunması için de önder kişilere ihtiyaç vardır. Önder olacak kişiler doğru eylemlerde bulunacak kimseler olmalılardır ki peygamberler, veliler, filozoflar bu bağlamda değerlendirilebilir.


      Kişi fıtratına yabancılaşırsa insan olma haklarından kendini mahrum etmiş olur. İnsani ilişkilerinde değerleri anlamsız görür. Çevresini anlamsız bulan insan doğal olarak hayatını da anlamsız bulur ve dış dünyayı tehlikeli görür. Bu nedenle insan sürekli savunmaya yönelik davranış gösterir, enerjisini bu yönde tüketir. Bunun sonucunda insan gerçekleri algılayamaz ve kendini yaşamayı engeller.


      Değerlerimizin temelinde ne olduğunu anlamak için; tarihimizle dinimizin eseri olan özgü kültürümüze ve içinde hem dinimi hem de coğrafyamız ile katıldığımız ortak kültürümüzün temelinde Kur’an’ı Kerim ve Peygamberimiz Hz. Muhammed vardır.


       Kur’an insanı ele almakta, insan modelinin nasıl olacağını göstermekte bir cevap oluşturmaktadır. Hz. Muhammed ise insanlığın sorumluluk bilincini diri tutmak için gönderilen rehberimizdir. O yaşayan Kur’an’dır.


        Değerlerimiz kalkınmak için kültürel bir imkandır ve yeniden hayata katmak için de yeniden inşa etmek lazımdır. Bunun için değerler yeniden değerlendirilmelidir. Bunun için de temele inmemiz Kur’a ve Hz. Peygamber’e bu yaklaşımla bakmamız gerekir. Değerleri hayata katmaksa ulemanın görevi olmalıdır/ yöntemi ise TKY(toplum kalite yöntemi) dir. Bu da iş birliği ile gerçekleşebilir.

 

              Türk Ailesinin Ev İçi Düzeninde Levhalar


          Türk ailesinin fert ve misafirleriyle yaşamın geçirdiği mekanları süsleyen levhalar, iç mimarinin insan yaşamını nasıl etkilediğine önemli örnekler çünkü bu levhalar, taşıdıkları anlamlar ile muhataplarının davranışlarının etkiler ve yönlendirir. Toplumun muhtaç olduğu enerji ve zevki sağlar.


          Diğer güzellikler gibi yazının içerdiği mananın gereği kadar, anlaşılması gerekir.


          Levha ve güzellikleri, taşıdıkları mana ve içerdikleri mesajlar ile insanı az çok bir hayret ve hayranlık içinde bu duygunun gerçek sebebini aramaya yönlendirir ve insan metafizik sahaya geçer, Allah’a kadar yaklaşan haller ve derecelerde bulunabilir. F. Schoun’un dediği gibi maddi simge manevi bilinci kuvvetlendirmiş olur.


Osmanlı Mimarisinde Kültürel İfadelerin Görsel Kullanımı


          İnsan var olduğu günden mekana biçim vermiştir. Bu biçim vermesinde ise onun hayatı anlamlandırmasının etkisi çok açıktır. Çünkü insanın mekanla olan ilişkisi fiziksel olmakla birlikte psikolojiktir.


          Sosyal psikologlara göre bireylerin dört farklı mekanı vardır: mahrem mekan, kişisel mekan, sosyal mekan, genel mekan. Bunun dışında ruhsal mekan da vardır. Çünkü insanın psikolojik davranışlarını hayatı anlamlandırmada yönlendiren inancı vardır. İnsan bu mekanları sahip olduğu inanç ve değerlere göre kullanır.


          İnsan mekanla ilişkisini, mensup olduğu milletin kültürünün verdiği değerlerin etkisi altıda oluşturur.  



0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi