Bayram AKTAŞ 11952751
KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NUZUL’UN ROLÜ
Esbabı nüzul : Nüzul ortamında meyadana
gelen bir hadiseye ve Hz. Peygamber’e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu
günlerde, bir veya daha fazla ayetin, tazammun etmek, cevap vermek veya hükmünü
açıklamak için inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı
resmeden hadiseye denir.
o
Esbab-ı
nuzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in nuzul ortamının asli bir unsurudur. Kur’an-ı
Kerim’in anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak değerlendirilmiştir.
Başlangıçta esbabı nuzul tefsir ilmi ile eşdeger tutulmuş ve Tefsir ilmi esbabı nuzulu bilmekten
ibarettir denilmiştir.
o
Esbabı
nuzul hakkında aslı kaynak sahabidir . Çünkü onlar o ortamda bizzat
yaşamışla,yaşanan olaylara canlı şahit olmuşlardır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i
öğrenmeye aşırı önem verip sonraki nesillere aktarmayı kendilerine vazife bilmişlerdir.
o
Esbabı
nüzul bilgisi sahabeye, müşahade ettikleri ortamda insani yapıp etmelerin
sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneğini
kazandırmıştı. Bunun anlamı onların Kur’an ilmini ,onu hayata tatbik etme usulu
ile birlikte örgenmiş olmalarıdır.
o
Sahabe
her ayetin nuzul sebebini bilme gibi bir iddiada bulunmamıştır.Aynı şekilde her
ayeti tefsir edebilme gibi de bir iddiaları olmamıştır.
o
Esbabı
nüzul ilmi nakli ilimlerdendir . Dolayısıyla bilgin sahabiler tarafından
tabilere öğretim yoluyla sözlü olarak aktarılmıştır.Yani yazılı hale gelmeden
önce Kur’an-ı Kerim’i anlama yolunda bilinmesine pek önem verilmiş bir ilimdir.
o
Esbabı
nuzul ilminin doğuşu ve gelişimini Kur’an ilimlerinin doğuşu ve gelişimi esnasındaki
bütünlük içersinde ele almak gerekir.
o
Kur’an’ı
kerim’in indiği dönemde sözlü kültürün egemen olduğu Arap toplumunda başta şiir
olmak üzere bir çok edebi üründe sebep sonuç ilişkisi kullanılmaktaydı. Birçok
edebi ürün, bir sebep sonucu vucud bulmuş olmaktadır . Arap, bir darbı meseli
veya şiiri onların var oluşuna sebep olan hadiseye benzeyen her sosyal ve psikolojik durum ve ortamda
hatırlamakta ve söylemekteydi.
o
Bir
ayetin nüzul sebebini ancak o ayetin nüzulunu bizzat müşahede edenlerden öğreniyoruz.
Ayrıca sebeplerini yakından bilip bunlardan bahsedenlerden rivayet veya sema
yoluyla nakil ve izah etmeninde caiz olduğunu anlıyoruz.
o
Sahabeden
gelen tefsir rivayetleri, sebebi nüzul bilgisi gibi rey ve ictihada girmeyen alandan
ve gramer ,belağat gibi re’y ve ictihada giren alandan gelmektedir.
o
Sahabenin
re’yi ,izahı sıradan bir kimsenin izahı gibi değildir. Vahiy çağında
yaşadıkları için ancak onların vakıf olabilecekleri bir karineyle bu izahı
yapmış olabilirler.
o
Hadis mecmualarında, tefsir ve tarih kitaplarında
geçen rivayet cümlesi kalıbı ile sebebi nuzulun kavramı arasında bir bağ vardır
ve bu önemlidir. Sebebı
nüzulun kavramsal tanımı ile rivayet sigaları arasında bir bağ vardır ve bu bağ
mutlaka kurulmalıdır.
o
Rivayet
siğalarını iki ana başlık altında incelemek mümkündür.
A)
sebep
ifade etmede nass olan rivayetler.
B)
sebep ifade etmede nass olmayan rivayetler.
o Esbab-ı Nuzul rivayetlerinin tasnifi. Vurudu itibariyle’tasnif etmek. Kur’an
ayetlerinin bir kısmı bir sebebe binaen nazil olmuştur. Ekserisi ise bir sebebe
mebni olmaksızın nazil olmuştur.
o Hadis usulu kriterleri uygulanarak yapılan
tasnif.
A)Rivayetlerden biri sahih , diğerleri
sahih değildir.
B) İki rivayette sahihdir .arasında tercih sebebi vardır
C) İki rivayette sahih, tercih sebebi yoktur. Cem etmek mümkün.
D) ) İki rivayette sahih, tercih sebebi yoktur.Cem mümkün değil.
TAADDÜD MESELESİ: Rivayetlerin
arasını te’lif edemeyen veya birini tercih edecek sebep bulamayan alimlerimiz,
bu ayetler için nüzulun teaddüd ettiği tezini ileri sürmüşlerdir.
a) Nüzul sebebinin teaddüdü : Sebebin
teaddüd edebileceğini kabul etmekle, nazil olan ayetlerin tekrar tekrar
indirilmiş olduğu kabul edilmiş olmaktadır. Yani ayetin nüzulu tekerrür
etmiştir.
b) Nüzulun teaddüdü: Bir hadise
sebebiyle birden çok ayeti kerimenin nazil olması manasına gelmektedir.
Tefsir nakille başlamış ve bu alanda
nakil dışında fazladan bir şey yapılmamıştır. Bu durum ilk zamanlarda az sayıda
rivayetin olduğunu ortaya koymaktadır. Zamanla
bu rivayetler coğalmış ve genişlemiş zamanla da sağlam olmayan rivayetler de
aralarına karışmıştır. Bu durumdaki tefsir rivayetleri hakkında ve haliyle
esbabı nüzul rivayetleri ile de ilgili tenkitler yapılmıştır. Bazen bu
tenkitler bütün bu sahayı kapsayacak şeklde yapılmıştır. Örneğin Ahmed b.
Hanbel (241/885 ) Üç seyin senedi ( aslı ) yoktur. Tefsir, Melahim, Meğazi.
Sıddıkı’nin hadis tarihi açısından
ele aldığı meğazi rivayetleri konusunda söyledikleri Ahmed b. Hanbel’in sözünü
açıklamktadır. Buna göre Ahmed b. Hanbel tefsir rivayetlerinin meğazi
rivayetleri gibi ilk Müslümanların umumi sohbet konularından biri olarak
serbest bir tavırla rivayet etmelerini tenkit etmektedir.
İlk dönemde tefsirle eşdeğer tutulan
esbabı nüzulun Kur’an-ı Kerim’i anlamada en önde gelen Kur’an ilimlerinden
olduğu aşikardır.