Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

Sayfa 4    17.04.2013

Ebû Bekir Râzî DİA maddesini okumanızın sonucuna ilişkin mütalaanızı “Müfessir Kimdir?” sorusu çerçevesinde 23 Nisan 2013 hedef tarihine kadar yazınız.

Değerlendirme: Toplam en yüksek puan 30’dur. Dönem sonu sınavı puanına eklenecektir.



  •  Müfessirimiz, Muhammed b. Ebu Bekir Razi. Razi Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir. Türk asıllı olan Razı Rey’de doğmuş ve 1268 sonrası vefat etmiştir. Buhara ve Semerkant’ta ders almıştır.
  •  Razi talebelerinin isteği üzerine “Tefsiu garıbu’l- Kur’an’il- Azim”i kaleme almıştır.
  •  Razi ömrünün sonralarına doğru Konya’da bulunmuştur.
  • Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi, itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. En belirgin özelliklinden biri tasavvufi yönüdür
  •  Razi, dil bilimi ve tefsir âlimi olarak da şöhret kazanmıştır. “Esiletü’l Kur’an” adlı eseri bu alandaki geniş bilgisinin delilidir.
  • Görüldüğü üzere, Müfessirlerinde diğer insanlar gibi aileleri ve hocaları vardır. Bunlarda eğitim- öğretim süreçleri yaşamışlardır.
  • Sahip oldukları çevre sayesinde kişilik sahibi olurlar. Kişilikleri bu çevre içerisinde oluşur ve âlimler oluşur. Ebu Bekir Razi’nin de âlim oluşuna çevresi katkıda bulunmuştur. O Buhara, Semerkant, Mardin ve Konya gibi şehirlerde eğitim görerek, kişiliğini geliştirmiş ve âlim olmuştur.
  •  Ebu Bekir Razi, elde ettiği bu bilgiyi kendisine saklamamış, eğitim halkaları oluşturmuş ve bu bilgileri paylaşmışlardır. Bilgiyi eyleme dönüştürerek, irfan ve hikmet sahibi olmuştur.
  • Ebu Bekir Razi, sebeb-i nuzül ile birlikte ayetleri açıklamaya çalışmıştır. Kur’an’ın tarihsel bağlamdaki bağlamındaki anlamını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çaba’nın ürünü olarak da tefsir’i ortaya çıkmıştır.  Tefsirler ise insanın anlam arayışına bir cevap teşkil etmektedir.

0 Yorum - Yorum Yaz

Fatma Altuntaş    13.05.2013

  • Müfessirimiz, Muhammed b. Ebu Bekir Razi. Razi Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir. Türk asıllı olan Razı Rey’de doğmuş ve 1268 sonrası vefat etmiştir. Buhara ve Semerkant’ta ders almıştır.
  • Razi talebelerinin isteği üzerine “Tefsiu garıbu’l- Kur’an’il- Azim”i kaleme almıştır.
  • Razi ömrünün sonralarına doğru Konya’da bulunmuştur.
  • Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi, itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. En belirgin özelliklinden biri tasavvufi yönüdür.
  • Razi, dil bilimi ve tefsir âlimi olarak da şöhret kazanmıştır. “Esiletü’l Kur’an” adlı eseri bu alandaki geniş bilgisinin delilidir.
  • Görüldüğü üzere, Müfessirlerinde diğer insanlar gibi aileleri ve hocaları vardır. Bunlarda eğitim- öğretim süreçleri yaşamışlardır.
  • Sahip oldukları çevre sayesinde kişilik sahibi olurlar. Kişilikleri bu çevre içerisinde oluşur ve âlimler oluşur. Ebu Bekir Razi’nin de âlim oluşuna çevresi katkıda bulunmuştur. O Buhara, Semerkant, Mardin ve Konya gibi şehirlerde eğitim görerek, kişiliğini geliştirmiş ve âlim olmuştur.
  • Ebu Bekir Razi, elde ettiği bu bilgiyi kendisine saklamamış, eğitim halkaları oluşturmuş ve bu bilgileri paylaşmışlardır. Bilgiyi eyleme dönüştürerek, irfan ve hikmet sahibi olmuştur.
  • Ebu Bekir Razi, sebeb-i nuzül ile birlikte ayetleri açıklamaya çalışmıştır. Kur’an’ın tarihsel bağlamdaki bağlamındaki anlamını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çaba’nın ürünü olarak da tefsir’i ortaya çıkmıştır.  Tefsirler ise insanın anlam arayışına bir cevap teşkil etmektedir.

0 Yorum - Yorum Yaz


Tarih içinde Tefsir ve Tefsir Eğilimleri Kur’an’ın Müslüman toplumun odağında oluşu, toplumun çeşitli alanlarda onun rehberliğini esas alması, kuşkusuz onun anlaşılması ve yorumlanması faaliyetlerini de bir gereklilik haline getirmişti. Kur’an büyük kitlelerin değer verdiği bir kelâm olduğu için onun tefsir edilmesi kaçınılmaz olmuştur. Tefsir, sahabenin anlayamadıkları ayetleri Efendimiz(S.A.V.)’e sormaları üzerine başlamıştır. Onun açıklama yöntemi daha sonra takip edilmiş, incelenmiş ve böylece tefsir ilmi bir disiplin olarak gelişmiştir. İlk müfessir Hz. Peygamber(S.A.V)’dir. Hz.Aişe’ye isnad edilen bir rivayette Hz. Peygamber(S.A.V)’in Kur’an’ın çok az bir bölümünü tefsir ettiği açıkça belirtilmektedir. Sahabenin tefsirini iki kategoride görmek mümkündür.1-       Müşahedelerine dayalı açıklamaları2-       Kişisel bilgi ve kavrayışlarına göre yaptıkları açıklamalarSahabelerin Kur’an tefsiri kaynakları, Hz. Peygamber(S.A.V), Arap Dili ve Edebiyatı, kendi müşahedeleri ve Ehl-i Kitab âlimleri olarak sayılabilir. Abdullah b. Abbas tefsir alanında öne çıkan bir sahabedir. Sahabeden sonra tabiiler Kur’an tefsiri ile ilgilenmişlerdir. Kur’an hakkında bilgi sahibi sahabiler Kur’an!a ve Kur’an’ın anlaşılmasına ilişkin bilgilerini sonraki nesillere , yani tabiun nesline aktarmışlardır.Özellikle rivayet tefsirlerine göz attığımızda Kur!an tefsirine ilişkin haberlerin büyük çoğunluğunun kaynağında tabiun müfessirlerini görürüz.Tefsirin Tedvini :  Kur’an’ın tefsirine ilişkin yazılı belgeler İbn Abbas’la başlamıştır. İbn Abbasla başlayan bu süreç Tabiun müfessirlerince devam etmiştir. Kaynak ve Yöntem Tercihleri çerçevesinde Kur’an tefsirlerinde esas alınan üç araç;·         Öncekilerin görüşleri·         Akli çaba·         İlhâm’dır.Rivayet Tefsiri : Tefsirin rivayet ve dirayet diye iki temel kategoriye ayrılması tefsir eserini ortaya koymadaki tercihlerden kaynaklanmaktadır. Ayetlerin tefsirine ilişkin Hz. Peygamber(S.A.V)’den sahabeden ve tâbiundan nakledilen rivayetleri bünyesinde toplayan tefsirlerdir. Kur’an , Hz. Peygamber(S.A.V)’in sünneti, sahabe ve tâbiun görüşleri rivayet tefsirinin kaynaklarıdır.Rivayet tefsiri; * uydurma haberlerin çokluğu* isrâiliyyata yer verilmesi* İsnâdların hazfedilmesi hususunda tenkit edilmiştir.Dirayet Tefsiri :    Kur’an’ı tefsir faaliyeti başlangıçtan beri anlama, açıklama ve yorumlama unsurlarını içermesinden dolayı bir insan faaliyetidir. Dirayet tefsiri yazarlarının hepsi bir mezhebe, bir görüşe bağlı olduğundan mezhep tefsiri de denir. 1-Çok Yönlü Dirayet Tefsiri :  Çok yönlü dirayet tefsiri dilbilimsel analizler, edebi sanatlar bağlamında açıklamalar, kıraate ilişkin açıklamalar, kelâmı, fıkhi, ahlâki , felsefi yorumlar ve tahliller içerir.            2-Tek Yönlü Dirayet Tefsiri :  Müfessirlerin özellikle bir konu, bir disiplin ve bir ilgi noktasından yola çıkarak Kur’an’ın belirli bölümleri üzerine yoğunlaşmaları sonucu oluşan tefsir çalışmalarına denir. Tek yönlü dirayet tefsirleri kategorisindeki tefsir çalışmaları; ·         Dilbilimsel Tefsir·         İlmi Tefsir·         Felsefi Tefsir·         Tasavvufi Tefsir3-       Yenilikçi Tefsir Çalışmaları: Kur’an’ın bir hidayet kitabı olduğu ve hayata vermesi gerektiği belirtilmiştir. Bu tutum Cemalettin Afgani tarafından dile getirilmiştir. Cemalettin Afgani görüşleriyle Muhammed Abduh ve Reşit Rıza’yı etkilemiştir.Yenilikçi görüşleri ileri süren bir başka düşünür de Muhammed İzzet Derveze’dir. Derveze tefsir tarihinde ilk olarak surelerin tarihi olarak iniş sırasını esas almıştır.4-       İlmi Tefsir Çalışmaları: Bu tefsir yaklaşımı, Kur’an’ın çeşitli ilimlere, bilimsel buluşlara bazı atıflar bulunduğu düşüncesinden ortaya çıkmıştır. Gazali, Cevahir’ul-Kur’an adlı eserinde, Fahreddin er-Razi ‘de yazdığı tefsirinde ilmi tefsir diyebileceğimiz yorumlara gitmiştir. 5-        İdeolojik Tefsir Çalışmaları: İslam dünyasının çeşitli bölgelerinin sömürge yönetimi altında kalması sonucunda çağdaş bir tutum olarak ortaya çıkmıştır. Bu tutumda İslam’ı sadece Kur’an’a başvurarak yorumlama ve Kur’an’ın hidayete çağıran bir mesajı olduğunu vurgulama özellikleri görmekteyiz. Ebu’l-A’la el-Mevdudi, Seyyid Kutub bu yaklaşımla tefsir yazmış önemli isimlerdir.6-       Tarihsel-Tenkitçi Tefsir Çalışmaları: Bu yaklaşım temel olarak Kur’an’ın yapısının ve içeriğinin bütünüyle oluştuğu tarihi dönem ile bağlantılı olduğunu kabul etmektedir. Kur’an’ın doğru anlaşılmasının en temel şartı Kur’an’ın indiği dönemdeki Arap yarımadasının sosyal, dini, ekonomik vb. durumu ve bu durumun ortaya çıkardığı kültür ve dil dünyasını dikkate almaya özen göstermişlerdir.
0 Yorum - Yorum Yaz


  • Müfessirimiz, Muhammed b. Ebu Bekir Razi. Razi Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir. Türk asıllı olan Razı Rey’de doğmuş ve 1268 sonrası vefat etmiştir. Buhara ve Semerkant’ta ders almıştır.
  • Razi talebelerinin isteği üzerine “Tefsiu garıbu’l- Kur’an’il- Azim”i kaleme almıştır.
  • Razi ömrünün sonralarına doğru Konya’da bulunmuştur.
  • Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi, itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. En belirgin özelliklinden biri tasavvufi yönüdür.
  • Razi, dil bilimi ve tefsir âlimi olarak da şöhret kazanmıştır. “Esiletü’l Kur’an” adlı eseri bu alandaki geniş bilgisinin delilidir.
  • Görüldüğü üzere, Müfessirlerinde diğer insanlar gibi aileleri ve hocaları vardır. Bunlarda eğitim- öğretim süreçleri yaşamışlardır.
  • Sahip oldukları çevre sayesinde kişilik sahibi olurlar. Kişilikleri bu çevre içerisinde oluşur ve âlimler oluşur. Ebu Bekir Razi’nin de âlim oluşuna çevresi katkıda bulunmuştur. O Buhara, Semerkant, Mardin ve Konya gibi şehirlerde eğitim görerek, kişiliğini geliştirmiş ve âlim olmuştur.
  • Ebu Bekir Razi, elde ettiği bu bilgiyi kendisine saklamamış, eğitim halkaları oluşturmuş ve bu bilgileri paylaşmışlardır. Bilgiyi eyleme dönüştürerek, irfan ve hikmet sahibi olmuştur.
  • Ebu Bekir Razi, sebeb-i nuzül ile birlikte ayetleri açıklamaya çalışmıştır. Kur’an’ın tarihsel bağlamdaki bağlamındaki anlamını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çaba’nın ürünü olarak da tefsir’i ortaya çıkmıştır.  Tefsirler ise insanın anlam arayışına bir cevap teşkil etmektedir.

0 Yorum - Yorum Yaz

Serkan Ateş (09070360)    14.05.2013

RAZİ, Muhammed b. Ebu Bekir (ö 666/1268)

·        Razi, Türk asıllı olup Rey’de doğmuş ve tahsilini Buhara ve Semerkant’ta yapmıştır

·        Moğol istilası sebebiyle Batı’ya göç etti. Mısır ve Şam’da bulundu

·        Daha sonra Anadolu’ya geçerek uzun süre Mardin’de kaldı

·        İbnü’l Esir’in Cami’u-l uşul’ünu 666 yılında Konya’da Sadreddin Konevi’ye okuyarak eseri rivayet etmek ve okutmak için icazet aldı

·        Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi, itikadi konularda Matüridi mezhebine bağlıdır

·        Sadreddin Konevi ile olan dostluğu ve eserlerinde mutasavvıflar için ‘’ ehlü’l-hakikat ‘’ tabirini kullanması tasavvufa olan ilgisini gösterir

·        Eserleri incelenince Razi’nin belagat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibi olduğu anlaşılır

·        Dil bilimi ve tefsir alimi diye şöhret kazanmıştır

 

Önemli Eserleri

 

A)  Tefsiru garibi’l –Kur’ani’l- Azim.

·        Bu eserini 663 yılında tamamlamıştır

·        Mukaddimesinde bu eserini talebelerin isteği üzerine yazdığını belirtmiştir

·        Kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir

·        1624 madde (kök) ve 10.000’den fazla kelime ihtiva eder

 

B)  Es’iletü’l- Kur’an

·        Nüzul sebebi, hükümler,dil vb. sebeplerle anlaşılmasında güçlükler bulunan Kur’an’da mevcut 1200’den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir

·        Konuların sure sırasına göre düzenlendiği eserde genellikle dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır

Müfessir olarak Razi

·        Razi’nın her müfessir gibi bir ailesi,çevresi,hocaları ve talebeleri vardır

·        Bu çevresi sayesinde kişilik ve karakter sahibi olduğunu rahatça söyleyebilirz

·        Buhara ve Semerkant’ta gördüğümüz gibi eğitim-öğretim süreci yaşamıştır

·        O bir alim olarak daima örnek insan olma yolunda çaba sarfetmiştir

·        Eğitim öğretim sürecinde gramer ve belagat gibi araç ilimler’den faydalandığı gibi Tefsir, fıkıh, hadis vb. gibi temel ilimlerde de bilgi sahibi olmuş ve bu bilgisini işlevsel hale getirerek irfan ve hikmete dönüştürmüştür

·        Oluşturduğu ders halkasının meyvesi olarak tefsir kitabı oluşmuş

·        Ayetlerin nuzülü (muhtevası) ile ne kastedildiğini açıklamaya çalışmış

·        Bu çaba onun Kur’an’ın tarihsel bağlamındali anlamına ortaya koymasıdır


0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice Öztürk 09070345    15.05.2013

Muhammed b. Ebu Bekir RAZİ                                           

 

Hayatı:

 

Ebu Bekir Razi, Türk asıllı olup Rey’de doğdu, tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamladı. Talebelerinin isteği üzerine, Tefsiru garibi’l,Kur’ani’l-azim adlı eserini yazmıştır. Bu da onun öğretimle meşgul olduğunun bir göstergesidir. Moğol istilası sebebiyle batıya göç etti, Mısır ve Şam’da bulundu. Daha sonra Anadolu’ya geçerek uzun bir sure Artuklular ülkesinde kalmıştır. Büyük ihtimalle Mardin’de de kaldı ve eserlerinin bir kısmını burada telif etti. Ömrünün sonuna doğru Konya’ da bulunduğu anlaşılmaktadır. Razi’nin vefat tarihi kesin olmamakla beraber 666’dan sonra öldüğü kesindir. Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi,  itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. Onun en belirgin özelliklerinden biri de tasavufi yönüdür. Eserlerinden yola çıkarsak, Razi’nin belagat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi birçok alanda bilgi sahibi olduğu anlaşılır. Ayrıva dil bilim ve tefsir alimi diye şöhret bulmuştur. Ayrıca Farsça’yı da çok iyi bildiği bu dilde yazdığı şiirlerden  anlaşılır.

 

Eserleri

 

A)   Dil, Belagat ve Edebiyat

 

1.     Muhtarü’s-Sıhah: müellifin en meşhur eseridir. İsmail b. Hammad el-Cevheri’nin Tacu’l-luga ve sıhahu’l-Arabiyye adlı sözlüğünün muhtasarıdır. Alimlerin bilmesi gereken kelimelere yer verilen sözlükte bazı ilaveler de bulunmaktadır. Ayrıca birçok sözlüğe de kaynak olmuştur. Eserin bir cok muhtasarı bulunmaktadır.

2.     Ravzatu’l-Fesaha: Muhtasar bir eser olup Artuklu Sultanı I. Necmeddin Gazi adına yazılmıştır. Razi bu eserinde hükümdar için söylediği  birçok beyti örnek olarak kullanmıştır.

3.     Künuzu’l- bera’a bi-leta’ifi rumuzi’l-ibare: Hariri’nin el-Makamat’ının şerhidir.

4.     Kitabu’l-Emsal ve’l-hikem: Ediplerin yazı ve hitabelerinde örnek olarak zikrettikleri beyit ve mısraları içermektedir.

5.     Zehru’r-Rebi: Zemahşeri’nin Rebi’u’l-ebrar’ının muhtasarıdır.

6.     Megani’l-me’ani: Konulara göre düzenlenmiş bir şiir mecmuasıdır.

7.     Fi’l-esma’I’l-mü’enneseti’s-sema’iyye

8.     Devhatu’l-belaga

9.     Kitabu’l-ebyati’l-mu’temed aleyha

 

B)   Tefsir

 

1)    Tefsiru garibi’l-Kur’ani’l-azim: 663 yılında tamalanmıştır. Bab-fasıl esasına ve kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir.

2)    Es’iletu’l-Kur’an: Nüzul sebebi, hükümler, dil vb. sebeplerle anlaşılmasında güçlükler bulunan Kur’an’da mevcut 1200’den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir. Konularının sure sırasına göre düzenlendiği eserde genellikle dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır.

3)    Tefsiru sureti’l-En’am

4)    Ez-Zehebu’l-ibriz fi tefsiri’l-Kitabi’l-Aziz

5)    İşaratu’l-Kur’ani’l-azim.

 

 

C)   Diğer eserleri:

 

1)    Muhtaru’t-Tahbir: Kuşeyri’nin esma-i husnaya dair eserinin muhtasarıdır.

2)    El-Hidaye mine’l-itikad: Uşi’nin Maturidiyye akaidine dair el-Emali isimli manzum risalesinin şerhidir.

3)    Tuhfetu’l-muluk: Hanefi fıkhına göre taharet, namaz, zekat, hac, oruç, cihad, av, kerahiye, feraiz ve kazanç konularını işleyen muhtasar bir eserdir.

4)    Kenzu’l-hikme: Kütüb-I Sitte’den seçilmiş 100 hadisin şerhidir.

5)    Et-Tarih: İslam’ın başlangıcından yazarın vefatına kadar meydana gelen olayları anlatan bir eserdir.

6)    Hada’iku’l-hakaik: tasavvufa dair bir eserdir.

7)    Risale fi’t-tevhid

8)    Deka’iku’l-haka’ik

 

 

 

‘Müfessir Kimdir?’

 

Yukarıda kısaca hayatı ve eserleri hakkında bilgi verdiğimiz değerli müfessir Ebu Bekir Razi örneğinde müfessirin nasıl biri olması gerektiği hakkında görüşlerimizi açıklamaya çalışacağız.

 

Müfessir’in de, her insanda olduğu gibi, bir ailesi, yaşadığı bir çevresi, ders aldığı hocaları ve talebeleri vardır. Ebu Bekir Razi, Rey’de doğmuştur, ailesi ve ders aldığı hocaları hakkında  bilgi bulunmamaktadır. Bazı eserlerini talebelerinin isteği üzere kaleme aldığından dolayı, eğitimle meşgul olduğunu, birçok talebesi olduğunu ve bu talebeleri için eser yazacak kadar duyarlı olduğunu anlıyoruz. Ancak bu talebeleri hakkında da detaylı bilgi bulunmamaktadır.

 

Ebu Bekir Razi’nin yaşadığı ortamla ilgili çarpıcı olan, tarihte iz bırakan bir hadise olan Moğol istilasını yakından tanımış olmasıdır. Yaşadığı beldeyi bu yüzden terk etmek zorunda kalmıştır. Daha sonra da birçok kez göç etmiştir. Bu yolculuklar, ona hayat hakkında belirli bir tecrübe sahibi olmasını sağlamıştır. Buradan da iyi bir müfessirin, hayattan kopuk bir hayat yaşamadığını, bilakis onun da zorluklarla geçirdiği bir hayatı olduğunu ve bunların üstesinden geldiğini, öğrencilerinin olduğunu ve öğreterek yeni şeyler öğrendiğini dolayısıyla da bilgisine bilgi kattığını, bir ülkede kalmayıp, farklı kültürler hakkında da bilgi sahibi olduğunu anlarız.

 

Ebu Bekir Razi, aynı zamanda iyi bir dil bilgisine sahiptir. Dil, Belagat, Edebiyat hakkında birçok eseri bulunmaktadır. Ayrıca farklı dillere de şiir yazacak kadar hakim olduğunu biliyoruz. Buradan iyi bir müfessirin önce Arap diline hakim olması gerektiğini, daha sonra başka dilleri de bilmesi gerektiğini anlıyoruz.

 

Iyi bir müfessir, hükümdara bir şiir kitabı yazacak kadar da yaşadığı ülkeyle uyum halindedir.

 

Sadece Tefsir alanında değil, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi birçok alanda çok kıymetli eserler verecek kadar bilgi sahibidir. Dolayısıyla iyi bir müfessir, çeşitli alanlarda sahip olduğu bilgileri harmanlayarak tefsir faaliyetinde bulunmalıdır.

 

 

Ebu Bekir Razi ‘et-Tarih’ isimli eserinde, İslam’ın başlangıcından kendi vefatına kadar meydana gelen olayları kaleme almıştır. İyi bir müfessir İslam tarihini çok iyi bilmeli, bununla da yetinmeyip dünya tarihini de çok iyi bilmelidir. Bu ona 23 senelik nüzul dönemini çok iyi bilip, ayetlerin nüzul sebeplerini anlamayı ve daha sonra ona göre kendi döneminde Kur’an’ı yorumlamasında yardımcı olacaktır.

 

Sonuç olarak, çok değerli alimlerimizin de, bizim gibi, hatta bizden çok daha da zor şartlar altında ilim tahsil ettiklerini, daha sonra bunları hayatlarına tatbik ettiklerini, öğrencilerinin olduğunu ve bunlara en güzel şekilde ders verdiklerini, ve böylece öğrenme faaliyetlerinin hiç bitmediğini anlıyoruz. Ayrıca belirli alanlarda daha çok ön plana çıksalarda birçok alana hakim olduklarını ve bunların onlara zenginlik kattığını görüyoruz. Bu ilmi yönlerinin yanı sıra, sanatla ilgilenerek de hayatlarını nasıl renklerdiklerini anlıyoruz. Bize düşen, anlam arayışımızda bu değerli alimlerimizi örnek almaktır.

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


·         adı: Muhammed b. Ebi Bekir er-Razi

·         Arap dili edebiyatı alimi, müfessir

·         türk

·         Rey şehrinde doğdu

·         sufî + maturidi + hanefi

·         Buhara ve Semerkand’da tahsilini tamamladı

·         muhtemelen moğul istilası sebebiyle batıya göç etti

·         Mısır ve Şam’da bulundu

·         daha sonra Mardin ve en son Konya’ya geçti

·         Mardin’de bazı eserler telif etti

·         Konya’da ise Sadreddin Konevi ile görüştü ve ona ibnu’l Esir’in Camiu’l Usul’ünü okukuyarak eseri rivayet etmek ve okutmak için icazet aldı.

Eserlerinden bazıalrı:

·         Dil, Edebiyat ve Belagat:

o   Muhtâru’s Sıhâh: en meşhur eseri, Cevherî’nin sözlüğünün muhtasarıdır.

o   Ravzatu’l Fesâha:  Artuklu Sultan I. Necmeddin Gazi adına yazılmıştır.

o   Kunûzu’l Berâ’a bi letâ’ifi rumûzi’l ‘ibâre: Hariri’nin el-Makamat’ının şerhi

·         Tefsir:

o   Tefsiru garîbi’l Kur’âni’l azim: Muhtaru’s Sıhah’ında kullandığı bab-fasıl esasına ve kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir.

o   Es’iletu’l Kur’ân: Kur’an’da mevcut 1200’den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele aldığı kitabı (ders kitabımız).

o   Tefsiru Sureti’l En’âm


0 Yorum - Yorum Yaz

Kübra Türkmen 09070346    16.05.2013

“MÜFESSİR OLARAK EBU BEKİR RAZİ”

Muhammed b. Ebu Bekir Razi, Türk asıllı olup Rey’de doğar. Tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamlar. Sadece  talebelerinin isteği üzerine, Tefsiru garibi’l,Kur’ani’l-azim adlı eserini yazar. Buradan müfessirimizin eğitim ve öğretime ne kadar düşkün olduğunu anlamak da mümkündür. Hayatı boyunca çeşitli sıkıntılar çekmiştir er- Razi. Buna reğmen müfessir olmanın getirdiği azim ve arzudan dolayı pek ilim merkezlerine gitmiş ve bizzat dönemin önemli alimleriyle mütalaalarda bulunmuştur. Böylelikle de ilmini genişletmiştir.

Ebu Bekir Razi’ye bakarak bir müfessirin nasıl olması gerektiğini iyi anlamak mümkündür. Her insanda olduğu gibi bir  müfessir’in de:  bir ailesi, yaşadığı bir çevre, ders aldığı hocalar ve talebeleri vardır. Bazı eserlerini talebelerinin isteği üzere kaleme aldığını yukarıda söylemiştik. Bundan yola çıkarak onun  , eğitimle meşgul olduğunu, birçok talebesi olduğunu ve bu talebeleri için eser yazacak kadar duyarlı ve istekli olduğunu anlıyoruz. Yaşamış olduğu sıkıntıların başında gelen, dönemin en önemli hadisesi olan Moğol istilasından dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Bu felaketi er-Razi bir avantaja çevirmiştir. Bu durum da onu bir müfessir olarak önemli kılmaktadır. Daha sonra da pek çok kez göç etmiştir. Bu yolculuklar onun hayat anlayışını ve ilmi hayatını doğal olarak etkilemiştir. Ama Ebu Bekir Razi bu olayları daima hep bir avantaja çevirmeyi ve bu olaylardan faydalanmaktan hiç geri durmamıştır. Buradan da müfessirimizin aklını çok iyi kullanabildiğini anlamak mümkündür. Böylece de müfessirimiz,  öğrencilerine aynı anda hem öğretir hem de kendisi de sürekli ilmine ilim katardı. Bu şekilde de bilgisine bilgi kattığını, bir ülkede kalmayıp, farklı kültürler hakkında da bilgi sahibi olduğu sonucuna varılabilmektedir.

İyi bir müfessirin önce Arap diline hakim olması gerekir, daha sonra başka dilleri de bilmesi gerekmektedir. Bununla bağlantılı olarak diyebiliriz ki, Ebu Bekir Razi iyi bir dil bilgisine sahipti. Dil, Belagat, Edebiyat hakkında birçok eseri bulunmaktadır. Iyi bir müfessir olan er - Razi, hükümdara bir şiir kitabı yazacak kadar da yaşadığı ülkeyle uyum halindedir. Müfessirimiz sadece Tefsir alanında değil, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi birçok alanda da pek kıymetli eserler verecek kadar bilgi sahibidir. Bundan yola çıkarak da iyi bir müfessirin, çeşitli alanlarda sahip olduğu bilgileri harmanlayarak tefsir faaliyetinde bulunması gerektiğini söyleyebiliriz. Bunların yanı sıra, iyi bir müfessir İslam tarihini çok iyi bilmekle beraber, dünya tarihini de çok iyi bilmelidir.

Müfessirimizin her şeye rağmen tükenmeyen bu azmi ve dolu dolu geçen bir ilim hayatından, öğrenmemiz gereken çok şey vardır. Bu konuda bize düşen, bütün bu örnekler ışığında hayatımızı nasıl anlamlandıracağımızı iyi bilmemiz ve ona göre de bunları hayatımızda tadbik etmemizdir. Bu yolda Rabbim hepimize yardım etsin.


0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice KIRMACI 09070336    18.05.2013

Muhammed b. Ebû Bekir Râzî ( Vefatı Hicrî 666'dan sonra)

Müfessir kimdir? Bu soruya öncelikle müfessirin çevresi olan bir kişi olduğunu belirtmekle balamalıyız. Nitekim onun, ailesi, hocaları, sosyo-kültürel unsurlardan oluşan bir çevresi vardır. Müfessir bir âlim olduğu gibi aynı zamanda bir de örnek insandır. Müfessir bir muallimdir. Bir  başka ifadeyle, hem öğrenen hem de öğreten bir şahıstır. Müfessir, ayetlerin nüzulü ile ne kastedildiğini açıklamaya çalışır ve Kur'ân'ın tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koyarak eserini ortaya çıkarmaktadır. Muhammed b. Ebû Bekir Râzî'de  müfessirler halkasında önemli bir müfessirdir.

Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir. Türk asıllı olup Rey'de doğdu ve tahsilini Buhara ve Semerkant'ta tamamladı.  Tefsîru'l garîbi'l-Kur'âni'l-azîm'in mukaddimesinde, bu esri talebelerin isteği üzere yazdığını bildirir. Bundan yola çıkarak da kendisinin eğitimle ilgilendiğini anlıyoruz. Büyük ihtimalle, Moğol istilâsı sebebiyle Batı'ya göç etti. Mısır ve Şam'da bulundu, daha sonra Anadolu'ya geçerek uzun süre Artuklular ülkesinde ve büyük ihtimal ile Mardin'de kaldı, serlerinin bir kısmını burada telif etti. Ömrünün sonlarında Konya'da bulunduğu ve İbnü'l-Esîr'in Câmi'u'l uşûl'ün H666'da Konya'da Sadrettin Konevî'ye okuyarak eseri rivayet etmek ve okutmak için icâzet aldığı bilinmektedir.  Hanefî mezhebinden olan Râzî itikadî konularda Mâtürîdî mezhebine bağlıdır. Râzî'nin bir de tasavvufî yönü vardır. Eserlerinden yola çıkarak, Râzi'nin belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli ilimlerle ilgilendiğini öğreniyoruz. Dil, belâgat ve edebiyat alanlarında, Muhtârü's-Sıhâh ve tefsir alanında Tefsîru garîbi'l-Kur'âni'l -azim önem eserlerindendir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

ümit kahya 08070289    18.05.2013

Müfessirimiz ,Arap dili ve edebiyati alimi ve müfessiridir. Türk asıllı olan Razı Rey'de doğmuş ve 1268 sonrası vefat etmiştir.

Buhara ve Semerkant'ta ders almıştır.

Razi ömrünün sonlarına doğru Konya'da bulunmuştur.

Kendisi Hanefi mezhebi fakihlerinden idi.

En özelliklerinden biri tasavvufı yönüdür.

Razi, dil bilimi ve tefsir alimi olarak'da şöhret kazanmıştır.

Ebu bekir Razi, sebeb-i nuzül ile birlikte ayetleri açıklamaya çalışmıştır.

Kur'an'ın tarihsel bağlamdaki anlamını ortaya koymaya çalışmıştır, bu çaba'nın ürünü olarak'da tefsir'i ortaya çıkmıştır, Tefsirler ise insanın anlam arayışına bir cevap teşkil etmektedir.

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Merve Yildizhan    18.05.2013

Bir Müfessir olarak Ebu Bekir Razi

Ebu Bekir Razi DİA maddesine ilişkin yazacağımız mütalamızın ‚Müfessir Kimdir?‘ sorucu çerçevesinde olması gerektiği için, öncelikle ‚Müfessir Kimdir?‘ sorusuna bir cevap sunmak uygun olacaktır.

Müfessir Kimdir?

Bir Müfessirin (Alimin) de tabii olarak bir Ailesi ve Hocaları vardır. Onlar her insan da olduğu gibi bir müfessirin de eğitim ve öğretim sürecinde yer alan ilk etkenlerdir. Bu çevresi müfessirin kişiliğinin belirli bir form almasında önemli bir rol taşımaktadır. Bu sayede gerek hal transferi, gerekse ahlaki ve ilmi zihniyetinin şekillenmesi mümkündür. Sonuç itibariyle bir müfessirin (Alimin), yani örnek insanın yetişmesine, sahip olduğu aile yapısı ve hocalarının etkileriyle sağlam bir temel atılmaktadır. 

Bir Müfessirin  eğitim öğretim sürecinin en temel taşlarından bir tanesi ezber konusu olmalıdır. Öncelikle Kur`an-ı Kerim ezberi ve ayrıca hadis, fıkıh, tefsir vs. gibi alanlardan metin ezberi bir müfessir için şarttır (metinler ise araç ilimler ve temel ilimler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır). Bu inşa, bilginin dönüştürülmesinin ve süreçlerinin başlangıcı olarak nitelendirilmektedir. Böylece bir müfessirin açıklama ve yorumlama yetisinin zemini oluşturulmuş olur.

Bir Alimin donanımını ise şu şekilde özetlemek mümkündür. Bir alim kişilik, karakter sahibi olmalı. Bazılarında şiir yazabilme kabiliyeti söz konusudur. Bazılarının ise hayata karşı olan tutumlarına göre veya toplumda yarattıkları etkilere göre lakapları olmaktadır. Önemli faktörlerden biri ise, bir alimin sadece bir alanda değil, bir çok disiplinde derin bilgiye sahip olması şartıdır.

Bir alimin müfessir olarak ders halkaları veya talebeleri olmalıdır. Aynı zamanda eserleri (tefsirleri) olmalıdır. Bir müfessir çalışmalarında ise ayetlerin nüzulü (muhtevası) ile ne kastedildiğini açıklama çabasını gütmektedir. Hedefi ise Kur`an-ı Kerim`in tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koymaktır. Bu çabanın, bir tefsir kitabının oluşmasıyla sonuçlanır. Bu yazılı ürün, insanın anlam arayışına bir cevap oluşturmaktadır. 

Bir müfessir, tefsir ilminin süreçlerini işlevsel kılar. 

Ebu Bekir Razi

Ebu Bekir Razi, tam adı Ebu Abdillah Zenüddin Muhammed b. Ebi Bekr b. Abdilkadir er-Razi olarak bilinip, Türk asıllı olduğu kabul edilmektedir. Kendisin VI. (XII.) yüzyıl içerisinde Rey`de doğduğu kabul edilmektedir ve tahsilini Semerkant ve Buhara`da tamamladığı bilinir. İşte bu durumda Razi`nin doğduğu yer ve tahsil gördüğü bölgeler, ayrıca bir de yaşadığı yüzyılın tarihsel gerçeklikleri, kendisinin alim kişiliğinin gelişmesinde etkili olmuşturlar. Müfessirimizin muhtemelen Moğol istilası sebebiyle Batı`ya göç ettiği, Mısır ve Şam`da bulunduğu, daha sonra Anadolu`ya geçerek uzun süre Artuklular ülkesinde ve büyük ihtimalle Mardin`de kaldığı kaynaklarda yer almaktadır. Razi, bulunduğu bu bölgelerde kalıp, eserlerinin bir kısmını buralarda telif etmiştir. Bu durumda yine bir alimin bulunduğu ortam, oluşturduğu eserlere yön verdiğine dikkat çekmek yerinde olacaktır. Ancak ömrünün sonlarına Konya`da bulunduğu ve Sadreddin Konyevi`nin eserinden nasiplenip, onu riyavet edebilmek için icazet sahibi olduğu bilinmektedir. Sadreddin Konyevi ile dots olan Razi`nin en belirgin özelliklerinden birisi de tasavvufi yönüdür.

Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. Eserleri incelendiğinde müfessir Razi`nin belagat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte dil bilimi ve tefsir alimi diye şöhret bulduğu bilinmektedir. Bir müfessirin donanımından bahsettiğimizde dile getirdiğimiz üzere, bir alim sadece bir alanda değil çeşitli alanlarda bilgi sahibi olması gerekmektedir. İşte Razi de tek bir alanda bilgin olmayıp, bir çok alanda bilgi sahibi olmakla bu kriteri yerine getirdiği görülmektedir.

Ayrıca Razi elde ettiği bilgileri, bir alime yakışır şekilde kendine saklamayıp, eğitim halkaları oluşturup talebelerine aktarmıştır. 

Araştırmalar sonucunda Razi`nin ölüm yılı 666/1268`den sonra olduğu kabul edilmektedir.

Bir alimin, müfessirin anlam arayışına cevap oluşturan tefsiri ve eserleri mevcuttur. Kaynaklarda Razi`nin de bir çok eserinin adı yer almaktadır. Bunlardan bazılarını sıralayacak olursak,

Dil, Belağat ve Edebiyat: ‚Muhtarü`ş-Şihah‘ (müellifin en meşhur eseri), Ravzatü`l-Feşaha, Künuzü`l-bera`a bi-leta`ifi rumuzi`l-ibare,…

Tefsir: Tefsiru garibi`l Kur`ani`l-`azim (663/1265 yılında tamamlanan eser, bab fasıl esasına ve kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir. 1624 madde (kök) ve 10.000`den fazla kelime içerir), Es`iletü`l-Kur`an (Nüzül sebebi, hükümler, dil vb. Sebeplerle anlaşılmasında güölğkler bulunan Kur`an`da mevcut 1200`den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir, konuların sure sırasına göre düzenlendiği eserde genellikle dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır), Tefsiru sureti`l En`am,…

Diğer Eserleri: Muhtarü`t-Tahbir (Kuşeyri`nin Esma-i Hüsna`ya dair eserinin muhtasarıdır), El-Hidaye mine`l itikad, Tuhfetü`l-müluk, Kenzü`l-Hikme (Kütüb-i Sitte`den seçilmiş 1000 hadisin şerhidir),…



0 Yorum - Yorum Yaz

Fatma KAYALIK 09070335    19.05.2013

-Ebu Bekir er-Razi Türk asıllı olup Rey’de doğmuştur.

-Tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamlar.

-Talebelerinin isteği üzerine ‘Tefsiru garîbi’l-Kur’ani’l-‘azim’i yazmıştır.

-Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir.

-Muhtemelen Moğol istilâsı sebebiyle Batı'ya göç etti.

-Mısır ve Şam'da bulundu.

- Daha sonra Anadolu'ya geçerek uzun süre Artuklular ülkesinde ve büyük ihtimal ile Mardin'de kaldı, eserlerinin bir kısmını burada telif etti.

-Ömrünün sonlarında Konya'da bulunduğu ve İbnü'l-Esîr'in Câmi'u'l uşûl'ün 666'da Konya'da Sadrettin Konevî'ye okuyarak eseri rivayet etmek ve okutmak için icâzet aldığı bilinmektedir.

-Hanefî mezhebi fakihlerinden olan Râzî itikadî konularda Mâtürîdî mezhebine bağlıdır.

- Râzî'nin bir de tasavvufî yönü vardır.

-Eserlerinden yola çıkarak, Râzi'nin belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli ilimlerle ilgilendiğini öğreniyoruz. Dil, belâgat ve edebiyat alanlarında, Muhtârü's-Sıhâh ve tefsir alanında Tefsîru garîbi'l-Kur'âni'l -azim önem eserlerindendir.

Müfessir kimdir?

-Eğitimle meşguldür

- Kur`an-ı Kerim ezberi kuvvetlidir

- Hadis, fıkıh, tefsir gibi alanlardan metin ezberi şarttır bir müfessir için.

- İyi bir dil bilgisine sahip olmalı, Arapçayıilkin ve diğer dilleri de

-Edebiyat, fıkıh, hadis, tasavvuf, kelam gibi birçok alanda bilgi sahibi olmalıdır.

- ders halkaları veya talebeleri vardır.

- Ayetlerin nuzülü (muhtevası) ile ne kastedildiğini açıklamaya çalışmalı

- Bu çaba onun Kur’an’ın tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koymasıdır.


0 Yorum - Yorum Yaz

Hakan Atalay 09070339    19.05.2013

Ebû Bekir RÂZÎ

(ö.666/1268'den sonra)

 

                Tam künyesi  ebû Abdillah Zeynüddin Muhammed b. ebi Bekr b. Abdilkadir er-Râzî olan Râzî'nin, Türk asıllı olduğu kabul edilmektedir.

                Tahsilini Buhara ve Semerkantta tamamlayan Râzî, Moğol istilası sebebiyle Batı'ya göç etmiş, Mısır ve Şam'da bulunmuş, sonra da Anadolu'ya geçerek uzun süre Artuklular ülkesinde ve Mardin'de kalmış ve eserlerin bir kısmını bu bölgelerde yazmıştır. Ömrünün sonlarında ise Konya'da bulunmuş ve  ibn'ül-Esîr'in Câmiül-Uşûl  adlı eserini Sadreddin Konevî'ye okuyarak eseri rivayet etmek ve okutmak için ondan icâzet almıştır.

                Hanefî mezhebine bağlı olan Râzî, itikâdî konularda Mâtüridi'nin takipçisidir.

                Razi'nin en belirgin özelliklerinden birisi de tasavvufî yönüdür.

                Ayrıca O, eserlerinden de anlaşıldığı üzere, belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh ve kelam gibi birçok ilim dalında bilgi sahibidir.

                Bunların yanısıra O, Dil bilimcisi ve Tefsir alimi diye tanınmıştır. Nitekim bu alandaki geniş bilgisinin delili niteliğinde olan Es'ilet-ül Kur'an adlı bir eseri mevcuttur.

                Eserlerinin birçoğunda Farsça şiirler bulunmaktadır.

 

Eserleri:

 

Dil, Belâgat ve Edebiyat hakkında olanlar:  

-        Muhtârü'ş-Şıhâh (en meşhur eseri): İsmail b. Hammâd el-Cevherî 'nin sözlüğünün muhtasarıdır.

-        Ravzatü'l-Feşâha: Muhtasar bir eserdir ve Artuklu sultanı I. Necmeddin Gâzi adına yazılmıştır.

-        Künûzü'l-berâ'a bi-letâ'ifi rumûzi'l-ibâre: Harîrî'nin el-Makâmât'ının şerhidir.

-        Kitâbü'l Emsâl ve'l Hikem: Ediplerin yazı ve hitabelerinden örnek olarak zikrettikleri beyit ve mısraları içerir.

-        Zehrü'r-Rebî': Zemahşerî'nin Rebiü'l -Ebrârı'nın muhtasarıdır.

-        Megâni'l-Meânî: Konulrına göre düzenlenmiş bir şiir mecmuasıdır.

-        Fi'l-Esmâ'il-mü'en-neşeti's-semâiyye: Küçük boyutta bir manzumedir.

-        Devhatü'l-Belâga

-        Kitâbü'l-Ebyâti'l-mu'temed aleyhâ

 

Tefsir hakkında olanlar:

-        Tefsiru garîbi'l Kur'an'il-'azim: 663/1265 yılında tamamlanan eser, bab fasıl esasına ve kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir. 1624 madde ve 10.000`den fazla kelime içerir.

-        Es'ilet'ül-Kur'an: Nüzül sebebi, hükümler, dil vb. sebeplerle anlaşılmasında güçlükler bulunan Kur'an'da mevcut 1200'den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir. Eserde dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır.

-        Tefsîru sûreti'l En'am

-        Ez'zehebü'l-ibrîz fî tefsîri'l Kitâbi'l-Azîz

 

Diğer eserleri:

-        Muhtarü't-Tahbir: Kuşeyri`nin Esma-i Hüsna'ya dair eserinin muhtasarıdır.

-        Kenzü`l-Hikme: Kütüb-i Sitte'den seçilmiş 1000 hadisin şerhidir.

-        Hadâik'ul-Hakâik: Tasavvuf'a dair bir eseri.

-        El-Hidaye mine'l itikad

-        Tuhfetü'l-müluk

-        Et-Tarih

-        Risâle fi't-Tevhîd

 

                Müfessir kimdir sorusuna cevap verecek olursak, öncelikle bir müfessirin nasıl yetiştiğini inceleyelim:

 

                Her müfessirin tabii olarak bir Ailesi ve Hocaları vardır ve bunlar, bir müfessirin eğitim ve öğretim sürecinde yer alan ilk etkenlerdir. Bu çevresi sayesinde müfessir, kişiliğini belli bir karaktere oturtur ve ilmî olduğu kadar ahlâkî boyutunu  şekillendirir.

 

                Bir Müfessirin  eğitim öğretim sürecinde temel yapı taşı olarak Kur'an-ı Kerim ezberi ve hadis, fıkıh ve tefsir  gibi alanlardan metin ezberi yer almaktadır.

 

                Müfessir, çalışmalarında ayetlerin nüzûlü  ile ne kastedildiğini açıklama çabasını gütmektedir. Hedefi ise Kur'an-ı Kerim'in tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koymaktır. Bunun sonucunda ise bir tefsir eseri ortaya çıkar.

 

                Müfessir, gerektiğinde ilim için ilden ile dolaşır, diyardan diyara göç eder. Bu bağlamda Râzî'nin seyahatlerini göz önünde bulundurabiliriz. Ayrıca bu vesileyle, müfessirin kültürü zenginleşerek hayata bakış ufku genişlemektedir.

 

                Bir müfessirde olması gereken en önemli özelliklerden biri de; kendi öğrendiğiyle kalmayıp, ders halkaları oluşturarak bütün ilmî birikimini talebeleriyle  paylaşma ve onları yetiştirme derdinde olmaktır. Nitekim Râzî, talebeleri için özel eser yazacak kadar onlara düşkün bir âlimdi.

 

                Ayrıca müfessir, sadece bir alanda değil, çeşitli alanlarda bilgi sahibi olmalıdır. Nitekim belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh ve kelam gibi birçok i
0 Yorum - Yorum Yaz

Hakan Atalay 09070339    19.05.2013

Ayrıca müfessir, sadece bir alanda değil, çeşitli alanlarda bilgi sahibi olmalıdır. Nitekim belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh ve kelam gibi birçok ilim dalında bilgi sahibi olmasıyla Râzî, bu tanımın en güzel örneklerinden biri olmaktadır.


0 Yorum - Yorum Yaz

Feyza Kamalı 09070377    19.05.2013

Muhammed b. Ebu Bekir er- Razi

Ebu Bekir Razi, arap dili ve edebiyatı alimi ve müfessirdir. Çok yönlü olan alimimiz Belagat, şiir, hadis kelam, tefsir ilimleriyle ilgilenmiş, Arap dili edebiyatında şöhret kazanmıştır.

Kendisi türk asıllı olup, 12. asrın son çeyreğinde re’y şehrinde doğmuştur. Buhara ve Semerkand’da tahsil görüp, daha sonra Mısır ve Şam’a gitmiştir. Oradan da anadoluya geçmiş ve Mardin’de kalmıştır. Eserlerinin çoğunu burada kaleme almıştır. Son olarak da Konya’ya gitmiş, Sadrettin Konevi ile sıkı dost olmuş. Hanefi fakihlerinden icazet almıştır. Ve yıne Konya’da 1268 yılından sonra vefat etmiştir.

Matüridi mezhebine bağlı olup  tasavvufi yönünün de olduğu bilinen müellifimizin bir çok eseri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları: Muhtaru’s-Sıhah, bu en meşhur eseridir; Ravzatu’l- Fesaha, bu Necmeddin Gazi adına yazılmıştır; Tefsir alanında ise; Tefsiru Garıbu’l- Kur’ani’l- Azim adlı eseri vardır. Bu Bab-Fasıl esasına göre ve kelime köklerinin son harflerine göre alfabetik sıralanmış, 1624 maddeden (kökten) ve 10000den fazla kelimeden oluşur. Es’iletu’l- Kur’an, Nuzul sebebi, hükümler, dil vb. sebeplerle anlaşılmasında güçlğkler bulunan Kur’an’da mevcut 1200’den fazla meselenin soru- cevap şeklinde ele alındığı bir eser. Bunda konular sırasına göre olup, daha çok dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır.

Müfessirimiz bir çok şehir ve ülke gezmiştir. Bir müfessir, içinde yaşadığı çevreden ortamdan ayrı düşünülemez. Müfessirin etkilendiği bir çevresi, hocası, donanımı vardır. Bunlar müfessiri kaleme aldığı eserlerinde, özellikle Kur’an’ı anlayıp yorumlamasında veya tercüme etmesinde çok büyük rol oynar.

Müfessir önce kendisi yetişir, sonra Kur’an’ı açıklama ve yorumlama yoluna gider ve sonucunda kendine ve diğer insan ve bilimlerin yararına sunar bu bilgiyi, nitekim bilgi ne sadece bilgi olarak ne de sadece o bireyde kalır. Bilgi başkasına da sirayet eder, aynı şekilde müslümanda bilgi irfana, irfan hikmete döüşür/ dönüşmelidir.

Ders halkaları oluşur, burada ayet muhtevası, sebebi nuzulu vs. araştırılıp ortaya konur ve böylelikle Kur’an’ın tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koymaya çalışılır. Bu şekilde anlam arayışına cevap bulunur.

Ebu Bekir Razi de küçüklüğünden itibaren aldığı eğitimden, gittiği şehirlerden ve özellikle Sadrettin Konevi ile arkadaşlığından etkilenmiştir.

Razi, edebiyatçı yönünü tefsirine de yansıtmıştır ki Esiletu Razi ve Ecvebuha’da lugavi trefsir yöntemini kullanmıştır. Çevre insanın kişiliğini, insanın kişiliği de eserlerine mutlaka yansıyor.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ebu Bekir Razi

 Muhammed b. Ebu Bekir Razi. Arap dili ve edebiyatı âlimi ve  müfessirdir. Türk asıllı olan Razı Rey’de   doğmuş ve 1268 sonrası  vefat etmiştir. Buhara ve Semerkant’ta ders almıştır.

   Razi talebelerinin isteği üzerine “Tefsiu garıbu’l- Kur’an’il- Azim”i      kaleme almıştır.

Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi, itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. En belirgin özelliklinden biri tasavvufi yönüdür.

Razi, dil bilimi ve tefsir âlimi olarak da şöhret kazanmıştır. “Esiletü’l Kur’an” adlı eseri bu alandaki geniş bilgisinin delilidir.

Alimler sahip oldukları çevre sayesinde kişilik sahibi olurlar. Kişilikleri bu çevre içerisinde oluşur ve âlim olurlar. Ebu Bekir Razi’nin de âlim oluşuna çevresi katkıda bulunmuştur.

Ebu Bekir Razi, elde ettiği bu bilgiyi kendisine saklamamış, eğitim halkaları oluşturmuş ve bu bilgileri paylaşmışlardır. Bilgiyi eyleme dönüştürerek, irfan ve hikmet sahibi olmuştur.

Ebu Bekir Razi, sebeb-i nuzül ile birlikte ayetleri açıklamaya çalışmıştır. Kur’an’ın tarihsel bağlamdaki  anlamını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çaba’nın ürünü olarak da tefsir’i ortaya çıkmıştır.  


0 Yorum - Yorum Yaz

Meryem Önder 09070380    23.05.2013

DIA Muhammed b. Ebu Bekir RAZI Maddesi

Müfessirimiz, Muhammed b. Ebu Bekir Razi. Razi Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir. Türk asıllı olan Razı Rey’de doğmuş ve 1268 sonrası vefat etmiştir.

Bildigimiz üzere bir insan olarak müfessirin ailesi, hocalari var, egitim ögretim süreclerinden gecmis, cevresi var ve bunlarla kisilik sahibi oluyor.

Bu süreclerin neticesinde ise alim cikiyor. Böylece örnek insan oluyor alim olarak cünkü bilgi bireyde kalmaz eyleme dönüsür.

Müfessir egitim ögretim süreclerinden geciyor, kuran ve metinlerin ezberliyor. Bu baglamda Razide ilim tahsili icin bircok sürecten gecmis. Sahip oldukları çevre sayesinde kişilik sahibi olurlar. Kişilikleri bu çevre içerisinde oluşur ve âlimler oluşur. Ebu Bekir Razi’nin de âlim oluşuna çevresi katkıda bulunmuştur. O Buhara, Semerkant, Mardin ve Konya gibi şehirlerde eğitim görerek, kişiliğini geliştirmiş ve âlim olmuştur.

Öyleki alimler kolay yetismiyor, dönemin zor sartlarinda.

Uzun ve zorlu bu sürecler sonunda bilginin dönüstürülmesi ve süreclerinin baslangici basliyor; böylece de aciklamanin, yorumlamanin zemini olusuyor. Farkli ilimlerdende faydalaniliyor. Öyleki Razi, dil bilimi ve tefsir âlimi olarak da şöhret kazanmıştır. “Esiletü’l Kur’an” adlı eseri bu alandaki geniş bilgisinin delilidir.

Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi, itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. En belirgin özelliklinden biri tasavvufi yönüdür

Böylece bütün bunlar ile müfessirincve bir müfessir olarak Razininde donanimi ortaya cikiyor

Bunlarin yani sira kisilikleri var: sair, hattat gibi yönleri var, birck disiplinde derinlikleri var

Razi´nin eserlerine de baktigimizda siir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fikih, kelam gibi cesitli olanlarda bilgi sahibi oldugu anlasilmaktadir. Ayrica  eserlerinde farsca siirlerinden yola cikarak bu dili iyi bildigi görülüyor

Ebu Bekir Razi, elde ettiği bu bilgilerikendisine saklamamış, eğitim halkaları oluşturmuş ve bu bilgileri talebeleri ile paylaşmışlardır. Bilgiyi eyleme dönüştürerek, irfan ve hikmet sahibi olmuştur, bunlar ise kitap haline dönüsüyor. Örnegin Razi´nin bir eserin talebelerin istegi  üzerine yazdigini belirtmesi ögretimle mesgul oldugunu gösteriyor

Ebu Bekir Razi, sebeb-i nuzül ile birlikte ayetleri açıklamaya çalışmıştır. Kur’an’ın tarihsel bağlamdaki bağlamındaki anlamını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çaba’nın ürünü olarak da tefsir’i ortaya çıkmıştır.  Tefsirler ise insanın anlam arayışına bir cevap teşkil etmektedir.

Eserlerinden birkac tanesi ise sunlardir: Muhtaru's sihah->  en meshur del belagat alaninda; Tefsiru garibi'l - kuranil-azim -> tefsir; Kenzü'l-hikme -> hadis serhidir


0 Yorum - Yorum Yaz

Meryem Önder 09070380    23.05.2013

DIA Tefsir maddesi

Kurani kerim ayetlerini aciklamayi ve yorumlamayi ifade eden terim ayni zamanda kuran ayetlerini yorumlama ilmi ve bu alandaki eserlerin ortak adidir.

 

Sözlükte aciklamak, beyan etmek anlamindaki fesr kökünden türemistir ve aciklamak, ortaya cikarmak, söz ve kelimedeki kapaliligi gidermek demektir.

 

Cesitli tanimlari biraraya getirerek söyle tanimlamak mümkündür: Sarf, nahiv, ve belagat gibi dil bilimlerinden, kuran ilimlerinden, rivayet ilimlerinden, yöntem bilimlerinden yararlanarak kuranin manalarinin aciklanmasini ve ondan hüküm cikarilmasini ögreten ilim.

 

Kuran yorumu hakkinda tefsir disinda te'vil, beyan, tavzih gibi kelimelerde kullanilir.

 

Kuranin yorumlanmasi anlaminda tefsir kelimesi ilk dönemlerden itibaren kullanilmistir.

 

Mahiyeti ve Önemi

 

Kurani dogru anlamak ve tefdir etmek icin en önemli sart, onun allah kelami oldugunu ve kendisine lugü bir yapisinin bulundugunu kabul etmektir.

 

Allahin insanla konusmasi ancak vahiy yoluyla ve diger bazi yollarla olduguna göre onun muradini bunlar disinda bir yöntemle anlamak mümkün degildir.

 

Kurani kerim degisik türlerde bilgiler icermekte olup bu bilgilerde cesitlilik bulundugu gibi nitelik bakimindan da farkliliklar vardir.

 

Kuran ayetlerindeki mevcut cok anlamlilik ve mecazi/temsili anlatim muhatabi yaniltabileceginden dikkatli olunmasi gerekir. Tefsir yapilirken bu durumlarin en ince ayrintilarina kadar bilinmesi sarttir.

 

Suyuti tefsir ilmini ögrenmenin farzi kifaye oldugukonusunda ulemanin icma ettigini bildirmekte ve islamdaki üc temel illmden birini tefsir diye göstermekte.

 

Kur´an Tefsirinin Temelleri

 

Kuran dili iyi kullanan, lafizlarin delaletini ve sözün söylenis biciminden neyin kasttedildigini iyi bilen bir kavme indirilmistir.

 

Bildikleri lafizlar ve konular yaninda hic duymadiklari kinulari hic duymadiklari isimlerle burlikte ortaya koymakta.

 

Araplar ayetlerden bir kismini ya hic kavrayamiyorlar ya da kelime bilgilerine dayanarak ancak yüzeysel bicimde anliyorlardi. Özellikle mekke döneminde inen ilk ayetlerde.

 

Hz. Pegamberin kuranin ne kadarini tefsir ettigi hususuyla ilgili farkli görüsler vardir. Tamamini yorumlamistir veya yorumlamamistir seklinde. Tamami tefsir edilmistir görüsü ise bir faraziyeden ibarettir.

 

 

Tarihsel gelisimi ve ilim haline gelmesi

 

Ilk müfessir Hz. Peygamberdir ve bu konuda ihtilaf yoktur.

 

Tefsiri ondan ashabi almis, ashabda bu bilgileri tabiine aktarmistir.

 

Resuluallah yer yer ashabin yanlis anlama ve yorumlamalarini tashih etmekte, yer yer dogrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapali bir noktasini aciklamakta, bazan da sorulara cevap mahiyetinde kurani tefsir etmektedir.

 

Sahabilerin tefsir yaparken cok dikkatli davrandiklari ve bilmedikleri konularda fazla konusmadiklari görülmektedir.

 

Sahabe tefsirinde kelimelerin tahsilinde arap siirinden yararlanildigi ve arap tarihinden faydalanildigi dikkat cekmektedir.

 

Ilk dönem tefsir okullari arasinda en güclü olani mekke tefsir okuludur.

 

Tabiin ve tebei tabiin devrinde tefsir bir hayli genislemistir. Bu dönemde dirayet tefsiri cogalmistir. Ayni dönemde lugavi tefsirlerde hareketlilik kazanmis ve böylece tefsirde yeni bir dal ortaya cikmistir.

Tefsir Çeşitleri

A. Kaynaklari ve yöntemleri bakimindan tefsirler

1.Rivayet Tefsiri: Kur’ân-ı Kerim, Resûlüllah'ın (s.a.s.) sünneti, Sahabe ve Tâbiûn sözlerine dayanan tefsîrdir. Resül- Ekrem'in ve ashabın Kur'ân yorumlarını ihtiva eden ve bizzat sahabe tarafından kaleme alınan herhangi bir çalışma bulunmuyorsa da onlardan gelen rivayetler derlenerek bazı tefsir kitaplarının oluşturulduğu bilinmektedir. Rivâyet tefsîrleri bize, âyetlerin mânâlarını, kırâat vecihlerini, muhkem veya müteşâbih olduklarını, nüzûl sebeplerini, nâsih ve mensûhunu bildirdiği gibi, geçmiş ümmetler ve onlarla ilgili âyetler hakkında da bilgi verir. Bunların en meşhuru Fîrû-zâbâdî tarafından derlenen İbn Abbas tefsiridir.

2.Dirayet Tefsiri: Dirâyet tefsîri, Rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir ve Arap dili ve edebiyâtı, dinî ve felsefî ilimler ile çeşitli müsbet ilimlere dayanılarak yapılan tefsîrdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsîre de "dirâyet tefsîri" veya "rey ile tefsîr" ya da "ma'kûl tefsîr" denir. Dirayet metoduna göre yazılmış tefsirlerin ilk örnekleri Mutezile ekolü alimlerince kaleme alınmıştır. Müfessir ilgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır ve sırf rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez.

3. İşari Tefsir:  Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Zâhir mânâsının dışında, bir kısım ehl-i sülûk veya ehl-i ilim kimselerin kalbine doğan ve âyetin zâhiri ile çelişmeyen gizli işaretlerin ve ilhâmın eseri olarak Kur'an âyetlerini açıklayan tefsir metodudur. Tasavvuf ehli Kur’an tefsirinde batıni yorumları önplana çıkarmıştır. Ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

4. Lugavi Tefsir: II. Yüzyılın ortalarından itibaren Arap Dili üzerinde yapılan çalışmalar, Kuran dilini tanıma ve Kuranı dil bakımından yorumlama gibi hususları da içine almıştır. Bu çalışmanın amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir. Lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.

5. Karma Yöntem: Rivayetlere yer verilir, dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumlar yapılır.

 

B. Yaklaşımları bakımından tefsirler:

1.Mezhebi Tefsir : a. Mutezile ekolü b. Sia ekolü c. Harici ekolü d. cagdas mezhebi akım

Zaman içinde oluşan mezhepler kendilerini savunmak için en kuvvetli delilin Kur’ân’da olacağına inandıklarından, onu kendilerini savunacak şekilde tefsir ve te’vil etmişlerdir.
Mesela ilk siyasi fırkalardan Şia, ferdin kimliğini ve kişiliğini ilke olarak benimserken, Hariciler Allah’ın hükmünü ana ilke olarak ele almaktadır. Buna karşılık Cebriyye fırkası, Allah’ın iradesini ve dilemesini temel ilke olarak ele alırken, Mu’tezile kulun iradesini ve dilemesini ön plana çıkartmakta ve sistemini buna göre kurmaktadır.
Mutezile, Şiâ ve Hârici fırkalar gibi ortaya çıkan ilk mezheplerin hepsinin Kur’an’a sarıldığını ve ilk ihtilâfların hepsinin Kur’an’a rucu’ ettiğini görmekteyiz. Onlar, Kur’an’ı, kendi fırkalarının dar görüşü içine sığdırmaya uğraşmışlar, hattâ İslâm bünyesi içinde, aslı İslâmî olmayan fırkalar bile, bekalarını sağlayabilmek için Kur’an’a dayanmak mecburiyetinde kalmışlardı.
Şia, siyasî bir hareket olmakla beraber, iç bünyesinde birçok gruba ayrılmıştır. Mezhep ve fırka kitaplarında, zikri geçen pek çok Şiâ’ya ait fırka, Hz. Ali’nin faziletiyle başlayıp, onun ilâhlığına kadar uzanan bir grafik seyreder.
Bu fırka genel olarak, tefsirlerinde kendi akidelerini savunmuş, sadece kendi imamlarının sözlerine itimat etmişler.

Mu’tezile ise, tefsirde akla dayanmış ve onu nakle tercih etmiş ise de, nakle hiç de önem vermemiş diyemeyiz.

2. Ilmi tefsir               

Alimler kevni hakikatlerden bahseden ayetler üzerine fikir yorma sürecine girmistir. Zamanla astronomi, cografya, hendese, fizik, kimya, matematik, botanik, biyoloji, tip, eczacilik ve ziraat gibi bilim dallarinda önemli ilerlemeler kaydedilmis ve kur´an´da yer alan bilgiler inceleme konusu yapilmistir.

 

3.Konu merkezli tefsirler

1.Ahkam Tefsiri : Konulu tefsir yönteminin en eski türüdür. Kaynagi sözlü rivayetler, tefvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualaridir.

 

2.Konulu tefsir: Ilk asirdan itibaren mevcuttur fakat eserlerin sayisi bir hayli azdir. Bir konu etrafinda toplanan ayetlerin birlikte yorumundan ibarettir. Dolayisiyla yararli bir tür oldugunu söylemek mümkündür.

Literatür

 

1. Klasik Dönem

 

Tefsir ilminin ilk kaynaklari hadis derlemeleri icinde aranmistir.

 

Ilk tefsir müellifleri Ibn Mace, Taberi vd.

 

Bazi arastirmacilarin calismalari islamda tefsirle ilgili rivayetlerin kayda gecirilmesinin söz konusu hadis derlemelerinden önce basladigini göstermektedir.

 

Bugün elde mevcut ilk kuran tefsiri Mukatil b. Süleymanin et-tefsirü'l-kebir'dir.

 

Tefsir literatürünün gelisiminde önemli asamalardan biri 2.yyin sonlarina dogru arap dil ekollerinin tesekkülüyle birlikte kurani dil merkezli yorumlara tabi tutan eserlerin ortaya cikmasidir.

 

Klasil dönem tefsirleri rivayet ve dirayet tefsirleri ana kategorileri altinda incelenmektedir.

 

Klasik tefsirler metot, ilgi alanlari ve müelliflerin mezhep ve cevre aidiyeti gibi bazi kriterler göz önünde bulundurularak lugavi tefsirler, isari ce tasavvufi tefsirler, vs gibi tasniflere tabi tutulmustur.

 

2.) Modern dönem

 

Lliteratürde gerek sekil gerekse muhteva bakimindan önemli degisiklikler meydana gelmistir.

 

Kuran tefsirine yeni islevler yüklenmis; klasik cizgiyi devam ettirenler ve yeni ihtiyaclari karsilamaya ve problemleri cevaplandirmaya yönelik ürünler aktif bir alan olmustur.

 

Dikkat ceken özellik pratik endiselerin ve sosyal, siyasal, ideolojik iceriklerin bu tür eserlerde klaaik döneme göre daha cok yer edinmis olmasidir.

 

Klasik dönemde tefsirler ilmi uslüp ve muhtevays sahipken modern dönemde popüler seviyeye hitap eden calismalar artmistir.

 

Belli ayet ve konulara yogunlasan tematik tefsir yayginlasmistir.

 

a.) Tefsirler

Genellikle ayetlerin mushaf tertibine riayet edilirken, dikkate alindigi calismalar da bulunmaktadir.

 

Modern döbemdeku eserler su basliklar aktinda incelenmektedir:

 

1.) akli-ictimai: akla genis yer veren , toplumsal meseleleri kuran ile cözen.

 

Modern literatürün en yaygin örmegi.

 

Kuranin hidayet yönü vurgulanir.

 

2.) Edebi tefsirler

Kuranin edebi yönünü ifade üstünlügünü ön plana cikarmayi amaclayan eserleee

 

3.) Ilmi tefsirler

Islamin bir akil ve bilim dini oldugunu göstwrmek, islam bilim tezleri i cürüzmek; kuranla modern bilimin uyumunu ispatlamaya dayanan bir yaklasimin ürünüdür.

 

4.) Konulu tefsir

Daha cok akademik kurumlarda kuranin tamamini tefsire yönelik calismalarin yaninda kurandaki konuya dair ayetleri bütüncül bakis acisiyle incelemeye calisan calismalar.

Modern dönemdeki tefsir yöntemlerinin bu sayilanlarla sinirlandirmak mümkün degildir.

 

b.) Tefsire dair incelemeler

Batida tefsir, tefsir tarihi, müfessirler ve metotlari hakkinda yapilan cok sayida ilmi calisma bulunmaktadir.Öncü isimlerden biri Ignaz Goldhizer'dir. Islam dünyasindada cok sayida calisma yapilmistir. Bu alanda etkili olmus eserlerden biri Muhammed Hüseyin ez-Zehebi'nin et-Tefsir ve'l-müfessirun'dur.


1 Yorum - Yorum Yaz

İhtilaf Maddesi    23.05.2013

İhtilaf

İhtilaf, ayrı görüşe sahip olmak, görüş ayrılığı demektir. Kur’an-ı Kerim’de bir çok yerinde ihtilaf kavramı geçmektedir. Terim olarak, söz veya davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak demektir. İhtilaf ve hialf eş anlamlı da olsa, arasında ince bir fark vardır. İhtilaf, farklı bir göüşe sahip olmak, hilaf ise diğer görüşlere karşı bır tavır alma anlamına gelir. İhtilafda maksat aynıdır fakat yöntemi farklıdır. Hilaf da ise, maksat da ayrıdır yöntemde ayrıdır. Ayrıca hilaf bir delile dayanmayan aykırı bir görüşdür. İhtilaf ise bir delile dayanan bir görüşdür.

İslam tarihinde ortaya çıkan ilk ihtilafın sakife günü halife seçiminde yaşanan, Hz. Osman’ın hilafetinin son günlerinde ortaya çıkan, Resul-i Ekrem’in vefat edip etmediği konusu olmuştur. Ashap Rasulullah döneminde bile ictihadi hükümlerde ihtilaf eder, amcak Hz. Peygamber (s.a.v.)’e müracaatla ihtilaflarını hallederlerdi. Şia ve Batıniler ihtilafın dinde yeri bulunmadığını, birlik olmanın emredildiğini savunmuşlardır. İhtilafın tamamı kötü olsaydı, şeriatın naslarda açıkca belirtilen ahkamında ihtilafında caiz olmaması gerekirdi.

 

Hilaf:

Kavram olarak hilaf, karşı gelmek, söz ve davranışta birinin tuttuğu yoldan başka bir yol tutmak, farklı bir tavır ortaya koymak anlamına gelir. Mecazen, münazara ve mücadele anlamında kullanılır. Hilaf, tez ve antitezden birini benimseme ve diğerine karşı tavır alma anlamı taşır. İhtilafdan farklıdır,çünkü o delile dayalı bir görüş, güçlü ve yaygınlık kazanandır. Hilaf ise delilsiz görüş, zayıf ve kabul görmeyen anlamına gelir.

İhtilaf ilk dönemlere ilişkin olarak kullanıldığında bilhassa sahabe ile tabiinin ve müteakip dönemdeki müctehidlerin görüş ayrılıkları kastedilir ve ‘’ilmü’l-ihtilaf’’ tabiri bu farklı görüşleri bilmek anlamına gelir. İlm-i hilaf, mezhebin ve görüşün savunulması demektir.

Hilaf ilmiyle uğraşan kimse, mezhebini mutlaka haklı gösterme amacıyla yola çıktığı için bu amaçla zaman zaman zayıf delilleri güçlü göstermeye ve karşı tarafın gerçekte güçlü olan delillerinide zayıf çıkarmaya çalışır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Ebu Bekir Razi    23.05.2013

Muhammed b. Ebu Bekir er-RAZİ

Asıl adı Ebu Abdillah Zeynüddin Muhammed b. Ebi Bekir b. Abdilkadir er – Razi’dir. O, arap dili ve edebiyatı alimi ve müfessiridir. Türk asıllı olup Rey’de doğdu , tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamladı. Tefsiru garibi’l-Kur’ani’l-‘azim’in mukaddimesinde bu eserini talebelerinin isteği üzerine yazdığını belirtmesi öğretimle meşgul olduğunu gösterir. Muhtemelen Moğol istilası sebebiyle batıya göç etti, Mısır ve Şam’da bulundu. Eserini 660 da tamamlayan Razi’nin bu eserlerini nerede kaleme aldığı bilinmemekte, ancak ömrünün sonlarında Konya’da bulunduğu anlaşılmaktadır. Razi’nin vefat yılı hakkında 651 ve 660 gibi farklı tarihler verilmekte, hatta onu VII. Yüzyıl alimlerinden sayanlar bulunmaktadır. Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır. Onun en belirgin özelliklerinden biri tasavvufi yönüdür. Eserleri incelenince Razi’nin belagat, şiir, edebiyat,tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibi olduğu anlaşılır. Bununla birlikte dil bilimi ve tefsir alimi diye şöhret bulmuştur.


0 Yorum - Yorum Yaz


Ebu Bekir er-Râzî (ö. 666)

Türk asıllı olup Rey’de doğmuştur. Tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamlamıştır. Sonra muhtemelen Moğul istilası sebebiyle Batı’ya göç etmek zorunda kalarak, Mısır ve Şam’da bulundu. Daha sonra Ana doluya geçerek Mardin’de kaldı. Ömrünün sonlarında da Konya’da bulundu.

 

Hanefi mezhebi âlimlerinden olan Râzî itikadi konularda Maruridi mezhebine bağlı idi. Onun en belirgin özelliklerinden biri tasavvufi yönüdür. Nitekim Sadreddin Konevî ile olan dostluğu bunu göstermektedir.

 

Râzî’nin belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibi olduğu anlaşılır. Bununla birlikte dil bilimci ve tefsir âlimi diye şöhret bulmuştur.

 

Kuran’ı tefsire çalışan herkes, ilmi kapasitesine, kavrayış derecesine, çeşitli ilim dallarındaki ihtisasına, siyasi ve mezhebi kanaatlerine ve bilinç muhtevasına göre Kuran’ı açıklamıştır. Şahıslar, içinde yaşadıkları çevrenin bir ürünü olarak o çevredeki siyasi, iktisadi, ahlaki, ilmi, felsefi, ideolojik vs. oluşumlarından etkilenirler. Aldıkları eğitim, kişisel idrak ve anlayış seviyeleri farklı olabilir. İşte bu farklılaşmalar, Müslümanların birinci kaynağı olan Kuran’ı anlama ve yorumlamada çeşitlenmeyi ve farklılaşmayı doğurmuştur.

 

Burada tefsirde esas alınan üç araçla karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Bunlar, -özetle söylersek- öncekilerin görüşü, akli çaba ve ilham’dır.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

BURAK MERCAN - 09070361    24.05.2013

-      Muhammed b. Ebu Bekir Razi Türk’tür, Rey’de doğmuş ve 1268 civarı vefat etmiştir

-      Arap dili edebiyatı âlimi ve müfessirdir

-      Kendisi Semerkant ve Buhara gibi ilim merkezlerinde talebelikte bulunmuştur

-      Amelde Hanefi, itikatta da Maturidi mezhebi mensubudur

-      Ömrünün sonuna doğru Konya’da bulunmuş, burada tasavvuf ile içli dışlı olmuştur

-      Her müfessir gibi o da öğrenim görmüş, eğitim vermiştir

-      Sahip olduğu çevre sayesinde kişilik sahibi olmuş, Semerkant, Buhara ve Konya gibi şehirlerle kişiliği gelişmiş, âlim olmuştur

-      Öğrencilerine elde ettiği bilgileri aktararak, irfan ve hikmet sahibi olmuştur


0 Yorum - Yorum Yaz

Muhammed ARSLAN    24.05.2013

Muhammed b. Ebu Bekir er-RAZİ-Asıl adı Ebu Abdillah Zeynüddin Muhammed b. Ebi Bekir b. Abdilkadir er Razi’dir.-Arap dili ve edebiyatı alim’i ve müfessiridir.                                                                                  -Türk asıllı Rey’de doğdu, 666/1268 yılında vefaat etmiştir.                      -Tahsilini Buhara ve Semerkant’ta yapıp tamamlamıştır.     -Muhtemelen Moğol istilası sebebiyle batıya göç etip Mısır ve Şam’da bulundu. -Mardin’de bazı eserler telif etti    

-Mardin‘den sonra Konya’ya geçti

-Ömrünün sonlarında Konya’da bulunmuştur.-Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Razi itikadi konularda Maturidi mezhebine bağlıdır.          -Belirgin özelliklerinden biri tasavvufi yönüdür.                                                                             -Belagat, şiir, edebiyat,tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibidir.                                                                                                                    -Dil bilimi ve tefsir alimi diye şöhret bulmuştur. Önemli Eserleri ·         Tefsiru garibi’l –Kur’ani’l- Azim.o       Bu eserini 663 yılında tamamlamıştıro       Mukaddimesinde bu eserini talebelerin isteği üzerine yazdığını belirtmiştiro       Kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştiro       1624 madde (kök) ve 10.000’den fazla kelime ihtiva eder ·         Es’iletü’l- Kur’ano       Nüzul sebebi, hükümler,dil vb. sebeplerle anlaşılmasında güçlükler bulunan Kur’an’da mevcut 1200’den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir   

o       Konuların sure sırasına göre düzenlendiği eserde genellikle dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır


0 Yorum - Yorum Yaz

Ruveyde DURMAZ 09070382    24.05.2013

   FAHREDDÎN-İ RÂZÎ (1149- 1209)Fahreddîn-î Razî 1149’da İran’nın Rey şehrinde doğmuş meşhur bir tefsîr âlimi, din bilgini ve düşünürüdür. İsmi Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekrî'dir. Künyesi Ebû Abdullah ve Ebü’l-Meâlî, lakabı ise Fahreddîn’dir. Babası da büyük bir Horasan alimiydi. Babasının vazifesi dolayısıyla "İbn-i Hatîbi'r-Rey" yani Rey Hatîbinin oğlu diye de tanınmıştır. Razî lakabını ise doğum yerine nispetle almıştır. Fahreddîn-î Razî 1209 (H.606) senesinde Ramazan Bayramında Şevvalin ilk Pazartesi günü Herat’ta vefat etmiştir.Fahreddîn-î Razî önce, büyük bir Horasan alimi olan babası Ziyâüddîn Ömer'den ders aldı. Babası Muhy-is-sünne Muhammed Begavî'nin talebelerinden idi. Dini ve fen bilimlerini zamanının ve şehrinin ünlü alimlerinden aldı. Fahreddîn-i Râzî, fen ilimlerini Mecd-i Cîlî'den, fıkıh ilmini Kemâl Simnânî'den öğrendi. İmâm-ı Harameyn'in Şâmil adlı kitâbını ezberledi. Bunlardan başka, asrının büyük âlimleriyle görüştü ve onlardan ilim aldı.Eğitimini bitirip, ilimde yüksek derecelere ulaştıktan sonra bayı seyahatler yapmaya başladı. Harezm’de Mutezilelilere, Herat’ta ise Kerramiyye mensuplarıyla tartışmalarda bulundu. Fahreddîn-i Râzî gittiği her yerde ilim ile meşgûl oldu. İlim ve irfâna susayanlar, âlimler, o nereye giderse peşinden geldiler. Ne zaman bir yere gitmek için atına binse, âlim ve talebelerden üç yüz kadarı da berâberinde giderdi. Talebeleri kendisine çok hürmet ederlerdi. Onun yanında tam bir edeb ve terbiye dâiresinde bulunurlardı. Bütün talebelerinin kalbinde heybeti yerleşmişti. Hizmetinde kusûr etmemek için çok gayret gösterirlerdi.

Razi,  tefsir, fıkıh, kelam ve usûl-i fıkıh gibi dini ilimlerde olduğu kadar zamanın bütün ilimlerinde, pozitif bilimlerde de oldukça başarılı bir bilim adamıydı. Özellikle fizik konularıyla ilgilenmiş, cisimlerin hareketi ve ses üzerine çalışmıştır. Edebî ilimler, matematik, kimya, astronomi ve tıb gibi zamanın fen ilimlerinde de söz sahibiydi.Fahreddîn-i Râzî kitap yazmayı çok severdi. Kitaplarını öğrencileri için kaleme almıştır, çünkü içinde müthiş bir öğretme sevgisi vardı. Fahreddîn-i Râzî'nin kitaplarını okuyanlar, hep onunla meşgûl oldular. Onun ilminin yüksekliğine hayran kaldılar. Hirat'ta kendisine Şeyh-ül-islâm denirdi.Razi'nin şüphesiz en önemli eseri Mefatih'ul Gayb isimli Ku'an tefsiridir. Tefsir-i Kebir (büyük tefsir) diye de bilinen kitabın ismi Türkçe'ye gaybın anahtarları şeklinde çevrilebilir. Nesefi, bu tefsirin kısaltılmış şeklini içeren Vâdıh isimli bir kitap yazmıştır. Bunun dışında bir çok eseri bulunmaktdır:
1.   Risaletun fi'n Nubuvvat2.   Menakib-u İmam-ı Şafi3.   Tehzib'ud Delâil4.   Muhassalu Efkâr-il-Mütekaddimîn vel-Müteahhirîn minel-Ulemâ vel-Hükemâ vel-Mütekellimîn,5.   İrşâd-ün-Nüzzâr ilâ Letâif-il-Esrâr,6.   Uyûn-ül-Mesâil,7.   El-Mahsûl,8.   El-Burhân,9.   Nilimü Usûl-id-Dîn,10.       KitâbüFedâil-is-Sahâbe,11.       Kitâb-ül-Ahlâk,12.       Şerhü Vecîz-lil-Gazâlî,13.       Tehzîb-üd-Delâil,14.       Kitâb-ı Esrâr-ül-Kelâm,15.       Şerhü Nehc-ül-Belâga,16.       Kitâb-ül-Kazâ vel-Kader,17.       Kitâbu Ta'cîz-il-Felâsife,18.       Kitâb-ül-Berâhin-il-Behâiyye,19.       Kitâb-ül-Hamsîn fî Usûl-id-dîn,20.       Kitâb-ül-Hak vel-Ba's,21.       Kitâbu İsmet-il-Enbiyâ,22.       Risâletün fin-Nübüvvât,23.       Esrâr-ül-Mevedde fî Ba'dı Süver-il-Kur'ân-il-Kerîm,24.       Kitâb-ül-Firâset,25.       Kitâbün-fî Zemm-id-Dünyâ,26.       Kitâb-üz-Zübde,27.       El-Mulehhas,28.       El-Metâlib-ül-Âliyye,29.       Kitâbün fil-Hendese,30.       Kitâb-ül-Câmi'il-Kebîr,31.       Kitâbün fil-Kabz,32.       Risâletün fin-Nefs,33.       Kitâb-ı Umdet-ün-Nezzâr ve Zînet-ül-Efkâr,34.       Risâletün fit-Tenbîh alâ Ba'd35.       Meâlimü Usûl-id-dîn

1 Yorum - Yorum Yaz

Mahir ÖRGÜZ    24.05.2013

RÂZÎ, Muhammed b. Ebû Bekir·        Arap dili ve edebiyatı âlimi, müfessir.·        Türk asıllı, Rey’de doğdu, tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamladı.·        6.yüzyılın son çeyreği içinde doğmuştur.·        Muhtemelen Moğol İstilası nedeniyle batıya göç etmiştir. Aynı zamanda Mısır ve Şam’da da bulunmuştur.·        Eserlerinin bir kısmını Mardin’de telif etmiştir.·        Ömrünün sonlarında Konya’da bulunmuştur.·        Razi’nin vefat yılı hakkında 651 ve 660 gibi farklı tarihler verilmekte, hatta onu 8.yüzyıl alimlerinden sayanlar bulunmaktadır.·        Hanefi mezhebi fakihlerindendir, itikadi konularda ise Maturidi’ye bağlıdır. ·        En belirgin özelliklerinden biri tasavvufi yönüdür.·        Eserleri incelenince, Razi’nin belagat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli sahalarda bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır.·        Dil bilimi ve tefsir alimi diye şöhret bulmuştur. Es’iletü’l-Kur’an adlı eseri bu alandaki geniş bilgisinin delilidir.  
0 Yorum - Yorum Yaz

09070353 Umut Yıldırım    24.05.2013

Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî (ö.666/1268)

Müfessirimiz çok yönlü bir âlimdir.  Arap dili ve edebiyatı ile tefsir alanında ün salmıştır.

Kendisi Türk asıllıdır ve Rey’de dünyaya gelmiştir. İlk tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamlamıştır. Moğol istilası sebebiyle batıya kaçmıştır ve Mısır, Şam, Mardin ve daha sonra Konya olmakla birlikte birçok şehirde ikamet etmiştir.  Moğolların istilası nedeniyle göçlerde bulunmak zorunda kalması çeşitli kültür ve âlimlerle tanışma imkânı bulmasına sebep olmuştur.  Kendisinin böyle zor bir dönemde yaşaması onun bir müfessir olarak yetişmesinde ciddi manada etkilemiştir.

Bir müfessir ailesinden ve sosyal çevresinden etkilenmekte ve şekillenmektedir. Razi de kendi yaşadığı bölgenin etkisiyle fıkıhta Hanefi, itikatta Maturidi görüşlerini benimsemiştir. Kendi bölgesindeki mevcut ilimleri tahsil etmiştir. Bir müfessir muhakkak çeşitli ilim dallarında zamanının bilgi birikintisinden haberdar olmalıdır ki güncel değerler üretebilsin.

Razi ayrıca tasavvufi yönü ile de önce çıkan bir şahsiyetti. Konevi ile dostluğu bu konuda onu derinden etkilediğini çıkarabiliriz.

İyi bir müfessirin dil konusunda uzman olması gerekmektedir. Razi’nin dil bilgisi üst düzeydeydi ve bunu birçok şehirleri gezmek zorunda kalmasına bağlayabiliriz. Farsçayı da bu sebeple öğrenmiş olması muhtemeldir.

Razi’nin en meşhur eseri Muhtarü’s-Sıhah’dir. İsmail b. Hammad el-Cevheri’nin Tacu’l-luga ve sıhahu’l-Arabiyye adlı sözlüğünün muhtasarıdır. Âlimlerin bilmesi gereken kelimelere yer verilen sözlükte bazı ilaveler de bulunmaktadır. Ayrıca birçok sözlüğe de kaynak olmuştur. Eserin birçok muhtasarı bulunmaktadır.

Müfessirimizin birkaç tefsiri olmakla birlikte en meşhurları şunlardır:

-       Tefsiru garibi’l-Kur’ani’l-azim: 663 yılında tamalanmıştır. Bab-fasıl esasına ve kelime köklerinin son harfine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir.

-       Es’iletu’l-Kur’an: Nüzul sebebi, hükümler, dil vb. sebeplerle anlaşılmasında güçlükler bulunan Kur’an’da mevcut 1200’den fazla meselenin soru-cevap şeklinde ele alındığı bir eserdir. Konularının sure sırasına göre düzenlendiği eserde genellikle dil ve belagat konuları şiir kanıtlarıyla açıklanmıştır.

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Gulbahar Sahin    24.05.2013

Ebu Bekir Er-Razi

 Türk asıllı olup Rey’de doğdu.
Tahsilini Buhara ve Semerkant’ta tamamladı.
Tefsiru Garibi’l Kuran’il Âzimin mukkaddimesinde bu eserini talebelerinin isteği üzerine yazdığını belirtmesi öğretimle meşgul olduğunu gösterir.

Muhtemelen Moğol istilâsı sebebiyle Batı’ya göç etti Mısır ve Şam’da bulundu.

Râzi’nin vefat yılı hakkında 651 ve 660 gibi farklı tarihler verilmekte, hatta onu 8. Yy alimlerden sayanlar bulunmaktadır.

Hanefi mezhebi fakihlerinden olan Râzi itikadi konularda Mâturidi mezhebine bağlıdır.

Eserleri incelenirse Râzi’nin belağat şiir, edebiyat, tasavvuf, hadi, fıkıh, kelâm gibi çeşitli sahlarda bilgi sahibi olduğu anlaşılır.

Bununla birlikte dil bilimine, tefsir âlimi diye şöhret olmuştur.


0 Yorum - Yorum Yaz

Yasemin Biçim 09070368    25.05.2013

RAZİ, Muhammed b. Ebu Bekir (ö 666/1268)

 

  •  Asıl adı Muhammed bin Zekeriya olan Ebu Bekir el Razi Rey kentinde İS 864 yılında doğmuş ve yine aynı kentte İS 925 yılında ölmüştür. 
  • Fizik, felsefe, tıp, kimya alanlarında eserler vermiştir.
  • Ebu Bekir el Razi, doğduğu şehir olan Rey'de felsefe, matematik, doğa bilimleri ve astronomi eğitimi yaptıktan sonra Bağdat ve başka İslam şehirlerinde öğrenimini tamamladı. Daha sonradan da Tıp öğrenimi gördü. 
  • Yaşadığı dönemin dinî, felsefî ve ilmî hoşgörü ortamında tabiatçı-deist felsefenin en önemli temsilcisi olarak Râzi bireysel ve toplumsal yahut psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını giderecek ahlâklı ve mutlu bir hayatı gerçekleştirmesinde Allah'ın insana verdiği akıl gücü ve adalet duygusunun yeterli olduğu tezini hararetle savunmuştur. 
  •  Deist dünya görüşü ve felsefî yaklaşımıyla bir gelenek kuramamış olan Razî daha çok tıp alanındaki başarısıyla tanınmıştır. 
  • Ebu Bekir el Razi'nin önemi İslam dünyası içinde ilk defa doğa felsefesini savunan kişi olmasıdır. 
  • İspanya'daki Endülüs uygarlığı aracılığıyla bilhassa İbni Rüşd ve diğer bilim adamlarının eserlerinin Latinceye çevrilmesi Bertrand Russell'ın deyimiyle Avrupa uygarlığının doğuşu olmuştur.
  • Daha sonraları Moğol istilası ve Haçlı seferlerinin sonucu olarak bu gelişme durmuştur.
  • Bilhassa Moğol istilası bu elde edilen gelişmelere büyük darbe vurmuştur.
  • Sadece Sivas kütüphanesinin yakılmasında 250.000 kitap yok olmuştur.
  • Müşfik cömert ve çalışkan bir insan olan Râzî, öğrencileri ve hastaları ile ilğilenmediği zamanlarını hep okuyup yazarak geçirmiştir. 
  • Muhtemel olarak yoğun çalışma performansının bir sonucu olarak hayatının sonlarına doğru parkinson hastalığına yakalanmış gözlerine katarakt inmiştir. 
  • Hastalıkları sebebi ile doğduğu yer olan Rey'de 925 yılında vefat etmiştir. 

 


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi