2013/2014 güz
dönemi |
Ali Rıza Çelik |
|
Doktora ödevi - 4 |
Öğr.No: 13922710 |
|
Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir? Yazınız. |
1 - Esbâb-ı Nüzûl kavramının tanımlanması. Bu kavramın
genel Kur'ân ilimlerinin doğuşu ve gelişimi sürecinde müstakil bir ilim alanı
olarak ortaya çıktığı döneme kadarki süreçle ilgili tarihi perspektifin
bilinmesi.
2 - Esbâb-ı Nüzûl konusunda eserlerin erken dönemde yazılmaya
başlandığı Ali el-Medinî'nin Esbâb-ı Nüzûl adlı eseri ve öncesinde de hadis
eserlerinin tefsir bâbında ele alınarak işlendiği.
3 - Esbâb-ı Nüzûl'ün bilinmesi hususunda rivayetlerin
büyük bir rolü olduğu hususu. Bu rivayetlerin sahabiye ulaşan silsileleri veya
tâbi‘ilerde mevkûf olan silsilelerin bazende tefsir mahiyetli rivayetlerin ayrıştırılması
hususu.
4 - Esbâb-ı Nüzûlle alakalı bazı meselelerin
değerlendirilmesi; taaddüt meselesinde nüzûlün taaddüdü ve nüzûl sebebinin
taaddüdünün ele alınması. Umum husus meselesi ve Hükmün ve Nüzûlün taahhürü
meselelerinin değerlendirilmesi.
5 - Esbâb-ı Nüzûl ile alâkalı ilimler içerisinde;
Hikmet Teşrîiye, Mübhemâtu'l Kur'ân, Tenâsüb ve İnsicâm ilimleri ele alınmış ve
değerlendirilmiş olması.
6 - Esbâb-ı Nüzûl rivayetlerinin kritiğinin yapılması,
merfu, mevkûf, sahabi veya tabi‘inin tefsir nitelikli anlatımlarının
ayrıştırılması hususlarının değerlendirilmesi ve bunların Esbâb-ı Nüzûl'ün Kur'ân'ın
anlaşılmasında yetersiz kalmasındaki rollerinin belirlenmesi.
Saygılarımla.
2013/2014 güz
dönemi |
Ali Rıza Çelik |
|
Doktora ödevi - 4 |
Öğr.No: 13922710 |
|
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı
veriniz |
||
|
|
|
أسباب النزول من خلال الكتب التسعة . جمعاً ودراسة . خالد بن سليمان
المزيني |
رسالة
الدكتوراه جامعة
الإمام محمد بن سعود الإسلامية كلية
أصول الدين |
1 |
أسباب النزول وأثرها في التفسير . عصام بن عبد المحسن الحميدان
|
جامعة
الإمام محمد بن سعود الإسلامية كلية
أصول الدين |
2 |
أسباب النزول اسم
الباحث/ الشيخ بن جمعة سهل الجامعة/ جامعة ام القرى الكلية/ كلية الشريعة
والدراسات الأسلامية اسم
المشرف / الدكتور/ محمد عبد المنعم القسبعى التاريخ 1413 |
|
3 |
أسباب النزول الواردة في كتاب (جامع البيان) اسم
الباحث / حسن بن محمد بن علي شباله البلوط الجامعة/ جامعة أم القري الكلية/
كلية الدعة وأصول الدين اسم
المشرف / محمد
أحمد يوسف القاسم التاريخ 1419هـ |
|
4 |
إرشاد الرحمن لأسباب النزول والناسخ والمنسوخ وتجويد
القرآن، لعطية الأجهوري
|
صدر حديثاً عن مركز التراث الثقافي
المغربي ودار ابن حزم ببيروت الطبعة الأولى 1430هـ (المتوفى سنة 1190هـ). رحمه
الله تعالى بتحقيق أبي الفضل الدمياطي أحمد بن
علي. تاريخ النشر: 23 صفر 143 |
5 |
أيسر التفاسير (تفسير - أسباب نزول - أحاديث - نماذج إعراب) |
أسعد محمود حومد تاريخ النشر: 2 ذو الحجة 1434
|
6 |
فوائد علم أسباب النزول – اختلاف
أسباب النزول
وكيفية الترجيح بينها من: شرح ألفية
الفودي في التفسير وعلوم القرآن
|
عبد الرحمن بن معاضة الشهري تاريخ النشر: 24 ربيع الأول 1434 |
7 |
النهاري
والليلي – الصيفي والشتائي – الفراشي والنومي – أسباب النزول وطريق
معرفة سبب النزول من: شرح ألفية
الفودي في التفسير وعلوم القرآن
|
عبد الرحمن بن معاضة الشهري تاريخ النشر: 2 محرم 1435 |
8 |
أسباب النزول من: أفانين
القرآن
|
محمد بن عبد العزيز الخضيري - تاريخ النشر: 10 ربيع الآخر 1433 |
9 |
·
عنوان الكتاب: الصحيح من أسباب النزول · القسم:
علوم
القرآن · المؤلف:
عصام بن عبد المحسن الحميدان · تاريخ
الإضافة: 10 / 09 / 2009 · شوهد:
6569 مرة التحميل
المباشر: الكتاب نزلته |
|
10 |
· عنوان
الكتاب: أسباب النزول وأثرها في بيان النصوص دراسة
مقارنة بين أصول التفسير وأصول الفقه · القسم:
علوم
القرآن · المؤلف:
عماد الدين محمد الرشيد · تاريخ
الإضافة: 09 / 09 / 2009 · شوهد:
4746 مرة التحميل
المباشر: الكتاب نزلته |
|
11 |
·
عنوان الكتاب: التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل - ملون · القسم:
المصحف الشريف والتفاسير التي على هوامشه وترجماته · المؤلف:
وهبة الزحيلي · تاريخ
الإضافة: 15 / 10 / 2008 · شوهد:
11628 مرة التحميل
المباشر: الكتاب نزلته |
|
12 |
تسهيل الوصول إلى معرفة أسباب
النزول خالد عبدالرحمن العك . |
دار
المعرفة / بيروت |
13 |
الجامع في أسباب النزول جمعه ورتبه حسن عبدالمنعم شلبي |
مؤسسة
الرسالة |
14 |
الصحيح من أسباب النزول للدكتور عصام بن عبدالمحسن الحميدان |
مؤسسة
الريان للنشر والتوزيع دار
الذخائر للنشر والتوزيع |
15 |
صحيح أسباب النزول لإبراهيم محمد العلي |
دار القلم / دمشق |
16 |
المحرر في أسباب نزول القرآن في
الكتب التسعة للدكتور خالد المزيني |
دار ابن الجوزي |
17 |
الاستيعاب في بيان الأسباب تأليف سليم الهلالي ومحمد موسى آل نصر |
دار ابن الجوزي |
18 |
الصحيح المسند من أسباب النزول للشيخ
مقبل بن هادي الوادعي |
دار ابن حزم = مكتبة دار
القدس |
19 |
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kuran ve Baglam kiraati
hulasasi nedir?
Esbabi nuzul hakkinda 10 kitap 10 makale ismi veriniz.
2013-2014 Akademik Yılı
Güz Dönemi Doktora Ödevi
Kemal Gözütok
ÖĞR. NO: 12922764
Kuran
ve baglam hulasasi nedir.
1. Kavramlar uzerinde ortak tanim bulmak.
2. Tefsir ilmi icinde baglamin yerini tespit etmek.
3. Esbabi nuzulu neligini ortaya koymaktir.
4. Tarihcesini tespit etmek.
5. Celiskili mevzulara cozum getirmek.
6. Esbab-i nuzul kavraminin dogusunu mulahaza etmektir.
7. Daha iyi bir sekilde faydalanabilmek icin metodoloji uretmek.
8. Malzemeyi bir kumede toplayip kullanima sunmaktir.
9. Ornek (Salebe Kissasi) uzerinden yeni metodolojiyi okuyucuya
sunmak.
10. Baglami felsefi acidan degerlendirmek.
Muasir
eserler !!!!
1-Abdurrahman
Elmalı, Fahreddin er-Razi’de Esbab-ı
Nüzûl Değerlendirmesi, Şanlıurfa : Harran Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Vakfı, 1998
2-Bedreddin
Çetiner, Fatiha’dan Nas’a Esbab-ı
Nüzûl (Kur’an Ayetlerinin iniş sebebi),İstanbul, Çağrı
Yayınları, 2002
3-Hasan
Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl, Konya
1983
4-Ahmed
Nedim Serinsu, Kur'an'ın
anlaşılmasında Esbab-ı Nüzûl’ün rolü. İstanbul : Şule
Yayınları, 1994
5-Ahmet
Nedim Serinsu, Sa'lebe kıssası
(Esbab-ı Nüzûl'e yeni bir yaklaşım),Şule Yayınları,
6-Ahmet
Nedim Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı
Nüzûl, Şule Yayınları
7-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin
Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş
sebepleri), Rağbet Yayınları
Klasik
eserler!!!
1.Meymun
b. Mihran(118/), Tafsil li
Esbabi'n-Nüzûl, Yazma eser
2.Ali
b. el-Medinî(234/), Esbabu'n-Nüzûl
3.Vahıdî(468/),
Esbabun-Nüzûl trc.
Necati Tetik, Necdet Çağıl. Erzurum, İhtar Yayıncılık
4.Ebu'l-Muzaffer
Muhammed b. Esad el-Irakî el-Hanefî(567/), Esbabu'n-Nüzûl ve'l-Kısasu'l-Ferkaniyye
5.Ebu
Cafer Muhammed b. Ali b. Şehr et-Taberî(588/), Esbabu'n-Nüzûl ala mezhebi Ali'r-Resul
6.Ebu'l-Ferec
İbnü'l-Cevzî(597), Esbabu'n-Nüzûl
7.İbn
Hacer el-Askalanî(852), el-Ucab fi
beyani'l-esbab. Hacimli bir cilt olduğu belirtilen eserin bir
nüshası Karaviyyîn Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Brockelmann'ın Şerhu'l-bâb
adıyla zikrettiği ve Petersburg'daki Asya Kafkas Müzesi'nde bulunduğunu
söylediği eser de bu kitap olmalıdır.
8.İmam
Suyutî(911), Lübabu'n-Nukul fi
Esbabi'n-Nüzûl, trc. Abdulcelil Alpkıray, basım hazırlığında
9.Mukbil
b. Hadî el-Vadı'i(1422/2001), es-Sahihu'l-Müsned
min Esbabi'n-Nüzûl
10.Selim
b. 'İd Hilalî-Muhammed b. Musa Al-i Nasr, el-İsti'ab fi beyani'l-Esbab
11.İbn
Halife el-Uleyvî(1416/1999),
Camiu'n-Nukûl fi Esbabi'n-Nüzûl
12.Abdulfettah
Abdulğanî Kadî, Esbab-ı Nüzûl Trc.
Salih Akdemir, Fecr Yay.
Not:
Yukarda belirtilen eser ve yazar isimlerine http://www.literatur.gen.tr isimli
internet sitesinde bulmak mumkundur!!!!
Esbabi nuzule iliskin makaleler.
, Mennâu'l-Kattân
Esbab-ı Nüzûl, çeviren: Erdoğan Pazarbaşı, İbrahim Görener, Erciyes
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: 11 [Prof. Dr. Şaban
Kuzgun’un Anısına], s. 153-172
Hanefî, Hasan
“Esbab-ı Nüzul” ün Anlamı Nedir?, çeviren: Ahmet Nedim Serinsu, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1998, cilt: XXXVIII, s. 225-232
Yazıcı, İshak
Nüzûl Sebeplerini Bilmenin Kur’ân Tefsirindeki Önemi, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1987, sayı: 2, s. 117-128
Yıldırım, Suat
Kur’ân’ın Nüzûlünden Sonraki Târihî Hâdiselere Tatbik Edilmesi Hakkında,
Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi, 1975, sayı: 1, s.
79-102
Pacaci, Mehmet
Bir yorum eleştirisi: Çağdaşçı Kur'an Yorumu Üzerine: Cagdas donemde kuran ve tefsire ne oldu.
Öztürk, Mustafa
Kur’an’ın Tarihsel Bir Hitap Oluş Keyfiyeti, İslâmî İlimler Dergisi,
2006, cilt: I, sayı: 2, s. 59-78
Yildirim, enbiya
MULÂANE AYETLERİNİN NÜZÛL SEBEBİ
Kurt, Yasar,
KUR’ÂN’IN NÜZÛL SÜRECİ VE NÜZÛL SIRASINI ESAS ALAN TEFSİR ÜZERİNE, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2012, sayı: 33, ss. 5‐39
Aldemir, Halil,
ESBÂB-I NÜZÛL RİVAYETLERİ ARASINDA GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER VE
GELİŞTİRİLEN ÇÖZÜM YOLLARININ TAHLİLİ, EKEV
AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 15 Sayı: 48 (Yaz
2011), s.141
Burhan, Baltaci,
Taberî’nin 96/Alak Suresi 1–5. Ayetlerin Tefsirinde YerVerdiği Rivayetlerde Nüzul Sürecine İlişkin Veriler, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51:2(2010), ss. 215-240
2013-2014 GÜZ(Sonbahar) Yarıyılı; Tefsir Bölümü; Esbab-ı Nüzul 4. Ödevi
Hazırlayan: MEHMET ZEKİ SERDAROĞLU
Öğrenci No: 12952706 (Doktora Öğrencisi
ESBAB-I NÜZÛL VE BAĞLAMLA İLGİLİ OKUMANIN HULASASI
Tarih İlmi ve Nüzûl Sebepleri
Esbâb-ı nüzûl bilgisi, Kur’ân-ı Kerim’in nüzûl ortamının aslî bir unsurudur. Bu bakımdan o İslâm’ın başlangıcından beri bilinen, bilinmesi istenen ve İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan bir vâkıa olagelmiştir. Çünkü esbâb-ı nüzûl, Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak değerlendirilmiştir. Sahabe, tâbiun ve tebe-i tâbiîn’den olan müfessirler Kur’ân’ı özellikle esbâb-ı nüzûl ile tefsir etmişlerdir.[1] Hatta ‘’başlangıçta tefsir ilmi, esbâb-ı nüzûlü bilmekten ibaretti’’[2] denilmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’i daha iyi anlamak için Kur’ân ilimlerini iyi bilmek gerekir. Esbâb-ı nüzûl ilmi de Kur’ân ilimlerinin en önemlilerinden biri olup, İslâmiyet’in ilk asrından bu yana Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında önemli bir ilim olarak mütalaa edilmistir. Sahabe ve tâbiûn dönemlerinde esbâb-ı nüzûl ilmine çok önem verildiği, Kur’ân-ı Kerim’i anlama gayreti içinde olanların bu ilmi mutlaka bilmeleri gerektiği, hatta o dönemde Kur’ân’ı Kerim’i en iyi anlayan kişilerin aslında bu ilmi çok iyi bilen kişiler oldukları ortaya çıkmaktadır. Çünkü onların anlayışına göre esbâb-ı nüzûl öyle bir ilimdir ki onu bilen Kur’ân’ı bilmiş sayılıyordu. Esbâb-ı nüzûl bilgisi sahabeye, müşahade ettikleri ortamda insanî yapıp etmelerin sonucunda inen âyet ve o âyetle gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıstı. Bunun anlamı onların Kur’ân ilmini, onu hayata tatbik etme usulü ile birlikte öğrenmiş olmalarıdır. Bu açıdan esbâb-ı nüzûl, onlar için çok önemli bir bilgi, ilim olarak görülmüş ve Kur’ân’ı anlamayı bu bilgiye sahip olmakla eşdeğer görmüşlerdir.
Sahabeden sonraki Tâbiûn dönemi Kur’ân-ı Kerim’i bilen âlimleri ise esbâb-ı nüzûl ilmini sahabilerden almıs, çoğu zaman bu bilgileri hangi sahabiden aldıklarını söyleyip bunlara tefsir rivayetlerini katmakla yetinmislerdir. Binaenaleyh esbâb-ı nüzûl ilminin ilk dönemlerden itibaren Kur’ân ilimleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahip oldugunu bu ilmi bilmenin Kur’ân’ı Kerim’i anlamakla ve bilmekle neredeyse eşdeğer tutuldugunu, rivayet yoluyla sonraki nesillere aktarıldığını görüyoruz. Sonraki asırlarda da esbâb-ı nüzûl ilmi Kur’ân ilimleri arasındaki bu önemli yerini korumustur. Nitekim tedvin döneminde ilk telif edilen eserler arasında esbâb-ı nüzûl eserlerinin de olduğunu kaynaklarımız göstermektedir. Böylece Kur’ân-ı Kerim’in nüzûl ortamının aslî unsuru olan esbâb-ı nüzûl bilgisi, tefsir ilmi içindeki önemini ilk devirlerden itibaren günümüze kadar korumuş ve bu ilmi bir çok yönleriyle ortaya koyan müstakil eserler telif edilmistir.
İlk dönem tefsirlerine baktığımızda esbâb-ı nüzûl rivayetlerine çok önem verildiğini, tefsirlerde yoğun bir sekilde geçtiğine ve bu rivayetlerin bu dönem tefsirlerinin ana unsurları haline geldiklerine şahit oluyoruz. Daha sonraki dönemlerdeki tefsirlere nahiv ilmi, belâgat ilmi ve zamanın durumuna göre müfessirlerin kendi görüş ve yorumları gibi daha birçok tefsir öğeleri katılmasına rağmen esbâb-ı nüzûl ilminin, ilk dönemlerdeki önemini burada da koruduğunu görüyoruz.
Tarih, neticelerin sebepleriyle birlikte görülmesini sağladığı, bu yönüyle de hâle ve istikbale ışık tuttuğu için insanoğlunun çok istifade ettiği bir ilimdir. Kur'ân-ı Kerîm'in, "Akıl ve fikir donanımına sahip insanlar için ibretler ve dersler var." diyerek vurguladığı temel konulardan birisi de, tarihe ve hâdiselere ibret nazarıyla bakılmasını sağlamaktır. Nitekim akıllı insanlar başkalarının doğrularından ve yanlışlarından azamî derecede ders alıp faydalanırlar. Ayrıca tarih bilmek, zaman içerisinde vaz edilmiş hüküm, fikir, olay ve oluşumların doğru anlaşılmasını ve değerlendirilmesini de sağlar. Başka bir deyişle tarih sayesinde sonuçlar sebepleriyle birlikte anlaşılır.
Vahyin nüzûl seyri itibariyle tarih ve ibretlik yönü mevzubahis olduğunda ise siyer, Mekkî-Medenî, nâsih-mensûh ve esbâb-ı nüzûl gibi Kur'ân'ı anlama ve tefsir etme yöntemleri dikkat çekmektedir. Nitekim Kur'ân'ın doğru anlaşılıp tefsir edilmesi, bir yönüyle vahyin nazil olduğu vasatı çevreleyen tarihî verilerin dikkate alınıp değerlendirilmesini mucip kılmaktadır. Bu bakımdan Kur'ân'ın sahih olarak anlaşılmasını sağlayan ilke ve prensipleri sunmak üzere vaz edilmiş Tefsir Usûlü esaslarından biri de nüzûl sebeplerini bilmek olmuştur. Binaenaleyh bu yazıda bir nevi nüzûl dönemi tarihi olan vahyin iniş sebeplerini (esbâb-ı nüzûl) bilmenin Kur'ân'ı anlamadaki katkısı çeşitli yönleriyle ele alınmaya çalışılacaktır.
Esbâb-ı Nüzûlün Tarifi ve Mahiyeti
Türkçeye Kur'ân âyetlerinin iniş sebepleri olarak çevrilebilecek olan esbab-ı nüzûl ıstılahını şöyle tarif etmek mümkündür: "Nüzûl ortamında meydana gelen bir hâdise veya Hz. Peygamber'e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde, bir veya daha fazla âyetin, tazammun etmek (hâdiseyi-soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek), cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hâdiseye sebeb-i nüzûl denir."[1]
Esasında esbâb-ı nüzûl ifadesi kullanılırken, başka bir deyişle âyetlerin inişlerine sebep olan ifade, fiil, hâdise veya sorudan söz edilirken, hakikatte "bizce öyle görülen ve zannedilen" sebepler denilmektedir. Yoksa âyetlerin iniş sebebi ifadesiyle, vahyin gerçek iniş sebebi ve illeti gibi kozalitik mânâlar kastedilmemektedir. Sadece, esbâb-ı nüzûl rivayetlerini bizlere aktaran insanlara vahiy esnasında meydana gelmiş olan hâdiseler sebeplilik ilişkisi gibi görünmüştür. Nitekim bir âyetin hakiki iniş sebebi ancak Allah Teâlâ ve Peygamber (s.a.v.) Efendimiz tarafından beyan buyrulduğunda bilinebilir. Bu bakımdan bizim esbâb-ı nüzûl dediğimiz ifade, fiil, olay veya sorular, vahyedilmiş âyetlere gerek zaman, gerekse muhteva açısından tevâfuken tetâbuk etmiş, eşzamanlılık göstermiş, tabir caizse, nâzil olan âyet-i kerîmeyle aynı fotoğraf karesine girmiş olmaktadır. Bu hususu Kur'ân âyetlerinin belli sebeplere iktiran ederek nazil olduğu şeklinde ifade etmek de mümkündür.
Zaten âlimlerimizin bir usul kaidesi olarak vaz ettikleri "Sebebin hususiliği, hükmün umumiliğine mâni değildir."[1] şeklindeki ilke de, sebep kelimesinin ortaya çıkarabileceği muhtemel problemlere çözüm getirmektedir. Buna göre bir âyetin sebeb-i nüzûlünün dikkate alınması, evvel emirde ilgili âyetin mânâ-i maksûdunu sağlam bir zemine oturtmayı mümkün hâle getirmektedir. Aynı zamanda bu anlama süreci, âyetin mânâ alanını sadece münferid hâdise veya soruyla da sınırlı hâle getirmemekte, mânâ alanını daraltmamaktadır.
Öte yandan yine hatırda tutulmalıdır ki bütün âyetlerin dar anlamda nüzûl sebepleri yoktur. Kur'ân ilimleri ve kıraat âlimi Taberî bu hususu açıklarken sebepler zemininde Kur'ân âyetlerinin iki kısma ayrıldığını belirtir. Buna göre birinci grup âyetlerin herhangi bir sebebi yoktur; ikinci gruba ait âyetlerin inişinde ise bir olay veya bir soru bulunmaktadır.
Esbâb-ı nüzûl konusunda dikkate alınması gereken bir husus da, bu tür rivayetlerin mutlak surette vahyin nüzûlüne şahit olan sahâbe tabakasına dayanılarak nakledilmesi gerektiğidir. Sahâbeye dayanmayan, meselâ tâbiîn veya daha sonraki tabakalardan gelen esbâb-ı nüzûl rivayetleri, ancak başka haberlerce desteklenmeleri durumunda kabul edilirler.
Âlimlerimizin hemen hepsi âyetlerin esbâb-ı nüzûlünü bilmenin Kur'ân'ı doğru anlamaya katkı sağladığı konusunda müttefiktir. Ne var ki Suyûtî'nin de dediği gibi konuyla ilgili rivayetleri tarihin bir parçası olarak gören ve bu yönüyle de Kur'ân'ı anlamada faydasının olmadığını söyleyen az sayıdaki âlim, böyle düşünmekle meseleyi bütün boyutlarıyla ele almamış ve isabetli bir yaklaşımda bulunmamış olsa gerektirler. Çünkü Kur'ân nâzil olurken meydana gelen olaylar, vahye tanıklık etmelerinden dolayı vak'a-i âdî olarak nitelenmemelidir. Vahiy, bir yandan evrensel ve çağlar üstü hususiyetini muhafaza ederken, bir yandan da nazil olduğu tarihin vasatını dikkate alır ve onlara değinir. Bu itibarla vahyin iniş sebeplerini bilmek âyetleri doğru anlama ve tefsir etmede sağlam bir zemin sunar. Vâhidî: "Bir âyetin, kıssasına ve nüzûlünün açıklamasına vakıf olunmadan tefsir edilmesi mümkün değildir." der. İbn Dakîk el-Îd ise "Esbâb-ı nüzûlü bilmek, Kur'ân'ın mânâlarını anlamada sağlam bir yoldur." diyerek konunun önemini vurgular. İbn Teymiyye de: "Nüzûl sebebini bilmek âyeti anlamaya yardım eder, zîrâ sebebi bilmek, müsebbebi bilmeyi doğurur." sözüyle konunun öneminden söz eder.[1]
Esbâb-ı Nüzûl Rivayetlerinde Kullanılan Sigalar
Esbâb-ı nüzûlü bilmek, Kur'ân'ı doğru anlama konusunda önemli bir zemin kazandırmakta olduğundan, âyetlerin inişlerinden önce veya iniş esnasında vuku bulan anlamlı soru, olay ve olguların ifade edildiği rivayetlerin sigaları, başka bir deyişle dil formları, ifade kalıpları büyük önem taşımaktadır. Çünkü esbâb-ı nüzûl deyişi altında hakiki iniş sebepleri yanında, tefsir kabilinden, hakiki olmayan iniş sebepleri anlatımları da yer bulabilmektedir. Bu bakımdan nüzûl dönemini yansıtan hakiki sebeb-i nüzûl rivayetleriyle, müfessirlerin şahsî olarak şahit oldukları birtakım hâdiseleri âyetin mazmununa yakın bulmalarından dolayı tefsir kabilinden serdettikleri rivayetleri ayırmak gerekmektedir. Nitekim tefsir kabilinden serdedilen esbâb-ı nüzûl rivayetleri, sebebin kat'î değil ihtimal dâhilinde olduğunu ifade eder. Başka bir deyişle rivayette zikredilen sebep, hakiki nüzûl ortamına ait değildir ve bu siga, âyetin inişine sebep olan hâdiseyi bildirmek gibi bir anlam ifade etmez. Bu durumda âyetin mânâsını izah etmek isteyen kimse, mesela müfessir bir sahabî veya tâbiî kendi yorumu ve istinbatı olarak bir sebeb-i nüzûl zikretmiş olmaktadır. Onların bu tavırla maksatları, âyetin inişine sebep olan hakiki sebebi belirlemek ve bu konuda bir delil ve hüccet öne sürmek değildir. Bu bakımdan hangi sebebin hakiki sebep; hangi sebebin tefsîrî sebep olmadığının belirlenmesi önemlidir.
Binaenaleyh gerçek iniş sebeplerini anlatan dil kalıpları şunlardır: "Âyetin iniş sebebi budur..." mânâsındaki سَبَبُ نُزوُلِ اْلاَيَةِ كَذَا sigasının kullanılması. Hâdise anlatıldıktan sonra ف harfi kullanılarak "Şu hâdise oldu/vuku buldu/soru soruldu ve hemen ardından şu âyet nâzil oldu." mânâsında حَدَثَ - وَقَعَ - سُئِلَ عَنْ كَذَا فَنَزَلَتْ denilmesi. Ayrıca Zerkânî'nin "hakiki sebebin makamdan anlaşılması" mânâsında اَلسَّبَبِيَّةُ تُفْهَمُ قَطْعًا مِنَ الْمَقَامِ diye bahsettiği ifadeler. Zikredilen bu dil kalıpları, hakiki iniş sebeplerini bildirirler ve bu konuda delil kabul edilirler.[1]
Öte yandan hâdisenin zikredilmesinden sonra ف harfinin kullanılmaması, "Âyet şu olay hakkında inmiştir." manasında نَزَلَتْ هَذِهِ اْلاَيَةُ فيِ كَذَا denmesi, "Sanıyorum âyet şu olay hakkında indi." mânâsında اَحْسَبُ هَذِهِ اْلاَيَةَ نَزَلَتْ فيِ كَذَا gibi ihtimalli ifadeler kullanılması, "Bu âyetten Allah'ın muradı budur." anlamında مُرَادُ اللّٰهِ مِنْ هَذِهِ اْلاَيَةِ كَذَا, "Âyet şu hususa delâlet ediyor." mânâsında تَدُلُّ هَذِهِ اْلاَيَةُ عَلَى كَذَا ya da "Âyetten alınacak mânâ şudur." mânâsında يُؤْخَذُ مِنْ هَذِهِ اْلاَيَةِ كَذَا gibi ifade kalıpları ise "açık tefsir ibareleri" olarak kabul edilirler. Başka bir deyişle bu tür ifadeler, hakiki nüzûl sebeplerini bildirmezler, konuyla ilgili olarak delil hükmü taşımazlar.[1]
Esbâb-ı Nüzûlün Örneklerle Kur'ân'ı Anlamaya Katkısı
Nasıl ki elde tutulan bir fotoğrafın bütünüyle anlam kazanabilmesi her biriminin ve her karesinin diğer bütün birim ve karelerle sergilediği ilişkilerin bütünüyle dikkate alınabilmesine bağlıdır, aynen bunun gibi, nazil olan âyetlerin tam olarak anlaşılıp tefsir edilebilmesi de, nüzûl ortamının fotoğraf karesine giren bütün birimlerinin sergilediği alâkalar doğrultusunda gerçekleşmektedir.[1]
Âyetlerin nazil olduğu vasata mümkün olan en yüksek derecede vâkıf olmak, Kur'ân'ın kasd-ı mahsûsunu, mânâ-i maksûdunu anlama ve tefsir etme adına tartışılmaz derecede önemlidir. Konunun belki en az bu kadar önemli olan bir diğer katkısı da şudur ki, esbâb-ı nüzûlü bilmek Kur'ân'ı anlamak isteyen kimsenin yanlışa düşmesine, yanlış hüküm ve davranış şekilleri istinbat etmesine mâni olur. Böylece hem o kişiyi, hem de o kişi vesilesiyle hatalı düşünce ve davranış içine girecek başkalarını da muhafaza etmiş olur. Ayrıca esbâb-ı nüzûlü bilmekle hükümlerin hikmetleri daha iyi anlaşılır. Hükümleri madde plânında hazırlayan sebepleri ve vasatı bilmek, o hükümlerin hikmetlerini, illetlerini daha sağlıklı görmeyi sağlar. Bu zemin üzerine bina edilecek anlama ve yorumlamalar, sahihliğini, istikrar ve tutarlılığını temin etmiş olur.[1] Şimdi bu söylediklerimizi çeşitli örneklerle görmeye çalışalım:
Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Âyeti Kolay Anlamayı Sağlar
Bu maddeye örnek olarak Nur Sûresi'nin 61. âyetinde yer alan "...Birlikte veya ayrı ayrı yemek yemenizde günah yoktur." cümlesini vermek mümkündür. Nitekim bu âyetin anlamı nüzûl sebebi bilindiğinde birlikte veya ayrı ayrı yemek yemenin ne demek olduğu çok daha sağlıklı bir zemine oturmaktadır. Katâde ve Dahhâk, bu âyetin nüzûl sebebi hakkında şu tespiti paylaşırlar: Bu âyet, kendilerine Leys bin Amr oğulları denen Kinaneli bir kabile hakkında nazil olmuştur. Onlar bir insanın kendi başına yemek yemesini sakıncalı bulurlar, hattâ günah sayarlardı. Bazen öyle olurdu ki, kişi yemeği önünde sabahtan akşama kadar durur, yemeğine iştirak edecek bir misafir beklerdi. Akşama kadar kimse gelmezse, ancak o zaman yemeğini yerdi. Bu alışkanlık üzerine Allah Teâlâ bu âyeti indirdi. Bu âyet misafiriniz gelirse birlikte yer, gelmezse kendi başınıza da yemeğinizi yiyebilirsiniz, bunda bir sakınca yok diyerek bir rahatlama getirdi.[1]
Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Yanlış Hüküm Çıkarmaya Mâni Olur
Hz. Ömer'in (r.a) Bahreyn'e vali olarak görevlendirdiği Kudâme b. Maz'ûn hakkında içki içip sarhoş olduğuna dâir şikâyetler gelmiştir. Cezalandırılmak üzere Medine'ye çağırılan Kudâme içki içtiğini itiraf etmiş; ancak bunun bir günah olmadığını, kendisinin bunu yaparken Mâide Sûresi'nin 93. âyetine dayandığını ifade etmiş ve şu âyeti okumuştur:
ثُمَّ اتَّقَوْا وَآمَنُوا ثُمَّ اتَّقَوْا وَأَحْسَنُوا وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ طَعِمُوا إِذَا مَا اتَّقَوْا وَآمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
"İman edip salih işler yapanlara takvalı olduklarında, iman edip salih işler yaptıklarında, sonra yine takvalı davranış sergileyip iman ettiklerinde, yine takvalı davranıp ihsan ettiklerinde yedikleri ve içtiklerinden dolayı bir günah olmaz."
Kudâme bu âyete dayanarak içki kullandığını ifade etmiş, hattâ kendisinin tam da âyetin bahsettiği iman edip amel-i salih işleyen kimselerden olduğunu, takvalı davranışlar sergilediğini ve yediği ve içtiği bir şeyin kendisine günah olmayacağını ileri sürmüştür. Valisini cezalandırmayı düşünen Hz. Ömer, bu sözlerle tabir yerindeyse şok olmuş, bir an için ne diyeceğini bilememiştir. Nihayet Abdullah b. Abbâs'ın (r.a): "Bu âyetler henüz içki haram olmadığı dönemde içki kullandıkları hâlde ölenlere bir mazeret, sonrakilerin aleyhine ise bir huccet olarak indi." demesi üzerine mesele anlaşılmış ve Kudâme'nin âyeti yanlış anlayıp yorumladığı ortaya çıkmıştır. Nitekim bu âyet, henüz içki haram kılınmadığı için alkol kullanan ve bu hâldeyken vefat etmiş olan Müslümanlara bir mazeret olarak inmiştir.[1]
Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Muhayyerlik Vehmine Mâni Olur
Sebeb-i nüzûl bilinmediğinde, ortaya çıkması muhtemel bir başka yanlış anlama da Bakara Sûresi'nin 158. âyeti hakkında vârid olmuştur. Nitekim bu âyette Safa ve Merve'yi tavaf etmenin günah olmadığı ifade edilmektedir. Hâlbuki gerek hacda ve gerekse umrede bu iki tepeyi tavaf etmek, aralarında sa'y etmek yerine getirilmesi gereken önemli vazifelerden biridir. Acaba yapılması gereken bir vazifeden söz edilirken neden "Safa ve Merve'yi tavaf etmenizde günah yoktur." denmektedir?
Bu âyetle ilgili benzer bir anlama problemi Hz. Aişe (r.a) validemiz'in yeğeni Urve b. Zübeyr'in başına gelmiştir. Hz. Urve bu müşkülünü teyzesine sormuş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiştir: "Teyze biliyorsun ki, Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ شَعَائِرِ اللّٰهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا مِنْ "Şüphesiz Safa ile Merve Allah'ın şeâirindendir (nişanelerindendir). Onun için kim hac ya da umre niyetiyle Beyt'i ziyaret ederse, bu ikisini tavaf etmesinde ona bir günah yoktur." Bu yüzden ben Safa ile Merve'yi tavaf etmemekten dolayı kimsenin günahkâr olacağını sanmıyorum diyerek sorusunu yöneltmiştir.
Hz. Aişe (r.a) ise, yeğenine şöyle cevap vermiştir:
Hayır asla! Şayet âyetin hükmü senin dediğin gibi olsaydı, âyet "onları tavaf etmemesinde bir günah yoktur" şeklinde olurdu. Oysa âyette "onları tavaf etmesinde bir günah yoktur" denilmektedir. Ancak bu âyet, Ensâr hakkında nazil olmuştur. Müslüman olmadan önce onlar Menât adlı putu tavaf ederdi. Safa ile Merve arasında tavaf etmekten de bu sebeple rahatsızlık ve sıkıntı duyuyorlardı. İslâmiyet gelince bu durumu Resûlullah'a sordular. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti inzal buyurdu."[1]
Görüldüğü gibi nüzûl sebebi dikkate alınmadan anlaşılması durumunda âyetin zâhiri, yani "ona bir günah yoktur" sözü, muhayyerliği, daha sarih bir deyişle Safa ve Merve'yi tavaf edip etmeme cevazını ifade etmektedir. Yani bu ifade Hz. Urve'nin anladığı gibi anlamayı tecviz etmekte, Safa ve Merve tavaf edilmese bile bunun günah olmayacağı ifade edilmektedir. Ancak âyetin iniş sebebi dikkate alındığında, bu ifadenin muhayyerlik getirmediği, aksine o dönemde sahip olunan bir düşünceye cevap verilerek tereddütleri ortadan kaldırdığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de siyerin bize bildirdiğine göre cahiliye devrinde Safâ üzerinde "İsâf" adında bir put, Merve üzerinde de "Nâile" adında diğer bir put vardı. Cahiliye müşrikleri bu putlar arasında tavaf eder ve bunlara ellerini sürerlerdi. İslâm gelip putları kırdıktan sonra Müslümanlar, Safâ ile Merve arasında tavaf etmekten çekinmişler ve artık bu tavafın günah olacağını düşünmüşlerdir. Bunun üzerine bu âyet inmiş ve "Korkmayın, bunda günah yoktur, bilakis Safa ile Merve Allah'ın şiârlarındandır." denilerek bu tavafa devam etmeye Müslümanları teşvik etmiştir. Nitekim merhum müfessir Elmalılı'nın da dediği gibi hattâ bu teşvikin bir çeşit vücub ifade ettiği hadîslerle de açıklanmıştır.[1]
Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Hakîkî Maksadı Öğretir
Bilindiği gibi Bakara Sûresi'nin 195. âyeti وَلَا تُلْقُوا بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın." demekte ve âyetin bu cümlesi pek çok alanda sık sık atıf da almaktadır. Ne var ki bu âyet, Allah yolunda mallarını infak etmekten kaçınanlar ve dünyaya tamah edenler hakkında nazil olmuştur. Başka bir deyişle bu âyet, Allah yolunda harb ve çarpışmadan ve o uğurda mal harcamadan kaçınmanın bir tehlike olduğunu hatırlatmak için gelmiştir. Âyet içi siyak bütünlüğü bu mânâyı vermekle birlikte, Tirmizi ve Ebu Davud'da rivayet edilen sebeb-i nüzûl haberi daha da açıklayıcı bir zemin sunmaktadır. Bilindiği üzere Emeviler devrinde Abdurrahman b. Velid kumandasında bir İslâm ordusu, Kostantiniyye şehrine yani İstanbul'a gaza etmiştir. İstanbul'un mânevî önderi ve misafiri Ebû Eyyûb el-Ensarî de bu askerler arasındadır. O sırada Müslümanlardan bir zât, şehrin surları içinde emniyet ve güven içinde bulunan Rumlar üzerine açıktan hücum etmiş, bunu gören Müslümanlar: "Ne yapıyor bu adam, olmaz böyle şey sübhânallâh, (yukarıdaki âyete işaret ederek) kendi eliyle kendini tehlikeye atıyor." demişlerdi. Bunun üzerine Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî: "Ey Müslümanlar! Siz bu âyeti, yapılması gereken te’vili dışında yorumladınız. Çünkü bu âyet biz Ensar topluluğu hakkında nazil olmuştur. Allah Teâlâ, Peygamberine yardım edip İslâmiyet'i galip ve muzaffer kıldığında biz artık mallarımızın başında durup onların ıslahı ile meşgul olalım, bu zamana kadar kaybolan mallarımızı yeniden kazanalım demiştik. Allah Teâlâ ise ‘Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.' âyetini indirdi. Âdeta bu âyetle Allah Teâlâ, insanların kendilerini elleriyle tehlikeye atmasını, mallarının başında durup onları çoğaltmakla uğraşarak cihadı terk etmek olarak izah buyurmuştur." Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî bunun üzerine hiç durmayıp Allah yolunda cihada girişmiş ve pîr-i fânî sayılan bir yaşta çıktığı bu seferde şehit düşüp İstanbul'da defnolunmuştur.[1]
Esbâb-ı Nüzûlü Bilmek Yanlış Anlayışa Mâni Olur
Bakara Sûresi'nin 189. âyetinde "Evlere arkalarından girmek üstün iyilik değildir. Asıl takvalı olanın yaptığı üstün iyiliktir. Siz evlere kapılarından girin." buyrulmaktadır. Âyetin iniş sebebi bilinmeden evlere arkalarından girmenin ne demek olduğu bazı insanlar için anlaşılmaz görünebilir, hattâ bunun mecazî bir deyim olduğu düşünebilir. Oysa bu âyet, Kureyş dışındaki Ensar ve diğer Arap kabilelerin ihramdayken evlere kapılarından girmeyi günah saymaları, bu yüzden de evlere arkalarından açtıkları deliklerden girip çıkmaları, böyle yapmayanları da ayıplamaları üzerine nazil olmuştur. Ayrıca âyet, böyle riyakâr davranışların gerçek iyilik olamayacağı, ancak takvalı davranışların iyilik olabileceği mesajını da vermiştir.[1]
Sonuç
Kur'ân-ı Kerîm'i sahih olarak anlamak ve tefsir etmek hem zorunlu, hem de mümkündür. Bu kapsamda Tefsir Usulü zımnında vaz edilen kurallara uymak, arzu edilen hedefi gerçekleştirmeye matuf bir gayret olarak görülmelidir. Kur'an âyetlerinin hangi olay, soru veya olgu üzerine nazil olduğunu, başka bir deyişle vahyin iniş sebeplerini dikkate almak ise bahsi geçen kurallardan sadece biridir. Esbâb-ı nüzûl, vahyin inişine iktiran eden hâdise ve sorulardır ve bu ilmi bilmek, Kur'ân'ın doğru anlaşılıp tefsir edilmesinde ihmal edilmemesi gereken çok ehemmiyetli bir dinamiktir. Esbâb-ı Nüzûl ortaya konan yorumu sınırlıyor gözükse de, evvel emirde esas maksadın ortaya konmasını temin etmektedir. Âlimlerimizin vaz ettiği "Sebebin hususiliği, hükmün umumîliğine mâni değildir." kâidesi, makul ve sağlıklı tefsirin önünü açmaya matuf bir gayrettir.
Sonuç
Kur'ân-ı Kerîm'i sahih olarak anlamak ve tefsir etmek hem zorunlu, hem de mümkündür. Bu kapsamda Tefsir Usulü zımnında vaz edilen kurallara uymak, arzu edilen hedefi gerçekleştirmeye matuf bir gayret olarak görülmelidir. Kur'an âyetlerinin hangi olay, soru veya olgu üzerine nazil olduğunu, başka bir deyişle vahyin iniş sebeplerini dikkate almak ise bahsi geçen kurallardan sadece biridir. Esbâb-ı nüzûl, vahyin inişine iktiran eden hâdise ve sorulardır ve bu ilmi bilmek, Kur'ân'ın doğru anlaşılıp tefsir edilmesinde ihmal edilmemesi gereken çok ehemmiyetli bir dinamiktir. Esbâb-ı Nüzûl ortaya konan yorumu sınırlıyor gözükse de, evvel emirde esas maksadın ortaya konmasını temin etmektedir. Âlimlerimizin vaz ettiği "Sebebin hususiliği, hükmün umumîliğine mâni değildir." kâidesi, makul ve sağlıklı tefsirin önünü açmaya matuf bir gayrettir.
Sonuç
Kur'ân-ı Kerîm'i sahih olarak anlamak ve tefsir etmek hem zorunlu, hem de mümkündür. Bu kapsamda Tefsir Usulü zımnında vaz edilen kurallara uymak, arzu edilen hedefi gerçekleştirmeye matuf bir gayret olarak görülmelidir. Kur'an âyetlerinin hangi olay, soru veya olgu üzerine nazil olduğunu, başka bir deyişle vahyin iniş sebeplerini dikkate almak ise bahsi geçen kurallardan sadece biridir. Esbâb-ı nüzûl, vahyin inişine iktiran eden hâdise ve sorulardır ve bu ilmi bilmek, Kur'ân'ın doğru anlaşılıp tefsir edilmesinde ihmal edilmemesi gereken çok ehemmiyetli bir dinamiktir. Esbâb-ı Nüzûl ortaya konan yorumu sınırlıyor gözükse de, evvel emirde esas maksadın ortaya konmasını temin etmektedir. Âlimlerimizin vaz ettiği "Sebebin hususiliği, hükmün umumîliğine mâni değildir." kâidesi, makul ve sağlıklı tefsirin önünü açmaya matuf bir gayrettir.
Kur’ân-ı Kerim’in belli bir tarih diliminde geldigi göz önünde bulundurulursa, ayetlerin o zamanda yasayan bir takım kişi ve olaylar sebebiyle inmiş olması gayet normaldir. Çünkü âyetler, ilk muhatap olarak onlara inmektedir. Fakat indirilen her bir âyet için de bir sebep aramak, indirilenin bir yaşam kitabı olması ve kutsallıgı için uygun değildir. Zaten Kur’ân-ı Kerim, son kutsal kitaptır ve sırf o zaman diliminde yasayan insanlara indirilmemiştir.
İlk Esbâb-ı Nüzûl bilgileri, sadece hadis kitaplarında bulunurken; ilimlerin birer birer Hadis’ten ayrılmaları ve her ilimde müstakil kitaplar tedvin edilmesi sebebiyle ilk dönemlerde tefsirlerde daha sonra ise müstakil eserlerde ya da tefsir usulü kitaplarının ilgili bölümlerinde yer almaya başlamıstır.
Kur’ân ilimleri açısından sebeb-i nüzûlün bilinmesinin birçok yararı vardır. el- İtkân [1] ve Menâhili’l İrfân[2] gibi usul kitaplarında yer alan bu faydalar, sonraki ilim adamları tarafından geliştirilmiştir. İste bu faydaları ortalama ifadelerle şu şekilde sıralamak mümkündür:
1- Bu ilim sayesinde Kur’ân’da emredilen şeylerin hikmetini anlayabiliriz.
2- Nüzûl sebebi ayetin içerdigi hükmü tahsis eder.
3- Âyetlerin nüzul sebeplerine vâkıf olmak, onların ulaşmak istedikleri gayeyi
anlamaya yardımcı olur.
4- Hakkında âyet inen şahsın adının bilinmesi ve böylelikle başkasıyla karıştırılmaması için âyette mübhem olanın belirlenmesine yardımcı olur.
5- Nüzûl sebepleri bilinirse âyetlerden kastedilen anlam kolaylıkla anlaşılır.
6- Hasr tevehhümü yani, âyetin anlamını başka taraflara çekme düşüncesi, bertaraf edilir.
7- Sebeb-i nüzûlü bilmek, âyeti işiten kişinin vahyi tesbit, anlayış ve hıfzına kolaylık sağlar.
8- Geçmiş milletlerden haber verme konusu olarak, âyetlerde sebeb-i nüzûl aranmaz.[3]
Bütün bu hususlar bize, Kur’ân’ın anlaşılıp yorumlanmasında ve sonraki nesillere aktarımında esbâb-ı nüzûl’ün ne denli mühim bir ilim olduğunu göstermektedir.
LİTERATÜR ( KİTAP VE MAKALE İSMİ)
Bu alanda yazılmıs olan müstakil Esbâb-ı Nüzûl kitaplarının baslıcaları şunlardır:
1- Ali b. el-Medenî (ö.234 h.) : Esbâbü’n-Nüzûl
2- Ali b. Ahmed el-Vâhidî (ö. 468 h.) : Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl
3- Ebû’l-Ferec Abdurrahman Ali b. el-Cevzî (ö. 597 h.) : Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl
4- Ebû Cafer Muhammed b. Ali b. Suayb el-Mâzenderânî (ö. 588 h.) : Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl
5-İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852 h.) : Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl(el-Ucâb fi Beyâni’l Esbâb)
6- Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Suyûtî (ö. 911 h.) : Lübâbü’n-Nukûl
7-Burhaneddin İrahim b. Ömer el-Ca’berî (732/1331): Muhtasaru Esbâbi’n- Nüzûl li’l-Vâhidî
8- Abdulfettah el-Kâdî : Esbâbü’n-Nüzûl
9- Ahmet Nedim Serinsu : Kur’ân’ın Anlasılmasında Esbâb-ı Nüzûlün Rolü
10- Tahsin Emiroğlu : Esbâb-ı Nüzûl[1]
MAKALELER
Bu alanda yazılmıs olan müstakil Esbâb-ı Nüzûl makalelerinin baslıcaları şunlardır:
1-Hasan Hanefî: “Esbab-ı Nüzul” ün Anlamı Nedir?, çeviren: Ahmet Nedim Serinsu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1998, cilt: XXXVIII, s. 225-232.
2-Mennâu'l-Kattân: Esbab-ı Nüzûl, çeviren: Erdoğan Pazarbaşı, İbrahim Görener, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: 11 [Prof. Dr. Şaban Kuzgun’un Anısına], s. 153-172.
3-Selahattin Polat: Esbab-ı Nüzul Üzerine, I. Kur’an Haftası Kur’an Sempozyumu, 03-05 Şubat 1995, 1995, s. 110-117.
4-Selim Türcan: Tefsir Tarihçiliği Bağlamında Klasik Esbab-ı Nüzul Yaklaşımının Değerlendirilmesi, İslâmî İlimler Dergisi, 2007, cilt: II, sayı: 1, Kur’an Özel Sayısı: 2, s. 119-138.[1]
[1] Mustafa Ali Işık,( basılmamış yüksek lisans tezi) ‘’HÂZİN TEFSİRİNDE ESBÂB-I NÜZÛL’’( basılmamış yüksek lisans tezi),s.2.(2542.pdf.)
[1] Suyûtî, Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr, el-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, c. I, s.92-95.
[2] Muhammed Abdul’azîm ez-Zerkânî, a.g.e., c.1, s.107-111.
[3] Bu bölümü Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Tefsir Anabilim dalında Ahmet Nedim Serinsu Hoca’nın danışmanlığında 2007 yılında Mustafa Ali IŞIK’ın ‘’HÂZİN TEFSİRİNDE ESBÂB-I NÜZÛL’’ başlığıyla hazırlamış olduğu Yüksek Lisans Tezinden faydalandık. Bkz.s.3
[1] Ebu’l Hasan Ali b. Ahmed el-Vâhidî, a.g.e. s.49.
[1] Ebu’l Hasan Ali b. Ahmed el-Vâhidî, a.g.e. s.51.
[1] Bkz. Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, Eser Neşr., c. I, s.555-556.
[1]Bkz. Mâlik b. Enes, el-Muvatta', Hac, Bâbu Câmii's-Sa'y, (tahk. Muhammed Mustafa el-A'zamî), 2004, Müessesetü Zâyid b. Sultân,c. III, s.546, hadis no: 1381 ; Ebu’l Hasan Ali b. Ahmed el-Vâhidî,a.g.e., s.24.
[1] Bkz. Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, Mekke 1994, c.VIII, s.315, hadis no: 17293 ; Şatıbî, el-Muvâfakât fî Usûli'ş-Şerîa, II. Bsk., Beyrut 1975,c. III, s.349.
[1] Ebu’l Hasan Ali b. Ahmed el Vâhidî, Esbâbu'n-Nüzûl, (tahk. Eymen Salih Şa’ban), Kâhire 2003, s.253-254.
[1] Bkz. İsmail Cerrahoğlu, a.g.e. s.117-118.
[1] Benzer düşünceler için bkz. Suat Yıldırım, Kur'ân-ı Kerim ve Kur'ân İlimlerine Giriş, İstanbul 1983, s. 89.
[1] Ayrıca geniş bilgi için bkz. Ahmet Nedim Serinsu, a.g.e. s.81.
[1] Bkz. Muhammed Abdul’azîm ez-Zerkânî, Menâhilü'l-İrfân fi Ulûmi'l-Kur'ân, (tahk. Muhammed Ali Kutub-Yusuf eş-Şeyh Muhammed)I. Bsk., el-Mektebetu’l Asriyye,Beyrut 1996 , c. I, s.112.
[1] Bu kaide için mesela bkz. Suyûtî, el-İtkân fî Ulûmi'l-Kur'ân, III. Bsk.,(tahk. Mustafa Dib el- Buğa), Daru İbn Kesir, Dımeşk1996, c.I, s.95.
[1] Ahmet Nedim Serinsu, Kur’ân ve Bağlam, Şûle Yayınları, İstanbul 2008, s.17.
[2] İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 22. Bsk., TDV Yayınları, Ankara 2012, s.116.
esbab-ı nüzulla ilgili yazılmış kitaplar
1).Mukbil b. Hadî el-Vadı'i(1422/2001), es-Sahihu'l-Müsned min Esbabi'n-Nüzûl
2).Selim b. 'İd Hilalî-Muhammed b. Musa Al-i Nasr, el-İsti'ab fi beyani'l-Esbab
3).İbn Halife el-Uleyvî(1416/1999), Camiu'n-Nukûl fi Esbabi'n-Nüzûl
4).Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzî(597), Esbabu'n-Nüzûl
5) ibn Hacer el-Askalanî(852), el-Ucab fi beyani'l-esbab.
6)-Hasan Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl, Konya 1983
esbabı nüzulla ilgili yazılmış makaleler
1-Recep Çetintaş, Tefsirde Esbab-ı Nüzûl Problemi, 1999, Yüksek lisans tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tez danışmanı: Prof. Dr. M. Zeki Duman
2-Muhammed b. Es’ad Iraki, Esbabü’n-Nüzûl ve'l-kasasü'l-Furkaniyye, dirase ve tahkik; İsam Ahmed Ahmed Ganim. Riyad 2007, Matbu tez (Master)
3- Merve Dilek Yolcu, İbn Kesir Tefsirinde Esbab-ı Nüzûl, Atatürk Ünv.
4- Halid b. Süleyman el-Müzenî, el-Muharrir fi Esbabi Nüzûli'l-Kur'an (min hilali Kütübi't-Tis'a),Riyad 1429
5-Mustafa Ali Işık, Hazin Tefsirinde Esbabı Nüzul
MUHAMMET KARAOSMAN
DOKTORA
ESBAB-I NÜZUL İLE İLGİLİ ESERLER
Kur'an'ın anlaşılmasında Esbab-ı Nüzûl’ün rolü, Ahmed Nedim Serinsu
Sa'lebe kıssası (Esbab-ı Nüzûl'e yeni bir yaklaşım), Ahmet Nedim Serinsu
Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Ahmet Nedim Serinsu
Esbab-ı nüzul : Kur’an ayetlerinin iniş sebepleri ve
tefsirleri. / H. Tahsin Emiroğlu
Esbab-ı nüzul / Abdulfettah Abdülgani Kadi ; trc.
Salih Akdemir
Esbabü'n-nüzul. / Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed
b. Muhammed en-Nisaburi Vahidi
Esbabü'n-nüzul. / Ebü'l-Fazl Celaleddin
Abdurrahman b. Ebî Bekr Suyuti
Lübabü'n-nükul
fî esbabi'n-nüzul. / Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b.
Ebî Bekr Suyuti
Esbabü’n-nüzul ani’s-sahabe
ve’l-müfessirin / Abdülfettah Abdülganî
Kadi
Esbabü’n-nüzul ve
eseruha fî beyâni’n-nusus : dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve
usuli’l-fıkh. / İmadüddin Muhammed Reşid
Fahreddin
er-Razi’de esbab-ı nüzul değerlendirmesi. / Abdurrahman Elmalı
Fatiha’dan
Nas’a esbab-ı nüzul :
Kur’an Ayetlerinin iniş sebebi. / Bedreddin Çetiner
el-İstiab
fî beyâni’l-esbab : evvele mevsua ilmiyye hadisiyye muhakkakahu fî esbabi nüzul ayi’l-Kur’ani’l-Kerim. / Selim b. İd Hilâli, Muhammed b. Musa
Al-i Nasr
ESBAB-I
NÜZUL İLE İLGİLİ MAKALELER
Esbab-ı Nüzûl, Mennâu'l-Kattân, çeviren: Erdoğan Pazarbaşı,
İbrahim Görener
Esbâbu’n-Nüzulün Kur’an Tefsirindeki Yeri, Demirci, Muhsin
Kur’ân-ı Kerîm’in Nüzûl
Sırasına Göre Tertîb Edilmesi Teklîfine Edebî Eleştiri, çeviren: Ahmed Nedim Serinsu, Kur’an Mesajı: İlmi Araştırmalar
Dergisi
“Esbab-ı Nüzul” ün Anlamı Nedir?, Hanefî, Hasan ,çeviren: Ahmet Nedim Serinsu, Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi
Kur’ân’ın Nüzûlünden Sonraki Târihî
Hâdiselere Tatbik Edilmesi Hakkında, Yıldırım, Suat , Atatürk Üniversitesi İslâmî
İlimler Fakültesi Dergisi
Mulâane Ayetlerinin Nüzûl Sebebi, Yıldırım,
Enbiya , Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi
Nüzûl Sebeplerini Bilmenin Kur’ân
Tefsirindeki Önemi, Yazıcı, İshak, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi
Tefsir Tarihçiliği Bağlamında Klasik
Esbab-ı Nüzul Yaklaşımının Değerlendirilmesi, Türcan, Selim, İslâmî
İlimler Dergisi
Bintu’ş-Şâtî Perspektifinde Esbâbü’n-Nüzûl , Şyamsuddîn, Sahiron , çeviren: Orhan Atalay, EKEV Akademi Dergisi - Sosyal
Bilimler
Esbabü'n-Nüzul, Aydemir,
Abdullah , Diyanet İlmi Dergi
MUHAMMET KARAOSMAN
DOKTORA
1. Bilginin bütünlüğünün önemini bu ders ve bu
eser aracılığı ile öğrenmiş olduk. Bunun yanısıra aşağıda sıralayacağımız
hususlarda bilgi sahibi olduk.
2. “Esbab-ı Nüzulun” nuzul ortamında meydana gelen
bir hadise veya Hz. Peygamber’ e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde,
bir veya daha fazla ayetin cevap vermek veya hükmünü açıklmak üzere inmesine
vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadise olduğunu
öğrendik.
3. Esbab-ı Nüzul ile Kur’an-ı Kerim’in
anlaşılmasında önemli bir bilgi kaynağı olmakla beraber nasıl yararlanılacağı
ve hangi ilkelere uygun hareket edileceğini öğrendik.
4. Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında Esbab-ı
Nüzulden yararlanırken “yeni bir yaklaşıma” ihtiyaç olduğunu öğrenmiş olduk.
5. Bir tefsirin yazılmasında nelere dikkat
edilmesi gerektiğini öğrnmiş olduk.
6. İdeal bir tefsirin nasıl yazılabileceği
hakkında bilgi sahibi olduk.
ALİ BAHADIR ÖZDEMİR
BİRLEŞİK DOKTORA
NO: 13952701
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
KUR’AN VE BAĞLAM
Yüce Mevla insanı en güzel surette yaratıp
ona, aklı düşünsün diye bahşetti. Bu düşünce incelendiği andan itibaren, tarih
boyunca insanın kainat ve hayat hakkında hep sorular sormuş ve cevap aramıştır.
Bugün de aramaktadır.
Hz. Allah bu sorulara cevap vermek üzere
keremi ve de lütfuyla resul ve enbiyayı ilahi vahiyle vazifelendirmiştir. Bu
görev halkalarının sonuncusu Kur’an’dır, bu Kur’an on dört asır evvel Hz.
Muhammed vasıtasıyla nazil olmuştur. İnsan da Kur’an’dan çözüm aramak
zorundadır.
Bu bağlamda kur ’andan faydalanmak isteyen
başta, sahabiler, tabiiler, ve tebe-i tabiiler, Esbab-ı Nüzul ilminden
yararlanmayı düstur edinmiş, onu tefsir etmiş ve de anlamaya çalışıp, onu
yaşama gayreti içinde olmuşlardır. Bu da Kur’an’ın yaşanmış, yaşanabilir ve
yaşanacak bir hidayet rehberi olduğunun delilidir.
BİRİNCİ KİTAP
:KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NUZÜL’ÜN
ROLÜ
Esbab-ı Nüzul ilmi, Kur’an’ın nüzul
safhasında ana unsuru teşkil etmiştir. Çünkü Kur’an’ın anlaşılmasında sahabe,
tabiin, tebe-i tabiin esbab-ı nüzulü Kur’an-ı tefsir ederken kullanmışlardır.
Hz. Ali, Abdullah b.
Mes’ud, Abdullah b. Abbas gibi sahabiler, ‘’Kur’an’da inen her ayetin kim
hakkında ve nerede nazil olduğunu bildiklerine dair ‘’rivayetler de vardır.
Esbab-ı Nüzul ilmi, madem
Kur’an’ın anlaşılmasında önemli bir yer alıyor, bu sahadaki sağladığı etki ve
katkı ve ona olan ihtiyaç ortaya konmak üzere bu tespit gayet önem arz ediyor.
Muhammed İkbal şöyle diyor: ‘’Akli zihni mirasımıza yeniden kıymet takdir etmeliyiz. Bunun için umumi İslam
tefekkürüne hususi bir şey ilave edemsek de hiç olmazsa, sağlam muhafazakar,
tenkit yoluyla, İslam aleminde alabildiğine yol alıp gitmekte olan hareketi kontrol
altında tutacak bir hizmette bulunabilelim.’’
BİRİNCİ BÖLÜM: KUR’AN İLİMLERİ VE ESBAB-I
NÜZUL İLMİ
KUR’AN’IN DOĞUŞU ,GELİŞİMİ
Kur’an ilimlerinin kaynağı
yine Kur’an’dır. Kur’an üzerinde tefekkür edilmesini[1],
anlaşılmasını[2] ve
açıklanmasını[3] isteyen
muhataplarından isteyen yaşanılır bir ilahi kitaptır. Ümmi olan efendimize tebliğ ve tebyin vazifesi
yüklendiği, Kur’an’da ifade edilmiştir.
Ümmi olan bu peygambere inen ilk emrin
‘’Yaratan Rab’ının adıyla oku…[4]
olması oldukça manidardır. Efendimiz bu siyaseti bu ilk vahiyle birlikte ortaya
koymuş, Bedir deki esirlerin okuma yazma bilenlerin on Müslüman çocuğuna okuma
yazma öğretmeleri karşılığı serbest bırakılmaları bunun en güzel örneğidir.
Ayrıca Mescidi Nebevide eğitim öğretim
için ‘’suffe ‘’ denen yerleri inşa etmesi bu siyasetinin bir başka öneli
destekçisidir.
Açık bir dille peyderpey inen Kur’an’ı
öğrenen ashab, anlayamadıkları yeri efendimize sorarak öğreniyorlardı.
Öğrendiklerini yaşadıktan sonra ezberliyor, başka ayetlere öylece geçiş
yapıyorlardı.
İlk Muallimin içlerinde yaşıyor olması Kur’an
ve ilimlerini tedvin ihtiyacı olmamıştır. Bu ilimler Arap dili ve meydana gelen
vakıalara binaen Resulullah’ın tefsiridir. İlk şahitleri olan ashab elbette
bunları en iyi bilenlerdi.
Hz. Ebubekir döneminde Kur’an bir araya
getirildi. Hz. Osman döneminde çoğaltıldı. Hz. Ali ve sonraki dönemlerde harekeleme- noktalama işine
başlandı.
Tabiin de sahabilerin öğretisine binaen hal
ve hareketleriyle ve de kavilleri ile
Kur’an’ı tefsir etmeye çalışmışlardır. Adeta
bunu da arkadan gelen nesillere telkin etmişlerdir. Zaten hemen sora gelen
nesillerde bunun semeresini görmekteyiz. İlk semereler Kur’an ilimlerine
yönelik Kur’an’a noktalama ve hareke konmasıyla neş’et etmiş, diğer Kur’an
ilimleri olan esbab-ı nüzul, Mekki-Medeni , nasih-mensuh gibi ilimler takip
etmiştir. Kur’an’ın anlaşılmasında diğer disiplinler müteakip asırlarda
çoğalmıştır. Bu da tabi bir sonuçtur.
Ulumu’l-Kur’an’ın sistematik olarak
h.8.asırda vuku bulduğu, tercih edilen bir görüştür. Ancak selefi salihinin de
,mütekaddimun alimlerinin de sistematik olmayarak bu ilmi kullandıkları
gözlemlenir.
Bununla beraber Ulumu’l-Kur’an ile Ulumu’t-Tefsir
arasında bir ilişki söz konusudur.
Ulumu’l-Kur’an Kur’an’ın bütün ilim ve araştırmalarıyla alakalı iken, Ulumu’t-Tefsir
ise sadece Kur’an’ın anlaşılmasına yönelik bir ilimdir.
Kur’an ilimleri arsında esbab-ı nüzul ilmi ,sahabiler kanalıyla müşahede olunan
olaylara binaen zuhur etmesi, tabiine şifahi olarak öğretilmesi ehemmiyetini
ortaya koymaktadır. Esbab-ı nüzul ilminin nakli ilimlerden olduğunun da
göstergesidir.
ESBAB-I NUZUL İLMİ TANIMI,DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
Esbab-ı
Nüzulün tarih boyunca birçok tarifi olmuştur. Farklı tariflerden yola
çıkarak esbab-ı nüzulün tarifini yapacak olursak :
‘’ Nüzul ortamında meydana gelen bir hadiseye
veya Hz. Peygamber’e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde bir veya
daha fazla ayetin, hadiseyi-soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek,
cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin
nazil olduğu ortamı resmeden hadiseye sebeb-i nüzul denir.’’
Gelişim ve Doğuşuna gelince ; Esbab-ı nüzul
Kur’an’la paralel olarak gelişim göstermiştir. Tedrici inen Kur’an, hayatla
beraber canlı örnekler ve derslerle,
insanın kalbine ve şuuruna hitap etmiştir. Kur’an nüzul olurken ,dönemin edebi
geleneklerini, zevklerini kaile alarak hitap etmiş, etkisini edebi yönden de
göstererek bu alanda da icazını göstermiştir. Bu da bizlere Kur’an’ın
anlaşılmasında Arap dili belağatının ve de şirinin anlaşılması önemini ortaya
koymaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, dönemin insanları bu bilgilere vakıf
oldukları için Kur’an’ı daha iyi
anlıyorlardı. Doğal olarak ayetlerin hangi şartlar çerçevesinde nazil
olduklarını öğrenmek istemişlerdir.
Efendimizin vefatından sonra İslamiyet’i kabul edenler ,Peygamberler ve Kur’an’da ki kıssalar hakkında bilgiyi
sahabilerden öğrenmeye çalışmışlardır. Bu da zamanla bu ilimleri tedvin edecek
insanlar çıkmış, bu bilgilerde bir disiplin halini almıştır.
Sonuç olarak
birçok ilimle( hadis, kur’ an ilimleri, tarih...) münasebeti bulunan
esbab-ı nüzul ilmini, tarihi seyrinde görülen bu münasebetlerden soyutlamak
mümkün değildir. Ancak bütünlük çerçevesi içinde ele alınırsa en sağlıklı
sonuçlara ulaşılabilir
ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİ
ESBAB-I NÜZULÜ BİLMENİN
YOLU
Esbab-ı nüzul ancak sahih nakille
bilinebilir. Esbab-ı nüzulde ictihada ve fikir beyanına mahal yoktur. Ancak
işitme ve görme yoluyla sahabilerden
gelen rivayetlerle bilinebilir. Bu da Efendimizden gelmiş olarak
addedilir. Demek ki sahabiden nakledilen sebeb-nüzul rivayeti onu bilmenin
yoludur. Suyuti bu olguyu, sahabenin, olayları kuşatan şartları bilmekle elde
ettiklerini söyler. Şöyle zihnimizde bir tablo tasavvur ettiğimizde, vahiy,
nüzul ortamı, Hz peygamber, sahabiler ve nüzul ortamı bu olguyu oluşturduğunu
tasavvur edebiliriz.
HADİS USULÜ AÇISINDAN
ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLRİ
Bu açıdan ele alınıp incelenmesi, bu rivayetlerin
hadis usulü açısından hükmünün ne olduğunun, söylenenleri ortaya koymak amacını
güder.
Daha evvel bahsettiğimiz gibi nüzul
sebebini, ayetlerin nüzulünü müşahede eden sahabeden sema ve nakl yoluyla
sonraki nesillere aktaran sahabiler olduğunu, esbab-ı nüzulü de en sağlıklı
yolu bu olduğunu söylemiştik.
Buna binaen sahabeden gelen rivayetler
Musned(zahiren muttasıl bir senetle sahabenin resulullah’a ref’ ettiği
haber) olarak geldiği gibi Mürsel
(sahabinin düşüp tabiinin Resulullah’a ref’ettiği) olarak gelen rivayetlerdir.
Bu açıdan ele alındığında esbab-ı nüzul
tasnif edilmiş, tasnifinde ihtilafa düşülmüştür.
Ayrıca
esbab-ı nüzul ile ilgili bazı problemli meseleler vuku bulmuştur. Bunlar tasnif
sırasında, taaddüt ve taahhür meselesi ile, nüzule sebep olan hadiseye bağlı
olarak nüzul eden ayetin has mı olduğu, yoksa umum mu ifade ettiği meselesidir.
ESBAB-I
NÜZULLE İLGİLİ DİSİPLİNLER (İLİMLER)
Esbab-ı nüzulle ilgili bir takım disiplinler söz konusudur. Bunlar hikmet-i
teşriiye, mübhemat, tenasüb ve insicam birer disiplindir. Bu disiplinlerde
esbab-ı nüzulden farklı olarak en önemli husus, aklın, yani re’y-ictihad’ın söz
konusu olmasıdır. Bu da şu demektir; bu disiplinlerin ihtilafa açık
olmalarıdır.
2. BÖLÜM
KUR’AN-I KERİM’İN
ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİNİN DEĞERLENDİRMESİNİN SONUÇLARI
Kur’an’ın evrensel mesajı gözetilmesi, yorum
zenginliğine açık olduğu bilinmesi bu
gölgelenmemesi gerekir. Aksi olduğunda o zaman ilkesiz bir yaklaşım olur.
Kur’an’ın anlaşılmasında
esbab-ı nüzul ’un yetersiz kalma sebepleri ;
Rivayetler açısından yetersiz olabilir. Bu da
senedde sahabe veya tabiinin birsinin düşmesi sonucu senedde bir kopukluğun
oluşması bir eksikliği doğurabilir.
Senedlerin hazf edilmesi veya rivayetlerin
tasnifine dikkat etmeme veya rivayet siygalarına dikkat göstermeme yetersizliğe
sebebiyet verebilir.
Ayrıca Kur’an’ın Umum değil husus ifade ettiği
anlamı verilmesi çabalarıdır.
Taaddüt-taahhür açısından
yanlış değerlendirme yapılması da sebepleri doğuran unsurlardandır.
Tarihi gerçekler ile
zamansal uyumsuzluk bir başka sebebi teşkil eder.
KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBABI NÜZUL
RİVAYETLERİNİN DOĞURDUĞU OLUMSUZ
SONUÇLAR
Bu olumsuzlukların başında yorum zenginliğine
engel olmasıdır. Kur’an’ın evrensel
hedefi olan Kur’an-İnsan hayat bütünleşmesini engelleyebilir. Kur’an en önemli
özelliği evrensel olmasıdır. Kur’an ferde ve topluma, bütün insanlığa ,bütün
memleketlerde bütün devirlerde insanın hem maddi hem de manevi yönüne hitap
ederek hidayete vesile olur.
Kur’an anlaşılmasında bazen tarihçiler,
rivayet tefsiri yazarları vaaz eden kussas çıkarları doğrultusunda esbab-ı
nüzul konusu istismar edilebilir.
3.BÖLÜM
ESBAB- NÜZULE YENİ BİR
YAKLAŞIM
Sahabe döneminde kitabet ve tedvin hareketi
ortaya çıkmadan ,nüzul ortamına ait bilgilerin şifahi olarak aktarıldığını
hatırlarsak , selef alimlerinin esbab-ı nüzule önem vermeleri daha iyi
anlaşılmış olacaktır.
Efendimiz ve ashabın tefsirle ilgili
açıklamaları rivayet yoluyla nakledilmiş ,bu da İslam tarihinde büyük tesir
oluşturmuştur. Çünkü esbab-ı nüzul hem tarihi hem de aktüel bir gerçek olarak
nüzul ortamına ait gerçekleri de bünyesinde barındırmaktadır.
Kur’an’ ın anlaşılması çabasında Kur’an
nüzul asrı insanını yansıtan esbab-ı
nüzul rivayetlerinin aktüel fonksiyonunu tespit etmek, çağımız Kur’an
araştırmacılarını ilgilendirmektedir. Bunu gerçekleştirmek için esbab-ı nüzule
ihtiyaç duyulan noktaları belirlemek gerekir. Mesela nüzul asrının ;sosyal,
fikri, iktisadi, siyasi şartları ve dönemin insanını inceleyen araştırmalar
esbab-nüzulden Kur’an’ı anlamak için
daha fazla faydalanmamızı sağlayacaktır.
ESBAB-I NÜZUL
RİVAYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Esbab-ı nüzul bilgisine
birebir bağlı kalınmayacağı gibi, tamamen de uzak serbest bir şekilde ilkesiz
değerlendirilme yapılması da doğru değildir. Her iki durum da Kur’an’ın
anlaşılmasında ciddi problemler doğurur. Bu nedenle ilk yapılması esbab-ı
nüzul rivayetlerinin yeniden
değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirilme ilkeleri de belirlenip ortaya
konmalıdır.
Bu ilkeler belirlenirken esbab-ı nüzul
rivayetleri ihata edilemeyeceğinden; Kur’an’ı bir bütün içinde okumak ve onu
anlamaya çalışmak gerekir.
Sebeb-i nüzulü bilmenin gereklerini tespit
ederken, Arap dilinde kasıt ve manayı araştırıp, ifade ettiği manayı belirlemek
gerekir. Kur’an’ın anlaşılmasında zahir nassları, mücmel naslardan ayırt
etmek gerekir.
KUR’AN-I KERİM’İN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DKKATE
ALINMASI
Kur’an’ın anlaşılmasında
esbab-ı nüzulün rolü açısından Kur’an’ın bütünlüğünü en iyi ifade eden ‘’Bütün
olarak Kur’an’ı kerim’ dir. Bütün olarak Kur’an tamamen birleşik bir bütün
olarak kavranmalıdır. Çünkü Allah-insan –evren ilişkisinin anlaşılması ve de Kur’an’daki
kelimelerin, cümlelerin, ayetlerin ve surelerin manaları ve de kazandıkları
yeni manaları hep Kur’an’ın bütünlüğü dahilindedir.
Kur’an’ın bütünlüğü
dikkate alınırken onun bir hidayet rehberi olduğu unutulmamalı ,bundan kasıt
onunla yaşamak veya onu anlamak isteyen insan
, o anda iniyormuş gibi ele almak gerekir.
Esbab-ı nüzulün yeri bu bağlamda anlaşılmalıdır.
SİYAK-SİBAK ‘IN GÖZÖNÜNDE
BULUNDURULMASI
Kur’an-ı Kerim’in
anlaşılmasında esbab-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak ‘ın göz önünde bulundurulması
Kur’an’ın bütünlüğü açısından önemlidir.
Sibak :Bir şeyin öncesi geçmişi, bağ, sözün
baş tarafı gibi anlamlara gelir. Siyak ise: İfade üslup, sözün gelişi gibi
anlamlara gelir.
Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzul
rivayetlerini değerlendirirken ayetlerin siyak-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Ayetlerin bağlamı ile münasip olmayan rivayetlere itibar edilmemesi gerekir.
Nass-siyak-sibak-rivayet uyumuna
kesinlikle dikkat etmek gerekir.
ESBEBI NÜZUL VE TARİHİLİK
KAVRAMI
Kur’an’ı Kerim’in muhatabı insan olup, onun
ana gayesi de insana hidayet rehberi olmaktır. Bu bağlamda tarih ve tarihlilik
karakteristiği ortaya koymaktadır. Yani insan tarihi bir varlıktır. Yani
yaptıkları ‘’şimdi’’ içinde olup bitmez. Yaptıkları
zamanın safhalarına yayılmışlardır. Bu yayılma insanın tarihselliğini oluşturur.
Yapıp etmeler, amaçlar, değerler, dinsel inançlar… vb. faktörler insanın
bütünlüğünü oluşturur.
İKİNCİ KİTAP
SA’LEBE KISSASI
ESBAB-I NÜZULE YENİ BİR YAKLAŞIM
Esbab-ı nüzul daha önce de
bahsettiğimiz üzere, nüzul ortamında meydana
gelen bir hadise veya Hz. Peygambere yöneltilmiş bir soruya, vuku
bulduğu günlerde bir veya daha fazla ayetin, hadiseyi veya soruyu cevaplamak
veya hükmünü açıklamak üzere inmesine teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı
resmeden hadisedir.
Bu sebeple esbab-ı nüzul
,nüzul zamanı ve ortamında meydana gelen Kur’an-insan ilişkisini gösteren
olaylardır, oluşan süreçtir. Bu
süreçteki olayları bilmek Kur’an’ı anlamada ve anlaşılmasında önemli bir yer
alır. Ancak sadece bu olumlu yönünü alıp
eleştiriden uzak bir yaklaşımdan çok, medar-ı iftiharımız olan kültür
mirasımızı bırakan alimlerimizin düşünceleri ,eserleri doğrultusunda ,geçmişi
hırpalamadan ,yıpratmadan yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bu da günümüzde
Kur’an’ın daha kolay ve de daha sağlıklı anlaşılmasına vesile olacaktır.
SALEBE KISSASI
Hemen her müfessirin Tevbe süresi 75. Ayetin
nüzul sebebi olan Sa’lebe kıssası, bilinen bir kıssa olup özetle şöyledir:
Sa’lebe efendimizin huzuruna gelmiş:
-‘’Ya Resul Allah, Allah’a
dua et de bana çok mal versin’’ demiş.
- Hz. Peygamber de :
-Ya Sa’lebe ,hakkını eda
ettiğin az, takat getirmeyeceğin çoktan hayırlıdır’’ diyerek cevap vermiş.
Sa’lebe dileğini tekrarlamış ve demiş ki:
-Seni Hakk ile gönderene
yemin ederim ki bana çok verirse mutlak ve mutlak her hak sahibinin hakkını
veririm.
Bunun üzerine Efendimiz
dua etmiş, o da bir davar edinmiş. Derken çoğaldıkça çoğalmış. Medine arazisi
dar gelmeye başlamış. Bir vadiye yerleşmiş ve böylece cemaate devam etmekten ve
hatta Cuma’dan bile uzaklaşmış. Bunun üzerine Hz. Peygamber sual buyuruş,
denilmiş ki :
-Malı çoğaldı, vadi almaz
oldu.
Hz. Peygamber: -Vay Sa’lebe ’ye! buyurmuş ve sadakaları toplamaları için, iki
tahsildar göndermiş. Medine ahalisi bunlara sadakalarını vermişler. Ancak
Sa’lebe ‘ye Hz. Peygamber’in farzlarını
açıklayan fermanını okuyup sadakayı istediklerinde :
‘’Bu cizyeler ne? Bu
cizyenin kardeşi ,hele siz gidin de düşüneyim’’ demiş. Tahsildarlar dönüp
Resulullah’a geldiklerinde, daha onlar bir şey söylemeden iki kere vay Sa’lebe’
ye buyurmuş. İşte bu sebeple bu ayetler nazil olmuş. Sonra Sa’lebe sadakayı
alıp kendisi getirmiş, fakat Hz. Peygamber:
-Allah Teala beni senin
sadakanı kabulden men eyledi. diyerek kendisi hakkındaki hükmü açıklamış . O
zaman Sa’lebe başına toprak saçmağa başlamış, Hz. Peygamber de :
-Bu senin amelindir.
Emrettim itaat etmedin. şeklinde cevap buyurmuş. Sa’lebe, zekatını Hz.
Peygamber’in irtihalinden sonra sırasıyla Hz. Ebu Bekr’e, Hz. Ömer’e getirmiş
onlar da kabul etmemiş. Sa’lebe daha sonra Hz. Osman zamanında helak
olmuş.
Kıssa sire ,rical, tarih, hadis, tefsir
kitaplarında yer almış. Kıssanın gerçek
olduğu veya gerçek olmadığı açıklanmış. Bu kıssa Tevbe 75. ayetinin
anlaşılmasında bize pek müşahhas bir kanaat vermemiştir. Kur’an’ın
anlaşılmasında yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu açıktır. Bu yeni yaklaşım
yapılırken
-Hadis usulü açısından
tenkid edilmeli
-Rivayetler tasnif
edilmeli
-Tarih ilminden
faydalanılmalı
-Kur’ ani bütünlük ve
siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak bu kıssa
Kur’an’ın anlaşılmasında bir örnektir. Bu örnek ve benzerleri yukarıdaki
değerlendirmeler göz önünde bulundurularak yapıldığında , Kur’an’ın mana
zenginliği anlaşılacaktır. Kur’an’la aydınlanacak hayatımızın zenginliği,
Kur’an’ın zengin bir biçimde yorumlanmasıyla ve hayata geçirilmesiyle
mümkündür.
3.KİTAP
TARİHSELLİK VE ESBAB-I
NÜZUL
Tarihsellik kavram olarak,
tarihi oluşturan insanın tarih ile ilgili yaşam tecrübesinden elde ettiği
bilgidir. Bir başka ifadeyle tarihsellik, insanın varlığıyla beraber ortaya
çıkan imkan ve yetenekleri ile bizzat yaşadığı, hayata geçirdiği bir vakıa ile,
tarihle ilgilidir.
Filozoflarda bu alanda
faaliyette bulunmuşlardır. Tarih hakkında hüküm ve değerlendirmelerde
bulunmuşlar , içeriğini belirlemişlerdir. Bu kavramı belirlerken ,anlam yüklerken kişisel yaklaşım
arz etmektedir. Kişinin hayatı algılayışına , dünya görüşüne ve anlama
kabiliyetine bağlıdır. Fertlere ,zamana göre değişim gösterir.
Bu sebeple tarihsellik,
birçok şekilde tarif edilmiş, hepsi de tarihselliğin bir yönünü ele almıştır.
Kur’an, insan ve tabiat
arasında bir ilişkiye işaret eder. Birbirinden ayrı tutmaz. Her ikisi de
fıtratlarına uygun hareketi vahiyden alır.
Kur’an’ın ana muhatabı insan oluşu ve onu
doğru yola iletme ana gaye edinmesi, tarih
ve tarihsellik bağlamında temel karakteristiğini ortaya koymaktadır. Bu
sebeple Kur’an ,geçmişi, yaşanılan
zamanı , ve geleceği ile bir bütün halinde ele alır. Bunu da hemen hemen her
sürede ele alır. İnsanın tarihsel bir varlık olduğunu bunun da insanın varlık koşullarından biri
bulunduğunu belirtir.
Kur’an’ın nüzul ortamına yönelik üslubuna
gelince ; Mekke’de olsun ,Medine’de olsun, Kur’an ,vahiy-insan-hayat bütünlüğünü
esas alır. İşte nüzul asrında muhatap olan insanlar dünyevi hayatı sürdürüp
gündelik işlerini görürlerken bu Kur’
ani ilke işlevini yerine getirmiştir. Esbab-ı nüzul doğrudan doğruya nüzul
ortamında fili olanı gerçek hayatı gösterme konusunda aracı olmuştur. Yani
esbab-ı nüzul vahiyle beraber birebir münasebet içerisindedir. Vahiy
tamamlanmasıyla bu münasebet son bulmuştur. Fakat Kur’an-insan-hayat
münasebeti devam edeceğini Kur’an beyan
etmiştir.
Sonuç olarak:
-Esbab-ı nüzul-tarihsellik
kavram ilişkisinde vurgulanması gereken, Kur’an’ın yaşanmış, yaşanabilir ve
yaşanacak bir hidayet rehberi olduğudur.
- Başka özgü kültürlere ait kavramlar
kullanılırken ,kavramların tarihleri, içerikleri ,kullanıcının dünya görüşü göz
önünde bulundurulmalı.
-Kullanılan kavramların
hangi manada kullanıldıkları belirtilmelidir.
Esbab- nüzul rivayetleri
ile yazılacak orijinal tarih nüzul asrını en sahih şekilde izleme imkanı
sunacaktır. Tefsir için yapılan esbab-ı nüzul rivayetleri ile yazılacak
düşünülmüş tarih, Kur’an’ı anlamaya çalışan insanın ufkuna sunacaktır. Bu da
insanın varlık bilincine katkı sağlayacaktır. Bu da esbab-ı nüzulün Kur’an’ın
anlaşılmasındaki önemini ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım Kur’an-insan-hayat
bütünleşmesinin canlı örneğini ortaya sermektedir. Bu da Kur’an’ın yaşana
bilirliğini göstermektedir.
Selam ve Saygılar.
2013-2014 GÜZ Yarıyılı Tefsir Bölümü Ebab-ı Nüzul 4. Ödev (Mehmet Tahir PEKİM / öğrenci no:12952702)
KUR ‘AN VE BAĞLAM KİTABININ HULASASI VE ESBAB-I NUZÛL İLE İLGİLİ ON TANE KİTAB İSMİ
HULASA
Tefsir usulüne dair tarifleri ve bu ilmin ilk kurucusu tespit edilmeye çalışıldı. Ayrıca bu alanda yazılmış eser ve çalışmalar genel olarak değinilmiştir.
Kur ‘anın anlaşılmasında usul ilminin yanında özellikle esbabı nuzül konusunun önemi kıvranıldı
Esbab-ı nüzulün tarifi tespiti ve bu konudaki görüşlerin yanında sahabeler den sonra kimsenin esbabı nuzûlü yeniden tespit edilemeyeceğini öğrendik.
Kur ‘anın anlaşılmasında her nekadar önemli bir yer işgal etse de esbab-ı nuzûlun anlaşılmasında tartışmalar olduğu ve bunun için esbab-ı nüzulü kullanma noktasında yeni bir yöntem ve metoda ihtiyaç olduğu gerçeğini gördük. Mesela nüzul asrının; sosyal, fikri, iktisadi, siyasi şartları ve dönemin insanını inceleyen araştırmalar esbab-nüzulden Kur’an’ı anlamak için daha fazla faydalanmamızı sağlayacaktır
Bir tefsirin yazılmasında nelere dikkat edilmesi gerektiğini öğrenmiş olduk. Ayrıca İdeal bir tefsirin nasıl yazılabileceği hakkında bilgi sahibi olduk.
Çerçevesi çizilen yeni esbab-ı nuzûl yöntemi ışığında bir örnek olsun diye sâ‘lebe kıssaı ve bu konudaki sebebi nüzuller ele alınmıştır.
Esbab-ı nuzûl konusu felsefi metodlar çerçevesinden incelenmeye çalışılmıştır.
KİTABLAR
Halid b. Süleyman el-Müzenî, el-Muharrir fi Esbabi Nüzûli'l-Kur'an (min hilali Kütübi't-Tis'a),Riyad 1429
Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzî(597), Esbabu'n-Nüzûl
Hasan Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl, Konya 1983
Abdulfettah Abdülgani Kadi ; trc. Salih Akdemir, Esbab-ı nüzul
Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Suyuti lubabı’n-nukûl fi Esbabü'n-nüzul.
Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nisaburi Vahidi Esbabü'n-nüzul.
İbn Halife el-Uleyvî(1416/1999), Camiu'n-Nukûl fi Esbabi'n-Nüzûl
MEKÂLELER
Hasan Hanefî: “Esbab-ı Nüzul” ün Anlamı Nedir?, çeviren: Ahmet Nedim Serinsu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1998, cilt: XXXVIII, s. 225-232.
Mennâu'l-Kattân: Esbab-ı Nüzûl, çeviren: Erdoğan Pazarbaşı, İbrahim Görener, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: 11 [Prof. Dr. Şaban Kuzgun’un Anısına], s. 153-172.
Selahattin Polat: Esbab-ı Nüzul Üzerine, I. Kur’an Haftası Kur’an Sempozyumu, 03-05 Şubat 1995, 1995, s. 110-117.
Yazıcı İshak: Nüzûl Sebeplerini Bilmenin Kur’ân Tefsirindeki Önemi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1987, sayı: 2, s. 117-128
Öztürk Mustafa: Kur’an’ın Tarihsel Bir Hitap Oluş Keyfiyeti, İslâmî İlimler Dergisi, 2006, cilt: I, sayı: 2, s. 59-78
Burhan Baltacı: Taberî’nin 96/Alak Suresi 1–5. Ayetlerin Tefsirinde YerVerdiği Rivayetlerde Nüzul Sürecine İlişkin Veriler, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51:2(2010), ss. 215-240
Muhsin Demirci: Esbâbu’n-Nüzulün Kur’an Tefsirindeki Yeri
2013-2014
Akademik Yılı
Güz Dönemi
Doktora Ödevi
Mustafa FIRAT
ÖĞR. NO:
13922714
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kur’an
ve Bağlam kıraati hülasası nedir? Yazınız.
“Esbab-ı nüzul”
hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı veriniz.
Prof. Dr. Ahmet
Nedim Serinsu Hocamızın Kur’an ve Bağlam isimli kitabı içerik olarak üç temel
başlıklı bir kitap olarak karşımıza
çıkıyor.
Giriş Kısmında : Kur’ân’ın
Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü konusu altında hocamız konuya
girmeden Esbâb-ı Nüzul hakkındaki Araştımasının Konusu ve Önemi, Amacı ve Metodu’nu
açıklayarak kitabına giriyor. Önemini Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamının
aslî bir unsur oldığunu, İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan
bir vakıa olageldiğini belirttikten sonra esbâb-ı nüzul hakkında tek kaynağın sahabe olduğunu sonraki
nesillerin esbâb-ı nüzul anlayışına etki etmiştir. O sebepledir ki seleften
bazıları, “Kur’ân’ın anlaşılmasında en emin yol esbâb-ı nüzuldür”
dediklerini naklederek önemine vurgu yapmıştır. Şâtibî’nin bu sözleri “esbâb-ı nüzulü bilen kimsenin Kur’ân-ı
Kerîm’i de bileceği” mânasında yorumladığından bahisle aslında böyle bir
anlayışın temelinin hicrî ikinci asra kadar indirmek mümkün olduğunu bundan dolayı kitabın birinci bölümünde
Kur’an ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiştir. Kur’ân
ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış, sonra da bu ilimler
içerisinde esbâb-ı nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Bilahare esbâb-ı nüzul
ilmi bütün yönleriyle konu edinilmiştir. Dolayısıyla birinci bölümde “bir vâkıa
olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır.
İkinci bölümde
ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun
oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını Burada esbâb-ı nüzule
eleştirel bir yaklaşımda bulunarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını ifade
etmiştir. Yöneltilen tenkitlerin esbâb-ı nüzul olgusunu en isabetli ve en
sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye katkı sağlıyacağını ifade etmiştir.
Üçüncü bölümde
ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunduğunu İlk bölümde
esbâb-ı nüzul olgusunu bize ulaştığı haliyle inceledikten ve ikinci bölümde de
bu malzemeyi kritiğe tâbi tuttuktan sonra, çözüm önerilerini ortaya koymak
lazım geldiğini, burada da esbâb-ı nüzul meselesine bu açıdan ve güncel yani
içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması
çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret ettiğini ifade etmiştir.
Esbâb-ı nüzul konusunda şimdiye kadar yapılmış araştırmalarda ortak
özelliğin klasik Kur’ân ilimlerinden veya esbâb-ı nüzulden bahseden
eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbâb-ı nüzulü bilmenin faydalarından
söz etmek şeklinde tanımlanabileceğini, halbuki esbâb-ı nüzulün ne olduğunu öncelikle
ortaya koyduktan sonra “bu malzeme, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında ne
kadar yararlıdır” meselesini tartışmak icap ettiğine dikkat çekmiştir.
Araştırmanın
amacını ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır
Esbâb-ı nüzul ilminin, dikkate alındığını bu sebeple bu alandaki katkısı ve ona
olan ihtiyacımızın boyutları tespit edebilmek adına;
- Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin geçmişten günümüze bir nevi muhasebesini yapmak, bu bakımdan da
öncelikle meseleyi Kur'ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul gibi konuyla ilgili
kavramları tanımlayarak esbâb-ı nüzulü ele almayı gaye edindiğini
söylemektedir.
-Ardından
esbâb-ı nüzul olgusunun Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılması maksadıyla
kullanılırken ve değerlendirirken yapılan hataları ortaya koyarak düşülebilecek
yanlışlıklara dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etmiştir.
- Esbâb-ı nüzul
olgusunu günümüze nasıl taşınabileceğinin araştırmasının amaç edinildiğini,
yoksa esbâb-ı nüzulden bahseden eserlerde
görülen ve her biri diğerinden nakledilmiş bulunan bu ilmin yararlarını
onaylamak, doğrulamak veya reddetmek yönünde bir gayesinin olmadığını da
vurgulamıştır.
Araştırmanın
metodunda da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması bağlamında esbâb-ı nüzul
bilgisini göstermeye çalışacağını Böylelikle esbâb-ı nüzul ilminin alanını
sınırlandırıp onunla ilgili birçok konuya ayrıntılara girmeden lüzumlu
değinmelerle bir metod takip edeceğini ifade etmiştir. Bu yöntem ile esbâb-ı
nüzul ilmine;
1-
Vâkıasını tesbit,
2-
Onun tenkidi,
3-
Yeni bir yaklaşım ilkeleri
ile yönelmek,
esbâb-ı nüzulden yararlanacak ihtisas sahibi olsun veya olmasın
araştırmacılara, esbâb-ı nüzul ve faydaları alanında bütüncül bir değerlendirme
imkanı vereceğini düşündüğünü söylemektedir.
Esbâb-ı nüzul
konusunu eserlerinde inceleyen âlimlerin esbâb-ı nüzul ilminin yararlarından
bahsederlerken esbâb-ı nüzul rivâyetlerini beş kısma ayırıp ortaya çıkan
problemleri (taaddüt, taahhür, umum-husus gibi) beş kısım içinde halletmeye
çalışırtıklarını, kendisinin de çözümü araması sebebiyle esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
başlığı altında bu olguyu inceleyip;
Birinci bölümde esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
olgusal (vâkıî) bir yaklaşımda bulunduğunu,
İkinci bölümde
esbâb-ı nüzul rivâyetleri olgusalını eleştirdiğini,
Son bölümde de terkîbî bir yaklaşımla Kur’ân'ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerini nasıl kullanmamız gerektiği
hakkında çıkardığı sonuçları ortaya koyduğunu ifade etmektedir.
Daha sonra I. BÖLÜM’e girerek Kur’ân
İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl ilmiyle ilgili esbâb-ı nüzûl ilminin tanımı, esbâb-ı
nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi, esbâb-ı nüzûle dair eserlerden bahisten sonra
esbâb-ı nüzulün bilmenin yolu, rivâyetleri, kalıpları (sıygaları),bu
rivayetlerin tasnifi üzerinde durarak kadim ulema ve diğer alimlerin - konuya
toplu bir bakış yapmak için- tasniflerine yer verdiğini görüyoruz. Ayrıca bu rivâyetlerde
ihtilaf edilmesi konusu üzerinde de durmaktadır. I.Bölümü esbâb-ı nüzûlle
ilgili meselelere, Esbâb-ı nüzûlle ilgili disiplinlere, İslâm kültür tarihinde
esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin değerlendirilmesine genel bir bakış yaparak
tamamlamaktadır.
Kur’ân-ı
Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin değerlendirilmesi
yapılırken bu alanda ilkesiz yaklaşımlar olduğunu daha doğrusu bazı ilkeler
edinmiş olmalarına rağmen bu ilkelerde bir dağınıklık söz konusu olması
sebebiyle bu tutumların doğuracağı birçok sonuç oluşmuştur. Bu sonuçları da
iki madde halinde incelenebileceğini ifade etmekte;
Birinci maddeyi bu ilkesiz yaklaşımın
yarattığı metodolojik sorunları incelemeye,
İkinci madde de
bu metodolojik hataların sonucunda Kur’ân’ın anlaşılması bağlamında
oluşan sorunların araştırılmasını inceleyeceğini ifade etmektedir. Böylelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin doğurduğu sonuçları
araştırmak incelenen esbâb-ı nüzul olgusunu bugüne taşıyacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden biri esbâb-ı nüzulden yararlanırken bu
alanla ilgili ilkeleri gözardı eden tutumların bazı problemlere sebep olduğunu,
Bu olguyu da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz
kalma sebepleri olarak adlandırdığını söylemektedir. Bu sebeplerin de maddeler
halinde ele alıp incelemiştir.
1.maddede rivâyetler
açısından yetersiz kalmasının birçok açıdan sebeplerinin olduğunu bunların başımda bu
rivâyetler hadîs usûlü açısından incelendiğinde ulaşılan sonucun olduğunu ifade edip Merfû-Musned Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri Üzerine, Mursel Esbâb-ı Nüzul Rivâyetleri Üzerine, Senedlerin
Hazfedilmesi, Rivâyetlerin Tasnifine Dikkat Etmeme, Rivâyet Sıygalarına
(Kalıplarına) Dikkat Göstermeme başlıklarıyla meseleye eleştirel açıdan
yaklaşmaktadır.
2.maddede umumu
hususileştirme açısından yani sebebiyet ifade eden sebeb-i nüzulün nass olarak umum değil de
husus ifade ettiği şeklinde anlaşılma çabasını göstermektedir.
3. maddede
sebeb-i nüzulün taaddüt ve taahhür açısından farklı anlaşılmasını da esbab-ı
nüzülün yetersiz kalma sebepleri arasında göstermektedir.
4.maddede tarih ilmînden
yararlanma başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden birinin de bu rivayetlerin bir kısmında
görülen tarihi gerçeklere
aykırılık ile zamansal uyumsuzluk
olduğunu ifade etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı
nüzulün yetersiz kaldığı bu hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında hangi
sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir.
1-YORUM
ZENGİNLİĞİNE ENGEL OLMASI
2-KUR’ÂN-I
KERÎM’İN EVRENSEL HEDEFİ OLAN KUR’ÂN-İNSAN-HAYAT BÜTÜNLEŞMESİNİ ÖNLEMESİ
3-Şahısların
Ebedileştirilmesi, Mezhep Hareketlerine Etkisi bağlamında KONUNUN İSTİSMAR
EDİLMESİ konularına yer vermektedir.
III. BÖLÜM
ESBÂB-I NÜZÛLE
YENİ BİR YAKLAŞIM:
Esbâb-ı nüzulü
önceki iki bölümde vakıa olarak (olgu: olmuş olan, gerçekleşmiş olan) ve
doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp inceledikten ve esbâb-ı nüzul bilgisinin
mevcut hali ile Kur’ârı-ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara
neden olduğunu ortaya koyduktan sonra;
Bu bölümde ise hocamız, Kur’ân-ı Kerîm'in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân
verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu
gerçeğinden hareketle bu bölümde konu ile ilgili düşüncelerini söylemeye
çalışacağını ifade etmekte ve ilk başlığını;
A.ESBÂB-I NÜZÛL
RİVÂYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ şeklinde bir girişle sunmaktadır.
Konuya girmeden
önce Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu bağlamda esbâb-ı nüzul
ilminin yararları üzerinde durmakta ve Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul
ilmini incelerken Selef âlimlerinin Kur’ân tefsirine yönelenlerde
aradıkları şartlardan birinin esbâb-ı nüzul bilgisi olduğu hatırlatılmakta
murad-ı ilahiyi anlama adına Zerkeşî, İbnu Dakîki’l-İyd, Ebu’l-Feth el-Kuşeyrî ve Suyûtî esbâb-ı
nüzul bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında “güvenilir bir yol”
olarak tanımlamışlardır. Çünkü o, hem tarihî hem de aktüel bir gerçek olarak Kur’ân-ı
Kerîm’in nüzul ortamına ait haberleri içermektedir. Dolayısıyla onun da Kur’ân'ın
anlaşılması ve anlatılması ile ilgili bir temel prensip olarak algılanması ve
değerlendirilmesi gayet tabiîdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında Kur’ân-nüzul asrı insanı arasıdaki
ilişkiye bir anlamda ayna konumunda olan esbâb-ı nüzul rivayetlerinin aktüel
fonksiyonunu tespit etmek ise çağımız Kur’ân araştırıcılarını
ilgilendirmektedir.
Bunu
gerçekleştirebilmek ise, esbâb-ı nüzule ihtiyaç duyulan noktalan tespit etmeye
bağlıdır. Yani Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul dönemindeki muhataplarının
bilgisiyle aydınlanacak âyetler tespit edilmelidir. Bu yöndeki çabalan
destekleyecek çalışmalara da ihtiyaç olduğu açıktır. Mesela nüzul asrının;
a.
sosyal şartları,
b.
fikrî şartları,
c.
İktisadî şartları,
d.
siyasî şartları,
e.
ve o dönemin insanım inceleyen
araştırmalar esbâb-ı nüzulden Kur’ân’ı anlama yolunda daha çok istifade
etmemizi sağlayacaktır.
Bu sebeple hocamız III. bölümde esbâb-ı nüzul
bilgisinin, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında olması gereken yere
oturtulmaya çalışılacağını, bunun gerçekleşmesine imkân sağlayacak yeni bir
yaklaşım ve ilkelerin bu bölümde ele alınacağını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ciddî sonuçların doğmaması için Esbâb-ı nüzul bilgisine bîgâne
kalınmamasının yanında kullanımının, değerlendirilmesinin ilkeler konularak
yapılmasını gereğine işaretle Bu amaçla ilk yapılması gereken şeyin esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması Onun için de
esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarının belirlenmesi ve esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin nasıl değerlendirileceğinin ilkelerinin araştırılıp ortaya
konmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
1. ESBÂB-I
NÜZULE OLAN İHTİYACIN SINIRLARINI BELİRLEYEN İLKELER
Esbâb-ı nüzul
bilgisinin Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin
başında geldiğinin ifade edilmesi geleneksel yaklaşım tarzının bir ifadesidir.
Özellikle esbâb-ı nüzul neden gereklidir, bilinmesinin yararları nelerdir
sorularına maddeler halinde cevaplar vermişler ve hep bunlar tekrar edilmiştir. Oysa geleneksel
yaklaşımla esbâb-ı nüzulün Kur’ân'ın anlaşılmasında değerlendirilmesinin
bazı olumsuz sonuçlara sebep olduğu görülmektedir. Dolayısıyla halledilmesi
gereken mesele, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzule nasıl
yaklaşılması ve değerlendirilmesi hususunda odaklaşmaktadır. Bunun için ilk
yapılması gereken esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırları üzerinde durmak, bu
konuyu açıklığa kavuşturmak olmalıdır. Hocamız Kur’ân-ı Kerîm'i anlama çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın
sınırlarını belirleyen iki grup ilkenin söz konusu olduğunu;
Birinci gruptaki ilkeleri genel ilkeler ve
ikinci gruptaki ilkeleri de özel ilkeler olarak adlandırdığını söylemektedir.
a. Genel İlkeler
Birinci ilke:
Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin tamamının ihata etmek mümkün değildir. Bütün rivâyetleri
toplayıp bunları senet-metin tenkidine tâbi tutmak ciltler dolusu kitap
demektir. Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin sahih olanlarının ve olmayanlarının tamamını bir araya getirmek
ve Kur’ân-ı Kerîm'i yorumlamada (tefsir), anlamada bunları ihata
edebilmek pek mümkün görülmemektedir.
İkinci ilke:
Esbâb-ı nüzulü bilmeden de Kur’ân-ı Kerîm'i(Anlama
aktından, fiilinden) anlamak mümkündür. Yani Kur’ân-ı Kerîm'in özünü,
bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak
mümkündür. Selef-halef bütün âlimlerin nüzul sebeplerini bilmenin önemi
üzerinde durdukları bilinmektedir. Onların bu tavrı, âyet, nüzul sebebi
bilinmeden anlaşılamaz anlamına gelmez. Nüzule sebep olan hâdisenin veya
sorunun cevabı olan Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir.
b. Özel İlkeler
Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında
esbâb-ı nüzule ihtiyacın sınırlarım esas belirleyecek olan bu ilkelerdir.
Birinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmenin, muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini, gereğini) bilmek gibi olduğu
hallerde.
İkinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmemenin Kur’ân'ın zâhir nasslarını mücmel nasslar konumuna
getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
Üçüncü ilke:
Bu ilke önceki
iki ilkeyi kapsayan bir niteliktedir. Buna göre: Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacı ilk planda Kur’ân belirlemelidir.
Kur’ân-ı Kerîm'i okuyan veya
dinleyen kimse bu eylemi sırasında âyet ve âyetlerde bulunan üstü kapalı bir
ifade (ima, telmih) hakkında manâyı yakalamak için bir bekleyişe, arayışa
giriyorsa o zaman sebeb-i nüzulü nakletmeye, olayı ayrıntılarıyla anlatmaya
ihtiyaç var demektir. Ayetlerin manâlarını herhangi bir okuyucu-araştırmacı sebeb-i
nüzullerini bilmeden de anlamış olabilir. Önemli olan esbâb-ı nüzulü Kur’ân-ı
Kerîm'i anlama çabasında zikredilen ilkeler çerçevesinde ve ikinci bölümde
anılan hatalara düşmeden kullanmaktır, değerlendirmektedir.
2. ESBAB I
NUZUL RİVAYETLERİNİN HADÎS USÛLÜ AÇISINDAN TENKİDİ:
Hocamız burada
esbâb-ı nüzul rivâyetlerini yeniden ele alıp değerlendirirken hadîs usûlünden
yararlanmanın gereğinden ve bunu gerçekleştirmek için nelerin yapılması icab
ettiğinden söz edeceğini söylemektedir. Esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü açısından
değerlendirilmesi konusuna çok önem vermek gerektiğine inandığını, Bu alandaki
birçok problemin hadîs usûlü kriterlerinin esbâb-ı nüzul rivâyetlerine uygulanması
ile aşılacağı kanaatindedir. Bu bağlamda “Ayetin sebeb-i nüzulü işte bu hâdisedir” demeden önce ciddi bir
araştırma yapmak gerektiğini, bu hükmü vermeden önce epeyce düşünmek
zaruretine işaret etmektedir. Daha sonra Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hadîs usûlü
açısından nasıl ele alınmalıdır sorusunun cevabını sekiz alt başlık altında
işlemektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında Esbâb-ı nüzul
rivayetlerini değerlendirirken hadis
metodolojisinden yararlanarak yapılacak tenkidin senet-metin bütünlüğü içinde
yapılması gereği sonucuna ulaşmıştır.
3. RİVÂYETLERİ
TASNİF ETME:
Hocamız Esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü kriterleri uygulanarak derlenmesinin
ardından, bu rivâyetlerin tasnif edilmesi adımının atılmasını önermektedir.
Çünkü esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan meselelerin bir kısmı bu sayede
aydınlanacaktır. Bu tasniften ne anladığını bir bütünlük içinde ilkeler halinde
sunmaya çalışmıştır. Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hakkında yapılan birçok tasnifleri de
kapsayan ve meseleleri çözüme kavuşturacak bir tasnifle tasnif ederek bu
rivayetleri 2 grup halinde tasnif etmiştir.
a.Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri
b. Tefsir
için olan Esbâb-ı
Nüzul Rivâyetleri
Bu şekilde
rivayetler arasında bir ayrıma gitmiş ve bu ayrımın gerekliliğini iki örnekle
açıklamıştır.
Hocamızın III.
Bölümde ele aldığı esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımda esbâb-ı nüzûl
rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi anabaşlığı altındaki ikinci önerisi
ise:
B. KUR’ÂN-I
KERÎM’ÎN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesi sırasında yukarıdaki başlıkta
zikredilen ilkeleri tamamlayan önemli bir ilke de Kur’ân-ı Kerîm’in
bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün rolü açısından Kur’ân'ın
bütünlüğü kavramına bakıldığında sadece bir vecih ön plana çıkmaktadır: “Bütün
olarak Kur’ân-ı Kerîm”. Bu vecih diğer veçheleri de kapsayan, içeren
bir niteliğe sahiptir.
Yani Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramının en geniş olan veçhesi budur. Kavrama dahil olan bütün
veçhelere şâmildir. Bunların bir araya gelmesiyle ontolojik manâda varlık
kazanacağını belrtmekte esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân’ın bütünlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
konusu birlikte düşünülmesi gerektiği böylece Kur’ân’ın nüzul ortamına
ait rivâyetler ile sahabe ve tâbiûnun tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul
değerlendirmeleri Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş
olacağını, Her âyete bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyeceğini
söyler.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında üçüncü önerisi ise:
C.
SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI’dır.
Sîyâk-sibak
konusunun tenâsüb ve insicâm” ilmi kapsamına dahil olduğunu, bu konunun
müstakil olarak ele alınması Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzul rivayetlerinden yararlanırken göz önünde bulundurulması gereken bir ilke
olarak değerlendirilmesi sebebiyle olduğunu, ayrıca buraya kadar zikredilen
ilkeleri tamamlayıcı bir niteliğinin de varlığı sebebiyle yer verdiğini
belirtmektedir.
Öte yandan Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak’ın göz
önünde bulundurulması ilkesi, genel ilke olarak zikredilen Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramına da dahil bir prensiptir. Nihayetinde hocamız şuna dikkat
çekmektedir ki Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul
rivâyetlerini değerlendirirken âyetlerin siyâk-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Âyetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivâyetlere, itibar etmemekte yarar olduğu
açıktır. Nass-siyâk-sibak-rivâyet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında son olarak öne
çıkardığı ve dikkat çektiği konu ise
D.ESBÂB-I NÜZÛL
VE TARİHİLİK KAVRAMI konusudur. Esbâb-ı nüzul-tarihîlik münasebeti meselesine öncelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in tarih ve tarihî bilgi alanındaki ilkelerinden hareketle bakmanın
daha isabetli olduğunu düşündüğünü belirterek konuya başlamaktadır. Akabinde
şuna dikkat çekmektedir: Kur’ân-ı Kerîm insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye
edinmekle tarih ve tarihîlik bağlanımda temel karakteristiğini ortaya
koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir “şimdi”nin
kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu
gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu
bulmaya çalışan bir varlıktır. Bir başka deyişle, insan, tarihî bir varlıktır
ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm’in hemen her sûresinde
mutlaka ya insan . toplulukları ya da onlarla ilgili “olgular” ve “olaylar”
anlatılır. Dolayısıyla Kur’ân, tarih ve tarihîlik’i, geçmişi, yaşanılan
zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak görmektedir
der.
b. SONUÇ
bölümünde ise
hocamız gayet iyi bir toparlayıcı bir özet
sunarak konuyu bir kere daha zihinlerde canlandırarak 1.Kitabı tamamlar ve Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir
Yaklaşımla ele aldığı sa’lebe kıssası ile kitabın ikinci kitabına
başlar. Araştırmasının
Amacı şöyle tesbit eder: Bu çalışmamızda bir esbâb-ı nüzul rivâyetini yeni bir
yaklaşım ilkeleri çerçevesinde ele alıp değerlendirmekteyiz. Böylece iki yönlü
bir maksadı gerçekleştirmek istiyoruz.
Birincisi, Kur'ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü'nde
Sa’lebe kıssasını ayrıca incelenmeye değer bir konu olarak tekrar ele
alacağımızı ifade etmiştik. Şimdi bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. İkincisi ve
belki temel maksadımız ise, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’e
yeni bir yaklaşımın ilkelerini bir sebeb-i nüzul rivayeti üzerinde tatbik
etmektir. Buradan da esbâb-ı nüzul’ün aktüel değerini tesbite ulaşmayı ümit
etmekteyiz.[1]
Daha sonra bahsi geçen kıssaya girer ve
ilk
etapta HADİS versiyonunu, akabinde SÎRE,
RİCÂL VE TARİH KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, HADİS KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, TEFSİR KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI ele aldıktan sonra ESBÂB-I
NÜZÛLE YENİ BİR YAKLAŞIM IŞIĞINDA SA’LEBE KISSASININ DEĞERLENDİRİLMESİNE geçer
ve daha önce yukarıda özetlediğimiz yeni yaklaşımın maddelerini uygular.
a.İlk
olarak salebe kıssası rivayetleri hadîs usûlü açısından tenkid edilmelidir.
b.Rivayetler
tasnif edilmelidir.
c.Tarih
ilminden faydalanılmalıdır.
d.Kur’anî
bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir der ve uygulamasını
yapar.
İslâm kültür tarihinde esbâb-ı nüzul
rivâyetleri Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir
yol olmuştur. Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya
konulmadığı da bir gerçektir. Usûl açısından vaki olan bu eksiklik, esbâb-ı
nüzul rivâyetleri, genel olarak da tefsir rivâyetleri üzerinde tereddütlerin
zuhuruna sebep olmuştur. Tefsîr rivâyetlerini (esbâb-ı nüzul rivâyetleri dahil) eserlerinde
nakleden müfessirlerimizin birçoğu İlmî yeterliliklerine, salâh ve takvâ ehli
oluşlarına rağmen zayıf, garîb, münker ve İsrailî birçok hadis zikretmişlerdir.
Hatta mevzû hadis naklettikleri vâkidir. O halde âlimlerimizin bir tefsir
haberini eserlerinde rivâyet etmiş olmaları, her zaman o rivâyetin “sıhhatine
delil teşkil etmemelidir.
Kurân-ı Kerîm’in anlaşılması konusunda esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin
değerlendirilmesinde yeni bir usûl takip edilmelidir. Böylece, tefsir
kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve
Kurân-ı Kerîm’deki bir âyeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler,
onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan
kurtulacaklardır açıklamasını yaptıktan sonra esbâb-ı nüzul/tefsir
rivâyetlerinin bilgisayar teknolojisinin imkânlarından yararlanarak toplanması
gerekliliğine tekrar işaret etmiş, bu gayeyi gerçekleştirecek malzeme/kültür
mirasımız elde mevcut olduğunu ancak bu
fertlerin değil, müesseselerin ve kurulacak enstitülerin çatısı altında, çağın
imkânlarından yararlanan bir âlimler grubunun gerçekleştireceği bir proje
olarak düşünülmesi gereğine işaret etmektedir. Böyle bir projeyi
gerçekleştirecek her türlü imkân ülkemizde mevcut olduğunu ancak himmete
ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Bu kıssa üzerinden kendi önerdiği Kur’ân’ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’ün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşım getiren
ilkeleri, bir âyet/hâdise üzerine odaklayarak bu ilkelerin uygulanabilirliğini
göstermeye çalıştığını ifade etmiştir.
Hocamız,
Kur’an ve bağlam kitabının 3. İç kitap bölümünü tarihsellik ve esbab-ı nüzul
başlığına ayırmış.
Yukarıda
aslında bu konu daha önce III. Bölümde esbâb-ı nüzûle yeni bir yaklaşım
başlığı altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi
bahsinde yeni yaklaşımda önerdiği ölçülerden biriydi. Konunun önemine binaen
konuyu burada geniş ele alıyor. Üçüncü kitabın GİRİŞ bölümünü iki başlığa ayırıyor.
A.Tarihsellik
Problemi ve Açıklanması
B.Araştırmanın
Amacı ve Metodu
Tarihsellik
denilince ne anlıyoruz? Bu temel soruya verilecek ilk cevap, bu kelimenin felsefeye
ait bir kavram olduğudur. O halde kavram nedir? deyip kavramı tanımlıyor:
Kavram, İnsanî bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel aracıdır. Çünkü
kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların durumunun hepsinin
üzerinde cereyan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin oluşması ve ondan başka
fikirlerin doğmasını sağlar.
O
halde
kavram
bir fikirdir, bir bilgidir. İnsan bir fikri, bir bilgiyi de ancak bazı
işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da, bir bilgi ve fikir
yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde terim adını alır.
Terim,
kavramın kendisi değildir; kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel
simgedir. Kavram ve terimi detaylıca bir şemada ele alıyor.
İzahlarını
yaptıktan sonra başta sorduğu sorunun cevabını şöyle veriyor: Tarihsellik de
tarih yapan bir varlık olarak insanın, tarih hakkında / edindiği tecrübelerin
ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan eden zihnî faaliyetinin
sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Yani
tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile
bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir durumla, tarihle ilgilidir.
Araştırmanın
Amacı ve Metodunu ise şöyle açıklamaktadır:
Bu çalışmamızda
öncelikle tarihsellik kavramını esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alıp inceleyerek
bu kavramın doğuşunu ve gelişimini özet bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.
Böylece Batı kökenli bir kavramı kendi kültür alanımıza nasıl nakledeceğimiz
ve kullanacağımıza dair ipuçlarını, o kavramın kültürel ve tarihsel serüveninde
aramak imkânı bulacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmamızın
ikinci amacı, tarihsellik kavramının kendi kültür alanımızda nasıl
kullanılabileceğine dair bir deneme yapmaktır. Böyle bir deneme ile insanı
zaman içinde inceleyen bir ilim olarak tarih ve bütün insanlığın
tarihini idare eden kanunları matematik formüllerle vermek —iddiasındaki
tarih felsefesi alanlarına ait tarihsellik kavramını yaşamak, anlamını
araştırmak ve anlamak amaçlanmaktadır. Özetle bu çalışma,
insanın bizzat tecrübe ettiği tarih alanına ait bir tasarımı (kavramı)
içselleştirerek kültür hayatımıza nasıl katabileceğimize, kavramsal aktarımı
nasıl sağlayabileceğimize ve bu kavramla nasıl hesaplaşabileceğimize dair bir
arayışı ifade etmektedir. Daha sonra Tarihsellik kavramının
temellendirilmesi’ne geçmekte Tarihsellik Kavramının Doğuşu ve Gelişmesi, Tarihsellik
Kavramının Kullanım Çerçevesi ve Alanları alt başlıklarıyla bu kavramın
temellendirmesini yapmaktadır.
Daha sonra tarihsellik
kavramının tanımıyla gelen anlamlar ışığında esbâb-ı nüzulün tarihselliğine
bakmakta
Birinci anlam: Tarihsel
olanın varlık biçimi.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamına ait bir gerçeklik olarak gerçekliğini o
dönemde yaşamış kişilerden (Hz. Peygamber ve Ashâbı) ve onların yapıp-etmeleri
sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır. Bunun mekân-zaman içinde olmuş,
sahîh rivâyetle bize ulaşmış musned- merfû haberler olması sebebiyle elle
tutulur gerçekliği vardır.
Böyle
düşündüğümüzde esbâb-ı nüzulü, tarihsel olanın varlık biçimi, tarihsel olanın
niteliği olarak anlayabileceğimizi, yani nüzul ortamında ne gibi olaylar olmuş,
sorular sorulmuş veya nasıl olmuş da bu âyet veya âyetler nâzil olmuş sorularının
karşılığı olarak algılayabileceğimizi söylemekte;
İkinci anlam: Zamana
bağlılık, gelip geçicilik.
Esbâb-ı nüzulün
tarihselliği hakkında zamana bağlılık, gelip geçicilik tanımının isabetli
olmayacağını düşündüğünü belirtmektedir.
Öte yandan
esbâb-ı nüzul kıssaları, sadece bu kıssaların cereyan edişlerine dair ayrıntılar
ve hâdiselerin kahramanları bağlanımda ele alınabilir. Böyle bir durumda
esbâb-ı nüzule yaklaşım bu çerçevede kilitlenmiş olur. Esbâb-ı nüzul kıssalarının,
Kur’ân mesajının kendine özgü İnsanî biçimleri olduğu göz ardı edileceğine dikkat
çeker.
Halbuki esbâb-ı
nüzul kıssalarının bu nitelikleri, zamana bağlı, gelip geçici (tarihsel)
niteliklerdir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve kahramanlarının
yapıp-etmeleri zamana bağlı, gelmiş geçmiş (tarihsel) yapıp-etmelerdir. Ama bu
anlayışla esbâb-ı nüzule yaklaşmak hatalı bir tavır olacaktır. Çünkü, Kur'ân-ı
Kerîm -nüzul ortamı- esbâb-ı nüzul ilişkisini “insan” açısından
değerlendirdiğimizde, Kur’ân vahyinin, insanı ve onun varlık koşullarını
reddeden değil, aksine insanın varlık koşullarını onaylayan ve insanın onların
şuuruna vararak geliştirmesine imkân sağlayan bir mesajı içerdiğini
görmekteyiz.
Esbâb-ı nüzulün
tarihsel bir gerçek olması ile onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı
şeylerdir. Çünkü esbâb-ı nüzul dinî bir fenomen olarak, hakikati,
tarihsellikten bağımsız olan bir gerçek olarak da düşünülmelidir. Çünkü
esbâb-ı nüzul orijinal yorum-orijinal tarihtir.
Hayatta sürekli
olarak yeni gerçekler, yeni durumlar ortaya çıkar. Bunlan biricik tarihsel
gerçekler olarak ele almak mümkün olmadığı- —na göre hayatm tarihsel esasını,
temelini açığa çıkarmak gerekir. Kur’ân’a göre hayatın tarihsel esası ve temeli
ise geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın
faaliyet sahası olarak görmesidir. İşte es- bâb-ı nüzule bu bağlamda
yaklaşırsak onun Kur’ânî bütünlüğe ait bir olgu olduğunu görürüz. Bu sebeple
esbâb-ı nüzul, Kur’ân-ı Kerîm’ı, onun anlaşılması meselesinde tarihsel
bir görüş açısı içine koyar.
Daha sonra şu
değerlendirmelerde bulunur: Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisine dair
ifade edeceklerimiz bundan ibarettir. Görüldüğü üzere esbâb-ı nüzul,
mekân-zaman içinde vuku bulması, sahîh musned-merfû) rivâyetle bize ulaşmış
olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerekliktir. Nüzul ortamında cereyan
eden hâdiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık
biçimidir.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir.
Dolayısıyla her mekân-zaman’da benzeri İnsanî yapıp-etmelerle temelde benzerlik
gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine
yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemlisi ise onları amel
(eylem) haline getirebilme meselesidir.
Sahâbe’nin
musned-merfû rivâyetleriyle nakledilen nüzul ortamına ait esbâb-ı nüzul
rivâyetleri, Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında orijinal yorum
olarak değerlendirilebilir. Yine bu rivâyetler, Kur’ân’ın anlaşılma
sürecinde ve Kur’ân-ı Kerîm tarihinde orijinal tarih olarak
adlandırılabilir.
Tefsir için
olan esbâb-ı nüzul rivâyetleri ve değerlendirmelerini ise Kur’ân'm
anlaşılmasında düşünülmüş yorum olarak nitelendirilebilir. Bu tür rivâyetler,
Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur’ân tarihinde düşünülmüş
tarih olarak değerlendirilebilir. İşte tarihsellik kavramı böyle bir
kavramdır.[2]
Sonuç bölümünde
de TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL konusunun
bir değerlendirmesini yapmaktadır.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale
(literatür) adı veriniz.
1- عنوان الكتاب: التفسير الموضوعي للحافظ المتقن مع أسباب النزول
وشرح المفردات
المؤلف:
حراء للطباعة والنشر
2-عنوان الكتاب: أسباب النزول المسمى لباب النقول في أسباب
النزول
المؤلف: عبد الرحمن السيوطي جلال الدين
3-غاية المأمول في التعليقات على الصحيح المسند من أسباب النزول
المؤلف:
عثمان السالمي العثمي أبو عبد الله
4-التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل
المؤلف:
وهبة الزحيلي
5- تفسير الجلالين ولباب النقول في أسباب النزول على هامش القرآن
الكريم
المؤلف: جلال الدين المحلى - جلال الدين السيوطي
6-عنوان الكتاب: البرهان في علوم القرآن
المؤلف: بدر الدين الزركشي
7- عنوان الكتاب: علوم القرآن الكريم
المؤلف: نور الدين عتر
8-Ahmet Nedim
Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları.
9-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve
Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları.
10-İmadüddin
Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî
beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
11-İbrâhim
Muhammed Ali, Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase
hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem.
12-Bessam
Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005.
Makale / Literatür:
1- A. Rippin,
"The Function of Asbâb al-Nüzül in Qur'ânic Exegesis", BSOAS, U/1
(1988), s. 1-20.
2- Kırca, Calal, Tenzil
Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur’an Yorumlarına Olan Etkisi, Kur’an
Mesajı İlmî Araştırmalar Dergisi, Aralık 1997, sa:2.
3-Recep Demir, Kur’an
Tefsirinde Tarihselci Yöntem, Tarih Kültür ve Sanat Arastırmaları Dergisi, Vol.
1, No. 1, March 2012.
4- Dini Kavramlar Sözlüğü Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, s.581.
6- M. Rızâ
el-Hüseynî, "Esbâbü nüzûli'l-Kur'ân", Türâsünâ, 1/4, Kum 1406, s.
19-67.
7- M. Sait
ŞİMŞEK, Esbabü'n-Nüzûl md., Şamil İslam Ansiklopedisi.AA
8- Diyanet İslam
Asiklopedisi, 11.cilt. ESBAB-I NÜZUL md.
9- Mehmet Paçacı,
Kur’an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz? Ankara Okulu yayınları, Ankara2000,
s.55.
10- F. Ahmet Polat,
Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
2013-2014 Akademik Yılı
Güz Dönemi Doktora Ödevi
Mustafa FIRAT
ÖĞR. NO: 13922714
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir?
Yazınız.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı
veriniz.
Prof. Dr. Ahmet
Nedim Serinsu Hocamızın Kur’an ve Bağlam isimli kitabı içerik olarak üç temel
başlıklı bir kitap olarak karşımıza
çıkıyor.
Giriş Kısmında : Kur’ân’ın
Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü konusu altında hocamız konuya
girmeden Esbâb-ı Nüzul hakkındaki Araştımasının Konusu ve Önemi, Amacı ve Metodu’nu
açıklayarak kitabına giriyor. Önemini Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamının
aslî bir unsur oldığunu, İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan
bir vakıa olageldiğini belirttikten sonra esbâb-ı nüzul hakkında tek kaynağın sahabe olduğunu sonraki
nesillerin esbâb-ı nüzul anlayışına etki etmiştir. O sebepledir ki seleften
bazıları, “Kur’ân’ın anlaşılmasında en emin yol esbâb-ı nüzuldür” dediklerini
naklederek önemine vurgu yapmıştır. Şâtibî’nin bu sözleri “esbâb-ı nüzulü bilen kimsenin Kur’ân-ı
Kerîm’i de bileceği” mânasında yorumladığından bahisle aslında böyle bir
anlayışın temelinin hicrî ikinci asra kadar indirmek mümkün olduğunu bundan dolayı kitabın birinci bölümünde
Kur’an ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiştir. Kur’ân
ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış, sonra da bu ilimler
içerisinde esbâb-ı nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Bilahare esbâb-ı nüzul
ilmi bütün yönleriyle konu edinilmiştir. Dolayısıyla birinci bölümde “bir vâkıa
olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır.
İkinci bölümde
ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun
oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını Burada esbâb-ı nüzule
eleştirel bir yaklaşımda bulunarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını ifade
etmiştir. Yöneltilen tenkitlerin esbâb-ı nüzul olgusunu en isabetli ve en
sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye katkı sağlıyacağını ifade etmiştir.
Üçüncü bölümde
ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunduğunu İlk bölümde
esbâb-ı nüzul olgusunu bize ulaştığı haliyle inceledikten ve ikinci bölümde de
bu malzemeyi kritiğe tâbi tuttuktan sonra, çözüm önerilerini ortaya koymak
lazım geldiğini, burada da esbâb-ı nüzul meselesine bu açıdan ve güncel yani
içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması
çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret ettiğini ifade etmiştir.
Esbâb-ı nüzul konusunda şimdiye kadar yapılmış araştırmalarda ortak
özelliğin klasik Kur’ân ilimlerinden veya esbâb-ı nüzulden bahseden
eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbâb-ı nüzulü bilmenin faydalarından
söz etmek şeklinde tanımlanabileceğini, halbuki esbâb-ı nüzulün ne olduğunu
öncelikle ortaya koyduktan sonra “bu malzeme, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ne kadar yararlıdır” meselesini tartışmak icap ettiğine dikkat
çekmiştir.
Araştırmanın
amacını ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır
Esbâb-ı nüzul ilminin, dikkate alındığını bu sebeple bu alandaki katkısı ve ona
olan ihtiyacımızın boyutları tespit edebilmek adına;
- Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin geçmişten günümüze bir nevi muhasebesini yapmak, bu bakımdan da öncelikle
meseleyi Kur'ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul gibi konuyla ilgili kavramları
tanımlayarak esbâb-ı nüzulü ele almayı gaye edindiğini söylemektedir.
-Ardından
esbâb-ı nüzul olgusunun Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılması maksadıyla
kullanılırken ve değerlendirirken yapılan hataları ortaya koyarak düşülebilecek
yanlışlıklara dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etmiştir.
- Esbâb-ı nüzul
olgusunu günümüze nasıl taşınabileceğinin araştırmasının amaç edinildiğini,
|
yoksa esbâb-ı nüzulden bahseden eserlerde görülen
ve her biri diğerinden nakledilmiş bulunan bu ilmin yararlarını onaylamak,
doğrulamak veya reddetmek yönünde bir gayesinin olmadığını da vurgulamıştır.
Araştırmanın
metodunda da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması bağlamında esbâb-ı nüzul
bilgisini göstermeye çalışacağını Böylelikle esbâb-ı nüzul ilminin alanını
sınırlandırıp onunla ilgili birçok konuya ayrıntılara girmeden lüzumlu
değinmelerle bir metod takip edeceğini ifade etmiştir. Bu yöntem ile esbâb-ı
nüzul ilmine;
1-
Vâkıasını tesbit,
2-
Onun tenkidi,
3-
Yeni bir yaklaşım ilkeleri
ile yönelmek,
esbâb-ı nüzulden yararlanacak ihtisas sahibi olsun veya olmasın
araştırmacılara, esbâb-ı nüzul ve faydaları alanında bütüncül bir değerlendirme
imkanı vereceğini düşündüğünü söylemektedir.
Esbâb-ı nüzul
konusunu eserlerinde inceleyen âlimlerin esbâb-ı nüzul ilminin yararlarından
bahsederlerken esbâb-ı nüzul rivâyetlerini beş kısma ayırıp ortaya çıkan
problemleri (taaddüt, taahhür, umum-husus gibi) beş kısım içinde halletmeye
çalışırtıklarını, kendisinin de çözümü araması sebebiyle esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
başlığı altında bu olguyu inceleyip;
Birinci bölümde esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
olgusal (vâkıî) bir yaklaşımda bulunduğunu,
İkinci bölümde
esbâb-ı nüzul rivâyetleri olgusalını eleştirdiğini,
Son bölümde de terkîbî bir yaklaşımla Kur’ân'ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerini nasıl kullanmamız gerektiği
hakkında çıkardığı sonuçları ortaya koyduğunu ifade etmektedir.
Daha sonra I. BÖLÜM’e girerek Kur’ân
İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl ilmiyle ilgili esbâb-ı nüzûl ilminin tanımı, esbâb-ı
nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi, esbâb-ı nüzûle dair eserlerden bahisten sonra
esbâb-ı nüzulün bilmenin yolu, rivâyetleri, kalıpları (sıygaları),bu
rivayetlerin tasnifi üzerinde durarak kadim ulema ve diğer alimlerin - konuya
toplu bir bakış yapmak için- tasniflerine yer verdiğini görüyoruz. Ayrıca bu rivâyetlerde
ihtilaf edilmesi konusu üzerinde de durmaktadır. I.Bölümü esbâb-ı nüzûlle
ilgili meselelere, Esbâb-ı nüzûlle ilgili disiplinlere, İslâm kültür tarihinde
esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin değerlendirilmesine genel bir bakış yaparak
tamamlamaktadır.
Kur’ân-ı
Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin değerlendirilmesi
yapılırken bu alanda ilkesiz yaklaşımlar olduğunu daha doğrusu bazı ilkeler
edinmiş olmalarına rağmen bu ilkelerde bir dağınıklık söz konusu olması
sebebiyle bu tutumların doğuracağı birçok sonuç oluşmuştur. Bu sonuçları da
iki madde halinde incelenebileceğini ifade etmekte;
Birinci maddeyi bu ilkesiz yaklaşımın
yarattığı metodolojik sorunları incelemeye,
İkinci madde de
bu metodolojik hataların sonucunda Kur’ân’ın anlaşılması bağlamında
oluşan sorunların araştırılmasını inceleyeceğini ifade etmektedir. Böylelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin doğurduğu sonuçları
araştırmak incelenen esbâb-ı nüzul olgusunu bugüne taşıyacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden biri esbâb-ı nüzulden yararlanırken bu
alanla ilgili ilkeleri gözardı eden tutumların bazı problemlere sebep olduğunu,
Bu olguyu da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz
kalma sebepleri olarak adlandırdığını söylemektedir. Bu sebeplerin de maddeler
halinde ele alıp incelemiştir.
1.maddede rivâyetler
açısından yetersiz kalmasının birçok açıdan sebeplerinin olduğunu bunların başımda bu
rivâyetler hadîs usûlü açısından incelendiğinde ulaşılan sonucun olduğunu ifade edip Merfû-Musned Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri Üzerine, Mursel Esbâb-ı Nüzul Rivâyetleri Üzerine, Senedlerin
Hazfedilmesi, Rivâyetlerin Tasnifine Dikkat Etmeme, Rivâyet Sıygalarına
(Kalıplarına) Dikkat Göstermeme başlıklarıyla meseleye eleştirel açıdan
yaklaşmaktadır.
2.maddede umumu
hususileştirme açısından yani sebebiyet ifade eden sebeb-i nüzulün nass olarak umum değil de
husus ifade ettiği şeklinde anlaşılma çabasını göstermektedir.
3. maddede
sebeb-i nüzulün taaddüt ve taahhür açısından farklı anlaşılmasını da esbab-ı
nüzülün yetersiz kalma sebepleri arasında göstermektedir.
4.maddede tarih ilmînden
yararlanma başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden birinin de bu rivayetlerin bir kısmında
görülen tarihi gerçeklere aykırılık
ile zamansal uyumsuzluk olduğunu ifade
etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı
nüzulün yetersiz kaldığı bu hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında hangi
sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir.
1-YORUM ZENGİNLİĞİNE
ENGEL OLMASI
2-KUR’ÂN-I
KERÎM’İN EVRENSEL HEDEFİ OLAN KUR’ÂN-İNSAN-HAYAT BÜTÜNLEŞMESİNİ ÖNLEMESİ
3-Şahısların
Ebedileştirilmesi, Mezhep Hareketlerine Etkisi bağlamında KONUNUN İSTİSMAR
EDİLMESİ konularına yer vermektedir.
III. BÖLÜM
ESBÂB-I NÜZÛLE
YENİ BİR YAKLAŞIM:
Esbâb-ı nüzulü
önceki iki bölümde vakıa olarak (olgu: olmuş olan, gerçekleşmiş olan) ve
doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp inceledikten ve esbâb-ı nüzul bilgisinin
mevcut hali ile Kur’ârı-ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara neden
olduğunu ortaya koyduktan sonra;
Bu bölümde ise hocamız, Kur’ân-ı Kerîm'in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân
verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu
gerçeğinden hareketle bu bölümde konu ile ilgili düşüncelerini söylemeye
çalışacağını ifade etmekte ve ilk başlığını;
A.ESBÂB-I NÜZÛL
RİVÂYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ şeklinde bir girişle sunmaktadır.
Konuya girmeden
önce Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu bağlamda esbâb-ı nüzul
ilminin yararları üzerinde durmakta ve Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul
ilmini incelerken Selef âlimlerinin Kur’ân tefsirine yönelenlerde
aradıkları şartlardan birinin esbâb-ı nüzul bilgisi olduğu hatırlatılmakta murad-ı
ilahiyi anlama adına Zerkeşî, İbnu Dakîki’l-İyd, Ebu’l-Feth el-Kuşeyrî ve Suyûtî esbâb-ı
nüzul bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında “güvenilir bir yol”
olarak tanımlamışlardır. Çünkü o, hem tarihî hem de aktüel bir gerçek olarak Kur’ân-ı
Kerîm’in nüzul ortamına ait haberleri içermektedir. Dolayısıyla onun da Kur’ân'ın
anlaşılması ve anlatılması ile ilgili bir temel prensip olarak algılanması ve
değerlendirilmesi gayet tabiîdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında Kur’ân-nüzul asrı insanı arasıdaki
ilişkiye bir anlamda ayna konumunda olan esbâb-ı nüzul rivayetlerinin aktüel
fonksiyonunu tespit etmek ise çağımız Kur’ân araştırıcılarını
ilgilendirmektedir.
Bunu
gerçekleştirebilmek ise, esbâb-ı nüzule ihtiyaç duyulan noktalan tespit etmeye
bağlıdır. Yani Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul dönemindeki muhataplarının
bilgisiyle aydınlanacak âyetler tespit edilmelidir. Bu yöndeki çabalan
destekleyecek çalışmalara da ihtiyaç olduğu açıktır. Mesela nüzul asrının;
a.
sosyal şartları,
b.
fikrî şartları,
c.
İktisadî şartları,
d.
siyasî şartları,
e.
ve o dönemin insanım inceleyen
araştırmalar esbâb-ı nüzulden Kur’ân’ı anlama yolunda daha çok istifade
etmemizi sağlayacaktır.
Bu sebeple hocamız III. bölümde esbâb-ı nüzul
bilgisinin, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında olması gereken yere
oturtulmaya çalışılacağını, bunun gerçekleşmesine imkân sağlayacak yeni bir
yaklaşım ve ilkelerin bu bölümde ele alınacağını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ciddî sonuçların doğmaması için Esbâb-ı nüzul bilgisine bîgâne
kalınmamasının yanında kullanımının, değerlendirilmesinin ilkeler konularak
yapılmasını gereğine işaretle Bu amaçla ilk yapılması gereken şeyin esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması Onun için de
esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarının belirlenmesi ve esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin nasıl değerlendirileceğinin ilkelerinin araştırılıp ortaya
konmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
1. ESBÂB-I
NÜZULE OLAN İHTİYACIN SINIRLARINI BELİRLEYEN İLKELER
Esbâb-ı nüzul
bilgisinin Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin
başında geldiğinin ifade edilmesi geleneksel yaklaşım tarzının bir ifadesidir.
Özellikle esbâb-ı nüzul neden gereklidir, bilinmesinin yararları nelerdir
sorularına maddeler halinde cevaplar vermişler ve hep bunlar tekrar edilmiştir. Oysa geleneksel
yaklaşımla esbâb-ı nüzulün Kur’ân'ın anlaşılmasında
değerlendirilmesinin bazı olumsuz sonuçlara sebep olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla halledilmesi gereken mesele, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule nasıl yaklaşılması ve değerlendirilmesi hususunda
odaklaşmaktadır. Bunun için ilk yapılması gereken esbâb-ı nüzule olan
ihtiyacın sınırları üzerinde durmak, bu konuyu açıklığa kavuşturmak olmalıdır. Hocamız Kur’ân-ı Kerîm'i anlama
çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki
grup ilkenin söz konusu olduğunu;
Birinci gruptaki ilkeleri genel ilkeler ve
ikinci gruptaki ilkeleri de özel ilkeler olarak adlandırdığını söylemektedir.
a. Genel İlkeler
Birinci ilke:
Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin tamamının ihata etmek mümkün değildir. Bütün rivâyetleri
toplayıp bunları senet-metin tenkidine tâbi tutmak ciltler dolusu kitap
demektir. Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin sahih olanlarının ve olmayanlarının tamamını bir araya getirmek
ve Kur’ân-ı Kerîm'i yorumlamada (tefsir), anlamada bunları ihata
edebilmek pek mümkün görülmemektedir.
İkinci ilke:
Esbâb-ı nüzulü bilmeden de Kur’ân-ı Kerîm'i(Anlama
aktından, fiilinden) anlamak mümkündür. Yani Kur’ân-ı Kerîm'in özünü,
bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak
mümkündür. Selef-halef bütün âlimlerin nüzul sebeplerini bilmenin önemi
üzerinde durdukları bilinmektedir. Onların bu tavrı, âyet, nüzul sebebi
bilinmeden anlaşılamaz anlamına gelmez. Nüzule sebep olan hâdisenin veya
sorunun cevabı olan Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir.
b. Özel İlkeler
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacın sınırlarım esas belirleyecek olan bu
ilkelerdir.
Birinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmenin, muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini, gereğini) bilmek gibi olduğu
hallerde.
İkinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmemenin Kur’ân'ın zâhir nasslarını mücmel nasslar konumuna
getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
Üçüncü ilke:
Bu ilke önceki
iki ilkeyi kapsayan bir niteliktedir. Buna göre: Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacı ilk planda Kur’ân belirlemelidir.
Kur’ân-ı Kerîm'i okuyan veya
dinleyen kimse bu eylemi sırasında âyet ve âyetlerde bulunan üstü kapalı bir
ifade (ima, telmih) hakkında manâyı yakalamak için bir bekleyişe, arayışa
giriyorsa o zaman sebeb-i nüzulü nakletmeye, olayı ayrıntılarıyla anlatmaya
ihtiyaç var demektir. Ayetlerin manâlarını herhangi bir okuyucu-araştırmacı sebeb-i
nüzullerini bilmeden de anlamış olabilir. Önemli olan esbâb-ı nüzulü Kur’ân-ı
Kerîm'i anlama çabasında zikredilen ilkeler çerçevesinde ve ikinci bölümde
anılan hatalara düşmeden kullanmaktır, değerlendirmektedir.
2. ESBAB I
NUZUL RİVAYETLERİNİN HADÎS USÛLÜ AÇISINDAN TENKİDİ:
Hocamız burada
esbâb-ı nüzul rivâyetlerini yeniden ele alıp değerlendirirken hadîs usûlünden
yararlanmanın gereğinden ve bunu gerçekleştirmek için nelerin yapılması icab
ettiğinden söz edeceğini söylemektedir. Esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü açısından
değerlendirilmesi konusuna çok önem vermek gerektiğine inandığını, Bu alandaki
birçok problemin hadîs usûlü kriterlerinin esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
uygulanması ile aşılacağı kanaatindedir. Bu bağlamda “Ayetin sebeb-i
nüzulü işte bu hâdisedir” demeden önce ciddi bir araştırma yapmak gerektiğini,
bu hükmü vermeden önce epeyce düşünmek zaruretine işaret etmektedir. Daha
sonra Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hadîs usûlü açısından nasıl ele alınmalıdır
sorusunun cevabını sekiz alt başlık altında işlemektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında Esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanarak yapılacak
tenkidin senet-metin bütünlüğü içinde yapılması gereği sonucuna ulaşmıştır.
3. RİVÂYETLERİ
TASNİF ETME:
Hocamız Esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü kriterleri uygulanarak derlenmesinin
ardından, bu rivâyetlerin tasnif edilmesi adımının atılmasını önermektedir.
Çünkü esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan meselelerin bir kısmı bu sayede
aydınlanacaktır. Bu tasniften ne anladığını bir bütünlük içinde ilkeler halinde
sunmaya çalışmıştır. Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hakkında yapılan birçok tasnifleri de
kapsayan ve meseleleri çözüme kavuşturacak bir tasnifle tasnif ederek bu
rivayetleri 2 grup halinde tasnif etmiştir.
a.Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri
b. Tefsir
için olan Esbâb-ı
Nüzul Rivâyetleri
Bu şekilde
rivayetler arasında bir ayrıma gitmiş ve bu ayrımın gerekliliğini iki örnekle
açıklamıştır.
Hocamızın III.
Bölümde ele aldığı esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımda esbâb-ı nüzûl
rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi anabaşlığı altındaki ikinci önerisi
ise:
B. KUR’ÂN-I
KERÎM’ÎN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesi sırasında yukarıdaki başlıkta
zikredilen ilkeleri tamamlayan önemli bir ilke de Kur’ân-ı Kerîm’in
bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün rolü açısından Kur’ân'ın
bütünlüğü kavramına bakıldığında sadece bir vecih ön plana çıkmaktadır: “Bütün
olarak Kur’ân-ı Kerîm”. Bu vecih diğer veçheleri de kapsayan, içeren
bir niteliğe sahiptir.
Yani Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramının en geniş olan veçhesi budur. Kavrama dahil olan bütün
veçhelere şâmildir. Bunların bir araya gelmesiyle ontolojik manâda varlık
kazanacağını belrtmekte esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân’ın bütünlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
konusu birlikte düşünülmesi gerektiği böylece Kur’ân’ın nüzul ortamına
ait rivâyetler ile sahabe ve tâbiûnun tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul
değerlendirmeleri Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş
olacağını, Her âyete bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyeceğini
söyler.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında üçüncü önerisi ise:
C.
SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI’dır.
Sîyâk-sibak
konusunun tenâsüb ve insicâm” ilmi kapsamına dahil olduğunu, bu konunun
müstakil olarak ele alınması Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzul rivayetlerinden yararlanırken göz önünde bulundurulması gereken bir ilke
olarak değerlendirilmesi sebebiyle olduğunu, ayrıca buraya kadar zikredilen
ilkeleri tamamlayıcı bir niteliğinin de varlığı sebebiyle yer verdiğini
belirtmektedir.
Öte yandan Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak’ın göz
önünde bulundurulması ilkesi, genel ilke olarak zikredilen Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramına da dahil bir prensiptir. Nihayetinde hocamız şuna dikkat
çekmektedir ki Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul
rivâyetlerini değerlendirirken âyetlerin siyâk-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Âyetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivâyetlere, itibar etmemekte yarar olduğu
açıktır. Nass-siyâk-sibak-rivâyet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında son olarak öne
çıkardığı ve dikkat çektiği konu ise
D.ESBÂB-I NÜZÛL
VE TARİHİLİK KAVRAMI konusudur. Esbâb-ı nüzul-tarihîlik münasebeti meselesine öncelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in tarih ve tarihî bilgi alanındaki ilkelerinden hareketle bakmanın
daha isabetli olduğunu düşündüğünü belirterek konuya başlamaktadır. Akabinde
şuna dikkat çekmektedir: Kur’ân-ı Kerîm insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye
edinmekle tarih ve tarihîlik bağlanımda temel karakteristiğini ortaya
koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir “şimdi”nin
kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu
gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu
bulmaya çalışan bir varlıktır. Bir başka deyişle, insan, tarihî bir varlıktır
ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm’in hemen her sûresinde
mutlaka ya insan . toplulukları ya da onlarla ilgili “olgular” ve “olaylar”
anlatılır. Dolayısıyla Kur’ân, tarih ve tarihîlik’i, geçmişi, yaşanılan
zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak
görmektedir der.
b. SONUÇ
bölümünde ise
hocamız toparlayıcı bir özet sunarak konuyu bir kere
daha zihinlerde canlandırarak 1.Kitabı
tamamlar ve Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşımla ele aldığı sa’lebe
kıssası ile kitabın ikinci kitabına başlar. Araştırmasının Amacı şöyle tesbit eder: Bu çalışmamızda bir esbâb-ı
nüzul rivâyetini yeni bir yaklaşım ilkeleri çerçevesinde ele alıp
değerlendirmekteyiz. Böylece iki yönlü bir maksadı gerçekleştirmek istiyoruz.
Birincisi, Kur'ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü'nde
Sa’lebe kıssasını ayrıca incelenmeye değer bir konu olarak tekrar ele
alacağımızı ifade etmiştik. Şimdi bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. İkincisi ve
belki temel maksadımız ise, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’e
yeni bir yaklaşımın ilkelerini bir sebeb-i nüzul rivayeti üzerinde tatbik
etmektir. Buradan da esbâb-ı nüzul’ün aktüel değerini tesbite ulaşmayı ümit
etmekteyiz.[1]
Daha sonra bahsi geçen kıssaya girer ve
ilk
etapta HADİS versiyonunu, akabinde SÎRE,
RİCÂL VE TARİH KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, HADİS KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, TEFSİR KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI ele aldıktan sonra ESBÂB-I
NÜZÛLE YENİ BİR YAKLAŞIM IŞIĞINDA SA’LEBE KISSASININ DEĞERLENDİRİLMESİNE geçer
ve daha önce yukarıda özetlediğimiz yeni yaklaşımın maddelerini uygular.
a.İlk
olarak salebe kıssası rivayetleri hadîs usûlü açısından tenkid edilmelidir.
b.Rivayetler
tasnif edilmelidir.
c.Tarih
ilminden faydalanılmalıdır.
d.Kur’anî
bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir der ve uygulamasını
yapar.
İslâm kültür tarihinde esbâb-ı nüzul
rivâyetleri Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir
yol olmuştur. Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya
konulmadığı da bir gerçektir. Usûl açısından vaki olan bu eksiklik, esbâb-ı
nüzul rivâyetleri, genel olarak da tefsir rivâyetleri üzerinde tereddütlerin
zuhuruna sebep olmuştur. Tefsîr rivâyetlerini (esbâb-ı nüzul rivâyetleri dahil) eserlerinde
nakleden müfessirlerimizin birçoğu İlmî yeterliliklerine, salâh ve takvâ ehli
oluşlarına rağmen zayıf, garîb, münker ve İsrailî birçok hadis zikretmişlerdir.
Hatta mevzû hadis naklettikleri vâkidir. O halde âlimlerimizin bir tefsir
haberini eserlerinde rivâyet etmiş olmaları, her zaman o rivâyetin “sıhhatine
delil teşkil etmemelidir.
Kurân-ı Kerîm’in anlaşılması konusunda esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin
değerlendirilmesinde yeni bir usûl takip edilmelidir. Böylece, tefsir
kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve
Kurân-ı Kerîm’deki bir âyeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler,
onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan
kurtulacaklardır açıklamasını yaptıktan sonra esbâb-ı nüzul/tefsir
rivâyetlerinin bilgisayar teknolojisinin imkânlarından yararlanarak toplanması
gerekliliğine tekrar işaret etmiş, bu gayeyi gerçekleştirecek malzeme/kültür
mirasımız elde mevcut olduğunu ancak bu
fertlerin değil, müesseselerin ve kurulacak enstitülerin çatısı altında, çağın
imkânlarından yararlanan bir âlimler grubunun gerçekleştireceği bir proje
olarak düşünülmesi gereğine işaret etmektedir. Böyle bir projeyi
gerçekleştirecek her türlü imkân ülkemizde mevcut olduğunu ancak himmete
ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Bu kıssa üzerinden kendi önerdiği Kur’ân’ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’ün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşım getiren
ilkeleri, bir âyet/hâdise üzerine odaklayarak bu ilkelerin uygulanabilirliğini
göstermeye çalıştığını ifade etmiştir.
Hocamız,
Kur’an ve bağlam kitabının 3. İç kitap bölümünü tarihsellik ve esbab-ı nüzul
başlığına ayırmış.
Yukarıda
aslında bu konu daha önce III. Bölümde esbâb-ı nüzûle yeni bir yaklaşım
başlığı altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi
bahsinde yeni yaklaşımda önerdiği ölçülerden biriydi. Konunun önemine binaen
konuyu burada geniş ele alıyor. Üçüncü kitabın GİRİŞ bölümünü iki başlığa ayırıyor.
A.Tarihsellik
Problemi ve Açıklanması
B.Araştırmanın
Amacı ve Metodu
Tarihsellik
denilince ne anlıyoruz? Bu temel soruya verilecek ilk cevap, bu kelimenin
felsefeye ait bir kavram olduğudur. O halde kavram nedir? deyip kavramı
tanımlıyor: Kavram, İnsanî bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel
aracıdır. Çünkü kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların
durumunun hepsinin üzerinde cereyan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin
oluşması ve ondan başka fikirlerin doğmasını sağlar.
O
halde
kavram
bir fikirdir, bir bilgidir. İnsan bir fikri, bir bilgiyi de ancak bazı
işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da, bir bilgi ve
fikir yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde terim adını alır.
Terim,
kavramın kendisi değildir; kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel
simgedir. Kavram ve terimi detaylıca bir şemada ele alıyor.
İzahlarını
yaptıktan sonra başta sorduğu sorunun cevabını şöyle veriyor: Tarihsellik de
tarih yapan bir varlık olarak insanın, tarih hakkında / edindiği tecrübelerin
ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan eden zihnî faaliyetinin
sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Yani
tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile
bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir durumla, tarihle ilgilidir.
Araştırmanın
Amacı ve Metodunu ise şöyle açıklamaktadır:
Bu çalışmamızda
öncelikle tarihsellik kavramını esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alıp inceleyerek
bu kavramın doğuşunu ve gelişimini özet bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.
Böylece Batı kökenli bir kavramı kendi kültür alanımıza nasıl nakledeceğimiz
ve kullanacağımıza dair ipuçlarını, o kavramın kültürel ve tarihsel serüveninde
aramak imkânı bulacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmamızın
ikinci amacı, tarihsellik kavramının kendi kültür alanımızda nasıl
kullanılabileceğine dair bir deneme yapmaktır. Böyle bir deneme ile insanı
zaman içinde inceleyen bir ilim olarak tarih ve bütün insanlığın tarihini
idare eden kanunları matematik formüllerle vermek —iddiasındaki tarih
felsefesi alanlarına ait tarihsellik kavramını yaşamak, anlamını araştırmak
ve anlamak amaçlanmaktadır. Özetle bu çalışma, insanın bizzat
tecrübe ettiği tarih alanına ait bir tasarımı (kavramı) içselleştirerek kültür
hayatımıza nasıl katabileceğimize, kavramsal aktarımı nasıl sağlayabileceğimize
ve bu kavramla nasıl hesaplaşabileceğimize dair bir arayışı ifade etmektedir.
Daha sonra Tarihsellik kavramının temellendirilmesi’ne geçmekte Tarihsellik
Kavramının Doğuşu ve Gelişmesi, Tarihsellik Kavramının Kullanım Çerçevesi ve Alanları alt
başlıklarıyla bu kavramın temellendirmesini yapmaktadır.
Daha sonra
tarihsellik kavramının tanımıyla gelen anlamlar ışığında esbâb-ı nüzulün tarihselliğine
bakmakta
Birinci anlam: Tarihsel
olanın varlık biçimi.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamına ait bir gerçeklik olarak gerçekliğini o
dönemde yaşamış kişilerden (Hz. Peygamber ve Ashâbı) ve onların yapıp-etmeleri
sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır. Bunun mekân-zaman içinde olmuş,
sahîh rivâyetle bize ulaşmış musned- merfû haberler olması sebebiyle elle
tutulur gerçekliği vardır.
Böyle
düşündüğümüzde esbâb-ı nüzulü, tarihsel olanın varlık biçimi, tarihsel olanın
niteliği olarak anlayabileceğimizi, yani nüzul ortamında ne gibi olaylar olmuş,
sorular sorulmuş veya nasıl olmuş da bu âyet veya âyetler nâzil olmuş
sorularının karşılığı olarak algılayabileceğimizi söylemekte;
İkinci anlam: Zamana
bağlılık, gelip geçicilik.
Esbâb-ı nüzulün
tarihselliği hakkında zamana bağlılık, gelip geçicilik tanımının isabetli
olmayacağını düşündüğünü belirtmektedir.
Öte yandan
esbâb-ı nüzul kıssaları, sadece bu kıssaların cereyan edişlerine dair
ayrıntılar ve hâdiselerin kahramanları bağlanımda ele alınabilir. Böyle bir durumda
esbâb-ı nüzule yaklaşım bu çerçevede kilitlenmiş olur. Esbâb-ı nüzul kıssalarının,
Kur’ân mesajının kendine özgü İnsanî biçimleri olduğu göz ardı edileceğine
dikkat çeker.
Halbuki esbâb-ı
nüzul kıssalarının bu nitelikleri, zamana bağlı, gelip geçici (tarihsel)
niteliklerdir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve kahramanlarının
yapıp-etmeleri zamana bağlı, gelmiş geçmiş (tarihsel) yapıp-etmelerdir. Ama bu
anlayışla esbâb-ı nüzule yaklaşmak hatalı bir tavır olacaktır. Çünkü, Kur'ân-ı
Kerîm -nüzul ortamı- esbâb-ı nüzul ilişkisini “insan” açısından
değerlendirdiğimizde, Kur’ân vahyinin, insanı ve onun varlık koşullarını
reddeden değil, aksine insanın varlık koşullarını onaylayan ve insanın onların
şuuruna vararak geliştirmesine imkân sağlayan bir mesajı içerdiğini
görmekteyiz.
Esbâb-ı nüzulün
tarihsel bir gerçek olması ile onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı
şeylerdir. Çünkü esbâb-ı nüzul dinî bir fenomen olarak, hakikati,
tarihsellikten bağımsız olan bir gerçek olarak da düşünülmelidir. Çünkü
esbâb-ı nüzul orijinal yorum-orijinal tarihtir.
Hayatta sürekli
olarak yeni gerçekler, yeni durumlar ortaya çıkar. Bunlan biricik tarihsel
gerçekler olarak ele almak mümkün olmadığı- —na göre hayatm tarihsel esasını,
temelini açığa çıkarmak gerekir. Kur’ân’a göre hayatın tarihsel esası ve temeli
ise geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın
faaliyet sahası olarak görmesidir. İşte es- bâb-ı nüzule bu bağlamda
yaklaşırsak onun Kur’ânî bütünlüğe ait bir olgu olduğunu görürüz. Bu sebeple
esbâb-ı nüzul, Kur’ân-ı Kerîm’ı, onun anlaşılması meselesinde tarihsel
bir görüş açısı içine koyar.
Daha sonra şu
değerlendirmelerde bulunur: Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisine dair
ifade edeceklerimiz bundan ibarettir. Görüldüğü üzere esbâb-ı nüzul,
mekân-zaman içinde vuku bulması, sahîh musned-merfû) rivâyetle bize ulaşmış
olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerekliktir. Nüzul ortamında cereyan
eden hâdiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık
biçimidir.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir.
Dolayısıyla her mekân-zaman’da benzeri İnsanî yapıp-etmelerle temelde benzerlik
gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine
yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemlisi ise onları amel
(eylem) haline getirebilme meselesidir.
Sahâbe’nin
musned-merfû rivâyetleriyle nakledilen nüzul ortamına ait esbâb-ı nüzul
rivâyetleri, Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında orijinal yorum
olarak değerlendirilebilir. Yine bu rivâyetler, Kur’ân’ın anlaşılma
sürecinde ve Kur’ân-ı Kerîm tarihinde orijinal tarih olarak
adlandırılabilir.
Tefsir için
olan esbâb-ı nüzul rivâyetleri ve değerlendirmelerini ise Kur’ân'm
anlaşılmasında düşünülmüş yorum olarak nitelendirilebilir. Bu tür rivâyetler,
Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur’ân tarihinde düşünülmüş
tarih olarak değerlendirilebilir. İşte tarihsellik kavramı böyle bir
kavramdır.[2]
Sonuç bölümünde
de TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL konusunun
bir değerlendirmesini yapmaktadır.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale
(literatür) adı veriniz.
1- عنوان الكتاب: التفسير الموضوعي للحافظ المتقن مع أسباب النزول
وشرح المفردات
المؤلف:
حراء للطباعة والنشر
2-عنوان الكتاب: أسباب النزول المسمى لباب النقول في أسباب
النزول
المؤلف: عبد الرحمن السيوطي جلال الدين
3-غاية المأمول في التعليقات على الصحيح المسند من أسباب النزول
المؤلف:
عثمان السالمي العثمي أبو عبد الله
4-التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل
المؤلف:
وهبة الزحيلي
5- تفسير الجلالين ولباب النقول في أسباب النزول على هامش القرآن
الكريم
المؤلف: جلال الدين المحلى - جلال الدين السيوطي
6-عنوان الكتاب: البرهان في علوم القرآن
المؤلف: بدر الدين الزركشي
7- عنوان الكتاب: علوم القرآن الكريم
المؤلف: نور الدين عتر
8-Ahmet Nedim
Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları.
9-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve
Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları.
10-İmadüddin
Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî
beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
11-İbrâhim
Muhammed Ali, Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase
hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem.
12-Bessam
Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005.
Makale / Literatür:
1- A. Rippin,
"The Function of Asbâb al-Nüzül in Qur'ânic Exegesis", BSOAS, U/1
(1988), s. 1-20.
2- Kırca, Calal, Tenzil
Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur’an Yorumlarına Olan Etkisi, Kur’an
Mesajı İlmî Araştırmalar Dergisi, Aralık 1997, sa:2.
3-Recep Demir, Kur’an
Tefsirinde Tarihselci Yöntem, Tarih Kültür ve Sanat Arastırmaları Dergisi, Vol.
1, No. 1, March 2012.
4- Dini Kavramlar Sözlüğü Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, s.581.
6- M. Rızâ
el-Hüseynî, "Esbâbü nüzûli'l-Kur'ân", Türâsünâ, 1/4, Kum 1406, s.
19-67.
7- F. Ahmet
Polat, Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
8- Diyanet
İslam Asiklopedisi, 11.cilt. ESBAB-I NÜZUL md.
9- Mehmet
Paçacı, Kur’an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz? Ankara Okulu yayınları,
Ankara2000, s.55.
10- M. Sait
ŞİMŞEK, Esbabü’n-Nüzûl md.,Şamil İslam Ansiklopedisi.
2013-2014 Akademik Yılı
Güz Dönemi Doktora Ödevi
Mustafa FIRAT
ÖĞR. NO: 13922714
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir?
Yazınız.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı
veriniz.
Prof. Dr. Ahmet
Nedim Serinsu Hocamızın Kur’an ve Bağlam isimli kitabı içerik olarak üç temel
başlıklı bir kitap olarak karşımıza
çıkıyor.
Giriş Kısmında : Kur’ân’ın
Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü konusu altında hocamız konuya
girmeden Esbâb-ı Nüzul hakkındaki Araştımasının Konusu ve Önemi, Amacı ve Metodu’nu
açıklayarak kitabına giriyor. Önemini Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamının
aslî bir unsur oldığunu, İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan
bir vakıa olageldiğini belirttikten sonra esbâb-ı nüzul hakkında tek kaynağın sahabe olduğunu sonraki
nesillerin esbâb-ı nüzul anlayışına etki etmiştir. O sebepledir ki seleften
bazıları, “Kur’ân’ın anlaşılmasında en emin yol esbâb-ı nüzuldür”
dediklerini naklederek önemine vurgu yapmıştır. Şâtibî’nin bu sözleri “esbâb-ı nüzulü bilen kimsenin Kur’ân-ı
Kerîm’i de bileceği” mânasında yorumladığından bahisle aslında böyle bir
anlayışın temelinin hicrî ikinci asra kadar indirmek mümkün olduğunu bundan dolayı kitabın birinci bölümünde
Kur’an ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiştir. Kur’ân
ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış, sonra da bu ilimler
içerisinde esbâb-ı nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Bilahare esbâb-ı nüzul
ilmi bütün yönleriyle konu edinilmiştir. Dolayısıyla birinci bölümde “bir vâkıa
olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır.
İkinci bölümde
ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun
oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını Burada esbâb-ı nüzule
eleştirel bir yaklaşımda bulunarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını ifade
etmiştir. Yöneltilen tenkitlerin esbâb-ı nüzul olgusunu en isabetli ve en
sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye katkı sağlıyacağını ifade etmiştir.
Üçüncü bölümde
ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunduğunu İlk bölümde
esbâb-ı nüzul olgusunu bize ulaştığı haliyle inceledikten ve ikinci bölümde de
bu malzemeyi kritiğe tâbi tuttuktan sonra, çözüm önerilerini ortaya koymak
lazım geldiğini, burada da esbâb-ı nüzul meselesine bu açıdan ve güncel yani
içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması
çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret ettiğini ifade etmiştir.
Esbâb-ı nüzul konusunda şimdiye kadar yapılmış araştırmalarda ortak
özelliğin klasik Kur’ân ilimlerinden veya esbâb-ı nüzulden bahseden
eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbâb-ı nüzulü bilmenin faydalarından
söz etmek şeklinde tanımlanabileceğini, halbuki esbâb-ı nüzulün ne olduğunu
öncelikle ortaya koyduktan sonra “bu malzeme, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ne kadar yararlıdır” meselesini tartışmak icap ettiğine dikkat
çekmiştir.
Araştırmanın
amacını ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır
Esbâb-ı nüzul ilminin, dikkate alındığını bu sebeple bu alandaki katkısı ve ona
olan ihtiyacımızın boyutları tespit edebilmek adına;
- Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin geçmişten günümüze bir nevi muhasebesini yapmak, bu bakımdan da öncelikle
meseleyi Kur'ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul gibi konuyla ilgili kavramları
tanımlayarak esbâb-ı nüzulü ele almayı gaye edindiğini söylemektedir.
-Ardından
esbâb-ı nüzul olgusunun Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılması maksadıyla
kullanılırken ve değerlendirirken yapılan hataları ortaya koyarak düşülebilecek
yanlışlıklara dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etmiştir.
- Esbâb-ı nüzul
olgusunu günümüze nasıl taşınabileceğinin araştırmasının amaç edinildiğini,
|
yoksa esbâb-ı nüzulden bahseden eserlerde görülen
ve her biri diğerinden nakledilmiş bulunan bu ilmin yararlarını onaylamak,
doğrulamak veya reddetmek yönünde bir gayesinin olmadığını da vurgulamıştır.
Araştırmanın
metodunda da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması bağlamında esbâb-ı nüzul
bilgisini göstermeye çalışacağını Böylelikle esbâb-ı nüzul ilminin alanını
sınırlandırıp onunla ilgili birçok konuya ayrıntılara girmeden lüzumlu
değinmelerle bir metod takip edeceğini ifade etmiştir. Bu yöntem ile esbâb-ı
nüzul ilmine;
1-
Vâkıasını tesbit,
2-
Onun tenkidi,
3-
Yeni bir yaklaşım ilkeleri
ile yönelmek,
esbâb-ı nüzulden yararlanacak ihtisas sahibi olsun veya olmasın
araştırmacılara, esbâb-ı nüzul ve faydaları alanında bütüncül bir değerlendirme
imkanı vereceğini düşündüğünü söylemektedir.
Esbâb-ı nüzul
konusunu eserlerinde inceleyen âlimlerin esbâb-ı nüzul ilminin yararlarından
bahsederlerken esbâb-ı nüzul rivâyetlerini beş kısma ayırıp ortaya çıkan
problemleri (taaddüt, taahhür, umum-husus gibi) beş kısım içinde halletmeye
çalışırtıklarını, kendisinin de çözümü araması sebebiyle esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
başlığı altında bu olguyu inceleyip;
Birinci bölümde esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
olgusal (vâkıî) bir yaklaşımda bulunduğunu,
İkinci bölümde
esbâb-ı nüzul rivâyetleri olgusalını eleştirdiğini,
Son bölümde de terkîbî bir yaklaşımla Kur’ân'ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerini nasıl kullanmamız gerektiği
hakkında çıkardığı sonuçları ortaya koyduğunu ifade etmektedir.
Daha sonra I. BÖLÜM’e girerek Kur’ân
İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl ilmiyle ilgili esbâb-ı nüzûl ilminin tanımı, esbâb-ı
nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi, esbâb-ı nüzûle dair eserlerden bahisten sonra
esbâb-ı nüzulün bilmenin yolu, rivâyetleri, kalıpları (sıygaları),bu
rivayetlerin tasnifi üzerinde durarak kadim ulema ve diğer alimlerin - konuya
toplu bir bakış yapmak için- tasniflerine yer verdiğini görüyoruz. Ayrıca bu rivâyetlerde
ihtilaf edilmesi konusu üzerinde de durmaktadır. I.Bölümü esbâb-ı nüzûlle
ilgili meselelere, Esbâb-ı nüzûlle ilgili disiplinlere, İslâm kültür tarihinde
esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin değerlendirilmesine genel bir bakış yaparak
tamamlamaktadır.
Kur’ân-ı
Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin değerlendirilmesi
yapılırken bu alanda ilkesiz yaklaşımlar olduğunu daha doğrusu bazı ilkeler
edinmiş olmalarına rağmen bu ilkelerde bir dağınıklık söz konusu olması
sebebiyle bu tutumların doğuracağı birçok sonuç oluşmuştur. Bu sonuçları da
iki madde halinde incelenebileceğini ifade etmekte;
Birinci maddeyi bu ilkesiz yaklaşımın
yarattığı metodolojik sorunları incelemeye,
İkinci madde de
bu metodolojik hataların sonucunda Kur’ân’ın anlaşılması bağlamında
oluşan sorunların araştırılmasını inceleyeceğini ifade etmektedir. Böylelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin doğurduğu sonuçları
araştırmak incelenen esbâb-ı nüzul olgusunu bugüne taşıyacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden biri esbâb-ı nüzulden yararlanırken bu
alanla ilgili ilkeleri gözardı eden tutumların bazı problemlere sebep olduğunu,
Bu olguyu da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz
kalma sebepleri olarak adlandırdığını söylemektedir. Bu sebeplerin de maddeler
halinde ele alıp incelemiştir.
1.maddede rivâyetler
açısından yetersiz kalmasının birçok açıdan sebeplerinin olduğunu bunların başımda bu
rivâyetler hadîs usûlü açısından incelendiğinde ulaşılan sonucun olduğunu ifade edip Merfû-Musned Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri Üzerine, Mursel Esbâb-ı Nüzul Rivâyetleri Üzerine, Senedlerin
Hazfedilmesi, Rivâyetlerin Tasnifine Dikkat Etmeme, Rivâyet Sıygalarına
(Kalıplarına) Dikkat Göstermeme başlıklarıyla meseleye eleştirel açıdan
yaklaşmaktadır.
2.maddede umumu
hususileştirme açısından yani sebebiyet ifade eden sebeb-i nüzulün nass olarak umum değil de
husus ifade ettiği şeklinde anlaşılma çabasını göstermektedir.
3. maddede
sebeb-i nüzulün taaddüt ve taahhür açısından farklı anlaşılmasını da esbab-ı
nüzülün yetersiz kalma sebepleri arasında göstermektedir.
4.maddede tarih ilmînden
yararlanma başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden birinin de bu rivayetlerin bir kısmında
görülen tarihi gerçeklere aykırılık
ile zamansal uyumsuzluk olduğunu ifade
etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı
nüzulün yetersiz kaldığı bu hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında hangi
sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir.
1-YORUM ZENGİNLİĞİNE
ENGEL OLMASI
2-KUR’ÂN-I
KERÎM’İN EVRENSEL HEDEFİ OLAN KUR’ÂN-İNSAN-HAYAT BÜTÜNLEŞMESİNİ ÖNLEMESİ
3-Şahısların
Ebedileştirilmesi, Mezhep Hareketlerine Etkisi bağlamında KONUNUN İSTİSMAR
EDİLMESİ konularına yer vermektedir.
III. BÖLÜM
ESBÂB-I NÜZÛLE
YENİ BİR YAKLAŞIM:
Esbâb-ı nüzulü
önceki iki bölümde vakıa olarak (olgu: olmuş olan, gerçekleşmiş olan) ve
doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp inceledikten ve esbâb-ı nüzul bilgisinin
mevcut hali ile Kur’ârı-ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara
neden olduğunu ortaya koyduktan sonra;
Bu bölümde ise hocamız, Kur’ân-ı Kerîm'in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân
verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu
gerçeğinden hareketle bu bölümde konu ile ilgili düşüncelerini söylemeye
çalışacağını ifade etmekte ve ilk başlığını;
A.ESBÂB-I NÜZÛL
RİVÂYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ şeklinde bir girişle sunmaktadır.
Konuya girmeden
önce Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu bağlamda esbâb-ı nüzul
ilminin yararları üzerinde durmakta ve Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul
ilmini incelerken Selef âlimlerinin Kur’ân tefsirine yönelenlerde
aradıkları şartlardan birinin esbâb-ı nüzul bilgisi olduğu hatırlatılmakta
murad-ı ilahiyi anlama adına Zerkeşî, İbnu Dakîki’l-İyd, Ebu’l-Feth el-Kuşeyrî ve Suyûtî esbâb-ı
nüzul bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında “güvenilir bir yol”
olarak tanımlamışlardır. Çünkü o, hem tarihî hem de aktüel bir gerçek olarak Kur’ân-ı
Kerîm’in nüzul ortamına ait haberleri içermektedir. Dolayısıyla onun da Kur’ân'ın
anlaşılması ve anlatılması ile ilgili bir temel prensip olarak algılanması ve
değerlendirilmesi gayet tabiîdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında Kur’ân-nüzul asrı insanı arasıdaki
ilişkiye bir anlamda ayna konumunda olan esbâb-ı nüzul rivayetlerinin aktüel
fonksiyonunu tespit etmek ise çağımız Kur’ân araştırıcılarını
ilgilendirmektedir.
Bunu
gerçekleştirebilmek ise, esbâb-ı nüzule ihtiyaç duyulan noktalan tespit etmeye
bağlıdır. Yani Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul dönemindeki muhataplarının
bilgisiyle aydınlanacak âyetler tespit edilmelidir. Bu yöndeki çabalan
destekleyecek çalışmalara da ihtiyaç olduğu açıktır. Mesela nüzul asrının;
a.
sosyal şartları,
b.
fikrî şartları,
c.
İktisadî şartları,
d.
siyasî şartları,
e.
ve o dönemin insanım inceleyen
araştırmalar esbâb-ı nüzulden Kur’ân’ı anlama yolunda daha çok istifade
etmemizi sağlayacaktır.
Bu sebeple hocamız III. bölümde esbâb-ı nüzul
bilgisinin, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında olması gereken yere
oturtulmaya çalışılacağını, bunun gerçekleşmesine imkân sağlayacak yeni bir
yaklaşım ve ilkelerin bu bölümde ele alınacağını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ciddî sonuçların doğmaması için Esbâb-ı nüzul bilgisine bîgâne
kalınmamasının yanında kullanımının, değerlendirilmesinin ilkeler konularak
yapılmasını gereğine işaretle Bu amaçla ilk yapılması gereken şeyin esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması Onun için de
esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarının belirlenmesi ve esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin nasıl değerlendirileceğinin ilkelerinin araştırılıp ortaya
konmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
1. ESBÂB-I
NÜZULE OLAN İHTİYACIN SINIRLARINI BELİRLEYEN İLKELER
Esbâb-ı nüzul
bilgisinin Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin
başında geldiğinin ifade edilmesi geleneksel yaklaşım tarzının bir ifadesidir.
Özellikle esbâb-ı nüzul neden gereklidir, bilinmesinin yararları nelerdir
sorularına maddeler halinde cevaplar vermişler ve hep bunlar tekrar edilmiştir. Oysa geleneksel
yaklaşımla esbâb-ı nüzulün Kur’ân'ın anlaşılmasında
değerlendirilmesinin bazı olumsuz sonuçlara sebep olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla halledilmesi gereken mesele, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule nasıl yaklaşılması ve değerlendirilmesi hususunda
odaklaşmaktadır. Bunun için ilk yapılması gereken esbâb-ı nüzule olan
ihtiyacın sınırları üzerinde durmak, bu konuyu açıklığa kavuşturmak olmalıdır. Hocamız Kur’ân-ı Kerîm'i anlama
çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki
grup ilkenin söz konusu olduğunu;
Birinci gruptaki ilkeleri genel ilkeler ve
ikinci gruptaki ilkeleri de özel ilkeler olarak adlandırdığını söylemektedir.
a. Genel İlkeler
Birinci ilke:
Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin tamamının ihata etmek mümkün değildir. Bütün rivâyetleri
toplayıp bunları senet-metin tenkidine tâbi tutmak ciltler dolusu kitap
demektir. Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin sahih olanlarının ve olmayanlarının tamamını bir araya getirmek
ve Kur’ân-ı Kerîm'i yorumlamada (tefsir), anlamada bunları ihata
edebilmek pek mümkün görülmemektedir.
İkinci ilke:
Esbâb-ı nüzulü bilmeden de Kur’ân-ı Kerîm'i(Anlama
aktından, fiilinden) anlamak mümkündür. Yani Kur’ân-ı Kerîm'in özünü,
bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak
mümkündür. Selef-halef bütün âlimlerin nüzul sebeplerini bilmenin önemi
üzerinde durdukları bilinmektedir. Onların bu tavrı, âyet, nüzul sebebi
bilinmeden anlaşılamaz anlamına gelmez. Nüzule sebep olan hâdisenin veya
sorunun cevabı olan Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir.
b. Özel İlkeler
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacın sınırlarım esas belirleyecek olan bu
ilkelerdir.
Birinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmenin, muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini, gereğini) bilmek gibi olduğu
hallerde.
İkinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmemenin Kur’ân'ın zâhir nasslarını mücmel nasslar konumuna
getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
Üçüncü ilke:
Bu ilke önceki
iki ilkeyi kapsayan bir niteliktedir. Buna göre: Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacı ilk planda Kur’ân belirlemelidir.
Kur’ân-ı Kerîm'i okuyan veya
dinleyen kimse bu eylemi sırasında âyet ve âyetlerde bulunan üstü kapalı bir
ifade (ima, telmih) hakkında manâyı yakalamak için bir bekleyişe, arayışa
giriyorsa o zaman sebeb-i nüzulü nakletmeye, olayı ayrıntılarıyla anlatmaya
ihtiyaç var demektir. Ayetlerin manâlarını herhangi bir okuyucu-araştırmacı sebeb-i
nüzullerini bilmeden de anlamış olabilir. Önemli olan esbâb-ı nüzulü Kur’ân-ı
Kerîm'i anlama çabasında zikredilen ilkeler çerçevesinde ve ikinci bölümde
anılan hatalara düşmeden kullanmaktır, değerlendirmektedir.
2. ESBAB I
NUZUL RİVAYETLERİNİN HADÎS USÛLÜ AÇISINDAN TENKİDİ:
Hocamız burada
esbâb-ı nüzul rivâyetlerini yeniden ele alıp değerlendirirken hadîs usûlünden
yararlanmanın gereğinden ve bunu gerçekleştirmek için nelerin yapılması icab
ettiğinden söz edeceğini söylemektedir. Esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü açısından
değerlendirilmesi konusuna çok önem vermek gerektiğine inandığını, Bu alandaki
birçok problemin hadîs usûlü kriterlerinin esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
uygulanması ile aşılacağı kanaatindedir. Bu bağlamda “Ayetin sebeb-i
nüzulü işte bu hâdisedir” demeden önce ciddi bir araştırma yapmak gerektiğini,
bu hükmü vermeden önce epeyce düşünmek zaruretine işaret etmektedir. Daha
sonra Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hadîs usûlü açısından nasıl ele alınmalıdır
sorusunun cevabını sekiz alt başlık altında işlemektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında Esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanarak yapılacak
tenkidin senet-metin bütünlüğü içinde yapılması gereği sonucuna ulaşmıştır.
3. RİVÂYETLERİ
TASNİF ETME:
Hocamız Esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü kriterleri uygulanarak derlenmesinin
ardından, bu rivâyetlerin tasnif edilmesi adımının atılmasını önermektedir.
Çünkü esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan meselelerin bir kısmı bu sayede
aydınlanacaktır. Bu tasniften ne anladığını bir bütünlük içinde ilkeler halinde
sunmaya çalışmıştır. Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hakkında yapılan birçok tasnifleri de
kapsayan ve meseleleri çözüme kavuşturacak bir tasnifle tasnif ederek bu
rivayetleri 2 grup halinde tasnif etmiştir.
a.Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri
b. Tefsir
için olan Esbâb-ı
Nüzul Rivâyetleri
Bu şekilde
rivayetler arasında bir ayrıma gitmiş ve bu ayrımın gerekliliğini iki örnekle
açıklamıştır.
Hocamızın III.
Bölümde ele aldığı esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımda esbâb-ı nüzûl
rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi anabaşlığı altındaki ikinci önerisi
ise:
B. KUR’ÂN-I
KERÎM’ÎN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesi sırasında yukarıdaki başlıkta
zikredilen ilkeleri tamamlayan önemli bir ilke de Kur’ân-ı Kerîm’in
bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün rolü açısından Kur’ân'ın
bütünlüğü kavramına bakıldığında sadece bir vecih ön plana çıkmaktadır: “Bütün
olarak Kur’ân-ı Kerîm”. Bu vecih diğer veçheleri de kapsayan, içeren
bir niteliğe sahiptir.
Yani Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramının en geniş olan veçhesi budur. Kavrama dahil olan bütün
veçhelere şâmildir. Bunların bir araya gelmesiyle ontolojik manâda varlık
kazanacağını belrtmekte esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân’ın bütünlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
konusu birlikte düşünülmesi gerektiği böylece Kur’ân’ın nüzul ortamına
ait rivâyetler ile sahabe ve tâbiûnun tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul
değerlendirmeleri Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş
olacağını, Her âyete bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyeceğini
söyler.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında üçüncü önerisi ise:
C.
SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI’dır.
Sîyâk-sibak
konusunun tenâsüb ve insicâm” ilmi kapsamına dahil olduğunu, bu konunun
müstakil olarak ele alınması Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzul rivayetlerinden yararlanırken göz önünde bulundurulması gereken bir ilke
olarak değerlendirilmesi sebebiyle olduğunu, ayrıca buraya kadar zikredilen
ilkeleri tamamlayıcı bir niteliğinin de varlığı sebebiyle yer verdiğini
belirtmektedir.
Öte yandan Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak’ın göz
önünde bulundurulması ilkesi, genel ilke olarak zikredilen Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramına da dahil bir prensiptir. Nihayetinde hocamız şuna dikkat
çekmektedir ki Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul
rivâyetlerini değerlendirirken âyetlerin siyâk-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Âyetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivâyetlere, itibar etmemekte yarar olduğu
açıktır. Nass-siyâk-sibak-rivâyet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında son olarak öne
çıkardığı ve dikkat çektiği konu ise
D.ESBÂB-I NÜZÛL
VE TARİHİLİK KAVRAMI konusudur. Esbâb-ı nüzul-tarihîlik münasebeti meselesine öncelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in tarih ve tarihî bilgi alanındaki ilkelerinden hareketle bakmanın
daha isabetli olduğunu düşündüğünü belirterek konuya başlamaktadır. Akabinde
şuna dikkat çekmektedir: Kur’ân-ı Kerîm insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye
edinmekle tarih ve tarihîlik bağlanımda temel karakteristiğini ortaya
koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir “şimdi”nin
kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu
gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu
bulmaya çalışan bir varlıktır. Bir başka deyişle, insan, tarihî bir varlıktır
ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm’in hemen her sûresinde
mutlaka ya insan . toplulukları ya da onlarla ilgili “olgular” ve “olaylar”
anlatılır. Dolayısıyla Kur’ân, tarih ve tarihîlik’i, geçmişi, yaşanılan
zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak
görmektedir der.
b. SONUÇ
bölümünde ise
hocamız
toparlayıcı bir özet sunarak konuyu bir kere daha zihinlerde
canlandırarak 1.Kitabı tamamlar ve
Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşımla ele aldığı sa’lebe kıssası ile
kitabın ikinci kitabına başlar. Araştırmasının Amacı şöyle tesbit eder: Bu çalışmamızda bir esbâb-ı
nüzul rivâyetini yeni bir yaklaşım ilkeleri çerçevesinde ele alıp
değerlendirmekteyiz. Böylece iki yönlü bir maksadı gerçekleştirmek istiyoruz.
Birincisi, Kur'ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü'nde
Sa’lebe kıssasını ayrıca incelenmeye değer bir konu olarak tekrar ele
alacağımızı ifade etmiştik. Şimdi bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. İkincisi ve
belki temel maksadımız ise, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’e
yeni bir yaklaşımın ilkelerini bir sebeb-i nüzul rivayeti üzerinde tatbik etmektir.
Buradan da esbâb-ı nüzul’ün aktüel değerini tesbite ulaşmayı ümit etmekteyiz.[1]
Daha sonra bahsi geçen kıssaya girer ve
ilk
etapta HADİS versiyonunu, akabinde SÎRE,
RİCÂL VE TARİH KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, HADİS KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, TEFSİR KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI ele aldıktan sonra ESBÂB-I
NÜZÛLE YENİ BİR YAKLAŞIM IŞIĞINDA SA’LEBE KISSASININ DEĞERLENDİRİLMESİNE geçer
ve daha önce yukarıda özetlediğimiz yeni yaklaşımın maddelerini uygular.
a.İlk
olarak salebe kıssası rivayetleri hadîs usûlü açısından tenkid edilmelidir.
b.Rivayetler
tasnif edilmelidir.
c.Tarih
ilminden faydalanılmalıdır.
d.Kur’anî
bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir der ve uygulamasını
yapar.
İslâm kültür tarihinde esbâb-ı nüzul
rivâyetleri Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir
yol olmuştur. Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya
konulmadığı da bir gerçektir. Usûl açısından vaki olan bu eksiklik, esbâb-ı
nüzul rivâyetleri, genel olarak da tefsir rivâyetleri üzerinde tereddütlerin
zuhuruna sebep olmuştur. Tefsîr rivâyetlerini (esbâb-ı nüzul rivâyetleri dahil) eserlerinde
nakleden müfessirlerimizin birçoğu İlmî yeterliliklerine, salâh ve takvâ ehli
oluşlarına rağmen zayıf, garîb, münker ve İsrailî birçok hadis zikretmişlerdir.
Hatta mevzû hadis naklettikleri vâkidir. O halde âlimlerimizin bir tefsir
haberini eserlerinde rivâyet etmiş olmaları, her zaman o rivâyetin “sıhhatine
delil teşkil etmemelidir.
Kurân-ı Kerîm’in anlaşılması konusunda esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin
değerlendirilmesinde yeni bir usûl takip edilmelidir. Böylece, tefsir
kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve
Kurân-ı Kerîm’deki bir âyeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler,
onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan
kurtulacaklardır açıklamasını yaptıktan sonra esbâb-ı nüzul/tefsir
rivâyetlerinin bilgisayar teknolojisinin imkânlarından yararlanarak toplanması
gerekliliğine tekrar işaret etmiş, bu gayeyi gerçekleştirecek malzeme/kültür
mirasımız elde mevcut olduğunu ancak bu
fertlerin değil, müesseselerin ve kurulacak enstitülerin çatısı altında, çağın
imkânlarından yararlanan bir âlimler grubunun gerçekleştireceği bir proje
olarak düşünülmesi gereğine işaret etmektedir. Böyle bir projeyi
gerçekleştirecek her türlü imkân ülkemizde mevcut olduğunu ancak himmete
ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Bu kıssa üzerinden kendi önerdiği Kur’ân’ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’ün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşım getiren
ilkeleri, bir âyet/hâdise üzerine odaklayarak bu ilkelerin uygulanabilirliğini
göstermeye çalıştığını ifade etmiştir.
Hocamız,
Kur’an ve bağlam kitabının 3. İç kitap bölümünü tarihsellik ve esbab-ı nüzul
başlığına ayırmış.
Yukarıda
aslında bu konu daha önce III. Bölümde esbâb-ı nüzûle yeni bir yaklaşım
başlığı altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi
bahsinde yeni yaklaşımda önerdiği ölçülerden biriydi. Konunun önemine binaen
konuyu burada geniş ele alıyor. Üçüncü kitabın GİRİŞ bölümünü iki başlığa ayırıyor.
A.Tarihsellik
Problemi ve Açıklanması
B.Araştırmanın
Amacı ve Metodu
Tarihsellik
denilince ne anlıyoruz? Bu temel soruya verilecek ilk cevap, bu kelimenin
felsefeye ait bir kavram olduğudur. O halde kavram nedir? deyip kavramı
tanımlıyor: Kavram, İnsanî bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel
aracıdır. Çünkü kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların
durumunun hepsinin üzerinde cereyan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin
oluşması ve ondan başka fikirlerin doğmasını sağlar.
O
halde
kavram
bir fikirdir, bir bilgidir. İnsan bir fikri, bir bilgiyi de ancak bazı
işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da, bir bilgi ve
fikir yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde terim adını alır.
Terim,
kavramın kendisi değildir; kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel
simgedir. Kavram ve terimi detaylıca bir şemada ele alıyor.
İzahlarını
yaptıktan sonra başta sorduğu sorunun cevabını şöyle veriyor: Tarihsellik de
tarih yapan bir varlık olarak insanın, tarih hakkında / edindiği tecrübelerin
ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan eden zihnî faaliyetinin
sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Yani
tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile
bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir durumla, tarihle ilgilidir.
Araştırmanın
Amacı ve Metodunu ise şöyle açıklamaktadır:
Bu çalışmamızda
öncelikle tarihsellik kavramını esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alıp inceleyerek
bu kavramın doğuşunu ve gelişimini özet bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.
Böylece Batı kökenli bir kavramı kendi kültür alanımıza nasıl nakledeceğimiz
ve kullanacağımıza dair ipuçlarını, o kavramın kültürel ve tarihsel serüveninde
aramak imkânı bulacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmamızın
ikinci amacı, tarihsellik kavramının kendi kültür alanımızda nasıl
kullanılabileceğine dair bir deneme yapmaktır. Böyle bir deneme ile insanı
zaman içinde inceleyen bir ilim olarak tarih ve bütün insanlığın
tarihini idare eden kanunları matematik formüllerle vermek —iddiasındaki
tarih felsefesi alanlarına ait tarihsellik kavramını yaşamak, anlamını
araştırmak ve anlamak amaçlanmaktadır. Özetle bu çalışma,
insanın bizzat tecrübe ettiği tarih alanına ait bir tasarımı (kavramı)
içselleştirerek kültür hayatımıza nasıl katabileceğimize, kavramsal aktarımı
nasıl sağlayabileceğimize ve bu kavramla nasıl hesaplaşabileceğimize dair bir
arayışı ifade etmektedir. Daha sonra Tarihsellik kavramının
temellendirilmesi’ne geçmekte Tarihsellik Kavramının Doğuşu ve Gelişmesi, Tarihsellik
Kavramının Kullanım Çerçevesi ve Alanları alt başlıklarıyla bu kavramın
temellendirmesini yapmaktadır.
Daha sonra
tarihsellik kavramının tanımıyla gelen anlamlar ışığında esbâb-ı nüzulün
tarihselliğine bakmakta
Birinci anlam: Tarihsel
olanın varlık biçimi.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamına ait bir gerçeklik olarak gerçekliğini o
dönemde yaşamış kişilerden (Hz. Peygamber ve Ashâbı) ve onların yapıp-etmeleri
sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır. Bunun mekân-zaman içinde olmuş,
sahîh rivâyetle bize ulaşmış musned- merfû haberler olması sebebiyle elle
tutulur gerçekliği vardır.
Böyle
düşündüğümüzde esbâb-ı nüzulü, tarihsel olanın varlık biçimi, tarihsel olanın
niteliği olarak anlayabileceğimizi, yani nüzul ortamında ne gibi olaylar olmuş,
sorular sorulmuş veya nasıl olmuş da bu âyet veya âyetler nâzil olmuş
sorularının karşılığı olarak algılayabileceğimizi söylemekte;
İkinci anlam: Zamana
bağlılık, gelip geçicilik.
Esbâb-ı nüzulün
tarihselliği hakkında zamana bağlılık, gelip geçicilik tanımının isabetli
olmayacağını düşündüğünü belirtmektedir.
Öte yandan
esbâb-ı nüzul kıssaları, sadece bu kıssaların cereyan edişlerine dair
ayrıntılar ve hâdiselerin kahramanları bağlanımda ele alınabilir. Böyle bir durumda
esbâb-ı nüzule yaklaşım bu çerçevede kilitlenmiş olur. Esbâb-ı nüzul kıssalarının,
Kur’ân mesajının kendine özgü İnsanî biçimleri olduğu göz ardı edileceğine
dikkat çeker.
Halbuki esbâb-ı
nüzul kıssalarının bu nitelikleri, zamana bağlı, gelip geçici (tarihsel)
niteliklerdir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve kahramanlarının
yapıp-etmeleri zamana bağlı, gelmiş geçmiş (tarihsel) yapıp-etmelerdir. Ama bu
anlayışla esbâb-ı nüzule yaklaşmak hatalı bir tavır olacaktır. Çünkü, Kur'ân-ı
Kerîm -nüzul ortamı- esbâb-ı nüzul ilişkisini “insan” açısından
değerlendirdiğimizde, Kur’ân vahyinin, insanı ve onun varlık koşullarını
reddeden değil, aksine insanın varlık koşullarını onaylayan ve insanın onların
şuuruna vararak geliştirmesine imkân sağlayan bir mesajı içerdiğini
görmekteyiz.
Esbâb-ı nüzulün
tarihsel bir gerçek olması ile onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı
şeylerdir. Çünkü esbâb-ı nüzul dinî bir fenomen olarak, hakikati,
tarihsellikten bağımsız olan bir gerçek olarak da düşünülmelidir. Çünkü
esbâb-ı nüzul orijinal yorum-orijinal tarihtir.
Hayatta sürekli
olarak yeni gerçekler, yeni durumlar ortaya çıkar. Bunlan biricik tarihsel
gerçekler olarak ele almak mümkün olmadığı- —na göre hayatm tarihsel esasını,
temelini açığa çıkarmak gerekir. Kur’ân’a göre hayatın tarihsel esası ve temeli
ise geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın
faaliyet sahası olarak görmesidir. İşte es- bâb-ı nüzule bu bağlamda
yaklaşırsak onun Kur’ânî bütünlüğe ait bir olgu olduğunu görürüz. Bu sebeple
esbâb-ı nüzul, Kur’ân-ı Kerîm’ı, onun anlaşılması meselesinde tarihsel
bir görüş açısı içine koyar.
Daha sonra şu
değerlendirmelerde bulunur: Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisine dair
ifade edeceklerimiz bundan ibarettir. Görüldüğü üzere esbâb-ı nüzul,
mekân-zaman içinde vuku bulması, sahîh musned-merfû) rivâyetle bize ulaşmış
olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerekliktir. Nüzul ortamında cereyan
eden hâdiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık
biçimidir.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir.
Dolayısıyla her mekân-zaman’da benzeri İnsanî yapıp-etmelerle temelde benzerlik
gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine
yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemlisi ise onları amel
(eylem) haline getirebilme meselesidir.
Sahâbe’nin
musned-merfû rivâyetleriyle nakledilen nüzul ortamına ait esbâb-ı nüzul
rivâyetleri, Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında orijinal yorum
olarak değerlendirilebilir. Yine bu rivâyetler, Kur’ân’ın anlaşılma sürecinde
ve Kur’ân-ı Kerîm tarihinde orijinal tarih olarak
adlandırılabilir.
Tefsir için
olan esbâb-ı nüzul rivâyetleri ve değerlendirmelerini ise Kur’ân'm
anlaşılmasında düşünülmüş yorum olarak nitelendirilebilir. Bu tür rivâyetler,
Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur’ân tarihinde düşünülmüş
tarih olarak değerlendirilebilir. İşte tarihsellik kavramı böyle bir
kavramdır.[2]
Sonuç bölümünde
de TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL konusunun
bir değerlendirmesini yapmaktadır.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale
(literatür) adı veriniz.
1- عنوان الكتاب: التفسير الموضوعي للحافظ المتقن مع أسباب النزول
وشرح المفردات
المؤلف:
حراء للطباعة والنشر
2-عنوان الكتاب: أسباب النزول المسمى لباب النقول في أسباب
النزول
المؤلف: عبد الرحمن السيوطي جلال الدين
3-غاية المأمول في التعليقات على الصحيح المسند من أسباب النزول
المؤلف:
عثمان السالمي العثمي أبو عبد الله
4-التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل
المؤلف:
وهبة الزحيلي
5- تفسير الجلالين ولباب النقول في أسباب النزول على هامش القرآن الكريم
المؤلف: جلال الدين المحلى - جلال الدين السيوطي
6-عنوان الكتاب: البرهان في علوم القرآن
المؤلف: بدر الدين الزركشي
7- عنوان الكتاب: علوم القرآن الكريم
المؤلف: نور الدين عتر
8-Ahmet Nedim
Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları.
9-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve
Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları.
10-İmadüddin
Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî
beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
11-İbrâhim
Muhammed Ali, Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase
hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem.
12-Bessam
Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005.
Makale / Literatür:
1- A. Rippin,
"The Function of Asbâb al-Nüzül in Qur'ânic Exegesis", BSOAS, U/1
(1988), s. 1-20.
2- Kırca, Calal, Tenzil
Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur’an Yorumlarına Olan Etkisi, Kur’an
Mesajı İlmî Araştırmalar Dergisi, Aralık 1997, sa:2.
3-Recep Demir, Kur’an
Tefsirinde Tarihselci Yöntem, Tarih Kültür ve Sanat Arastırmaları Dergisi, Vol.
1, No. 1, March 2012.
4- Dini Kavramlar Sözlüğü Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, s.581.
6- M. Rızâ
el-Hüseynî, "Esbâbü nüzûli'l-Kur'ân", Türâsünâ, 1/4, Kum 1406, s.
19-67.
7- F. Ahmet
Polat, Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
8- Diyanet
İslam Asiklopedisi, 11.cilt. ESBAB-I NÜZUL md.
9- Mehmet
Paçacı, Kur’an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz? Ankara Okulu yayınları,
Ankara2000, s.55.
10- M. Sait
ŞİMŞEK, Esbabü’n-Nüzûl md.,Şamil İslam Ansiklopedisi.
1
الجامعة جامعة أم القري
الكلية كلية الدعة وأصول الدين
اسم المشرف محمد أحمد يوسف القاسم أسباب النزول الواردة في كتاب (جامع البيان)للإمام ابن جرير الطبري
اسم الباحث حسن بن محمد بن علي شباله البلوط
2
الجامعة جامعة ام القرى
الكلية كلية الشريعة والدراسات الأسلامية
اسم المشرف الدكتور/ محمد عبد المنعم القسبعى أسباب النزول
اسم الباحث الشيخ بن جمعة سه
3
الجامعة: جامعة القاهرة
الكلية: دار العلوم
التخصص: قسم الشريعة الإسلامية
المشرف: أ.د. محمد إبراهيم شريف
العام: 1426هـ - 2005م
تاريخ الإضافة: 13/10/2011 ميلادي - 16/11/1432 هجري أسباب النزول الإشكالية والحل
محمود محمد عراقي
نوع الدراسة: PHD
البلد: مصر
4
Recep Çetintaş, Tefsirde Esbab-ı Nüzûl Problemi, 1999, Yüksek lisans tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tez danışmanı: Prof. Dr. M. Zeki Duman
5
Muhammed b. Es'ad Iraki, Esbabü'n-Nüzûl ve'l-kasasü'l-Furkaniyye, dirase ve tahkik; İsam Ahmed Ahmed Ganim. Riyad 2007, Matbu tez (Master)
6
Merve Dilek Yolcu, İbn Kesir Tefsirinde Esbab-ı Nüzûl, Atatürk Ünv.
7
Halid b. Süleyman el-Müzenî, el-Muharrir fi Esbabi Nüzûli'l-Kur'an (min hilali Kütübi't-Tis'a),Riyad 1429
8
Eserler
Türkçe Eserler
Abdurrahman Elmalı, Fahreddin er-Razi'de Esbab-ı Nüzûl Değerlendirmesi, Şanlıurfa : Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı, 1998
1
Bedreddin Çetiner, Fatiha'dan Nas'a Esbab-ı Nüzûl (Kur'an Ayetlerinin iniş sebebi),İstanbul, Çağrı Yayınları, 2002
2
Hasan Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl, Konya 1983
3
Hasan Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzûl, Konya 1983
4
Ahmed Nedim Serinsu, Kur'an'ın anlaşılmasında Esbab-ı Nüzûl'ün rolü. İstanbul : Şule Yayınları, 1994
5
Ahmet Nedim Serinsu, Sa'lebe kıssası (Esbab-ı Nüzûl'e yeni bir yaklaşım),Şule Yayınları,
6
Ahmet Nedim Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları
7
Yakup Bıyıkoğlu, Şevkani'nin Fethu'l-Kadir'inde Esbab-ı Nüzûl ve Kur'ân'ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları
8
Arapça Eserler
Dr. İsam Abdulmuhsin el-Humeydan, Esbab-ı Nüzûl ve Eseruha fi't-Tefsir
9
Dr. Cuma Sehl, Esbab-un Nüzûl esaniduha ve-eseruha fi Tefsiri'l-Kur'ani'l-Kerim
10
İmadüddin Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî beyâni'n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli't-tefsir ve usuli'l-fıkh)
11
Ebû Ömer Nadi b. Mahmûd Hasan Ezheri, el-Makbul min Esbabi'n-Nüzûl,Kahire 1997
12
Ebû Ömer Nadi b. Mahmûd Hasan Ezheri, el-Makbul min Esbabi'n-Nüzûl,Kahire 1997
13
İbrâhim Muhammed Ali, Sahihu Esbabi'n-Nüzûl, dirase hadisiyy, Dımaşk, Dârü'l-Kalem
14
Hâlid Abdurrahman el-Ak, Teshilü'l-vüsul ila ma'rifeti Esbabi'n-Nüzûl
15
Bessam Cemel, Esbabü'n-NüzûlBeyrut 2005. 470
16
Kuran ve baglam hulasasi nedir.
1) Kur'an-Kerim ve Esbab-ı nüzul ilimlerini tanınmsı ve aralarında ilişki hakkında değerlendirmeler.
2) Kur'an-ı Kerim'in anlsşılmasınla Esbab-ı nüzul rivayetlerinin rolü .
3) Tarihcesini tespit etmek.
4) Ornek (Salebe Kissasi) uzerinden yeni metodolojiyi okuyucuya sunmak.
5) Baglami felsefi acidan degerlendirmek.
2013-2014 Akademik Yılı
Güz Dönemi Doktora Ödevi
Mustafa FIRAT
ÖĞR. NO: 13922714
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir?
Yazınız.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı
veriniz.
Prof. Dr. Ahmet
Nedim Serinsu Hocamızın Kur’an ve Bağlam isimli kitabı içerik olarak üç temel
başlıklı bir kitap olarak karşımıza
çıkıyor.
Giriş Kısmında : Kur’ân’ın
Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü konusu altında hocamız konuya
girmeden Esbâb-ı Nüzul hakkındaki Araştımasının Konusu ve Önemi, Amacı ve Metodu’nu
açıklayarak kitabına giriyor. Önemini Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamının
aslî bir unsur oldığunu, İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan
bir vakıa olageldiğini belirttikten sonra esbâb-ı nüzul hakkında tek kaynağın sahabe olduğunu sonraki
nesillerin esbâb-ı nüzul anlayışına etki etmiştir. O sebepledir ki seleften
bazıları, “Kur’ân’ın anlaşılmasında en emin yol esbâb-ı nüzuldür”
dediklerini naklederek önemine vurgu yapmıştır. Şâtibî’nin bu sözleri “esbâb-ı nüzulü bilen kimsenin Kur’ân-ı
Kerîm’i de bileceği” mânasında yorumladığından bahisle aslında böyle bir
anlayışın temelinin hicrî ikinci asra kadar indirmek mümkün olduğunu bundan dolayı kitabın birinci bölümünde
Kur’an ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiştir. Kur’ân
ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış, sonra da bu ilimler
içerisinde esbâb-ı nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Bilahare esbâb-ı nüzul
ilmi bütün yönleriyle konu edinilmiştir. Dolayısıyla birinci bölümde “bir vâkıa
olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır.
İkinci bölümde
ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun
oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını Burada esbâb-ı nüzule
eleştirel bir yaklaşımda bulunarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını ifade
etmiştir. Yöneltilen tenkitlerin esbâb-ı nüzul olgusunu en isabetli ve en
sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye katkı sağlıyacağını ifade etmiştir.
Üçüncü bölümde
ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunduğunu İlk bölümde
esbâb-ı nüzul olgusunu bize ulaştığı haliyle inceledikten ve ikinci bölümde de
bu malzemeyi kritiğe tâbi tuttuktan sonra, çözüm önerilerini ortaya koymak
lazım geldiğini, burada da esbâb-ı nüzul meselesine bu açıdan ve güncel yani
içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması
çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret ettiğini ifade etmiştir.
Esbâb-ı nüzul konusunda şimdiye kadar yapılmış araştırmalarda ortak
özelliğin klasik Kur’ân ilimlerinden veya esbâb-ı nüzulden bahseden
eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbâb-ı nüzulü bilmenin faydalarından
söz etmek şeklinde tanımlanabileceğini, halbuki esbâb-ı nüzulün ne olduğunu
öncelikle ortaya koyduktan sonra “bu malzeme, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ne kadar yararlıdır” meselesini tartışmak icap ettiğine dikkat
çekmiştir.
Araştırmanın
amacını ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır
Esbâb-ı nüzul ilminin, dikkate alındığını bu sebeple bu alandaki katkısı ve ona
olan ihtiyacımızın boyutları tespit edebilmek adına;
- Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin geçmişten günümüze bir nevi muhasebesini yapmak, bu bakımdan da
öncelikle meseleyi Kur'ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul gibi konuyla ilgili
kavramları tanımlayarak esbâb-ı nüzulü ele almayı gaye edindiğini
söylemektedir.
-Ardından
esbâb-ı nüzul olgusunun Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılması maksadıyla
kullanılırken ve değerlendirirken yapılan hataları ortaya koyarak düşülebilecek
yanlışlıklara dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etmiştir.
- Esbâb-ı nüzul
olgusunu günümüze nasıl taşınabileceğinin araştırmasının amaç edinildiğini,
|
yoksa esbâb-ı nüzulden bahseden eserlerde
görülen ve her biri diğerinden nakledilmiş bulunan bu ilmin yararlarını
onaylamak, doğrulamak veya reddetmek yönünde bir gayesinin olmadığını da
vurgulamıştır.
Araştırmanın
metodunda da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması bağlamında esbâb-ı nüzul
bilgisini göstermeye çalışacağını Böylelikle esbâb-ı nüzul ilminin alanını
sınırlandırıp onunla ilgili birçok konuya ayrıntılara girmeden lüzumlu
değinmelerle bir metod takip edeceğini ifade etmiştir. Bu yöntem ile esbâb-ı
nüzul ilmine;
1-
Vâkıasını tesbit,
2-
Onun tenkidi,
3-
Yeni bir yaklaşım ilkeleri
ile yönelmek,
esbâb-ı nüzulden yararlanacak ihtisas sahibi olsun veya olmasın
araştırmacılara, esbâb-ı nüzul ve faydaları alanında bütüncül bir değerlendirme
imkanı vereceğini düşündüğünü söylemektedir.
Esbâb-ı nüzul
konusunu eserlerinde inceleyen âlimlerin esbâb-ı nüzul ilminin yararlarından
bahsederlerken esbâb-ı nüzul rivâyetlerini beş kısma ayırıp ortaya çıkan
problemleri (taaddüt, taahhür, umum-husus gibi) beş kısım içinde halletmeye
çalışırtıklarını, kendisinin de çözümü araması sebebiyle esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
başlığı altında bu olguyu inceleyip;
Birinci bölümde esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
olgusal (vâkıî) bir yaklaşımda bulunduğunu,
İkinci bölümde
esbâb-ı nüzul rivâyetleri olgusalını eleştirdiğini,
Son bölümde de terkîbî bir yaklaşımla Kur’ân'ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerini nasıl kullanmamız gerektiği
hakkında çıkardığı sonuçları ortaya koyduğunu ifade etmektedir.
Daha sonra I. BÖLÜM’e girerek Kur’ân
İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl ilmiyle ilgili esbâb-ı nüzûl ilminin tanımı, esbâb-ı
nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi, esbâb-ı nüzûle dair eserlerden bahisten sonra
esbâb-ı nüzulün bilmenin yolu, rivâyetleri, kalıpları (sıygaları),bu
rivayetlerin tasnifi üzerinde durarak kadim ulema ve diğer alimlerin - konuya
toplu bir bakış yapmak için- tasniflerine yer verdiğini görüyoruz. Ayrıca bu rivâyetlerde
ihtilaf edilmesi konusu üzerinde de durmaktadır. I.Bölümü esbâb-ı nüzûlle
ilgili meselelere, Esbâb-ı nüzûlle ilgili disiplinlere, İslâm kültür tarihinde
esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin değerlendirilmesine genel bir bakış yaparak
tamamlamaktadır.
Kur’ân-ı
Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin değerlendirilmesi
yapılırken bu alanda ilkesiz yaklaşımlar olduğunu daha doğrusu bazı ilkeler
edinmiş olmalarına rağmen bu ilkelerde bir dağınıklık söz konusu olması
sebebiyle bu tutumların doğuracağı birçok sonuç oluşmuştur. Bu sonuçları da
iki madde halinde incelenebileceğini ifade etmekte;
Birinci maddeyi bu ilkesiz yaklaşımın
yarattığı metodolojik sorunları incelemeye,
İkinci madde de
bu metodolojik hataların sonucunda Kur’ân’ın anlaşılması bağlamında
oluşan sorunların araştırılmasını inceleyeceğini ifade etmektedir. Böylelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin doğurduğu sonuçları
araştırmak incelenen esbâb-ı nüzul olgusunu bugüne taşıyacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden biri esbâb-ı nüzulden yararlanırken bu
alanla ilgili ilkeleri gözardı eden tutumların bazı problemlere sebep olduğunu,
Bu olguyu da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz
kalma sebepleri olarak adlandırdığını söylemektedir. Bu sebeplerin de maddeler
halinde ele alıp incelemiştir.
1.maddede rivâyetler
açısından yetersiz kalmasının birçok açıdan sebeplerinin olduğunu bunların başımda bu
rivâyetler hadîs usûlü açısından incelendiğinde ulaşılan sonucun olduğunu ifade edip Merfû-Musned Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri Üzerine, Mursel Esbâb-ı Nüzul Rivâyetleri Üzerine, Senedlerin
Hazfedilmesi, Rivâyetlerin Tasnifine Dikkat Etmeme, Rivâyet Sıygalarına
(Kalıplarına) Dikkat Göstermeme başlıklarıyla meseleye eleştirel açıdan
yaklaşmaktadır.
2.maddede umumu
hususileştirme açısından yani sebebiyet ifade eden sebeb-i nüzulün nass olarak umum değil de
husus ifade ettiği şeklinde anlaşılma çabasını göstermektedir.
3. maddede
sebeb-i nüzulün taaddüt ve taahhür açısından farklı anlaşılmasını da esbab-ı
nüzülün yetersiz kalma sebepleri arasında göstermektedir.
4.maddede tarih ilmînden
yararlanma başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden birinin de bu rivayetlerin bir kısmında
görülen tarihi gerçeklere
aykırılık ile zamansal uyumsuzluk
olduğunu ifade etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı
nüzulün yetersiz kaldığı bu hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında hangi
sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir.
1-YORUM
ZENGİNLİĞİNE ENGEL OLMASI
2-KUR’ÂN-I
KERÎM’İN EVRENSEL HEDEFİ OLAN KUR’ÂN-İNSAN-HAYAT BÜTÜNLEŞMESİNİ ÖNLEMESİ
3-Şahısların
Ebedileştirilmesi, Mezhep Hareketlerine Etkisi bağlamında KONUNUN İSTİSMAR
EDİLMESİ konularına yer vermektedir.
III. BÖLÜM
ESBÂB-I NÜZÛLE
YENİ BİR YAKLAŞIM:
Esbâb-ı nüzulü
önceki iki bölümde vakıa olarak (olgu: olmuş olan, gerçekleşmiş olan) ve
doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp inceledikten ve esbâb-ı nüzul bilgisinin
mevcut hali ile Kur’ârı-ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara
neden olduğunu ortaya koyduktan sonra;
Bu bölümde ise hocamız, Kur’ân-ı Kerîm'in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân
verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu
gerçeğinden hareketle bu bölümde konu ile ilgili düşüncelerini söylemeye
çalışacağını ifade etmekte ve ilk başlığını;
A.ESBÂB-I NÜZÛL
RİVÂYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ şeklinde bir girişle sunmaktadır.
Konuya girmeden
önce Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu bağlamda esbâb-ı nüzul
ilminin yararları üzerinde durmakta ve Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul
ilmini incelerken Selef âlimlerinin Kur’ân tefsirine yönelenlerde
aradıkları şartlardan birinin esbâb-ı nüzul bilgisi olduğu hatırlatılmakta
murad-ı ilahiyi anlama adına Zerkeşî, İbnu Dakîki’l-İyd, Ebu’l-Feth el-Kuşeyrî ve Suyûtî esbâb-ı
nüzul bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında “güvenilir bir yol”
olarak tanımlamışlardır. Çünkü o, hem tarihî hem de aktüel bir gerçek olarak Kur’ân-ı
Kerîm’in nüzul ortamına ait haberleri içermektedir. Dolayısıyla onun da Kur’ân'ın
anlaşılması ve anlatılması ile ilgili bir temel prensip olarak algılanması ve
değerlendirilmesi gayet tabiîdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında Kur’ân-nüzul asrı insanı arasıdaki
ilişkiye bir anlamda ayna konumunda olan esbâb-ı nüzul rivayetlerinin aktüel
fonksiyonunu tespit etmek ise çağımız Kur’ân araştırıcılarını
ilgilendirmektedir.
Bunu
gerçekleştirebilmek ise, esbâb-ı nüzule ihtiyaç duyulan noktalan tespit etmeye
bağlıdır. Yani Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul dönemindeki muhataplarının
bilgisiyle aydınlanacak âyetler tespit edilmelidir. Bu yöndeki çabalan
destekleyecek çalışmalara da ihtiyaç olduğu açıktır. Mesela nüzul asrının;
a.
sosyal şartları,
b.
fikrî şartları,
c.
İktisadî şartları,
d.
siyasî şartları,
e.
ve o dönemin insanım inceleyen
araştırmalar esbâb-ı nüzulden Kur’ân’ı anlama yolunda daha çok istifade
etmemizi sağlayacaktır.
Bu sebeple hocamız III. bölümde esbâb-ı nüzul
bilgisinin, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında olması gereken yere
oturtulmaya çalışılacağını, bunun gerçekleşmesine imkân sağlayacak yeni bir yaklaşım
ve ilkelerin bu bölümde ele alınacağını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ciddî sonuçların doğmaması için Esbâb-ı nüzul bilgisine bîgâne
kalınmamasının yanında kullanımının, değerlendirilmesinin ilkeler konularak
yapılmasını gereğine işaretle Bu amaçla ilk yapılması gereken şeyin esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması Onun için de
esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarının belirlenmesi ve esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin nasıl değerlendirileceğinin ilkelerinin araştırılıp ortaya
konmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
1. ESBÂB-I
NÜZULE OLAN İHTİYACIN SINIRLARINI BELİRLEYEN İLKELER
Esbâb-ı nüzul
bilgisinin Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin
başında geldiğinin ifade edilmesi geleneksel yaklaşım tarzının bir ifadesidir.
Özellikle esbâb-ı nüzul neden gereklidir, bilinmesinin yararları nelerdir
sorularına maddeler halinde cevaplar vermişler ve hep bunlar tekrar edilmiştir. Oysa geleneksel
yaklaşımla esbâb-ı nüzulün Kur’ân'ın anlaşılmasında
değerlendirilmesinin bazı olumsuz sonuçlara sebep olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla halledilmesi gereken mesele, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule nasıl yaklaşılması ve değerlendirilmesi hususunda
odaklaşmaktadır. Bunun için ilk yapılması gereken esbâb-ı nüzule olan
ihtiyacın sınırları üzerinde durmak, bu konuyu açıklığa kavuşturmak olmalıdır. Hocamız Kur’ân-ı Kerîm'i anlama
çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki
grup ilkenin söz konusu olduğunu;
Birinci gruptaki ilkeleri genel ilkeler ve
ikinci gruptaki ilkeleri de özel ilkeler olarak adlandırdığını söylemektedir.
a. Genel İlkeler
Birinci ilke:
Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin tamamının ihata etmek mümkün değildir. Bütün rivâyetleri
toplayıp bunları senet-metin tenkidine tâbi tutmak ciltler dolusu kitap
demektir. Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin sahih olanlarının ve olmayanlarının tamamını bir araya getirmek
ve Kur’ân-ı Kerîm'i yorumlamada (tefsir), anlamada bunları ihata
edebilmek pek mümkün görülmemektedir.
İkinci ilke:
Esbâb-ı nüzulü bilmeden de Kur’ân-ı Kerîm'i(Anlama
aktından, fiilinden) anlamak mümkündür. Yani Kur’ân-ı Kerîm'in özünü,
bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak
mümkündür. Selef-halef bütün âlimlerin nüzul sebeplerini bilmenin önemi
üzerinde durdukları bilinmektedir. Onların bu tavrı, âyet, nüzul sebebi
bilinmeden anlaşılamaz anlamına gelmez. Nüzule sebep olan hâdisenin veya
sorunun cevabı olan Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir.
b. Özel İlkeler
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacın sınırlarım esas belirleyecek olan bu
ilkelerdir.
Birinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmenin, muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini, gereğini) bilmek gibi olduğu
hallerde.
İkinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmemenin Kur’ân'ın zâhir nasslarını mücmel nasslar konumuna
getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
Üçüncü ilke:
Bu ilke önceki
iki ilkeyi kapsayan bir niteliktedir. Buna göre: Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacı ilk planda Kur’ân belirlemelidir.
Kur’ân-ı Kerîm'i okuyan veya
dinleyen kimse bu eylemi sırasında âyet ve âyetlerde bulunan üstü kapalı bir
ifade (ima, telmih) hakkında manâyı yakalamak için bir bekleyişe, arayışa
giriyorsa o zaman sebeb-i nüzulü nakletmeye, olayı ayrıntılarıyla anlatmaya
ihtiyaç var demektir. Ayetlerin manâlarını herhangi bir okuyucu-araştırmacı sebeb-i
nüzullerini bilmeden de anlamış olabilir. Önemli olan esbâb-ı nüzulü Kur’ân-ı
Kerîm'i anlama çabasında zikredilen ilkeler çerçevesinde ve ikinci bölümde
anılan hatalara düşmeden kullanmaktır, değerlendirmektedir.
2. ESBAB I
NUZUL RİVAYETLERİNİN HADÎS USÛLÜ AÇISINDAN TENKİDİ:
Hocamız burada
esbâb-ı nüzul rivâyetlerini yeniden ele alıp değerlendirirken hadîs usûlünden
yararlanmanın gereğinden ve bunu gerçekleştirmek için nelerin yapılması icab
ettiğinden söz edeceğini söylemektedir. Esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü açısından
değerlendirilmesi konusuna çok önem vermek gerektiğine inandığını, Bu alandaki
birçok problemin hadîs usûlü kriterlerinin esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
uygulanması ile aşılacağı kanaatindedir. Bu bağlamda “Ayetin sebeb-i
nüzulü işte bu hâdisedir” demeden önce ciddi bir araştırma yapmak gerektiğini,
bu hükmü vermeden önce epeyce düşünmek zaruretine işaret etmektedir. Daha
sonra Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hadîs usûlü açısından nasıl ele alınmalıdır
sorusunun cevabını sekiz alt başlık altında işlemektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında Esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanarak yapılacak
tenkidin senet-metin bütünlüğü içinde yapılması gereği sonucuna ulaşmıştır.
3. RİVÂYETLERİ
TASNİF ETME:
Hocamız Esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü kriterleri uygulanarak derlenmesinin
ardından, bu rivâyetlerin tasnif edilmesi adımının atılmasını önermektedir.
Çünkü esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan meselelerin bir kısmı bu sayede
aydınlanacaktır. Bu tasniften ne anladığını bir bütünlük içinde ilkeler halinde
sunmaya çalışmıştır. Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hakkında yapılan birçok tasnifleri de
kapsayan ve meseleleri çözüme kavuşturacak bir tasnifle tasnif ederek bu
rivayetleri 2 grup halinde tasnif etmiştir.
a.Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri
b. Tefsir
için olan Esbâb-ı
Nüzul Rivâyetleri
Bu şekilde
rivayetler arasında bir ayrıma gitmiş ve bu ayrımın gerekliliğini iki örnekle
açıklamıştır.
Hocamızın III.
Bölümde ele aldığı esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımda esbâb-ı nüzûl
rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi anabaşlığı altındaki ikinci önerisi
ise:
B. KUR’ÂN-I
KERÎM’ÎN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesi sırasında yukarıdaki başlıkta
zikredilen ilkeleri tamamlayan önemli bir ilke de Kur’ân-ı Kerîm’in
bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün rolü açısından Kur’ân'ın
bütünlüğü kavramına bakıldığında sadece bir vecih ön plana çıkmaktadır: “Bütün
olarak Kur’ân-ı Kerîm”. Bu vecih diğer veçheleri de kapsayan, içeren
bir niteliğe sahiptir.
Yani Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramının en geniş olan veçhesi budur. Kavrama dahil olan bütün
veçhelere şâmildir. Bunların bir araya gelmesiyle ontolojik manâda varlık
kazanacağını belrtmekte esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân’ın bütünlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
konusu birlikte düşünülmesi gerektiği böylece Kur’ân’ın nüzul ortamına
ait rivâyetler ile sahabe ve tâbiûnun tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul
değerlendirmeleri Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş
olacağını, Her âyete bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyeceğini
söyler.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında üçüncü önerisi ise:
C.
SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI’dır.
Sîyâk-sibak
konusunun tenâsüb ve insicâm” ilmi kapsamına dahil olduğunu, bu konunun
müstakil olarak ele alınması Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzul rivayetlerinden yararlanırken göz önünde bulundurulması gereken bir ilke
olarak değerlendirilmesi sebebiyle olduğunu, ayrıca buraya kadar zikredilen
ilkeleri tamamlayıcı bir niteliğinin de varlığı sebebiyle yer verdiğini
belirtmektedir.
Öte yandan Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak’ın göz
önünde bulundurulması ilkesi, genel ilke olarak zikredilen Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramına da dahil bir prensiptir. Nihayetinde hocamız şuna dikkat
çekmektedir ki Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul
rivâyetlerini değerlendirirken âyetlerin siyâk-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Âyetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivâyetlere, itibar etmemekte yarar olduğu
açıktır. Nass-siyâk-sibak-rivâyet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında son olarak öne
çıkardığı ve dikkat çektiği konu ise
D.ESBÂB-I NÜZÛL
VE TARİHİLİK KAVRAMI konusudur. Esbâb-ı nüzul-tarihîlik münasebeti meselesine öncelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in tarih ve tarihî bilgi alanındaki ilkelerinden hareketle bakmanın
daha isabetli olduğunu düşündüğünü belirterek konuya başlamaktadır. Akabinde
şuna dikkat çekmektedir: Kur’ân-ı Kerîm insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye
edinmekle tarih ve tarihîlik bağlanımda temel karakteristiğini ortaya
koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir “şimdi”nin
kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu
gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu
bulmaya çalışan bir varlıktır. Bir başka deyişle, insan, tarihî bir varlıktır
ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm’in hemen her sûresinde
mutlaka ya insan . toplulukları ya da onlarla ilgili “olgular” ve “olaylar”
anlatılır. Dolayısıyla Kur’ân, tarih ve tarihîlik’i, geçmişi, yaşanılan
zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak
görmektedir der.
b. SONUÇ
bölümünde ise
hocamız
toparlayıcı bir özet sunarak konuyu bir kere daha zihinlerde
canlandırarak 1.Kitabı tamamlar ve
Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşımla ele aldığı sa’lebe kıssası ile
kitabın ikinci kitabına başlar. Araştırmasının Amacı şöyle tesbit eder: Bu çalışmamızda bir esbâb-ı
nüzul rivâyetini yeni bir yaklaşım ilkeleri çerçevesinde ele alıp
değerlendirmekteyiz. Böylece iki yönlü bir maksadı gerçekleştirmek istiyoruz.
Birincisi, Kur'ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü'nde
Sa’lebe kıssasını ayrıca incelenmeye değer bir konu olarak tekrar ele
alacağımızı ifade etmiştik. Şimdi bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. İkincisi ve
belki temel maksadımız ise, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’e
yeni bir yaklaşımın ilkelerini bir sebeb-i nüzul rivayeti üzerinde tatbik
etmektir. Buradan da esbâb-ı nüzul’ün aktüel değerini tesbite ulaşmayı ümit
etmekteyiz.[1]
Daha sonra bahsi geçen kıssaya girer ve
ilk
etapta HADİS versiyonunu, akabinde SÎRE,
RİCÂL VE TARİH KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, HADİS KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, TEFSİR KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI ele aldıktan sonra ESBÂB-I
NÜZÛLE YENİ BİR YAKLAŞIM IŞIĞINDA SA’LEBE KISSASININ DEĞERLENDİRİLMESİNE geçer
ve daha önce yukarıda özetlediğimiz yeni yaklaşımın maddelerini uygular.
a.İlk
olarak salebe kıssası rivayetleri hadîs usûlü açısından tenkid edilmelidir.
b.Rivayetler
tasnif edilmelidir.
c.Tarih
ilminden faydalanılmalıdır.
d.Kur’anî
bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir der ve uygulamasını
yapar.
İslâm kültür tarihinde esbâb-ı nüzul
rivâyetleri Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir
yol olmuştur. Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya
konulmadığı da bir gerçektir. Usûl açısından vaki olan bu eksiklik, esbâb-ı
nüzul rivâyetleri, genel olarak da tefsir rivâyetleri üzerinde tereddütlerin
zuhuruna sebep olmuştur. Tefsîr rivâyetlerini (esbâb-ı nüzul rivâyetleri dahil) eserlerinde
nakleden müfessirlerimizin birçoğu İlmî yeterliliklerine, salâh ve takvâ ehli
oluşlarına rağmen zayıf, garîb, münker ve İsrailî birçok hadis zikretmişlerdir.
Hatta mevzû hadis naklettikleri vâkidir. O halde âlimlerimizin bir tefsir
haberini eserlerinde rivâyet etmiş olmaları, her zaman o rivâyetin “sıhhatine
delil teşkil etmemelidir.
Kurân-ı Kerîm’in anlaşılması konusunda esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin
değerlendirilmesinde yeni bir usûl takip edilmelidir. Böylece, tefsir
kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve
Kurân-ı Kerîm’deki bir âyeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler,
onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan
kurtulacaklardır açıklamasını yaptıktan sonra esbâb-ı nüzul/tefsir
rivâyetlerinin bilgisayar teknolojisinin imkânlarından yararlanarak toplanması
gerekliliğine tekrar işaret etmiş, bu gayeyi gerçekleştirecek malzeme/kültür
mirasımız elde mevcut olduğunu ancak bu
fertlerin değil, müesseselerin ve kurulacak enstitülerin çatısı altında, çağın
imkânlarından yararlanan bir âlimler grubunun gerçekleştireceği bir proje
olarak düşünülmesi gereğine işaret etmektedir. Böyle bir projeyi
gerçekleştirecek her türlü imkân ülkemizde mevcut olduğunu ancak himmete
ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Bu kıssa üzerinden kendi önerdiği Kur’ân’ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’ün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşım getiren
ilkeleri, bir âyet/hâdise üzerine odaklayarak bu ilkelerin uygulanabilirliğini
göstermeye çalıştığını ifade etmiştir.
Hocamız,
Kur’an ve bağlam kitabının 3. İç kitap bölümünü tarihsellik ve esbab-ı nüzul
başlığına ayırmış.
Yukarıda
aslında bu konu daha önce III. Bölümde esbâb-ı nüzûle yeni bir yaklaşım
başlığı altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi
bahsinde yeni yaklaşımda önerdiği ölçülerden biriydi. Konunun önemine binaen
konuyu burada geniş ele alıyor. Üçüncü kitabın GİRİŞ bölümünü iki başlığa ayırıyor.
A.Tarihsellik
Problemi ve Açıklanması
B.Araştırmanın
Amacı ve Metodu
Tarihsellik
denilince ne anlıyoruz? Bu temel soruya verilecek ilk cevap, bu kelimenin
felsefeye ait bir kavram olduğudur. O halde kavram nedir? deyip kavramı
tanımlıyor: Kavram, İnsanî bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel
aracıdır. Çünkü kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların
durumunun hepsinin üzerinde cereyan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin
oluşması ve ondan başka fikirlerin doğmasını sağlar.
O
halde
kavram
bir fikirdir, bir bilgidir. İnsan bir fikri, bir bilgiyi de ancak bazı
işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da, bir bilgi ve
fikir yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde terim adını alır.
Terim,
kavramın kendisi değildir; kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel
simgedir. Kavram ve terimi detaylıca bir şemada ele alıyor.
İzahlarını
yaptıktan sonra başta sorduğu sorunun cevabını şöyle veriyor: Tarihsellik de
tarih yapan bir varlık olarak insanın, tarih hakkında / edindiği tecrübelerin
ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan eden zihnî faaliyetinin
sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Yani
tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile
bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir durumla, tarihle ilgilidir.
Araştırmanın
Amacı ve Metodunu ise şöyle açıklamaktadır:
Bu çalışmamızda
öncelikle tarihsellik kavramını esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alıp inceleyerek
bu kavramın doğuşunu ve gelişimini özet bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.
Böylece Batı kökenli bir kavramı kendi kültür alanımıza nasıl nakledeceğimiz
ve kullanacağımıza dair ipuçlarını, o kavramın kültürel ve tarihsel serüveninde
aramak imkânı bulacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmamızın
ikinci amacı, tarihsellik kavramının kendi kültür alanımızda nasıl
kullanılabileceğine dair bir deneme yapmaktır. Böyle bir deneme ile insanı
zaman içinde inceleyen bir ilim olarak tarih ve bütün insanlığın
tarihini idare eden kanunları matematik formüllerle vermek —iddiasındaki
tarih felsefesi alanlarına ait tarihsellik kavramını yaşamak, anlamını
araştırmak ve anlamak amaçlanmaktadır. Özetle bu çalışma,
insanın bizzat tecrübe ettiği tarih alanına ait bir tasarımı (kavramı)
içselleştirerek kültür hayatımıza nasıl katabileceğimize, kavramsal aktarımı
nasıl sağlayabileceğimize ve bu kavramla nasıl hesaplaşabileceğimize dair bir
arayışı ifade etmektedir. Daha sonra Tarihsellik kavramının
temellendirilmesi’ne geçmekte Tarihsellik Kavramının Doğuşu ve Gelişmesi, Tarihsellik
Kavramının Kullanım Çerçevesi ve Alanları alt başlıklarıyla bu kavramın
temellendirmesini yapmaktadır.
Daha sonra
tarihsellik kavramının tanımıyla gelen anlamlar ışığında esbâb-ı nüzulün
tarihselliğine bakmakta
Birinci anlam: Tarihsel
olanın varlık biçimi.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamına ait bir gerçeklik olarak gerçekliğini o
dönemde yaşamış kişilerden (Hz. Peygamber ve Ashâbı) ve onların yapıp-etmeleri
sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır. Bunun mekân-zaman içinde olmuş,
sahîh rivâyetle bize ulaşmış musned- merfû haberler olması sebebiyle elle
tutulur gerçekliği vardır.
Böyle
düşündüğümüzde esbâb-ı nüzulü, tarihsel olanın varlık biçimi, tarihsel olanın
niteliği olarak anlayabileceğimizi, yani nüzul ortamında ne gibi olaylar olmuş,
sorular sorulmuş veya nasıl olmuş da bu âyet veya âyetler nâzil olmuş
sorularının karşılığı olarak algılayabileceğimizi söylemekte;
İkinci anlam: Zamana
bağlılık, gelip geçicilik.
Esbâb-ı nüzulün
tarihselliği hakkında zamana bağlılık, gelip geçicilik tanımının isabetli
olmayacağını düşündüğünü belirtmektedir.
Öte yandan
esbâb-ı nüzul kıssaları, sadece bu kıssaların cereyan edişlerine dair
ayrıntılar ve hâdiselerin kahramanları bağlanımda ele alınabilir. Böyle bir durumda
esbâb-ı nüzule yaklaşım bu çerçevede kilitlenmiş olur. Esbâb-ı nüzul kıssalarının,
Kur’ân mesajının kendine özgü İnsanî biçimleri olduğu göz ardı edileceğine
dikkat çeker.
Halbuki esbâb-ı
nüzul kıssalarının bu nitelikleri, zamana bağlı, gelip geçici (tarihsel)
niteliklerdir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve kahramanlarının
yapıp-etmeleri zamana bağlı, gelmiş geçmiş (tarihsel) yapıp-etmelerdir. Ama bu
anlayışla esbâb-ı nüzule yaklaşmak hatalı bir tavır olacaktır. Çünkü, Kur'ân-ı
Kerîm -nüzul ortamı- esbâb-ı nüzul ilişkisini “insan” açısından
değerlendirdiğimizde, Kur’ân vahyinin, insanı ve onun varlık koşullarını
reddeden değil, aksine insanın varlık koşullarını onaylayan ve insanın onların
şuuruna vararak geliştirmesine imkân sağlayan bir mesajı içerdiğini
görmekteyiz.
Esbâb-ı nüzulün
tarihsel bir gerçek olması ile onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı
şeylerdir. Çünkü esbâb-ı nüzul dinî bir fenomen olarak, hakikati,
tarihsellikten bağımsız olan bir gerçek olarak da düşünülmelidir. Çünkü
esbâb-ı nüzul orijinal yorum-orijinal tarihtir.
Hayatta sürekli
olarak yeni gerçekler, yeni durumlar ortaya çıkar. Bunlan biricik tarihsel
gerçekler olarak ele almak mümkün olmadığı- —na göre hayatm tarihsel esasını,
temelini açığa çıkarmak gerekir. Kur’ân’a göre hayatın tarihsel esası ve temeli
ise geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın
faaliyet sahası olarak görmesidir. İşte es- bâb-ı nüzule bu bağlamda
yaklaşırsak onun Kur’ânî bütünlüğe ait bir olgu olduğunu görürüz. Bu sebeple
esbâb-ı nüzul, Kur’ân-ı Kerîm’ı, onun anlaşılması meselesinde tarihsel
bir görüş açısı içine koyar.
Daha sonra şu
değerlendirmelerde bulunur: Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisine dair
ifade edeceklerimiz bundan ibarettir. Görüldüğü üzere esbâb-ı nüzul,
mekân-zaman içinde vuku bulması, sahîh musned-merfû) rivâyetle bize ulaşmış
olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerekliktir. Nüzul ortamında cereyan
eden hâdiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık
biçimidir.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir.
Dolayısıyla her mekân-zaman’da benzeri İnsanî yapıp-etmelerle temelde benzerlik
gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine
yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemlisi ise onları amel
(eylem) haline getirebilme meselesidir.
Sahâbe’nin
musned-merfû rivâyetleriyle nakledilen nüzul ortamına ait esbâb-ı nüzul
rivâyetleri, Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında orijinal yorum
olarak değerlendirilebilir. Yine bu rivâyetler, Kur’ân’ın anlaşılma
sürecinde ve Kur’ân-ı Kerîm tarihinde orijinal tarih olarak
adlandırılabilir.
Tefsir için
olan esbâb-ı nüzul rivâyetleri ve değerlendirmelerini ise Kur’ân'm
anlaşılmasında düşünülmüş yorum olarak nitelendirilebilir. Bu tür rivâyetler,
Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur’ân tarihinde düşünülmüş
tarih olarak değerlendirilebilir. İşte tarihsellik kavramı böyle bir
kavramdır.[2]
Sonuç bölümünde
de TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL konusunun
bir değerlendirmesini yapmaktadır.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale
(literatür) adı veriniz.
1- عنوان الكتاب: التفسير الموضوعي للحافظ المتقن مع أسباب النزول
وشرح المفردات
المؤلف:
حراء للطباعة والنشر
2-عنوان الكتاب: أسباب النزول المسمى لباب النقول في أسباب
النزول
المؤلف: عبد الرحمن السيوطي جلال الدين
3-غاية المأمول في التعليقات على الصحيح المسند من أسباب النزول
المؤلف:
عثمان السالمي العثمي أبو عبد الله
4-التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل
المؤلف:
وهبة الزحيلي
5- تفسير الجلالين ولباب النقول في أسباب النزول على هامش القرآن
الكريم
المؤلف: جلال الدين المحلى - جلال الدين السيوطي
6-عنوان الكتاب: البرهان في علوم القرآن
المؤلف: بدر الدين الزركشي
7- عنوان الكتاب: علوم القرآن الكريم
المؤلف: نور الدين عتر
8-Ahmet Nedim
Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları.
9-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve
Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları.
10-İmadüddin
Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî
beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
11-İbrâhim
Muhammed Ali, Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase
hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem.
12-Bessam
Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005.
Makale / Literatür:
1- A. Rippin,
"The Function of Asbâb al-Nüzül in Qur'ânic Exegesis", BSOAS, U/1
(1988), s. 1-20.
2- Kırca, Calal, Tenzil
Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur’an Yorumlarına Olan Etkisi, Kur’an
Mesajı İlmî Araştırmalar Dergisi, Aralık 1997, sa:2.
3-Recep Demir, Kur’an
Tefsirinde Tarihselci Yöntem, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, Vol.
1, No. 1, March 2012.
4- Dini Kavramlar Sözlüğü Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, s.581.
6- M. Rızâ
el-Hüseynî, "Esbâbü nüzûli'l-Kur'ân", Türâsünâ, 1/4, Kum 1406, s.
19-67.
7- F. Ahmet
Polat, Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
8- Diyanet
İslam Asiklopedisi, 11.cilt. ESBAB-I NÜZUL md.
9- Mehmet
Paçacı, Kur’an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz? Ankara Okulu yayınları,
Ankara2000, s.55.
10-İshak Yazıcı,
Nüzûl Sebeplerini Bilmenin Kur’ân Tefsirindeki Önemi, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1987, sayı: 2, s. 117-128.
11-M. Sait
ŞİMŞEK, Esbabü’n-Nüzûl md., Şamil İslam Ansiklopedisi.
2013-2014 Akademik Yılı
Güz Dönemi Doktora Ödevi
Mustafa FIRAT
ÖĞR. NO: 13922714
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir?
Yazınız.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı
veriniz.
Prof. Dr. Ahmet
Nedim Serinsu Hocamızın Kur’an ve Bağlam isimli kitabı içerik olarak üç temel
başlıklı bir kitap olarak karşımıza
çıkıyor.
Giriş Kısmında : Kur’ân’ın
Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü konusu altında hocamız konuya
girmeden Esbâb-ı Nüzul hakkındaki Araştımasının Konusu ve Önemi, Amacı ve Metodu’nu
açıklayarak kitabına giriyor. Önemini Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamının
aslî bir unsur oldığunu, İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan
bir vakıa olageldiğini belirttikten sonra esbâb-ı nüzul hakkında tek kaynağın sahabe olduğunu sonraki
nesillerin esbâb-ı nüzul anlayışına etki etmiştir. O sebepledir ki seleften
bazıları, “Kur’ân’ın anlaşılmasında en emin yol esbâb-ı nüzuldür”
dediklerini naklederek önemine vurgu yapmıştır. Şâtibî’nin bu sözleri “esbâb-ı nüzulü bilen kimsenin Kur’ân-ı
Kerîm’i de bileceği” mânasında yorumladığından bahisle aslında böyle bir
anlayışın temelinin hicrî ikinci asra kadar indirmek mümkün olduğunu bundan dolayı kitabın birinci bölümünde
Kur’an ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiştir. Kur’ân
ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış, sonra da bu ilimler
içerisinde esbâb-ı nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Bilahare esbâb-ı nüzul
ilmi bütün yönleriyle konu edinilmiştir. Dolayısıyla birinci bölümde “bir vâkıa
olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır.
İkinci bölümde
ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun
oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını Burada esbâb-ı nüzule
eleştirel bir yaklaşımda bulunarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını ifade
etmiştir. Yöneltilen tenkitlerin esbâb-ı nüzul olgusunu en isabetli ve en
sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye katkı sağlıyacağını ifade etmiştir.
Üçüncü bölümde
ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunduğunu İlk bölümde
esbâb-ı nüzul olgusunu bize ulaştığı haliyle inceledikten ve ikinci bölümde de
bu malzemeyi kritiğe tâbi tuttuktan sonra, çözüm önerilerini ortaya koymak
lazım geldiğini, burada da esbâb-ı nüzul meselesine bu açıdan ve güncel yani
içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması
çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret ettiğini ifade etmiştir.
Esbâb-ı nüzul konusunda şimdiye kadar yapılmış araştırmalarda ortak
özelliğin klasik Kur’ân ilimlerinden veya esbâb-ı nüzulden bahseden
eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbâb-ı nüzulü bilmenin faydalarından
söz etmek şeklinde tanımlanabileceğini, halbuki esbâb-ı nüzulün ne olduğunu
öncelikle ortaya koyduktan sonra “bu malzeme, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ne kadar yararlıdır” meselesini tartışmak icap ettiğine dikkat
çekmiştir.
Araştırmanın
amacını ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır
Esbâb-ı nüzul ilminin, dikkate alındığını bu sebeple bu alandaki katkısı ve ona
olan ihtiyacımızın boyutları tespit edebilmek adına;
- Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin geçmişten günümüze bir nevi muhasebesini yapmak, bu bakımdan da
öncelikle meseleyi Kur'ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul gibi konuyla ilgili
kavramları tanımlayarak esbâb-ı nüzulü ele almayı gaye edindiğini
söylemektedir.
-Ardından
esbâb-ı nüzul olgusunun Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılması maksadıyla
kullanılırken ve değerlendirirken yapılan hataları ortaya koyarak düşülebilecek
yanlışlıklara dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etmiştir.
- Esbâb-ı nüzul
olgusunu günümüze nasıl taşınabileceğinin araştırmasının amaç edinildiğini,
|
yoksa esbâb-ı nüzulden bahseden eserlerde
görülen ve her biri diğerinden nakledilmiş bulunan bu ilmin yararlarını
onaylamak, doğrulamak veya reddetmek yönünde bir gayesinin olmadığını da
vurgulamıştır.
Araştırmanın
metodunda da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması bağlamında esbâb-ı nüzul
bilgisini göstermeye çalışacağını Böylelikle esbâb-ı nüzul ilminin alanını
sınırlandırıp onunla ilgili birçok konuya ayrıntılara girmeden lüzumlu
değinmelerle bir metod takip edeceğini ifade etmiştir. Bu yöntem ile esbâb-ı
nüzul ilmine;
1-
Vâkıasını tesbit,
2-
Onun tenkidi,
3-
Yeni bir yaklaşım ilkeleri
ile yönelmek,
esbâb-ı nüzulden yararlanacak ihtisas sahibi olsun veya olmasın
araştırmacılara, esbâb-ı nüzul ve faydaları alanında bütüncül bir değerlendirme
imkanı vereceğini düşündüğünü söylemektedir.
Esbâb-ı nüzul
konusunu eserlerinde inceleyen âlimlerin esbâb-ı nüzul ilminin yararlarından
bahsederlerken esbâb-ı nüzul rivâyetlerini beş kısma ayırıp ortaya çıkan
problemleri (taaddüt, taahhür, umum-husus gibi) beş kısım içinde halletmeye
çalışırtıklarını, kendisinin de çözümü araması sebebiyle esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
başlığı altında bu olguyu inceleyip;
Birinci bölümde esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
olgusal (vâkıî) bir yaklaşımda bulunduğunu,
İkinci bölümde
esbâb-ı nüzul rivâyetleri olgusalını eleştirdiğini,
Son bölümde de terkîbî bir yaklaşımla Kur’ân'ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerini nasıl kullanmamız gerektiği
hakkında çıkardığı sonuçları ortaya koyduğunu ifade etmektedir.
Daha sonra I. BÖLÜM’e girerek Kur’ân
İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl ilmiyle ilgili esbâb-ı nüzûl ilminin tanımı, esbâb-ı
nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi, esbâb-ı nüzûle dair eserlerden bahisten sonra
esbâb-ı nüzulün bilmenin yolu, rivâyetleri, kalıpları (sıygaları),bu
rivayetlerin tasnifi üzerinde durarak kadim ulema ve diğer alimlerin - konuya
toplu bir bakış yapmak için- tasniflerine yer verdiğini görüyoruz. Ayrıca bu rivâyetlerde
ihtilaf edilmesi konusu üzerinde de durmaktadır. I.Bölümü esbâb-ı nüzûlle
ilgili meselelere, Esbâb-ı nüzûlle ilgili disiplinlere, İslâm kültür tarihinde
esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin değerlendirilmesine genel bir bakış yaparak
tamamlamaktadır.
Kur’ân-ı
Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin değerlendirilmesi
yapılırken bu alanda ilkesiz yaklaşımlar olduğunu daha doğrusu bazı ilkeler
edinmiş olmalarına rağmen bu ilkelerde bir dağınıklık söz konusu olması
sebebiyle bu tutumların doğuracağı birçok sonuç oluşmuştur. Bu sonuçları da
iki madde halinde incelenebileceğini ifade etmekte;
Birinci maddeyi bu ilkesiz yaklaşımın
yarattığı metodolojik sorunları incelemeye,
İkinci madde de
bu metodolojik hataların sonucunda Kur’ân’ın anlaşılması bağlamında
oluşan sorunların araştırılmasını inceleyeceğini ifade etmektedir. Böylelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin doğurduğu sonuçları
araştırmak incelenen esbâb-ı nüzul olgusunu bugüne taşıyacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden biri esbâb-ı nüzulden yararlanırken bu
alanla ilgili ilkeleri gözardı eden tutumların bazı problemlere sebep olduğunu,
Bu olguyu da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz
kalma sebepleri olarak adlandırdığını söylemektedir. Bu sebeplerin de maddeler
halinde ele alıp incelemiştir.
1.maddede rivâyetler
açısından yetersiz kalmasının birçok açıdan sebeplerinin olduğunu bunların başımda bu
rivâyetler hadîs usûlü açısından incelendiğinde ulaşılan sonucun olduğunu ifade edip Merfû-Musned Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri Üzerine, Mursel Esbâb-ı Nüzul Rivâyetleri Üzerine, Senedlerin
Hazfedilmesi, Rivâyetlerin Tasnifine Dikkat Etmeme, Rivâyet Sıygalarına
(Kalıplarına) Dikkat Göstermeme başlıklarıyla meseleye eleştirel açıdan
yaklaşmaktadır.
2.maddede umumu
hususileştirme açısından yani sebebiyet ifade eden sebeb-i nüzulün nass olarak umum değil de
husus ifade ettiği şeklinde anlaşılma çabasını göstermektedir.
3. maddede
sebeb-i nüzulün taaddüt ve taahhür açısından farklı anlaşılmasını da esbab-ı
nüzülün yetersiz kalma sebepleri arasında göstermektedir.
4.maddede tarih ilmînden
yararlanma başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden birinin de bu rivayetlerin bir kısmında
görülen tarihi gerçeklere
aykırılık ile zamansal uyumsuzluk
olduğunu ifade etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı
nüzulün yetersiz kaldığı bu hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında hangi
sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir.
1-YORUM
ZENGİNLİĞİNE ENGEL OLMASI
2-KUR’ÂN-I
KERÎM’İN EVRENSEL HEDEFİ OLAN KUR’ÂN-İNSAN-HAYAT BÜTÜNLEŞMESİNİ ÖNLEMESİ
3-Şahısların
Ebedileştirilmesi, Mezhep Hareketlerine Etkisi bağlamında KONUNUN İSTİSMAR
EDİLMESİ konularına yer vermektedir.
III. BÖLÜM
ESBÂB-I NÜZÛLE
YENİ BİR YAKLAŞIM:
Esbâb-ı nüzulü
önceki iki bölümde vakıa olarak (olgu: olmuş olan, gerçekleşmiş olan) ve
doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp inceledikten ve esbâb-ı nüzul bilgisinin
mevcut hali ile Kur’ârı-ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara
neden olduğunu ortaya koyduktan sonra;
Bu bölümde ise hocamız, Kur’ân-ı Kerîm'in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân
verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu
gerçeğinden hareketle bu bölümde konu ile ilgili düşüncelerini söylemeye
çalışacağını ifade etmekte ve ilk başlığını;
A.ESBÂB-I NÜZÛL
RİVÂYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ şeklinde bir girişle sunmaktadır.
Konuya girmeden
önce Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu bağlamda esbâb-ı nüzul
ilminin yararları üzerinde durmakta ve Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul
ilmini incelerken Selef âlimlerinin Kur’ân tefsirine yönelenlerde
aradıkları şartlardan birinin esbâb-ı nüzul bilgisi olduğu hatırlatılmakta
murad-ı ilahiyi anlama adına Zerkeşî, İbnu Dakîki’l-İyd, Ebu’l-Feth el-Kuşeyrî ve Suyûtî esbâb-ı
nüzul bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında “güvenilir bir yol”
olarak tanımlamışlardır. Çünkü o, hem tarihî hem de aktüel bir gerçek olarak Kur’ân-ı
Kerîm’in nüzul ortamına ait haberleri içermektedir. Dolayısıyla onun da Kur’ân'ın
anlaşılması ve anlatılması ile ilgili bir temel prensip olarak algılanması ve
değerlendirilmesi gayet tabiîdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında Kur’ân-nüzul asrı insanı arasıdaki
ilişkiye bir anlamda ayna konumunda olan esbâb-ı nüzul rivayetlerinin aktüel
fonksiyonunu tespit etmek ise çağımız Kur’ân araştırıcılarını
ilgilendirmektedir.
Bunu
gerçekleştirebilmek ise, esbâb-ı nüzule ihtiyaç duyulan noktalan tespit etmeye
bağlıdır. Yani Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul dönemindeki muhataplarının
bilgisiyle aydınlanacak âyetler tespit edilmelidir. Bu yöndeki çabalan
destekleyecek çalışmalara da ihtiyaç olduğu açıktır. Mesela nüzul asrının;
a.
sosyal şartları,
b.
fikrî şartları,
c.
İktisadî şartları,
d.
siyasî şartları,
e.
ve o dönemin insanım inceleyen
araştırmalar esbâb-ı nüzulden Kur’ân’ı anlama yolunda daha çok istifade
etmemizi sağlayacaktır.
Bu sebeple hocamız III. bölümde esbâb-ı nüzul
bilgisinin, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında olması gereken yere
oturtulmaya çalışılacağını, bunun gerçekleşmesine imkân sağlayacak yeni bir yaklaşım
ve ilkelerin bu bölümde ele alınacağını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ciddî sonuçların doğmaması için Esbâb-ı nüzul bilgisine bîgâne
kalınmamasının yanında kullanımının, değerlendirilmesinin ilkeler konularak
yapılmasını gereğine işaretle Bu amaçla ilk yapılması gereken şeyin esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması Onun için de
esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarının belirlenmesi ve esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin nasıl değerlendirileceğinin ilkelerinin araştırılıp ortaya
konmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
1. ESBÂB-I
NÜZULE OLAN İHTİYACIN SINIRLARINI BELİRLEYEN İLKELER
Esbâb-ı nüzul
bilgisinin Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin
başında geldiğinin ifade edilmesi geleneksel yaklaşım tarzının bir ifadesidir.
Özellikle esbâb-ı nüzul neden gereklidir, bilinmesinin yararları nelerdir
sorularına maddeler halinde cevaplar vermişler ve hep bunlar tekrar edilmiştir. Oysa geleneksel
yaklaşımla esbâb-ı nüzulün Kur’ân'ın anlaşılmasında
değerlendirilmesinin bazı olumsuz sonuçlara sebep olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla halledilmesi gereken mesele, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule nasıl yaklaşılması ve değerlendirilmesi hususunda
odaklaşmaktadır. Bunun için ilk yapılması gereken esbâb-ı nüzule olan
ihtiyacın sınırları üzerinde durmak, bu konuyu açıklığa kavuşturmak olmalıdır. Hocamız Kur’ân-ı Kerîm'i anlama
çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki
grup ilkenin söz konusu olduğunu;
Birinci gruptaki ilkeleri genel ilkeler ve
ikinci gruptaki ilkeleri de özel ilkeler olarak adlandırdığını söylemektedir.
a. Genel İlkeler
Birinci ilke:
Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin tamamının ihata etmek mümkün değildir. Bütün rivâyetleri
toplayıp bunları senet-metin tenkidine tâbi tutmak ciltler dolusu kitap
demektir. Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin sahih olanlarının ve olmayanlarının tamamını bir araya getirmek
ve Kur’ân-ı Kerîm'i yorumlamada (tefsir), anlamada bunları ihata
edebilmek pek mümkün görülmemektedir.
İkinci ilke:
Esbâb-ı nüzulü bilmeden de Kur’ân-ı Kerîm'i(Anlama
aktından, fiilinden) anlamak mümkündür. Yani Kur’ân-ı Kerîm'in özünü,
bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak
mümkündür. Selef-halef bütün âlimlerin nüzul sebeplerini bilmenin önemi
üzerinde durdukları bilinmektedir. Onların bu tavrı, âyet, nüzul sebebi
bilinmeden anlaşılamaz anlamına gelmez. Nüzule sebep olan hâdisenin veya
sorunun cevabı olan Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir.
b. Özel İlkeler
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacın sınırlarım esas belirleyecek olan bu
ilkelerdir.
Birinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmenin, muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini, gereğini) bilmek gibi olduğu
hallerde.
İkinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmemenin Kur’ân'ın zâhir nasslarını mücmel nasslar konumuna
getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
Üçüncü ilke:
Bu ilke önceki
iki ilkeyi kapsayan bir niteliktedir. Buna göre: Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacı ilk planda Kur’ân belirlemelidir.
Kur’ân-ı Kerîm'i okuyan veya
dinleyen kimse bu eylemi sırasında âyet ve âyetlerde bulunan üstü kapalı bir
ifade (ima, telmih) hakkında manâyı yakalamak için bir bekleyişe, arayışa
giriyorsa o zaman sebeb-i nüzulü nakletmeye, olayı ayrıntılarıyla anlatmaya
ihtiyaç var demektir. Ayetlerin manâlarını herhangi bir okuyucu-araştırmacı sebeb-i
nüzullerini bilmeden de anlamış olabilir. Önemli olan esbâb-ı nüzulü Kur’ân-ı
Kerîm'i anlama çabasında zikredilen ilkeler çerçevesinde ve ikinci bölümde
anılan hatalara düşmeden kullanmaktır, değerlendirmektedir.
2. ESBAB I
NUZUL RİVAYETLERİNİN HADÎS USÛLÜ AÇISINDAN TENKİDİ:
Hocamız burada
esbâb-ı nüzul rivâyetlerini yeniden ele alıp değerlendirirken hadîs usûlünden
yararlanmanın gereğinden ve bunu gerçekleştirmek için nelerin yapılması icab
ettiğinden söz edeceğini söylemektedir. Esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü açısından
değerlendirilmesi konusuna çok önem vermek gerektiğine inandığını, Bu alandaki
birçok problemin hadîs usûlü kriterlerinin esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
uygulanması ile aşılacağı kanaatindedir. Bu bağlamda “Ayetin sebeb-i
nüzulü işte bu hâdisedir” demeden önce ciddi bir araştırma yapmak gerektiğini,
bu hükmü vermeden önce epeyce düşünmek zaruretine işaret etmektedir. Daha
sonra Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hadîs usûlü açısından nasıl ele alınmalıdır
sorusunun cevabını sekiz alt başlık altında işlemektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında Esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanarak yapılacak
tenkidin senet-metin bütünlüğü içinde yapılması gereği sonucuna ulaşmıştır.
3. RİVÂYETLERİ
TASNİF ETME:
Hocamız Esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü kriterleri uygulanarak derlenmesinin
ardından, bu rivâyetlerin tasnif edilmesi adımının atılmasını önermektedir.
Çünkü esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan meselelerin bir kısmı bu sayede
aydınlanacaktır. Bu tasniften ne anladığını bir bütünlük içinde ilkeler halinde
sunmaya çalışmıştır. Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hakkında yapılan birçok tasnifleri de
kapsayan ve meseleleri çözüme kavuşturacak bir tasnifle tasnif ederek bu
rivayetleri 2 grup halinde tasnif etmiştir.
a.Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri
b. Tefsir
için olan Esbâb-ı
Nüzul Rivâyetleri
Bu şekilde
rivayetler arasında bir ayrıma gitmiş ve bu ayrımın gerekliliğini iki örnekle
açıklamıştır.
Hocamızın III.
Bölümde ele aldığı esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımda esbâb-ı nüzûl
rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi anabaşlığı altındaki ikinci önerisi
ise:
B. KUR’ÂN-I
KERÎM’ÎN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesi sırasında yukarıdaki başlıkta
zikredilen ilkeleri tamamlayan önemli bir ilke de Kur’ân-ı Kerîm’in
bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün rolü açısından Kur’ân'ın
bütünlüğü kavramına bakıldığında sadece bir vecih ön plana çıkmaktadır: “Bütün
olarak Kur’ân-ı Kerîm”. Bu vecih diğer veçheleri de kapsayan, içeren
bir niteliğe sahiptir.
Yani Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramının en geniş olan veçhesi budur. Kavrama dahil olan bütün
veçhelere şâmildir. Bunların bir araya gelmesiyle ontolojik manâda varlık
kazanacağını belrtmekte esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân’ın bütünlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
konusu birlikte düşünülmesi gerektiği böylece Kur’ân’ın nüzul ortamına
ait rivâyetler ile sahabe ve tâbiûnun tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul
değerlendirmeleri Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş
olacağını, Her âyete bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyeceğini
söyler.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında üçüncü önerisi ise:
C.
SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI’dır.
Sîyâk-sibak
konusunun tenâsüb ve insicâm” ilmi kapsamına dahil olduğunu, bu konunun
müstakil olarak ele alınması Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzul rivayetlerinden yararlanırken göz önünde bulundurulması gereken bir ilke
olarak değerlendirilmesi sebebiyle olduğunu, ayrıca buraya kadar zikredilen
ilkeleri tamamlayıcı bir niteliğinin de varlığı sebebiyle yer verdiğini
belirtmektedir.
Öte yandan Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak’ın göz
önünde bulundurulması ilkesi, genel ilke olarak zikredilen Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramına da dahil bir prensiptir. Nihayetinde hocamız şuna dikkat
çekmektedir ki Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul
rivâyetlerini değerlendirirken âyetlerin siyâk-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Âyetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivâyetlere, itibar etmemekte yarar olduğu
açıktır. Nass-siyâk-sibak-rivâyet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında son olarak öne
çıkardığı ve dikkat çektiği konu ise
D.ESBÂB-I NÜZÛL
VE TARİHİLİK KAVRAMI konusudur. Esbâb-ı nüzul-tarihîlik münasebeti meselesine öncelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in tarih ve tarihî bilgi alanındaki ilkelerinden hareketle bakmanın
daha isabetli olduğunu düşündüğünü belirterek konuya başlamaktadır. Akabinde
şuna dikkat çekmektedir: Kur’ân-ı Kerîm insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye
edinmekle tarih ve tarihîlik bağlanımda temel karakteristiğini ortaya
koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir “şimdi”nin
kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu
gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu
bulmaya çalışan bir varlıktır. Bir başka deyişle, insan, tarihî bir varlıktır
ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm’in hemen her sûresinde
mutlaka ya insan . toplulukları ya da onlarla ilgili “olgular” ve “olaylar”
anlatılır. Dolayısıyla Kur’ân, tarih ve tarihîlik’i, geçmişi, yaşanılan
zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak
görmektedir der.
b. SONUÇ
bölümünde ise
hocamız
toparlayıcı bir özet sunarak konuyu bir kere daha zihinlerde
canlandırarak 1.Kitabı tamamlar ve
Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşımla ele aldığı sa’lebe kıssası ile
kitabın ikinci kitabına başlar. Araştırmasının Amacı şöyle tesbit eder: Bu çalışmamızda bir esbâb-ı
nüzul rivâyetini yeni bir yaklaşım ilkeleri çerçevesinde ele alıp
değerlendirmekteyiz. Böylece iki yönlü bir maksadı gerçekleştirmek istiyoruz.
Birincisi, Kur'ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü'nde
Sa’lebe kıssasını ayrıca incelenmeye değer bir konu olarak tekrar ele
alacağımızı ifade etmiştik. Şimdi bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. İkincisi ve
belki temel maksadımız ise, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’e
yeni bir yaklaşımın ilkelerini bir sebeb-i nüzul rivayeti üzerinde tatbik
etmektir. Buradan da esbâb-ı nüzul’ün aktüel değerini tesbite ulaşmayı ümit
etmekteyiz.[1]
Daha sonra bahsi geçen kıssaya girer ve
ilk
etapta HADİS versiyonunu, akabinde SÎRE,
RİCÂL VE TARİH KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, HADİS KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, TEFSİR KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI ele aldıktan sonra ESBÂB-I
NÜZÛLE YENİ BİR YAKLAŞIM IŞIĞINDA SA’LEBE KISSASININ DEĞERLENDİRİLMESİNE geçer
ve daha önce yukarıda özetlediğimiz yeni yaklaşımın maddelerini uygular.
a.İlk
olarak salebe kıssası rivayetleri hadîs usûlü açısından tenkid edilmelidir.
b.Rivayetler
tasnif edilmelidir.
c.Tarih
ilminden faydalanılmalıdır.
d.Kur’anî
bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir der ve uygulamasını
yapar.
İslâm kültür tarihinde esbâb-ı nüzul
rivâyetleri Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir
yol olmuştur. Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya
konulmadığı da bir gerçektir. Usûl açısından vaki olan bu eksiklik, esbâb-ı
nüzul rivâyetleri, genel olarak da tefsir rivâyetleri üzerinde tereddütlerin
zuhuruna sebep olmuştur. Tefsîr rivâyetlerini (esbâb-ı nüzul rivâyetleri dahil) eserlerinde
nakleden müfessirlerimizin birçoğu İlmî yeterliliklerine, salâh ve takvâ ehli
oluşlarına rağmen zayıf, garîb, münker ve İsrailî birçok hadis zikretmişlerdir.
Hatta mevzû hadis naklettikleri vâkidir. O halde âlimlerimizin bir tefsir
haberini eserlerinde rivâyet etmiş olmaları, her zaman o rivâyetin “sıhhatine
delil teşkil etmemelidir.
Kurân-ı Kerîm’in anlaşılması konusunda esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin
değerlendirilmesinde yeni bir usûl takip edilmelidir. Böylece, tefsir
kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve
Kurân-ı Kerîm’deki bir âyeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler,
onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan
kurtulacaklardır açıklamasını yaptıktan sonra esbâb-ı nüzul/tefsir
rivâyetlerinin bilgisayar teknolojisinin imkânlarından yararlanarak toplanması
gerekliliğine tekrar işaret etmiş, bu gayeyi gerçekleştirecek malzeme/kültür
mirasımız elde mevcut olduğunu ancak bu
fertlerin değil, müesseselerin ve kurulacak enstitülerin çatısı altında, çağın
imkânlarından yararlanan bir âlimler grubunun gerçekleştireceği bir proje
olarak düşünülmesi gereğine işaret etmektedir. Böyle bir projeyi
gerçekleştirecek her türlü imkân ülkemizde mevcut olduğunu ancak himmete
ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Bu kıssa üzerinden kendi önerdiği Kur’ân’ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’ün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşım getiren
ilkeleri, bir âyet/hâdise üzerine odaklayarak bu ilkelerin uygulanabilirliğini
göstermeye çalıştığını ifade etmiştir.
Hocamız,
Kur’an ve bağlam kitabının 3. İç kitap bölümünü tarihsellik ve esbab-ı nüzul
başlığına ayırmış.
Yukarıda
aslında bu konu daha önce III. Bölümde esbâb-ı nüzûle yeni bir yaklaşım
başlığı altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi
bahsinde yeni yaklaşımda önerdiği ölçülerden biriydi. Konunun önemine binaen
konuyu burada geniş ele alıyor. Üçüncü kitabın GİRİŞ bölümünü iki başlığa ayırıyor.
A.Tarihsellik
Problemi ve Açıklanması
B.Araştırmanın
Amacı ve Metodu
Tarihsellik
denilince ne anlıyoruz? Bu temel soruya verilecek ilk cevap, bu kelimenin
felsefeye ait bir kavram olduğudur. O halde kavram nedir? deyip kavramı
tanımlıyor: Kavram, İnsanî bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel
aracıdır. Çünkü kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların
durumunun hepsinin üzerinde cereyan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin
oluşması ve ondan başka fikirlerin doğmasını sağlar.
O
halde
kavram
bir fikirdir, bir bilgidir. İnsan bir fikri, bir bilgiyi de ancak bazı
işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da, bir bilgi ve
fikir yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde terim adını alır.
Terim,
kavramın kendisi değildir; kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel
simgedir. Kavram ve terimi detaylıca bir şemada ele alıyor.
İzahlarını
yaptıktan sonra başta sorduğu sorunun cevabını şöyle veriyor: Tarihsellik de
tarih yapan bir varlık olarak insanın, tarih hakkında / edindiği tecrübelerin
ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan eden zihnî faaliyetinin
sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Yani
tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile
bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir durumla, tarihle ilgilidir.
Araştırmanın
Amacı ve Metodunu ise şöyle açıklamaktadır:
Bu çalışmamızda
öncelikle tarihsellik kavramını esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alıp inceleyerek
bu kavramın doğuşunu ve gelişimini özet bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.
Böylece Batı kökenli bir kavramı kendi kültür alanımıza nasıl nakledeceğimiz
ve kullanacağımıza dair ipuçlarını, o kavramın kültürel ve tarihsel serüveninde
aramak imkânı bulacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmamızın
ikinci amacı, tarihsellik kavramının kendi kültür alanımızda nasıl
kullanılabileceğine dair bir deneme yapmaktır. Böyle bir deneme ile insanı
zaman içinde inceleyen bir ilim olarak tarih ve bütün insanlığın
tarihini idare eden kanunları matematik formüllerle vermek —iddiasındaki
tarih felsefesi alanlarına ait tarihsellik kavramını yaşamak, anlamını
araştırmak ve anlamak amaçlanmaktadır. Özetle bu çalışma,
insanın bizzat tecrübe ettiği tarih alanına ait bir tasarımı (kavramı)
içselleştirerek kültür hayatımıza nasıl katabileceğimize, kavramsal aktarımı
nasıl sağlayabileceğimize ve bu kavramla nasıl hesaplaşabileceğimize dair bir
arayışı ifade etmektedir. Daha sonra Tarihsellik kavramının
temellendirilmesi’ne geçmekte Tarihsellik Kavramının Doğuşu ve Gelişmesi, Tarihsellik
Kavramının Kullanım Çerçevesi ve Alanları alt başlıklarıyla bu kavramın
temellendirmesini yapmaktadır.
Daha sonra
tarihsellik kavramının tanımıyla gelen anlamlar ışığında esbâb-ı nüzulün
tarihselliğine bakmakta
Birinci anlam: Tarihsel
olanın varlık biçimi.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamına ait bir gerçeklik olarak gerçekliğini o
dönemde yaşamış kişilerden (Hz. Peygamber ve Ashâbı) ve onların yapıp-etmeleri
sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır. Bunun mekân-zaman içinde olmuş,
sahîh rivâyetle bize ulaşmış musned- merfû haberler olması sebebiyle elle
tutulur gerçekliği vardır.
Böyle
düşündüğümüzde esbâb-ı nüzulü, tarihsel olanın varlık biçimi, tarihsel olanın
niteliği olarak anlayabileceğimizi, yani nüzul ortamında ne gibi olaylar olmuş,
sorular sorulmuş veya nasıl olmuş da bu âyet veya âyetler nâzil olmuş
sorularının karşılığı olarak algılayabileceğimizi söylemekte;
İkinci anlam: Zamana
bağlılık, gelip geçicilik.
Esbâb-ı nüzulün
tarihselliği hakkında zamana bağlılık, gelip geçicilik tanımının isabetli
olmayacağını düşündüğünü belirtmektedir.
Öte yandan
esbâb-ı nüzul kıssaları, sadece bu kıssaların cereyan edişlerine dair
ayrıntılar ve hâdiselerin kahramanları bağlanımda ele alınabilir. Böyle bir durumda
esbâb-ı nüzule yaklaşım bu çerçevede kilitlenmiş olur. Esbâb-ı nüzul kıssalarının,
Kur’ân mesajının kendine özgü İnsanî biçimleri olduğu göz ardı edileceğine
dikkat çeker.
Halbuki esbâb-ı
nüzul kıssalarının bu nitelikleri, zamana bağlı, gelip geçici (tarihsel)
niteliklerdir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve kahramanlarının
yapıp-etmeleri zamana bağlı, gelmiş geçmiş (tarihsel) yapıp-etmelerdir. Ama bu
anlayışla esbâb-ı nüzule yaklaşmak hatalı bir tavır olacaktır. Çünkü, Kur'ân-ı
Kerîm -nüzul ortamı- esbâb-ı nüzul ilişkisini “insan” açısından
değerlendirdiğimizde, Kur’ân vahyinin, insanı ve onun varlık koşullarını
reddeden değil, aksine insanın varlık koşullarını onaylayan ve insanın onların
şuuruna vararak geliştirmesine imkân sağlayan bir mesajı içerdiğini
görmekteyiz.
Esbâb-ı nüzulün
tarihsel bir gerçek olması ile onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı
şeylerdir. Çünkü esbâb-ı nüzul dinî bir fenomen olarak, hakikati,
tarihsellikten bağımsız olan bir gerçek olarak da düşünülmelidir. Çünkü
esbâb-ı nüzul orijinal yorum-orijinal tarihtir.
Hayatta sürekli
olarak yeni gerçekler, yeni durumlar ortaya çıkar. Bunlan biricik tarihsel
gerçekler olarak ele almak mümkün olmadığı- —na göre hayatm tarihsel esasını,
temelini açığa çıkarmak gerekir. Kur’ân’a göre hayatın tarihsel esası ve temeli
ise geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın
faaliyet sahası olarak görmesidir. İşte es- bâb-ı nüzule bu bağlamda
yaklaşırsak onun Kur’ânî bütünlüğe ait bir olgu olduğunu görürüz. Bu sebeple
esbâb-ı nüzul, Kur’ân-ı Kerîm’ı, onun anlaşılması meselesinde tarihsel
bir görüş açısı içine koyar.
Daha sonra şu
değerlendirmelerde bulunur: Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisine dair
ifade edeceklerimiz bundan ibarettir. Görüldüğü üzere esbâb-ı nüzul,
mekân-zaman içinde vuku bulması, sahîh musned-merfû) rivâyetle bize ulaşmış
olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerekliktir. Nüzul ortamında cereyan
eden hâdiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık
biçimidir.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir.
Dolayısıyla her mekân-zaman’da benzeri İnsanî yapıp-etmelerle temelde benzerlik
gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine
yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemlisi ise onları amel
(eylem) haline getirebilme meselesidir.
Sahâbe’nin
musned-merfû rivâyetleriyle nakledilen nüzul ortamına ait esbâb-ı nüzul
rivâyetleri, Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında orijinal yorum
olarak değerlendirilebilir. Yine bu rivâyetler, Kur’ân’ın anlaşılma
sürecinde ve Kur’ân-ı Kerîm tarihinde orijinal tarih olarak
adlandırılabilir.
Tefsir için
olan esbâb-ı nüzul rivâyetleri ve değerlendirmelerini ise Kur’ân'm
anlaşılmasında düşünülmüş yorum olarak nitelendirilebilir. Bu tür rivâyetler,
Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur’ân tarihinde düşünülmüş
tarih olarak değerlendirilebilir. İşte tarihsellik kavramı böyle bir
kavramdır.[2]
Sonuç bölümünde
de TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL konusunun
bir değerlendirmesini yapmaktadır.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale
(literatür) adı veriniz.
1- عنوان الكتاب: التفسير الموضوعي للحافظ المتقن مع أسباب النزول
وشرح المفردات
المؤلف:
حراء للطباعة والنشر
2-عنوان الكتاب: أسباب النزول المسمى لباب النقول في أسباب
النزول
المؤلف: عبد الرحمن السيوطي جلال الدين
3-غاية المأمول في التعليقات على الصحيح المسند من أسباب النزول
المؤلف:
عثمان السالمي العثمي أبو عبد الله
4-التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل
المؤلف:
وهبة الزحيلي
5- تفسير الجلالين ولباب النقول في أسباب النزول على هامش القرآن
الكريم
المؤلف: جلال الدين المحلى - جلال الدين السيوطي
6-عنوان الكتاب: البرهان في علوم القرآن
المؤلف: بدر الدين الزركشي
7- عنوان الكتاب: علوم القرآن الكريم
المؤلف: نور الدين عتر
8-Ahmet Nedim
Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları.
9-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve
Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları.
10-İmadüddin
Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî
beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
11-İbrâhim
Muhammed Ali, Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase
hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem.
12-Bessam
Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005.
Makale / Literatür:
1- Recep Demir,
Kur’an Tefsirinde Tarihselci Yöntem, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları
Dergisi, Vol. 1, No. 1, March 2012. 1-20.
2- Kırca, Calal, Tenzil
Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur’an Yorumlarına Olan Etkisi, Kur’an
Mesajı İlmî Araştırmalar Dergisi, Aralık 1997, sa:2.
3- A. Rippin, "The
Function of Asbâb al-Nüzül in Qur'ânic Exegesis", BSOAS, L I /1 (1988), s.
4- Muhsin Demirci, Esbâbû’n-nüzûla Dair
(Yüksek Lisans Tezi,1984), M.Ü. İlahiyat Fakültesi.
5- M. Rızâ el-Hüseynî, "Esbâbü
nüzûli'l-Kur'ân", Türâsünâ, I / 4, Kum 1406, s. 19-67.
6- F. Ahmet
Polat, Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
7- Muhsin Demirci,
Esbâb-ı Nüzûl md., Diyanet İslam Asiklopedisi, 11.cilt, İstanbul 1995, s.
360-362.
8- Mehmet
Paçacı, Kur’an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz? Ankara Okulu yayınları,
Ankara2000, s.55.
9- Dini
Kavramlar Sözlüğü Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.581.
10- Abdullah
Aydemir, "Esbâbü'n-nüzul", Diyanet Dergisi, XI/1, Ankara 1972, s.
28-36.
2013-2014 Akademik Yılı
Güz Dönemi Doktora Ödevi
Mustafa FIRAT
ÖĞR. NO: 13922714
Esbab-ı Nüzul I
4. Ödev: Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir?
Yazınız.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale (literatür) adı
veriniz.
Prof. Dr. Ahmet
Nedim Serinsu Hocamızın Kur’an ve Bağlam isimli kitabı içerik olarak üç temel
başlıklı bir kitap olarak karşımıza
çıkıyor.
Giriş Kısmında : Kur’ân’ın
Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü konusu altında hocamız konuya
girmeden Esbâb-ı Nüzul hakkındaki Araştımasının Konusu ve Önemi, Amacı ve Metodu’nu
açıklayarak kitabına giriyor. Önemini Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamının
aslî bir unsur oldığunu, İslâmî ilimlerin birçok alanında âlimlerce önemle üzerinde durulan
bir vakıa olageldiğini belirttikten sonra esbâb-ı nüzul hakkında tek kaynağın sahabe olduğunu sonraki
nesillerin esbâb-ı nüzul anlayışına etki etmiştir. O sebepledir ki seleften
bazıları, “Kur’ân’ın anlaşılmasında en emin yol esbâb-ı nüzuldür”
dediklerini naklederek önemine vurgu yapmıştır. Şâtibî’nin bu sözleri “esbâb-ı nüzulü bilen kimsenin Kur’ân-ı
Kerîm’i de bileceği” mânasında yorumladığından bahisle aslında böyle bir
anlayışın temelinin hicrî ikinci asra kadar indirmek mümkün olduğunu bundan dolayı kitabın birinci bölümünde
Kur’an ilimleri ve esbâb-ı nüzul ilmi incelenmiştir. Kur’ân
ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmış, sonra da bu ilimler
içerisinde esbâb-ı nüzul ilminin konumu araştırılmıştır. Bilahare esbâb-ı nüzul
ilmi bütün yönleriyle konu edinilmiştir. Dolayısıyla birinci bölümde “bir vâkıa
olarak esbâb-ı nüzul nedir?” sorusuna cevap aranmıştır.
İkinci bölümde
ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında esbâb-ı nüzul olgusunun
oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını Burada esbâb-ı nüzule
eleştirel bir yaklaşımda bulunarak bunu gerçekleştirmeye çalıştığını ifade
etmiştir. Yöneltilen tenkitlerin esbâb-ı nüzul olgusunu en isabetli ve en
sağlıklı bir şekilde değerlendirmeye katkı sağlıyacağını ifade etmiştir.
Üçüncü bölümde
ise esbâb-ı nüzule yeni bir yaklaşım denemesinde bulunduğunu İlk bölümde
esbâb-ı nüzul olgusunu bize ulaştığı haliyle inceledikten ve ikinci bölümde de
bu malzemeyi kritiğe tâbi tuttuktan sonra, çözüm önerilerini ortaya koymak
lazım geldiğini, burada da esbâb-ı nüzul meselesine bu açıdan ve güncel yani
içinde bulunduğumuz şartlar içinde Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması
çabalarında bir katkısı ve anlamı olacak şekilde yaklaşmaya gayret ettiğini ifade etmiştir.
Esbâb-ı nüzul konusunda şimdiye kadar yapılmış araştırmalarda ortak
özelliğin klasik Kur’ân ilimlerinden veya esbâb-ı nüzulden bahseden
eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbâb-ı nüzulü bilmenin faydalarından
söz etmek şeklinde tanımlanabileceğini, halbuki esbâb-ı nüzulün ne olduğunu
öncelikle ortaya koyduktan sonra “bu malzeme, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ne kadar yararlıdır” meselesini tartışmak icap ettiğine dikkat
çekmiştir.
Araştırmanın
amacını ise Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır
Esbâb-ı nüzul ilminin, dikkate alındığını bu sebeple bu alandaki katkısı ve ona
olan ihtiyacımızın boyutları tespit edebilmek adına;
- Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin geçmişten günümüze bir nevi muhasebesini yapmak, bu bakımdan da öncelikle
meseleyi Kur'ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul gibi konuyla ilgili kavramları
tanımlayarak esbâb-ı nüzulü ele almayı gaye edindiğini söylemektedir.
-Ardından
esbâb-ı nüzul olgusunun Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılması maksadıyla
kullanılırken ve değerlendirirken yapılan hataları ortaya koyarak düşülebilecek
yanlışlıklara dikkat çekmeyi amaçladığını ifade etmiştir.
- Esbâb-ı nüzul
olgusunu günümüze nasıl taşınabileceğinin araştırmasının amaç edinildiğini,
|
yoksa esbâb-ı nüzulden bahseden eserlerde görülen
ve her biri diğerinden nakledilmiş bulunan bu ilmin yararlarını onaylamak,
doğrulamak veya reddetmek yönünde bir gayesinin olmadığını da vurgulamıştır.
Araştırmanın
metodunda da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması bağlamında esbâb-ı nüzul
bilgisini göstermeye çalışacağını Böylelikle esbâb-ı nüzul ilminin alanını
sınırlandırıp onunla ilgili birçok konuya ayrıntılara girmeden lüzumlu
değinmelerle bir metod takip edeceğini ifade etmiştir. Bu yöntem ile esbâb-ı
nüzul ilmine;
1-
Vâkıasını tesbit,
2-
Onun tenkidi,
3-
Yeni bir yaklaşım ilkeleri
ile yönelmek,
esbâb-ı nüzulden yararlanacak ihtisas sahibi olsun veya olmasın
araştırmacılara, esbâb-ı nüzul ve faydaları alanında bütüncül bir değerlendirme
imkanı vereceğini düşündüğünü söylemektedir.
Esbâb-ı nüzul
konusunu eserlerinde inceleyen âlimlerin esbâb-ı nüzul ilminin yararlarından
bahsederlerken esbâb-ı nüzul rivâyetlerini beş kısma ayırıp ortaya çıkan
problemleri (taaddüt, taahhür, umum-husus gibi) beş kısım içinde halletmeye
çalışırtıklarını, kendisinin de çözümü araması sebebiyle esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
başlığı altında bu olguyu inceleyip;
Birinci bölümde esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
olgusal (vâkıî) bir yaklaşımda bulunduğunu,
İkinci bölümde
esbâb-ı nüzul rivâyetleri olgusalını eleştirdiğini,
Son bölümde de terkîbî bir yaklaşımla Kur’ân'ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerini nasıl kullanmamız gerektiği
hakkında çıkardığı sonuçları ortaya koyduğunu ifade etmektedir.
Daha sonra I. BÖLÜM’e girerek Kur’ân
İlimleri ve Esbâb-ı Nüzûl ilmiyle ilgili esbâb-ı nüzûl ilminin tanımı, esbâb-ı
nüzûl ilminin doğuşu ve gelişimi, esbâb-ı nüzûle dair eserlerden bahisten sonra
esbâb-ı nüzulün bilmenin yolu, rivâyetleri, kalıpları (sıygaları),bu
rivayetlerin tasnifi üzerinde durarak kadim ulema ve diğer alimlerin - konuya
toplu bir bakış yapmak için- tasniflerine yer verdiğini görüyoruz. Ayrıca bu rivâyetlerde
ihtilaf edilmesi konusu üzerinde de durmaktadır. I.Bölümü esbâb-ı nüzûlle
ilgili meselelere, Esbâb-ı nüzûlle ilgili disiplinlere, İslâm kültür tarihinde
esbâb-ı nüzûl rivayetlerinin değerlendirilmesine genel bir bakış yaparak
tamamlamaktadır.
Kur’ân-ı
Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin değerlendirilmesi
yapılırken bu alanda ilkesiz yaklaşımlar olduğunu daha doğrusu bazı ilkeler
edinmiş olmalarına rağmen bu ilkelerde bir dağınıklık söz konusu olması
sebebiyle bu tutumların doğuracağı birçok sonuç oluşmuştur. Bu sonuçları da
iki madde halinde incelenebileceğini ifade etmekte;
Birinci maddeyi bu ilkesiz yaklaşımın
yarattığı metodolojik sorunları incelemeye,
İkinci madde de
bu metodolojik hataların sonucunda Kur’ân’ın anlaşılması bağlamında
oluşan sorunların araştırılmasını inceleyeceğini ifade etmektedir. Böylelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin doğurduğu sonuçları
araştırmak incelenen esbâb-ı nüzul olgusunu bugüne taşıyacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden biri esbâb-ı nüzulden yararlanırken bu
alanla ilgili ilkeleri gözardı eden tutumların bazı problemlere sebep olduğunu,
Bu olguyu da Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz
kalma sebepleri olarak adlandırdığını söylemektedir. Bu sebeplerin de maddeler
halinde ele alıp incelemiştir.
1.maddede rivâyetler
açısından yetersiz kalmasının birçok açıdan sebeplerinin olduğunu bunların başımda bu
rivâyetler hadîs usûlü açısından incelendiğinde ulaşılan sonucun olduğunu ifade edip Merfû-Musned Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri Üzerine, Mursel Esbâb-ı Nüzul Rivâyetleri Üzerine, Senedlerin
Hazfedilmesi, Rivâyetlerin Tasnifine Dikkat Etmeme, Rivâyet Sıygalarına
(Kalıplarına) Dikkat Göstermeme başlıklarıyla meseleye eleştirel açıdan
yaklaşmaktadır.
2.maddede umumu
hususileştirme açısından yani sebebiyet ifade eden sebeb-i nüzulün nass olarak umum değil de
husus ifade ettiği şeklinde anlaşılma çabasını göstermektedir.
3. maddede
sebeb-i nüzulün taaddüt ve taahhür açısından farklı anlaşılmasını da esbab-ı
nüzülün yetersiz kalma sebepleri arasında göstermektedir.
4.maddede tarih ilmînden
yararlanma başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzulün yetersiz kalma sebeplerinden birinin de bu rivayetlerin bir kısmında
görülen tarihi gerçeklere aykırılık
ile zamansal uyumsuzluk olduğunu ifade
etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı
nüzulün yetersiz kaldığı bu hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında hangi
sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir.
1-YORUM ZENGİNLİĞİNE
ENGEL OLMASI
2-KUR’ÂN-I
KERÎM’İN EVRENSEL HEDEFİ OLAN KUR’ÂN-İNSAN-HAYAT BÜTÜNLEŞMESİNİ ÖNLEMESİ
3-Şahısların
Ebedileştirilmesi, Mezhep Hareketlerine Etkisi bağlamında KONUNUN İSTİSMAR
EDİLMESİ konularına yer vermektedir.
III. BÖLÜM
ESBÂB-I NÜZÛLE
YENİ BİR YAKLAŞIM:
Esbâb-ı nüzulü
önceki iki bölümde vakıa olarak (olgu: olmuş olan, gerçekleşmiş olan) ve
doğurduğu sonuçlar açısından ele alıp inceledikten ve esbâb-ı nüzul bilgisinin
mevcut hali ile Kur’ârı-ı Kerîm’in anlaşılmasında bazı sıkıntılara
neden olduğunu ortaya koyduktan sonra;
Bu bölümde ise hocamız, Kur’ân-ı Kerîm'in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân
verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu
gerçeğinden hareketle bu bölümde konu ile ilgili düşüncelerini söylemeye
çalışacağını ifade etmekte ve ilk başlığını;
A.ESBÂB-I NÜZÛL
RİVÂYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ şeklinde bir girişle sunmaktadır.
Konuya girmeden
önce Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu bağlamda esbâb-ı nüzul
ilminin yararları üzerinde durmakta ve Kur’ân ilimleri ve esbâb-ı nüzul
ilmini incelerken Selef âlimlerinin Kur’ân tefsirine yönelenlerde
aradıkları şartlardan birinin esbâb-ı nüzul bilgisi olduğu hatırlatılmakta
murad-ı ilahiyi anlama adına Zerkeşî, İbnu Dakîki’l-İyd, Ebu’l-Feth el-Kuşeyrî ve Suyûtî esbâb-ı
nüzul bilgisini Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında “güvenilir bir yol”
olarak tanımlamışlardır. Çünkü o, hem tarihî hem de aktüel bir gerçek olarak Kur’ân-ı
Kerîm’in nüzul ortamına ait haberleri içermektedir. Dolayısıyla onun da Kur’ân'ın
anlaşılması ve anlatılması ile ilgili bir temel prensip olarak algılanması ve
değerlendirilmesi gayet tabiîdir. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında Kur’ân-nüzul asrı insanı arasıdaki
ilişkiye bir anlamda ayna konumunda olan esbâb-ı nüzul rivayetlerinin aktüel
fonksiyonunu tespit etmek ise çağımız Kur’ân araştırıcılarını
ilgilendirmektedir.
Bunu
gerçekleştirebilmek ise, esbâb-ı nüzule ihtiyaç duyulan noktalan tespit etmeye
bağlıdır. Yani Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul dönemindeki muhataplarının
bilgisiyle aydınlanacak âyetler tespit edilmelidir. Bu yöndeki çabalan
destekleyecek çalışmalara da ihtiyaç olduğu açıktır. Mesela nüzul asrının;
a.
sosyal şartları,
b.
fikrî şartları,
c.
İktisadî şartları,
d.
siyasî şartları,
e.
ve o dönemin insanım inceleyen
araştırmalar esbâb-ı nüzulden Kur’ân’ı anlama yolunda daha çok istifade
etmemizi sağlayacaktır.
Bu sebeple hocamız III. bölümde esbâb-ı nüzul
bilgisinin, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında olması gereken yere
oturtulmaya çalışılacağını, bunun gerçekleşmesine imkân sağlayacak yeni bir
yaklaşım ve ilkelerin bu bölümde ele alınacağını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında ciddî sonuçların doğmaması için Esbâb-ı nüzul bilgisine bîgâne
kalınmamasının yanında kullanımının, değerlendirilmesinin ilkeler konularak
yapılmasını gereğine işaretle Bu amaçla ilk yapılması gereken şeyin esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması Onun için de
esbâb-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarının belirlenmesi ve esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin nasıl değerlendirileceğinin ilkelerinin araştırılıp ortaya
konmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
1. ESBÂB-I
NÜZULE OLAN İHTİYACIN SINIRLARINI BELİRLEYEN İLKELER
Esbâb-ı nüzul
bilgisinin Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin
başında geldiğinin ifade edilmesi geleneksel yaklaşım tarzının bir ifadesidir.
Özellikle esbâb-ı nüzul neden gereklidir, bilinmesinin yararları nelerdir
sorularına maddeler halinde cevaplar vermişler ve hep bunlar tekrar edilmiştir. Oysa geleneksel
yaklaşımla esbâb-ı nüzulün Kur’ân'ın anlaşılmasında
değerlendirilmesinin bazı olumsuz sonuçlara sebep olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla halledilmesi gereken mesele, Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule nasıl yaklaşılması ve değerlendirilmesi hususunda
odaklaşmaktadır. Bunun için ilk yapılması gereken esbâb-ı nüzule olan
ihtiyacın sınırları üzerinde durmak, bu konuyu açıklığa kavuşturmak olmalıdır. Hocamız Kur’ân-ı Kerîm'i anlama
çabasında esbâb-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki
grup ilkenin söz konusu olduğunu;
Birinci gruptaki ilkeleri genel ilkeler ve
ikinci gruptaki ilkeleri de özel ilkeler olarak adlandırdığını söylemektedir.
a. Genel İlkeler
Birinci ilke:
Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin tamamının ihata etmek mümkün değildir. Bütün rivâyetleri
toplayıp bunları senet-metin tenkidine tâbi tutmak ciltler dolusu kitap
demektir. Esbâb-ı nüzul
rivâyetlerinin sahih olanlarının ve olmayanlarının tamamını bir araya getirmek
ve Kur’ân-ı Kerîm'i yorumlamada (tefsir), anlamada bunları ihata
edebilmek pek mümkün görülmemektedir.
İkinci ilke:
Esbâb-ı nüzulü bilmeden de Kur’ân-ı Kerîm'i(Anlama
aktından, fiilinden) anlamak mümkündür. Yani Kur’ân-ı Kerîm'in özünü,
bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak
mümkündür. Selef-halef bütün âlimlerin nüzul sebeplerini bilmenin önemi
üzerinde durdukları bilinmektedir. Onların bu tavrı, âyet, nüzul sebebi
bilinmeden anlaşılamaz anlamına gelmez. Nüzule sebep olan hâdisenin veya
sorunun cevabı olan Kur’ân-ı Kerîm elimizdedir.
b. Özel İlkeler
Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacın sınırlarım esas belirleyecek olan bu
ilkelerdir.
Birinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmenin, muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini, gereğini) bilmek gibi olduğu
hallerde.
İkinci ilke:
Sebeb-i nüzulü
bilmemenin Kur’ân'ın zâhir nasslarını mücmel nasslar konumuna
getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
Üçüncü ilke:
Bu ilke önceki
iki ilkeyi kapsayan bir niteliktedir. Buna göre: Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzule ihtiyacı ilk planda Kur’ân belirlemelidir.
Kur’ân-ı Kerîm'i okuyan veya
dinleyen kimse bu eylemi sırasında âyet ve âyetlerde bulunan üstü kapalı bir
ifade (ima, telmih) hakkında manâyı yakalamak için bir bekleyişe, arayışa
giriyorsa o zaman sebeb-i nüzulü nakletmeye, olayı ayrıntılarıyla anlatmaya
ihtiyaç var demektir. Ayetlerin manâlarını herhangi bir okuyucu-araştırmacı sebeb-i
nüzullerini bilmeden de anlamış olabilir. Önemli olan esbâb-ı nüzulü Kur’ân-ı
Kerîm'i anlama çabasında zikredilen ilkeler çerçevesinde ve ikinci bölümde
anılan hatalara düşmeden kullanmaktır, değerlendirmektedir.
2. ESBAB I
NUZUL RİVAYETLERİNİN HADÎS USÛLÜ AÇISINDAN TENKİDİ:
Hocamız burada
esbâb-ı nüzul rivâyetlerini yeniden ele alıp değerlendirirken hadîs usûlünden
yararlanmanın gereğinden ve bunu gerçekleştirmek için nelerin yapılması icab
ettiğinden söz edeceğini söylemektedir. Esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü açısından
değerlendirilmesi konusuna çok önem vermek gerektiğine inandığını, Bu alandaki
birçok problemin hadîs usûlü kriterlerinin esbâb-ı nüzul rivâyetlerine
uygulanması ile aşılacağı kanaatindedir. Bu bağlamda “Ayetin sebeb-i
nüzulü işte bu hâdisedir” demeden önce ciddi bir araştırma yapmak gerektiğini,
bu hükmü vermeden önce epeyce düşünmek zaruretine işaret etmektedir. Daha
sonra Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hadîs usûlü açısından nasıl ele alınmalıdır
sorusunun cevabını sekiz alt başlık altında işlemektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında Esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanarak yapılacak
tenkidin senet-metin bütünlüğü içinde yapılması gereği sonucuna ulaşmıştır.
3. RİVÂYETLERİ
TASNİF ETME:
Hocamız Esbâb-ı
nüzul rivâyetlerinin hadîs usûlü kriterleri uygulanarak derlenmesinin
ardından, bu rivâyetlerin tasnif edilmesi adımının atılmasını önermektedir.
Çünkü esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan meselelerin bir kısmı bu sayede
aydınlanacaktır. Bu tasniften ne anladığını bir bütünlük içinde ilkeler halinde
sunmaya çalışmıştır. Esbâb-ı nüzul rivâyetleri hakkında yapılan birçok tasnifleri de
kapsayan ve meseleleri çözüme kavuşturacak bir tasnifle tasnif ederek bu
rivayetleri 2 grup halinde tasnif etmiştir.
a.Esbâb-ı Nüzul
Rivâyetleri
b. Tefsir
için olan Esbâb-ı
Nüzul Rivâyetleri
Bu şekilde
rivayetler arasında bir ayrıma gitmiş ve bu ayrımın gerekliliğini iki örnekle
açıklamıştır.
Hocamızın III.
Bölümde ele aldığı esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımda esbâb-ı nüzûl
rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi anabaşlığı altındaki ikinci önerisi
ise:
B. KUR’ÂN-I
KERÎM’ÎN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in
anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün değerlendirilmesi sırasında yukarıdaki başlıkta
zikredilen ilkeleri tamamlayan önemli bir ilke de Kur’ân-ı Kerîm’in
bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün rolü açısından Kur’ân'ın
bütünlüğü kavramına bakıldığında sadece bir vecih ön plana çıkmaktadır: “Bütün
olarak Kur’ân-ı Kerîm”. Bu vecih diğer veçheleri de kapsayan, içeren
bir niteliğe sahiptir.
Yani Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramının en geniş olan veçhesi budur. Kavrama dahil olan bütün
veçhelere şâmildir. Bunların bir araya gelmesiyle ontolojik manâda varlık
kazanacağını belrtmekte esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin Kur’ân’ın bütünlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin tasnifi
konusu birlikte düşünülmesi gerektiği böylece Kur’ân’ın nüzul ortamına
ait rivâyetler ile sahabe ve tâbiûnun tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul
değerlendirmeleri Kur’ân’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş
olacağını, Her âyete bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyeceğini
söyler.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında üçüncü önerisi ise:
C.
SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI’dır.
Sîyâk-sibak
konusunun tenâsüb ve insicâm” ilmi kapsamına dahil olduğunu, bu konunun
müstakil olarak ele alınması Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı
nüzul rivayetlerinden yararlanırken göz önünde bulundurulması gereken bir ilke
olarak değerlendirilmesi sebebiyle olduğunu, ayrıca buraya kadar zikredilen
ilkeleri tamamlayıcı bir niteliğinin de varlığı sebebiyle yer verdiğini
belirtmektedir.
Öte yandan Kur’ân-ı
Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulden yararlanırken siyak-sibak’ın göz
önünde bulundurulması ilkesi, genel ilke olarak zikredilen Kur’ân’ın
bütünlüğü kavramına da dahil bir prensiptir. Nihayetinde hocamız şuna dikkat
çekmektedir ki Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul
rivâyetlerini değerlendirirken âyetlerin siyâk-sibakına mutlaka bakılmalıdır.
Âyetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivâyetlere, itibar etmemekte yarar olduğu
açıktır. Nass-siyâk-sibak-rivâyet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Esbâb-ı nüzûle
yeni yaklaşımında son olarak öne
çıkardığı ve dikkat çektiği konu ise
D.ESBÂB-I NÜZÛL
VE TARİHİLİK KAVRAMI konusudur. Esbâb-ı nüzul-tarihîlik münasebeti meselesine öncelikle Kur’ân-ı
Kerîm’in tarih ve tarihî bilgi alanındaki ilkelerinden hareketle bakmanın
daha isabetli olduğunu düşündüğünü belirterek konuya başlamaktadır. Akabinde
şuna dikkat çekmektedir: Kur’ân-ı Kerîm insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye
edinmekle tarih ve tarihîlik bağlanımda temel karakteristiğini ortaya
koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir “şimdi”nin
kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu
gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu
bulmaya çalışan bir varlıktır. Bir başka deyişle, insan, tarihî bir varlıktır
ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir. Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm’in hemen her sûresinde
mutlaka ya insan . toplulukları ya da onlarla ilgili “olgular” ve “olaylar”
anlatılır. Dolayısıyla Kur’ân, tarih ve tarihîlik’i, geçmişi, yaşanılan
zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak
görmektedir der.
b. SONUÇ
bölümünde ise
hocamız
toparlayıcı bir özet sunarak konuyu bir kere daha zihinlerde
canlandırarak 1.Kitabı tamamlar ve
Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşımla ele aldığı sa’lebe kıssası ile
kitabın ikinci kitabına başlar. Araştırmasının Amacı şöyle tesbit eder: Bu çalışmamızda bir esbâb-ı
nüzul rivâyetini yeni bir yaklaşım ilkeleri çerçevesinde ele alıp
değerlendirmekteyiz. Böylece iki yönlü bir maksadı gerçekleştirmek istiyoruz.
Birincisi, Kur'ân’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü'nde
Sa’lebe kıssasını ayrıca incelenmeye değer bir konu olarak tekrar ele
alacağımızı ifade etmiştik. Şimdi bunu gerçekleştirmiş oluyoruz. İkincisi ve
belki temel maksadımız ise, Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’e
yeni bir yaklaşımın ilkelerini bir sebeb-i nüzul rivayeti üzerinde tatbik etmektir.
Buradan da esbâb-ı nüzul’ün aktüel değerini tesbite ulaşmayı ümit etmekteyiz.[1]
Daha sonra bahsi geçen kıssaya girer ve
ilk
etapta HADİS versiyonunu, akabinde SÎRE,
RİCÂL VE TARİH KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, HADİS KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI, TEFSİR KİTAPLARINDA SA’LEBE KISSASINI ele aldıktan sonra ESBÂB-I
NÜZÛLE YENİ BİR YAKLAŞIM IŞIĞINDA SA’LEBE KISSASININ DEĞERLENDİRİLMESİNE geçer
ve daha önce yukarıda özetlediğimiz yeni yaklaşımın maddelerini uygular.
a.İlk
olarak salebe kıssası rivayetleri hadîs usûlü açısından tenkid edilmelidir.
b.Rivayetler
tasnif edilmelidir.
c.Tarih
ilminden faydalanılmalıdır.
d.Kur’anî
bütünlük ve siyak-sibak bağlamında değerlendirilmelidir der ve uygulamasını
yapar.
İslâm kültür tarihinde esbâb-ı nüzul
rivâyetleri Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir
yol olmuştur. Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya
konulmadığı da bir gerçektir. Usûl açısından vaki olan bu eksiklik, esbâb-ı
nüzul rivâyetleri, genel olarak da tefsir rivâyetleri üzerinde tereddütlerin
zuhuruna sebep olmuştur. Tefsîr rivâyetlerini (esbâb-ı nüzul rivâyetleri dahil) eserlerinde
nakleden müfessirlerimizin birçoğu İlmî yeterliliklerine, salâh ve takvâ ehli
oluşlarına rağmen zayıf, garîb, münker ve İsrailî birçok hadis zikretmişlerdir.
Hatta mevzû hadis naklettikleri vâkidir. O halde âlimlerimizin bir tefsir
haberini eserlerinde rivâyet etmiş olmaları, her zaman o rivâyetin “sıhhatine
delil teşkil etmemelidir.
Kurân-ı Kerîm’in anlaşılması konusunda esbâb-ı nüzul rivâyetlerinin
değerlendirilmesinde yeni bir usûl takip edilmelidir. Böylece, tefsir
kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve
Kurân-ı Kerîm’deki bir âyeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler,
onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan
kurtulacaklardır açıklamasını yaptıktan sonra esbâb-ı nüzul/tefsir
rivâyetlerinin bilgisayar teknolojisinin imkânlarından yararlanarak toplanması
gerekliliğine tekrar işaret etmiş, bu gayeyi gerçekleştirecek malzeme/kültür
mirasımız elde mevcut olduğunu ancak bu
fertlerin değil, müesseselerin ve kurulacak enstitülerin çatısı altında, çağın
imkânlarından yararlanan bir âlimler grubunun gerçekleştireceği bir proje
olarak düşünülmesi gereğine işaret etmektedir. Böyle bir projeyi
gerçekleştirecek her türlü imkân ülkemizde mevcut olduğunu ancak himmete
ihtiyaç olduğunu söylemektedir. Bu kıssa üzerinden kendi önerdiği Kur’ân’ın
anlaşılmasında esbâb-ı nüzul’ün değerlendirilmesine yeni bir yaklaşım getiren
ilkeleri, bir âyet/hâdise üzerine odaklayarak bu ilkelerin uygulanabilirliğini
göstermeye çalıştığını ifade etmiştir.
Hocamız,
Kur’an ve bağlam kitabının 3. İç kitap bölümünü tarihsellik ve esbab-ı nüzul
başlığına ayırmış.
Yukarıda
aslında bu konu daha önce III. Bölümde esbâb-ı nüzûle yeni bir yaklaşım
başlığı altında esbâb-ı nüzûl rivâyetlerinin yeniden değerlendirilmesi
bahsinde yeni yaklaşımda önerdiği ölçülerden biriydi. Konunun önemine binaen
konuyu burada geniş ele alıyor. Üçüncü kitabın GİRİŞ bölümünü iki başlığa ayırıyor.
A.Tarihsellik
Problemi ve Açıklanması
B.Araştırmanın
Amacı ve Metodu
Tarihsellik
denilince ne anlıyoruz? Bu temel soruya verilecek ilk cevap, bu kelimenin
felsefeye ait bir kavram olduğudur. O halde kavram nedir? deyip kavramı
tanımlıyor: Kavram, İnsanî bir yapıp etme olarak düşünme faaliyetinin temel
aracıdır. Çünkü kavram her türlü tecrübenin ve bir o kadar da varolanların
durumunun hepsinin üzerinde cereyan eden bir olayı hazırlayarak düşüncenin
oluşması ve ondan başka fikirlerin doğmasını sağlar.
O
halde
kavram
bir fikirdir, bir bilgidir. İnsan bir fikri, bir bilgiyi de ancak bazı
işaretlerle yani dille ifade eder. Dille ifade ettiği zaman da, bir bilgi ve
fikir yükleyeceği işareti belirler. Bir kavram dille ifade edildiğinde terim adını alır.
Terim,
kavramın kendisi değildir; kavramı dil aracılığıyla anlatan bir dilsel
simgedir. Kavram ve terimi detaylıca bir şemada ele alıyor.
İzahlarını
yaptıktan sonra başta sorduğu sorunun cevabını şöyle veriyor: Tarihsellik de
tarih yapan bir varlık olarak insanın, tarih hakkında / edindiği tecrübelerin
ve bu alanla ilgili bütün durumların üzerinde cereyan eden zihnî faaliyetinin
sonucu oluşan düşünce ve ondan doğan fikirlere işaret eden bir kavramdır. Yani
tarihsellik, insanın varlık şartlarından kaynaklanan imkân ve yetenekleri ile
bizzat yaşadığı, tecrübe ettiği bir durumla, tarihle ilgilidir.
Araştırmanın
Amacı ve Metodunu ise şöyle açıklamaktadır:
Bu çalışmamızda
öncelikle tarihsellik kavramını esbâb-ı nüzul çerçevesinde ele alıp inceleyerek
bu kavramın doğuşunu ve gelişimini özet bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.
Böylece Batı kökenli bir kavramı kendi kültür alanımıza nasıl nakledeceğimiz
ve kullanacağımıza dair ipuçlarını, o kavramın kültürel ve tarihsel serüveninde
aramak imkânı bulacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmamızın
ikinci amacı, tarihsellik kavramının kendi kültür alanımızda nasıl
kullanılabileceğine dair bir deneme yapmaktır. Böyle bir deneme ile insanı
zaman içinde inceleyen bir ilim olarak tarih ve bütün insanlığın
tarihini idare eden kanunları matematik formüllerle vermek —iddiasındaki
tarih felsefesi alanlarına ait tarihsellik kavramını yaşamak, anlamını
araştırmak ve anlamak amaçlanmaktadır. Özetle bu çalışma,
insanın bizzat tecrübe ettiği tarih alanına ait bir tasarımı (kavramı)
içselleştirerek kültür hayatımıza nasıl katabileceğimize, kavramsal aktarımı
nasıl sağlayabileceğimize ve bu kavramla nasıl hesaplaşabileceğimize dair bir
arayışı ifade etmektedir. Daha sonra Tarihsellik kavramının
temellendirilmesi’ne geçmekte Tarihsellik Kavramının Doğuşu ve Gelişmesi, Tarihsellik
Kavramının Kullanım Çerçevesi ve Alanları alt başlıklarıyla bu kavramın
temellendirmesini yapmaktadır.
Daha sonra
tarihsellik kavramının tanımıyla gelen anlamlar ışığında esbâb-ı nüzulün
tarihselliğine bakmakta
Birinci anlam: Tarihsel
olanın varlık biçimi.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul ortamına ait bir gerçeklik olarak gerçekliğini o
dönemde yaşamış kişilerden (Hz. Peygamber ve Ashâbı) ve onların yapıp-etmeleri
sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır. Bunun mekân-zaman içinde olmuş,
sahîh rivâyetle bize ulaşmış musned- merfû haberler olması sebebiyle elle
tutulur gerçekliği vardır.
Böyle
düşündüğümüzde esbâb-ı nüzulü, tarihsel olanın varlık biçimi, tarihsel olanın
niteliği olarak anlayabileceğimizi, yani nüzul ortamında ne gibi olaylar olmuş,
sorular sorulmuş veya nasıl olmuş da bu âyet veya âyetler nâzil olmuş
sorularının karşılığı olarak algılayabileceğimizi söylemekte;
İkinci anlam: Zamana
bağlılık, gelip geçicilik.
Esbâb-ı nüzulün
tarihselliği hakkında zamana bağlılık, gelip geçicilik tanımının isabetli
olmayacağını düşündüğünü belirtmektedir.
Öte yandan
esbâb-ı nüzul kıssaları, sadece bu kıssaların cereyan edişlerine dair
ayrıntılar ve hâdiselerin kahramanları bağlanımda ele alınabilir. Böyle bir durumda
esbâb-ı nüzule yaklaşım bu çerçevede kilitlenmiş olur. Esbâb-ı nüzul kıssalarının,
Kur’ân mesajının kendine özgü İnsanî biçimleri olduğu göz ardı edileceğine
dikkat çeker.
Halbuki esbâb-ı
nüzul kıssalarının bu nitelikleri, zamana bağlı, gelip geçici (tarihsel)
niteliklerdir. Yani nüzule sebep teşkil eden kıssaların ve kahramanlarının
yapıp-etmeleri zamana bağlı, gelmiş geçmiş (tarihsel) yapıp-etmelerdir. Ama bu
anlayışla esbâb-ı nüzule yaklaşmak hatalı bir tavır olacaktır. Çünkü, Kur'ân-ı
Kerîm -nüzul ortamı- esbâb-ı nüzul ilişkisini “insan” açısından
değerlendirdiğimizde, Kur’ân vahyinin, insanı ve onun varlık koşullarını
reddeden değil, aksine insanın varlık koşullarını onaylayan ve insanın onların
şuuruna vararak geliştirmesine imkân sağlayan bir mesajı içerdiğini
görmekteyiz.
Esbâb-ı nüzulün
tarihsel bir gerçek olması ile onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı
şeylerdir. Çünkü esbâb-ı nüzul dinî bir fenomen olarak, hakikati,
tarihsellikten bağımsız olan bir gerçek olarak da düşünülmelidir. Çünkü
esbâb-ı nüzul orijinal yorum-orijinal tarihtir.
Hayatta sürekli
olarak yeni gerçekler, yeni durumlar ortaya çıkar. Bunlan biricik tarihsel
gerçekler olarak ele almak mümkün olmadığı- —na göre hayatm tarihsel esasını,
temelini açığa çıkarmak gerekir. Kur’ân’a göre hayatın tarihsel esası ve temeli
ise geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın
faaliyet sahası olarak görmesidir. İşte es- bâb-ı nüzule bu bağlamda
yaklaşırsak onun Kur’ânî bütünlüğe ait bir olgu olduğunu görürüz. Bu sebeple
esbâb-ı nüzul, Kur’ân-ı Kerîm’ı, onun anlaşılması meselesinde tarihsel
bir görüş açısı içine koyar.
Daha sonra şu
değerlendirmelerde bulunur: Esbâb-ı nüzul-tarihsellik kavramı ilişkisine dair
ifade edeceklerimiz bundan ibarettir. Görüldüğü üzere esbâb-ı nüzul,
mekân-zaman içinde vuku bulması, sahîh musned-merfû) rivâyetle bize ulaşmış
olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerekliktir. Nüzul ortamında cereyan
eden hâdiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık
biçimidir.
Esbâb-ı nüzul,
Kur’ân-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanî yapıp-etmelerdir.
Dolayısıyla her mekân-zaman’da benzeri İnsanî yapıp-etmelerle temelde benzerlik
gösterir. Aslolan bu tarihsel yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine
yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemlisi ise onları amel
(eylem) haline getirebilme meselesidir.
Sahâbe’nin
musned-merfû rivâyetleriyle nakledilen nüzul ortamına ait esbâb-ı nüzul
rivâyetleri, Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılmasında orijinal yorum
olarak değerlendirilebilir. Yine bu rivâyetler, Kur’ân’ın anlaşılma sürecinde
ve Kur’ân-ı Kerîm tarihinde orijinal tarih olarak
adlandırılabilir.
Tefsir için
olan esbâb-ı nüzul rivâyetleri ve değerlendirmelerini ise Kur’ân'm
anlaşılmasında düşünülmüş yorum olarak nitelendirilebilir. Bu tür rivâyetler,
Kur’ân-ı Kerîm'in anlaşılma sürecinde ve Kur’ân tarihinde düşünülmüş
tarih olarak değerlendirilebilir. İşte tarihsellik kavramı böyle bir
kavramdır.[2]
Sonuç bölümünde
de TARİHSELLİK VE ESBÂB-I NÜZÛL konusunun
bir değerlendirmesini yapmaktadır.
“Esbab-ı nüzul” hakkında on kitap ve on makale
(literatür) adı veriniz.
1- عنوان الكتاب: التفسير الموضوعي للحافظ المتقن مع أسباب النزول
وشرح المفردات
المؤلف:
حراء للطباعة والنشر
2-عنوان الكتاب: أسباب النزول المسمى لباب النقول في أسباب
النزول
المؤلف: عبد الرحمن السيوطي جلال الدين
3-غاية المأمول في التعليقات على الصحيح المسند من أسباب النزول
المؤلف:
عثمان السالمي العثمي أبو عبد الله
4-التفسير الوجيز على هامش القرآن الكريم ومعه أسباب النزول
وقواعد الترتيل
المؤلف:
وهبة الزحيلي
5- تفسير الجلالين ولباب النقول في أسباب النزول على هامش القرآن الكريم
المؤلف: جلال الدين المحلى - جلال الدين السيوطي
6-عنوان الكتاب: البرهان في علوم القرآن
المؤلف: بدر الدين الزركشي
7- عنوان الكتاب: علوم القرآن الكريم
المؤلف: نور الدين عتر
8-Ahmet Nedim
Serinsu, Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları.
9-Yakup
Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve
Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları.
10-İmadüddin
Muhammed Reşid, Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî
beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
11-İbrâhim
Muhammed Ali, Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase
hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem.
12-Bessam
Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005.
Makale / Literatür:
1- Recep Demir,
Kur’an Tefsirinde Tarihselci Yöntem, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları
Dergisi, Vol. 1, No. 1, March 2012. 1-20.
2- Kırca, Calal, Tenzil
Yönteminin Tarihselliği Problemi ve Kur’an Yorumlarına Olan Etkisi, Kur’an
Mesajı İlmî Araştırmalar Dergisi, Aralık 1997, sa:2.
3- A. Rippin, "The
Function of Asbâb al-Nüzül in Qur'ânic Exegesis", BSOAS, L I /1 (1988), s.
4- Muhsin Demirci, Esbâbû’n-nüzûla Dair
(Yüksek Lisans Tezi,1984), M.Ü. İlahiyat Fakültesi.
5- M. Rızâ el-Hüseynî, "Esbâbü
nüzûli'l-Kur'ân", Türâsünâ, I / 4, Kum 1406, s. 19-67.
6- F. Ahmet
Polat, Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
7- Muhsin
Demirci, Esbâb-ı Nüzûl md., Diyanet İslam Asiklopedisi, 11.cilt, İstanbul 1995,
s. 360-362.
8- Mehmet
Paçacı, Kur’an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz? Ankara Okulu yayınları,
Ankara2000, s.55.
9- Dini
Kavramlar Sözlüğü Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.581.
10- Abdullah
Aydemir, "Esbâbü'n-nüzul", Diyanet Dergisi, XI/1, Ankara 1972, s.
28-36.
ADI
SOYADI: |
YILMAZ
BARLAS |
DÖNEM: |
GÜZ DÖNEMİ 2013/2014 |
ÖĞRENCİ
NO: |
13922712 |
BÖLÜM: |
DOKTORA |
Esbâb-ı Nüzul I 4. Ödev: Kur’an ve Bağlam kıraati hülasası nedir? Yazınız |
Kur’an ve Bağlam
kıraati hülasası nedir? Yazınız
1-
Kur’an ve Bağlam isimli eserimiz üç ana bölümden
oluşmaktadır.
2-
Birinci bölümde “Esbâb-ı
nüzul” vakası tespit edilmiş ve konu alışılagelmişin aksine yeni bakış açısıyla
değerlendirilmiştir. Bu bölümde öncelikle Kur’an ilimlerinin doğuşu gelişmesi
ve Kur’an ilimleri ile tefsir ilimleri kavramları vuzuha kavuşturulmuştur. Buna
göre a) Kur’an ilimleri kavramı: Kur’ân
İlimlerini birçok tarif içinde en iyi nitelendiren, açıklayan Zerkeşî’nin şu
tarifidir: “Kur’an olması, hidayet rehberi oluşu veya i’cazı açılarından Kur’an
ile alakalı olan bütün ilimler “ulumu’l Kur’an”dır.”
3-
b) Tefsir ilimlerinin
kavramı: Gayesi Kur’an-ı
açıklamak olan bu ilmin konusu elbette ki Kur’ân’dır. Dolayısıyla o da Ulûmu’l-Kur’ân’dandır.
4-
Kur’an ilimlerinden biri olan Esbâb-ı nüzul ilmi,
İslamiyet’in ilk asrından bu yana Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında önemli bir
ilim olarak mütalaa edilmiştir. Nitekim Şatbî’nin “Esbâb-ı nüzul öyle bir ilimdir ki onu
bilen Kur’an-ı da bilmiştir” sözü konuyu özetler mahiyyettedir.
5-
Esbâb-ı nüzûl ile ilgili birçok tanım yapılmıştır.
Müellifimiz yeni bir bakış açısıyla “Esbâb-ı Nüzûlü” şöyle tarif etmiştir. “Nüzûl
ortamında meydana gelen bir hadiseye ya da Hz. Peygamber’e yöneltilmiş bir
soruya, vukû bulduğu günlerde, bir ya da birden faza ayetin, içeriği olayla
ilgili olarak cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile olan ve
vahyin nâzil olduğu ortamı resmeden hadiseye sebeb-i nüzûl denir.
6-
Müellifimiz esbâb-ı nüzul ile ilgili kadim ve yeni eserleri müelliflerinin
isimleriyle birlikte vermiş olup hadis usulü açısından Esbâb-ı nüzul
rivayetleri değerlendirilmiştir. Buna göre Esbâb-ı Nüzûl ilmi rivayete dayanan
bir ilim olması hasebiyle, kendi içinde içtihada ve fikir beyanına müsaade
etmez. Sahabe, nüzûl ortamını bizatihi yaşadıkları için onların bu durumları
rivayet etmeleri, Hz. Peygamber’den naklediyormuş gibi düşünülmüş, hatta bu
nedenle hadis ıstılâhında bu rivayetlere hükmen merfu denilmiştir. Tabiûn da
sahabeden naklettiği için, bu durum da yine hadis usûlünde mürsel olarak
adlandırılmıştır. Bu ilim de tabûn da sahabeden sonra kaynak olarak kabul
edilmiştir.
7-
İkinci bölümde ise müellif, Esbâb-ı nüzul ile ilgili
problemleri tespit etmiş olup doğurabileceği muhtemel sonuçları ele almıştır.
8-
Esbâb-ı Nüzûl’le
İlgili Dikkate Alınması Gereken Bazı Meselelere açıklık getirilmiştir. Taaddüt
Meselesi: Nüzûl Sebebinin Taaddütü,
Nüzûlün Taaddütü, Hükmün veya Nüzûlün Taahhuru Meselesi, Umum - Husus
Meselesidir. Burada asıl kıstas şudur: Sebebin hususiliği, lafzın umumiliğine
engelmidir; değilmidir ki değildir.
9-
Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzulün
yetersiz kalma olgusunu işledikten sonra esbâb-ı nüzulün yetersiz kaldığı bu
hususların Kur’ân’ın anlaşılmasında
hangi sonuçları ortaya çıkardığı konusuna geçmektedir. 1-Yorum
zenginliğine engel olması 2-Kur’ân-ı Kerîm’in evrensel hedefi olan
Kur’ân-insan-hayat bütünleşmesini önlemesie 3-Şahısların ebedileştirilmesi,
mezhep hareketlerine etkisi bağlamında konunun istismar edilmesi konularına yer
vermektedir.
10-Üçüncü bölümde ise, esbâb-ı nüzûl
vakasının tespit edilip konuyla ilgili sıkıntılar ele alındıktan sonra yeni bir
bakış açısıyla konuya yeni çözümler ve tavsiyelere yer verilmiştir. Esbâb-ı
nüzûl rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesi doğrultusunda hadis usûlü
açısından rivayetlerin tenkidini önemseyen müellif, rivayetlerin de esbâb-ı
nüzûl rivayetleri ve tefsir için olan esbâb-ı nüzûl rivayetleri şeklinde tasnif
edilmesinin daha doğru bulmuştur. Rivayetlerin yeniden değerlendirilmesi
dışında, Kur’ân-ı Kerim bütünlüğünün dikkate alınmasının, siyak-sibakın göz
önünde bulundurulmasının da esbâb-ı nüzûl için yeni bir bakış açısı
sağlayacağını belirterek genişçe açıklamıştır.
11- Esbâb-I Nüzûle yeni bir yaklaşım
ortaya koyan müellifimiz Sa’lebe kıssasını bu yeni bakış açısıyla
değerlendirmiştir.
“Esbâb-I Nüzul” Hakkında On Kitap Adını Yazınız. |
1.
Kur’an ve Bağlam Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu: Şule Yayınları 2012
2.
El-Ucâb
fi Beyâni’l-Esbâb (Esbâb-I Nüzul) İbn
Hacer el-Eskalânî Nşr. Daru’l Cevzî
3.
Esbâb-ı Nüzul El-Vahidi, Çeviren: Dr. Necdet Çağıl/ Dr. Necati Tetik İhtar Yayınları
4.
Esbâb-ı Nüzul ve
Kur'an'ın Anlaşılması Yakup Bıyıkoğlu Rağbet
Yayınları 2005
5.
Fatiha'dan Nas'a
Esbâb -ı
Nu zül
Kur'an Ayetlerinin İniş Sebepleri Bedrettin Çetiner
Çağrı Yayınları 2010
6.
Esbâb-ı Nüzul Abdulfettah El Kadi Fecr
Yayınevi, 2013.
7.
Esbâb &
Kur'an Ayetlerinin İniş Sebepleri ve Tefsirleri -ı
Nüzul
Hasan Tahsin Emiroğlu Yasin Yayınevi, 2013
8.
الحزم مكتبة القدس دار ابن : بن هادي الوادعي الصحيح المسند من أسباب النزول للشيخ مقبل
9.
دار ابن الجوزي- : لمحرر في أسباب
نزول القرآن في الكتب التسعة للدكتور خالد المزينيا
10. -الزجائر دار :الصحيح من أسباب
النزول ، للدكتور عصام بن عبدالمحسن الحميدان
Esbâb-I Nüzul Hakkında On Makale (Literatür) Adı Veriniz. |
1-
Mennâu'l-Kattân ,Esbâb-ı Nüzûl,
çeviren: Erdoğan Pazarbaşı, İbrahim Görener, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: s.
153-172
2- Muhsin
Demirci,
Esbâbu’n-Nüzulün Kur’an Tefsirindeki Yeri, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1993-1994, sayı:
11-12, s. 7-25
3- Yavuz
Köktaş, Esbâbu Vurûdi’l-Hadîs İlmi: Kapsamı ve İçeriğine Yeni Bir Bakış, Usûl: İslâm Araştırmaları, 2005, sayı:
4, s. 131-156
4- Selahattin
Polat, Esbâb-ı Nüzul Üzerine, I.
Kur’an Haftası Kur’an Sempozyumu, 03-05 Şubat 1995, 1995, s. 110-117
5- Sahiron
Şyamsuddîn, Bintu’ş-Şâtî Perspektifinde Esbâbü’n-Nüzûl, çeviren: Orhan
Atalay, EKEV Akademi Dergisi - Sosyal
Bilimler -, 1999, cilt: II, sayı: 1, s. 103-118
6- Selim
Türcan,
Tefsir Tarihçiliği Bağlamında Klasik Esbâb-ı Nüzul Yaklaşımının
Değerlendirilmesi, İslâmî İlimler
Dergisi, 2007, cilt: II, sayı: 1, Kur’an Özel Sayısı: 2, s. 119-138
7- Abdullah
Aydemir, Esbâbü'n-Nüzul, Diyanet İlmi
Dergi [Diyanet Dergisi], 1972, cilt: XI, sayı: 1, s. 28-36
8- Mustafa Çetin,
Nüzûl Sebepleri (Esbâbü'n-Nüzûl ), Diyanet
İlmi Dergi, 1994, cilt: XXX, sayı: 2, s. 95-120
9-Halil Aldemir,
Esbâb-I Nüzûl Rivayetleri Arasında Görülen Çelişkiler Ve Geliştirilen Çözüm
Yollarının Tahlili
Ekev Akademi Dergisi Yıl: 15 Sayı: 48
(Yaz 2011)
10-Draz, Muhammed
Abdullah, Kur’ân-ı Kerîm’in
Nüzûl Sırasına Göre Tertîb Edilmesi Teklîfine Edebî Eleştiri,
çeviren: Ahmed Nedim
Serinsu, Kur’an Mesajı: İlmi Araştırmalar
Dergisi, 1999, cilt: II, sayı: 19,20,21, s. 191-209
Saygılarımla
ALİ BAHADIR
ÖZDEMİR
BRLEŞİK
DOKTORA
ÖĞRENCİ NO :
13952701
ESBAB-I
NÜZUL’A DAİR YAZILAN ESER VE MAKALELER
ESERLER
1. , A.N.SERİNSU, Kuran
ve Bağlam ,Şule.
2. el-Vadii’(1422),
tahric, M. Dib el-Buğa, Dar ibn-i kesir, Şam.
3. Suyuti (911),
el-itkan fi u’lumi’l-Kuran.
4. Vahidi (468h.),
Esbabu’n-Nüzul.
5. İbnu’l Cevzi
(597h.), Esbabu’n-Nüzul.
6. el-Medeni
(234h.) Esbabu’n-Nüzul.
7. İbn-i Hacer
(852h.) Esbabu’n-Nüzul.
8. Abdül Fettah
el-Kadi, Esbabu’n-Nüzul.
9. Hasan Tahsin
EMİROĞLU, Esbabu’n-Nüzul.
10.
Menna’ul Kattan, Mebahis Fi U’lumi’l Kur’an
MAKALELER
1. Mehmet Paçacı,
Çağdaşçı Kur’an Yorumu Üzerine , Çağdaş Dönemde Kur’an’a Ne Oldu?
2. Menna’ul Kattan,
, Esbabu’n-Nüzul, çev. Erdoğan pazarbaşı, İbrahim Görener.
3. Hasan Hanefi ,
çev. A. N. Serinsu, Esbab-ı Nüzul ’ün Anlamı Nedir? AÜİF Dergisi.
4. Enbiya Yıldırım,
Mülaa’ne Ayetlerinin Nüzul Sebebi, CÜİF Dergisi.
5. Muhsin Demirci,
Esbab-ı Nüzul ‘ün Kur’an Tefsirindeki Yeri.
6. Mehmet Paçacı,
Kur’an Ve Ben Ne Kadar Tarihseliz, Ankara Okulu Yayınları.
7. Halid Süleyman
el-Müzeni, el-Muharrir Fi Esbabi Nüzuli’l Kur’an, Doktora Tezi, Riyad.
8. Merve Dilek
Yolcu, İbn-i Kesir Tefsirinde Esbab-ı Nüzul, Yüksek Lisans Tezi, Atatürk
Üniversitesi.
9. Recep Çetintaş,
Tefsirde Esbab-ı Nüzul Problemi, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi.
10.
Suat Yıldırım, Kur’an’ın Nüzulünden Sonraki Tarihi Hâdiselere Tatbik
Edilmesi Hakkında, Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi.
2013-2014 Akademik Yılı Güz Dönemi Doktora Ödevi
Necdet Kahveci
Öğr. No:
13922706
Esbab-ı Nüzul I 4. Ödev
KUR’AN’IN ZAMAN VE MEKANLA BAĞLAMI
Sebeb-i Nüzul dediğimizde ilk elden
aklımıza gelen; Kur’an’daki ayetlerin veya surelerin inmesine sebep teşkil eden
durum delir. Yani indiği ortamla kurulan bağlantıyı dikkate almak ve
anlaşılmasına bu şekilde bir katkı sunmak. Bunun böyle olması Esbab-ı Nüzul
ilmi, Kur’an’ı Kerim’in soyut bir düşünce veya düşünme biçimi değil, yaşanmış,
yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat ve hidayet rehberi olduğunun delilidir. Bu
hakikatten dolayı Kur’an’ın anlaşılmasını hedefleyen herkes Esbab-ı Nüzul
ilminden kendini müstağni kılamaz.
Özellikle Kur’an’ın ilk muhatapları
Kur’an’ı tefsir ederken Hz. Peygamberle birebir ilişki halinde olduklarından
herhangi bir zorlukla karşılaşmıyorlardı ve takıldıkları noktalarda
yardımlarına koşacak biri vardı. Böyle olmasında rağmen esbab-ı nüzulü hiç
elden bırakmamışlardır. Hatta “başlangıçta tefsir ilmi, esbab-ı nüzulü
bilmekten ibaretti” denilmiştir. Esbab-ı
Nüzul ilminin sahası öyle göründüğü gibi çok berrak değildir. Malumat çokluğu
ve bu malumatlardaki sistemsizlikten dolayı biraz karmaşıklıkla
karşılaşabilirler. Serinsu hocamızın bu durumun çaresi olarak ileri sürdüğü
görüş şudur. Esbab-ı Nüzul vakıasını ortaya koyduktan sonra elde edilen
malzemelerin eleştirilmesi gerekir. Zira eleştiri, esbab-ı nüzulü iyi anlamayı
ve iyi bir hükme varmayı gerektirir. Bundan sonra esbab-ı nüzule yeni bir
terkîbi yaklaşımda bulunmak mümkün olabilir. Aksi takdirde sonuca gitmekte
çaresiz kalabiliriz.
Kur’an ilimleri deyince aklımıza
Kur’an’ı Kerimle ilgili her türlü ilim gelir. Yani konusu Kur’an olan her ilim
Kur’an ilmine girer. Tefsir ise Kur’an’ı açıklamayı hedefleyen bir ilimdir. O
halde tefsir ilmi ile meşgul olan kimse Zerkeşi’nin ifade buyurduğu gibi üç ana
noktaya kilitlenir. Kitabullahı anlamak, kitabullahın manalarını açıklamak ve
kitabullahın hükümlerini tespit edip çıkarmak.
Kur’an ilimleri arasında esbab-ı
nüzul ilminin yeri İslâmiyetin ilk asrından beri Kur’an’ın anlaşılmasına önemli
katkılar sunmuştur ve hala da sunmaya devam etmektedir. Sahabe ve tâbiûn
Kur’an’ı müşahede etmelerine rağmen ayet ve/veya surelerin inişinin bizzat
mesajı anlamada ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Şunu da ifade
edebiliriz ki; Esbab-ı Nüzul bilgisi sahabeye, müşahede ettikleri ortamda
insani yapıp etmelerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin
sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıştı. Bunun anlamı onların Kur’an
ilmini onu hayata tatbik etme usûlü ile birlikte öğrenmiş olmalarıdır. Şunu da
ifade edelim ki, sahabe her ayetin nüzul sebebini bilmek gibi bir iddiası
olmamıştır.
Esbab-ı Nüzul ilmi Arap toplumuna
yabancı olan bir durum değildi. Bir çok edebi ürün bir sebep sonucunda vücut
bulmuştur. Arap bir darb-ı meseli veya şiiri, onların var oluşuna sebep olan
hadiseye benzeyen bir sosyal ve psikolojik durum ve ortamda hatırlamakta ve
söylemektedir. Kur’an’ın indiği böylesi bir ortamda onlar gibi davranmakta
herhangi bir sakınca olmasa gerektir.
Her ifade sebeb-i nüzul için bize
bir ipucu vermez. Onun kalıpları ve şekilleri vardır. Her şeyden önce esbab-ı
nüzuller sahih bir nakille bilinebilir. Yani nüzul sebebi akılla idrak
edilebilmesi mümkün olmayan, sadece işitme veya göreme suretiyle bilinebilen ve
sahabiden gelen rivayetlerdir. Hocamız kitabında nüzul sebebi olabilecek
ifadeleri zikrettikten sonra sebep ifade etmede nass olmayan rivayetleri de
zikrettikten sonra esbab-ı nüzul rivayetlerinin tasnifini yapar.
Sebeb-i Nüzulde taaddüt meselesine
gelince bu konuda “Esbabın taaddüt etmesine engel olacak bir şey söz konusu
değildir” denmiştir. Bu konuda farklı yaklaşımlar söz konusudur. Esbab-ın Nüzul ilmi Kur’an ilimleri arasında
bir takım disiplinlerle bağlantılıdır. Müphematü’l-Kur’an, Tenasüp ve insicam
ilmi ilmi ileyakından ilgilidir. Hem zikrini ettiğimiz sebeb-i nüzul ilmi hem
de müphematü’l-kur’an ilmi bir müşkili ve anlaşılması güç olan bir durumun
kapalılığını gidermeyi amaçlamaktadır. Surenin hangi gaye ile indiğini bilmek,
bu gayeye götüren öncülleri araştırmak, Kur’an’ı Kerimdeki münasebet-insicam’ı
tespit için önemlidir. Bu da nüzul sebeplerine vakıf olmakla mümkündür.
İslam Kültür Tarihinde mesele ele alınırken motodik olarak ifade
edebileceğimiz bir tarzdan yoksun bir yaklaşım tarzı söz konusu idi. Birinin önemle
aldığı konu diğerinin tartışmadan geçebilmiştir. Halbuki bunun yararlı ele
alınabilmesi ancak metodik bir yaklaşımla mümkün olabilir.
Esbab-ı nüzul rivayetlerinin Kur’an’ın
anlaşılması sürecinde değerlendirilmesinde bu tutumların doğuracağı bir sonucun
olması gayet doğaldır. Bu muhtemel sonuçların iki madde halinde değerlendirmek
mümkünüdür. Birincisi ilkesiz yaklaşımın ve metodik bir tarzdan yoksun
olmasının getirdiği sorun. İkincisi ise birincisinin doğurduğu olumsuz
sonuçtur. Kur’an’ın evrensel hedefinin göz ardı edilmesi veya yorum
zenginliğine son derece açık olan Yüce Kitabın anlayış kilitlenmeleri sonucu bu
özelliğinin gölgelenmesi ilkesiz yaklaşımın sebep olduğu tavırlardır.
Esbab-ı Nüzul konusu salt Kur’an’ın
anlaşılması ve yorumlanmasında elde edilecek yararlarının yanında bir takım
olumsuz durumlara götürülebilecek durumlardan hali değildir. Her şeyden önce
yorum zenginliğinin önüne geçebilir. Mesela her ayetin nüzul sebebini araştırmak,
ayetin bir çok veçhesi olduğunu düşünmeden sadece sebebi onu sınırlandırmak ve
o çerçeve ile ayeti sıkıştırıp bırakmak. Bu ayet şu konu hakkında inmiştir
araştırmaya gerek yok diyerek kısır hale getirmek.
Kur’an’ı Kerim’in birçok mümeyyiz
sıfatından biri evrenselliktir. Kur’an’ı Kerim, ferde ve topluma, bütün insan
sınıflarına bütün memleketlerde ve bütün devirlerde, insan hayatının bütününe
maddi olduğu kadar manevi bir hidayet rehberi
olduğunu söyler. Bir ayetin anlam-anlamları, nazil olduğu zaman-mekan
bağlamının ifade ettiklerinden daha fazla alam ifade etmektedir.
Bütün bunların yanında mezhebi
hareketleri de tetiklemektedir. Gazzâlî, fırka ve mezheplerin, Kur’an’ın
bütününü yahut bir kısmını tefsir ve izah ederken kullandıkları metotları “mezheplerinin
çıkarına Kur’an’ı istismar etmeleri olarak nitelendirir.
Esbab-ı Nüzulle ilgili konularda bir
takım konuları gündeme getirdikten sonra yeni bir yaklaşım tarzı ile farklı bir
uslup geliştirmeyi öneren A. Nedim SERİNSU Hocamız Esbab-ı Nüzulle ilgili
rivayetlerin sahih olup olmayanları ayıklamayı birinci ilke olarak önerir. Rivayetleri
bir bütünlük içerisinde ele alıp değerlendirmek de gerekir.
Kur’an’ın bütünlüğü meselesi vahyin
eksiksiz anlaşılmasında önemlidir. Bütün olarak Kur’an’ı Kerim kavramı Kur’an’ın
tüm özelliklerini, yanlarını ve bütünlüğüne ait veçheleri ve bunlar arasındaki
ilişkileri kucaklayan, kendisinin hususi ve mu’ciz vahiy mahsulü karakterini
belirleyen tastamamlık, kendi iç kesinliği ve bunların tümünün oluşturduğu sistem
anlamındadır.
Kur’an’ı okurken anlaşılması
noktasında siyak ve sibakın göz önünde bulundurulması da önemlidir. Bağlam olgusuna
Kur’an’ı Kerim’in bütünlüğü içerisinde bakıldığında siyak sibak gerçeği
görülecektir. Çünkü bağlam olgusu mantiki bir gerçekliktir. Burada söz konusu
edilmesi gereken anlaşma araçlarının tümü olarak dilin insan topluluğundaki etkilerini
nasıl gerçekleştirdiği sorusudur.
Kur’an’ı Kerim insanı ana konu ve
insana hidayet rehberi olmayı ana gaye edinmekle tarih ve tarihlilik bağlamında
temel karakteristiğini ortaya koymuş olmaktadır. Çünkü insan her zaman, geçmişe
mal olacak bir şimdinin kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak, kendini
sürdürmeye aynı zamanda bugününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini
kendinden önce neler olduğunu bulmaya çalışan bir varlıktır.
Esbab-ı Nüzulun tarihi bir gerçek
olmasıyla onun tarihe bağımlı olması da birbirinden farklı şeylerdir. Çünkü
esbab-ı nüzul dini bir fenomen olarak hakikati tarihilikten bağımsız olan bir
gerçek olarak da düşünülmelidir.
Son tahlilde Kur’an’ın
anlaşılmasında nüzul sebebini bilmek önemli olduğu kadar bu konuda gelen rivayetlerin
sıhhati konusunda da hassas olmak önemlidir. Ulumu’l-Kur’an ifadesinin altında
kendine yer bulan esbab-ı nüzul kavramı Kur’an’ın anlaşılması bağlamında
ilişikte olduğu diğer disiplinlerle de bağlantı halindedir. Dolayısıyla genel
çerçevede bütünlüğü dikkate aldığımızda ilimlerin birbirleriyle ilintili olarak
okunması ve öylece bakılması nassların daha iyi anlaşılması için olmazsa olmaz
unsurlardan olduğunu düşünüyoruz.
Literatürle
İlgili Eser ve Makaleler
1- Ebû Cafer Muhammed b. Ali b. Suayb
el-Mâzenderânî (ö. 588 h.) : Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl.
2- Ahmet Nedim Serinsu : Kur’ân’ın
Anlasılmasında Esbâb-ı Nüzûlün Rolü.
3- Mennâu'l-Kattân: Esbab-ı Nüzûl,
çeviren: Erdoğan Pazarbaşı, İbrahim Görener. Erciyes Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: 11 [Prof. Dr. Şaban Kuzgun’un Anısına], s.
153-172.
4- Abdulfettah el-Kâdî :
Esbâbü’n-Nüzûl.
5- Ali b. Ahmed el-Vâhidî (ö. 468 h.)
: Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl.
6- ibn Hacer el-Askalanî(852), el-Ucab
fi Beyani'l-Esbab.
7- Esbab-ı nüzul / Abdulfettah Abdülgani Kadi ; trc. Salih
Akdemir
8- Kur’ân-ı Kerîm’in Nüzûl Sırasına Göre Tertîb Edilmesi
Teklîfine Edebî Eleştiri, çeviren: Ahmed Nedim Serinsu, Kur’an Mesajı: İlmi Araştırmalar
Dergisi
9- Yazıcı İshak: Nüzûl Sebeplerini
Bilmenin Kur’ân Tefsirindeki Önemi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 1987, sayı: 2, s. 117-128.
10- Muhsin Demirci: Esbâbu’n-Nüzulün
Kur’an Tefsirindeki Yeri.
DOKTORA-GÜZ DÖNEMİ-13922708-Mustafa Kumru
Kur'an ve Bağlam esbab-ı nuzulun hakikatinin anlaşılmasınada şumullü bir malumatı serdetmektedir.Bölüm öncesi yapılan izahatlar,mektubatın dizgi kalitesi,mevzudan anlaşılması gereken mühim noktların hülasasının müellifçe dikkate celbedilmesi takdire şayandır.Kur'anın tefehhümünde siyak ve sibakın,sahih sebeb-i nuzul rivayatının ulumu edeb-ı arabiyyenin akl-ı selimin ve hulisi kalbin mertebesi büyüktür. Muassır ülamamızın kadim ülemamızın Esbab-ı nuzul rivayetlerindeki tedvin ve tasnif gayretlerini noksanları izale edcek yeni tenkit ve tasnif gayretine girmeleri mühimdir.Esbab-ı nuzul behem hal her ayatı kuran da vakıı değildir.Olanlarda ise ayatı tebyinde, tefsirde ve tahkimde hizmetkardır tekbaşına hükümran değildir.Lafzı celilin her harfi ila kıyame haydir.
ESERLER
Emine
Nilüfer SEVİN
Birleşik
Doktora-13952702
ESBAB-I
NÜZÜL I / ÖDEV 4
KUR’AN
VE BAĞLAM KIRAATİ HÜLASASI
Kur’an-ı
Kerim’ın vahiy yoluyla indiği döneme nüzül dönemi olarak adlandırıyoruz. Nüzül dönemini aşağıdaki şema ile tam manada
belirlenmiştir.
Hz Adem Hz
Muhammed Sahabiler Tabiler Günümüz tarihi
Bu bağlam neticesinde nüzül dönemi ve bu dönemdeki tarihi duruma göre
gelişen olaylar, ayetlerin iniş sebepleri, o dönemin sosyo-kültürel özellikleri
din çerçevesinde çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
1- Tefsirde ilk önce Kur'an-ı Kerimi iyi inceleyip, bir ayeti tefsir eden
diğer ayetleri toplamaya çalışmalıdır. Çünkü ayetlerin birbiri ile ilgisi
bilinen bir durumdur. Bunun nedeni bir ayetin hatalı olarak veya eksik bir
şekilde anlaşılıp, konuyu Kur'an'ın bütünlüğünden uzak tutmamak gerekir.
2- Ayetleri açıklayan hadislere başvurmak gerekir. Çünkü Kur'an'ı esas
itibariyle tefsir yetkisini Allah Teala, Peygamberine vermiştir.
3- Sahabe'nin tefsiri son derece önemlidir. Çünkü sahabe öğrendiklerini bizzat
Rasulullah'tan (sav) öğrenmiş olmaları ihtimali olup Kur'an'ın nazil olduğu
dönemde onun kelimelerinin manalarını en iyi bilme durumundadırlar. Sahabeler, vahyin
indiği ortamları bizzat yaşamaları, derin kavrama güçleri ve hükümleri uygulama
alanına koymadaki başarıları gibi özelliklere sahiptirler. Özellikle ilk dört
halife, İbn Mes'ud, İbn Abbas, Hz. aişe, Übey İbn Ka'b, Zeyd İbn Sabit gibi
sahabelerin tefsirlerini bilmek gereklidir.
4- Kelam'ın manasından ve dinde sabit olan esaslardan ortaya çıkan neticeye
göre tefsir etmek gerekmektedir.
KİTAPLAR
1. CERRAHOĞLU
İsmail., Kur'an Tefsirinin Doğuşu ve Ona Hız Veren Amiller,
Ankara, 1968.
2. Beyza
BİLGİN., Ellibin Yıllık Bir Gün, Gün Yayınları, Ankara,2007.
3. ÇAĞATAY
Neşet., İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı. Ankara:
AÜİF yayınları, 4. Baskı, 1982.
4.
HAMİDULLAH Muhammed.,
Kur'an-ı Kerim Tarihi (tre. Salih Tuğ), İstanbul 1993.
5.
Martin LINGS., The Life of Muhammad/Hz.Muhammed’in Hayatı
(Çev.Ali ÇAVUŞOĞLU), Akçağ Yayınları, Ankara, 2000.
6.
Salih SURUÇ., Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in (sav) Hayatı,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2012.
7.
TABATABAÎ Muhammed Hüseyin., İslâm’da Kur’an, Bir Yayıncılık,
İstanbul 1988.
8. YILDIRIM
Suat,
Peygamber'imizin Kur'an Tefsiri, İstanbul 1983.
9. ZEHEBİ
Muhammed Hüseyin., et-Tefsir ve'l-müfessirun, Kahire 1976.
10.
Ziya KAZICI., Müslüman Hıristiyan İlişkileri Tarihi,
Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2011.
MAKALELER:
1.
AYDIN Muhammed., ” ‘Rivayet Tefsiri’ Kavramı Ve Kur’an’ın
Kur’an İle Tefsiri: Eleştirel Bir Yaklaşım”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.20, s. 1- 22,
2009.
2.
BAŞ Erdoğan., “Kur'an İlimlerinin Doğuşu ve Tarihi
Gelişimi (I-Iv. Asır)”, Kur' an Ve
Tefsır Araştırmaları –3, Tartışmalı İLMI Toplantılar Dizisi –36 Tartışmalı
İlmi Toplantı 14-15 Ekim 2000, İstanbul, s.21-42.
3. KARA Osman., “Vahidî Ve Tefsîrindeki
Metodu”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, C.2, S.3, s.296-316, 2013.
4. KARA
Osman., “Müfessirlerin Sahîh Yorum Farklılıklarının Sebepleri”,
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
C.11, S.3, s.73-94, 2011.
5.
KARATAŞ Ali., “Kur’ân’ı Kur’ân İle Anlama”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, S.31, s. 177-197, 2011.
6. KOÇYİĞİT
Hikmet., “Kur’ân’ın Nüzûl Sırasına Göre Tefsir Edilmesi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.12, S.23, s. 183-201, 2013.
7. KURBAN Nur Ahmet.,
“Mekke Tefsir Ekolünün Ulûmu’l-Kur’an İle İlgili Görüşleri”, Kur’an İlimleri Ve Tefsir Usûlü,
s.491-513.
8. ÖZEL
Mustafa., “Son Dönem Osmanlı Tefsir Tarihinden Bazı Portreler –I”,
Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, C.15, s.61-95,
2002.
9. ŞAHİN
Davut., “Hz. Ömer’in Kur’an Anlayışı Ve Yorum Yöntemi”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.2, S.3, s.45-66, 2013.
10. TÜRCAN
Selim., Journal of Divinity Faculty of Hitit University .
2010, Vol. 9 Issue 17, p67-100. 34p
Emine
Nilüfer SEVİN
Birleşik
Doktora-13952702
ESBAB-I
NÜZÜL I / ÖDEV 4
KUR’AN
VE BAĞLAM KIRAATİ HÜLASASI
Kur’an-ı
Kerim’ın vahiy yoluyla indiği döneme nüzül dönemi olarak adlandırıyoruz. Nüzül dönemini aşağıdaki şema ile tam manada
belirlenmiştir.
Hz Adem Hz
Muhammed Sahabiler Tabiler Günümüz tarihi
Bu bağlam neticesinde nüzül dönemi ve bu dönemdeki tarihi duruma göre
gelişen olaylar, ayetlerin iniş sebepleri, o dönemin sosyo-kültürel özellikleri
din çerçevesinde çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
1- Tefsirde ilk önce Kur'an-ı Kerimi iyi inceleyip, bir ayeti tefsir eden
diğer ayetleri toplamaya çalışmalıdır. Çünkü ayetlerin birbiri ile ilgisi
bilinen bir durumdur. Bunun nedeni bir ayetin hatalı olarak veya eksik bir
şekilde anlaşılıp, konuyu Kur'an'ın bütünlüğünden uzak tutmamak gerekir.
2- Ayetleri açıklayan hadislere başvurmak gerekir. Çünkü Kur'an'ı esas
itibariyle tefsir yetkisini Allah Teala, Peygamberine vermiştir.
3- Sahabe'nin tefsiri son derece önemlidir. Çünkü sahabe öğrendiklerini bizzat
Rasulullah'tan (sav) öğrenmiş olmaları ihtimali olup Kur'an'ın nazil olduğu
dönemde onun kelimelerinin manalarını en iyi bilme durumundadırlar. Sahabeler, vahyin
indiği ortamları bizzat yaşamaları, derin kavrama güçleri ve hükümleri uygulama
alanına koymadaki başarıları gibi özelliklere sahiptirler. Özellikle ilk dört
halife, İbn Mes'ud, İbn Abbas, Hz. aişe, Übey İbn Ka'b, Zeyd İbn Sabit gibi
sahabelerin tefsirlerini bilmek gereklidir.
4- Kelam'ın manasından ve dinde sabit olan esaslardan ortaya çıkan neticeye
göre tefsir etmek gerekmektedir.
KİTAPLAR
1. CERRAHOĞLU
İsmail., Kur'an Tefsirinin Doğuşu ve Ona Hız Veren Amiller,
Ankara, 1968.
2. Beyza
BİLGİN., Ellibin Yıllık Bir Gün, Gün Yayınları, Ankara,2007.
3. ÇAĞATAY
Neşet., İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı. Ankara:
AÜİF yayınları, 4. Baskı, 1982.
4.
HAMİDULLAH Muhammed.,
Kur'an-ı Kerim Tarihi (tre. Salih Tuğ), İstanbul 1993.
5.
Martin LINGS., The Life of Muhammad/Hz.Muhammed’in Hayatı
(Çev.Ali ÇAVUŞOĞLU), Akçağ Yayınları, Ankara, 2000.
6.
Salih SURUÇ., Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in (sav) Hayatı,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2012.
7.
TABATABAÎ Muhammed Hüseyin., İslâm’da Kur’an, Bir Yayıncılık,
İstanbul 1988.
8. YILDIRIM
Suat,
Peygamber'imizin Kur'an Tefsiri, İstanbul 1983.
9. ZEHEBİ
Muhammed Hüseyin., et-Tefsir ve'l-müfessirun, Kahire 1976.
10.
Ziya KAZICI., Müslüman Hıristiyan İlişkileri Tarihi,
Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2011.
MAKALELER:
1.
AYDIN Muhammed., ” ‘Rivayet Tefsiri’ Kavramı Ve Kur’an’ın
Kur’an İle Tefsiri: Eleştirel Bir Yaklaşım”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.20, s. 1- 22,
2009.
2.
BAŞ Erdoğan., “Kur'an İlimlerinin Doğuşu ve Tarihi
Gelişimi (I-Iv. Asır)”, Kur' an Ve
Tefsır Araştırmaları –3, Tartışmalı İLMI Toplantılar Dizisi –36 Tartışmalı
İlmi Toplantı 14-15 Ekim 2000, İstanbul, s.21-42.
3. KARA Osman., “Vahidî Ve Tefsîrindeki
Metodu”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, C.2, S.3, s.296-316, 2013.
4. KARA
Osman., “Müfessirlerin Sahîh Yorum Farklılıklarının Sebepleri”,
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
C.11, S.3, s.73-94, 2011.
5.
KARATAŞ Ali., “Kur’ân’ı Kur’ân İle Anlama”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, S.31, s. 177-197, 2011.
6. KOÇYİĞİT
Hikmet., “Kur’ân’ın Nüzûl Sırasına Göre Tefsir Edilmesi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.12, S.23, s. 183-201, 2013.
7. KURBAN Nur Ahmet.,
“Mekke Tefsir Ekolünün Ulûmu’l-Kur’an İle İlgili Görüşleri”, Kur’an İlimleri Ve Tefsir Usûlü,
s.491-513.
8. ÖZEL
Mustafa., “Son Dönem Osmanlı Tefsir Tarihinden Bazı Portreler –I”,
Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, C.15, s.61-95,
2002.
9. ŞAHİN
Davut., “Hz. Ömer’in Kur’an Anlayışı Ve Yorum Yöntemi”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.2, S.3, s.45-66, 2013.
10. TÜRCAN
Selim., Journal of Divinity Faculty of Hitit University .
2010, Vol. 9 Issue 17, p67-100. 34p
Emine
Nilüfer SEVİN
Birleşik
Doktora-13952702
ESBAB-I
NÜZÜL I / ÖDEV 4
KUR’AN
VE BAĞLAM KIRAATİ HÜLASASI
Kur’an-ı
Kerim’ın vahiy yoluyla indiği döneme nüzül dönemi olarak adlandırıyoruz. Nüzül dönemini aşağıdaki şema ile tam manada
belirlenmiştir.
Hz Adem Hz
Muhammed Sahabiler Tabiler Günümüz tarihi
Bu bağlam neticesinde nüzül dönemi ve bu dönemdeki tarihi duruma göre
gelişen olaylar, ayetlerin iniş sebepleri, o dönemin sosyo-kültürel özellikleri
din çerçevesinde çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
1- Tefsirde ilk önce Kur'an-ı Kerimi iyi inceleyip, bir ayeti tefsir eden
diğer ayetleri toplamaya çalışmalıdır. Çünkü ayetlerin birbiri ile ilgisi
bilinen bir durumdur. Bunun nedeni bir ayetin hatalı olarak veya eksik bir
şekilde anlaşılıp, konuyu Kur'an'ın bütünlüğünden uzak tutmamak gerekir.
2- Ayetleri açıklayan hadislere başvurmak gerekir. Çünkü Kur'an'ı esas
itibariyle tefsir yetkisini Allah Teala, Peygamberine vermiştir.
3- Sahabe'nin tefsiri son derece önemlidir. Çünkü sahabe öğrendiklerini bizzat
Rasulullah'tan (sav) öğrenmiş olmaları ihtimali olup Kur'an'ın nazil olduğu
dönemde onun kelimelerinin manalarını en iyi bilme durumundadırlar. Sahabeler, vahyin
indiği ortamları bizzat yaşamaları, derin kavrama güçleri ve hükümleri uygulama
alanına koymadaki başarıları gibi özelliklere sahiptirler. Özellikle ilk dört
halife, İbn Mes'ud, İbn Abbas, Hz. aişe, Übey İbn Ka'b, Zeyd İbn Sabit gibi
sahabelerin tefsirlerini bilmek gereklidir.
4- Kelam'ın manasından ve dinde sabit olan esaslardan ortaya çıkan neticeye
göre tefsir etmek gerekmektedir.
KİTAPLAR
1. CERRAHOĞLU
İsmail., Kur'an Tefsirinin Doğuşu ve Ona Hız Veren Amiller,
Ankara, 1968.
2. Beyza
BİLGİN., Ellibin Yıllık Bir Gün, Gün Yayınları, Ankara,2007.
3. ÇAĞATAY
Neşet., İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı. Ankara:
AÜİF yayınları, 4. Baskı, 1982.
4.
HAMİDULLAH Muhammed.,
Kur'an-ı Kerim Tarihi (tre. Salih Tuğ), İstanbul 1993.
5.
Martin LINGS., The Life of Muhammad/Hz.Muhammed’in Hayatı
(Çev.Ali ÇAVUŞOĞLU), Akçağ Yayınları, Ankara, 2000.
6.
Salih SURUÇ., Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in (sav) Hayatı,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2012.
7.
TABATABAÎ Muhammed Hüseyin., İslâm’da Kur’an, Bir Yayıncılık,
İstanbul 1988.
8. YILDIRIM
Suat,
Peygamber'imizin Kur'an Tefsiri, İstanbul 1983.
9. ZEHEBİ
Muhammed Hüseyin., et-Tefsir ve'l-müfessirun, Kahire 1976.
10.
Ziya KAZICI., Müslüman Hıristiyan İlişkileri Tarihi,
Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2011.
MAKALELER:
1.
AYDIN Muhammed., ” ‘Rivayet Tefsiri’ Kavramı Ve Kur’an’ın
Kur’an İle Tefsiri: Eleştirel Bir Yaklaşım”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.20, s. 1- 22,
2009.
2.
BAŞ Erdoğan., “Kur'an İlimlerinin Doğuşu ve Tarihi
Gelişimi (I-Iv. Asır)”, Kur' an Ve
Tefsır Araştırmaları –3, Tartışmalı İLMI Toplantılar Dizisi –36 Tartışmalı
İlmi Toplantı 14-15 Ekim 2000, İstanbul, s.21-42.
3. KARA Osman., “Vahidî Ve Tefsîrindeki
Metodu”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, C.2, S.3, s.296-316, 2013.
4. KARA
Osman., “Müfessirlerin Sahîh Yorum Farklılıklarının Sebepleri”,
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
C.11, S.3, s.73-94, 2011.
5.
KARATAŞ Ali., “Kur’ân’ı Kur’ân İle Anlama”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, S.31, s. 177-197, 2011.
6. KOÇYİĞİT
Hikmet., “Kur’ân’ın Nüzûl Sırasına Göre Tefsir Edilmesi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.12, S.23, s. 183-201, 2013.
7. KURBAN Nur Ahmet.,
“Mekke Tefsir Ekolünün Ulûmu’l-Kur’an İle İlgili Görüşleri”, Kur’an İlimleri Ve Tefsir Usûlü,
s.491-513.
8. ÖZEL
Mustafa., “Son Dönem Osmanlı Tefsir Tarihinden Bazı Portreler –I”,
Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, C.15, s.61-95,
2002.
9. ŞAHİN
Davut., “Hz. Ömer’in Kur’an Anlayışı Ve Yorum Yöntemi”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.2, S.3, s.45-66, 2013.
10. TÜRCAN
Selim., Journal of Divinity Faculty of Hitit University .
2010, Vol. 9 Issue 17, p67-100. 34p
Emine
Nilüfer SEVİN
Birleşik
Doktora-13952702
ESBAB-I
NÜZÜL I / ÖDEV 4
KUR’AN
VE BAĞLAM KIRAATİ HÜLASASI
Kur’an-ı
Kerim’ın vahiy yoluyla indiği döneme nüzül dönemi olarak adlandırıyoruz. Nüzül dönemini aşağıdaki şema ile tam manada
belirlenmiştir.
Hz Adem Hz
Muhammed Sahabiler Tabiler Günümüz tarihi
Bu bağlam neticesinde nüzül dönemi ve bu dönemdeki tarihi duruma göre
gelişen olaylar, ayetlerin iniş sebepleri, o dönemin sosyo-kültürel özellikleri
din çerçevesinde çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
1- Tefsirde ilk önce Kur'an-ı Kerimi iyi inceleyip, bir ayeti tefsir eden
diğer ayetleri toplamaya çalışmalıdır. Çünkü ayetlerin birbiri ile ilgisi
bilinen bir durumdur. Bunun nedeni bir ayetin hatalı olarak veya eksik bir
şekilde anlaşılıp, konuyu Kur'an'ın bütünlüğünden uzak tutmamak gerekir.
2- Ayetleri açıklayan hadislere başvurmak gerekir. Çünkü Kur'an'ı esas
itibariyle tefsir yetkisini Allah Teala, Peygamberine vermiştir.
3- Sahabe'nin tefsiri son derece önemlidir. Çünkü sahabe öğrendiklerini bizzat
Rasulullah'tan (sav) öğrenmiş olmaları ihtimali olup Kur'an'ın nazil olduğu
dönemde onun kelimelerinin manalarını en iyi bilme durumundadırlar. Sahabeler, vahyin
indiği ortamları bizzat yaşamaları, derin kavrama güçleri ve hükümleri uygulama
alanına koymadaki başarıları gibi özelliklere sahiptirler. Özellikle ilk dört
halife, İbn Mes'ud, İbn Abbas, Hz. aişe, Übey İbn Ka'b, Zeyd İbn Sabit gibi
sahabelerin tefsirlerini bilmek gereklidir.
4- Kelam'ın manasından ve dinde sabit olan esaslardan ortaya çıkan neticeye
göre tefsir etmek gerekmektedir.
KİTAPLAR
1. CERRAHOĞLU
İsmail., Kur'an Tefsirinin Doğuşu ve Ona Hız Veren Amiller,
Ankara, 1968.
2. Beyza
BİLGİN., Ellibin Yıllık Bir Gün, Gün Yayınları, Ankara,2007.
3. ÇAĞATAY
Neşet., İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı. Ankara:
AÜİF yayınları, 4. Baskı, 1982.
4.
HAMİDULLAH Muhammed.,
Kur'an-ı Kerim Tarihi (tre. Salih Tuğ), İstanbul 1993.
5.
Martin LINGS., The Life of Muhammad/Hz.Muhammed’in Hayatı
(Çev.Ali ÇAVUŞOĞLU), Akçağ Yayınları, Ankara, 2000.
6.
Salih SURUÇ., Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in (sav) Hayatı,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2012.
7.
TABATABAÎ Muhammed Hüseyin., İslâm’da Kur’an, Bir Yayıncılık,
İstanbul 1988.
8. YILDIRIM
Suat,
Peygamber'imizin Kur'an Tefsiri, İstanbul 1983.
9. ZEHEBİ
Muhammed Hüseyin., et-Tefsir ve'l-müfessirun, Kahire 1976.
10.
Ziya KAZICI., Müslüman Hıristiyan İlişkileri Tarihi,
Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2011.
MAKALELER:
1.
AYDIN Muhammed., ” ‘Rivayet Tefsiri’ Kavramı Ve Kur’an’ın
Kur’an İle Tefsiri: Eleştirel Bir Yaklaşım”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S.20, s. 1- 22,
2009.
2.
BAŞ Erdoğan., “Kur'an İlimlerinin Doğuşu ve Tarihi
Gelişimi (I-Iv. Asır)”, Kur' an Ve
Tefsır Araştırmaları –3, Tartışmalı İLMI Toplantılar Dizisi –36 Tartışmalı
İlmi Toplantı 14-15 Ekim 2000, İstanbul, s.21-42.
3. KARA Osman., “Vahidî Ve Tefsîrindeki
Metodu”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, C.2, S.3, s.296-316, 2013.
4. KARA
Osman., “Müfessirlerin Sahîh Yorum Farklılıklarının Sebepleri”,
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
C.11, S.3, s.73-94, 2011.
5.
KARATAŞ Ali., “Kur’ân’ı Kur’ân İle Anlama”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, S.31, s. 177-197, 2011.
6. KOÇYİĞİT
Hikmet., “Kur’ân’ın Nüzûl Sırasına Göre Tefsir Edilmesi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.12, S.23, s. 183-201, 2013.
7. KURBAN Nur Ahmet.,
“Mekke Tefsir Ekolünün Ulûmu’l-Kur’an İle İlgili Görüşleri”, Kur’an İlimleri Ve Tefsir Usûlü,
s.491-513.
8. ÖZEL
Mustafa., “Son Dönem Osmanlı Tefsir Tarihinden Bazı Portreler –I”,
Dokuz Eylül Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, C.15, s.61-95,
2002.
9. ŞAHİN
Davut., “Hz. Ömer’in Kur’an Anlayışı Ve Yorum Yöntemi”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, C.2, S.3, s.45-66, 2013.
10. TÜRCAN
Selim., Journal of Divinity Faculty of Hitit University .
2010, Vol. 9 Issue 17, p67-100. 34p
MAKALELER
1- Aldemir, Halil ,Esbabı Nüzul Rivayetleri Arasında Görülen Çelişkiler ve Geliştirilen Çözüm Yolları Tahlili, EKEV Akademi Dergisi - Sosyal Bilimler -, 2011, cilt: XV, sayı: 48, s. 141-15
2- Yıldırım, Enbiya ,Mulâane Ayetlerinin Nüzûl Sebebi, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, cilt: V, sayı: 1, s. 191-200
3- Çiçek, M. Halil ,Nuzûl Sebebine Göre Gündelik Hayatın İslamileştirilmesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1994, cilt: I, sayı: 1, s. 126-144
4- DÇ.DR. YAŞAR KURT KUR’ÂN’IN NÜZÛL SÜREC İ VE NÜZÛL SIRASINI ESAS ALAN TEFSiR ÜZERİNE, ONDOKUZ MAYIS ÜNİV.İLAH. FAK. DERGİSİ 2012 SAYI 33
5 –Muhsin Demirci, "Esbâbu'n-nüzûlün Kur'ân Tefsirindeki Yeri", M.Ü.İlâhiyât Fakültesi Dergisi, sy., 11-12, Yıl, 1997.
6 - Muhsin Demirci Kur'ân'ın Nüzûl Sürecinde Tedricilik, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı, 11, İstanbul 2002
7- Albayrak, Halis, “Allah’ın Nüzul Dönemindeki Farklı Davranış Tarzının Kur’an Anlayışına Katacağı Boyut Üzerine”, II. Kur’an Sempozyumu, 2-4 Şubat 1996.
8- Gül, Ali Rıza ,Kur’ân Ayetlerini Tarihlendirmede Nüzul Sebeplerinin Rolü, Dinî Araştırmalar, 2004, cilt: VII, sayı: 19, s. 191-220
9- Ebubekr SİFİL - AYETLERİN İNİŞ SEBEBİ VE GEÇERLİLİĞİ semerkand dergisi,temmuz 2005 sayısı
KİTAPLAR :
Abdulfettah El Kadi, çeviren Prof Dr. Salih Akdemir Esbab-ı Nüzul , Fecr yayın evi 2013; 405 sayfa
Hasan Tahsin Emiroğlu Esbab-ı Nüzul & Kur'an Ayetlerinin İniş Sebepleri ve Tefsirleri Yasin yayınevi , 2013; 8206 sayfa, (15 Cilt)
Yakup Bıyıkoğlu Esbab-ı Nüzul ve Kur'an'ın Anlaşılması RAĞBET YAYINLARI
: 2005;
160 sayfa
El-Vahidi Çeviren: Dr. Necdet
Çağıl/ Dr. Necati Tetik Esbab-ı Nüzul İHTAR YAYINLARI
400sayfa
Abdurrahman Elmalı , Fahreddin Razi’deki esbab-ı nüzul değerlendirmeleri , Şanlıurfa, Harran üniv. İlahiyat fak. Vakfı, 1998
Bedrettin Çetiner, Fatiha’dan Nas’a Esbab-ı Nuzül, Çağrı Yayınları, 2002
Ebu’l Ferec ibnü’l Cevzi , Esbabü’n Nuzül
İ. Suyuti , Lubabun nukul fi Esbabin Nuzül
Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu , Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbab-ı nüzulün rolü ,
Şule yayınları , 1994
MAKALELER
1- Aldemir, Halil ,Esbabı Nüzul Rivayetleri Arasında Görülen Çelişkiler ve Geliştirilen Çözüm Yolları Tahlili, EKEV Akademi Dergisi - Sosyal Bilimler -, 2011, cilt: XV, sayı: 48, s. 141-15
2- Yıldırım, Enbiya ,Mulâane Ayetlerinin Nüzûl Sebebi, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, cilt: V, sayı: 1, s. 191-200
3- Çiçek, M. Halil ,Nuzûl Sebebine Göre Gündelik Hayatın İslamileştirilmesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1994, cilt: I, sayı: 1, s. 126-144
4- DÇ.DR. YAŞAR KURT KUR’ÂN’IN NÜZÛL SÜREC İ VE NÜZÛL SIRASINI ESAS ALAN TEFSiR ÜZERİNE, ONDOKUZ MAYIS ÜNİV.İLAH. FAK. DERGİSİ 2012 SAYI 33
5 –Muhsin Demirci, "Esbâbu'n-nüzûlün Kur'ân Tefsirindeki Yeri", M.Ü.İlâhiyât Fakültesi Dergisi, sy., 11-12, Yıl, 1997.
6 - Muhsin Demirci Kur'ân'ın Nüzûl Sürecinde Tedricilik, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı, 11, İstanbul 2002
7- Albayrak, Halis, “Allah’ın Nüzul Dönemindeki Farklı Davranış Tarzının Kur’an Anlayışına Katacağı Boyut Üzerine”, II. Kur’an Sempozyumu, 2-4 Şubat 1996.
8- Gül, Ali Rıza ,Kur’ân Ayetlerini Tarihlendirmede Nüzul Sebeplerinin Rolü, Dinî Araştırmalar, 2004, cilt: VII, sayı: 19, s. 191-220
9- Ebubekr SİFİL - AYETLERİN İNİŞ SEBEBİ VE GEÇERLİLİĞİ semerkand dergisi,temmuz 2005 sayısı
KİTAPLAR :
Abdulfettah El Kadi, çeviren Prof Dr. Salih Akdemir Esbab-ı Nüzul , Fecr yayın evi 2013; 405 sayfa
Hasan Tahsin Emiroğlu Esbab-ı Nüzul & Kur'an Ayetlerinin İniş Sebepleri ve Tefsirleri Yasin yayınevi , 2013; 8206 sayfa, (15 Cilt)
Yakup Bıyıkoğlu Esbab-ı Nüzul ve Kur'an'ın Anlaşılması RAĞBET YAYINLARI
: 2005;
160 sayfa
El-Vahidi Çeviren: Dr. Necdet
Çağıl/ Dr. Necati Tetik Esbab-ı Nüzul İHTAR YAYINLARI
400sayfa
Abdurrahman Elmalı , Fahreddin Razi’deki esbab-ı nüzul değerlendirmeleri , Şanlıurfa, Harran üniv. İlahiyat fak. Vakfı, 1998
Bedrettin Çetiner, Fatiha’dan Nas’a Esbab-ı Nuzül, Çağrı Yayınları, 2002
Ebu’l Ferec ibnü’l Cevzi , Esbabü’n Nuzül
Adı Soyadı: Erdal ERTORUN
Öğrenci No: 13922709
Ders Grubu: Doktora
Dönem: 2013-2014/1.Dönem
4-Kur’an ve BağlamKıraati Hülasası:
Bu çalışma, aslında esbab-ı nüzule yeni bir yorum
getirmektedir. Uzaktan öğretmeye yardımcı olan bir yöntemi takip etmektedir. Bu
çalışma, baştan sona okunduğunda bilginin bütünlüğünün önemi kavranmaktadır.
Kur’an’ın indiği dönemde -ki buna nüzul ortamı
diyoruz- anlaşılmayan ayetleri, Allah Rasülü açıklamış, sahabe de kendinden
sonrakilere aktarmıştır. Ayetlerin belli başlı sebebe binaen inmiş olduğu
görülmüş, ancak umum ve husus olan hükümlerin evrensel olduğu vurgulanmıştır.
Kitabın okunması neticesinde, Kur’an-ı anlamak
için günümüzde yeni bir yorum ve yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Bu
bağlamda, Kur’an üslubunun insanı muhatap alan bir şekilde olduğu görülmüş, onu
her aldı seviyesinden insanın (kişinin)
rahat bir şekilde anlayabileceği kanaati ağırlık kazanmıştır.
Söz konusu bu kitabın okunması neticesinde, Kur’an’ın
anlaşılmasında Esbab-ı Nüzül’ün büyük önem taşıdığı bir kere daha anlaşılmıştır.
Esbab-ı nüzul ilminin Kur’an ile paralel bir
gelişme gösterdiği görülmüştür. Yeni bir
tefsirin yazılmasında nelere dikkat edilmesi gerektiği öğrenilmiştir. Ayrıca
ideal bir tefsirin nasıl yazılabileceği hakkında bilgi güncellemesi sağlanmıştır.
Kur’an’ın günümüzde daha iyi
anlaşılması için, Hz. Peygamber dönemindeki gibi anlaşılmaya ihtiyaç duyulduğu
görülmüştür. Esbâb-ı nüzul olgusunun günümüze nasıl
taşınabileceğinin amaç edinildiği, Esbab-ı
nüzülün tarihi bağlamında değerlendirilmesinin önemi bir kere daha
anlaşılmıştır. Esbab-ı nüzülün tarihi ve felsefi bağlamda değerlendirilmesi
gerektiği görülmüştür. Kısaca, Kur’an’ın daha güzel yaşanılabilmesi için, onu
daha çok okumaya, her okuyuşta yeniden düşünmeye ihtiyaç olduğu anlaşılmış ve
insan aklı ve alıcılarının buna muktedir olduğu ifade edilmiştir. Bu sebeple,
esbab-ı nüzülü bilmeden Kur’an-ı anlamanın zor olduğu da bir kere daha ortaya
çıkmış, bunun bir zorunlu ihtiyaç sayıldığı bilinmiştir. Esbab-ı nüzülün
bilinmesi, Kur’an ayetlerinin doğru maksadını ortaya çıkaracağı ifade
edilmektedir.
Esbab-ı
Nüzul Hakkında On Kitap:
1-Esbab-
ı Nüzül Kur'an, Ayetlerinin İniş Sebepleri / Fatiha'dan Nas'a (ithal kağıt),Bedrettin
Çetiner, Çağrı Yayınları
2-Hasan Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı
Nüzûl, Konya 1983
3-Dr. İsam Abdulmuhsin el-Humeydan, Esbab-ı
Nüzûl ve Eseruha fi't-Tefsir
4-Ahmet Nedim Serinsu, Sa'lebe
kıssası (Esbab-ı Nüzûl'e yeni bir yaklaşım), Şule Yayınları
5-Yakup Bıyıkoğlu, Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl
ve Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin iniş sebepleri), Rağbet Yayınları
6-İmam Suyutî(911), Lübabu'n-Nukul fi Esbabi'n-Nüzûl, trc.
Abdulcelil Alpkıray
Abdulfettah Abdulğanî Kadî, Esbab-ı Nüzûl Trc. Salih Akdemir,
Fecr Yay.
7-Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzî(597), Esbabu'n-Nüzûl
8-Mukbil b. Hadî el-Vadı'i(1422/2001), es-Sahihu'l-Müsned min Esbabi'n-Nüzûl
9-Bessam Cemel, Esbabü’n-Nüzûl Beyrut 2005
10-Selim b. 'İd Hilalî-Muhammed b. Musa Al-i Nasr, el-İsti'ab fi beyani'l-Esbab
Esbab-ı Nüzul Hakkında On Makale:
1-Mülaane ayetlerinin nüzul sebepleri: Yrd.Doç. Dr. Enbiya
YULDIRIM
2-Kur’an-ı Nüzul Sebepleriyle Anlamak, Doç.Dr. Mustafa Ünver
3-Esbab-ı Nüzulün Kur’an Tefsirindeki Yeri: Doç.Dr. Muhsin
DEMİRCİ
4-Pacaci,
Mehmet, Bir yorum eleştirisi: Çağdaşçı
Kur'an Yorumu Üzerine: Çagdas donemde kuran ve tefsire ne oldu.
5-Selim Türcan: Tefsir Tarihçiliği Bağlamında Klasik Esbab-ı
Nüzul Yaklaşımının Değerlendirilmesi, İslâmî İlimler Dergisi, 2007, cilt: II, sayı: 1, Kur’an Özel
Sayısı: 2, s. 119-138.
6-Mustafa Ali Işık, Hazin
Tefsirinde Esbabı Nüzul
7-Hasan Hanefî: “Esbab-ı Nüzul” ün Anlamı Nedir?, çeviren: Ahmet Nedim Serinsu,
Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
1998, cilt: XXXVIII, s. 225-232.
8-F. Ahmet
Polat, Çağdaş İslam Düşüncesinde Kur’an’a Yaklaşımlar, Doktora Tezi, S.Ü.
Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya 2002.
9-M. Sait ŞİMŞEK, Esbabü’n-Nüzûl
md.,Şamil İslam Ansiklopedisi.
10-Mustafa Çetin, Nüzûl Sebepleri (Esbâbü'n-Nüzûl ),
Diyanet İlmi Dergi, 1994, cilt:
XXX,
sayı: 2,
s. 95-120
Abdussamet Varlı
(Öğrenci No:13922711)
Doktora Ödevi
(2013-2014 Güz Dönemi)
Kur’an ve Bağlam Hülasası
Kur’an tarihte belli bir zaman
içerisinde, belli bir topluımu hedef kitle seçerek onlar üzerinden tüm insanlığa
seslenen, sözlü metin olan bir kitaptır. Bu sebeple Kur’an indirildiği süreç
içerisinde inmesine vesile olan ve esbab-ı nuzul diye isimlendirilen süreci iyi
anlamak, aynı zamanda Kur’an’ı iyi anlamak olacağından Tefsir açısında çok
önemlidir. Esbab-ı Nuzul vahyin indirildiği ortamın resmini çeken hadiseler
zinciridir. Ancak esbab-ı nüzulu kullanırken hangi ilkelere bağlı olarak nasıl
yararlanılacağını bilmek bu süreci bilmek kadar önemlidir.
Esbab-ı Nuzul; emredilen şeylerin hikmetlerini anlamamıza vesile olan olaylardır. Bu bağlam kaçırıldıktan veya göz ardı edildikten sonra Kur’an’ı doğru olarak anlatabileceğini söylemek pek mümkün görülmektedir. Aynı zamanda ulaşılmak istenen gayeyi tüm insanlığın gözleri önüne esbab-ı nuzul sermektedir. Ayetlerin tarih boyunca farklı anlamlara çekilip birbirine zıt görüşlere sahip olan mezheplerin, aynı ayetlerden farklı görüş ve düşüncelerini temellendirmelerini müşahede etmekteyiz. İşte bu kadar subjektif yorumlamaların önüne geçebilmenin en önemli yolu ise esbab-ı nuzul dediğimiz ayetin indiriliş bağlamını iyi bilmekten geçmekte olduğunu unutmamalıyız.
Makale ve Eserler
• Esbabu’n Nüzul’ün Kur’an
Tefsirindeki Yeri, Doç. Dr. Muhsin DEMİRCİ, Marmara İlahiyat Fak. Dergisi,
Sayı: ll- 12, 1993- 1994.
• Tarih İlmi ve Nüzûl
Sebepleri, Doç. Dr. Mustafa Ünver, Yeni Ümit Dergisi, munver@yeniumit.com.tr
• Abdulfettah el Kadi, Esbabı
Nuzul, Fecr Yayınevi, 2013.
• Vahıdî(468/), Esbabun-Nüzûl
trc. Necati Tetik, Necdet Çağıl. Erzurum, İhtar Yayıncılık
• Abdurrahman Elmalı,
Fahreddin er-Razi’de Esbab-ı Nüzûl Değerlendirmesi, Şanlıurfa : Harran
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı, 1998
• Meymun b. Mihran(118/),
Tafsil li Esbabi'n-Nüzûl, Yazma eser
• Ali b. el-Medinî(234/),
Esbabu'n-Nüzûl
• Vahıdî(468/), Esbabun-Nüzûl
trc. Necati Tetik, Necdet Çağıl. Erzurum, İhtar Yayıncılık
• Ebu'l-Muzaffer Muhammed b.
Esad el-Irakî el-Hanefî(567/), Esbabu'n-Nüzûl ve'l-Kısasu'l-Ferkaniyye
• Ebu Cafer Muhammed b. Ali
b. Şehr et-Taberî(588/), Esbabu'n-Nüzûl ala mezhebi Ali'r-Resul
• Ebu'l-Ferec
İbnü'l-Cevzî(597), Esbabu'n-Nüzûl
• İbn Hacer el-Askalanî(852),
el-Ucab fi beyani'l-esbab. Hacimli bir cilt olduğu belirtilen eserin bir
nüshası Karaviyyîn Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Brockelmann'ın Şerhu'l-bâb
adıyla zikrettiği ve Petersburg'daki Asya Kafkas Müzesi'nde bulunduğunu
söylediği eser de bu kitap olmalıdır.
• İmam Suyutî(911),
Lübabu'n-Nukul fi Esbabi'n-Nüzûl, trc. Abdulcelil Alpkıray, basım hazırlığında
• Mukbil b. Hadî
el-Vadı'i(1422/2001), es-Sahihu'l-Müsned min Esbabi'n-Nüzûl
• Selim b. 'İd
Hilalî-Muhammed b. Musa Al-i Nasr, el-İsti'ab fi beyani'l-Esbab
• İbn Halife
el-Uleyvî(1416/1999), Camiu'n-Nukûl fi Esbabi'n-Nüzûl
• Abdulfettah Abdulğanî Kadî,
Esbab-ı Nüzûl Trc. Salih Akdemir, Fecr Yay.
• Abdurrahman Elmalı, Fahreddin
er-Razi’de Esbab-ı Nüzûl Değerlendirmesi, Şanlıurfa : Harran Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Vakfı, 1998
• Bedreddin Çetiner,
Fatiha’dan Nas’a Esbab-ı Nüzûl (Kur’an Ayetlerinin iniş sebebi),İstanbul, Çağrı
Yayınları, 2002
• Hasan Tahsin Emiroğlu, Esbab-ı
Nüzûl, Konya 1983
Muhammed Hayri ŞAHİN
Doktora 12922755
Kur’an ve Bağlam Hülasası
Allah Teala tarihin her döneminde toplum hayatına
müdahale ettiği gibi Kur’an’la da yine aynı şekilde kullarının ahlaki hayatına
müdahalede bulunmuştur. Kur’an, kendisini öğüt olarak tanımlarken bu müdahaleyi
ilk nazil olduğu andan itibaren kıyamete dek sürdüreceğini de ifade etmektedir.
Bunun anlamı Kur'ân-ı Ke-rîm'in soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil,
yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet
rehberi olduğudur.
Nazil olduğu dönemde o dönem insanının
anlayışına uygun olan Kur’an’ı bugün anlayabilmenin en iyi yöntemi yine o
günlerin ortamını, nüzul ortamını yaşamak olacaktır. Bu da ancak esbab-ı nüzul
rivayetleri ile yazılmış olan bir tarih anlamına gelmektedir. Bu
tarih bize Kur’an’ın tekrar hayatımıza müdahalesini sağlayacaktır. Kur’an’ın
hayatına müdahale ettiği insanlar tarafından sahabe olarak
isimlendirilmektedir. Sahabe hayatları bu müdahalelerin örnekleriyle doludur.
Mesela Hz. Ömer, bu müdahalenin gerçekleştiği ilk andan itibaren hemen anlamlı
bir hayat yolculuğuna başlamıştır. Daha sonraları sahip olduğu iman ile Kur’an’ın,
Hz. Ömer’e pek çok kez muvafakat ettiği rivayet edilir. İşte bu muvafakatlar
gerçek iman ile, bu iman da nüzul ortamında Kur’an’ı anlamak ile mümkün
olmuştur.
Bugün de bu anlamlandırma ile dünya üzerinde pek çok
ahlaksızlığın, kavgaların, savaşların, cahilliklerin, bencilliklerin, geri
kalmışlıkların, zulmün ortadan kaldırılması pek mümkün olacaktır.
ESERLER
• Ahmed Nedim Serinsu,
Kur'an'ın anlaşılmasında Esbab-ı Nüzûl’ün rolü. İstanbul : Şule Yayınları, 1994
• Ahmet Nedim Serinsu,
Sa'lebe kıssası (Esbab-ı Nüzûl'e yeni bir yaklaşım),Şule Yayınları,
• Ahmet Nedim Serinsu,
Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzûl, Şule Yayınları
• Yakup Bıyıkoğlu,
Şevkani’nin Fethu’l-Kadir’inde Esbab-ı Nüzûl ve Kur’ân’ın anlaşılması(ayetlerin
iniş sebepleri), Rağbet Yayınları
• Dr. İsam Abdulmuhsin
el-Humeydan, Esbab-ı Nüzûl ve Eseruha fi't-Tefsir
• Dr. Cuma Sehl, Esbab-un
Nüzûl esaniduha ve-eseruha fi Tefsiri'l-Kur'ani'l-Kerim
• İmadüddin Muhammed Reşid,
Esbab-ün-Nüzûl ve eseruha fî beyâni’n-nusus, (dirase mukarene beyne
usuli’t-tefsir ve usuli’l-fıkh)
• Ebû Ömer Nadi b. Mahmûd
Hasan Ezheri, el-Makbul min Esbabi’n-Nüzûl,Kahire 1997
• İbrâhim Muhammed Ali,
Sahihu Esbabi’n-Nüzûl, dirase hadisiyy, Dımaşk, Dârü’l-Kalem
• Hâlid Abdurrahman el-Ak,
Teshilü’l-vüsul ila ma’rifeti Esbabi’n-Nüzûl
• Bessam Cemel,
Esbabü’n-NüzûlBeyrut 2005. 470
• Recep Çetintaş, Tefsirde
Esbab-ı Nüzûl Problemi, 1999, Yüksek lisans tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Tez danışmanı: Prof. Dr. M. Zeki Duman
• Muhammed b. Es’ad Iraki,
Esbabü’n-Nüzûl ve'l-kasasü'l-Furkaniyye, dirase ve tahkik; İsam Ahmed Ahmed
Ganim. Riyad 2007, Matbu tez (Master)
• Merve Dilek Yolcu, İbn
Kesir Tefsirinde Esbab-ı Nüzûl, Atatürk Ünv.
• Dr. Tezleri
• Halid b. Süleyman el-Müzenî, el-Muharrir fi Esbabi Nüzûli'l-Kur'an (min hilali Kütübi't-Tis'a),Riyad 1429
Birbirini tamamlayan üç ayrı çalışmadan oluşan “Kur’ân ve Bağlam” adlı eseriyle Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİSU hocamız, Tefsir Çalışmalarına ve Tefsir araştırmacılarına kısaca şunları sunmayı hedeflemektedir:
__ “Kur’ân İlimleri” ve “Esbâb-ı Nüzûl” kavramlarını tanımlayarak işe başlayan hocamız, “Esbâb-ı Nüzûl” ilmini, yeni bir yaklaşımla ve bütün boyutlarıyla ortaya koymuş sonra da Kur’ân’ın anlaşılmasında bu bilginin doğurduğu sonuçları uygulamalı olarak değerlendirmeye çalışmıştır. Böylece “Kur’ân ve Bağlam” adlı eserde “Esbâb-ı Nüzul”e dair bilgilerimizi etkileyen anlamların, düşüncelerin, önkabullerin, yargıların ve bakış açıların bağlamını mütalaa etme imkânını sunmuştur. Sonra Esbab-ı Nüzul, Kur’an’ın iniş safhasında temel unsur olduğunu zira Kur’an’ın anlaşılmasında sahabe’den günümüze herkesin başvurduğu bir yöntem olduğunu ifade etmiştir.
__ Kur’an-ı anlama gayreti içerisindeki her kulvardaki Tefsir araştırmacılarına “Esbâb-ı Nü-zul”den nasıl faydalanacakları, rivayetleri hangi ilkeler doğrultusunda değerlendireceklerine dair son derece önemli katkılar sunmaktadır. Çünkü Kur ’an’dan faydalanmak isteyen; Saha-be, Tabiun ve Tebe-i Tabiun, Esbab-ı Nüzul ilminden yararlanmayı düstur edinmiştiler. Kur’-an’ı anlayıp yaşamaya çalışmışlardır. Bu da Kur’an’ın yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak hidayet rehberi bir kaynak olduğunu göstermektedir. Yine Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması çabalarında “Esbâb-ı Nüzûl” olgusunun oluşturduğu çerçeve ve sonuçlarının ele alındığını ve “Esbâb-ı Nüzûl”e eleştirel bir yaklaşımda bulunduğunu görmekteyiz.
__ “Esbâb-ı Nüzûl’e yeni bir yaklaşım” adıyla adlandırdığı yeni bir usûl ortaya koymuş, bu usûl ile kaynaklarımızda sağanak sağanak tekrar edile gelen sistemsiz malumatın ayıklanma-sında kolaylıklar sağlamış ve Sa’lebe Kıssası’nı, söz konusu bu usûl ve yöntemin uygula-masını göstermesi açısından son derece isabetli bir örnek olarak aktarmıştır.
__ Okuyucuya Kur’an-ı Kerim’i anlama yolunda, ilmi açılardan“Esbâb-ı Nüzûl”den hangi ölçüde ve hangi ilkeler doğrultusunda yararlanılabileceğini uygulamalı olarak açıklamıştır.
__ Ülkemizdeki “kavramların yerli yerine kullanılmadığı ve oturtulmadığı” sorunsalını çözme adına acilen kavramların sınırlarını belirlemeyi bir görev addeden ve çözüm noktasında önemli bilgiler sunan hocamız, ithal ettiğimiz pek çok kavram gibi sınırlarını belirleyemediğimiz Tarihsellik kavramını örnek vererek tartışmalarımızda sonuç alamamanın nedenlerini ortaya koymaya çalışmıştır.
__ “Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzûl” başlıklı çalışmasında ise, Tarihsellik kavramının tarifi, doğuşu, gelişimini ele alan hocamız, Tarihsellik kavramını kendi literatürümüze nasıl aktarıp kullanabileceğimizi sorar ve bu sorulara cevap aradığını, sonra “kavramlar kargaşası ve ya belirsizliği” ortamından sahih gelenek’e dayalı bir zihnî ortama geçişin nasıl olabileceğinin yol haritasını çizdiğini ve aslında bu olayın, duyarlı olan herkesin görevi olduğunu hatırlattığını görmekteyiz.
Böylelikle hocamız; “Kur’ân ve Bağlam” adındaki çalışmasının, “Esbâb-ı Nüzûl”den faydalanmak Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında başat rol oynadığını ve konuya yeni bir katkı sunması amacıyla bu çalışmayı yaptığını vurgulamış ve Hadis, Fıkıh, Tefsir, Kıraat, Kelam vb. bir çok Kur’an ilmiyle münasebeti bulunan “Esbâb-ı Nüzûl” ilmini, tarihi seyrinde görülen bu münasebetlerden soyutlamanın mümkün olamayacağını, ancak bütünlük çerçevesi içinde ele alınırsa en sağlıklı sonuçlara ulaşılabileceğini belirtmiştir.
Sonuç olarak; bu çalışmayla, Tefsir usulüne dair bazı tanımlar, öncü yazarlar ve konuyla ilgili yazılmış eser ve çalışmalara yer verildiği, Kur’an’ın anlaşılmasında usûl ilminin yanında özellikle “Esbâb-ı Nüzûl”ün önemi kavranıldığı, “Esbâb-ı Nüzûl”ün tarifinin tespitini, Kur’-an’ın anlaşılmasında “Esbâb-ı Nüzûl”lü kullanma noktasında yeni bir yönteme ihtiyaç olduğu, bir tefsirin yazılmasında nelere dikkat edilmesi gerektiği ve özellikle İdeal bir tefsirin örneğinin nasıl yazılabileceği hakkında önemli bilgiler edinildiği, sınırları belirlenen yeni “Esbâb-ı Nüzûl” yöntemi doğrultusunda bir numune-i imtisal olarak Sa’lebe Kıssasının ele alındığını müşahede ettik. Keza hem “Bilginin Bütünlüğü” meselesinin önemini hem de “Esbâb-ı Nüzul”ün nüzul ortamında meydana gelen bir hadise veya Hz. Peygambere yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde, bir veya daha fazla ayetin cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadise olduğunu Serinsu hocamızın “Kur’ân ve Bağlam” adlı eseri aracılığıyla öğrenmiş olduk. Keza Esbab-ı Nüzul’ün Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında önemli bir bilgi kaynağı olmakla beraber kendisinden nasıl yararlanılacağı ve hangi ilkelere uygun hareket edileceğini ve bu konuda “yeni bir yaklaşıma” ihtiyaç olduğunu öğrendik.
ESBAB-I NÜZUL HAKKINDA KİTAPLAR
19- el- CEVZÎ, Ebû’l-Ferec Abdurrahman Ali (ö. 597 h.) : Kitâbu Esbâbi’n-Nüzûl
20- el- CA’BERÎ, Burhaneddin İrahim b. Ömer (732/1331): Muhtasarı Esbâbi’n- Nüzûl li’l-VâhidîMAKALELER