Kur'an ve İnsanın Anlam Arayışı
"Oku-Düşün-Anla-Yaşa: Güncel değerleri yaşayarak öğrenip-üreterek hayata katıyorum!" Prof. Dr. Ahmet Nedim SERİNSU
    • İyilik yap,
      elinden geldiğince iyilik yap...
    • Mehmet SERİNSU (Şumnu 1925-Ankara 8.Eylül.2016 Perşembe)
    • Okuyacaksınız, okutacaksınız!
      Kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede.
      İlmin en büyük ibâdet olduğunu halka öğreteceksiniz.
    • Nurettin TOPÇU (1909-1975)
    • Küçük şey yoktur!
    • Kemal URAL (v. 30.Nisan.2016)
    • Her zaman en güzel eylemi (salih ameli) çıkarabilmek için çok çalışmak,
      ben’i bulup biz’i de keşfedip hep beraber yürüyebilmek
      ve hizmet edebilmek,
      istikbalin ikbal ışığı olmak
      ve memleketi ışığa boğacak gayreti yaşamak
      gerçek Ankara İlâhiyatlı olmak bu demek.
    • İnsanı insan kılan,
      onun bağlı bulunduğu değerler sistemidir.
    • Prof. Dr. Necati ÖNER (v. 2 Ocak 2019)
    • Yaşamak,
      hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir.
    • Elbistanlı Dr. Rahmi ERAY (1918-1958)

Sayfa 1    17.04.2013

DİA Tefsir maddesini mütalaanızın sonuçlarını maddeler halinde yazınız.

Hedef Tarih: 23 Nisan 2013

Değerlendirme: Toplam en yüksek puan 30’dur. Dönem sonu sınavı puanına eklenecektir.


Fatma Altuntaş    13.05.2013

Tefsir
  • Tefsir, Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir.
  • Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgiye sahip olması gerekiyor.
  • ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dal’ıdır
  • Tefsirle Te’vili
  • Te’vil: kendisinde ihtimalin söz konusu,(‘Allah’ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap, Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkarak açıklamak’ demektir.)
  • Tefsirde kesinlik bulunur. (Rasulullah ‘ın ‘Kur’anı irab ediniz ve onun garib lafızlarını araştırınız’ hadisi tefsire teşvik ettiğinin bir göstergesidir.)

 

Mahiyeti ve Önemi

  • Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.
  • İnsanın nüfuz edebileceği bir nitelikte olması gerekir à Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur.
  • Muttakiler için bir hidayet rehberidir.
  • Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

 

Kur’an Tefsirinin Temelleri

  • İlk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. à Onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç duymadıkları konuları ortaya koymakta, yer yer kullandıkları kelime ve kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir.
  • Rasulullah Kur’an’ın tamamını tefsir etmiştir, veya bir kısmını tefsir etmiştir. Burada ikinci görüş daha isabetli görünmektedir ki, Hz. Aişe’den ‘peygamber, Cibril’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi’ rivayet edilmiş

 

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

  • İlk tefsiri Rasulullah yapmıştır, Sahabe de ondan almıştır.
  • Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir.
  • Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.

 

Tefsirin Çeşitleri

  • Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’ önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.
  • Kaynakları ve Yöntemleri bakımından tefsirler beş’e ayrılır:
  1. Rivayet Tefsiri: Kur’an’ı, Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir.
  2. Dirayet Tefsiri: rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yer  yer bu kaynakların verilerini eleştirir. İlgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır.
  3. İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.
  4. Lugavi Tefsir: Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelen, daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.
  5. Karma Yöntem: Rivayetlere değer verilir, dil tahlillerinin yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanılır.

0 Yorum - Yorum Yaz

Fatma Altuntaş    13.05.2013

Bu dönem sizinle birlikte işlediğimiz üçündü dönemimizdi. Her zaman olduğu gibi, bu dönemde her dersimize geldiniz.  Dersi ders anlatmak için değil de, dersi yaşatmak için, severek anlattığınızı her zaman hissedebildim.

Bu derste sırf  “Tefsir Metinleri” dersini işlemedik. Aynı zamanda, bize nasıl iyi bir hoca olunabilineceğini gösterdiniz. Her zaman değerlerimizi yaşamamız gerektiğini bize hatırlattınız. Sizinle işlediğimiz derslerin önümüzdeki hayatımızda bir katkısının olacağında eminim.

Hayatımızı Kur’an ile nasıl anlamlandıracağımızı ve onun değerlerini nasıl yaşayabileceğimizi bize her ders hatırlattırdınız.   Hayatı anlamlandırmanın 3 şekilde gerçekleştiğini, bunların ise Salih amel, Sevmek ve Sabır olduğunu söylediniz.

Dersimizde Ebu Bekir Razi’nin Tefsirini ele aldık. Çok faydalı bilgiler elde ettik. Tek eksiklik bizim Arapça bilgimizin zayıflığından kaynaklanıyordu. Tefsirde Arap grameri ile ilgili konular, Arapça bilmediğimiz için bize anlaşılmaz olarak görünebiliyordu. Sabırla bize anlamadığınız konuları tekrar tekrar anlattınız. Bunun için ayrıca teşekkür ederim.

İleride de faydalanabileceğimiz bu siteyi kurduğunuz içinde teşekkür ederim.

İnşallah önümüzdeki yıllarda tekrar ilminizden faydalanmak bizlere nasip olur. Allah Razı Olsun :)


0 Yorum - Yorum Yaz


Tefsir
  • Tefsir, Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir.
  • Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgiye sahip olması gerekiyor.
  • ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dal’ıdır
  • Tefsirle Te’vili
  • Te’vil: kendisinde ihtimalin söz konusu,(‘Allah’ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap, Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkarak açıklamak’ demektir.)
  • Tefsirde kesinlik bulunur. (Rasulullah ‘ın ‘Kur’anı irab ediniz ve onun garib lafızlarını araştırınız’ hadisi tefsire teşvik ettiğinin bir göstergesidir.)

 

Mahiyeti ve Önemi

  • Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.
  • İnsanın nüfuz edebileceği bir nitelikte olması gerekir à Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur.
  • Muttakiler için bir hidayet rehberidir.
  • Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

 

Kur’an Tefsirinin Temelleri

  • İlk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. à Onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç duymadıkları konuları ortaya koymakta, yer yer kullandıkları kelime ve kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir.
  • Rasulullah Kur’an’ın tamamını tefsir etmiştir, veya bir kısmını tefsir etmiştir. Burada ikinci görüş daha isabetli görünmektedir ki, Hz. Aişe’den ‘peygamber, Cibril’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi’ rivayet edilmiş

 

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

  • İlk tefsiri Rasulullah yapmıştır, Sahabe de ondan almıştır.
  • Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir.
  • Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.

 

Tefsirin Çeşitleri

  • Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’ önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.
  • Kaynakları ve Yöntemleri bakımından tefsirler beş’e ayrılır:
  1. Rivayet Tefsiri: Kur’an’ı, Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir.
  2. Dirayet Tefsiri: rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yer  yer bu kaynakların verilerini eleştirir. İlgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır.
  3. İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.
  4. Lugavi Tefsir: Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelen, daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.
  5. Karma Yöntem: Rivayetlere değer verilir, dil tahlillerinin yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanılır.

0 Yorum - Yorum Yaz

Kübra Türkmen 09070346    14.05.2013

 DİA TEFSİR MADDESİ

Ø  Tefsir terimi, Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eder;

Ø  Kur’an ayetleri yorumlanır. Bu alandaki eserlere verilen isimdir  

Ø  Müfessir  başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgili olmalıdır.

Ø  Tefsirin tarifi, ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan  bir ilim dalı’

Ø  Kur’an’ı Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmek, onu doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şarttır

Ø  Kur’an’ın mahiyeti itibariyle insanın nüfuz edebileceği bir nitelikte olması gerekir.

Ø  Allah insanla olan ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur.

 

Ä  İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlaşılması bakımından dört aşmada ele alabiliriz:

1-      Araplar’ın dil sayesinde anladıkları ayetler

2-      İnsanların anlamakta mazur görülemeyecek kadar açık  olanlar

3-      Kur’an’ı anlama hususunda derinleşen alimlerin bilebileceği ayetler

4-      Anlamını sadece Allah’ın bildiği ayetlerdir

 

Ä  Tefsirin Konusu: Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemektir

Ä  Tefsirin Amacı: Bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır

 

Ä  Hz. Peygamber’in Kur’an’ın ne kadarını tefsir etmiştir?  (iki görüş vardır)

1- Tamamını tefsir etmiştir

2- Bir kısmını tefsir etmiştir à daha isabetli görülür

 

Ä  Kur’an’ı ilk Hz. Muhammed tefsir etmiştir. Ashabı da bunu takip etmektedir.

Ä  Peygamber: yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, bir ayeti veya sureyi yorumlamakta, kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir

Ä  Sahabe tefsirinde zor konuları anlatmak için Arap tarihinden faydalanmıştır

 

Ä  Tefsir okulları:

·         Ilk dönem arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur

·         diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b a dayanan Medine okuludur

·         Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil etiiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür

 

Ä  Tefsirin tedvinin II. Asrın başlarına kadar götürmek mümkündür.

Ä  İlk dönem Kur’an tefsirleri için son söz niteliğindeki çalışmayı İbn Cerir et- Taberi yapmıştır

Ä  Taberi, tefsir rivayetlerini bir araya getirmiş ve tefsirin tedvini için önemli bir hizmet yapmıştır.

 

 

Tefsir çeşitleri: Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’a önyargısız yaklaşöak ve onun götürdüğü istikameti takip etmektir

 

1- Rivayet Tefsiri: Sadece Kur’an’ı , Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsirdir

 

2-  Dirayet Tefsiri: Müfessir, rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, kendi yorumlarına da yer verir.

 

3-  İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirlerdir.

 

4- Lugavi tefsir: Lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın uslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alan tefsirlerdir.

 

5- Karma Yöntem: Yukarıda belirtilen yöntemlerin bir arada kullanılmasıyla meydana gelen tefsirlerdir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice Öztürk 09070345    15.05.2013

Tefsir maddesi ile ilgili mütalaa

 

Tefsir, Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden terim; Kur’an ayetlerini yorumlama ilmi ve bu alandaki eserlerin ortak adıdır. Tefsir  işini yapacak kişinin başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunması gerekir.

Tefsiri, ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan  bir ilim dalı’ şeklinde kısaca tarif etmek de mümkündür.

Buna göre Tefsir ile te’vil arasında bir ayırım vardır. Tefsir genellikle Hz. Peygamber’in vefatıyla sona erdiği, zira Kur’an’ın muradını ancak Rasulullah’ın anlayabileceğini, diğerlerinin yaptıkları faaliyetin ise Kur’an’ın muhtemel manalarını çıkarmak anlamına gelen te’vil olduğu kabul edilmiştir.

 

Mahiyeti ve Önemi

 

Rasulullah ‘ın ‘Kur’anı irab ediniz ve onun garib lafızlarını araştırınız’ hadisi tefsire teşvik ettiğinin bir göstergesidir. Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Allah Kur’an’ı muttakiler için bir hidayet rehberi olarak göndermiştir. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. Dolayısıyla Kur’an’ı doğru anlayabilmek için ilk önce müslümanca düşünmeyi öğrenmemiz gerekir. Müslümanca düşünebilmek ise, İslam’ı en güzel şekilde yaşamak suretiyle gerçekleşir.

Kur’an mahiyeti itibariyle insanın anlayabileceği şartlarına göre oluşturulmuştur. Zira Allah’ın muhatabı insandır.

Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Allah Kur’an’ı muttakiler için bir hidayet rehberi olarak göndermiştir. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir.

Kur’an’ın bazı ayetleri muhkem, bazıları ise müteşabihtir. Müteşabihler müfessirin önüne büyük fırsatlar açacağı gibi onun için tehlikeler de arzedebilir  Nitekim, İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlaşılması bakımından dört aşamada ele almak mümkündür. İlki, Araplar’ın dil sayesinde anladıkları ayetler, ikincisi insanların anlamakta mazur görülemeyecek kadar açık olanlar, üçüncüsü Kur’an’ı anlama hususunda derinleşen alimlerin bilebileceği ayetler, dördüncüsü anlamını sadece Allah’ın bildiği ayetlerdir.

Kur’an insanlar için bir hidayet kaynağı olduğuna göre onu anlama çabasının önemi tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Tefsir ilminin de konusu itibariyle Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemesi ve insanların anlayabileceği şekilde açıklamaya çalışması, bu ilmin şerefini ortaya koymaktadır. Allah vahyin muhataplarına ayetleri üzerinde düşünme ve onları anlama sorumluluğu yüklemekte, bu çaba içerisine girmeyenleri kınamaktadır.

 

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

Kur’an’ın ilk tefsirinin Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilaf yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir. Bu bilgileri bize aktran ise bütün bu rivayetleri tedvin eden muteber hadis kaynaklarıdır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra ise, sahabi tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-I Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanılmasıdır. Bununla ilgili Hz. Peygamber’den cevaz almışlardı. Şunu unutmamak gerekir ki sahabileri bilmedikleri konular hakkında çok ihtiyatlı davranırlardı. Sadece Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas gibi önde gelen sahabilerin Resulullah’tan gelen yorumları kullanarak, Kur’an’ın tamamına yakınını tefsir ettikleri bilinmektedir.Sahabe tefsirinde müşkil konuların halli için Arap tarihinden faydalanıldığı da dikkat çekmektedir.

 

 Tefsir faaliyetlerinin gelişmesi ve tedvinin yanında tefsir okulları da oluşmaya başlanmıştır. Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur.

 Bir diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b a dayanan Medine okuludur. Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil etiiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür.

 

Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın daha da artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.  Böylece tefsir faaliyetleri çekirdek dönem diye adlandırdığımız Hz. Peygamber döneminden itibaren, sahabe tabiun etbeu’t-tabiun dönemlerinden günümüze kadar  gelişerek  ilerlemektedir.

 

Rivayet, dirayet, işari, lugavi, karma gibi çeşitli tefsirler olsa da, bu bölümlerinin bazı sakıncaları olduğu görülür. Zira tercih edilecek tefsir yöntemlerinin Kur’an’ın asıl amacı dışında bir sonuca ulaşabilir. Kur’an tefsirindeki en önemli prensip ise Kur’an’a önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir. Ancak bu çeşitlenmelerin her biri Kur’an’ı çeşitli yönleriyle tahkik etmemizi sağlar. Ayrıca Kur’an’ın azametinin de bir göstergesidir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

DİA Tefsir maddesi    16.05.2013

·         فسر  kökünden: “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” (manevi kapalılık)

·         سفر kökünden: “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması” (maddi kapalılık)

·         Sözlükde: “Kur’an’ın kelimelerindeki kapalılığı açmak”

·         Terim olarak: “Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı”

·         Tefsir ile Te’vil arasında fark:

o   Tefsir: Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

o   Te’vil: Müfessirrin verdiği anlam/yorum

·         Kur’an’ın yorumu hakkında tefsir dışında “te’vil, tebyin, beyan, tâlim, tafsil, tasrif, i’rab” gibi kelimeler de kullanılmaktadır.

·         Tefsirin aşaması sayılan anlama ve kavramayla ilgili kavramlar: tefekkür, tedebbür, taakkul, tezekkür, tefekkuh.

·         Sahabe de tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır.

·         Tabiin döneminde tefsir kelimesi telif edilen kitaplar için de kullanılmaya başlamıştır.

·         Rasulullah’a ayetleri açıklama görevi veren Allah, vahyin muhataplarına da ayetleri üzerinde düşünme ve onları anlama sorumluluğu yüklemekte, bu çaba içerisine girmeyenleri kınamaktadır..

·         Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavramıyoralr ya da kelime bilgilerine dayanarak ancak yüzeysel biçimde algılıyorlardı.

·         Hz. Peygamber Kur’an’ın tamamını veya tamamına yakınını tefsir etmişmidir? Bu soruya iki cevap vardır:

o   etmiştir diyenler: mesela ibn Teymiye. à eğer böyle olmasaydı Allah’ın kendisine verdiği tebyin görevinin bir anlamı kalmazdı. Ayrıca Sahabe arasında “Kuran’ın on ayetini Hz. P’den öğrenmedikçe diğer on ayete geçmezdik” diyenler olmuştur.

o   etmemiştir diyenler: yaygın kanaat à İsnadı Rasulullah’a ulaşan fazla tefsir rivayetleri yoktur. Ayrıca Hz. Ömer Hz. Peygamberin riba ayetini tefsir etmeden vefat ettiğini bildirir.

·         Tarihsel gelişimi ve ilim haline gelmesi:

o   İlk müfessir = Rasulullah (a.s) à bazen ashabın yanlış anlama ve yorumlamalarını tashih ediyor, bazen doğrudan bir ayeti tefsir ediyor, bazen de sorulara cevap mahiyetinde Kur’an’ı tefsir ediyor.

o   Sahabe tefsir yaparken çok ihtiyatlı davrandıkları, bilmedikleri konularda fazla konuşmadıkları görülmektedir. Kelimelerin tahlili için Arap şiirinden ve Arap tarihinden yararlanırlardı. Ayrıca israiliyat’ın kullanılmaya başladığı dönemde bu dönemdir.

o   Tabiin döneminde tefsir bir hayli genişlemiştir. Bu dönemde dirayet tefsiri kategorisine giren yorumlar çoğalmıştır. Ayrıca tefsirin tedvin dönemidir (II. yy. başları)

 

İlk dönem Tefsir okulları:

 

 

·         Kur’an kelimeleri ve ibarelerini yer yer konulduğu anlam dışında kullanılmaya başlayınca dil alimleri i’rabu’l Kur’an, garibu’l Kur’an, meani’l Kur’an, mecazu’l Kur’an, müşkilu’l Kur’an, vucuh ve nezair gibi çalışmalar yapmışlardır.

Tefsir çeşitleri:

·         Rivayet Tefsiri:

o   me’sûr tefsir de denilir

o   Kaynağı: Kur’an, Hz. Peygamber, Sahabe ve Tabiin’dir. Müfessir bu yollarla gelen bilgiyle yetinir ve Kur’an’ı bu kaynaklara dayanarak yorumlar. Dolayısıyla bu tür tefsirlerin en temel kaynağı hadis mecmualarıdır.

o   Bu metodu ideal kabul edenlere göre bunun ötesine geçmek doğru değildir.

o   Örnek Eserler:

·         Taberi: Camiu’l Beyan

·         ibn Ebi Hatim: Tefsiru Kurani’l Azim

·         Ebu’l Leys Semerkandi: Tefsiru’l Kurani’l Kerim

·         ibn Kesir: Tefsiru Kurani’l Azim

·         Dirayet Tefsiri:

o   Re’y tefsiri ve aklî tefsir de denilir

o   Rivayetin ortaya koyduğu bilginin yetersiz kalacağı düşüncesiyle ilgili âyeti veya sûreyi yorumlama çabası

o   Müfessir bir bakıma ictihad yapar

o   Bu tarz tefsirlere karşı çıkanlar olmuştur, çünkü re’y ile Kur’an’ı tefsir edenin cehennemlik olduğunu bildiren hadis vardır. Fakat bu hadisi böyle anlamamak lazım. Hadisde kastedilen, kendi heva ve hevesine göre bir delile dayanmadan tefsir yapmaktır ki, bu kesinlikle haramdır.

o   Özellikle lugavî tefsirlerdeki dil tahlillerinde ve mu’tezile’nin itikadî ayetleri yorumlamalarında dirayet söz konusudur. Zaten dirayet tefsirlerinin doğuşunda bunların etkisi büyüktür.

o   Dirayet tefsirin kuvvetlenmesinde tefsir rivayetlerindeki zafiyet, İsrâiliyat’ın, mevzû hadislerin artması ve rivayetlerin sorunları çözmede yetersiz kalması gibi sebepler de etkilli olmuştur.

o   Örnek Eserler:

·         Mukatil b. Süleyman: et-Tefsiru’l Kebir

·         Zemahşeri: el-Keşşaf

·         F. Razi: Mefatihu’l Gayb

·         Kadi Beydavi: Envaru’t Tenzil

·         İşârî Tefsir:

o   Remzî veya tasavvufî tefsir de denilir.

o   Sulûk Ehli, riyazet ve ahlâkî olgunlukla ulaştıkları manevî makam sayesinde ayetlerin batinî yönü kalplerine doğar ve bu kalbe doğan manaya işâret adını verirler.

o   Batinilerle ayrılan yönü, onların zahir manaya karşı çıkmamalarıdır. Fakat bazen batıni tefsire doğru bir kaymanın meydana geldiği de inkar edilemez.

o   Onlar bu metotla ulaşılan anlamı ifade etmek için te’vil veya tefsir yerine daha çok hakikat, latife ve sır gibi terimler kullanırlar.

o   Genelde Orta Asya Türk dünyasında rağbet görmüştür.

o   Örnek Eserler:

·         Sehl et-Tusteri: Tefsiru’l Kur’ani’l Azim

·         Ebu Abdurrahman es-Sulemî: Hakâiku’t Tefsir

·         Abdulkerim el-Kuşeyri: Letâifu’l İşârât

·         İsmail Hakkı Bursevî: Rûhu’l Beyân

·         Lugavî / Filolojik Tefsir:

o   Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelmiştir.

o   Lafızların delâleti, Kur’an’ın uslûbu, dil incelikleri, metinin iç bütünlüğü dikkate alınır

o   İslam toplumun genişlemesi ve Arap olmayan unsurların İslam’a girmesiyle arapça safiyetini kaybetmeye başlamış ve Arapça’yı anlayanların oranı azalmıştır. Ayrıca aşırı fırkalar, Kur’an’ı serbest bir şekilde yorumlamaya başlamışlar. Bunların önüne geçebilmek için de filolojik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

o   İ’rabu’l Kur’an, garibu’l Kur’an, meâni’l Kur’an gibi dil ilimlerinde yüzlerce eser yazılmıştır.

·         Karma Yöntem:

o   Bir çok dirayet tefsirleri bu yöntemle yazılmıştır.

o   Rivayetlere yer verilir, dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve aklî yorumlar yapılır.

o   XX. yüzyılda yazılan tefsirlerin büyük bir kısmı bu yöntemle yazılmıştır.

o   Örnek Eserler:

·         F. Razî: Mefatihu’l Gayb

·         Makdisî: et-Tahrîr ve’t Tahbir

·         Şevkanî: Fethu’l Kadir

Yaklaşımları Bakımından Tefsirler:

Bu farklı bir tasnifdir. Bunların içinde rivayeti, dirayeti veya karma yöntemi kullananlar vardır.

1.       Mezhebî Tefsir:

Ehl-i Sünnet dışı fırkalar tarafından yazılan tefsirlerdir.

a)      Mu’tezile:

-      inanç konuları üzerinde yoğunlaşmıştır.

-      mutedil ve aşırı olanları vardır.

-      Usûlu hamse’yi açıklamak için bazen zorlama te’viller yapılmıştır.

-      Ehli Sünnet alimlerinin bazıları bu tefsirlere sert tepki verirken (ibn Teymiye, ibn Kuteybe gibi) bazıları da inanç konuları hariç aynı yöntemi kullanmışlardır.

-      En meşhur eserler: Zemahşeri’nin Keşşaf’ı, Kadi Abdulcebbar’ın Tenzihu’l Kur’an’ı, Şerif el-Murtaza’nın Gureru’l Fevâid’i

b)   Şia:

-      naklî bilgilerde Ehli Beyt’in rivayetlerine yer vermişlerdir. Özellikle Ca’fer-i Sadık’tan gelenlere.

-      üzerinde en çok durulan konular: velayet, imamet, ehli beyt’in fazileti, mut’a nikahı, abdest ve namazın cem’i.

-      En önemli özelliği: Batınî te’viller. Bunda en aşırıya gidenler Batıniyye fırkasıdır. Onlara göre batını ancak Hz. Ali’nin soyundan gelen masum imamlar bilir ve batın zahirden daha önemlidir.

-      Örnek Eserler: Tabressî’nin Mecmau’l Beyan’ı, Tabatabai’nin el-Mizan fi tefsiri’l Kur’an’ı, Şevkânî’nin Fethu’l Kadir’i (ki bu zeydî tefsirdir ve sünniliğe yakındır).

c)    Havaric:

-      en katı İslam mezheplerinden biridir.

-      Örnek Eserler: Hevvâri’nin Tefsiru Kitabillahi’l Aziz’i, Ettafeyyiş’in Himyânu’z zad ila dari’l mead.

d)   Çağdaş Mezhebî Akım:

-    Kur’âniyyûn: Hadisleri tamamen, mezhep görüşlerini kısmen devre dışı bırakıp bunun yerine bilim ve felsefe ile tefsir etmişler. Mesela Seyyid Ahmed Han, Abdullah Çekralevi, Ahmeduddin Amritsari’nin bu tarz tefsirleri vardır.

-    Kadiyanilik: Risaletin Hz. Muhammed ile sonra ermediği düşüncesi temel alınmıştır. Gulam Ahmed’in Tefsîr adlı dört ciltik eseri vardır.

-    Bahailik: Hurûfiliği ve batinî tefsiri önemserler. Ayrıca risaletin Hz. Muhammed’le son bulmadığı görüşüne sahiptirler.

2.         İlmî Tefsir:

·         özellikle Mekkî sûrelerde çok miktarda kevnî hakikate işaret edilmiştir. Bu husus insanların dikkatini çekmiştir.

·         II. yüzyılın başından itibaren alimler bu gibi ayetler üzerinde fikir yürütmüşlerdir.

·         Zamanla positif bilimlerin gelişmesiyle bu tür ayetlere olan merak da artmıştır.

·         Bu tarz tefsirlere olumsuz yaklaşanlar olmuştur (İmam Şatibi gibi).

·         Konuyla alakalı en derli toplu çalışma Tantavi Cevheri’nin el-Cevahir fi tefsiri Kur’ani’l Kerim’idir.

3.       İçtimai Tefsir:

·         XIX. yüzyılın sonlarında ortaya çıkar

·         merkezde daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayat mevzu bahis edilir.

·         Örnek Eserler: Seyyid Kutub’un Fi Zilali’l Kur’an’ı, Mevdudi’nin Tefhimu’l Kur’an’ı, Said Havva’nın el-Esas fi’t Tefsir’i

4.       Konu Merkezli Tefsirler:

a.            Ahkam Tefsiri:  Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türüdür. Şafii, Tahavi, Cessas ve Kurtubi gibi alimler bu alanda eserler yazmıştırlar.

b.           Konulu Tefsir: Bir konu etrafında toplanan ayetlerin birlikte yorumu. literatürü henüz oluşum aşamasındadır. Ayetleri bazen bağlamından kopardığı için eleştirilir.


0 Yorum - Yorum Yaz


·         فسر  kökünden: “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” (manevi kapalılık)

·         سفر kökünden: “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması” (maddi kapalılık)

·         Sözlükde: “Kur’an’ın kelimelerindeki kapalılığı açmak”

·         Terim olarak: “Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı”

·         Tefsir ile Te’vil arasında fark:

o   Tefsir: Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

o   Te’vil: Müfessirrin verdiği anlam/yorum

·         Kur’an’ın yorumu hakkında tefsir dışında “te’vil, tebyin, beyan, tâlim, tafsil, tasrif, i’rab” gibi kelimeler de kullanılmaktadır.

·         Tefsirin aşaması sayılan anlama ve kavramayla ilgili kavramlar: tefekkür, tedebbür, taakkul, tezekkür, tefekkuh.

·         Sahabe de tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır.

·         Tabiin döneminde tefsir kelimesi telif edilen kitaplar için de kullanılmaya başlamıştır.

·         Rasulullah’a ayetleri açıklama görevi veren Allah, vahyin muhataplarına da ayetleri üzerinde düşünme ve onları anlama sorumluluğu yüklemekte, bu çaba içerisine girmeyenleri kınamaktadır..

·         Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavramıyoralr ya da kelime bilgilerine dayanarak ancak yüzeysel biçimde algılıyorlardı.

·         Hz. Peygamber Kur’an’ın tamamını veya tamamına yakınını tefsir etmişmidir? Bu soruya iki cevap vardır:

o   etmiştir diyenler: mesela ibn Teymiye. à eğer böyle olmasaydı Allah’ın kendisine verdiği tebyin görevinin bir anlamı kalmazdı. Ayrıca Sahabe arasında “Kuran’ın on ayetini Hz. P’den öğrenmedikçe diğer on ayete geçmezdik” diyenler olmuştur.

o   etmemiştir diyenler: yaygın kanaat à İsnadı Rasulullah’a ulaşan fazla tefsir rivayetleri yoktur. Ayrıca Hz. Ömer Hz. Peygamberin riba ayetini tefsir etmeden vefat ettiğini bildirir.

·         Tarihsel gelişimi ve ilim haline gelmesi:

o   İlk müfessir = Rasulullah (a.s) à bazen ashabın yanlış anlama ve yorumlamalarını tashih ediyor, bazen doğrudan bir ayeti tefsir ediyor, bazen de sorulara cevap mahiyetinde Kur’an’ı tefsir ediyor.

o   Sahabe tefsir yaparken çok ihtiyatlı davrandıkları, bilmedikleri konularda fazla konuşmadıkları görülmektedir. Kelimelerin tahlili için Arap şiirinden ve Arap tarihinden yararlanırlardı. Ayrıca israiliyat’ın kullanılmaya başladığı dönemde bu dönemdir.

o   Tabiin döneminde tefsir bir hayli genişlemiştir. Bu dönemde dirayet tefsiri kategorisine giren yorumlar çoğalmıştır. Ayrıca tefsirin tedvin dönemidir (II. yy. başları)

 

İlk dönem Tefsir okulları:

 

·         Kur’an kelimeleri ve ibarelerini yer yer konulduğu anlam dışında kullanılmaya başlayınca dil alimleri i’rabu’l Kur’an, garibu’l Kur’an, meani’l Kur’an, mecazu’l Kur’an, müşkilu’l Kur’an, vucuh ve nezair gibi çalışmalar yapmışlardır.

Tefsir çeşitleri:

·         Rivayet Tefsiri:

o   me’sûr tefsir de denilir

o   Kaynağı: Kur’an, Hz. Peygamber, Sahabe ve Tabiin’dir. Müfessir bu yollarla gelen bilgiyle yetinir ve Kur’an’ı bu kaynaklara dayanarak yorumlar. Dolayısıyla bu tür tefsirlerin en temel kaynağı hadis mecmualarıdır.

o   Bu metodu ideal kabul edenlere göre bunun ötesine geçmek doğru değildir.

o   Örnek Eserler:

·         Taberi: Camiu’l Beyan

·         ibn Ebi Hatim: Tefsiru Kurani’l Azim

·         Ebu’l Leys Semerkandi: Tefsiru’l Kurani’l Kerim

·         ibn Kesir: Tefsiru Kurani’l Azim

·         Dirayet Tefsiri:

o   Re’y tefsiri ve aklî tefsir de denilir

o   Rivayetin ortaya koyduğu bilginin yetersiz kalacağı düşüncesiyle ilgili âyeti veya sûreyi yorumlama çabası

o   Müfessir bir bakıma ictihad yapar

o   Bu tarz tefsirlere karşı çıkanlar olmuştur, çünkü re’y ile Kur’an’ı tefsir edenin cehennemlik olduğunu bildiren hadis vardır. Fakat bu hadisi böyle anlamamak lazım. Hadisde kastedilen, kendi heva ve hevesine göre bir delile dayanmadan tefsir yapmaktır ki, bu kesinlikle haramdır.

o   Özellikle lugavî tefsirlerdeki dil tahlillerinde ve mu’tezile’nin itikadî ayetleri yorumlamalarında dirayet söz konusudur. Zaten dirayet tefsirlerinin doğuşunda bunların etkisi büyüktür.

o   Dirayet tefsirin kuvvetlenmesinde tefsir rivayetlerindeki zafiyet, İsrâiliyat’ın, mevzû hadislerin artması ve rivayetlerin sorunları çözmede yetersiz kalması gibi sebepler de etkilli olmuştur.

o   Örnek Eserler:

·         Mukatil b. Süleyman: et-Tefsiru’l Kebir

·         Zemahşeri: el-Keşşaf

·         F. Razi: Mefatihu’l Gayb

·         Kadi Beydavi: Envaru’t Tenzil

·         İşârî Tefsir:

o   Remzî veya tasavvufî tefsir de denilir.

o   Sulûk Ehli, riyazet ve ahlâkî olgunlukla ulaştıkları manevî makam sayesinde ayetlerin batinî yönü kalplerine doğar ve bu kalbe doğan manaya işâret adını verirler.

o   Batinilerle ayrılan yönü, onların zahir manaya karşı çıkmamalarıdır. Fakat bazen batıni tefsire doğru bir kaymanın meydana geldiği de inkar edilemez.

o   Onlar bu metotla ulaşılan anlamı ifade etmek için te’vil veya tefsir yerine daha çok hakikat, latife ve sır gibi terimler kullanırlar.

o   Genelde Orta Asya Türk dünyasında rağbet görmüştür.

o   Örnek Eserler:

·         Sehl et-Tusteri: Tefsiru’l Kur’ani’l Azim

·         Ebu Abdurrahman es-Sulemî: Hakâiku’t Tefsir

·         Abdulkerim el-Kuşeyri: Letâifu’l İşârât

·         İsmail Hakkı Bursevî: Rûhu’l Beyân

·         Lugavî / Filolojik Tefsir:

o   Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelmiştir.

o   Lafızların delâleti, Kur’an’ın uslûbu, dil incelikleri, metinin iç bütünlüğü dikkate alınır

o   İslam toplumun genişlemesi ve Arap olmayan unsurların İslam’a girmesiyle arapça safiyetini kaybetmeye başlamış ve Arapça’yı anlayanların oranı azalmıştır. Ayrıca aşırı fırkalar, Kur’an’ı serbest bir şekilde yorumlamaya başlamışlar. Bunların önüne geçebilmek için de filolojik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.

o   İ’rabu’l Kur’an, garibu’l Kur’an, meâni’l Kur’an gibi dil ilimlerinde yüzlerce eser yazılmıştır.

·         Karma Yöntem:

o   Bir çok dirayet tefsirleri bu yöntemle yazılmıştır.

o   Rivayetlere yer verilir, dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve aklî yorumlar yapılır.

o   XX. yüzyılda yazılan tefsirlerin büyük bir kısmı bu yöntemle yazılmıştır.

o   Örnek Eserler:

·         F. Razî: Mefatihu’l Gayb

·         Makdisî: et-Tahrîr ve’t Tahbir

·         Şevkanî: Fethu’l Kadir

Yaklaşımları Bakımından Tefsirler:

Bu farklı bir tasnifdir. Bunların içinde rivayeti, dirayeti veya karma yöntemi kullananlar vardır.

1.       Mezhebî Tefsir:

Ehl-i Sünnet dışı fırkalar tarafından yazılan tefsirlerdir.

a)      Mu’tezile:

-      inanç konuları üzerinde yoğunlaşmıştır.

-      mutedil ve aşırı olanları vardır.

-      Usûlu hamse’yi açıklamak için bazen zorlama te’viller yapılmıştır.

-      Ehli Sünnet alimlerinin bazıları bu tefsirlere sert tepki verirken (ibn Teymiye, ibn Kuteybe gibi) bazıları da inanç konuları hariç aynı yöntemi kullanmışlardır.

-      En meşhur eserler: Zemahşeri’nin Keşşaf’ı, Kadi Abdulcebbar’ın Tenzihu’l Kur’an’ı, Şerif el-Murtaza’nın Gureru’l Fevâid’i

b)   Şia:

-      naklî bilgilerde Ehli Beyt’in rivayetlerine yer vermişlerdir. Özellikle Ca’fer-i Sadık’tan gelenlere.

-      üzerinde en çok durulan konular: velayet, imamet, ehli beyt’in fazileti, mut’a nikahı, abdest ve namazın cem’i.

-      En önemli özelliği: Batınî te’viller. Bunda en aşırıya gidenler Batıniyye fırkasıdır. Onlara göre batını ancak Hz. Ali’nin soyundan gelen masum imamlar bilir ve batın zahirden daha önemlidir.

-      Örnek Eserler: Tabressî’nin Mecmau’l Beyan’ı, Tabatabai’nin el-Mizan fi tefsiri’l Kur’an’ı, Şevkânî’nin Fethu’l Kadir’i (ki bu zeydî tefsirdir ve sünniliğe yakındır).

c)    Havaric:

-      en katı İslam mezheplerinden biridir.

-      Örnek Eserler: Hevvâri’nin Tefsiru Kitabillahi’l Aziz’i, Ettafeyyiş’in Himyânu’z zad ila dari’l mead.

d)   Çağdaş Mezhebî Akım:

-    Kur’âniyyûn: Hadisleri tamamen, mezhep görüşlerini kısmen devre dışı bırakıp bunun yerine bilim ve felsefe ile tefsir etmişler. Mesela Seyyid Ahmed Han, Abdullah Çekralevi, Ahmeduddin Amritsari’nin bu tarz tefsirleri vardır.

-    Kadiyanilik: Risaletin Hz. Muhammed ile sonra ermediği düşüncesi temel alınmıştır. Gulam Ahmed’in Tefsîr adlı dört ciltik eseri vardır.

-    Bahailik: Hurûfiliği ve batinî tefsiri önemserler. Ayrıca risaletin Hz. Muhammed’le son bulmadığı görüşüne sahiptirler.

2.         İlmî Tefsir:

·         özellikle Mekkî sûrelerde çok miktarda kevnî hakikate işaret edilmiştir. Bu husus insanların dikkatini çekmiştir.

·         II. yüzyılın başından itibaren alimler bu gibi ayetler üzerinde fikir yürütmüşlerdir.

·         Zamanla positif bilimlerin gelişmesiyle bu tür ayetlere olan merak da artmıştır.

·         Bu tarz tefsirlere olumsuz yaklaşanlar olmuştur (İmam Şatibi gibi).

·         Konuyla alakalı en derli toplu çalışma Tantavi Cevheri’nin el-Cevahir fi tefsiri Kur’ani’l Kerim’idir.

3.       İçtimai Tefsir:

·         XIX. yüzyılın sonlarında ortaya çıkar

·         merkezde daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayat mevzu bahis edilir.

·         Örnek Eserler: Seyyid Kutub’un Fi Zilali’l Kur’an’ı, Mevdudi’nin Tefhimu’l Kur’an’ı, Said Havva’nın el-Esas fi’t Tefsir’i

4.       Konu Merkezli Tefsirler:

a.            Ahkam Tefsiri:  Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türüdür. Şafii, Tahavi, Cessas ve Kurtubi gibi alimler bu alanda eserler yazmıştırlar.

b.           Konulu Tefsir: Bir konu etrafında toplanan ayetlerin birlikte yorumu. literatürü henüz oluşum aşamasındadır. Ayetleri bazen bağlamından kopardığı için eleştirilir.


0 Yorum - Yorum Yaz

DİA Tefsir    18.05.2013

Tefsir

- Sözlükte ‘açıklamak, beyan etmek’ anlamındaki fesr kökünden türeyen tefsir 'açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek’ demektir. 

-Tefsir, Kur’an-ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir.

- Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgiye sahip olması gerekiyor.

  ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dal’ıdır

-Tefsir ile Te’vil arasında fark;    Tefsir: Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

               Te’vil: Müfessirrin verdiği anlam/yorum

-Sahabe de tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır.

-Tabiin döneminde tefsir kelimesi telif edilen kitaplar için de kullanılmaya başlamıştır. 

Mahiyeti ve Önemi

 - Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

- İnsanın nüfuz edebileceği bir nitelikte olması gerekir, Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuşştur.

- Muttakiler için bir hidayet rehberidir.

- Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

Kur’an Tefsirinin Temelleri

- İlk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. Onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç dymadıkları konuları   ortaya koymakta, yer yer kullandıkları kelime ve kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir.

- Rasulullah Kur’an’ın tamamını tefsir etmiştir, veya bir kısmını tefsir etmiştir. Burada ikinci görüş daha isabetli görünmektedir ki, Hz. Aişe’den ‘peygamber, Cibrail’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi’ rivayet edilmiş

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

- Kur’an’ın ilk müfessiri Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilâf yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir. Bu bilgileri bize aktran ise bütün bu rivayetleri tedvin eden muteber hadis kaynaklarıdır.

- Hz. Peygamber’in vefatından sonra ise, sahabi tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-I Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanılmasıdır. Bununla ilgili Hz. Peygamber’den cevaz almışlardı.

- Şunu unutmamak gerekir ki sahabileri bilmedikleri konular hakkında çok ihtiyatlı davranırlardı. Sadece Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas gibi önde gelen sahabilerin Resulullah’tan gelen yorumları kullanarak, Kur’an’ın tamamına yakınını tefsir ettikleri bilinmektedir.Sahabe tefsirinde müşkil konuların halli için Arap tarihinden faydalanıldığı da dikkat çekmektedir.

 - Tefsir faaliyetlerinin gelişmesi ve tedvinin yanında tefsir okulları da oluşmaya başlanmıştır. Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur. Bir diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b' a dayanan Medine okuludur. Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil ettiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür.

 - Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın daha da artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur. Böylece tefsir faaliyetleri çekirdek dönem diye adlandırdığımız Hz. Peygamber döneminden itibaren, sahabe tabiun etbeu’t-tabiin dönemlerinden günümüze kadar gelişerek ilerlemektedir.

Tefsirin Çeşitleri

- Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’ önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.

- Kaynakları ve Yöntemleri bakımından tefsirler beş’e ayrılır:

1.     Rivayet Tefsiri: Kur’an’ı,Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir.

2.     Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve aklî tefsir. Rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir. İlgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır.

3.     İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Remzî veya tasavvufî tefsir de denilir. Bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

4.     Lugavi/ Filolojik Tefsir: Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelen, daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.

5.     Karma Yöntem: Rivayetlere değer verilir, dil tahlillerinin yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanılır. Bir çok dirayet tefsirleri bu yöntemle yazılmıştır.  


0 Yorum - Yorum Yaz

Fatma KAYALIK 09070335    18.05.2013

Tefsir

- Sözlükte ‘açıklamak, beyan etmek’ anlamındaki fesr kökünden türeyen tefsir 'açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek’ demektir.

-Tefsir, Kur’an-ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir.

- Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgiye sahip olması gerekiyor.

- Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dal’ıdır.

-Tefsir ile Te’vil arasında fark; Tefsir: Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

              Te’vil: Müfessirrin verdiği anlam/yorum

-Sahabe de tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır.

-Tabiin döneminde tefsir kelimesi telif edilen kitaplar için de kullanılmaya başlamıştır.

Mahiyeti ve Önemi

- Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

- İnsanın nüfuz edebileceği bir nitelikte olması gerekir, Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuşştur.

- Muttakiler için bir hidayet rehberdir.

- Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

Kur’an Tefsirinin Temelleri

- İlk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. Onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç dymadıkları konuları ortaya koymakta, yer yer kullandıkları kelime ve kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir.

- Rasulullah Kur’an’ın tamamını tefsir etmiştir, veya bir kısmını tefsir etmiştir. Burada ikinci görüş daha isabetli görünmektedir ki, Hz. Aişe’den‘peygamber, Cibrail’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi’ rivayet edilmiş

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

- Kur’an’ın ilk müfessiri Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilâf yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir. Bu bilgileri bize aktran ise bütün bu rivayetleri tedvin eden muteber hadis kaynaklarıdır.

- Hz. Peygamber’in vefatından sonra ise, sahabi tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-I Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanılmasıdır. Bununla ilgili Hz. Peygamber’den cevaz almışlardı.

- Şunu unutmamak gerekir ki sahabileri bilmedikleri konular hakkında çok ihtiyatlı davranırlardı. Sadece Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas gibi önde gelen sahabilerin Resulullah’tan gelen yorumları kullanarak, Kur’an’ın tamamına yakınını tefsir ettikleri bilinmektedir.Sahabe tefsirinde müşkil konuların halli için Arap tarihinden faydalanıldığı da dikkat çekmektedir.

- Tefsir faaliyetlerinin gelişmesi ve tedvinin yanında tefsir okulları da oluşmaya başlanmıştır. Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur. Bir diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b' a dayanan Medine okuludur. Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil ettiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür.

- Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın daha da artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.Böylece tefsir faaliyetleri çekirdek dönem diye adlandırdığımız Hz. Peygamber döneminden itibaren, sahabe tabiun etbeu’t-tabiin dönemlerinden günümüze kadar gelişerek ilerlemektedir.

Tefsirin Çeşitleri

- Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’ önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.

- Kaynakları ve Yöntemleri bakımından tefsirler beş’e ayrılır:

1. Rivayet Tefsiri: Kur’an’ı,Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir.

2. Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve aklî tefsir. Rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir.İlgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır.

3. İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Remzî veya tasavvufî tefsir de denilir. Bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

4. Lugavi/ Filolojik Tefsir: Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelen, daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.

5. Karma Yöntem: Rivayetlere değer verilir, dil tahlillerinin yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanılır. Bir çok dirayet tefsirleri bu yöntemle yazılmıştır.


0 Yorum - Yorum Yaz

Serkan Ateş (09070360)    18.05.2013

      Tefsir 

      Terim olarak Tefsir Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eder. Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgiye sahip olması gerekiyor.

      Tefsiri, ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan  bir ilim dalı’ şeklinde kısaca tarif etmek de mümkündür.

      Tefsir ile Te’vil arasındaki farka gelince; Tefsiri Peygamber, sahabe ve tabiin yapar.  Te’vil ise Müfessirrin verdiği anlamdır. Ayrıca Tefsirde bir kesinlik bulunur.

Mahiyeti ve Önemi

Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemektir. Tefsirin amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

Kur’an Tefsirinin Temelleri

Kur’an-ı Kerim dili iyi kullanan, lafızların delaletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini iyi bilen bir kavme indirilmiştir. Ancak Kur’an’ın ilk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir.

Hz. Peygamber’in Kur’an’ın ne kadarını tefsir ettiği hususuyala ilgili iki görüş vardır:

1.tamamını, 2.bir kısmını  -> 2. görüş daha isabetli görünmektedir.

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

Kur’an’ın ilk tefsiri Hz. Peygamber tarafından icra edilmiştir. Sahabede ondan almıştır. Nitekim Tabiun’da sahabeden aldığı nakledilir. Resulullah ashabın yanlış anlama ve yorumlarını düzeltmi, bazen doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamış veya kapalı bir noktasını açıklamıştır. Sahabe tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-I Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanılmasıdır

Tefsir Okulları

İlk dönem:  İbn Abbas -> Mekke Tefsir Okulu

                     Ubey b. Ka’b-> Medine Tefsir Okulu

                     Abdullah b. Mesud-> Irak Tefsir Okulu

Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsirde genişleme olmuştur.  Tefsirin tedvinin II. Asrın başlarına kadar götürmek mümkündür. İlk dönem Kur’an tefsirleri açısından en önemli çalışmayı İbn Cerir et- Taberi gerçekleştirmiştir. Taberi, tefsir rivayetlerini bir araya getirmiş ve tefsirin tedvini için önemli bir katkıda bulunmuştur.

Tefsir Çeşitleri

Tefsirler beş’e ayrılır:

1.    Rivayet Tefsiri: Resul-i Ekrem’ın ve ashabın Kur’an yorumlarını ihtiva eden ve bizzat sahabe tarafından kaleme alınan herhangi bir çalışma bulunmuyorsa da onlardan gelen rivayetler derlenerek bazı tefsir kitaplarının oluşturulduğu bilinmektedir.

2.    Dirayet Tefsiri: Dirayet metoduna göre yazılmış tefsirlerin ilk örnekleri Mutezile ekolü alimlerince kaleme alınmıştır. Müfessir ilgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır ve sırf rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez. Bu Tefsire Rey/Akli Tefsir de denilir.

3.    İşari Tefsir:  Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Tasavvuf ehli Kur’an tefsirinde batıni yorumları önplana çıkarmıştır. Ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

4.    Lugavi Tefsir: II. Yüzyılın ortalarından itibaren Arap Dili üzerinde yapılan çalışmalar, Kuran dilini tanıma ve Kuranı dil bakımından yorumlama gibi hususları da içine almıştır. Bu çalışmanın amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir. Lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.

5.    Karma Yöntem: Rivayetlere yer verilir, dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumlar yapılır.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice KIRMACI 09070336    18.05.2013

Muhammed b. Ebû Bekir Râzî ( Vefatı Hicrî 666'dan sonra)

Müfessir kimdir? Bu soruya öncelikle müfessirin çevresi olan bir kişi olduğunu belirtmekle balamalıyız. Nitekim onun, ailesi, hocaları, sosyo-kültürel unsurlardan oluşan bir çevresi vardır. Müfessir bir âlim olduğu gibi aynı zamanda bir de örnek insandır. Müfessir bir muallimdir. Bir  başka ifadeyle, hem öğrenen hem de öğreten bir şahıstır. Müfessir, ayetlerin nüzulü ile ne kastedildiğini açıklamaya çalışır ve Kur'ân'ın tarihsel bağlamındaki anlamını ortaya koyarak eserini ortaya çıkarmaktadır. Muhammed b. Ebû Bekir Râzî'de  müfessirler halkasında önemli bir müfessirdir.

Arap dili ve edebiyatı âlimi ve müfessiridir. Türk asıllı olup Rey'de doğdu ve tahsilini Buhara ve Semerkant'ta tamamladı.  Tefsîru'l garîbi'l-Kur'âni'l-azîm'in mukaddimesinde, bu esri talebelerin isteği üzere yazdığını bildirir. Bundan yola çıkarak da kendisinin eğitimle ilgilendiğini anlıyoruz. Büyük ihtimalle, Moğol istilâsı sebebiyle Batı'ya göç etti. Mısır ve Şam'da bulundu, daha sonra Anadolu'ya geçerek uzun süre Artuklular ülkesinde ve büyük ihtimal ile Mardin'de kaldı, serlerinin bir kısmını burada telif etti. Ömrünün sonlarında Konya'da bulunduğu ve İbnü'l-Esîr'in Câmi'u'l uşûl'ün H666'da Konya'da Sadrettin Konevî'ye okuyarak eseri rivayet etmek ve okutmak için icâzet aldığı bilinmektedir.  Hanefî mezhebinden olan Râzî itikadî konularda Mâtürîdî mezhebine bağlıdır. Râzî'nin bir de tasavvufî yönü vardır. Eserlerinden yola çıkarak, Râzi'nin belâgat, şiir, edebiyat, tasavvuf, hadis, fıkıh, kelam gibi çeşitli ilimlerle ilgilendiğini öğreniyoruz. Dil, belâgat ve edebiyat alanlarında, Muhtârü's-Sıhâh ve tefsir alanında Tefsîru garîbi'l-Kur'âni'l -azim önem eserlerindendir.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Hatice KIRMACI 09070336    18.05.2013

Tefsir, Kur'ân- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden terimdir; ‘Allah’ın Kur'ân-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan  bir ilim dalı’

Tefsir yapan kişi dil ve Kur'ân ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunması gerekir.

Tefsi ve te'vil arasında ince bir ayırım söz konusudur: te’vilin aksine, tefsirde kesinlik bulunduğu bildirilir.

Terim olarak te’vil, ‘Allah’ın Kur'ân lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap, Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkarak açıklamak’ demektir.

Hz. Peygamber Tefsire şu şekilde teşvik etmektedir:  ‘Kur'ân'ı irab ediniz ve onun garib lafızlarını araştırınız’. Hz. Peygamber kendisine indirilen vahyi öğretme görevi de vardır.

Kur'ân'ı doğru anlamak onun mahiyet ve önemini anlamaktan geçmektedir. Zira onun kendisine özgü bir yapısı vardır. O muttakiler için bir hidayet rehberi olarak gönderilmiştir. Tefsir yapan kişinin hidayet ve takva yönlerini anlaması elzemdir.

Kur'ân’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

Allah Kur'ân’ı muttakiler için bir hidayet rehberi olarak göndermiştir. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir.

Kur'ân-ı Kerîm, hidayet kaynağı olmakla birlikte bazı insanların  ona yaklaşımı sebebiyle sapkınlığa düşeceği bildirilmiştir. Bu sebepten dolayı müteşabih ayetler hem büyük fırsatlar hem de tehlike potansiyeldir. Bu çerçevede İbn Abbas’a göre Kur'ân,  dört aşamada anlaşılır: (1) Araplar’ın dil sayesinde anladıkları ayetler, (2) insanların anlamakta mazur görülemeyecek kadar açık  olanlar, (3) Kur'ân’ı anlama hususunda derinleşirken alimlerin bilebileceği ayetler, (4)anlamını sadece Allah’ın bildiği ayetler.

Kur'ân’ın ilk muhatapları, lafızların delaletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini iyi bilirlerdi, ama her ayeti kavradıkları söylenemez. Onlar, anlayamadıkları konuları Rasulullah’a sormaları ya da anladıklarıyla yetinip diğer hususları Allah’ın kudretine, hikmetine bağlamaları ile mesele çözülürdü.

Hz. Ayşe (R.A.) ‘peygamber, Cibril’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi birşey tefsir etmezdi’, dedi.  Bu yüzden Kur'ân Tefsirinin Temelleri Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi açısından, ilk müfessirin Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilaf yoktur. Bazılarına göre o, Kur'ân'ın tamamını diğerlerine göre ise Kur'ân'ı bir kısmını tefsir etmiştir. İkinci görüşün daha muhtemel olduğu bildirilmektedir.

Resulullah, ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih eder, bazen doğrudan bir ayeti/sureyi yorumlar/açıklar, bazen de sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir. Ayetlere açıklılık getirildiği noktasında esbab-ı nüzul, nasih mensuh konuları kullanılır veya  İsrailoğullarını’ndan gelen haberlerin aktarıldığı bilinmektedir.  Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas gibi önde gelen sahabilerin Resulullah’tan gelen yorumları kullanarak, Kur'ân’ın tamamına yakınını tefsir ettikleri bilinmektedir.

Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur. Bir diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b a dayanan Medine okuludur. Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil etiiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür.

Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın daha da artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.

Tefsirin tedvinin II. Asrın başlarına kadar götürmek mümkündür. İlk dönem Kur'ân tefsirleri için belki de son söz niteliğindeki çalışmayı İbn Cerir et- Taberi gerçekleştirmiştir.

Kur'ân tefsirinde,  Kur'ân’a önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesi gerekmektedir. Kaynakaları ve Yöntemleri bakımından tefsirler şunlardır:

1.         Rivayet Tefsiri: sadece Kur'ân’ı , Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir. Sadece nakle dayanan tefsir yeterli olmayabilir çünkü değişen zaman şartları insanların Kur'ân üzerinde düşünüp yeni yorumlar yapmasını gerekli kılar.

 

2.         Dirayet Tefsiri:  bu yöntemle müfessir, rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yeri gelince bu kaynakların verilerini eleştirir. Ilgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır. Bu tefsir çeşidi sonradan ihdas edilmemiştir, kaynağını bizzat Kur’ân’dan ve Rasülullah’ın Kur’ân’ı yorumlama biçiminden alır.

 

3.         İşari Tefsir: Kur’ân’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Bu tefsir biçiminin tutarlı bir esasa dayanmayan batini tefsirden farklı yönleri vardır. Onlar bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

 

4.         Lugavî tefsir:  Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelen, daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’ân’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’ân metnindeki iç bütünlüğü dikkate alan bu çalışmanın amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir.

 

5.         Karma Yöntem: burada bir taraftan rivayetlere değer verilir diğer yandan dil tahlillerinin yapılır. Bundan ziyade  kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorum geniş biçimde kullanılır.


0 Yorum - Yorum Yaz

tefsir    18.05.2013

sözlukte" açiklamak, beyan etmek " anlamındaki fesr kökünden türeyen tefsi : açiklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek demektir.

Tefsir, Kur'an-ı Kerim ayetlerini açiklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir.

Allah'ın Kur'an-ı Kerim'deki muradını beşerin gücü oranında yardımcı olan bir ilim dal'ıdır.

Tefsir ile Te'vil arasindaki fark ; TEFSİR : Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

                                                  TE'VİL : Müfessirrin verdiği anlam/yorum.

Sahabe'de tefsir kelimesini Kur'an ve Tevrat'ın yorumu için kullanmıştır.

Tabiin döneminde tefsir kelimesi telif edilen kitaplar için de kullanılmaya başlamiştır.

MAHİYETİ VE ÖNEMİ

Kur'an'ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah kelamı olduğunu ve kendisine özğü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

Muttakiler için bir hidayet rehberidir.

Tefsirin konumu Allah'ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyede insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

KUR'AN TEFSİRİNİN TEMELLERİ

 Resulullah kur'an'ın tamamını tefsir etmiştir, veya bir kısmını tefsir etmiştir. burada ikinci ğörüş daha isabetli görünmektedir ki, Hz. Aişe'den "peygamber, Cibrail'in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah'ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi" rivayet edilmiş.

TEFSİRİN ÇEŞİTLERİ

1) Rivayet tefsiri : Kur'an'ı, Resulullah'ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir.

2) Dirayet tefsiri : Re'y tefsiri ve akli tefsir. Rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir, ilgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır.

3) İşari tefsir : Kur'an'ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Remzi veya tasavvufi tefsir'de denilir. Bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ajlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

 4)Karma Yöntem : Rivayetlere değer verilir, dil tahlillerinin yapılır, kıraat farklılıklarını dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanılır. Bir çok dirayet tefsirleri bu yöntemle yazılmıştır.

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Feyza Kamalı 09070377    18.05.2013

Tefsir maddesi

Kur’an ilimlerinin en önemlisi olan Tefsir, Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir. Kısacası Tefsir, ‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan  bir ilim dalı’dır. Ancak günümüzde, Tefsirle te’vil karıştırılır halbuki aralarındaki ince bir ayırım vardır.

Terim olarak te’vil, ‘Allah’ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap, Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkarak açıklamak’ demektir.

Dolayısıyla Te’vil’de ihtimal söz konusu iken, tefsirde bunun aksine kesinlik bulunduğu düşüncesi kendini göstermektedir.

Hz. Peygamber kendisine indirilen vahyi öğretmekle yükümlü olup, ‘Kur’anı irab ediniz ve onun garib lafızlarını araştırınız’ hadisi ile tefsiri teşvik ettiği anlaşılmaktadır. 

Mahiyeti ve Önemi

Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

Kur’an, müttakiler için bir hidayet rehberidir, Takva’nın gereği olan; Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancına sahip olan kişi ancak Kur’an tefsirinden nasibini alabilir. Aksi halde bu nasibi sınırlı kalır.

Cenab-ı Hak insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur, dolayısıyla Kur’an, mahiyeti itibariyle insanın nüfuz edebileceği bir niteliktedir.                                    Asıl itibariyle hidayet kaynağı olmakla birlikte bazı insanların Kur’an’la hidayet bulacağı, bazılarının ise ona yaklaşımı sebebiyle sapkınlığa düşeceği bildirilmiştir. Bu yüzden müteşabihler müfessirin önüne büyük fırsatlar açacağı gibi onun için tehlikeler de arzedebilir. İbn Abbas’a göre göre Kur’an’ı anlaşılması bakımından dört aşmada ele almak mümkündür:

1)     Araplar’ın anladıkları ayetler,

2)     Açık olan ayetler,

3)     Alimlerin bilebileceği ayetler,

4)     Anlamını sadece Allah’ın bildiği ayetler. 

Suyuti’ye göre tefsir ilmini öğrenmek farz-ı kifaye olup ve İslam’daki üç temel ilimden biridir. Tefsirin amacı, son ilahi tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır. Kur’an insanlar için bir hidayet kaynağı olduğuna göre onu anlama çabasının önemi tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Bu hususta Allah vahyin muhataplarına ayetleri üzerinde düşünme ve onları anlama sorumluluğu yüklemekte, bu çaba içerisine girmeyenleri kınamaktadır.

Kur’an Tefsirinin Temelleri 

Kur’an-ı Kerim dili iyi kullanan, lafızların delaletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini iyi bilen bir kavme indirilmiştir. Ancak Kur’an’ın ilk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. Zira Kur’an onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç duymadıkları konuları ortaya koymakta, yer yer kullandıkları kelime ve kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir.

Hz. Peygamber’in Kur’an’ın ne kadarını tefsir ettiği hususuyala ilgili iki görüş vardır:

1)tamamını,

2)bir kısmını tefsir etmiştir. 

Peygamber Efendimiz’in Kur’an’ın sadece bir kısmını tefsir etmiş olması görüşü daha isabetli görünmektedir. Nitekim Hz. Aişe’den rivayet edilen ‘peygamber, Cibril’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi birşey tefsir etmezdi’ şeklindeki rivayet bunu göstermektedir.

Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi 

Kur’an’ı ilk tefsir eden şüphesiz Hz. Peygamber’dir. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir.

Sahabiler bilmedikleri konular hakkında çok ihtiyatlı davranmıştır. Sadece Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas gibi önde gelen sahabilerin Resulullah’tan gelen yorumları kullanarak, Kur’an’ın tamamına yakınını tefsir ettikleri bilinmektedir. Ayrıca sahabe tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-I Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanmış olmalarıdır. İslam tplumunda İsrailiyat’ın sakıncalı görülmeyen kısmını kabullenme eğilimi tefsirin genişlemesini sağlayan önemli unsurlardan biri olmuştur. 

Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur. Bir diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b a dayanan Medine okuludur. Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil etiiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür.

Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın daha da artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.

İlk dönem Kur’an tefsirleri için belki de son söz niteliğindeki çalışmayı İbn Cerir et- Taberi gerçekleştirmiştir. Taberi, tefsir rivayetlerini bir araya getirmiş ve tefsirin tedvini için önemli bir hizmet görmüştür.

Tefsir çeşitleri 

Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’a önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.

Kaynakaları ve Yöntemleri bakımından tefsirler:

1.      Rivayet Tefsiri:

Sadece Kur’an’ı, Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsirdir.

2.      Dirayet Tefsiri:

Müfessir, rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerinin dışında, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir. Ilgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır. Bu tefsir çeşidi kaynağını bizzat Kur’an’dan ve Rasulullah’ın Kur’an’ı yorumlama biçiminden alır.

3.      İşari Tefsir:

Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Bu tefsir biçimi, tutarlı bir esasa dayanmayan batıni tefsirden farklıdır. Onlar bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar. Ancak bu çizgiden kayılıp zahiri mana ile çeliştiği belli olan yorumların yapıldığı ve batıni tefsire doğru bir kaymanın meydana geldiği de inkar edilemez.

4.      Lugavi tefsir:

Lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın uslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alan bir çalışma olup, amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir.

5.      Karma Yöntem:

Hem rivayetlere değer verilir hem de dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanıldığı görülür.


0 Yorum - Yorum Yaz

Rabia Genç 09070362    18.05.2013

DİA Tefsir maddesi Kur’ anı kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir bilim dalıdır. Sözlükte açıklamak, beyan etmek anlamlarına gelir. Fsr kökünden gelir ve kapalılığı gidermek manasındadır. İnsanın iç yüzünü, tabiatını ortaya çıkaran ‘ sefer’ de bu kökten gelmektedir. Tefsirin tanımlarını bir araya getirerek şu şekilde bi tanım yapmak mümkündür. “sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nuzul, nasih mensuh, muhkem müteşabih gibi kur’ an ilimlerinden;  mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak kur’an manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilimdir.  Tefsir yapanın diğer tercüme faaliyeti yapanların dışında bulunmuş, tefsirin mutlaka bir dayanağının olmasına, tefsir yapanın başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunmasına vurgu yapılmıştır. Kısacası tefsir: “ Allah’ın Kur’an-ı Kerimdeki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı’ dır”Cürcani ye göre tefsir ayetin manasını, onunla ilgili kıssaların ve sebeb-i nüzulunun anlama çok açık biçimde delalet eden kelimelerle açıklanmasıdır. Maturidi ye göre ise tefsir Kur’an lafzı ile kastedilenin ne olduğunu kesin olarak bildirmek ve Allah üzerine, lafızdan kastettiği anlamın o olduğu hususundan şahitlikte bulunmaktadır. Kuran-ı Kerim’ in yorumu tefsir dışında tevil, tebyin, beyan, talim, tafsil, tasrif, irab, serh, gibi kelimeler de kullanılmaktadır. Tevil, Allah’ ın Kur’ an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap ve Sünnete uygun düşen bir şekilde açıklamak demektir. Kur’ an-ı kerimi açıklama görevi de Resul-i Ekreme verilmiştir. Bu Nahl suresinde bu durum açıklanmaktadır. Kur’ an da yer alan ‘ muallimühül kitabe’  ibaresinde Hz. Peygamberin’ in kendisine indirilen vahyi öğretme görevinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda Resul-i Ekrem, ‘Kur’anı irab ediniz ve onun garip lafızlarını araştırınız buyurmaktadır. Birçok sahabi de bu olguyu yerine getirmiştir. Fussilet suresinde geçen ‘Nusarrifu’ ibaresinde ise, Kur’an tefsiri kastedildiği açıktır. Kur’ an-ı kerimde direk tefsir ediniz anlamında bir ibare geçmemekteyse de, tefsirin aşaması sayılan anlama ve kavramayla ilgili pek çok Ayet bulunmaktadır. Bunlardan birkaç tanesi şunlardır, tefekkür, tedebbür, taakul gibi. Kısaca özetleyecek olursak, tefsir kelimesi, tabiin döneminden başlayarak Kur’ an ın yorumu için yazılan kitaplar için de kullanılmıştır. İmam Maturidi ve Taberi’nin eserlerinden anlaşıldığı üzere 3. Yüzyıldan itibaren tefsir yerine tevil kelimesi tercih edilmiştir.  Tefsir’ in mahiyeti ve önemiKur’ an ı doğru anlamak için en önemli şart, Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının olduğunu kabul etmektir. Bunun önemini ayetlerde ‘muttakiler için hidayet ve rehber’ olarak gönderildiği vurgulanmıştır. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. Kur’anı tefsir etmeye niyetlenen kişinin ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik, Allah’ a teslim olmasıdır. Aynı zamanda inancı hayatına yansımayan kişinin Kur’ anı tefsir edemeyeceği belirtilmiştir. Allah’ ın insanlarla konuşma ve onlara emirlerini bildirme yolu ancak vahiy yoluyladır. Yüce Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur. Bu iki yolla mümkündür. İlk olarak melekler söz konusudur. Özellikle Hz. Cebrail Allah ile Peygamberler arasında adeta bir körü oluşturmuştur. Söz konusu olan ikinci unsur ise seçilmiş olan insanlardır. Bu insanlar güvenilir kimseler oldukları için Cebrail tarafından kendilerine verilen emirleri en iyi bir şekilde insanlara tebliğ etmişlerdir. Kur’ an ı Kerimde dünyadan ahirete, geçmişten geleceğe, bireyden topluma birçok konuda kısa veya daha kapsamlı bir şekilde yer verilmiştir. Bu kadar kapsamlı ilahi bir kitabı iki temel başlık altında toplamak mümkündür. Bu konularla bağlantılı olarak bir de nesih konusu mevcuttur. Tefsire yönelen kişi bir yandan Kur’ an da çelişki ve yanlışlık olmayacağını kabul ederken öte yandan gücünün sınırlarını unutmadan Kur’ an ‘ın müteşabihlerini çözmeye çalışır. İbn abbasa göre Kur’ nı anlamak 4 aşamada mümkündür.-          Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler, -          insanların anlamamalı mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler. -          Kur’ anı anlama hususunda derinleşen alimlerin bileceği ayetler. -          Anlamalarını sadece Allah’ ın bildiği ayetler. Taberi ise Kur’anı tefsir bakımından 3 kısma ayırır. -          Kıyametin kopuş vakti, sura üflenmesi gibi Allah ın bilgisi dahilinde bulunan hususlar-          Allah’ ın tefsirini Hz. Peygambere bıraktığı ayetler-          Dile ve usluba hakim ilim ehlinin bilebileceği ve garibul Kur’an irab ul Kur’an ilimlerinin sınırına giren konulardırSuyuti tefsir öğrenmenin Farzı Kifaye olduğunu dile getirmekte, bu konuda ulamanın ima ettiğini savunmaktadır. Bu âlime göre, tefsirin konusu Kur’ an ı incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatarak açıklamaktır. İsfahaniye göre tefsir, gerek konusu gerek maksadı gerekse ihtiyaç olması bakımından ilimlerin en şereflisidir. Resulullah’ a ayetleri açıklama görevi veren yüce Allah, vayyin muhatabı olan bizlere de vahyi düşünme ve anlama sorumluluğunu yüklemektedir. Kur’ an ve Tefsir ilminin temelleriKur’ an dil açısından çok kuvvetli olan bir topluma indirilmiştir. Tabi indirilen tüm ayetleri eksiksiz anlamaları mümkün değildir. Dildi ne kadar iyi kullansalar da, hiç bilmedikleri konular da bu vesileyle duymuşlardır. Dolayısıyla Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavrayamıyorlar yada kelime bilgilerinden hareketle yüzeysel bir şekilde anlıyorlardı. Ancak burada Hz. Peygamber devreye girmektedir. Özellikle Mekke döneminde nazil olan ayetlerde yer alan Ölüm sonrası, melekler ve yaratılış ile ilgili müteşabih kapsamına giren ayetleri anlamakta zorlanıyorlardı. Bu sebeple vahyin çeşitli yönlerinden bir kısmı ilk muhatapların durumuna uygun düşüyor, bu da onların Kur’ an ı kerime ilgi duymasını sağlıyordu. Hz. Peygamber o dönemde kevni ayetleri açıklamaktan kaçınmışlardı, bunun sebebi ise açıkladığı takdirde bunu anlamayacakları için İslam’ dan uzaklaşacaklar veya bu ayrıntılar içerisinde yollarını şaşıracaklardı. Hz. Peygamber’ in Kur’ an ın tamamını tefsir edip etmemesi hususunda iki farklı görüş mevcuttur. Bazı âlimler tamamını tefsir ettiğini ileri sürmekte bazıları ise sadece belirli ayetlere değindiğini savunmaktadırlar. Tarihsel gelişimi ve ilim haline gelmesiKur’ an ın ilk müfessirinin Hz. Peygamber olduğuna şüphe yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashab da bu bilgileri ağabeyine aktarmışlardır. Bunlar da peygamber ve ashab tefsirini bir araya getirmişlerdir. Bu kaynaklara bakıldığında resulullah’ ın tefsirini farklı şekillerde ortaya çıktığı görülür. Ayetteki kapalılığın giderilmesi, bilinmeyen bir kelimenin izahı, ayetin ayetle tefsir edilmesi, ayete anlatılan bir olaya dair ayrıntı verilmesi bu tefsir şekillerindendir. Sahabilerin tefsir yaparken çok dikkatli davrandıkları, bilmedikleri konularda fazla yorum yapmadıkları bilinmektedir. Burada çok dikkat çeken bir husus Ehl-i kitaptan gelen bilgilerin kullanılmaya başlamasıdır. İlk tam Kur’ an tefsirini kaleme alan Mukatil b. Süleyman’ ın eseri ikinci ve üçüncü nesildeki bu değişimi açıkça ortaya oymaktadır. İlk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı Mekke tefsir okuludur; çünkü Hz. Peygamber kendisi için ‘ Allah’ ım! Onu dinde derin anlayışlı kl ve ona tevili öğret’ şeklinde dua ettiği ibn Abbasa dayanmaktadır. İbn abbas’ ın tefsir rivayetleri farklı kollardan gelmektedir. Bunlarda güvenilir olanlar olduğu gibi, güvenilir olmayanlar da vardır. Diğer önemli bir tefsir okulu Medine de bulunmaktadır. Ashaptan Übey b.  Kab’ a dayanan bu okulda da birçok sahabi mevcuttur. Abdullah b. Mesud’ un temsil ettiği Irak okulu da Mekke okulu kadar meşhurdur.  Tabiin ve tebeut tabiin döneminde tefsir bir hayli genişleiştir. Bu dönemde dirayet tefsiri kategorisine giren yorumların dikkate değer biçimde çoğaldığı görülmektedir. Tefsirin kitap olarak tasnifi hadis mecmualarından öncedir. Bu dönemde yine rivayet tefsirinin yanında başlayan lugavi tefsir eğilimi tefsir çalışmalarına ayrı bir hareketlilik kazanmıştır. Bu şekilde tefsirde yeni bir dal ortaya çıkmıştır. Bunda İslam tolumundaki fikri gelişimin ve değişimin büyük payı vardır. Arap olmayan ve sonradan müslüman olan kişiler çoğaldıkça, Kur’ anı anlamada yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. İlk dönem kur’ an tefsiri için belki de son söz niteliğindeki çalışmayı İbn Cerir et- Taberi gerçekleştirmiştir. Taberi den sonra hacimli ve derli toplu bir çalışma yapılmamışsa da farklı metodlarla onun eseri kadar şöhret kazanan tefsirler yazılmıştır. Bunlara örnek verecek olursak, Zemahşeri’ nin ‘el keşşaf’ ını, Fahreddin er Razi’ nin ‘mefatihul gaybını’ zikretmek doğu olacaktır. Tefsirin Çeşitleri Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:-          Rivayet Tefsiri: Me'sur tefsir diye de adlandırılan bu tür tefsirde kaynak olarak yalnızca Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'in Sünneti, Sahabe ve Sahabe'den faydalanan nesil esas alınır ve müfessir yalnızca bu yollardan gelen bilgilerle yetinir ve Kur'an'ı bu kaynaklardan hareketle yorumlar. Burada amaç Kur' an'ı en iyi yorumlayan Kur'an'ın kendisi ve Hz. Peygamber olduğu kabulünden,  Sahabenin ayetlerin nüzul sırasını ve sebebini bildiğinden hareketle bunlara sadık kalmaktır. Ancak burada bu kaynakların ne derece yeterliği olduğu sorun teşkil etmektedir. Çünkü bu kaynaklardan sonra İslam toplumu genişlemesiyle şartlar değişmiş ve problemler artmıştır. -          Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve Aklî tefsir diye de anılan bu yöntemde müfessir, mevcut kaynaklarla yetinmeyip, bu kaynakların verilerini eleştirir ve ayetleri yorumlar. Kısacası burada akletme ve ictihad esastır. İlk ortaya çıkan dirayet tefsirleri, Hasan-ı Basrî ve Katâde b. Diâme nin sonradan derlenip kitap haline getirilen tefsir görüşleridir.  -          İşârî Tefsir: Tasavvufî tefsir de denilen bu türdeki tefsirler, Kur'an'ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiasındaki tefsirlerdir. Bu tür müfessirler, çoğunlukla ayetlerin zâhiri manasına karşı çıkmamakla birlikte Kur'an'ın iç anlamıyla uğraştıklarını söylemektedirler. Onlara göre bu tefsir şekli insanın gönül ve his dünyasının bir yansımasıdır ve ayetlerin iç yorumlarına uğraşmak için bilgi birikimi, tefekkür ve ahlâkî olgunluk gerekmektedir.   -          Lügavî/Filolojik Tefsir: Bu tür tefsir yönteminde, lafızların ve cümlelerin delâletine, Kur'an'ın üslûbuna ve dilin inceliğine dikkat edilerek ayetlerin anlamlarında kaymaların ve yanlış yorumların ortaya çıkmasının engellenmesi amaçlanmaktadır. -          Karma Yöntem: Adından da anlaşıldığı gibi bu yöntem, yukarıda sayılan bütün yöntemleri içine alan tefsir yöntemidir. Bu, çok sayıda dirayet tefsirinde kullanılır. Bir yandan rivayetlere yer verilir, diğer yandan dil ve kıraat tahlilleri yapılır ve geniş ölçüde aklî yorum kullanılır. Yaklaşımları Bakımından Tefsirler: -          Mezhebî Tefsir: Bu tefsirler daha çok ehl-i Sünnet dışındaki mezhep ve fırkalara mensup olan âlimler tarafından yazılır. Bu tefsirleri şu şekilde sıralamak mümkündür:- Mu'tezile ekolünün tefsirleri: bu tefsirlerde genellikle inanç konuları üzerinde yoğunlaşılmıştır. Mu'tezilenin tefsir yazma geleneği Vasıl b. Ata ile başlamıştır.-Şia ekolünün tefsirleri: Rivayet, Dirayet ve İşaret yöntemlerinin hepsini kullanmakla birlikte bu ekolün tefsirlerinde farklı olarak Ehl-i Beytten geldiğine inanılan rivayetlere yer verilmiştir. Ayrıca Kur'an'ın asliyeti konusunda Hz. Ali'ye ve Gâib imama nispet edilen bazı mushaflar öne sürülse de, büyük çoğunluk mevcut mushaf tertibini esas almıştır.-Hâricî ekolünün tefsirleri: en katı İslam mezheplerinden biri olarak kabul edilen bu ekol, Kur'an ayetlerini zâhirî boyutuyla ele alıp hüküm verir.-Çağdaş Mezhebî akım tefsirleri: Batı sömürgesinin etkisinde kalmış olan Hindistan, Afrika Uzakdoğu ve Ortadoğu'da yaşayan bazı İslamî topluluklar, bu etkiyle beraber bir fikrî değişim geçirmiş ve tefsirlerine bunu yansıtmıştır. Mesela Hindistnda ortaya çıkan bir akım, eserlerinde Hadisleri tamamen devre dışı bırakarak, bunun yerine  aklı ve Batı bilim ve felsefesini koymuştur. -          İlmî Tefsir: Kur'an-ı Kerim'de çokça zikredilen doğa, astronomi ve hayvanlar hakkındaki bilgiler, insanların dikkatini çekmiş ve âlimler kevnî hakikatlerden bahseden ayetler hakkında fikir yürütmüşlerdir. İlmî tefsirin bir örneği olarak Gazalî Cevâhirül Kur'an adlı eserinde, ilmî tefsire dair bilgi vererek Kur'an'ın bütün ilimleri ihtivâ ettiği iddiasında bulunmaktadır. İbrahim Musa eş-Şâtibî ise, ilmî tefsir hareketine karşı olumsuz yaklaşmıştır. -          İçtimaî Tefsir: bu türe ait eserler merkeze daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayatı ele alır. Örnek olarak Seyyid Kutub’un Fi Zilali’l Kur’an’ı, Mevdudi’nin Tefhimu’l Kur’an’ı, ve Said Havva’nın el-Esas fi’t Tefsir’i gösterilebilir.  Konu Merkezli Tefsirler-  Ahm Tefsiri: Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türü olan bu türlerin kaynağı sözlü rivayetler, tedvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualarıdır.- Konulu Tefsir: Bu tür tefsirlerde bir konu esas alınarak bu konu etrafında ayetler toplanır ve birlikte yorumlanır.
0 Yorum - Yorum Yaz

Yasemin okutan 09070342    18.05.2013

DİA Tefsir maddesi

Kur’ anı kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir bilim dalıdır. Sözlükte açıklamak, beyan etmek anlamlarına gelir. Fsr kökünden gelir ve kapalılığı gidermek manasındadır. İnsanın iç yüzünü, tabiatını ortaya çıkaran ‘ sefer’ de bu kökten gelmektedir. Tefsirin tanımlarını bir araya getirerek şu şekilde bi tanım yapmak mümkündür. “sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nuzul, nasih mensuh, muhkem müteşabih gibi kur’ an ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak kur’an manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilimdir. Tefsir yapanın diğer tercüme faaliyeti yapanların dışında bulunmuş, tefsirin mutlaka bir dayanağının olmasına, tefsir yapanın başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunmasına vurgu yapılmıştır.

Kuran-ı Kerim’ in yorumu tefsir dışında tevil, tebyin, beyan, talim, tafsil, tasrif, irab, serh, gibi kelimeler de kullanılmaktadır.

Tevil, Allah’ ın Kur’ an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap ve Sünnete uygun düşen bir şekilde açıklamak demektir. Kur’ an-ı kerimi açıklama görevi de Resul-i Ekreme verilmiştir. Bu Nahl suresinde bu durum açıklanmaktadır.

Kur’ an da yer alan ‘ muallimühül kitabe’ ibaresinde Hz. Peygamberin’ in kendisine indirilen vahyi öğretme görevinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda Resul-i Ekrem, ‘Kur’anı irab ediniz ve onun garip lafızlarını araştırınız buyurmaktadır.

Birçok sahabi de bu olguyu yerine getirmiştir.

Kısaca özetleyecek olursak, tefsir kelimesi, tabiin döneminden başlayarak Kur’ an ın yorumu için yazılan kitaplar için de kullanılmıştır. İmam Maturidi ve Taberi’nin eserlerinden anlaşıldığı üzere 3. Yüzyıldan itibaren tefsir yerine tevil kelimesi tercih edilmiştir.

 

Tefsir’ in mahiyeti ve önemi

Kur’ an ı doğru anlamak için en önemli şart, Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının olduğunu kabul etmektir. Bunun önemini ayetlerde ‘muttakiler için hidayet ve rehber’ olarak gönderildiği vurgulanmıştır. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. Kur’ân’ı tefsir etmeye niyetlenen kişinin ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik, Allah’ a teslim olmasıdır. Aynı zamanda inancı hayatına yansımayan kişinin Kur’ anı tefsir edemeyeceği belirtilmiştir. Kur’ an ı Kerimde dünyadan ahirete, geçmişten geleceğe, bireyden topluma birçok konuda kısa veya daha kapsamlı bir şekilde yer verilmiştir. Bu kadar kapsamlı ilahi bir kitabı iki temel başlık altında toplamak mümkündür. Bu konularla bağlantılı olarak bir de nesih konusu mevcuttur.

Tefsire yönelen kişi bir yandan Kur’ an da çelişki ve yanlışlık olmayacağını kabul ederken öte yandan gücünün sınırlarını unutmadan Kur’ an ‘ın müteşabihlerini çözmeye çalışır.

İbn abbasa göre Kur’ân’ı anlamak 4 aşamada mümkündür.

1. Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler,

2. insanların anlamamalı mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler.

3. Kur’ anı anlama hususunda derinleşen alimlerin bileceği ayetler.

4. Anlamalarını sadece Allah’ ın bildiği ayetler.

Taberi ise Kur’anı tefsir bakımından 3 kısma ayırır.

1. Kıyametin kopuş vakti, sura üflenmesi gibi Allah ın bilgisi dahilinde bulunan hususlar

2. Allah’ ın tefsirini Hz. Peygambere bıraktığı ayetler

3. Dile ve usluba hakim ilim ehlinin bilebileceği

Suyuti tefsir öğrenmenin Farzı Kifaye olduğunu dile getirmekte, bu konuda ulamanın ima ettiğini savunmaktadır. Bu âlime göre, tefsirin konusu Kur’ an ı incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatarak açıklamaktır.

Kur’ an ve Tefsir ilminin temelleri

Kur’ an dil açısından çok kuvvetli olan bir topluma indirilmiştir. Tabi indirilen tüm ayetleri eksiksiz anlamaları mümkün değildir. Dildi ne kadar iyi kullansalar da, hiç bilmedikleri konular da bu vesileyle duymuşlardır. Dolayısıyla Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavrayamıyorlar yada kelime bilgilerinden hareketle yüzeysel bir şekilde anlıyorlardı. Ancak burada Hz. Peygamber devreye girmektedir. Özellikle Mekke döneminde nazil olan ayetlerde yer alan Ölüm sonrası, melekler ve yaratılış ile ilgili müteşabih kapsamına giren ayetleri anlamakta zorlanıyorlardı. Bu sebeple vahyin çeşitli yönlerinden bir kısmı ilk muhatapların durumuna uygun düşüyor, bu da onların Kur’ an ı kerime ilgi duymasını sağlıyordu.

Hz. Peygamber o dönemde kevni ayetleri açıklamaktan kaçınmışlardı, bunun sebebi ise açıkladığı takdirde bunu anlamayacakları için İslam’ dan uzaklaşacaklar veya bu ayrıntılar içerisinde yollarını şaşıracaklardı. Hz. Peygamber’ in Kur’ an ın tamamını tefsir edip etmemesi hususunda iki farklı görüş mevcuttur. Bazı âlimler tamamını tefsir ettiğini ileri sürmekte bazıları ise sadece belirli ayetlere değindiğini savunmaktadırlar.

Tarihsel gelişimi ve ilim haline gelmesi

Kur’ an ın ilk müfessirinin Hz. Peygamber olduğuna şüphe yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashab da bu bilgileri ağabeyine aktarmışlardır. Bunlar da peygamber ve ashab tefsirini bir araya getirmişlerdir. Bu kaynaklara bakıldığında resulullah’ ın tefsirini farklı şekillerde ortaya çıktığı görülür. Ayetteki kapalılığın giderilmesi, bilinmeyen bir kelimenin izahı, ayetin ayetle tefsir edilmesi, ayete anlatılan bir olaya dair ayrıntı verilmesi bu tefsir şekillerindendir.

Sahabilerin tefsir yaparken çok dikkatli davrandıkları, bilmedikleri konularda fazla yorum yapmadıkları bilinmektedir. Burada çok dikkat çeken bir husus Ehl-i kitaptan gelen bilgilerin kullanılmaya başlamasıdır. İlk tam Kur’ an tefsirini kaleme alan Mukatil b. Süleyman’ ın eseri ikinci ve üçüncü nesildeki bu değişimi açıkça ortaya oymaktadır.

İlk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı Mekke tefsir okuludur; çünkü Hz. Peygamber kendisi için ‘ Allah’ ım! Onu dinde derin anlayışlı kl ve ona tevili öğret’ şeklinde dua ettiği ibn Abbasa dayanmaktadır. İbn abbas’ ın tefsir rivayetleri farklı kollardan gelmektedir. Bunlarda güvenilir olanlar olduğu gibi, güvenilir olmayanlar da vardır.

Diğer önemli bir tefsir okulu Medine de bulunmaktadır. Ashaptan Übey b. Kab’ a dayanan bu okulda da birçok sahabi mevcuttur.

Tabiin ve tebeut tabiin döneminde tefsir bir hayli genişleiştir. Bu dönemde dirayet tefsiri kategorisine giren yorumların dikkate değer biçimde çoğaldığı görülmektedir. Tefsirin kitap olarak tasnifi hadis mecmualarından öncedir.

Bu dönemde yine rivayet tefsirinin yanında başlayan lugavi tefsir eğilimi tefsir çalışmalarına ayrı bir hareketlilik kazanmıştır. Bu şekilde tefsirde yeni bir dal ortaya çıkmıştır. Bunda İslam tolumundaki fikri gelişimin ve değişimin büyük payı vardır. Arap olmayan ve sonradan müslüman olan kişiler çoğaldıkça, Kur’ anı anlamada yeni sorunlar ortaya çıkmıştır.

İlk dönem kur’ an tefsiri için belki de son söz niteliğindeki çalışmayı İbn Cerir et- Taberi gerçekleştirmiştir. Taberi den sonra hacimli ve derli toplu bir çalışma yapılmamışsa da farklı metodlarla onun eseri kadar şöhret kazanan tefsirler yazılmıştır. Bunlara örnek verecek olursak, Zemahşeri’ nin ‘el keşşaf’ ını, Fahreddin er Razi’ nin ‘mefatihul gaybını’ zikretmek doğu olacaktır.

 

Tefsirin Çeşitleri

 

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

* Rivayet Tefsiri: Me'sur tefsir diye de adlandırılan bu tür tefsirde kaynak olarak yalnızca Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'in Sünneti, Sahabe ve Sahabe'den faydalanan nesil esas alınır ve müfessir yalnızca bu yollardan gelen bilgilerle yetinir ve Kur'an'ı bu kaynaklardan hareketle yorumlar.

 

* Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve Aklî tefsir diye de anılan bu yöntemde müfessir, mevcut kaynaklarla yetinmeyip, bu kaynakların verilerini eleştirir ve ayetleri yorumlar. Kısacası burada akletme ve ictihad esastır. İlk ortaya çıkan dirayet tefsirleri, Hasan-ı Basrî ve Katâde b. Diâme nin sonradan derlenip kitap haline getirilen tefsir görüşleridir.

 

* İşârî Tefsir: Tasavvufî tefsir de denilen bu türdeki tefsirler, Kur'an'ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiasındaki tefsirlerdir. Bu tür müfessirler, çoğunlukla ayetlerin zâhiri manasına karşı çıkmamakla birlikte Kur'an'ın iç anlamıyla uğraştıklarını söylemektedirler. Onlara göre bu tefsir şekli insanın gönül ve his dünyasının bir yansımasıdır ve ayetlerin iç yorumlarına uğraşmak için bilgi birikimi, tefekkür ve ahlâkî olgunluk gerekmektedir.

 

* Lügavî/Filolojik Tefsir: Bu tür tefsir yönteminde, lafızların ve cümlelerin delâletine, Kur'an'ın üslûbuna ve dilin inceliğine dikkat edilerek ayetlerin anlamlarında kaymaların ve yanlış yorumların ortaya çıkmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.

 

* Karma Yöntem: Adından da anlaşıldığı gibi bu yöntem, yukarıda sayılan bütün yöntemleri içine alan tefsir yöntemidir. Bu, çok sayıda dirayet tefsirinde kullanılır. Bir yandan rivayetlere yer verilir, diğer yandan dil ve kıraat tahlilleri yapılır ve geniş ölçüde aklî yorum kullanılır.

 

Yaklaşımları Bakımından Tefsirler:

 

* Mezhebî Tefsir: Bu tefsirler daha çok ehl-i Sünnet dışındaki mezhep ve fırkalara mensup olan âlimler tarafından yazılır. Bu tefsirleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

 

> Mu'tezile ekolünün

> Şia ekolünün tefsirleri

> Hâricî ekolünün tefsirleri

> Çağdaş Mezhebî akım tefsirleri

 

* İlmî Tefsir: Kur'an-ı Kerim'de çokça zikredilen doğa, astronomi ve hayvanlar hakkındaki bilgiler, insanların dikkatini çekmiş ve âlimler kevnî hakikatlerden bahseden ayetler hakkında fikir yürütmüşlerdir. İlmî tefsirin bir örneği olarak Gazalî Cevâhirül Kur'an adlı eserinde, ilmî tefsire dair bilgi vererek Kur'an'ın bütün ilimleri ihtivâ ettiği iddiasında bulunmaktadır. İbrahim Musa eş-Şâtibî ise, ilmî tefsir hareketine karşı olumsuz yaklaşmıştır.

 

* İçtimaî Tefsir: bu türe ait eserler merkeze daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayatı ele alır. Örnek olarak Seyyid Kutub’un Fi Zilali’l Kur’an’ı, Mevdudi’nin Tefhimu’l Kur’an’ı, ve Said Havva’nın el-Esas fi’t Tefsir’i gösterilebilir.

 

Konu Merkezli Tefsirler

- Ahkâm Tefsiri: Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türü olan bu türlerin kaynağı sözlü rivayetler, tedvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualarıdır.

- Konulu Tefsir: Bu tür tefsirlerde bir konu esas alınarak bu konu etrafında ayetler toplanır ve birlikte yorumlanır.


0 Yorum - Yorum Yaz

Merve Yildizhan    18.05.2013

Tefsir

  • Tefsir`in Tarifi:

Tefsir, Kur’ an-ı Kerim ayetlerini açıklamaya ve yorumlamaya çalışılan bilim dalına verilen isimdir. 

Sözlükte ‘açıklamak’, ‘beyan etmek’ anlamlarına gelir. ‘F-S-R’ kökünden gelir ve kapalılığı gidermek manasındadır. İnsanın iç yüzünü, tabiatını ortaya çıkaran ‘ sefer’ de bu kökten gelmektedir. 

Tefsirin tanımlarını bir araya getirerek şu şekilde bi tanım yapmak mümkündür. Sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nüzul, nasih mensuh, muhkem müteşabih gibi Kur’ an ilimlerinden;  mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilimdir. Tefsir yapanın diğer tercüme faaliyeti yapanların dışında bulunmuş, tefsirin mutlaka bir dayanağının olmasına, tefsir yapanın başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunmasına vurgu yapılmıştır. 

Kısacası Tefsir: “Allah’ın Kur’an-ı Kerimdeki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalıdır.”

Kuran-ı Kerim’ in yorumu tefsir dışında tevil, tebyin, beyan, talim, tafsil, tasrif, irab, serh, gibi kelimeler de kullanılmaktadır. 

Te`vil, Allah’ ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap ve Sünnete uygun düşen bir şekilde açıklamak demektir. 

Kur’ an-ı kerimi açıklama görevi de Resul-i Ekreme verilmiştir. Bu Nahl suresinde bu durum açıklanmaktadır. 

Kısaca özetleyecek olursak, tefsir kelimesi, tabiin döneminden başlayarak Kur’ an ın yorumu için yazılan kitaplar için de kullanılmıştır. İmam Maturidi ve Taberi’nin eserlerinden anlaşıldığı üzere 3. Yüzyıldan itibaren tefsir yerine tevil kelimesi tercih edilmiştir. 

  • Tefsir’ in mahiyeti ve önemi:

Kur’ an ı doğru anlamak için en önemli şart, Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının olduğunu kabul etmektir. Bunun önemini ayetlerde ‘muttakiler için hidayet ve rehber’ olarak gönderildiği vurgulanmıştır. 

Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. 

Kur’anı tefsir etmeye niyetlenen kişinin ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik, Allah’ a teslim olmasıdır. Aynı zamanda inancı hayatına yansımayan kişinin Kur’ anı tefsir edemeyeceği belirtilmiştir. 

Allah’ ın insanlarla konuşma ve onlara emirlerini bildirme yolu ancak vahiy yoluyladır. Yüce Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur. Bu iki yolla mümkündür. İlk olarak melekler söz konusudur. Özellikle Hz. Cebrail Allah ile Peygamberler arasında adeta bir körü oluşturmuştur. Söz konusu olan ikinci unsur ise seçilmiş olan insanlardır. Bu insanlar güvenilir kimseler oldukları için Cebrail tarafından kendilerine verilen emirleri en iyi bir şekilde insanlara tebliğ etmişlerdir. 

Kur’ an ı Kerimde dünyadan ahirete, geçmişten geleceğe, bireyden topluma birçok konuda kısa veya daha kapsamlı bir şekilde yer verilmiştir. Bu kadar kapsamlı ilahi bir kitabı iki temel başlık altında toplamak mümkündür. Bu konularla bağlantılı olarak bir de nesih konusu mevcuttur. 

Tefsire yönelen kişi bir yandan Kur’ an da çelişki ve yanlışlık olmayacağını kabul ederken öte yandan gücünün sınırlarını unutmadan Kur’ an ‘ın müteşabihlerini çözmeye çalışır. 

İbn Abbas`a göre Kur’an`ı anlamak 4 aşamada mümkündür.

  1. Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler, 
  2. insanların anlamamalı mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler. 
  3. Kur’ anı anlama hususunda derinleşen alimlerin bileceği ayetler. 
  4. Anlamalarını sadece Allah’ ın bildiği ayetler. 

Taberi ise Kur’anı tefsir bakımından 3 kısma ayırır. 

  1. Kıyametin kopuş vakti, sura üflenmesi gibi Allah ın bilgisi dahilinde bulunan hususlar.
  2. Allah’ ın tefsirini Hz. Peygambere bıraktığı ayetler
  3. Dile ve usluba hakim ilim ehlinin bilebileceği ve garibul Kur’an irab ul Kur’an ilimlerinin sınırına giren konulardır

Suyuti tefsir öğrenmenin Farzı Kifaye olduğunu dile getirmekte, bu konuda ulamanın ima ettiğini savunmaktadır. Bu âlime göre, tefsirin konusu Kur’ an ı incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatarak açıklamaktır. 

İsfahaniye göre tefsir, gerek konusu gerek maksadı gerekse ihtiyaç olması bakımından ilimlerin en şereflisidir. Resulullah’ a ayetleri açıklama görevi veren yüce Allah, vayyin muhatabı olan bizlere de vahyi düşünme ve anlama sorumluluğunu yüklemektedir. 

  • Kur’ an ve Tefsir ilminin temelleri:

Kur’ an dil açısından çok kuvvetli olan bir topluma indirilmiştir. Tabi indirilen tüm ayetleri eksiksiz anlamaları mümkün değildir. Dildi ne kadar iyi kullansalar da, hiç bilmedikleri konular da bu vesileyle duymuşlardır. Dolayısıyla Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavrayamıyorlar yada kelime bilgilerinden hareketle yüzeysel bir şekilde anlıyorlardı. Ancak burada Hz. Peygamber devreye girmektedir. 

Özellikle Mekke döneminde nazil olan ayetlerde yer alan Ölüm sonrası, melekler ve yaratılış ile ilgili müteşabih kapsamına giren ayetleri anlamakta zorlanıyorlardı. Bu sebeple vahyin çeşitli yönlerinden bir kısmı ilk muhatapların durumuna uygun düşüyor, bu da onların Kur’ an ı kerime ilgi duymasını sağlıyordu. 

Hz. Peygamber o dönemde kevni ayetleri açıklamaktan kaçınmışlardı, bunun sebebi ise açıkladığı takdirde bunu anlamayacakları için İslam’ dan uzaklaşacaklar veya bu ayrıntılar içerisinde yollarını şaşıracaklardı. 

Hz. Peygamber’ in Kur’ an ın tamamını tefsir edip etmemesi hususunda iki farklı görüş mevcuttur. Bazı âlimler tamamını tefsir ettiğini ileri sürmekte bazıları ise sadece belirli ayetlere değindiğini savunmaktadırlar. 

Tarihsel gelişimi ve ilim haline gelmesi, Kur’ an ın ilk müfessirinin Hz. Peygamber olduğuna şüphe yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashab da bu bilgileri ağabeyine aktarmışlardır. Bunlar da peygamber ve ashab tefsirini bir araya getirmişlerdir. Bu kaynaklara bakıldığında resulullah’ ın tefsirini farklı şekillerde ortaya çıktığı görülür. Ayetteki kapalılığın giderilmesi, bilinmeyen bir kelimenin izahı, ayetin ayetle tefsir edilmesi, ayete anlatılan bir olaya dair ayrıntı verilmesi bu tefsir şekillerindendir. 

Sahabilerin tefsir yaparken çok dikkatli davrandıkları, bilmedikleri konularda fazla yorum yapmadıkları bilinmektedir. Burada çok dikkat çeken bir husus Ehl-i kitaptan gelen bilgilerin kullanılmaya başlamasıdır. İlk tam Kur’ an tefsirini kaleme alan Mukatil b. Süleyman’ ın eseri ikinci ve üçüncü nesildeki bu değişimi açıkça ortaya oymaktadır. 

İlk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı Mekke tefsir okuludur; çünkü Hz. Peygamber kendisi için ‘ Allah’ ım! Onu dinde derin anlayışlı kl ve ona tevili öğret’ şeklinde dua ettiği ibn Abbasa dayanmaktadır. İbn abbas’ ın tefsir rivayetleri farklı kollardan gelmektedir. Bunlarda güvenilir olanlar olduğu gibi, güvenilir olmayanlar da vardır. 

Diğer önemli bir tefsir okulu Medine de bulunmaktadır. Ashaptan Übey b.  Kab’ a dayanan bu okulda da birçok sahabi mevcuttur. 

Abdullah b. Mesud’ un temsil ettiği Irak okulu da Mekke okulu kadar meşhurdur. 

Tabiin ve tebeut tabiin döneminde tefsir bir hayli genişleiştir. Bu dönemde dirayet tefsiri kategorisine giren yorumların dikkate değer biçimde çoğaldığı görülmektedir. Tefsirin kitap olarak tasnifi hadis mecmualarından öncedir. 

Bu dönemde yine rivayet tefsirinin yanında başlayan lugavi tefsir eğilimi tefsir çalışmalarına ayrı bir hareketlilik kazanmıştır. Bu şekilde tefsirde yeni bir dal ortaya çıkmıştır. Bunda İslam tolumundaki fikri gelişimin ve değişimin büyük payı vardır. Arap olmayan ve sonradan müslüman olan kişiler çoğaldıkça, Kur’ anı anlamada yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. 

İlk dönem kur’ an tefsiri için belki de son söz niteliğindeki çalışmayı İbn Cerir et- Taberi gerçekleştirmiştir. Taberi den sonra hacimli ve derli toplu bir çalışma yapılmamışsa da farklı metodlarla onun eseri kadar şöhret kazanan tefsirler yazılmıştır. Bunlara örnek verecek olursak, Zemahşeri’ nin ‘el keşşaf’ ını, Fahreddin er Razi’ nin ‘mefatihul gaybını’ zikretmek doğu olacaktır. 

  • Tefsirin Çeşitleri:

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

  1. Rivayet Tefsiri: Me'sur tefsir diye de adlandırılan bu tür tefsirde kaynak olarak yalnızca Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'in Sünneti, Sahabe ve Sahabe'den faydalanan nesil esas alınır ve müfessir yalnızca bu yollardan gelen bilgilerle yetinir ve Kur'an'ı bu kaynaklardan hareketle yorumlar. Burada amaç Kur' an'ı en iyi yorumlayan Kur'an'ın kendisi ve Hz. Peygamber olduğu kabulünden,  Sahabenin ayetlerin nüzul sırasını ve sebebini bildiğinden hareketle bunlara sadık kalmaktır. Ancak burada bu kaynakların ne derece yeterliği olduğu sorun teşkil etmektedir. Çünkü bu kaynaklardan sonra İslam toplumu genişlemesiyle şartlar değişmiş ve problemler artmıştır.
  2. Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve Aklî tefsir diye de anılan bu yöntemde müfessir, mevcut kaynaklarla yetinmeyip, bu kaynakların verilerini eleştirir ve ayetleri yorumlar. Kısacası burada akletme ve ictihad esastır. İlk ortaya çıkan dirayet tefsirleri, Hasan-ı Basrî ve Katâde b. Diâme nin sonradan derlenip kitap haline getirilen tefsir görüşleridir. 

  1. İşârî Tefsir: Tasavvufî tefsir de denilen bu türdeki tefsirler, Kur'an'ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiasındaki tefsirlerdir. Bu tür müfessirler, çoğunlukla ayetlerin zâhiri manasına karşı çıkmamakla birlikte Kur'an'ın iç anlamıyla uğraştıklarını söylemektedirler. Onlara göre bu tefsir şekli insanın gönül ve his dünyasının bir yansımasıdır ve ayetlerin iç yorumlarına uğraşmak için bilgi birikimi, tefekkür ve ahlâkî olgunluk gerekmektedir.  

  1. Lügavî/Filolojik Tefsir: Bu tür tefsir yönteminde, lafızların ve cümlelerin delâletine, Kur'an'ın üslûbuna ve dilin inceliğine dikkat edilerek ayetlerin anlamlarında kaymaların ve yanlış yorumların ortaya çıkmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.

  1. Karma Yöntem: Adından da anlaşıldığı gibi bu yöntem, yukarıda sayılan bütün yöntemleri içine alan tefsir yöntemidir. Bu, çok sayıda dirayet tefsirinde kullanılır. Bir yandan rivayetlere yer verilir, diğer yandan dil ve kıraat tahlilleri yapılır ve geniş ölçüde aklî yorum kullanılır.

  • Yaklaşımları Bakımından Tefsirler:

  1. Mezhebî Tefsir:

Bu tefsirler daha çok ehl-i Sünnet dışındaki mezhep ve fırkalara mensup olan âlimler tarafından yazılır. Bu tefsirleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

-Mu'tezile ekolünün tefsirleri: bu tefsirlerde genellikle inanç konuları üzerinde yoğunlaşılmıştır. Mu'tezilenin tefsir yazma geleneği Vasıl b. Ata ile başlamıştır.

-Şia ekolünün tefsirleri: Rivayet, Dirayet ve İşaret yöntemlerinin hepsini kullanmakla birlikte bu ekolün tefsirlerinde farklı olarak Ehl-i Beytten geldiğine inanılan rivayetlere yer verilmiştir. Ayrıca Kur'an'ın asliyeti konusunda Hz. Ali'ye ve Gâib imama nispet edilen bazı mushaflar öne sürülse de, büyük çoğunluk mevcut mushaf tertibini esas almıştır.

-Hâricî ekolünün tefsirleri: en katı İslam mezheplerinden biri olarak kabul edilen bu ekol, Kur'an ayetlerini zâhirî boyutuyla ele alıp hüküm verir.

-Çağdaş Mezhebî akım tefsirleri: Batı sömürgesinin etkisinde kalmış olan Hindistan, Afrika Uzakdoğu ve Ortadoğu'da yaşayan bazı İslamî topluluklar, bu etkiyle beraber bir fikrî değişim geçirmiş ve tefsirlerine bunu yansıtmıştır. Mesela Hindistnda ortaya çıkan bir akım, eserlerinde Hadisleri tamamen devre dışı bırakarak, bunun yerine  aklı ve Batı bilim ve felsefesini koymuştur.

  1. İlmî Tefsir: 

Kur'an-ı Kerim'de çokça zikredilen doğa, astronomi ve hayvanlar hakkındaki bilgiler, insanların dikkatini çekmiş ve âlimler kevnî hakikatlerden bahseden ayetler hakkında fikir yürütmüşlerdir. İlmî tefsirin bir örneği olarak Gazalî Cevâhirül Kur'an adlı eserinde, ilmî tefsire dair bilgi vererek Kur'an'ın bütün ilimleri ihtivâ ettiği iddiasında bulunmaktadır. İbrahim Musa eş-Şâtibî ise, ilmî tefsir hareketine karşı olumsuz yaklaşmıştır.

  1. İçtimaî Tefsir: bu türe ait eserler merkeze daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayatı ele alır. Örnek olarak Seyyid Kutub’un Fi Zilali’l Kur’an’ı, Mevdudi’nin Tefhimu’l Kur’an’ı, ve Said Havva’nın el-Esas fi’t Tefsir’i gösterilebilir.

  • Konu Merkezli Tefsirler:

  1. Ahkâm Tefsiri: Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türü olan bu türlerin kaynağı sözlü rivayetler, tedvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualarıdır.
  2. Konulu Tefsir: Bu tür tefsirlerde bir konu esas alınarak bu konu etrafında ayetler toplanır ve birlikte yorumlanır. 

0 Yorum - Yorum Yaz


 

               Tefsir kavramı, sözlükte "açıklamak, beyan etmek" anlamına gelen    فسر  kökünden türemiştir. Istılahtaki anlamı ise "açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek" anlamına gelmektedir.

                Bununla birlikte 'Tefsir' kavramının "kadının yüzünü açması gibi bir şeyin üzerinden perdenin kalkması ve belli olması, kapalı birşeyin aydınlanması" anlamına gelen سفر kökünden geldiği de ileri sürülmüştür.

                Tefsirin tanımlarından hareketle Tefsir: “sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nüzul, nasih-mensuh, muhkem-müteşabih gibi kur’ an ilimlerinden;  hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden, mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilimdir" diyebiliriz.

                Kuran-ı Kerim’ i yorumlama hakkında tefsir dışında te'vil, tebyin, beyan, talim, tafsil, tasrif, irab, şerh ve tavzih gibi kelimeler de kullanılmaktadır.

Tefsir’ in mahiyeti ve önemi

                Kur’ an ı yorumlarken, Onun Allah kelamı olduğunun ve kendisine özgü bir yapısının olduğunun göz önünde bulundurulması kaçınılmazdır.

                Müfessir de bulunması gereken en önemli özellik, Allah'a teslim olması ve inancını hayatına yansıtmasıdır.

İbn Abbas, Kur’an'ı anlamanın 4 aşamada mümkün olduğunu belirtir:

 

1.       Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler

2.       İnsanların anlamamakla mâzur görülemeyeceği derecede açık olan ayetler

3.       Kur’ an'ı anlama hususunda derinleşen âlimlerin bileceği ayetler

4.       Anlamlarını sadece Allah’ ın bildiği ayetler

5.        

Taberî , Kur’an'ı tefsir bakımından 3 kısma ayırır:

 

1.       Allah'ın bilgisi dahilinde bulunan hususlar (Kıyametin kopuş vakti gibi)

2.       Allah’ ın Tefsirini Hz. Peygamber'e bıraktığı ayetler (bunlar sağlam rivayetler yoluyla bilinebilir)

3.       Dile ve üslûba hâkim ilim ehli'nin bilebileceği konular

 

Suyûtî, Tefsir ilmini İslamın 3 temel ilimden biri olduğunu belirterek tefsir ilmini öğrenmenin farz-ı kifaye olduğu kanaatindedir. Zira bu konuda ulemâ icma etmiştir.

 

Kur’ an ve Tefsir ilmi'nin temelleri

 

                Kur'an-ı Kerim'in indirildiği kavim, dili iyi kullanan, lafızların delâletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini kavrayan bir kavimdi. Ancak buna rağmen Kur'an'ın ilk muhataplarının her ayeti anlayıp kavradığını söylemek mümkün değildir. Zira Kur'an-ı Kerim onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç duymadıkları konuları hiç duymadıkları isimler altında zikretmekte ve bilinen bazı kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir. Bu ilk muhataplar, bilemedikleri konularda Hz. Peygamber'e başvurmuşlardır.

               

                Hz. Peygamber’ in Kur’ an'ın tamamını tefsir edip etmemesi hususunda iki farklı görüş mevcuttur: Bazı âlimler tamamını tefsir ettiğini, bazıları ise sadece belirli ayetlere değindiğini savunmaktadırlar.

 

TEFsir'in Tarihsel gelişimi ve ilim haline gelmesi

 

                Kur’ an'ın ilk müfessiri'nin Hz. Peygamber olduğu hususunda tüm ulemâ görüş birliği içindedir. Hz. Peygamberden sonra tefsir ilmini Ashab ondan almış ve tabîine aktarmıştır.

                Rasulullah'a, Ashab'a ve Tabîine ait Kur'an tefsirlerini hadis kaynakları bir araya getirmiştir.

Bu kaynaklarda Rasulullah’ ın tefsirini farklı şekillerde yaptığı görülür: ayetteki kapalılığın giderilmesi, bilinmeyen bir kelimenin izahı, ayetin ayetle tefsir edilmesi, ayete anlatılan bir olaya dair ayrıntı verilmesi bu tefsir şekillerindendir.

                Sahabi, tefsir yaparken çok dikkatli davranmış, bilmedikleri konularda yorum yapmaktan kaçınmıştır. Bununla beraber ehl-i kitaptan gelen bilgilerin kullanılmaya başlaması dikkat çekicidir.

 

                İlk tam Kur’ an tefsirini kaleme alan Mukatil b. Süleymandır.

                İlk dönem tefsir okulları arasında ise en güçlü olanı Mekke tefsir okuludur. Bunun sebebi  ise Rasulullah'ın ibn Abbas için  "Allah'ım! Onu dinde derin anlayışlı kıl ve Ona te'vili öğret" diye dua etmiş olmasıdır.

 

TEFSİR'İN ÇEŞİTLERİ

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

1)      Rivayet Tefsiri: Me'sur tefsir diye de adlandırılan bu tür tefsirde kaynak olarak yalnızca Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'in Sünneti, Sahabe ve Sahabe'den faydalanan nesil esas alınır ve müfessir yalnızca bu yollardan gelen bilgilerle yetinir ve Kur'an'ı bu kaynaklardan hareketle yorumlar. Burada amaç Kur'an'ı en iyi yorumlayan Kur'an'ın kendisi ve Hz. Peygamber olduğu kabulünden,  Sahabenin ayetlerin nüzul sırasını ve sebebini bildiğinden hareketle bunlara sadık kalmaktır. Ancak burada bu kaynakların ne derece yeterliği olduğu sorun teşkil etmektedir. Çünkü bu kaynaklardan sonra  İslam toplumu genişlemesiyle şartlar değişmiş ve problemler artmıştır.

2)      Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve Aklî tefsir diye de anılan bu yöntemde müfessir, mevcut kaynaklarla yetinmeyip, bu kaynakların verilerini eleştirir ve ayetleri yorumlar. Kısacası burada akletme ve ictihad esastır. İlk ortaya çıkan dirayet tefsirleri, Hasan-ı Basrî ve Katâde b. Diâme nin sonradan derlenip kitap haline getirilen tefsir görüşleridir.

3)      İşârî Tefsir: Tasavvufî tefsir de denilen bu türdeki tefsirler, Kur'an'ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiasındaki tefsirlerdir. Bu tür müfessirler, çoğunlukla ayetlerin zâhiri manasına karşı çıkmamakla birlikte Kur'an'ın iç anlamıyla uğraştıklarını söylemektedirler. Onlara göre bu tefsir şekli insanın gönül ve his dünyasının bir yansımasıdır ve ayetlerin iç yorumlarına uğraşmak için bilgi birikimi, tefekkür ve ahlâkî olgunluk gerekmektedir. 

4)      Lügavî/Filolojik Tefsir: Bu tür tefsir yönteminde, lafızların ve cümlelerin delâletine, Kur'an'ın üslûbuna ve dilin inceliğine dikkat edilerek ayetlerin anlamlarında kaymaların ve yanlış yorumların ortaya çıkmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.

5)      Karma Yöntem: Adından da anlaşıldığı gibi bu yöntem, yukarıda sayılan bütün yöntemleri içine alan tefsir yöntemidir. Bu, çok sayıda dirayet tefsirinde kullanılır. Bir yandan rivayetlere yer verilir, diğer yandan dil ve kıraat tahlilleri yapılır ve geniş ölçüde aklî yorum kullanılır.

Yaklaşımları Bakımından Tefsirler:

1)      Mezhebî Tefsir: Bu tefsirler daha çok ehl-i Sünnet dışındaki mezhep ve fırkalara mensup olan âlimler tarafından yazılır. Bu tefsirleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

a.      Mu'tezile ekolünün tefsirleri: bu tefsirlerde genellikle inanç konuları üzerinde yoğunlaşılmıştır. Mu'tezilenin tefsir yazma geleneği Vasıl b. Ata ile başlamıştır.

b.      Şia ekolünün tefsirleri: Rivayet, Dirayet ve İşaret yöntemlerinin hepsini kullanmakla birlikte bu ekolün tefsirlerinde farklı olarak Ehl-i Beytten geldiğine inanılan rivayetlere yer verilmiştir. Ayrıca Kur'an'ın asliyeti konusunda Hz. Ali'ye ve Gâib imama nispet edilen bazı mushaflar öne sürülse de, büyük çoğunluk mevcut mushaf tertibini esas almıştır.

c.       Hâricî ekolünün tefsirleri: en katı İslam mezheplerinden biri olarak kabul edilen bu ekol, Kur'an ayetlerini zâhirî boyutuyla ele alıp hüküm verir.

d.      Çağdaş Mezhebî akım tefsirleri: Batı sömürgesinin etkisinde kalmış olan Hindistan, Afrika Uzakdoğu ve Ortadoğu'da yaşayan bazı İslamî topluluklar, bu etkiyle beraber bir fikrî değişim geçirmiş ve tefsirlerine bunu yansıtmıştır. Mesela Hindistnda ortaya çıkan bir akım, eserlerinde Hadisleri tamamen devre dışı bırakarak, bunun yerine  aklı ve Batı bilim ve felsefesini koymuştur.

 

2)      İlmî Tefsir: Kur'an-ı Kerim'de çokça zikredilen doğa, astronomi ve hayvanlar hakkındaki bilgiler, insanların dikkatini çekmiş ve âlimler kevnî hakikatlerden bahseden ayetler hakkında fikir yürütmüşlerdir. İlmî tefsirin bir örneği olarak Gazalî Cevâhirül Kur'an adlı eserinde, ilmî tefsire dair bilgi vererek Kur'an'ın bütün ilimleri ihtivâ ettiği iddiasında bulunmaktadır. İbrahim Musa eş-Şâtibî ise, ilmî tefsir hareketine karşı olumsuz yaklaşmıştır.

 

3)      İçtimaî Tefsir: bu türe ait eserler merkeze daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayatı ele alır. Örnek olarak Seyyid Kutub’un Fi Zilali’l Kur’an’ı, Mevdudi’nin Tefhimu’l Kur’an’ı, ve Said Havva’nın el-Esas fi’t Tefsir’i gösterilebilir.

.

Konu Merkezli Tefsirler

1)      Ahm Tefsiri: Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türü olan bu türlerin kaynağı sözlü rivayetler, tedvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualarıdır.

2)      Konulu Tefsir: Bu tür tefsirlerde bir konu esas alınarak bu konu etrafında ayetler toplanır ve birlikte yorumlanır.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

ümit kahya 08070289    20.05.2013

-Tefsir, Kur’an-ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir.

- Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgiye sahip olması gerekiyor.

‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dal’ıdır

-Tefsir ile Te’vil arasında fark; Tefsir: Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

Te’vil: Müfessirrin verdiği anlam/yorum

-Sahabe de tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır.

-Tabiin döneminde tefsir kelimesi telif edilen kitaplar için de kullanılmaya başlamıştır.

Mahiyeti ve Önemi

- Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

- İnsanın nüfuz edebileceği bir nitelikte olması gerekir, Allah insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuşştur.

- Muttakiler için bir hidayet rehberidir.

- Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

Kur’an Tefsirinin Temelleri

- İlk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. Onların bildiği lafızlar ve konular yanında hiç dymadıkları konuları ortaya koymakta, yer yer kullandıkları kelime ve kavramlara yeni anlamlar yüklemektedir.

- Rasulullah Kur’an’ın tamamını tefsir etmiştir, veya bir kısmını tefsir etmiştir. Burada ikinci görüş daha isabetli görünmektedir ki, Hz. Aişe’den‘peygamber, Cibrail’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi’ rivayet edilmiş

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

- Kur’an’ın ilk müfessiri Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilâf yoktur. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir. Bu bilgileri bize aktran ise bütün bu rivayetleri tedvin eden muteber hadis kaynaklarıdır.

- Hz. Peygamber’in vefatından sonra ise, sahabi tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-I Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanılmasıdır. Bununla ilgili Hz. Peygamber’den cevaz almışlardı.

- Şunu unutmamak gerekir ki sahabileri bilmedikleri konular hakkında çok ihtiyatlı davranırlardı. Sadece Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas gibi önde gelen sahabilerin Resulullah’tan gelen yorumları kullanarak, Kur’an’ın tamamına yakınını tefsir ettikleri bilinmektedir.Sahabe tefsirinde müşkil konuların halli için Arap tarihinden faydalanıldığı da dikkat çekmektedir.

- Tefsir faaliyetlerinin gelişmesi ve tedvinin yanında tefsir okulları da oluşmaya başlanmıştır. Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur. Bir diğer önemli tefsir okulu Ubey b. Ka’b' a dayanan Medine okuludur. Abdullah b. mesud’un öğrencileri ve arkadaşlarının temsil ettiği Irak okulu da Mekke okulu kadar güçlüdür.

- Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Dil ilimlerinin gelişmesi ve tedvin faaliyetlerinin artması ile oluşan dil bilgilerinin, şiir, nesir, deyim ve atasözlerinin delil olarak kullanılması, İsrailiyat’ın daha da artması ve ulema arasındaki tartışmaların nakledilmesi etkili olmuştur.Böylece tefsir faaliyetleri çekirdek dönem diye adlandırdığımız Hz. Peygamber döneminden itibaren, sahabe tabiun etbeu’t-tabiin dönemlerinden günümüze kadar gelişerek ilerlemektedir.

Tefsirin Çeşitleri

- Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’ önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.

- Kaynakları ve Yöntemleri bakımından tefsirler beş’e ayrılır:

1. Rivayet Tefsiri: Kur’an’ı,Rasulullah’ın sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsir.

2. Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve aklî tefsir. Rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir.İlgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır.

3. İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Remzî veya tasavvufî tefsir de denilir. Bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

4. Lugavi/ Filolojik Tefsir: Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelen, daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.

5. Karma Yöntem: Rivayetlere değer verilir, dil tahlillerinin yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanılır. Bir çok dirayet tefsirleri bu yöntemle yazılmıştır.


0 Yorum - Yorum Yaz


 

 

     Tefsir terimi

      Terim olarak Tefsir Kur’an- ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eder. Kur’an’ı tefsir etmek isteyen bir kimse başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgi sahibi olması gerekiyor.

      Tefsiri, ‘‘Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan  bir ilim dalı‘’ şeklinde kısaca tarif etmek  mümkündür.

      Tefsiri Peygamber, sahabe ve tabiin yapar.  Te’vil ise müfessirrin yorumudur. Tefsirde bir kesinlik bulunur.

Mahiyeti ve Önemi

 

Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir.

Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemektir. Tefsirin amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.

 

Kur’an Tefsirinin Temelleri

 

Kur’an-ı Kerim dili iyi kullanan, lafızların delaletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini iyi bilen bir kavme indirilmiştir. Ancak Kur’an’ın ilk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir.

Hz. Peygamber’in Kur’an’ın ne kadarını tefsir ettiği hususuyala ilgili iki görüş vardır:

1.tamamını, 2.bir kısmını. 2. görüş daha isabetli görünmektedir.

 

Tarihsel gelişimi ve İlim haline Gelmesi

 

Kur’an’ın ilk tefsiri Hz. Peygamber tarafından yapılmıştır. Sahabe de ondan almıştır. Nitekim Tabiun’un da sahabeden aldığı nakledilir. Resulullah ashabın yanlış anlama ve yorumlarını düzeltmiştir, bazen doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamış veya kapalı bir noktasını açıklamıştır. Sahabe tefsirinde göze çarpan en önemli husus, Kur’an’ın tarihi olaylara atıfta bulunan birçok ayetin yorumu için Ehl-i Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanılmasıdır

 

Tefsir Okulları

 

İlk dönem:    İbn Abbas: Mekke Tefsir Okulu.

                     Ubey b. Ka’b: Medine Tefsir Okulu.

                     Abdullah b. Mesud: Irak Tefsir Okulu.

 

Tabiin ve tebei’t-tabiin devrinde tefsirde genişleme olmuştur.  Tefsirin tedvinin II. Asrın başlarına kadar götürmek mümkündür. İlk dönem Kur’an tefsirleri açısından en önemli çalışmayı İbn Cerir et-Taberi gerçekleştirmiştir. Taberi, tefsir rivayetlerini bir araya getirmiş ve tefsirin tedvini için önemli bir katkıda bulunmuştur.

 

Tefsir Çeşitleri

 

Tefsirler 5’e ayrılır:

1.    Rivayet Tefsiri: Resul-i Ekrem’ın ve ashabın Kur’an yorumlarını ihtiva eden ve bizzat sahabe tarafından kaleme alınan herhangi bir çalışma bulunmuyorsa da onlardan gelen rivayetler derlenerek bazı tefsir kitaplarının oluşturulduğu bilinmektedir.

2.    Dirayet Tefsiri: Dirayet metoduna göre yazılmış tefsirlerin ilk örnekleri Mutezile ekolü alimlerince kaleme alınmıştır. Müfessir ilgili ayet veya sureyi yorumlamaya çalışır ve sırf rivayet tefsirinin kaynak ve yöntemlerini kullanmakla yetinmez. Bu Tefsire Rey/Akli Tefsir de denilir.

3.    İşari Tefsir:  Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Tasavvuf ehli Kur’an tefsirinde batıni yorumları önplana çıkarmıştır. Ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

4.    Lugavi Tefsir: II. Yüzyılın ortalarından itibaren Arap Dili üzerinde yapılan çalışmalar, Kuran dilini tanıma ve Kuranı dil bakımından yorumlama gibi hususları da içine almıştır. Bu çalışmanın amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir. Lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alır.

5.    Karma Yöntem: Rivayetlere yer verilir, dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumlar yapılır.

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Tefsir Maddesi    23.05.2013

Tefsir

Kur’an-ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir. Kur’an ayetlerini yorumlama ilmi ve bu alandaki eserlerin ortak adıdır. Sözlükte ‘’açıklamak, beyan etmek’’ anlamındaki fesr kökünden türeyen tefsir ‘’açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek’’ demektir. Tefsir kelimesinin sefr kökünden geldiği de ileri sürülmüştür.

‘’Bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması’’ anlamlarında kullanıldığı bilinmektedir.

‘’Beyan etmek’’ anlamındaki tefsirin çoğulu tefsirat, bu alanda yazılan eserlere verilen isim olarak tefasirdir. Tefsir işini yapacak kişinin başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunmasına vurgu yapılmıştır. Tefsiri, ‘’Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı’’ şeklinde kısaca tarif etmek de mümkündür.

Cürcani’ye göre tefsir ayetin manasının, onunla ilgili kıssaların ve sebeb-i nuzulünün anlama çok açık biçimde delalet eden kelimelerle açıklanmasıdır. Kur’an-ı Kerim’in yorumu hakkında tefsir dışında ‘’te’vil, tebyin, beyan, talim, tafsil, tasrif,i’rab,şerh, tavzih’’ gibi kelimeler de kullanılmaktadır. Te’vil kavramının kökü ‘’evl’’ olup ‘’bir şeyin dönüp dolaşıp vardığı son nokta, sözün neticesi, işin akıbeti, rüyanın yorumu’’ gibi anlamlara gelir. Terim olarak Te’vil ‘’Allah’ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap ve Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkararak açıklamak’’ demektir.

Kur’an-ı Kerim’i açıklama görevinin Resul-i Ekrem’e ait olduğu yine Kur’an’da bildirilmektedir.  ‘’Fussilet’’ ve ‘’nassarifü’’ filleriyle de Kur’an’ın tefsirinin kastedildiği açıktır. Şerh ve tavzih kelimeleri genelde bilgiyi veya kelimeyi açıklamak için kullanılsa da gerek Kur’an’da gerekse diğer dini kaynaklarda ‘’Kur’an-ı Kerim’in yorumlanması’’ anlamında kullanıldığına rastlanmamaktadır. Kur’an’da doğrudan tefsirle alakalı olmasa da tefsirin aşaması sayılan anlama ve kavramayla ilgili çok sayıda kelime bulunmaktadır.

Kur’an’ın yorumlanması anlamında tefsir kelimesi ilk dönemlerden itibaren kullanılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de ‘’açıklama’’ manasında Furkan suresinde geçen tefsir hadis kaynaklarında birçok rivayette yer alır. Sahabe de tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır. Hz. Ömer riba ayetinden söz ederken Resul-i Ekrem’in bu ayeti tefsir etmeden vefat ettiğini bildirir.

Tefsir kelimesi, tabiin döneminden başlayarak Kur’an’ın yorumu için telif edilen kitaplar için de kullanılmıştır. İmam Maturidi ve Taberi’nin eserlerinde görüldüğü üzere III. Yüzyılda yazılan bazı tefsirler için isim olarak te’vil kelimesi tercih edilmiştir.

Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Allah, Kur’an’ı , vasıfları yine bizzat Kur’an-ı Kerim’de  ortaya konan müttakiler için hidayet rehberi olarak göndermiştir. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. Bunlara ve diğer hususlara inanmayan kişinin Kur’an tefsirindeki nasibi sınırlıdır.

Allah, Kur’an’a inanmayan kimseler ya da müslüman olmasına rağmen İslam dışı bir hayat yaşayanlar Kur’an’ın derinliğine inemez, Kur’an’ın sırlarını keşfedemezler.

Cenab-ı Hak insanla ilişkisini insanın şartlarına göre oluşturmuştur. Bu da iki yolla ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri meleklerdir. Allah özellikle Cebrail vasıtasıyla insanla münasebet kurmuş, bir yandan vahyin insanlara ulaştırmış, öte yandan bunu nasıl anlayıp uygulayacakları konusunda onlara rehberlik yapmıştır. Kur’an’ın anlaşılmasını murat eden Cenab-ı Hak onu anlaşılır kılmış, bazı ayetleri diğerleriyle açıklamış, insanların anlamakta zorluk çekecekleri hususları Cebrail ve Peygamber vasıtasıyla izah etmiştir.

Süyuti tefsir ilmini öğrenmenin farz-ı kifaye olduğu konusunda ulemanın icma ettiğini bildirmekte ve İslam’daki üç temel ilimden birini tefsir diye göstermektedir. Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatıp tanıtmak, bununla insanların yolunu aydınlatmaktır.

Ayrıca tefsirin çeşitleri vardır. Birçokilim dalında olduğu gibi tefsirde de metodik ve tematik çeşitlenmelerin ve farklılaşmanın gerçekleştiği görülmektedir. Tefsirler, Kur’an ayetlerini yorumlamadaki yönteme ve yaklaşım biçimine göre taksime tabi tutabileceği gibi işledikleri konulara göre de bölümlenebilir. Bunların bir kısmı birden fazla başlık altına girebilir. Mesela bir tefsire bir yandan mezhebi denirken öte yandan dirayet tefsiri demek mümkündür. Sosyal tefsir kategorisi içinde yer alan bir tefsirin hem dirayet hem rivayet yöntemlerini birlikte kullanması da mümkündür. Kur’an bir gaye için gelmiştir, asıl gayesine göre anlaşılmalı ve o yolda tefsir edilmeye çalışılmalıdır. Kur’an tefsirindeki en önemli prensip, Kur’an’a ön yargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.

Rivayet Tefsiri: Tefsir için kaynak olarak sadece Kur’an-ı Kerim’in, Resul-i Ekrem’in sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan ve ‘’me’sur tefsir’’ diye de adlandırılan rivayet tefsiri yaklaşımına göre müfessir bu yollarla gelen bilgiyle yetinir ve Kur’an’ı bu kaynaklara dayanarak yorumlar.

Dirayet Tefsiri: Re’y tefsiri ve akli tefsir de denilen bu yönteme göre müfessir rivayet tefsirinin kaynaklarını ve yöntemini kullanmakla yetinmez, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir, rivayetin ortaya koyduğu bilginin yetersiz kalacağı düşüncesiyle ilgili ayeti veya sureyi yorumlamaya çalışır. Bu tefsir tarzında müfessir daha aktiftir. Elinde bulunan kaynakları akıl süzgecinden geçirir, bir bakıma ictihad yapar. Dirayet tefsiri, ulemanın sonradan ihdas ettiği bir yöntem olmayıp kaynağını bizzat Kur’an’ın kendisinden ve Resul’i Ekrem’in Kur’an’ı yorumlama biçiminden alır.

İşari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler için kullanılan bu tabir yerine ‘’remzi tefsir’’ veya ‘’tasavvufi tefsir’’de denir. Bu tefsir biçiminin tutarlı bir esasa dayanmayan batıni tefsirden ayrılan yönleri vardır. Her ne kadar bu türden tefsir yazanlar kendilerini Kur’an’ın iç anlamıyla uğraştıklarını söyleseler de çoğunlukla zahiri manaya karşı çıkmamışlar, açık nasla ortaya konan hükümleri inkar etmemişlerdir. Onlar bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar.

 

 

 

Lugavi Tefsir: Çeşitli düşüncelerde ortaya çıkan aşırı fırkaların Kur’an-ı yorumlarken kendilerini kayıt dışı tutma ve Kur’an’ı serbest şekilde yorumlama arzuları da lugavi tefsir hareketinin önemli etkenlerindendir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz


Tefsir

فسر  Görünmeyen, manevi bir şeyi açmak, açıklamak, ortaya çıkarmak
سفر  Görünen, maddi bir şeyi açmak, açıklamak, ortaya çıkarmak

Tefsir, Allah kelamının açıklaması olarak ifade ettiğimiz için bu iki rivayetten فسر ‘dan geldiği ağır basar, çünkü manevi bir şeyi açıklar.

Tefsir; sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbâb-ı nüzûl, nâsih-mensuh, muhkem-muteşâbih gibi kur’an ilimlerinden; hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanarak kur’an’ın manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilimdir

Tefsir işini yapacak kişinin başta dil ve kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunması gerekir

Kur’an’ın yorumu hakkında tefsir dışında te’vil, teybin, beyan, tâlim, tafsil gibi kelimeler de kullanılmaktadır. Te’vil kavramının kökü ‘‘evl’’ olup ‘bir şeyin dönüp dolaşıp vardığı son nokta, sözün neticesi’ gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise ‘‘Allah’ın kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap ve Sünnete uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkararak açıklamak’’ demektir. ‘‘Beyan’’ kökü kur’an’ın açıklanması için kullanılmıştır.

‘‘Şerh’’ ve ‘‘tavzih’’ kelimeleri genelde ‘‘kur’an’ın yorumlanması’’ anlamında kullanılmıştır.

Kur’an’ın yorumlanması anlamında tefsir kelimesi ilk dönemlerden itibaren kullanılmıştır. Sahabe tefsir kelimesini Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için kullanmıştır. Ayrıca tefsir kelimesi, tabiin döneminden başlayarak kur’an’ın yorumu için telif edilen kitaplar için de kullanılmıştır

Tabii’lerin değerlendirme, yorum ve açıklamaların sonraki nesiller için nihai açıklamalar olmadığı yolundaki görüş, âlimlerin ağırlıklı olarak ittifak ettikleri bir husustur. Ancak bu, tabilerden günümüze tefsire dair intikal eden bilgi birikiminin, Kuran’ın anlaşılması ve yorumlanmasıyla ilgilenen araştırmacılara ışık tutmayacağı anlamına gelmez. Bu bilgiler, hem Tefsir Tarihi hem de Kuran Tefsiri açısından göz önüne alınacak bir miras olarak değer taşır.

Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, Onun Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Kur’an’a beşer kelamı gibi yaklaşma onu anlamanın ve doğru tefsir etmenin önündeki en önemli engeldir. Nitekin asıl itibariyle hidayet kaynağı olmakla birlikte bazı insanları Kur’an’la hidayet bulacağı, bazılarının da ona yaklaşımı sebebiyle sapkınlığa düşeceği bildirilmiştir.

Suyuti tefsir ilmini öğretmenin farz-ı kifaye olduğu konusunda ulemanın icmâ ettiğini bildirmekte ve İslâm’daki üç temel ilimden birini tefsir diye göstermektedir. Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilâhî tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatıp tanıtmak, bununla insanların yolunu aydınlatmaktır.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kur’an’ın ne kadarını tefsir ettiği hususuyla ilgili iki farkı görüş vardır. Bir görüşe göre tamamını tefsir etti, diğer bir görüşe göre ise Cebrail’in kendisine öğrettiği sayılı ayetler dışında kur’an’ı tefsir etmedi.

Kur’an’ın ilk müfessirinin Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilaf yoktur. Tefsiri Ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tâbiine aktarmıştır.

İlk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı Mekke tefsir okuludur. Bu okul İbn Abbas (r.anha)’a dayanmaktadır. Tâbiin ve tebeu’t-tâbiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Bu dönemde dirayet tefsiri kategorisine giren yorumların dikkate değer biçimde çoğaldığı görülmektedir. Aynı dönemde rivayet tefsirinin yanında başlayan lugavî tefsir eğilimi tefsir çalışmalarına ayrı bir hareketlilik kazandırmıştır.

Tefsir çeşitleri:

1.      Rivayet tefsiri:

Rivayet Tefsirleri, ayetlerin tefsirine ilişkin Hz. Peygamber’den, sahabeden ve tabiundan nakleden rivayetleri bünyesinde toplayan tefsirlerdir.

Meşhur Rivayet Tefsirlerini şöyle sıralayabiliriz:

·         İbn Cerir et-Taberi, Camiu’l-Beyan an Tevili’l-Kuran’ı

·         İbn Ebi Hatim, Tefsiru’l-Kurani’l-Azim’i

·         Ebu’l-Leys es-Semerkandi’nin Tefsiri

·         El-Vahidi, el-Veciz fi Tefsiri’l-Kurani’l-Aziz’i

·         El-Bağavi, Mealimu’t-Tenzil’i

·         İbn Atiyye, el-Muharreru’l-Veciz fi Tefsir-i Kitabi’l-Aziz’i

·         İbn Kesir, Tefsiru’l-Kurani’l-Azim’i

·         Celaluddin es-Suyuti, ed-Durru’l-Mensur fi’t-Tefsir bi’l-Mesur’ur

2.      Dirayet tefsiri:

Kuran’ı tefsir faaliyeti, aslında başlangıçtan beri anlama, açıklama ve yorumlama unsurlarını içermesi bakımından bir insan faaliyetidir. Dolayısıyla akli tefsir, yani dirayet tefsiri Hz. Peygamber ‘den beri var olan bir olgudur. Aslında Tefsir faaliyeti bütünüyle bir dirayet işidir. Tefsirin rivayet ve dirayet diye iki temel kategoriye ayrılması, tefsir faaliyetinden değil, tefsir eseri ortaya koymadaki tercihlerden kaynaklanmaktadır, dolayısıyla biçimseldir. Yani bazı tefsir yazarları, önceki nesillerin ürettikleri akli tefsirlerini kitaplarında derlemeyi amaçlarken, diğer tefsir yazarları, kendi açıklamalarını ve yorumlarını da eserlerinde yansıtmayı yeğlemişlerdir.

Dirayet tefsiri sınıfına giren tefsirlerde müfessirler ayetleri açıklarken Arap dili ve edebiyatı, tarih, dinler tarihi, felsefe, tabii bilimler, tıp, matematik, astronomi gibi pek çok disiplinin verilerinden yararlanmışlardır.

Bir bakıma mezhebi olmayan dirayet tefsiri yoktur denilebilir. Çünkü Kuran’ı anlamada ve yorumlamada öznellik olgusu az veya çok hep var olagelmiştir.

3.      İlmî tefsir:

Bunlar çoğunlukla batıdaki bilimsel gelişmelerin sonuçlarını temel alarak, Kuran’ın da bunları zaten belirttiğini ve onlarla çelişmediğini ortaya koyma çabasını girmişleridir. Bu dönemde Müslümanlar arasında modern bilimin ulaştığı sonuçların Kuran tarafından çok önceden haber verildiği tezini işleyen yorumlar ortaya konuldu. Bu tez, Allah tarafından gönderilen bir kitabın insanoğlunun ortaya çıkardığı bu bilimsel ve teknolojik bulguları içermesi gerektiği ve dolayısıyla Kuran’da istisnasız her şeyin anlatıldığı gibi bir kabul üzerine kurulmuştur.

Bu tefsir yolunu tutan müfessirler ve onların çalışmaları yine onların çağdaşları tarafından eleştiri konusu edilmiştir. Emin el-Huli bu tefsir yolunun Kuran’ı bir bilimler ansiklopedisi gibi ele aldığını ve Kuran’ın asıl özelliği olan dini ve ahlaki bir kitap oluşunu dikkatten kaçırdığını belirtmiştir.

4.      İşârî tefsir:

Kur’an’ın keşif ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler için kullanılır. Bu metodu kullananlar, bu tefsir şeklini insanın gönül dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlâkî olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar. Kur’an’ın iç anlamını yakin ehli Âriflerin bildiğini savunurlar.

5.      Lugavî tefsir:

Daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini, Kur’an’ın üslubunu ve dil inceliklerini dikkate alan yöntemdir.  Amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir.

6.      Karma yöntem:

Bir yandan rivayetler kullanılırken, diğer yandan dil tahlillerinin yapıldığı, kıraat farklılıklarına dikkat çekildiği ve aklî yorumun geniş bir şekilde kullanıldığı bir yöntemdir.

Yaklaşımı bakımından tefsirlere örnek: mezhebi tefsir, ilmî tefsir, ictimai tefsir

Konu merkezli tefsirler: ahkam tefsiri, konulu tefsir

 

 

 

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Muhammed ARSLAN    24.05.2013

Tefsir فسر   Görünmeyen, manevi bir şeyi açmak, açıklamak, ortaya çıkarmak
سفر   Görünen, maddi bir şeyi açmak, açıklamak, ortaya çıkarmakTefsir, Allah kelamının açıklaması olarak ifade ettiğimiz için bu iki rivayetten geldiği ağır basar, çünkü manevi bir şeyi açıklar.
Sahabe zamanında ‘Tefsir’ kelimesinin anlamı Tevkifi idi; yani aklın idrak edemedi
ği alan. Fakat sahabe Kuran’ı anlamakta zorluk çekmiyorlardı. Nüzul ortamında bulunduklarından dolayı Tefsir etmekte ‘uzman’ idiler. Tefsirin Çeşitleri -Rivayet Tefsiri: Me'sur tefsir diye de adlandırılan bu tür tefsirde kaynak olarak yalnızca Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'in Sünneti, Sahabe ve Sahabe'den faydalanan nesil esas alınır ve müfessir yalnızca bu yollardan gelen bilgilerle yetinir ve Kur'an'ı bu kaynaklardan hareketle yorumlar. -Dirayet Tefsiri: Re'y tefsiri ve Aklî tefsir diye de anılan bu yöntemde müfessir, mevcut kaynaklarla yetinmeyip, bu kaynakların verilerini eleştirir ve ayetleri yorumlar. Kısacası burada akletme ve ictihad esastır. -İşârî Tefsir: Tasavvufî tefsir de denilen bu türdeki tefsirler, Kur'an'ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiasındaki tefsirlerdir. Bu tür müfessirler, çoğunlukla ayetlerin zâhiri manasına karşı çıkmamakla birlikte Kur'an'ın iç anlamıyla uğraştıklarını söylemektedirler. -Lügavî Tefsir: Bu tür tefsir yönteminde, lafızların ve cümlelerin delâletine, Kur'an'ın üslûbuna ve dilin inceliğine dikkat edilerek ayetlerin anlamlarında kaymaların ve yanlış yorumların ortaya çıkmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.-Karma Yöntem: Bu yöntem, yukarıda sayılan bütün yöntemleri içine alan tefsir yöntemidir. Bu, çok sayıda dirayet tefsirinde kullanılır.  Mahiyeti ve Önemi Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Alllah Kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Allah Kur’an’ı bir hidayet rehberi olarak göndermiştir.   Rasulullah “Kur’anı irab ediniz ve onun garib lafızlarını araştırınız”. Allah vahyin muhataplarına ayetleri üzerinde düşünme ve onları anlama sorumluluğu yüklemekte, bu çaba içerisine girmeyenleri kınamaktadır. Kur’an mahiyeti itibariyle insanın anlayabileceği şartlarına göre oluşturulmuştur. Zira Allah’ın muhatabı insandır. İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlaşılması bakımından dört aşamada ele almak mümkündür. - Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler, - insanların anlamamalı mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler. - Kur’ anı anlama hususunda derinleşen alimlerin bileceği ayetler. - Anlamalarını sadece Allah’ ın bildiği ayetler.  Kur’an Tefsiri‘nin Temelleri   Kur’ an dil açısından çok kuvvetli olan bir topluma indirilmiştir. Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavrayamıyorlar yada yüzeysel bir şekilde anlıyorlardı. Ancak burada Hz. Peygamber devreye girmektedir.  Bazı âlimler Resulullah’ın Kur’an‘ı tamamını tefsir ettiğini ileri sürmekte bazıları ise sadece bir kısmını tefsir ettigini savunmaktadırlar. Hz. Aişe: "Peygamber, Cebrail'in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah'ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi"

Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi Kur’an’ın ilk tefsirinin Hz. Peygamber’dir. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir. Hz. Peygamber’in vefatından sonra ise en önemli husus: Sahabe Kur’an’ın bir çok ayetin yorumu için Ehl-i Kitap’tan intikal eden bilgilerden yararlanmasıdır. Sahabileri bilmedikleri konular hakkında çok ihtiyatlı davranırlardı. Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı İbn Abbas’a dayanan Mekke tefsir okuludur. Bir diğer önemli tefsir okul ise Ubey b. Ka’b’a dayanan Medine okuludur.             Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsir bir hayli genişlemiştir. Tefsir faaliyetleri Hz. Peygamber döneminden itibaren, sahabe, tabiun ve  tebe-i tabiun dönemlerinden günümüze kadar  gelişerek  ilerlemektedir.Kur’an tefsirindeki en önemli prensip ise Kur’an’a önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.    
0 Yorum - Yorum Yaz

Ruveyde DURMAZ 09070382    24.05.2013

TEFSİRSözlükte “açıklamak, beyan etmek” anlamlarındaki fesr kökünden türeyen tefsîr “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” demektir. Tefsîr Kur’ân ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden bir terimdir. Tefsir Kur’ân ayetlerini yorumlama ilmidir ve bu alandaki eserlerin ortak adıdır. Diğer bir tarife göre ise; "Tefsîr, insan gücü ve Arapça dil bilgisinin verdiği imkân nispetinde Kur’ân metninin mânâsından bahseden bir ilimdir."
Tefsir işini yapacak kişi başta dil ve Kur’an ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunması gerekir.
Kur’an-ı Kerîm’in yorumu hakkında tefsir dışında te’vil, tebyîn, beyan, tâlim, tafsil, tasrif, i’rab, şerh, tavzih gibi kelimeler de kullanılmaktadır. Te’vil kavramının kökü evl olup “bir şeyin dönüp dolaşıp vardığı son nokta, sözün neticesi, işin akibeti, rüyanın yorumu” gibi anlamlara gelir. Terim olarak te’vil “Allah’ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelâmın akışına, Kitap ve Sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgli lafzın muhtemel manalarından çıkararak açıklamak” demektir. Ancak tefsirle te’vil ince bir ayrıma tabi tutulur. Te’vil’de ihtimal söz konusu olur ancak bunun aksine tefsirde kesinlik kendini gösterir.
Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Kur’an’a beşer kelamı gibi yaklaşma onu anlamının ve tefsir etmenin önündeki en önemli engeldir. Allah’ın insanla konşması, ona bilgiler ulaştırması, isteklerini bildirmesi ancak vahiy yoluyla olduğuna göre O’nun muradını bunun dışında bir yöntemle anlamak mümün değildir. İnsan’ın Allah’ın hitabını anlayabilmesi için Kur’an, mahiyeti itibariyle insanın anlayabileceği bir nitelik taşıması gerekir. Kur’an’ın anlaşılmasını murat eden Cenab-ı Hak onu anlaşılır kılmış, bazı ayetleri diğerleriyle açıklamış, insanların anlamakta zorluk çekecekleri hususları Cebrail ve Peygamber vasıtasıyla izah etmiştir.Kur’an’ın ilk müfessiri şüphesiz Hz. Peygamberdir. Hz. Aise’den gelen bir rivayetle Cebrail, Resulullah’a Kur’an’ın tefsirini de öğretmekteydi. Peki Resulullah Kur’an’ı nasıl tefsir ederdi?  Muteber hadis kaynakları Resulallah’a, ashaba ve tabiinin önde gelenlerine ait Kur’an tefsirlerini bir araya getirmiştir. Bu kaynaklara bakıldığında Hz. Muhammed’in Kur’an tefsirinin muhtelif şekillerde ortaya çıktığı görülür. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlamalarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bşr noktasını açıklamakta, bazan da sorulara cevap mahiyetinde Kur’an’ı tefsir etmektedir. Ayetteki kapalılığın giderilmesi, bilinmeyen bir kelimenin izahı, ayetin ayetle tefsir edilmesi, ayette anlatılan bir olaya dair ayrıntı verilmesi bu tefsir şekillerindendir.Ötedenberi tefsîr çeşitleri genellikle "rivâyet tefsîri" ve "dirâyet tefsîri" olmak üzere iki ana bölümde ele almışlardır. Bunlardan birincisi Kur’ân-ı Kerim, Resûlüllah'ın (s.a.s.) sünneti, Sahabe ve Tâbiûn sözlerine dayanan tefsîrdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsîre "rivâyet tefsîri" denildiği gibi, "naklî tefsîr" veya "me'sûr tefsîr" de denilir. Rivâyet tefsîrleri bize, âyetlerin mânâlarını, kırâat vecihlerini, muhkem veya müteşâbih olduklarını, nüzûl sebeplerini, nâsih ve mensûhunu bildirdiği gibi, geçmiş ümmetler ve onlarla ilgili âyetler hakkında da bilgi verir. Bu tür bilgiler, daha ziyâde hadîs, siyer, megâzi ve tarih kitaplarında yer alır. Bu çeşit tefsîr, başlangıçta rivâyetle başlamış, Hz. Peygamber'den Sahâbeye, onlardan da Tâbiîlere intikâl etmiştir. Daha sonra rivâyetler toplanmış, tefsîrler tedvîn edilmiştir.İkincisi yani "dirâyet tefsîri" ise, Arap dili ve edebiyâtı, dinî ve felsefî ilimler ile çeşitli müsbet ilimlere dayanan tefsîrdir. Bu usûl ile yapılan tefsîre de "dirâyet tefsîri" veya "rey ile tefsîr" ya da "ma'kûl tefsîr" denir. Zehebî'nin ifadesine göre re'y ile tefsîr, müfessirin, Arap sözlerini, konuşma şekillerini, Arapça lafızların mânâlarını ve delâlet vecihlerini, câhiliyye devri şiirinden yararlanarak, nüzûl sebeplerine de vâkıf olarak Kur’ân âyetlerinin nâsih ve mensûhunu ve tefsîr bilgininin muhtaç bulunduğu diğer konuları bildikten sonra Kur’ân'ı içtihâd ile tefsîr etmekten ibârettir. Yani dirâyet tefsîrinde asıl bahis mevzûu olan husûs, şahsî hamûleye ve kabiliyete dayalı olarak görüş ve ictihâddır.
Bir âyet hakkında onu açıklayan bir âyet veya bir hadîs bulunmadığında, tabiî olarak re'y ve içtihâdla tefsîr edilir. Bu durumdaki müfessirin, tefsîr usûlüne göre kendisi için şart olan ilimleri öğrenmiş olması gereklidir. Aksi takdirde, mücerred re'y ile yapacağı tefsîr, Kur’ân'a ters düşeceğinden makbûl değildir.

0 Yorum - Yorum Yaz

Mahir ÖRGÜZ    24.05.2013

TEFSİR·        Kur’ân-i Kerîm âyetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden terim·        ‘Açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek’ demektir·        ‘Beyan etmek’ anlamındaki tefsirin çoğulu tefsîrât, bu alanda yazılan eserlere verilen isim olarak tefâsîrdir.·        Tarifi: ‘Sarf, nahiv ve belâgat gibi dil bilimlerinden; esbâb-ı nüzûl, nâsih- mensuh, muhkem-müteşâbih gibi Kur’an ilimlerinden; hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an’ın mânalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilim’dir.·        Cürcani’ye göre tefsir ayetin manasının, onunla ilgili kıssaların ve sebeb-i nuzulünün anlama çok açık biçimde delalet eden kelimelerle açıklanmasıdır.·        Kur’an-i Kerim’in yorumu hakkında tefsir dışında ‘te’vil, tebyin, beyan, talim, tafsil, tasrif, i’rab, şerh, tavzih’ gibi kelimeler de kullanılmaktadır.  Mahiyeti ve Önemi·        Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Kur’an’a beşer kelamı gibi yaklaşma onu anlamanın ve doğru tefsir etmenin önündeki en önemli engeldir.·        Takva: İnsanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. Bunlara inanmayan kişinin Kur’an tefsirindeki nasibi sınırlıdır. ·        Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insanın anlayabileceği şekilde tanıtmaktır.   Kur’an Tefsirinin Temelleri·        Kur’an-i Kerim dili iyi kullanan, lafızların delaletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini iyi bilen bir kavme indirilmiştir. Ancak Kur’an’ın ilk muhataplarının her ayeti anlayıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir.·        Kur’an’ın muhtevası, üslubu ve kelime uyumu incelendiğinde onda hem konu hem üslup bakımından nuzul döneminde yaşayan Araplar’ın özel durumuna  uygun bir anlatımın söz konusu olduğu görülür. Buna göre vahyin çeşitli yönlerinden bir kısmı ilk muhatapların durumuna uygun düşüyor, bu da onların Kur’an’a ilgi duymasını sağlıyordu. ·        İnsanları etkileyen bir kuşatıcı yapısı vardır.·        Hz.Peygamber’in Kur’an’ın ne kadarını tefsir ettiği hususuyla ilgili 2 görüş bulunmaktadır. Alimlerin bir kısmı Hz.Peygamber’in Kur’an’i-Kerim’in tamamını tefsir etmediği noktasında birleşmişlerdir. Hz.Aişe’den rivayet edilen, ‘Peygamber, Cibril’in kendisine öğrettiği sayılı ayet dışında Allah’ın kitabından herhangi bir şey tefsir etmezdi’ şeklindeki rivayet de bü görüşü desteklemektedir. ·        Diğer görüşe göre Hz.Peygamber Kur’an’ın tamamını veya tamamına yakınını ashabına açıklamıştır. Eğer böyle olmasaydı Allah’ın kendisine verdiği tebyin görevinin bir anlamı kalmazdı. Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi·        Kur’an’ın ilk tefsirinin Hz. Peygamber olduğu noktasında bir ihtilaf yoktur.·        Hz.Peygamber’den tefsiri ashabı almış, ashabı da bu bilgileri tabiine aktarmış.·        Muteber hadis kaynakları Resulullah’a, ashaba ve tabiinin önde gelenlerine ait Kur’an tefsirlerini bir araya getirmiştir.·        Buna göre Hz.Peygamber’in Kur’an tefsirinin muhtelif şekillerde ortaya çıktığı görülür.Tefsir Çeşitleri ·        Kur’an tefsirindeki en önemli prensip Kur’an’ önyargısız yaklaşılması ve onun götürdüğü istikametin takip edilmesidir.·        Kaynakları ve yöntemleri bakımından Tefsir 5’e ayrılır 1.     Rivayet Tefsiri: Tefsir için kaynak olarak sadece Kur’an’ın, Hz.Muhammed’in sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesil esas alan ve ‘me’sur tefsir’ diye de adlandırılan rivayet tefsiri yaklaşımına göre müfessir bu yollarla gelen bilgi ile yetinir ve Kur’an’ı bu kaynaklara dayanarak yorumlar.2.     Dirayet Tefsiri: Re’y tefsiri ve akli tefsir de denilen bu yönteme göre müfessir rivayet tefsirinin kaynaklarını ve yöntemini kullanmakla yetinmez, yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir, rivayetin ortaya koyduğu bilginin yetersiz kalacağı düşüncesi ile ilgili ayeti veya sureyi yorumlamaya çalışır. 3.     İsari Tefsir: Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler için kullanılan bu tabir yerine ‘remzi tefsir’ veya ‘tasavvufi tefsir’ de denmektedir.4.     Lugavi/Filolojik Tefsir: Daha çok lafızların ve cümlelerin delaletini, Kur’an’ın uslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki içbütünlüğü dikkate alan bu çalışmaların amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir.5.     Karma Yöntem: Akli yorumun geniş bir şekilde kullandığı yöntem.
0 Yorum - Yorum Yaz

BURAK MERCAN - 09070361    24.05.2013

I.     Tefsir

-      Sözlükte “açıklamak, beyan etmek” anlamına gelmektedir

-      Kök itibariyle ”f-s-r” ve “s-f-r” kökünden geldiği söylenir

-      f-s-r kökünden türeyen tefsir “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” anlamına gelmektedir

-      s-f-r kökünden türeyen tefsir ise “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması” anlamına gelmektedir

-      Tarifi:
“Sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nüzul, nasih-mensuh, muhkem-müteşabih gibi Kur’an ilimlerinden; hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an’ın manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilim.”

-      Kısa tanımı:

“Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı.”

-      Te’vil ile arasındaki fark, tefsirde kesinlik bulunmaktadır

 

II.       Mahiyeti ve Önemi

-      Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için, Allah’ın kelamı olduğu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğu kabul edilmesi en önemli şart teşkil eder

-      Kur’an’ı tefsir eden kişi ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik Allah’a teslim olmasıdır, daha sonra inancı hayatına yansıması gerekir

-      İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlamak:

i.       Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler,

ii.      İnsanların anlamamaları mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler,

iii.     Kur’an’ı anlama hususunda derinleşen âlimlerin bileceği ayetler,

iv.     Anlamlarını sadece Allah’ın bildiği ayetler.

-      Tefsir konusu itibariyle Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı itibariyle ise bu tebliği her seviyedeki insana anlatıp tanıtmak, Kur’an’la onların yolunu aydınlatmaktır

 

III.     Kur’an ve Tefsir İlminin Temelleri

-      Hz. Peygamber Kur’an’ın bir kısmını tefsir etmiştir

-      Hz. Peygamber döneminde Müslümanlar her kelimeyi anlamaları mümkün değildi, çünkü Kur’an bilmedikleri lafız ve konuları da ortaya koymaktaydı, bunun yanı sıra kelime ve kavramlara yeni anlamlar da yüklenmekteydi

 

IV.      Tefsir’in Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi

-      Kur’an’ı ilk tefsir eden kişi Hz. Muhammed (sas)’dir

-      Hz. Peygamber, ya yanlış anlama ve yorumları tashih etmiş, ya bir ayeti veya sureyi yorumlamış, ya kapalı bir noktasını açıklamış, ya da sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmiştir

-      Sahabe Hz. Peygamber’den almış, Tabiin de sahabeden nakil yoluyla almıştır

 

V.        Tefsir Okulları

-      İbn Abbas – Mekke Tefsir Okulu
Ubey b. Ka’b – Medine Tefsir Okulu
Abdullah b. Mesud – Irak Tefsir Okulu

-      Tabiin ve tebeu’t-tabiin döneminde tefsir genişlemiştir, bu dönemlerde akli yorumlar çoğalmıştır (dirayet)

 

VI.      Tefsirin Çeşitleri

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

 

1.     Rivayet Tefsiri

Kaynak: Kur’an, Hz. Peygamber’in sünneti, sahabe ve sahabeden faydalanan nesil

2.    Dirayet Tefsiri

Akli tefsir de denir, mevcut kaynaklarla yetinmez, akletme ve ictihad esastır

3.    İşari Tefsir

Tasavvufi tefsir de denir, Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiası

4.    Lügavi Tefsir

Lafızların ve cümlelerin delaletine, Kur’an’ın üslup ve dilin inceliğine dikkat edilerek, yanlış yorumların engellenmesi amaçlanır

5.    Karma Yöntem

Bütün tefsir yöntemlerini içine alan tefsir yöntemidir

 


0 Yorum - Yorum Yaz

BURAK MERCAN - 09070361    24.05.2013

I.     Tefsir

-      Sözlükte “açıklamak, beyan etmek” anlamına gelmektedir

-      Kök itibariyle ”f-s-r” ve “s-f-r” kökünden geldiği söylenir

-      f-s-r kökünden türeyen tefsir “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” anlamına gelmektedir

-      s-f-r kökünden türeyen tefsir ise “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması” anlamına gelmektedir

-      Tarifi:
“Sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nüzul, nasih-mensuh, muhkem-müteşabih gibi Kur’an ilimlerinden; hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an’ın manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilim.”

-      Kısa tanımı:

“Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı.”

-      Te’vil ile arasındaki fark, tefsirde kesinlik bulunmaktadır

 

II.       Mahiyeti ve Önemi

-      Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için, Allah’ın kelamı olduğu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğu kabul edilmesi en önemli şart teşkil eder

-      Kur’an’ı tefsir eden kişi ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik Allah’a teslim olmasıdır, daha sonra inancı hayatına yansıması gerekir

-      İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlamak:

i.       Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler,

ii.      İnsanların anlamamaları mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler,

iii.     Kur’an’ı anlama hususunda derinleşen âlimlerin bileceği ayetler,

iv.     Anlamlarını sadece Allah’ın bildiği ayetler.

-      Tefsir konusu itibariyle Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı itibariyle ise bu tebliği her seviyedeki insana anlatıp tanıtmak, Kur’an’la onların yolunu aydınlatmaktır

 

III.     Kur’an ve Tefsir İlminin Temelleri

-      Hz. Peygamber Kur’an’ın bir kısmını tefsir etmiştir

-      Hz. Peygamber döneminde Müslümanlar her kelimeyi anlamaları mümkün değildi, çünkü Kur’an bilmedikleri lafız ve konuları da ortaya koymaktaydı, bunun yanı sıra kelime ve kavramlara yeni anlamlar da yüklenmekteydi

 

IV.      Tefsir’in Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi

-      Kur’an’ı ilk tefsir eden kişi Hz. Muhammed (sas)’dir

-      Hz. Peygamber, ya yanlış anlama ve yorumları tashih etmiş, ya bir ayeti veya sureyi yorumlamış, ya kapalı bir noktasını açıklamış, ya da sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmiştir

-      Sahabe Hz. Peygamber’den almış, Tabiin de sahabeden nakil yoluyla almıştır

 

V.        Tefsir Okulları

-      İbn Abbas – Mekke Tefsir Okulu
Ubey b. Ka’b – Medine Tefsir Okulu
Abdullah b. Mesud – Irak Tefsir Okulu

-      Tabiin ve tebeu’t-tabiin döneminde tefsir genişlemiştir, bu dönemlerde akli yorumlar çoğalmıştır (dirayet)

 

VI.      Tefsirin Çeşitleri

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

 

1.     Rivayet Tefsiri

Kaynak: Kur’an, Hz. Peygamber’in sünneti, sahabe ve sahabeden faydalanan nesil

2.    Dirayet Tefsiri

Akli tefsir de denir, mevcut kaynaklarla yetinmez, akletme ve ictihad esastır

3.    İşari Tefsir

Tasavvufi tefsir de denir, Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiası

4.    Lügavi Tefsir

Lafızların ve cümlelerin delaletine, Kur’an’ın üslup ve dilin inceliğine dikkat edilerek, yanlış yorumların engellenmesi amaçlanır

5.    Karma Yöntem

Bütün tefsir yöntemlerini içine alan tefsir yöntemidir

 


0 Yorum - Yorum Yaz

BURAK MERCAN - 09070361    24.05.2013

I.     Tefsir

-      Sözlükte “açıklamak, beyan etmek” anlamına gelmektedir

-      Kök itibariyle ”f-s-r” ve “s-f-r” kökünden geldiği söylenir

-      f-s-r kökünden türeyen tefsir “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” anlamına gelmektedir

-      s-f-r kökünden türeyen tefsir ise “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması” anlamına gelmektedir

-      Tarifi:
“Sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nüzul, nasih-mensuh, muhkem-müteşabih gibi Kur’an ilimlerinden; hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an’ın manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilim.”

-      Kısa tanımı:

“Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı.”

-      Te’vil ile arasındaki fark, tefsirde kesinlik bulunmaktadır

 

II.       Mahiyeti ve Önemi

-      Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için, Allah’ın kelamı olduğu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğu kabul edilmesi en önemli şart teşkil eder

-      Kur’an’ı tefsir eden kişi ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik Allah’a teslim olmasıdır, daha sonra inancı hayatına yansıması gerekir

-      İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlamak:

i.       Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler,

ii.      İnsanların anlamamaları mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler,

iii.     Kur’an’ı anlama hususunda derinleşen âlimlerin bileceği ayetler,

iv.     Anlamlarını sadece Allah’ın bildiği ayetler.

-      Tefsir konusu itibariyle Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı itibariyle ise bu tebliği her seviyedeki insana anlatıp tanıtmak, Kur’an’la onların yolunu aydınlatmaktır

 

III.     Kur’an ve Tefsir İlminin Temelleri

-      Hz. Peygamber Kur’an’ın bir kısmını tefsir etmiştir

-      Hz. Peygamber döneminde Müslümanlar her kelimeyi anlamaları mümkün değildi, çünkü Kur’an bilmedikleri lafız ve konuları da ortaya koymaktaydı, bunun yanı sıra kelime ve kavramlara yeni anlamlar da yüklenmekteydi

 

IV.      Tefsir’in Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi

-      Kur’an’ı ilk tefsir eden kişi Hz. Muhammed (sas)’dir

-      Hz. Peygamber, ya yanlış anlama ve yorumları tashih etmiş, ya bir ayeti veya sureyi yorumlamış, ya kapalı bir noktasını açıklamış, ya da sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmiştir

-      Sahabe Hz. Peygamber’den almış, Tabiin de sahabeden nakil yoluyla almıştır

 

V.        Tefsir Okulları

-      İbn Abbas – Mekke Tefsir Okulu
Ubey b. Ka’b – Medine Tefsir Okulu
Abdullah b. Mesud – Irak Tefsir Okulu

-      Tabiin ve tebeu’t-tabiin döneminde tefsir genişlemiştir, bu dönemlerde akli yorumlar çoğalmıştır (dirayet)

 

VI.      Tefsirin Çeşitleri

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

 

1.     Rivayet Tefsiri

Kaynak: Kur’an, Hz. Peygamber’in sünneti, sahabe ve sahabeden faydalanan nesil

2.    Dirayet Tefsiri

Akli tefsir de denir, mevcut kaynaklarla yetinmez, akletme ve ictihad esastır

3.    İşari Tefsir

Tasavvufi tefsir de denir, Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiası

4.    Lügavi Tefsir

Lafızların ve cümlelerin delaletine, Kur’an’ın üslup ve dilin inceliğine dikkat edilerek, yanlış yorumların engellenmesi amaçlanır

5.    Karma Yöntem

Bütün tefsir yöntemlerini içine alan tefsir yöntemidir

 


0 Yorum - Yorum Yaz

BURAK MERCAN - 09070361    24.05.2013

I.     Tefsir

-      Sözlükte “açıklamak, beyan etmek” anlamına gelmektedir

-      Kök itibariyle ”f-s-r” ve “s-f-r” kökünden geldiği söylenir

-      f-s-r kökünden türeyen tefsir “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” anlamına gelmektedir

-      s-f-r kökünden türeyen tefsir ise “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması, kapalı bir şeyin aydınlanması” anlamına gelmektedir

-      Tarifi:
“Sarf, nahiv ve belagat gibi dil bilimlerinden; esbab-ı nüzul, nasih-mensuh, muhkem-müteşabih gibi Kur’an ilimlerinden; hadis ve tarih gibi rivayet ilimlerinden; mantık ve fıkıh usulü gibi yöntem bilimlerinden yararlanılarak Kur’an’ın manalarının açıklanmasını ve ondan hüküm çıkarılmasını öğreten ilim.”

-      Kısa tanımı:

“Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı.”

-      Te’vil ile arasındaki fark, tefsirde kesinlik bulunmaktadır

 

II.       Mahiyeti ve Önemi

-      Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için, Allah’ın kelamı olduğu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğu kabul edilmesi en önemli şart teşkil eder

-      Kur’an’ı tefsir eden kişi ibadet yönünden taşıması gereken en önemli özellik Allah’a teslim olmasıdır, daha sonra inancı hayatına yansıması gerekir

-      İbn Abbas’a göre Kur’an’ı anlamak:

i.       Arapların dili sayesinde anladıkları ayetler,

ii.      İnsanların anlamamaları mümkün olmayacak derecede açık olan ayetler,

iii.     Kur’an’ı anlama hususunda derinleşen âlimlerin bileceği ayetler,

iv.     Anlamlarını sadece Allah’ın bildiği ayetler.

-      Tefsir konusu itibariyle Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı itibariyle ise bu tebliği her seviyedeki insana anlatıp tanıtmak, Kur’an’la onların yolunu aydınlatmaktır

 

III.     Kur’an ve Tefsir İlminin Temelleri

-      Hz. Peygamber Kur’an’ın bir kısmını tefsir etmiştir

-      Hz. Peygamber döneminde Müslümanlar her kelimeyi anlamaları mümkün değildi, çünkü Kur’an bilmedikleri lafız ve konuları da ortaya koymaktaydı, bunun yanı sıra kelime ve kavramlara yeni anlamlar da yüklenmekteydi

 

IV.      Tefsir’in Tarihsel Gelişimi ve İlim Haline Gelmesi

-      Kur’an’ı ilk tefsir eden kişi Hz. Muhammed (sas)’dir

-      Hz. Peygamber, ya yanlış anlama ve yorumları tashih etmiş, ya bir ayeti veya sureyi yorumlamış, ya kapalı bir noktasını açıklamış, ya da sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmiştir

-      Sahabe Hz. Peygamber’den almış, Tabiin de sahabeden nakil yoluyla almıştır

 

V.        Tefsir Okulları

-      İbn Abbas – Mekke Tefsir Okulu
Ubey b. Ka’b – Medine Tefsir Okulu
Abdullah b. Mesud – Irak Tefsir Okulu

-      Tabiin ve tebeu’t-tabiin döneminde tefsir genişlemiştir, bu dönemlerde akli yorumlar çoğalmıştır (dirayet)

 

VI.      Tefsirin Çeşitleri

Kaynakları ve Yöntemleri Bakımından Tefsirler:

 

1.     Rivayet Tefsiri

Kaynak: Kur’an, Hz. Peygamber’in sünneti, sahabe ve sahabeden faydalanan nesil

2.    Dirayet Tefsiri

Akli tefsir de denir, mevcut kaynaklarla yetinmez, akletme ve ictihad esastır

3.    İşari Tefsir

Tasavvufi tefsir de denir, Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı iddiası

4.    Lügavi Tefsir

Lafızların ve cümlelerin delaletine, Kur’an’ın üslup ve dilin inceliğine dikkat edilerek, yanlış yorumların engellenmesi amaçlanır

5.    Karma Yöntem

Bütün tefsir yöntemlerini içine alan tefsir yöntemidir

 


0 Yorum - Yorum Yaz

09070353 Umut Yıldırım    24.05.2013

Tefsir

Tefsir, Kur’an ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eden terimdir. Bununla birlikte Kur’an ayetlerini yorumlama ilmi ve bu alandaki eserlerin ortak adıdır.

Hangi kökten geldiği hususunda iki görüş vardır:

-       “fesr” kökünden: “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek”

-       “sefr” kökünden: “bir şeyin üzerindeki perdenin kalkması ve belli olması,, kapalı bir şeyin aydınlanması”

Tefsiri, “Allah’ın Kur’an’daki muradını beşeri gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalıdır” şeklinde tarif etmek mümkündür.

Te’vil, “Allah’ın Kur’an lafzında açık olmayan muradını kelamın akışına, Kitap ve sünnet’e uygun düşecek tarzda ilgili lafzın muhtemel manalarından çıkararak açıklamak” şeklinde tarif etmek mümkündür.

Tefsir ile Te’vil arasındaki fark:

-       Tefsiri Peygamber, sahabe ve tabiin yapar

-       Te’vil Müfessirrin verdiği anlamdır

Tefsir’de kesinlik söz konusu iken, Te’vil için bunu söyleyemeyiz.

Tefsir kelimesi ilk dönemlerden itibaren kullanılmaya başlamıştır. Sahabe Kur’an’ın ve Tevrat’ın yorumu için bu kavramı kullanmıştır. Tabiin döneminden itibaren Kur’an’ın yorumu için telif edilen kitaplar için de kullanılmıştır. IX. yüzyılda tefsir için te’vil kelimesinin tercih edildiğini de görmekteyiz.

Mahiyeti ve Önemi:

Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu göz önünde bulundurarak tefsir etmek lazımdır ki doğru anlam verilebilsin.

Kur’an’da dünyadan ahrete, geçmişten geleceğe, bireyden topluma, küçük canlılardan büyük canlılara, en basit konulardan en karmaşık meselelere kadar hemen her şeye kısa veya geniş biçimde yer verilmektedir. Bunu Muhkem ve müteşabih ayetlerle başarmaktadır.

Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliği incelemek, amacı ise bu tebliği her seviyeden insana anlatıp tanıtmak, bununla insanların yolunu aydınlatmaktır.

Kur’an Tefsirlerinin Temelleri:

Kur’an-ı Kerim dili iyi kullanan, lafızların delaletini ve sözün söyleniş biçiminden neyin kastedildiğini iyi bilen bir kavme indirilmiştir. Ancak Kur’an’ın ilk muhataplarının her ayeti anlatıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir. Dolayısıyla Araplar nazil olan ayetlerden bir kısmını ya hiç kavrayamıyorlar ya da kelime bilgilerine dayanarak ancak yüzeysel biçimde anlıyorlardı.

Hz. Peygamber’in Kur’an’ın ne kadarını tefsir ettiği hususyla ilgili iki görüş bulunmaktadır:

-       Tamamını tefsir etmiştir

-       Bir kısmını tefsir etmiştir ki bu daha isabetli görülmüştür

Tarihsel Gelişimi ve İlmi Haline Gelmesi

Kur’an’ı ilk tefsir eden Hz. Peygamber’dir. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabın yanlış anlama ve yorumlarını tashih etmekte, yer yer doğrudan bir ayeti veya sureyi yorumlamakta veya kapalı bir noktasını açıklamakta, sorulara cevap mahiyetinde tefsir etmektedir.

Sahabe tefsirinde göze çarpan unsurlar esbab-ı nüzula, nasih-mensuha, ayetteki kapalılığın giderilmesine, kelimelerin açıklanmasına ve İsrailiyata yer versidir. Sahabelerin tefsir yaparken çok ihtiyatlı davrandıkları, bilmedikleri konularda fazla konuşmadıkları görülmektedir.

İlk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olanı Mekke tefsir okuludur. Bunun sebepleri:

-       “Allahım! Onu dinde derin anlayışlı kıl ve ona te’vili öğret” şeklinde dua ettiği İbn Abbas’ın ikamet etmesi

-       İbn Abbas’ın öğrencilerinden Said b. Cübeyr, Mücahid b. Cebr, İkrime el-Berberi, Tabus b. Keysan ve Ata b. Ebu Rebah gibi güvenilir müfessirlerin bulunması

Tefsirde bir diğer önemli okul Medine okuludur, ahaptan Übey b. Ka’b’a dayanmaktadır.

Irak okulunu Abdullah b. Mes’ud ve öğrencileri temsil etmektedir. Bu okur Mekke okulu kadar güçlüdür.

Tabiin ve tebeu’t-tabiin devrinde tefsirde genişleme olmuştur. Bu dönem tefsirin tedvin dönemidir ve bununla birlikte dirayet tefsirleri ortaya çıkmaya başlamıştır.

Tefsir Çeşitleri:

Kaynakları ve Yöntemleri bakımından tefsirler:

-       Rivayet Tefsiri:

Sadece Kur’an’ı, Peygamberin sünnetini, sahabeyi ve sahabeden faydalanan nesli esas alan tefsirdir. Bu tefsiri ideal yöntem olarak kabul edenlere göre bunun ötesine geçmek doğru değildir, fakat bu toplumun gelişen problemlerine ve sorunlarına açıklık getirebilmek için sağlıklı bir düşünce değildir.

-       Dirayet Tefsiri:

Bu tefsir tarzında müfessir daha aktiftir; elinde bulunan kaynakları akıl süzgecinden geçirir, bir bakıma ictihad yapar. Mevcut kaynaklarla yetinmeyip, bu kaynakların verilerini eleştirir ve ayetleri yorumlar. Bu tefsir çeşidi kaynağını bizzat Kur’an’dan ve Rasulullah’ın Kur’an’ı yorumlama biçiminden alır.

-       İşari Tefsir:

Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler. Bu tefsir biçimi, tutarlı bir esasa dayanmayan batının tefsirden farklıdır. Onlar bu tefsir şeklini insanın gönül ve his dünyasının bir yansıması olarak görürler ve ayetlerin iç yorumlarına ulaşmak için bilgi birikimi ve tefekkür kabiliyeti yanında ahlaki olgunluğun gerekliliğine vurgu yaparlar. Ancak bu çizgiden kayılıp zahiri mana ile çeliştiği belli olan yorumların yapıldığı ve batının tefsire doğru bir kaymanın meydana geldiği de inkâr edilemez.

-       Lugavi tefsir:

Lafızların ve cümlelerin delaletini Kur’an’ın üslubunu, dil inceliklerini, Kur’an metnindeki iç bütünlüğü dikkate alan bir çalışma olup, amacı ayetlerin anlamında ortaya çıkabilecek kaymaların ve yanlış yorumlamaların önüne geçmektir. Ağırlıklı olarak ilk dört asır içerisinde meydana gelmiştir.

-       Karma Yöntem:

Hem rivayetlere değer verilir hem de dil tahlilleri yapılır, kıraat farklılıklarına dikkat çekilir ve akli yorumun geniş biçimde kullanıldığı görülür.

Yaklaşım bakımından tefsirler:

-       Mezhebî Tefsir: Bu tefsirler daha çok ehl-i Sünnet dışındaki mezhep ve fırkalara mensup olan âlimler tarafından yazılır.

-       İlmî Tefsir: Kur'an-ı Kerim'de çokça zikredilen doğa, astronomi ve hayvanlar hakkındaki bilgiler, insanların dikkatini çekmiş ve âlimler kevnî hakikatlerden bahseden ayetler hakkında fikir yürütmüşlerdir.

-       İçtimaî Tefsir: bu türe ait eserler merkeze daha çok muhatap kitlenin sosyal, bireysel ve toplumsal ihtiyaçları ve güncel hayatı ele alır.

Konu Merkezli Tefsirler:

-       Ahkâm Tefsiri: Konulu tefsir yönteminin kullanıldığı en eski tefsir türü olan bu türlerin kaynağı sözlü rivayetler, tedvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualarıdır.

-       Konulu Tefsir: Bu tür tefsirlerde bir konu esas alınarak bu konu etrafında ayetler toplanır ve birlikte yorumlanır.

 


0 Yorum - Yorum Yaz

Gülbahar Sahin    24.05.2013

Tefsir

Fesr kökûnden türeyen tefsir “açıklamak, ortaya çıkarmak” demektir.
Fes rile benzer anlamlar taşıyan sefr kökünden geldiği de ileri sürülmüştür.
Kapalı bir şeyin aydınlanması anlmalarında kullanıldığı bilinmektedir.
Tefsirin çoğulu tefsirât bu alanda yazılan eserlere verilen isim olarak tefâsîrdir.
Tefsir işini yapacak kişinin başta dil ve Kuran ilimleri olmak üzere pek çok konuda bilgisinin bulunmasina vurgu yapılmıştır.

Kuran’da tefsir dışında te’vil, şerh, tavzih, gibi kelimeler de kullanılmaktadır.
Te’vil, rüyanın yorumu gibi anlamlara gelir; Resulullah’a indirilen kuran’I beyan etme ve ihtilafa  düşülen konuları çözümleyecek biçimde onu açıklama görevi verilmektedir.

Mahiyeti ve önemi:
 
tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah kelâmı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu Kabul etmektir.
Kuran’a inanmayan kimseler ya da müslüman olmasına rağmen islam dışı bir hayat yaşayanlar Kuran’ın derinliğine inemez, Kuran’ın derinliğine inemez Kuran’ın sırlarını keşfedemezler.
Bazı Kuran âyeltlerinde mevcut çok anlamlılık ve mecâzi anlatım muhatabı yanıltabileceğinden dikkatli olunması gerekir. Tefsir yapılırken bu durumların en ince ayrıntılarına kadar bilinmesi sarttır.

Kuran tefsirinin temelleri:
Kuran dili iyi kullanan bir kavme indirilmiştir.
Ancak Kuran’in ilk muhattaplarının her âyeti anlayıp kavradığını iddia etmek mümkün değildir.
Dolayısıyla araplar nâzil olan âyetlerden bir kısmını ya hiç kavrayamıyorlar ya da kelime bilgilerine dayanarak ancak yüzeysel biçimde anlıyorlardı.
Hz Peygamber insanlara kevnî âyetleri açıklasaydı anlayamayacakları için Islam’dan uzaklaşacaklar veya bu ayrıntılar içerisinde yollarını şaşıracaklardı.

Tarihsel gelisimi ve ilim hâline gelmesi:
Ilk dönem tefsir okulları arasında en güçlü olani Mekke tefsir okuludur.
Tabiun ve tebeut tabiin döneminde tefsir bir hayli genişlemistir.

Tefsir çeşitleri:
Tedvin dönemine kadar ortaya çikan bazı eserler bulunduğu gibi tedvin döneminden sonra farklı başlıklar altıda değerlendirilebilecek çeşitlerin ortaya çıktığı görülmektedir.

Kaynakları ve yöntemleri bakımından tefsirler
           
    a) Rivayet tefsirleri: Kuran’ın en iyi müfessiri Kuran’in kendisi ve Allah resulüdür.
             Rivayet tefsirini ideal yöntem Kabul edenlere göre bunun ötesine geçmek dogru  değildir.
           
Rivayet tefsirlerin en ônemli kaynagi hadis mecmualarıdır.
              b) Dirayet tefsirleri: Bu yönteme göre müfessir rivayet tefsirinin kaynaklarını ve yöntemini   kullanmakla yetimez yer yer bu kaynakların verilerini eleştirir.
 Elinde bulunan kaynakları akıl süzgecinden geçirir.
            c) işâri tefsirleri: Kuran’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler için kullanılan bu tabir yerine remzi tefsir veya tasavvufi tefsir de denir.
            d) Lugavî tefsirler: daha çok Kuran metnindeki iç bûtûnlüğü dikkate alan bu çalışmaların amaci ayetlerin anlaminda ortaya cikabilecek kaymalarin ve yanlis yorumlamalarin önüne geçmektedir.
                      e) Karma yöntem: Cok sayida dirayet tefsirinde karma yöntemin kullanildigi, bir yandan rivayetlere deger verilirken diger yandan dil tahlillerinin yapildigi kiraat farkliliklarina dikkat cekildigi ve akli yorumunun genis bicimde kullanildigi gorulmektedir.

Yaklasimlari bakimindan tefsirler:
            1) Mezhebi tefsirler:
               a) Mutezile: genelliikle inanç konulari uzerine yogunlasmistir. Kuran tefsiri her zaman en önemli telif türû olmuştur.
               b) Şia: içerik bakimindan bazi farkliliklar tsimaktadir, rivayet, dirayet ve işaret yôntemlerinin hepsini kullanan mezhep mensupları naklî bilgilerde ehli beytten geldigine inandiklari rivayetlere yer vermistir.
              c) Harici: Kuran’in zahirine bakarak hüküm verdikleri için en katı Islam mezheplerinden bir Kabul edilir.
              d) Cagdas mezhebi akım: Cemaati ehli zikr vel kuran adini alan firkaya mensup âlimler çok sayida tefsir yazmistir. Eserlerinde hadisleri tamamen mezhep goruslerini kismen devre disi birakan ehli kuran bunun yerine akli ve bati dunyasinda gelisen bilim ve felsefeyi koymaya calismistir.

            2) Ilmi tefsirler:
Ilmi tefsirin kaynaklari cok eskilere gider. Kuran’da özellikle mekki surelerde cok miktarda kevni hakikate isaret edilmis evcil ve yabani hayvanlarla ilgili bilgiler verilmistir. Kuran butun ilimleri ihtiva etmektedir ve bu acidan da incelenmektedir.

            3) Ictimai tefsirler:
Bu türe ait eserler dirayet rivayet ve isaret gibi yöntemlerle yararlanilmaktadir. Ictimai tefsirlerin tarihi cok eskilere gitmez.

Konu merkezli tefsirler :
Genel çizgi mushaflardaki tertibin takip edilmesi ve tefsirlerin bu tertibe göre yapılmasıdır.
            1) Ahkam tefsiri : en eski tefsir türü ahkam ayetleri tefsirleridir. Kaynagi sözlü rivayetler tedvin döneminde telif edilen kitaplar ve hadis mecmualaridir.
            2) Konulu tefsir: ilk asirdan itibaren mevcut olan, canlanan konulu tefsir bir konu etrafinda toplanan ayetlerin birlikte yorumundan ibarettir.


0 Yorum - Yorum Yaz

Yasemin Biçim 09070368    25.05.2013

1.     Tefsir maddesi

         Tefsir, fesr kökünden türemiştir ve sözlükte “ açıklamak, beyan etmek” anlamına gelmektedir.  Tefsir, “açıklamak, ortaya çıkarmak, kelime veya sözdeki kapalılığı gidermek” demektir.

“ Tefsir” Kur’an-ı Kerim ayetlerini açıklamayı ve yorumlamayı ifade eder. Kur’an ayetlerini yorumlama ilmi ve bu alandaki eserlerin ortak adıdır.  Tefsirin çoğulu ‘tefsirat’, beyan etmek anlamına gelmektedir.
        Tefsir işini yapacak kişinin başta dil ve Kur’an ilimleri konusunda bilgisinin bulunmasına vurgu yapılmıştır. Tefsiri, “ Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki muradını beşerin gücü oranında bulmaya yardımcı olan bir ilim dalı” şeklinde Tefsiri kısaca tarif etmek mümkün.  

Tefsirin Mahiyeti ve Önemi

      Kur’an’ı doğru anlamak ve tefsir etmek için en önemli şart, onun Allah kelamı olduğunu ve kendisine özgü bir yapısının bulunduğunu kabul etmektir. Allah Kur’an’ı, müttakiler için hidayet rehberi olarak göndermiştir. Takva ise insanın kalbinde Allah, melek, kitap, peygamber, kader ve ahiret inancı ile kökleşir. Kur’an iman edenler için hidayet rehberi ve şifadır.  Kur’an-ı Kerim değişik türlerde bilgiler içermekte olup bu bilgilerde çeşitlilik bulunduğu gibi niteik bakımından da farklılıklar vardır. Allah Kur’an’ı tanıtırken ondan her şeyi açıklayan, her şeyi ihtiva eden bir kitap diye söz etmektedir.
        Tefsirin konusu Allah’ın insanlar için gönderdiği son ilahi tebliğ incelemek, amacı ise bu tebliğ her seviyeden insana anlatıp tanıtmak, bununla insanların yolunu aydınlatmaktadır. Allah Resulullah’a ayetleri açıklama görevini vermiştir. Ve Allah vahyin muhataplarına da ayetleri üzerinde düşünme ve onları anlama sorumluluğu yüklemektedir. Sadece Peygamber dönemindeki muhataplara değil kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa gönderilen bir kitapta o kitap üzerine düşünülmesi emrediliyor.
     Kur’an’ın ilk müfessiri Hz. Peygamber olduğunu bilmekteyiz. Tefsiri ondan ashabı almış, ashap da bu bilgileri tabiine aktarmıştır. Resulullah yer yer ashabını yanlış anlama ve yorumlamalarını tashih etmekte ve bazen sorulara cevap mahiyetinde Kur’an’ı tefsir etmektedir.   

Tefsir Çeşitleri

1.       Rivayet Tefsiri

         Rivayet tefsiri yaklaşımına göre müfessir tefsir için kaynak olarak sadece Kur’an-ı Kerim’ ve Resul-i Ekrem’in sünnetini kaynak olarak almaktadır. Kur’an’ın en iyi müfessiri Kur’an’ı kendisi ve Allah resulüdür. Sahabe, Resul-i Ekrem’in Kur’an tefsirini işittiği ve Kur’an’ın getirdiği hükümlerin uygulamasını gördüğü için tefsirde önemli bir kaynaktır. Rivayet tefsirinin en temel kaynağı hadis mecmualarıdır.  

2.       Dirayet Tefsiri

      Re’y tefsiri ve akli tefsir de deniliyor bu yönteme.  Bu tefsir rivayetin ortaya koyduğu bilginin yetersiz kalacağı düşüncesiyle ilgili ayeti veya sureyi yorumlamaya çalışır. Bu tefsir tarzında müfessir daha aktiftir; elinde bulunan kaynakları akıl süzgecinden geçirir, bir bakıma ictihad yapar.  Dirayet tefsiri kaynağını bizzat Ku’ran’ın kendisinden ve Resul-i Ekrem’in Kur’an’ı yorumlama biçiminden alır. Dirayet tefsiri dinen makbul bir tefsir yöntemidir ve mutlaka kullanılması gerekir. Nitekim İslam toplumlarında sorunların ortaya çıkmaya başlamasında paralel şekilde meselelerin akli perspektiften değerlendirildiği görülmektedir. 

3.       İşari Tefsir

        Kur’an’ın keşf ve ilham yoluyla açıklandığı tefsirler için kullanılan bu tabir yerine tasavvufi tefsir de denir. Bu tefsir biçiminin tutarlı bir esasa dayanmayan batini tefsirden ayrılan yönleri vardır.

Yaklaşımları Bakımından Tefsirler

1.       Mezhebi Tefsir

    Daha çok Ehli Sünnet dışındaki mezhep ve fırkalara mensup âlimler tarafından yazılan tefsirlerdir. Bu tefsirler kategori altında Mutezile ekolü, Şia ekolü, Harici ekolü, Çağdaş mezhebi akım bulunmaktadır.

2.       İlmi Tefsirler

    İlmi tefsirlerin kaynakları çok eskiye gider. Zamanla astronomi, coğrafya, hendese, fizik, kimya, matematik ve ziraat gibi bilim dallarında önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve Kuran’da yer alan bilgiler inceleme konusu yapılmıştır. 


0 Yorum - Yorum Yaz
Ders Malzemeleri
Lütfen Kopyalamayınız!
2021-2022 Arşivi
2020-2021 Arşivi
2019-2020 Arşivi
2018-2019 Arşivi
2017-2018 Arşivi
2016-2017 Arşivi
2015-2016 Arşivi
2014-2015 Arşivi
2013-2014 Arşivi